28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 MART 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ 9 CMYB C M Y B Usta oyuncu Halil Ergün ile TV dizileri, ‘Yaprak Dökümü’, Yõlmaz Güney ve genç kuşak Türk sinemasõ üstüne: TV dizileri vahşet haline geldi ALPER TURGUT Halil Ergün, pek çok film festivalinde aldõğõ ödüllerin yanõ sõra ömür boyu başarõ ve onur ödüllerine de değer görülmüş usta oyuncularõmõzdan. Onunla ilgili ne söyleyebiliriz ki; Ankara Birlik Tiyatrosu’ndaki oyunlarõ yüzünden 12 Mart’ta hapis yatmasõnõ mõ? Aralarõnda “Yol”, “Kırlangıç Fırtınası”, “Mum Kokulu Kadınlar”, “Yolcu”, “Böcek” gibi yapõtlarõn da bulunduğu, hepsi birbirinden farklõ karakterlere can verdiği 70’e yakõn filmde oynamasõnõ mõ? Son yõllarõn en aranõlan ve beğenilen dizi oyuncularõndan biri olduğunu da unutmayalõm. En iyisi biz soralõm, Halil Ergün anlatsõn. Faşist komiserden gariban köylüye - TV dizilerindeki çalışma koşulları, insani olmaktan çok uzak değil mi? Halil Ergün: Her hafta sinema filmi uzunluğunda dizi çekiliyor. Her hafta başõnda senaryo geliyor, sinopsis, mekânlar, dublaj derken başka bir iş yapmaya zaman kalmõyor. Bazen çekimler geceye sarkõyor, aralõksõz 18 saat çalõştõğõmõz oluyor. TV dizileri artõk vahşet haline geldi. Kurumsal ilişkiler ise hak getire... İt ite, it de kuyruğuna diyebileceğimiz bir sistem bu... ABD’de sinema ve TV kurumsallaşõyor, çalõşanlar sendikalõlaşõyor ve emeğinin karşõlõğõnõ alõyor. Türkiye’de ise insanlar, işsizlik ve ekonomik kaygõlar ile mücadele etmek zorunda kalõyor. Ben arkadaşlarõma şunu söylüyorum; her türlü talebinizin yanõndayõm. Benim fazla para almam nedeniyle, belki siz az para kazanõyorsunuz. Ama benim param azalsa dahi emin olun, o para size gitmeyecek. - Dizi ve sinema oyunculuğu arasında fark var mı? Genç arkadaşlar, sinemada oynamayõ asaletli bir iş olarak görüyor. Gerçek oyuncu olduklarõnõ öyle anlayacaklarõnõ sanõyorlar. Ve bana birçok kişi diyor ki; Halil Bey size sinema yakõşõr. Elbette, ancak biz onlarca filmde oynadõk ve kimse o filmleri izlemeye gelmedi. - Oyuncuların dizilerden iyi paralar kazandığı bir gerçek, peki siz sinemadan para kazanabildiniz mi? Sinemada hiçbir şey kazanamadõm. Hatta ailem olmasaydõ ayakta dahi kalamazdõm. Hem de zor koşullarda sinema yaptõk. Abdi İpekçi’yi canlandõrdõğõm “Uzlaşma”da Kadir İnanır’õn trençkotunu giydim. Çünkü Abdi İpekçi, İstanbul’un en şõk giyinen adamõ... Makyajõ, İpekçi’nin fotoğraflarõna bakarak kendimiz yaptõk. Karnõmõzõ, Milliyet gazetesinin yemekhanesinde doyurabildik. Şimdi beş sanat direktörüyle çalõşõlõyor, işinin ustasõ makyözler var. Sinema yoksulluk edebiyatõ demek değil. Bugün imkânlar ve teknik gelişti. Diziler, sinemaya aktörler, aktrisler, kameramanlar, yönetmenler yetiştiriyor. Evet, diziler yüzünden artõk yaz aylarõnda film çekiliyor, kõş ve sonbahar õşõklarõyla meselesi olan yönetmenler, doğal olarak bundan etkileniyor tabii. - Dizilerde baba rolüne bürünseniz de sinemada sizi pek çok farklı rolde izleyebildik. Türk sinemasõnda en farklõ karakterleri oynayan nadir oyunculardan biriyim. Faşist komiserden gariban köylüye dek pek çok role girdim dramda da oynadõm, komedide de... Yılmaz Güney sineması - Yılmaz Güney’in ülke sineması ve Halil Ergün için önemi nedir? Sinemaya ilk adõmõmõ, senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdõğõ “İzin” filmiyle attõm. İnsanlar, benim ilk filmimi “Yol” sanõr, ancak ben “Yol”a kadar birçok film çekmiştim. Türkiye’de sinemaseverler, “Yol”u ancak 18 yõl sonra izleyebildiler. “Yol”, tüm yoksunluklara karşõn çekilebildi. Tren sahnesinde, Yõlmaz Güney’in kadõn-erkek hayranlarõ rol aldõ. Film, banliyö trenlerinde, Kurtalan Ekspresi’nde, zor şartlar altõnda çekildi. Üstelik “Yol” yüzünden neredeyse hepimiz bitlendik. Yõlmaz Güney’inki orijinal sinemaydõ, öncesinde Ömer Lütfi Akad, Metin Erksan, Atıf Yılmaz da iyi filmler çektiler ancak Yõlmaz Güney kendi sinemasõnõ yarattõ. O dönem, toplumsal kavramlar, siyasetle birleşmişti. Ve sinema da bu trene bindi. Geniş yõğõnlara ulaşan, bu toprağõn Yaşar Kemal’i, Aziz Nesin’i, Yõlmaz Güney’i kitlesel boyutta sevildiler. Hiç unutmam, lisedeyim, “Çirkin Kral” diye bir adam var. Kasabadayõz, “Benim Adım Kerim” diye bir film gelmiş. Filmin adõyla ilgili espriler yapõyoruz, gülüyor eğleniyoruz. Başrollerde Yõlmaz Güney ve Tuncer Necmioğlu var, siyah-beyaz bir film. Ve Yõlmaz Güney, sahne alõyor. O, kötülerle kavga ediyor, o günün dünyasõnda, oğlunu zulme ve kötülüklere karşõ uyarõyor. Ezilen ve örselenen insanlar işte onu bu yüzden sevdi, seviyor. Yeni nesil sinema mı? - Ya Bilge Olgaç? Bilge Olgaç, benim için çok önemliydi. Hem sinemada hem de hayatõmda. Ufak tefek bir kadõndõ ama çok yürekliydi ve asla yõlmazdõ. Erkeklerin egemen olduğu sinema sektöründe, kadõn olarak ayakta kalabilendi. Onun sinemasõ, kadõndan önce solcuydu. Ömrünün sonuna doğru kadõn sorununa eğilmeye başladõ. Sanatçõ yönetmen diyebileceğim Bilge Olgaç, Türk sinemasõ için özellikle bilgi ve ideolojik tutum açõsõndan erken ve büyük bir kayõptõr. - Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu... Türk sineması büyük festivallerden yeniden ödüller alıyor. Nuri Bilge Ceylan’õn estetiğini ve işini ciddiye almasõnõ seviyorum. Semih Kaplanoğlu’nun ‘Altın Ayı’ almasõna çok sevindim. Çünkü buna ihtiyacõmõz var. Ancak “Yol” ödül alõrken Türkiye’de politik nedenlerden dolayõ buna sevinmediler, hatta yok saydõlar. Bugün ise sinema okumalarõna karşõn hâlâ “Yol” filmini seyretmemiş öğrenciler var. - Türkiye’de yeni nesil bir sinema mı doğuyor? Ülke sinemasõndan ve yeni nesil bir sinemadan söz etmek mümkün değil. Niteliksel değişim olarak görmesin kimse, üretim açõsõndan yeni bir sõçrama var. Henüz genç sinemacõlarõn iyi film yapma estetiği yoktur. Daha çok şahsi sinema yapõlõyor, sinemacõlar, gişe için çekilen filmlere yöneliyor. Fotoroman oluyor, adõna da film diyorlar. Eskiden salonlarõn kapandõğõ, sanat filmlerinin Beyoğlu’na giremediği, sadece festivallere gidebildiği zamanlar yaşadõk. Sinemanõn karşõsõna televizyon ve video çõkmõştõ, seks furyasõ ve şarkõcõlar dönemi bile kurtaramadõ bunu, sinemayõ bitirdi. Ortaya çok sefil filmler döküldü. Şimdi de hiç farklõlõk yok, çok güzel örnekler ve yepyeni filmler yok. Ama yine de söylemeliyim, artõk okullular geldi, gençler geldi. Bizim yapamadõğõmõzõ ise İran sinemasõ yaptõ. Onlar başardõlar, çünkü baskõya karşõ ortak bir dil oluşturdular. - Son dönemde izledikleriniz arasında beğendiğiniz yerli bir yapım yok mu? Son izlediğim yerli filmler arasõndan en çok “Neşeli Hayat”õ beğendim. Bence filmin mütevazõ bir konusu, insani bir kokusu var. - Film setlerinden önce tiyatro ile tanıştınız. Mülkiye’de Fikir Kulübü üyesiyken Vasıf Öngören ile tanõştõm ve profesyonel tiyatroya adõmõmõ atmõş oldum. Vasõf Öngören, Mustafa Alabora, Erdoğan Aktuna ve ben, Ankara Birlik Tiyatrosu’nu (Kõzõlay Büyük Sinema’da) kurduk. Henüz 19 yaşõndaydõm. Ankara Birlik, Brecht estetiği, Vasõf Öngören’in tiyatro anlayõşõ ve Marksist dünya görüşü ile harmanlanarak kuruldu. Tiyatro adõna politik bir tavrõmõz vardõ, sanatõn işlevi üzerine kafa yoruyorduk. 12 Mart’õn ardõndan tutuklanõncaya kadar da oynadõk. Tiyatro, başlõ başõna bir başka röportaj konusudur. En iyi ‘baba oyuncu’ o - Dizilerdeki en akılda kalıcı baba rollerinde hep siz varsınız. Dizi oyunculuğum 10 yõlõ aştõ, tutan dizilerin oyuncusu olduğum için de insanlar, bir türlü yakamõ bõrakmõyor. Dizilerdeki en iyi ‘baba oyuncu’ benim. Ve biraz dikkatli bakõldõğõnda dört ayrõ dizideki baba da ayrõdõr. Birinde muhafazakâr bir babadõr, diğerinde komik bir işadamõdõr. Üçüncüsü feodal ve toprağa bağlõ bir adamdõr. 2006’dan bu yana süren ve izlenme rekorlarõ kõran “Yaprak Dökümü”nde ise üstlendiğim Ali Rõza karakteri, bir İstanbul çelebisidir. Ben bu işe ciddi emek veriyorum. - “Yaprak Dökümü” hâlâ Türkiye’nin en çok izlenilen dizisi, bunun sırrı nedir? “Yaprak Dökümü”nden sonra günün ikinci çok izleneni, bizim izinin özeti oluyor. Bu dizi tuttu, fakirinden zenginine, gencinden yaşlõsõna hemen herkes bu diziyi izliyor. 21 reyting, sosyal bir vaka. Çünkü insanlar, ortak bir lezzet yakalamasõnõ bildiler. Benim yer aldõğõm setler, düzgün setlerdir. Katiyen kulis olmaz. “Yaprak Dökümü”nde bir sinerji yakaladõk, aile havasõnõ oluşturduk. Öncelikle dizinin zeki yazarlarõ ve çok çetin dramatik bir yapõsõ var. Bu bir roman uyarlamasõ değil ancak yine de aile, telif hakkõnõ alõyor. “Yaprak Dökümü”, Brezilya dizileri gibi bir seriye dönüştü. Hepimiz, yapõlan işten memnunuz. Diziyle ilgili özdeşleşme hali de var. İlkokul birinci sõnõf öğrencisine, öğretmeni soruyor, “Ali Rıza Bey kimdir?” diye, çocuk yanõtlõyor, “Hayriye Hanım’ın kocası” diye. Sinemadan hiçbir şey kazanmadõm. Ailem olmasaydõ ayakta kalamazdõm. Zor koşullarda sinema yaptõk. Abdi İpekçi’yi canlandõrdõğõm “Uzlaşma”da Kadir İnanõr’õn trençkotunu giydim. Makyajõ, İpekçi’nin fotoğraflarõna bakarak kendimiz yaptõk. Sinemaya ilk adõmõmõ, senaryosunu Yõlmaz Güney’in yazdõğõ “İzin” filmiyle attõm. İnsanlar benim ilk filmimi “Yol” sanõr, oysa daha önce birçok film çekmiştim. Türkiye’de sinemaseverler “Yol”u ancak 18 yõl sonra izleyebildiler. Her hafta sinema filmi uzunluğunda dizi çekiliyor. Aralõksõz 18 saat çalõştõğõmõz oluyor. TV dizileri artõk vahşet haline geldi. ABD’de sinema ve TV’de insanlar emeğinin karşõlõğõnõ alõyor. Bizde ise insanlar ekonomik kaygõlarla mücadele etmek zorunda. “Yılmaz Güney kendi sinemasını yarattı. Bilge Olgaç benim için çok önemliydi; onun sineması kadından önce solcuydu. Nuri Bilge Ceylan’ın estetiğini ve işini ciddiye almasını seviyorum. ” ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İstan- bul’da haber izlerken polis tarafõndan gözaltõna alõnõp dövülerek öldürülen gazeteci Metin Gök- tepe anõsõna düzenlenen 13. Metin Göktepe Ga- zetecilik Ödülleri’ni kazananlar açõklandõ. “Yazılı Haber Ödülü”nü “Silopi’ye buğday satmaya gitti, kemikleri 14 yıl sonra Elazığ’da bulundu” başlõklõ haberiyle Zaman gazetesin- den Melik Duvaklı, “Jüri Özel Ödülü”nü, “Gel de çık işin içinden” başlõklõ haberiyle Ra- dikal gazetesinden İsmail Saymaz kazandõ. “Görüntülü Haber Ödülü”nü, NTV’den Mete Çubukçu, “Jüri Özel Ödülü”nü CNN Türk belgesel bölümünde çalõşan Günel Cantak “Duvar” belgeseliyle kazandõ. “Fotoğraf Ödü- lü”nü, “Bilge Köyü Katliamı” ve “Polisin IMF Şaşkınlığı” adlõ fotoğraflarõyla Habertürk gazetesi muhabiri Sedat Suna, “Jüri Özel Ödü- lü”nü TEKEL işçilerine Abdi İpekçi Parkõ’nda polis müdahalesini görüntüleyen “Göz Yaşar- tan Direniş” başlõklõ seri fotoğraflarõyla Reu- ters’tan Selahattin Sönmez kazandõ. “Yerel Gazetecilik Ödülü”nü, Ardahan’da dayanõklõ olmadõğõ gerekçesiyle boşaltõlan 23 Şubat İlköğ- retim Okulu’nun daha sonra Halk Eğitim Merke- zi olmasõnõ konu alan haberiyle Fakir Yılmaz kazandõ. Ödüller, Göktepe’nin doğum günü olan 10 Nisan’da İstanbul’da törenle verilecek. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri açıklandı ÖDÜL TÖRENİ 10 NİSAN’DA Okmeydanı’nda markete saldırı MÜŞTERİLER ÖLÜMDEN DÖNDÜ MİMAR ZAHA HADİD YAPMIŞTI Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi’ne itiraz edildi İstanbul Haber Servisi - Açõlan uluslararasõ yarõşmayõ kazanan Irak asõllõ ünlü mimar Zaha Hadid tarafõndan 2007 yõlõnda yapõlan Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ilişkin askõya çõkan imar planlarõna ilçe halkõ ve belediye itiraz etti. Kartal Belediye Başkanõ Altınok Öz, ilçenin bu projeyle ölü bir kente dönüştürülmek istendiğine dikkat çekerek “Bir bayram günü Maslak’tan geçtiğinizde nasıl boş bir kent görüyorsanız, bu planla da Kartal’da görülecek manzara aynı olacaktır. İnsan unsuru bulundurmayan projede geri adım attıracağız” dedi. Şubat ayõnda askõya çõkan “1/5 bin ölçekli Kartal Merkez Nâzım İmar Planı”na yönelik ilçe halkõnõn itiraz dilekçeleri geçen hafta Bü- yükşehir Belediyesi’ne verildi. Kartal Belediyesi de büyükşehir belediyesine itirazõnõ iletti. Bele- diye ay başõnda da Kartal Ekolojik Pazar Eğitim Çadõrõ’nda halkõn, sivil toplum örgütlerinin, der- neklerin, meslek odalarõnõn katõlõmõ ile kentsel dönüşüm konusunda bilgilendirme toplantõsõ yaptõ. Belediye Başkanõ Öz, “Zaha Hadid Pla- nı” olarak bilinen imar planõ ile ilgili “Bu plan üstünde açık, kapalı spor alanı var mı, gördü- nüz mü? Kentsel dönüşüm bina dönüşümü değildir. İnsan olmalı içinde” diye konuştu. Tapular yok sayılıyor Plana tamamen karşõ olduklarõnõ vurgulayan Öz, şöyle devam etti: “Zamanında ‘Ben binanõ planlõyorum. Sen de burada otur, burada da ça- lõş’ denmediği için herkes el yordamıyla yapı- sını yaptı. Sorunları düzeltmek adına yapılan bu planla da deniliyor ki, ‘Tapunuzu yok sayõ- yoruz, burayõ terk edin gidin. Sen 30-40 yõldõr burada oturuyorsun, ama buraya da yakõşmõyor- sun’. Hem vatandaşın mülkünü alacaklar hem de ev sahibi yapıyormuş gibi üstüne borçlan- dırıp başka yere gönderecekler. Burada da Sulukule’ye yaptıklarını yapıyorlar.” Belediye Başkan Yardõmcõsõ İbrahim Doğan da, beledi- yenin katkõsõnõn olmadõğõ, Kartal’a uyarlanmaya çalõşõlan projeyi onaylamadõklarõnõ söyledi. İstanbul Haber Servisi- Beyoğlu Okmey- danõ’nda terör örgütü yandaşlarõ bir markete içeride müşterilerin olduğu sõrada molotof- kokteyli atarak kaçtõ. Molotofkokteylinin pat- lamasõ sonucu çõkan yangõndan yurttaşlar arka kapõdan çõkarõlarak kurtarõldõ. Mahmut Şevket Paşa Mahallesi Kuzey Sokak üzerinde bulunan bir marketin önüne gelen terör örgütü yandaşõ bir grup, slogan attõktan sonra markete molotofkokteyli attõ. Örgüt yandaşlarõ saldõrõnõn ardõndan ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirdi. Markette çõkan yangõn paniğe neden oldu. Müşteriler marketin arka kapõsõndan dõşarõ çõkarõlõrken olasõ bir facia önlendi. Yangõnda markette maddi hasar oluştu. Saldõrõnõn ardõndan bölgeye çok sayõda polis ekibi sevk edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle