28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 29 MART 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ‘Benim YÖK’üm, Benim Yargım, Benim Cumhurbaşkanım!’ Anayasa değişikliği paketi, AKP’nin “kendine demokrat, işine gelince demokrat” tavrını bir kez daha ortaya koydu. Elbette darbecilerden hesap sorulsun, kadınlar için pozitif ayrımcılık getirilsin, yüksek yargının yapısı demokratikleştirilsin. Ancak, anayasalar partilerin “partisel dertlerine” çözüm üretme metinleri değildir. Hem de “günübirlik” dertlerine... Öyle ya, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanı olduğu dönemde AKP’nin hedefi Çankaya’ydı. Gün geçmiyordu ki, bir AKP sözcüsü cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılması gereği üzerinde durmasın. Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin sayıldığı 104. madde, anayasanın en uzun maddelerinden biri, 2 sayfayı aşıyor. Sahi, pakette cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlandırılmasına ilişkin bir madde var mı? Tersine, özellikle atama yetkileri arttırılmış... Gelelim YÖK’e... Hani bir zamanlar türban kavgalarında AKP’nin boy hedefi olan YÖK... Anayasa paketinde “YÖK kaldırılacak” diye bir madde gördünüz mü? Ya da demokratikleşmede “baş kılavuzumuz, yol göstericimiz” olan AB’nin “HSYK’den bakan ve müsteşar çıksın” isteğini dikkate alan olmuş mu? “Hiç kimse dokunulmaz değildir, askerler de komutanlar da yargılanır” diyenler, milletvekillerinin dokunulmazlık zırhına dokunmuş mu? Yurttaşların iradesinin parlamentoya yansımasını sağlamak için yüzde 10 barajının indirilmesine dönük bir adım var mı? Üstelik bunun için anayasa değişikliği falan gerekmiyor -sadece AKP oylarıyla bile- çok rahatlıkla bir yasa çıkarılabilir... AKP’nin “demokratikleşme” arzusunun sınırlarını devlet içinde gerçekleştirdiği “dönüşüm”ün sınırları belirliyor olmalı... “Benim YÖK’üm, benim mahkemem, benim Cumhurbaşkanım”sa yetkiler feda olsun; değilse “aman demokratikleşelim, yetkiler sınırlansın”! Zırh benimse dokunma... AKP’nin milletvekili dokunulmazlığı konusundaki tavrı malum. Ancak AKP’liler, “demokratikleşme” adına aralarının hiç de “hoş” olmadığı kurumları hem yargı, hem de bir anlamda “iktidar” denetimine açma hesabı yapıyor. AKP yönetimi “kendinden” gördüğü kişi ve kurumlar için ise “dokunulmazlık” alanı yaratmaktan çekinmiyor. Bunun en yeni ve somut örneği, Diyanet İşleri Başkanlığı Yasa Tasarısı’nda bir kez daha yaşandı. AKP, yeni Türk Ceza Yasası hazırlanırken müftü, imam-vaiz gibi din görevlilerinin görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmalarına ilişkin hükmü kaldırmak istemişti. Ancak o dönemde CHP’nin etkin muhalefetiyle, din görevlilerinin başta siyasi propaganda olmak üzere, görevleri sırasında işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmalarıyla ilgili mevcut düzenleme korundu. AKP, geçen günlerde yeni bir hamle ile konuyu yeniden Meclis’in önüne getirdi. Diyanet İşleri Yasa Tasarısı’yla imamlar da “dokunulmazlık” zırhına büründü. Düzenleme yasalaşırsa, cemaat üzerindeki etkisi yadsınamayacak olan imam, vaiz, müftülerin görevleri sırasında işledikleri suçlar hakkında cumhuriyet savcıları öyle doğrudan soruşturma, dava açamayacak. Düzenlemeye göre din görevlileri de Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Yasa’ya tabi olacak. Böylece örneğin bir imam, verdiği vaazda suç unsuru bulunsa bile ancak Diyanet İşleri Başkanı’nın izniyle yargılanabilecek. İmamın cemaat üzerindeki etkisi inkâr edilemez bir gerçek olduğuna göre, kürsüde imamın parti propagandası yapması acaba kimin işine yarar? Başbakan’ı kim dinlemiş, öğrenemedik Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda yapılan aramanın ardından Yargıtay’ın santralının dinlendiği ortaya çıktı. Başkan Fethi Şimşek, bu aramayı eleştirirken “6 yıldır hâkim kararı olmaksızın başbakan dinlendi. Hiçbir hâkim kararı olmaksızın bu ülkenin başbakanı 6 yıl boyunca dinleniyor, hiç kimsenin kılı kıpırdamazken, mahkeme ve hâkim kararı ile dinlenen telefonlar karşısında koparılmaya çalışılan fırtınanın açık bir çifte standart olduğunu belirtmek isterim” dedi. CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, bu açıklamalar üzerine Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a “Telekomünikasyon Başkanı’nın dinlendiğini söylediği başbakan kimdir, hangi tarihlerde dinlenmiştir, bu dinleme kim tarafından, nasıl yapılmıştır? Bu dinlemenin yapıldığı nasıl anlaşılmıştır, konu ile ilgili bir inceleme ya da soruşturma açılmış mıdır, hangi sonuçlara ulaşılmıştır, sorumlular hakkında ne işlem yapılmıştır?” sorularını yöneltti. Çöllü’nün 3 Aralık 2009 tarihli soru önergesine tam üç ay sonra yanıt geldi. Ulaştırma Bakanı Yıldırım, 3 sayfalık yanıtında anayasanın “haberleşme hürriyeti” başlıklı 22. maddesini uzun uzun açıkladı. Ardından Ceza Muhakemesi Yasası’nın 135. maddesinin “Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde cumhuriyet savcısının kararıyla, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir” hükmü ile aynı yasanın başka maddelerini saydı. Ancak 3 sayfalık yanıtta, Şimşek’in bir başbakanın 6 yıldır hâkim kararı olmadan dinlendiği tespitini nasıl yaptığı, bu konuda bir soruşturma yapılıp yapılmadığına ilişkin tek bir sözcük bile yer almadı... CHP’de hareketlilik CHP kurultayı yaklaşırken kulisler hareketli. Geçen hafta bazı kulisleri aktarırken bir süre önce yönetimden istifa eden Ankara Milletvekili Eşref Erdem’in de yönetime dönmek için beklenti içinde olduğunu ifade etmiştik. Erdem, bizi arayıp “bir beklenti içinde olmadığını” bildirdi. CHP’nin Ankara belediye başkan adayı Murat Karayalçın ile İstanbul milletvekili Çetin Soysal ve Umut Oran’ın adları da yönetime girebilecek “yeni” isimler arasında anılıyor. Bu arada, CHP lideri Deniz Baykal’ın “partiyi barajın altından yüzde 20’lere çıkardıklarını” vurguladığı mevcut yönetime sahip çıkan açıklamaları, “değişim” bekleyenleri hayal kırıklığına uğratıyor... Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan parlamentokulisi@gmail.com Bugün Ev Sahibi Alevi örgütleri, anayasa değişikliği paketinin uzlaşmadan uzak ve antidemokratik olduğunu açõkladõ ‘AKP bizi bir yõl oyaladõ’ MEHMET MENEKŞE AMASYA - Alevi sivil top- lum kuruluşlarõ temsilcileri, AKP iktidarõnõn Meclis’e getirmeye hazõrlandõğõ anayasa taslağõnõ antidemokratik olduğu, uzlaş- ma metni olmadõğõ ve çeşitli halk kesimlerinin gereksinim- lerine yanõt vermediği için des- teklemediklerini belirttiler. Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanõ Ali Bal- kız, Alevi açõlõmõ gibi anayasa değişikliğinin de içinin boş ol- duğunu ifade etti. Alevilerin, zorunlu din dersleri ve Diyanet İşleri Başkanlõğõ’nõn kaldõrõl- masõ taleplerinin yeni anayasa paketinde yer almadõğõna dikkat çeken Balkõz, “AKP bir yıldır Alevileri oyaladı, istemlerimi- zi sulandırdı, bulandırdı, ipe un serdi. Bizler açılım süreci- nin bu şekilde sonuçlanacağı- nı öngörmüştük. Anayasa de- ğişikliği paketini bu nedenle desteklemeyeceğiz. Olası bir referandum olması halinde de Alevi halkını bu anayasaya oy vermemeye davet edeceğiz” dedi. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanõ Tekin Özdil, Türki- ye’de değişik inanç gruplarõnõn varlõklarõnõn kabul edilmesini, tüm toplum kesimlerine sunulan haklarõn Alevilere de verilmesi- ni istedi. Anayasa paketinde bu tür yaklaşõmlarõn olmadõğõna işaret eden Özdil, “Özgürlükçü, sivilleşmiş, demokratikleşmiş bir anayasa söz konusu değil- se, bu ülkenin geleceği ile ilgi- li geçmişte yaşanan sıkıntılar tekrar yaşanacaksa biz bu ana- yasa taslağını desteklemiyo- ruz” diye konuştu. Hacõ Bektaş Anadolu Kültür Vakfõ Genel Başkanõ Ercan Geçmez, Türkiye’de herkesin mevcut anayasaya karşõ olduğu- nu ancak AKP’nin kendi anaya- sasõnõ dayattõğõnõ vurguladõ. Geç- mez, yazõlõ açõklamasõnda, “Bek- lentimiz anayasanın tüm yurt- taşların beklentisine eşit du- rabilmesidir. Devlet dinden elini çeksin. Bir yandan in- sanlara ‘özgürlükçüyüm, eşit- likçiyim’ derken öbür taraftan müşteşarlık kurarak şeyhülis- lamlığa bir özenti var” ifade- lerine yer verdi. Pir Sultan Abdal Kültür Der- neği Genel Başkanõ Fevzi Gü- müş, yeni bir anayasaya gerek- sinim olduğunu, ancak AKP’nin “Ben yaptım oldu” anlayõşõyla toplum kesimlerini dõşladõğõnõ söyledi. AKP’nin anayasa deği- şiklik paketinin 12 Eylül darbe- sinin ruhunu yansõttõğõnõ vurgu- layan Gümüş, şöyle devam etti: “Laikliğin tesisine ilişkin bu anayasa paketinde hiçbir dü- zenleme yok. Biz Aleviler ola- rak AKP’nin bu yanlıştan dön- mesini, eğer gerçekten demo- kratik, özgürlükçü bir anaya- sa hazırlayacaksa toplumun değişik kesimlerinin beklenti- sini karşılayacak, Alevilerin istemlerini de içerecek bir ana- yasa taslağının hazırlanmasını istiyoruz.” ‘Desteklemeyeceğiz’ Pir Sultan Abdal Kültür Der- neği Tokat Şube Başkanõ Mu- harrem Erkan, AKP’nin ha- zõrladõğõ anayasa taslağõnõn, öz- gürlükçü ve demokratik bir or- tam oluşturmaktan oldukça uzak olduğunu belirtti. Erkan, Alevi- lerin taleplerinin dikkate alõn- madõğõnõ ifade ederek seçim ba- rajõnõ indirmeyen ve inanç öz- gürlüğünü sağlamayan bir ana- yasa paketini desteklemeyecek- lerinin altõnõ çizdi. Dünya Ehl-i Beyt Vakfõ Genel Başkanõ Fermani Altun, ana- yasa değişikliği paketinin, ya- põlmasõ gereken temel demo- kratik normlarõn tamamõnõ kap- samadõğõnõ savundu. Ali Balkız Tekin Özdil Ercan Geçmez Fevzi Gümüş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle