28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2010 PAZARTESİ 6 SÖYLEŞİ CMYB C M Y B BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Karşıdevrimin Çocukları Öyle sanıyorum ki, bu iktidar dönemi, destekçi köşe yazarlarının siyasetle, iktidar ve kurumlarıyla al gülüm-ver gülüm ilişkilerini inceleyecek olan araştırmacılar açısından zengin malzeme kaynakları sunuyor. Dönemin yandaşlıklarının zihin haritalarını ortaya koymak, ülkemizin yaşadığı olağanüstü dönemin belgeselleştirilmesi açısından önemli ve gereklidir! Bakın bunlardan biri kalkıyor, kendisinin (iktidarın) bir “proje” konusu olduğunu dile getiriyor! Bu aslında siyasal literatüre çok önemli kavramsal bir katkıdır! Sabah’tan Star’a “proje” olarak transfer edildiklerini itiraf edenlere şükran borçluyuz! Diyor ki “O süreçte farklı aktörler tarafından bana yapılan vaatlerle, şimdiki uygulamalar arasında büyük farklar var!” Cüneyt Ülsever (Hürriyet, 28 Mart) kötü ruhlu mu ne? Bu tutulmayan vaatlerin maddi kaynaklı olabileceğini yazıyor! Ama “tutulan” yazarın, görevlerini nasıl büyük bir başarıyla yerine getirdiğine yemin edecek milyonlarca insan var! Kanıtları, gazetenin sayfalarında herkesin incelemesine açık! Şüphesiz bir de TV’lerde yapılan, uzayda gezegenleri dolduracak kadar hacimdeki ses kayıtları! Ancak derin hayal kırıklıkları yaşanıyor: Yarı yolda bırakıldıklarına, terk edildiklerine veya kendilerine karşı iktidar sahiplerinin artık eski heyecan, sevgi ve isteklerinin kalmadığına ilişkin! Oldukça sarsıcı, üzücü bir insanlık dramı olarak nitelendirilebilecek bir durum! Belki de bu bir hayal kırıklığından çok, çıktıkları yolda yarı yolda bırakılmanın kızgınlığıdır! Sonuna kadar birlikte yürüyememenin! Bu tür yol arkadaşlıklarında, herkesin projesi, hedefi ve amacı farklıdır! Birileri için yol kısadır, hedef daha dar veya çok daha kapsamlı ve geniştir! Birileri yerlerine varmıştır ve diğerlerine artık gereksinimi yoktur! Çek sifonu! Bunun bir örneğini, Başbakan’la, ona destek verenler arasındaki “atışmada” yaşadık! Başbakan’ın, 100 bin Ermeniyi geri göndeririz, biçimindeki, aslında epey ayıp açıklamasına karşı ayaklanma baş gösterince ve “ayıp ettin, özür dile” isteği gelince ortalık kızıştı. Tayyip Erdoğan Bey’in, “Siz kimin avukatısınız, önce Türkiye’nin avukatlığını yapın, bunu öğrenin, sonra bize insaniyet dersi verin, dürüst ol, doğrunun avukatı ol” biçimindeki büyük fırçası, ortalığı daha karıştırmanın ötesinde bir iş yaptı! Örneğin Çandarlıgil, “düne kadar, gulyabanilere karşı sizi destekleyen yazılar yazarken, dürüst değil miydik” diye sordu! Haklı! Bir şey daha itiraf etti! Erdoğan’ın avukatlığını yaptığını: “Kendi ‘aşireti’nden olmadığım halde avukatlığını yapmış olduğum Başbakan’ın bana, kimin avukatısın diye kükremesi bayağı bir tuhaf geldi.” Bu duyguları da paylaşıyorum, doğrusu bana da tuhaf geldi! Biz, iktidarın avukatısınız desek, itibar eden az olur. Ama kendisi yazınca, artık diyecek söz yok! Tanrı bazen böyle şeyler yaptırıyor kullarına! Şimdi iktidara iki laf etmeyelim mi: Ayıp denen bir şey var! Kullan kullan at, yapılır mı insancıklara? Şimdi olayın bamteline; Başbakan’ın kimin avukatısın sözlerine gelelim. Ülsever diyor ki: “Başbakan, Çandar’ı hangi ülkenin avukatı olmakla suçluyor, çıkaramadım.” Ülsever cin gibidir, bilmez mi! Söylemiyor! Ben yazayım: Başbakan’ın kastettiği, Ermenistan’ın falan değil, ABD! Evet, ABD! Kocası CIA’cı gazeteci-yazardan tutun, Çandarlıgillere ve aynı görüşteki Doğan Grubu’nda saf tutmuş diğer benzerlerine kadar... Ne diyor onlardan biri: Bizim solcular tutturmuşlar Amerikan emperyalizmi diye, her taşın altında CIA görüyorlar! Bunu diyenler, solculuktan Amerikancılığa terfi edenler! Peki bu durumda Erdoğan Amerikancı mı olmuyor? O, köprüyü geçene kadar veya köprünün üzerinde kalınca Amerikancı. Şimdilik, gerçek Amerikancılarla yollarını biraz ayırma ihtiyacında! Çünkü, İran ve İslam dünyasına yönelik projesi ve kendisine biçtiği Ahmedinejad’lık rolü bunu gerektiriyor! Vallahi bu Erdoğan, köprüleri attı mı, Amerikancıları asar da keser de! Devrim kendi çocuklarını yer de... Karşıdevrim kendi çocuklarını yemez mi? Durun bakalım, işin henüz başındayız! LEYLA TAVŞANOĞLU MADRİD - Madrid’in Arap ma- hallesinde üç katlõ bir bina. Burasõ İs- panya Müslümanlarõ Federasyonu’nun (FEME) merkezi. FEME İspanya’daki üç Müslüman örgütten birisi. Diğer- leri UCME ve FEERİ. FEME, aslõ Bangladeşli, Pakistanlõ ve daha son- ra Müslüman olan İspanyollarõn kur- duğu bir örgüt. Başkanõ Faslõ Ayad Tachfine Elharchi, genel sekreteri Yusuf Fernandez ve İspanyol Müs- lüman Kadõnlar Ulusal Birliği Başkanõ Laura Rodriguez’le toplantõmõz var. Sözü alan Fernandez, İspanya’da 1.2 ile 1.5 milyon arasõ Müslüman ol- duğunu, Müslümanlarõn sayõsõnõn 1990’dan beri 15 kat arttõğõnõ, bunlarõ daha çok Cezayirli, Faslõ, Suriyeli, İranlõ, Iraklõ, Pakistanlõ ve Bangladeş- li göçmenlerin oluşturduğunu, Türkle- rin sayõsõnõn ise az olduğunu anlatõyor. “Yirmi yıldır Müslümanım. Bugüne kadar bir tane Türk tanıdım” diyor. Türkiye’yle ilişkileri olup olmadõ- ğõnõ soruyoruz. “Bizim için çok önemli olan ilk Müslüman Fua- rı’nı düzenlerken Türkiye Büyük- elçiliği’yle ilişki kurmaya çalıştık. Ancak hiçbir yanıt alamadık. Her- halde Türkiye’deki katı laik sistem yüzünden bize böyle davrandılar” yanõtõnõ veriyor. Fernandez Türkiye’yle ilişkileri ko- nusunda anlatõmõnõ sürdürürken çok da ilginç bilgiler veriyor: “Benim Tür- kiye’yle iyi ilişkilerim var. Türki- ye’de bulunan La Fuente Yayın- evi’nde kitaplar bastırdım. Fethul- lah Gülen ve Nur cemaatiyle de iliş- kilerim çok iyi. Tayyip Erdoğan’a hayranım. Çünkü Türkiye’yi de- mokratikleştirdi. Türkiye’nin Müs- lüman dünyada ağırlık kazanmasını sağladı. Eskiden Müslümanların Türkiye’de dernek kurmaları müm- kün değildi. Şimdi mümkün.” ‘Gülen’in kitabını İspanyolcaya çevirdik’ Fethullah Gülen’le nasõl tanõştõğõ so- rumuza Fernandez şu yanõtõ veriyor: “Fethullah Gülen bir kitabı İspan- yolcaya çevirtmek istiyordu. Bize web sayfamızdan bir metin gönder- diler. Çevirilerin Müslümanlar ta- rafından yapılmasını istiyorlardı. Biz de kabul ederek çevirileri yaptık. Gülen Madrid’e bir kez geldi. Ken- disiyle temas kurduk. Gülen’in Şi- li’de de bir kitap fuarına katıldığını biliyorum. Böylece Türkiye dünya- da daha aktif konuma geliyor.” ‘Türk hükümetiyle iyi ilişki içindeyiz’ Fernandez daha ayrõntõlõ bilgileri de şöyle veriyor: “Granada’da Nur ce- maati bir merkez açmak istiyordu. Cemaatten kişiler buraya geldi. An- cak bildiğim kadarıyla bu mümkün olmadı. Yine Nur cemaati üyesi İz- mirli bir bey geldi. Onunla da gö- rüşmüştüm. Ama bu insanlarla iliş- kilerimizin çok sıkı olmadığını söyle- yebilirim. İlişkimiz daha çok profes- yonel bazda oldu. Yaptığımız çeviri- lerin para karşılığını aldık. Benim iliş- kim daha çok Türk hükümetiyle. İki yıl önce Cordoba’yı ziyaret eden Di- yanet’ten Sorumlu Devlet Bakanınızla (Mehmet Aydõn) görüşmüştüm. Türk hükümetiyle ilişkilerimizi ileride da- ha sıkılaştırmayı isteriz. Geçmiş yıl- larda Türk hükümeti bu konularla fazla ilgili değildi. Ben Türkiye’ye şöy- le bir proje sunmak istiyorum: 2008’de Avrupa’daki Müslüman ağ- larıyla bir toplantı yapmıştık. Top- lantıya 12 ülkeden katılımcı olmuştu. Ben bu konuyla ilgili Türkiye’den de işbirliği istiyorum. Hedefimiz Türki- ye’nin bu projeye dahil olmasıdır.” Fernandez kendilerine sadece Mad- rid’deki Suudi Arabistan Büyükelçili- ği’nin yardõmcõ olduğunu, hatta Müs- lüman Fuarõ’nõ da onun desteğiyle ger- çekleştirebildiklerini sözlerine ekliyor. Fernandez’in bir de şikâyeti var. “Za- patero hükümeti Müslüman topluma destek veriyor. Yine de burada, halk arasında Müslümanlara pek de sıcak gözle bakılmıyor. Kısa zaman önce Toledo kentinde bir arazi kiralayıp oraya mescit yapacaktık. Ev sahibi bir banka müdürüydü. Son anda geri adım attı. Meğer bankada hesabı olan Hıristiyanlar paralarını geri çekmekle tehdit etmişler.” Gülen, faaliyetlerini merkezi Madrid’de bulunan Müslüman örgütü FEME üzerinden yürütüyor Cemaat İspanya’ya da çengel attı Fethullah Gülen ve Nur cemaatiyle ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirten FEME Genel Sekreteri Fernandez “Gülen bir kitabõ İspanyolcaya çevirtmek istiyordu. Biz de çevirilerini yaptõk. Gülen Madrid’e bir kez geldi” dedi. Fernandez Türk hükümetiyle de iyi ilişkiler içinde olduklarõnõ vurguladõ. OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Federal Almanya tarihinin en büyük bağõş skandalõ De- niz Feneri e.V. davasõna adõ karõşan es- ki RTÜK Başkanõ Zahid Akman hakkõnda “kooperatif yolsuzluğu” iddiasõyla başlatõlan incelemede de- lillerin tamamlandõğõ ve soruşturma açõldõğõ bildirildi. Almanya’da görü- len Deniz Feneri davasõnõn “ikinci dalga” sürecini Türkiye’deki bazõ çevrelerin şimdiye dek bir biçimde ke- sintiye uğrattõğõ bildirildi. Frankfurt yakõnlarõndaki Offenbach kentinde avukatlõk yapan, Alman- ya’daki Deniz Feneri yolsuzluğu da- vasõnõ yakõndan izleyen Ali Gülen, ikinci dalganõn hõzlanmasõ için Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanõ Zekeriya Karaman, eski RTÜK Başkanõ, ha- len de üyesi olan Zahid Akman, İs- mail Karahan ve Harun Kapıyol- daş’õn ifadelerinin gönderilmesi ge- rektiğine, bu olmadõğõ için de sürecin kesintiye uğradõğõna dikkat çekti. ‘Soruşturma açıldı’ Vedat Ali Aydın ile birlikte “AKP’nin Feneri Böyle Söndü” ve “Polis Dosyasında Çifte Başba- kan” adlõ iki de kitap yayõmlayan Gü- len, Deniz Feneri e.V.’yi soruşturan Alman savcõlarõn, Zekeriya Kara- man, Zahid Akman, Harun Kapõyol- daş ve Mustafa Çelik’in Türki- ye’deki ifadelerini bekledikleri ancak bunlarõn halen gelmediğini, dolayõ- sõyla soruşturma dosyasõnõn tamam- lanmasõnõn engelendiğini belirtti. Ali Gülen, “Ancak asıl önemli olan Zahid Akman ile ilgili OFWG kooperatif yolsuzluğudur, işte o konuda yeni gelişmeler var, soruş- turma açıldı” dedi. İnsanlarõn, ev sahibi olacaklarõ vaa- diyle dolandõrõldõğõ öne sürülen ve ara- larõnda Akman’õn da bulunduğu OFWG yolsuzluğuyla ilgili incele- mede Köln’den iki avukatõn başvu- rusunun eksik olmasõ nedeniyle dos- ya oluşturulamadõğõnõ aktaran Gü- len, “Ama o iki avukat yeniden başvurdu, bu kez yeni deliller su- nuldu, eksiklikler tamamlandı. Sav- cılık bu soruşturmayı da açtı” dedi. ‘Paralar ne oldu?’ Deniz Feneri davasõnda siyasi bağ- lantõlarõn da incelenmesi gerektiğini belirten Gülen, şunlarõ aktardõ: “Bu- nun siyasi bağlantılarını bulmak ve özellikle paraların Türkiye’de kim- leri, nasıl geliştirip zengin ettiğini in- celemek gerekir. Türkiye’ye elden götürülen paraların Zekeriya Ka- raman’a, Kanal 7 binasının ikinci katında elden teslim edildiği bilini- yor. Paraların elden teslim edildi- ğine ilişkin makbuzları ise ‘Amca’ denilen Hakkõ Sadal’ın imzaladığı da biliniyor. İşte bu paraların ne ol- duğu araştırılmalı. Türkiye’deki Deniz Feneri ile olan bağlar araştı- rılmalı. Bu paralarla hangi siyase- tin, hangi yöntemlerle desteklendi- ği ortaya konulmalı. Yaptığımız araştırmalar, gelen paraların bir si- yaseti besleyen çeşitli organların çalışmasını sağladığı, onların da çalışmalarıyla yeniden o siyaseti daha kuvvetli desteklediklerini gös- teriyor. Zaten Almanya’daki sa- nıklar da bu siyasetin ve üstündeki kişilerin kimler olduğunu mahke- mede açıklamıştı.” Yeni Şafak finansman edildi Deniz Feneri e.V. davasõnõn özünü, yardõm duygularõnõn dini motifler kullanõlarak sömürülmesinin oluş- turduğunu anlatan Gülen, Deniz Fe- neri’nden gelen sermaye ile Alman- ya’da Yeni Şafak’õn bir yõl yayõm- landõğõnõ söyledi. Gülen, “Yeni Şafak’ın Alman- ya’daki yöneticisi ise Zahid Ak- man’dan başkası değildi” dedi. ‘ÇOK GÜZEL HAREKETLER BUNLAR AHLAKDIŞI’ Haber Merkezi - Toplanan bağõşlarõ amacõ dõşõnda kullandõğõ için Almanya’da açõlan Deniz Feneri e.V. davasõ “skanda- lında” adõ geçen, aynõ davanõn Türki- ye’deki ayağõnda ifadesine başvurulan, yine Almanya’da kooperatif yolsuzluğu nedeniyle hakkõnda soruşturma açõlan es- ki RTÜK Başkanõ ve halen üyesi Zahid Akman, “Çok Güzel Hareketler Bun- lar” programõnõ ahlakdõşõ buldu. Yol- suzluk amacõyla açõlan davalarda hakkõnda 6 aydan 10 yõla kadar hapis cezasõ istenen, Türki- ye’de de malvarlõğõna tedbir konan Akman, Kanal D’de yayõmlanan Yılmaz Erdo- ğan’õn “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlõ programõnõ “Çocukların ahlaki gelişimini zedeleyici” buldu. RTÜK 3 Mart günü yaptõğõ toplantõda, “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlõ programõn 18 Ekim 2009 tarihinde yayõm- lanan bölümünü ele aldõ. Yapõlan inceleme so- nucu skeçlerde RTÜK Yasasõ’na aykõrõlõk bu- lunmadõ ve cezaya da gerek görülmedi. Kurul üyesi Zahid Akman ise bu karara karşõ çõka- rak, skeçlerin “Gençlerin ve çocukların fi- ziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleye- cek” nitelikte olduğunu belirterek ceza istedi. Akman muhalefet şerhi de yazdõ. Akman’õn ceza istediği programda, emlakçi rolündeki sa- natçõnõn, ev kiralamaya gelen dekolte giyimli bir kadõnla olan diyaloglarõ yer alõyor. Kooperatif yolsuzluğu iddisõyla başlatõlan incelemede delillerin toplanmasõ tamamlandõ Akman’a soruşturma EMRE DÖKER MANİSA - Manisa’da 470. kez düzenlenen Me- sir Festivali, Cumhurbaş- kanõ Abdullah Gül’ün katõlõmõyla mesir macu- nunun Sultan Camisi’nin kubbe ve minarelerinden halka saçõlmasõyla sona erdi. Gül ve beraberinde- kiler Sultan Camisi’ne geldi. Bu sõrada yağmu- run başlamasõ nedeniyle Hafsa Sultan’õn Merkez Efendi’ye macunun hal- ka saçõlmasõ fermanõnõ iletmesi canlandõrõlama- dõ. Gül, daha sonra eşi Hayrünnisa Gül, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç ve temsili Merkez Efendi ile yurttaşlara mesir saçtõ. Öte yandan Gül, önce- ki gece Crowne Plaza Oteli’nde İzmir’deki ga- zete ve ajans temsilcile- riyle bir araya geldi. Meryemana, Efes ve Şi- rince gezilerinden çok etkilendiğini vurgulayan Gül, özellikle Agora’nõn çevresinin düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Gül, “Napoli, Selanik gibi Avrupa şehirleriyle baş etmeli. İzmir’in küllen- miş cevherleri ortaya çıkarılmalı” diye konuş- tu. Gül, İzmir İktisat Kongresi’nin önümüzde- ki yõl devlet eliyle yapõ- lacağõnõ kaydetti. Gül İz- mir’in tanõtõmõ için ken- disinin de devreye gire- ceğini belirtti. Gül mesir macunu dağıttı ‘Kabadayı anayasası olur’ Yurt Haberleri Servisi - Sabancõ Kül- tür Merkezi’nde, parti- sinin Kocaeli İl Baş- kanlõğõ’nõn 8. olağan kongresine katõlan DSP Genel Başkanõ Masum Türker, mevcut partiler içinde kadrola- rõ, birikimi, ülke mese- lelerine bakõş açõsõ ba- kõmõndan en deneyimli, bilgili partinin DSP ol- duğunu belirtti. “Ben muhalefete talip deği- lim, DSP’nin iktidar ol- masõna talibim” diyen Türker, anayasa deği- şikliği konusunda da şu değerlendirmelerde bu- lundu: “Türkiye’nin en önemli meselesi anaya- sa değişikliği konusunu getirip önümüze koydu- lar, koydular da ne ol- du. Kimse tartõşmõyor ki. Anayasa kabadayõ- lõkla yapõlõr mõ? Mev- cut anayasa darbe ana- yasasõ, ama bu anayasa- nõn adõ ‘kabadayõ ana- yasasõ’ olur.” Deprem korkusu sokağa döktü Yurt Haberleri Servisi - Elazõğ’da 8 Mart’ta meydana gelen ve 42 kişinin ölümüne neden olan 6 büyüklü- ğündeki depremin ardõn- dan Bingöl’de de dep- rem olacağõ söylentileri ve kente ceset torbalarõ- nõn geldiği dedikodularõ panik yarattõ. Bazõ kişi- ler deprem korkusuyla geceyi evleri yerine yak- tõklarõ ateşin başõnda ge- çirdi. Ceset torbalarõnõn da Bingöl’e geldiğini duyduklarõnõ belirten ba- zõ aileler yaktõklarõ ate- şin etrafõnda nöbet tutar- ken yetkililerden tatmin edici bir açõklama bekle- diklerini söylediler. Bir terörist teslim oldu ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Te- rör örgütü PKK’den ka- çan bir terörist güvenlik güçlerine teslim oldu. Genelkurmay Başkanlõ- ğõ’nõn internet sitesinde yer alan bilgiye göre, terör örgütünden kaçan bir terörist, Bingöl’ün Genç ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. Diyarbakõr’õn Kulp ilçe- si dağlõk arazi kesimin- de, bölücü terör örgütü mensuplarõnca kullanõ- lan 2 sõğõnak içerisinde; 1 adet jeneratör, 150 m. kablo, 430 kg. gõda maddesi ile muhtelif yaşam malzemesi bu- lundu. Tunceli’nin Pü- lümür ilçesi dağlõk arazi kesiminde, 2 adet el ya- põmõ mayõn bulundu. Düğün konvoyuna taşlı saldırı Yurt Haberleri Servisi - Van’da Yalõm Erez Mahallesi Şafak Sokak’tan geçen düğün konvoyuna, bir grup, “taziye evinin önünden geçerken araç kornala- rõna bastõklarõ” gerek- çesiyle taşla saldõrdõ. Konvoyda bulunan 6 aracõn hasar gördüğü saldõrõda bazõ vatandaş- lar araçlardan yaya ola- rak kaçmaya çalõştõ. Taşlõ saldõrõda düğün konvoyunda bulunan 10 kişi çeşitli yerlerin- den yaralandõ. Van Eği- tim ve Araştõrma Has- tanesi’nde ayakta teda- vileri yapõlan yaralõla- rõn durumlarõnõn iyi ol- duğu bildirildi. (Fotoğraf:AA) Tümgeneral Dalay serbest BALYOZ SORUŞTURMASI İstanbul Haber Servisi - “Balyoz Planı” id- dialarõna ilişkin yürütülen soruşturma kapsamõn- da gözaltõna alõnan Tümgeneral Abdullah Dalay çõkarõldõğõ mahkemece serbest bõrakõldõ. 52. Taktik Tümen Zõrhlõ Tümen Komutanõ Tümgeneral Dalay, dün öğle saatlerinde kendi is- teğiyle İstanbul Adliyesi’ne geldi. Burada, cum- huriyet savcõlarõ Süleyman Pehlivan ile Meh- met Berk tarafõndan 3 saati aşkõn bir süre ifadesi alõnan Dalay, daha sonra tutuklanmasõ istemiyle İstanbul Nöbetçi 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Dalay serbet bõrakõldõ. Dalay’õn avu- katõ Ahmet Koç, müvekkilinin “delil yetersizli- ği ve kaçma şüphesi olmadığı” için serbest bõ- rakõldõğõnõ söyledi. Koç, Dalay ile ilgili suç vasfõ itibarõyla da değerlendirme yapõldõğõnõ, adli kont- rolünün uygulanmasõna da gerek kalmadõğõnõ kaydetti. Suçlamalarõn sorulmasõ üzerine Koç, önceki kurmaylarla aynõ gerekçelerle suçlandõğõ- nõ, ancak yeterli delil olmadõğõnõ belirtti. obursali@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle