Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 MART 2010 PAZARTESİ
10 DIŞ BASIN dishab@cumhuriyet.com.tr
DEĞİŞEN DÜNYADAN
HÜSEYİN BAŞ
Başkan Sarkozy Hezimete
Karşın Antisosyal
Reformlarda Kararlı
Başkan Sarkozy’nin iktidar partisi UMP’nin
14 Mart’ta yapılan bölgesel seçimlerin ilk
turunda uğradığı yenilgi 21 Mart’ta yapılan
ikinci turda, iktidar partisinin tüm toparlanma
çabalarına karşın çok daha net bir biçimde
teyit edilmiş bulunuyor. İktidar partisinin
yüzde 35.4 oyuna karşın, Sol Cephe oyların
yüzde 54.1’ini alarak yarışı önemli bir farkla
önde bitirmiştir.
Başkan Sarkozy, çok sayıda yorumcunun
‘hezimet’ olarak tanımladığı yenilginin
faturasını, seçimden hemen sonra en kolay
yolu seçerek bazı bakanlarına kesmiştir.
Oysa başkanın partisinin ve ülkesinin
yönetimini kimseyle paylaşmadığı sır
değildir. Dolayısıyla yenilgideki sorumluluk
öncelikle bizzat başkanın kendisinden ve
2005’ten bu yana sürdürdüğü antisosyal
politikalardan kaynaklanmaktadır. Seçimlerde
uğranılan ağır hezimet, kuşkusuz, salt
bölgesel seçimlerle sınırlı değildir. Yenilginin
2012 başkanlık seçimlerini büyük oranda
etkileyeceği de hemen kesin görünmektedir.
Daha açık bir yaklaşımla seçim zaferi Sol
Cephe’nin yakın gelecekteki başkanlık
yarışındaki şansını ciddi oranda arttırdığını
söylemek mümkündür.
Sol Cephe’nin başarısında, kuşkusuz,
öncelikle Sarkozy ve zengin takımdan
devşirdiği partisinin zenginleri kollamasına
karşın, emekçi kitlelerin, geçim derdindeki
geniş katmanların sorunlarına çare
üretemediği, dahası üretmek istemediği bir
yana, üstelik emekçilerin kazanılmış haklarını
da birer ikişer ortadan kaldırmakta ısrarlı
olması yer almaktadır. Seçmenin sandıkta
Sarkozy iktidarına kestiği fatura sürdürülen
bu politikaların karşılığıdır. Bölgesel
seçimlerin bir başka özelliği katılımın rekor
düzeydeki azlığıdır. Gerçi, ikinci turda
katılımda biraz artış olmamış değildir. Ancak
bu yine de seçmenin sandık başına gitmeye
pek gönüllü olmadığı gerçeğini fazla
değiştirmemektedir. Az katılımın nedenleriyle
ilgili rivayet ise muhtelif. Ne var ki katılım
oranlarındaki düşüklüğün önde gelen
nedenleri arasında, genel kanıya göre,
Sarkozy iktidarının inatla sürdürdüğü işsizlik,
ücret düşüklüğü, paranın alım gücündeki
hatırı sayılır eksilme, yoksulluğun, toplum
dışına itilmeler gibi sosyal çöküntülerin
önünün kesileceği, iç güvenliğin sağlanacağı
ile ilgli sözlerinin hemen hiçbirini
gerçekleştirememesi yer almaktadır. Çok
sayıda yorumcuya göre seçmenin sandığa
gitmemesinin ardında oy vermenin pek işe
yaramadığı ile ilgili bir tür pişmanlık
bulunmaktadır. Katılım düşüklüğü ise
neresinden bakılırsa bakılsın az buz değildir.
Le Monde gazetesinin saptamasına göre
sandığa gitmeyenlerin yüzde 53.6 oranına
yüzde 3.7 beyaz ve geçersiz oylar
eklendiğinde birinci turda 5 seçmenden üçü
seçime katılmamıştır. 21 Mart’taki ikinci turda
ise iki seçmenden biri seçime katılmamıştır.
Sarkozy’nin başkan seçildiği 2007
seçimlerinde ise katılım yüzde 87 olmuştur.
Ancak Başkan Sarkozy, uğradığı ağır
hezimete karşın antisosyal reformlarına
devam etme kararında görünmektedir. Elysee
Sarayı’ndan yapılan açıklamalara bakılırsa
başkan bir kez daha hezimetten ders
çıkaracak yerde hezimetin önde gelen
nedenlerinin üzerine gitmeyi seçmiş
bulunmaktadır. Nitekim söz konusu
açıklamada sözü geçen icrayla ilgili yeni
düzenlemelerden anlaşıldığına göre iş
dünyasına, emeklilere, kamu hizmetlerinin ve
sosyal korumalarla ilgili kazanımların
tecimselleştirilerek yok edilmesine yönelik
karşı reformlara ne pahasına olursa olsun çok
daha güçlü bir biçimde devam etmeye
niyetlidir... Başkanın bu yöndeki kararlılığı,
kuşkusuz, sendikalar için sır değil. Nitekim
çalışma bakanlığına istihdam
buharlaştırılmasında uzman Eric Woerth’ün
getirilmesi başkanın sendikalarla savaşı
sürdüreceğinin kanıtı sayılmaktadır. Nitekim
sendikalar mesajı almış ve yüz binlerce
emekçi şimdiden sokağa dökülmüştür.
Cezalandırma oylamasından ders almamış
görünen başkanın iktidarı çoklarına göre gün
saymaktadır... Ama başkan için günler, sayılı
da olsa kolay geçeceğe benzememektedir.
Gerçekmuhalif,yönetimiacõmasõzcaeleştirebiliramaülkesinehükmetmekisteyenyabancõülkeninhizmetinegirmez
Muhalifler ve hainler...ATILIO BORON
Amerika ve Avrupa’nõn özgür basõnõ
(Irak’ta kitle imha silahõ olduğu
yalanõnõ yaymakta sakõnca görmeyen
ya da Honduras’ta Micheletti’nin
darbeci yönetimini yüzsüzce geçici
hükümet olarak adlandõran) Küba
karşõtõ kampanyaya hõz verdi. Bu
kampanyanõn gerekçesi Orlando
Zapata Tamayo’nun hapiste açlõk
grevinde ölmesi ve şimdi benzer eylemi
sürdüren Guillermo Hernandez
Farinas olayõ idi. Çok iyi biliniyor ki
Tamayo, bu dezenformasyon
şebekesinin iddia ettiği gibi bir politik
muhalif değil, devrimin düşmanlarõnõn yõkõcõ
amaçlarõ için kullandõklarõ bir adi suçluydu.
Farinas olayõ aynõ olmasa da benzerlikler
taşõyor ve ciddiyetle ele alõnmasõ gerekiyor.
Öncelikle şunu anõmsamakta yarar var: Bu
saldõrõlarõn uzun bir geçmişi var. 17 Mart
1960’ta ABD Ulusal Güvenlik Konseyi
Küba’ya karşõ dönemin CIA Başkanõ Allen
Dulles’un isteği üzerine gizli bir eylem
planõnõ onaylamõştõ. Bu planõn bazõ
bölümlerinin gizliliği
1991’de kaldõrõldõ. Bu
açõklanan bölümlere göre planõn dört temel
unsuru vardõ. İlk ikisi Küba’da bir muhalefet
yaratmak ve güçlü bir saldõrõ propagandasõ
oluşturmaktõ. Tabii sonuç alõnamadõ. Bu
girişimin başarõsõz olmasõ Bush yönetimini
Dõşişleri Bakanlõğõ bünyesinde Küba’da bir
“rejim değişikliği”ni sağlayacak özel bir
komisyon kurulmasõ için harekete geçirdi.
Karşõdevrim Komisyonu demek uygun
kaçmayacağõ için rejim değişikliği demeyi
seçtiler. Bu komisyonun ilk bildirisi 2004’te
yayõmlandõ, 458 sayfaydõ ve çok ayrõntõlõ bir
biçimde Küba’da liberal bir demokrasinin
nasõl kurulacağõ, insan haklarõna saygõ ve
serbest pazar ekonomisine geçişin nasõl
olacağõ anlatõlmõştõ.
Sistem medyasının aşırı ilgisi...
Planõn uygulanabilmesi için de yõllõk 59
milyon dolarlõk bir bütçe uygun görülmüştü.
(Gizlice gönderilenler bundan çok daha
fazlaydõ.) Bunun 36 milyon dolarõ muhalif
hareketleri desteklemek için ayrõlmõştõ.
Özetlersek uluslararasõ basõnõn asil ve
yurtsever olarak tanõmladõğõ bu muhalif
hareket aslõnda emperyal gücün Amerikan
sağõnõn kadim hayali Küba’yõ ele geçirmek
için hazõrladõğõ bir plandan başka bir şey
değil. Sistem medyasõnõn Küba
hapishanelerindeki “siyasi muhalifler”e
aşõrõ ilgisi rastlantõ değil. “Politik muhalif”
mi yoksa başka bir şey mi? Çoğu vatana
ihanet suçundan hapiste. Şunu sormak gerek:
Politik muhalif ne demek? Norberto
Bobbio’nun Politika sözlüğüne göre, muhalif
kavramõ stabil bir organizasyon ve kurumsal
bir yapõ olmaksõzõn ve bir hükümet biçimini
başka bir yapõyla değiştirmek amacõ
taşõmaksõzõn, mevcut yapõyõ yõkmaya
kalkõşmadan bir siyasi görüşle aynõ fikirde
olmamak diye tanõmlanõyor. Muhalif uyarõr,
eleştirir, baskõ yapar ve şiddet içermeyen
yollarõ kullanõr, diyor. Dahasõ bir sõnõrõn var
olmasõ gerektiğini ve bundan ötesinin bir
muhalifi başka bir şeye dönüştüreceğini
belirtiyor. Eski Sovyetler Birliği’nde bu
tanõmlara uyan iki ünlü muhalif vardõ: Biri
fizikçi Andrei Sakharov, diğeri yazar
Soljenitsin idi. Demokratik Almanya’dan
Küba muhalefeti muhalif tanõmõndan farklõ olarak yargõ
kapsamõnda değerlendirilecek eylemler içinde. Çünkü
talepleri var olan anayasal düzeni çökertmek ve sistemi
yõkmak. Dahasõ bir düşman güç yani ABD’nin hizmetinde
bunu yapmak. Bu düşman neredeyse yarõm yüzyõldõr
düşünülebilecek tüm yollardan Küba’ya saldõrmõş bir güç.
Kendi ülkelerine düşman bir ülkeden para, yardõm, destek
alarak emperyal gücün “rejimi değiştirme” niyeti
doğrultusunda hareket edenlere “siyasi muhalif” denebilir mi?
Rudolf Bahro, Çekoslovakya’dan Karel
Rosik, ABD’den Martin Luther King ve
günümüzden bir örnek İsrail’den Mordekai
Wanunu (bu ülkede atom bombasõ olduğunu
açõkladõğõ için 18 yõl hapse mahkûm olmuş
ve basõnõn hiç ilgi göstermediği nükleer
fizikçi) muhalif tanõmõna uyan isimler. Küba
muhalefeti ise muhalif tanõmõndan farklõ
olarak yargõ kapsamõnda değerlendirilecek
eylemler içinde. Çünkü talepleri var olan
anayasal düzeni çökertmek ve sistemi
yõkmak. Dahasõ bir düşman güç yani
ABD’nin hizmetinde bunu yapmak. Bu
düşman neredeyse yarõm yüzyõldõr
düşünülebilecek tüm yollardan Küba’ya
saldõrmõş bir güç. Kendi ülkelerine düşman
bir ülkeden para, yardõm, destek alarak
emperyal gücün “rejimi değiştirme” niyeti
doğrultusunda hareket edenlere “siyasi
muhalif” denebilir mi?
Vatana ihanet suçu
Yanõtlamak için Küba yasalarõnõ bir an için
unutalõm ve diğer ülkelerin yasalarõna
bakalõm: ABD Anayasasõ, 3. bölümün 3.
fõkrasõnda “ABD’ye karşı işlenen ihanet”
suçunu silahlõ kalkõşma ya da düşmanla
işbirliği yaparak ona yardõm ve yataklõk
etmek olarak tanõmlar. Bu suç ölüm cezasõnõ
gerektirir, bir suç olarak tanõmlanmõştõr. Bu
madde nedeniyle 1953’te Julius ve Ethel
Rosenberg çifti Sovyetler Birliği’ne atom
bombasõ yapõmõnõn sõrlarõnõ verdikleri
iddiasõyla elektrikli sandalyeye gönderildiler.
Meksika’da Ceza Yasasõ’nda vatana ihanet
suçunun geniş bir tanõmõ yer alõr:
“Bağımsızlığa, egemenliğe ve Meksika
ulusunun bütünlüğüne karşı bir kişi, grup
ya da yabancı bir hükümetle işbirliği
yapmak, ulusa karşı saldırgan eylemlere
katılmak, bir yabancı devletin emrinde ya
da onunla işbirliği yaparak Meksika’ya
zarar vermek, bir yabancı devletten çıkar
sağlayarak bir görevi, işi kabul etmek” vb.
Bu suçlarõn cezasõ 5 ile 40 yõl arasõnda
değişmekte. Arjantin yasalarõna göre ise
ülkeye karşõ silahlõ ayaklanmaya kalkõşmak
ya da yabancõ bir devletle işbirliğine girerek
destek ve yardõm sağlayarak anayasal düzeni
değiştirmek istemenin cezasõ 10-20 yõl
hapisle cezalandõrõlmak, yurttaşlõk
haklarõndan süresiz yoksun kalmaktõr.
Bu gözden geçirmeyi uzatmaya gerek yok.
Sistem medyasõnõn ABD’den başlayarak tüm
ülkelerde apaçõk vatana ihanetle suçlanacak
ve asla siyasi muhalif diye
nitelendirilmeyecek bu insanlarõ niye õsrarla
siyasi muhalif gibi gösterdiğini anlamak zor
değil. Kübalõ muhaliflerin çoğunluğu (elbette
tamamõ değil) Küba ulusuna karşõ açõkça
saldõran bir yabancõ güçle işbirliği yaparak
diplomatlarõndan ve temsilcilerinden para ve
lojistik destek alarak devrimle kurulmuş
anayasal düzeni yõkma suçunu işlemişlerdir.
Eğer kendi vatandaşlarõndan bazõlarõ yarõm
yüzyõl boyunca ABD’ye saldõran bir yabancõ
gücün kaynaklarõnõ kullanarak anayasal
düzeni yõkmaya kalkõşsaydõ ABD’nin de bu
insanlara karşõ tutumu aynõ olurdu. Gerçek
muhalifler asla kendi ülkelerine karşõ
böylesine onursuz bir suça bulaşmazlar.
Yönetimlerini acõmasõzca eleştirebilirler ama
asla kendi ülkelerine hükmetmek isteyen bir
yabancõ ülkenin hizmetine girmezler. Onlar
hain değil muhaliftirler.
İspanyolcadan çeviren: Engin Demiriz
(Pagina12, Arjantin, 23 Mart 2010)
‘Homo Stupidus Stupidus’a
karşõ koyabilmek
GIOVANNI SARTORI
Okuma yazmasõ olmayan,
alfabeyi bilmeyendir ve
bu yüzden ne yazar ne de okur.
Ama okuma yazma bilmeyen
de temel cümleler kurabilir,
konuşur ve anlar. Örneğin,
“Kedi miyavlıyor” cümlesini
anlar da ama cümle “Kedi süt
içmek istediği için
miyavlıyor”a dönüşecek
olursa zorlanabilir. Bizim
dilbilimcilerimizin prensi
sayabileceğimiz Tullio De
Mauro’nun verdiği bir örnek.
“İtalyanların Kültürü.
Kültür ya da Kültürsüzlük”
adlõ kitabõnõn yeni basõmõyla
yeniden gündemde Tullio De
Mauro. De Mauro’nun
verilerine göre, İtalyanlarõn
yüzde 70’i okuryazar değil ya
da sonradan böyle oldu:
Birçoğu okuduklarõ metinleri
kavramakta zorlanõyor ve
hiçbir şey okumuyor. Gazete
bile. Cahillerin yüzde 70’i
bilgi konusunda moral bozucu
bir çoğunluk oluşturuyor,
siyasette de ezici bir
çoğunluğa sahipler. Neden
birçoğu bu düzeye geldi?
Hemen herkes sorunun
kaynağõ olarak eğitim
sistemine, kõsacasõ okula işaret
ediyor. Çünkü okuma yazmayõ
öğretmesi gereken kurum, okul
olduğu için.
İnsan doğasõndaki
değişimlerde temel etken her
zaman teknoloji. (Tullio De
Mauro, 1997’de Homo Videns
ve daha yakõn zamanda Homo
Zappiens’te örnekledi).
1400’ün sonlarõna doğru el
yazõsõ metni baskõ yöntemiyle
çoğaltabilen Gutenberg
döneminin insanõ ortaya
çõkõyor. Aynõ şekilde
televizyonun keşfi de bir tek
“görmeye” odaklanan bir
insan türü yaratõyor ki,
düşüncenin şekil verdiği
zihinsel görüntüler, bilmek ve
kavramak olgusu, ancak
görülebilir şeylerin evreniyle
ile sõnõrlanõyor. “Homo
Videns”in(*) bilgisi bir tek
görebildiği ile sõnõrlõdõr. Bu da
sahibi olduğumiz zihinsel
yeteneklerin kitlesel kaybõna
eşdeğer bir durum olarak
algõlanabilir. Oysa “Homo
Zappiens”(*) teorisi zihinsel
kaybõ adeta taçlandõrarak yeni
ve şanlõ yazgõlara
dönüştürüyor. Bir kanaldan
ötekine geçme olanağõ tanõyan
telekumanda yardõmõyla
edinilen diksiyon, beynimizi
aynõ anda birden çok şey
yapabilmeye alõştõrabilir.
Gerçekten? Ben tersine gelinen
noktada tutarsõz bireylere
dönüşeceğimizi, bunun da hem
mantõğõ, hem de her seferinde
bir konuda düşünebilme
yeteneğini darmadağõn
edeceğini düşünüyorum.
Teknolojinin gelişimi
kaçõnõlmaz. Ancak teknoloji
“Homo Stupidus Stupidus”(*)
üretmeye başladõğõ zaman karşõ
koyabilmek gerekir. Günde 12
saatini internete ya da cep
telefonlarõna bağlõ geçiren çok
sayõda genç aynõ zamanda
tutarsõz birer birey. Siyasetten
nefret ettikleri gibi
kendilerinden de
tiksinebilmeleri gerekir. Birer
yetişkin olduklarõ zaman ne
yapacak bu gençler?
(*) Homo Videns / Gören Adam
(*) Homo Zappiens /
Zappingleyen Adam
(*) Homo Stupidus Stupidus /
Aptal Aptal Adam
İtalyancadan çeviren:
Aslı Kayabal (Corriere della
Sera, İtalya, 22 Mart 2010)
Dilbilimci De Mauro’nun verilerine göre, İtalyanlarõn
yüzde 70’i okuryazar değil ya da sonradan böyle oldu.
Çoğu okuduklarõ metinleri kavramakta zorlanõyor ve hiçbir
şey okumuyor. Gazete bile. Cahillerin yüzde 70’i bilgi
konusunda moral bozucu bir çoğunluk oluşturuyor,
siyasette de ezici bir çoğunluğa sahipler.
T.C. SAKARYA 5. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
2009/522 T.
Bir borçtan dolayõ hacizli bulunan ve aşağõda cins, miktar ve kõymetleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõştõr.
Birinci artõrma 09.04.2010 günü saat 14.00-14.10 arasõnda Merkez sanayi Hanlõ Yolu Üzeri No:32 (Emniyet Garaj İşletmeciliği)-ARİFİYE/SAKARYA adresinde yapõlacak ve o günü kõymetinin % 60’õna istekli bulunmadõ-
ğõ takdirde 14.04.2010 günü -Merkez sanayi hanlõ yolu üzeri No:32 ( Emniyet Garaj İşletmeciliği)-ARİFİYE/SAKARYA adresinde 14.00-14.10 saatleri arasõnda 2. artõrma yapõlacağõ;
Şu kadarki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõnõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ
geçmesinin şart olduğu, mahcuzun satõş bedeli üzerinden alõnacak KDV alõcõya ait olacağõ ve satõş şartnamesinin icra dosyasõndan görülebileceği, masrafõ verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebilece-
ği fazla bilgi almak isteyenlerin yukarõda No’su yazõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur.
08/03/2010
Lira: 80.000 Adet: 1 ADET Malın cinsi (Önemli nitelik ve özellikleri): 34 HVY 23 plakalõ, Scania marka, 2007 model, R124 GA 4X2 NA420 HP tipi, 8084323 motor, 9BSR4X20003603218 şasi Nolu, kõrmõzõ renkte çe-
kici (Anahtar ve ruhsatõ mevcut, hasarsõz, dört lastik üzerinde, sağ lastik inik, akü üzerinde )
(Basõn: 20257)
Guillermo Farinas.
VEFAT
- Faize ve Sadettin Serezli’nin kızı,
- Demir ve Haydar Serezli’nin kardeşi,
- Martha Serezli’nin görümcesi,
Emre Serezli’nin halası,
- Metin ve Nevra Serezli, Gönül Doğrusöz,
merhum Sacide Perin, mehrum İbrahim
Petriçli, merhum Asaf Petriçli’nin yeğeni,
- Semahat ve merhum Lütfü Arıkan’ın gelini,
- Birgül Candoğan ve Feyyaz Arıkan’ın
yengesi,
- Özlem ve Alpay Serbez’in sevgili annesi,
- Mümtaz Arıkan’ın biricik eşi
Ebru Sanatçısı
Füsun Arıkan
Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 30 Mart 2010 Salı günü kılınacak öğ-
le namazından sonra Moda Camii’nden kaldırı-
lacaktır.