23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 MART 2010 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Kullanımın Sınırı Yıllar önce, Nadir Bey’in perşembe öğlen rakılarından birindeydik. Bir ara müdavimler arasına katılmış olan emekli büyükelçi ve değerli yazar Semih Günver, “Bugünkü yazınızı çok beğendim” dedi. Bir süredir alışmış olmama karşın yine de hafif burulmadım değil, ama bozmadan yanıtladım: - Efendim çok sık başıma gelir, perşembe günkü güzel yazılar benim değil, sütun arkadaşım Ergun Balcı’nındır. Semih Bey kendine has babacan, ama aynı zamanda da muzip üslubuyla olayı tatlıya bağladı: - Üstadım, ben asıl önemli olandan, futbol yazısından söz ediyorum. Masada bulunanlardan Necdet Uğur, hemen atıldı: - Çok doğru söylüyor Semih Bey, futbol yazıları önemlidir, sakın onları hafife alma! O sıralarda futbol yazıları da yazıyordum. Daha sonra yedi yıl kadar Milliyet’te de yazdım. Bu uzun girizgâhı yapmamın nedeni, futbolun nasıl bir sosyal olay olduğunu, ne denli kullanıldığının uzun süredir farkında olduğumu anlatabilmek içindir. Vanspor ve Diyarbakırspor örneklerinde de bir takımın süper ligde olmasının oradaki insanlar üzerindeki birleştirici etkilerini, yaşayarak gördüm. Yerel yöneticiler ile mahalli yetkililerin de olayın farkına vardıkları ve takımların desteklenmesi için ellerinden geleni artlarına koymadıklarına tanığım. Ama futbolun kullanımının da sınırları var. Ondan öteye zorlamalar, bu olayın tadını kaçırmakta, umulan yarardan fazla zarara neden olmaktadır. Evet, Vanspor ile Diyarbakırspor örnekleri bu kullanımın akıllıca yapılması halinde yararlar sağladığını gösterdi. Ama günümüzde, Diyarbakırspor olayı, hiç değilse bu kez bunun sınırına gelindiğini de ortaya koydu. Her şeyden önce, bu kullanımın yarar sağlaması için takımın bulunduğu yerdeki halk tarafından benimsenmesi gerekiyor. Son günlerde Diyarbakırspor’un kent halkı tarafından yeterince desteklenip desteklenmediği konusunda rivayet muhtelif. Kimileri takımın resmi görevliler tarafından kayırılması (onun da nasıl olduğunu anlamış değilim ya!) yüzünden yöre halkı tarafından fazla tutulmadığını, asıl benimsenenin Diyarbakır Belediyespor olduğunu söylüyorlar. Ne derecede doğru olduğunu bilemem, ama olaylar gösteriyor ki, birileri bu takımın ligden düşmesini özellikle istiyor. Yarattıkları etkiye ve gösterilerine katılıma bakılırsa, pek de âlâ başarılı da oluyorlar. Kısacası, artık Diyarbakırspor örneğinde, futbolun etnik birleştirici olarak kullanımının sınırına gelinmiş bulunmaktadır. Geçen hafta sonunda İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında meydana gelen olaylar bu görüşü pekiştirdi. Diyarbakır’daki Bursaspor maçında çıkan olaylar yüzünden hükmen yenilgi alan Diyarbakırspor, Büyükşehir Belediyesi maçından da aynı cezaya çarptırılsaydı, otomatik olarak küme düşecekti. Böyle bir sonucun meydana gelmesinden korkanlar, gereksiz yere suçlayacak kişi aradılar. Bunların en ilginci de kendisinin, yardımcılarının ve sahadaki futbolcuların can güvenliğini düşünerek, maçı tatil eden hakemi suçlayan İstanbul Valisi Güler’di. Vali Bey, kendi güvenlik güçleriyle olayların önüne geçemediği halde hakeme neden yükleniyor ki? İstenmeyen sonucun önlenmesi için, Futbol Federasyonu yetkilileri de Belediyespor maçını 1- 0 olarak tescil edip, Diyarbakırspor’a üç maç seyircisiz oynama cezası verdiler; amaç Diyarbakırspor’un otomatik olarak küme düşmekten kurtulmasıydı. Ama görünen o ki, böylesi zorlama bir kararla, her şeye karşın küme düşmesi kaçınılmaz gibi görünen Diyarbakır’ın akıbeti değişmeyecek. Buna karşılık şimdi kimileri bu yıl küme düşmenin kaldırılmasını öneriyorlar. Böyle bir çözümün, Diyarbakır’ı ligde tutmakla istenen sonucu vermezken, futbolun zaten uyulmayan kurallarını daha da allak bullak etmesinden korkarım. Diyarbakır’ın küme düşmesini ben de istemiyorum. Ama “Düşse de düşmese de artık birçok konuda iş işten geçmiştir, bunu bilelim”diyorum. asirmen@cumhuriyet.com.tr Aytaç Durak ifade verdi ADANA (Cumhuri- yet Bürosu) - Rüşvet ve rant savlarõyla gündeme gelen, MHP’den de istifa eden Büyükşehir Beledi- ye Başkanõ Aytaç Durak, ile belediye meclisi üyesi Mustafa Tuncel adliyede ifade verdi. Durak, adli- yeye gelmeden önce yap- tõğõ yazõlõ açõklamada, Başbakan Tayyip Erdo- ğan’a, “Dokunulmazlõk zõrhõnõ kaldõr” çağrõsõ yaptõ. Durak, 400 bin su abonesine de mektup göndererek Hazine’ye ait arazileri oyunlarla üzeri- ne yaptõğõ iddialarõnõn ‘yalan’ olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Gül’e ödül Haber Merkezi - İn- giltere kraliyet ailesinin yarõresmi düşünce kuru- luşu Chatham House’un ‘2010 Ödülü’ne Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül layõk görüldü. Gül, “Irak’ta farklõ mezhepler arasõnda arabuluculuk rolü, Afganistan-Pakis- tan liderlerini bir araya getirmesi ve Türkiye’nin Ortadoğu ile olan bölge- sel işbirliğine yaptõğõ katkõlarõndan dolayõ” ödüle değer görüldü. Ödülü geçen yõl Brezilya Devlet Başkanõ Luiz Ina- cio Lula da Silva almõştõ. Ayakkabı atan gence sınır dışı MADRİD (AA) - İs- panyol savcõlõğõ, Sevilla kentinde 22 Şubat’ta Başbakan Tayyip Erdo- ğan’a, ayakkabõ atan Hocman Joma adlõ Suri- ye uyruklu gencin sõnõr dõşõ edilmesini istedi. İd- dianamede, tutuklu yar- gõlanacak Joma hakkõn- da, toplam 3 yõl 8 ay ha- pis cezasõ istenirken ce- zalandõrmanõn sõnõr dõşõ etmeyle de mümkün ola- bileceği belirtildi. Savcõ- lõk Joma’nõn sõnõr dõşõ edilmemesi halinde 5 ay boyunca günlük 10 Avro ödemesini istedi. ‘Duruşmalara katılmayacağım’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - KCK operasyonu kapsa- mõnda geçen aralõk ayõn- da tutuklanan Demokra- tik Toplum Kongresi Sözcüsü Hatip Dicle, “yasadõşõ örgüt propa- gandasõ yapmak” suçun- dan yargõlandõğõ bir dava kapsamõnda Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde hâkim karşõsõna çõktõ. Dicle, mahkeme öncesinde 8 saat kelep- çeyle bekletildiği için ar- tõk duruşmalara katõlma- yacağõnõ açõkladõ. Yaz Kuran kursu izninin gerekçesi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi’nin, ilköğre- tim 5. sõnõfõ bitirenler için yaz Kuran kursu açõ- labileceğini öngören dü- zenlemenin iptal istemini ret gerekçesi belli oldu. Gerekçeli kararda, yaz Kuran kurslarõnõn, sekiz yõllõk zorunlu kesintisiz laik eğitim öğretimi en- gellemesinin söz konusu olmadõğõ belirtildi. 5 kişi tutuklandı SİİRT (Cumhuriyet) - Siirt’te terör örgütü PKK’nin kent yapõlan- masõ KCK’ye yönelik operasyonda gözaltõna alõnan 14 kişiden, BDP İl Başkanõ Sõddõk Taş, İHD Şube Başkanõ Vetha Aydõn, BDP yöneticileri Kadriye Cengiz, Belkõza Epözdemir ve Tüm Bel- Sen Şube Başkanõ Ferit Epözdemir tutuklandõ. Erdoğan, ‘Ermenileri sõnõr dõşõ edebiliriz’ sözünü eleştiren yazarlara ateş püskürdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin geniş- letilmiş il başkanlarõ toplan- tõsõnda gündemdeki konu- lara ilişkin değerlendirme- lerde bulundu. Vatandaş olmalarõna karşõn Romanlarõn yõllardõr vatan- daşlõk hukukundan yararla- namadõklarõnõ belirten Erdo- ğan, “Özür dilenmesi gere- ken varsa benim Roman va- tandaşlarımdır. Ben onlar- dan devlet adına özür dili- yorum” dedi. Herkesin empati yaparak kendisini ötekinin ye- rine koymasõ gerektiğini kay- deden Erdoğan, “Herkes şap- kasını önüne koysun, bir an için bile öteki gibi düşünsün. Bu ülkede Alevi olmak, Ro- man olmak nasıl bir histir bunu çözmeye çalışalım” di- ye konuştu. Nevruz bayramõnõ kutlayan Erdoğan, güvenlik güçleri, si- yasi partiler ve sivil toplum ör- gütlerinin kutlamalarda engin bir hoşgörü, ağõrbaşlõlõk ve sorumluluk çerçevesinde ha- reket etmesini istedi. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’õn kõşlaya, camiye ve yargõya siyasetin sokulmama- sõnõ istediğini anõmsatan Er- doğan, bu yaklaşõma aynen katõldõğõnõ belirtti. İsveç ve ABD parlamento- larõnda sözde soykõrõm tasarõ- larõnõn kabul edilmesini eleş- tiren Erdoğan, Ermenistan ile Türkiye arasõndaki yapõcõ sü- reci zora sokacak her türlü girişimin bedelinin ağõr ola- cağõnõ, bu bedeli de art niyet- li girişimlerin sahipleri ve des- tekleyicilerinin ödeyeceğini söyledi. Göreve geldiklerinden bu yana ilk attõklarõ adõmõn Er- menistan ile havayolu trafini başlatmak olduğunu belirten Erdoğan, köşe yazarlarõna, “Avukatlığınızı lütfen doğru yapın, siz Türkiye’nin avu- katlığını yapın önce, bunu bir öğrenin, ondan sonra bi- ze insaniyet dersi vermeye kalkın. Biz köşe yazarlarının bize insaniyet dersi ya da bi- zim insanlık anlayışımızı test edecek kadar insanlıktan uzaklaşmadık, aynaya bak- sınlar öyle değerlendirsin- ler” dedi. Erdoğan, BBC’de yaptõğõ konuşmadaki “kaçak çalışan Ermeni” sözünün ulusal ve uluslararasõ çevrelerde tama- men art niyetli bir yaklaşõmla “kaçak” sözcüğünün atõlarak kullanõldõğõnõ ileri sürdü. “Er- menileri sınır dışı etmek ile kaçak çalışan Ermenileri sı- nır dışı etmek arasında bir- biriyle asla bağlantı kurula- mayacak kadar derin bir anlam farkı var” diyen Er- doğan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşõ olan Ermeniler ile il- gili böyle bir ifadesinin asla ol- madõğõnõ söyledi. Erdoğan, “Bana özür dilemelidir tav- siyesinde bulunanlara sesle- niyorum. Biz kimden özür dileyeceğimizi çok iyi biliriz. Sen kimin avukatısın ya, dü- rüst ol, doğru sözün avuka- tı ol” dedi. ‘Bizdeki komünistler...’ Ankara’da belediye otobüs- lerine yönelik eylemlere tepki gösteren Erdoğan, “Otobüs- ler, trenler bedava olacak- mış. Dünyanın neresinde var? Acaba kendileri ileride bedava mı çalışacak? Maaş almaya gelince maaşı be- ğendiremezsin ama ekmek elden su gölden bu tür bir mantıkla hayatı yaşayacak- sın. Bu komünist düşünce ve mantık var ya, yaşadığı ül- keleri geçmişte iflas ettirdi, onlar ondan sıyrıldılar, biz- deki komünistler hâlâ bun- dan kurtulamadılar” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, BBC’de yaptõğõ konuşmada yer alan “Kaçak çalõşan Ermenileri sõnõr dõşõ edebiliriz” ifadesindeki “kaçak çalõşan” sözünün ulusal ve uluslararasõ basõnda kullanõlmadõğõnõ belirterek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşõ Ermenilerle ilgili bir ifadesinin olmadõğõnõ söyledi. Erdoğan, köşe yazarlarõna “Avukatlõğõnõzõ lütfen doğru yapõn, siz önce Türkiye’nin avukatlõğõnõ yapõn” dedi. DİYANET’TEN ONAY BEKLENİYOR Camilerde AB hutbesi okunacak Haber Merkezi - Avrupa Birliği Genel Sekre- terliği, AB’nin önemini cami cemaatine anlatabil- mek için bir taslak hutbe hazõrladõ. Diyanet onay verirse, hutbe tüm camilerde okutulacak. AB Genel Sekreterliği tarafõndan hazõrlanan cuma hutbesinde İslam dininin Avrupa Birli- ği’nin (AB) dõşõnda bir din olmadõğõ vurgulandõ. Atatürk’ün muassõr medeniyet idealine vurgu yapõlan taslak hutbede, AB bu ideal yolunda önemli bir adõm olduğu belirtiliyor. Hutbede şu ifadeler yer aldõ: “Aziz müminler, yaratılmışla- rın en seçkini olan insana büyük değer veren dinimiz, daha huzurlu bir hayatın arayışını öğütlemektedir. Bugün yarım milyara yakın Avrupalı, Avrupa Birliği sayesinde daha hu- zurlu, daha müreffeh bir yaşam sürmektedir. Hürriyet, akıl, bilim, eşitlik, insanlık onuru ve insan hakları gibi evrensel değerlere dayanan Avrupa Birliği bir Hıristiyan birliği değildir.” Hutbede, Hz. Muhammed’in “İlim Çin’de bile olsa arayın” gibi ha-dislerine ve Kuranõ- kerim’in evrensel değerleri yücelten “Zümer” ve “Bakara” surelerinden bölümlere de yer ve- rilerek, “Avrupa’daki evrensel değerlerin ha- yata geçirilmesinde İslam filozoflarının bü- yük katkısı olduğunu unutmayalım” denildi. Suçlu yine medya
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle