18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2010 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Mustafa Kemal’in Gençleri Nerde? Hukuk bir yanda.. Yargı bir yanda... Nasıl oluyor bu? Adalet Bakanı çıkıyor, hukuk dışı şeyler söylüyor! Danıştay, Yargıtay, HSYK çıkıyor gerçek hukuku savunuyor!.. Gerçek kavga onlarınki değil! İktidardaki AKP adlı bir partinin başındaki Tayyip Bey adlı kişidir bütün bu karmaşayı yaratan!.. Bile bile, hesaplaya hesaplaya... Daha işbaşına gelmeden yıllar önce her şeyi düşünmüş, planlamış... “Demokrasi bizim için bir amaç değil araçtır” dediği günden bu yana... Tek çizgisi değişmeden gelmiş oturmuş iktidarın başına. Çevresinde emir kulları!.. İstediği tüm milletini de kendisinin emir kulu yapmak!. Askeriyle siviliyle?.. Daha yolun yarısında! Az daha dayansa, dayansak, dayanabilsek, işi bitirecek! Atatürk ve arkadaşlarının binbir zahmetle, çabayla, savaşla kurduğu, yarattığı Türkiye Cumhuriyeti’ni değiştirip, kendi kafasına uygun, biraz da dış güçlerin yardımıyla, özellikle ABD’lerin AB’lerin desteğiyle, bambaşka bir Türkiye oluşturacak.. Tam sekiz yıldır bakıyoruz? Kimimiz aval aval, kimimiz korkuyla, kimimiz ürpertilerle, kimimiz direnerek, çoğumuz ise şaşkın, bu iş nereye kadar gidecek, koskoca Atatürk kuşakları bu kör gidişe nasıl seyirci kalmayı içine sindirecek!.. Ben yaşlı bir yazarım? Politika, Parti umurumda değil! Mustafa Kemal’in gençlerinden biriyim. Bu yolda her şeyi göze alan bir aydınlık kuşaktanım. Savcılar tutuklanıyor, generaller, amiraller, aydınlar, düşünürler saçma sapan nedenlerle yakalanıp Silivri’lere kapatılıyor? Yıllar süren duruşmalarla oyalana oyalana bir ölüm uykusuna yatırılmak isteniyor? Çok kalmadı. Bir gün Mustafa Kemalci kuşak gidecek o zaman bayram edecekler. Oh, bunlardan kurtulduk diye... Ama arkamızdan gelenler olmayacak mı? Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti emanet ettiği o gençlik!.. PENCERE Değişen... Kim imam olmak ister?.. Benliğini bütün ömrünce dine, diyanete, ibadete, riyazete vermek isteyene saygı duyulur. Eskiden elini eteğini bu dünyadan çekerek kendisini öteki dünyaya adamış olanlar arasından veliler yetişmiştir; ama, ermişlik tarihin yaprakları arasında kaldı. Islamda imamlığın özel bir yeri yok!. Erişkin her erkek sırası düştüğünde imamlık yapabilir; bu görev için imam hatip okulundan diploma almak gibi bir kural geçerli değil... Soruyu şimdi yineleyelim: Kim imam olmak ister?.. Eskiden çocuklara sorulurdu: - Büyüyünce ne olacaksın?.. Kimisi, subay, kimisi doktor, kimisi mühendis, kimisi avukat olmak isterdi; zamane çocukları yeni hevesler taşıyorlar; bilgisayar mühendisi ya da işadamı olmak isteyen var; ama, siz hiç imam olmak isteyen çocuğa rastladınız mı?.. Çocuk, imam hatip okuluna, imam olmak için değil, savcı, yargıç, polis, kaymakam, vali olmak için gidiyor ya da gönderiliyor; laik Türkiye Cumhuriyeti’ni din devletine dönüştürme planının bir süreci yaşandı. Peki, bu süreç noktalandı mı?.. Gazetelerde bir haber: “İmam hatipler gözden düştü.” Sekiz yıl zorunlu eğitim yasasıyla yatağı değiştirilen milli eğitimde imam okullarına ilgi birdenbire azalmış; İstanbul’da 24 imam hatip lisesinde 4 bin kişilik yer olmasına karşın 350 kişi başvurmuş... Laik cumhuriyeti yıkmak yolunda kırk yıldan beri devlet eliyle yürütülen planlı programlı yatırım, ancak 28 Şubat uyarısıyla durdurulabildi. Bir dönüm noktasıdır bu!.. Laik cumhuriyetin geleceği nasıl kurtarılabilir?.. Milli eğitimin temel ilkesi özenle uygulanacak; Öğretim Birliği Yasası sürekli olarak geçerli kalacak; imam hatip liseleri meslek okulu niteliğini koruyacak; temel öğretim kurumlarına dönüştürülmeyecek... Yeter mi?.. Çok değil bir buçuk yıl önce, Türkiye bir felakete doğru sürükleniyordu. İrtica, iktidar olmuştu. Hoca, Bacı’yı koluna takmış, devleti anayasal düzenin dışına kaydırıyordu. Bugün Hoca’ya siyaset yasak!.. Ama partisi serbest. Tehlike silindi mi?.. Türkiye dinci siyaseti besleyen bütün kaynakları kurutmak zorundadır. İrtica; servet-sefalet çelişkisinin derinliğinden besleniyor; yolsuzluk, rüşvet, namussuzluktan yılan ve bu dünyadan umudunu kesen yurttaş dinciliğe sığınıyor... Bu kısırdöngü aşılmalı... Politika din dışında yapıldığı zaman ülkeye demokrasi gelebilir; tarikatlarla, cemaatlerle politika yapılan bir toplum çağdaşlığa erişemez. İslam dünyasının demokrasiden uzak yaşaması dincilik yüzünden... . Dinciye hayır, dindara evet.. Dindara saygı, dinciye nefret.. (22 Eylül 1998 tarihli yazısı) T ürkçede ne güzel özdeyişler var. “Ortalık yangın yerine dön- dü” derler. Bu söz geçen hafta yargõda yaşananlara pek yaraştõ. En kõsa özet: O kadar çok ses çõk- tõ ki. Peki, bunlarõn ne kadarõ doğruydu, ne kadarõ yanlõş. Bu yazõyõ bir değerlendirme yapmak için yazdõm. Açõkçasõ biraz da bekledim, taşlar ye- rine otursun diye. Olay nasõl başladõ? Erzincan Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nda bir soruşturma yürütülü- yordu. Basõnda çõkan haberlere göre, bu so- ruşturma bir tarikatõn mensuplarõnõn eylem- leriyle ilgiliydi. Bazõ çevrelerce bu hoş kar- şõlanmadõ denildi. Öte yandan Erzurum’da da bir soruşturma yürütülüyordu. Bu soruştur- mada Erzincan C. Başsavcõsõ da şüpheliler arasõndaydõ. Bu çerçevede Erzurum Başsavcõlõğõ, Er- zincan Başsavcõsõ’nõn evinde ve ofisinde arama yapõlmasõ gerektiği kanaatine vardõ. Ayrõca başsavcõnõn ifadesinin de alõnmasõ ge- rekiyordu; gözaltõna alõndõ. Arama yapõldõ; başsavcõ Erzurum’a getirildi; ifadesi, Erzu- rum Özel Yetkili Ağõr Ceza Mahkemesi nez- dinde görev yapan savcõlar tarafõndan alõn- dõ, başsavcõ mahkemeye sevk edildi ve tu- tuklandõ. Sonra fõrtõna koptu. HSYK hemen toplandõ; bu savcõlarõ görevden aldõ. Bunun anlamõ şu- dur: CMK’nin 250. maddesinde yer alan suç- lar için özel görevli ağõr ceza mahkemeleri kurulmuştur. Buraya atanan yargõçlar başka mahkemede görev yapamazlar. Savcõlar da bu mahkemeler nezdinde görev yapmak için atanõrlar. Bu savcõlar da başka işlerde hizmet görmezler. Doğruları aramak HSYK bu savcõlarõ görevden alõnca, orta- lõk karõştõ. Bu noktada hukuku süzerek doğ- rularõ aramak uygun olur. Bu çerçevede ilk söylenmesi gereken şey şudur: HSYK, 12 Ey- lül sonrasõ ilkin yasayla kurulmuş, sonra 1982 Anayasasõ yapõlõnca anayasal temele otur- tulmuş bir kurumdur. HSYK ülkemizde yar- gõç ve savcõlarõn bağlõ olduklarõ, bu meslek mensuplarõyla ilgili işlemleri yapmak yetki- sine sahiptir. Bu çerçevede, HSYK savcõla- rõ ve yargõçlarõ görevden alabilir. Bu işlem için yetkisi vardõr. Bu işlem bir yargõlama önle- midir. Her önlemde olduğu gibi, bir olayda soruşturma ve yargõlamanõn amaca uygun yü- rütülmesi için başvurulmasõ kaçõnõlmazdõr. Mekanizma şöyle işler: İlkin bir olayla ilgi- li soruşturma açõlmasõ gündeme geldiğinde, Adalet Bakanlõğõ soruşturma izni verir, mü- fettişler soruşturmayõ yürütürler ve rapora bağlarlar. Daha sonra HSYK devreye girer ve görevden alma işlemine gerek olup ol- madõğõnõ değerlendirir. Bu noktada bu mekanizma içinde söz ko- nusu olan bir aksaklõğõ belirtmem uygun olur. Anayasanõn 144. maddesi müfettişlerin Adalet Bakanlõğõ’na bağlõ olduklarõnõ ve bakanõn gözetim ve denetiminde çalõşmala- rõnõ öngörür. Oysa ülkemizde savcõ ve yar- gõçlar HSYK’ye bağlõdõrlar. Denetim göre- vinin de HSYK bünyesinde gerçekleşmesi şarttõr. Anayasanõn 144. maddesi kaldõrõl- malõdõr. Olayõn çekirdek noktasõna dönersek, şu noktalar öne çõkar. İlkin bazõ tespitler: CMK’nin 250/3. maddesinde (olayla sõnõrlõ kalarak) Yargõtay’da yargõlanacak olan kişiler bu mahkemelerde yargõlanmazlar istisnasõ yer alõr. Olaydaki başsavcõ bu kapsamdadõr. CMK’nin 250. maddesindeki suçlarõ so- ruşturma görevi bu savcõlarõndõr. Ceza yar- gõlamasõnõn iddia görevi kapsamõnda yapõ- lacak her işlem bu savcõlarca yapõlõr. Olayda Erzurum’da görev yapan özel yet- kili savcõlar işlemleri yapmõşlar, Erzincan Başsavcõsõ’nõ Erzurum ÖAC’ye sevk etmiş- lerdir. Savcõ burada tutuklanmõştõr. Ortaya çıkan sorun Bu noktada ortaya bir sorun çõkmõştõr. O so- run şudur: Yargõtay’da yargõlanmasõ öngö- rülmüş olan bir il başsavcõsõ hakkõnda CMK’nin 250. maddesi kapsamõndaki bir ey- lemden ötürü yürütülen soruşturma Erzu- rum’daki ÖAC’nin yetkili savcõlarõnca yü- rütülebilir mi; yoksa bu konuda CMK’nin 250/3. maddesindeki istisnayõ soruşturma dev- resini de kapsayan bir hüküm olarak kabul ederek, Hâkimler Kanunu’nun öngördüğü mekanizmayõ mõ işletmek gerekir? Soruya cevap ararken iki tez var: Biri şöyle özetlenebilir: Yargõtay’da yar- gõlanacak olan kişi için CMK’nin 250/3. mad- desinin istisna getirdiği doğrudur. Ancak bu istisna yalnõzca son soruşturmayõ kapsar. Bu- nun anlamõ şudur: Bir olayda bu kapsamda- ki bir kişi için önsoruşturma yapõlõr; şayet ka- mu davasõ açõlõr ise, bu kişi sanõk sõfatõnõ al- dõktan sonra Yargõtay’õn görevli dairesinin önünde yargõlanõr. Başka bir deyişle, 250/3. maddedeki istisna önsoruşturmayõ kapsamaz. Olay yönünden sonuç: Başsavcõ için Erzu- rum’daki ÖAC nezdinde görevli savcõlarõn so- ruşturmayõ yürütmüş olmalarõnda hukuka ay- kõrõlõk yoktur. İkinci tezin özü şudur: Yargõtay’da yar- gõlanacak olan kişiye CMK’nin 250/3. mad- desinin istisna getirdiği doğrudur. Bu istis- na önsoruşturmayõ ve son soruşturmayõ kapsar. Bunun anlamõ şudur: Bir olayda bu kapsamdaki bir kişi için önsoruşturma ya- põlõr; bu soruşturma CMK’nin 250. maddesi kapsamõndaki bir eyleme dayansa bile, so- ruşturma Hâkimler Kanunu’nun hükümle- rine göre yürütülür. Şayet kamu davasõ açõlõr ise, bu kişi sanõk sõfatõnõ aldõktan son- ra Yargõtay’õn görevli dairesinin önünde yar- gõlanõr. Olay yönünden sonuç: Başsavcõ için Erzurum’daki ÖAC nezdinde görevli savcõlarõn soruşturmayõ yürütmüş olmalarõ hukuka aykõrõdõr. Bu konudaki kanaatim şudur: 250/3. mad- dede istisna konulurken kullanõlan terim “yargılama”dõr. Yargõlama, kendi içinde üç erki barõndõrõr; iddia, savunma ve yargõ. Bu çerçevede, bir olayda yürütülen önsoruştur- ma, istisnai işlemler hariç (bir yargõç kararõ- na gerek duyma) iddianõn ağõr bastõğõ bir dev- redir. Bu devrenin amacõ son soruşturmayõ ha- zõrlamaktõr. Bu nedenle, yargõlamanõn bir bü- tün olduğu dikkate alõndõğõnda, istisnanõn tam olarak uygulanmasõnõ sağlamak amacõyla, yargõlamanõn önsoruşturma ve son soruştur- ma aşamalarõnõn bütünlük göstermesi ge- rektiğinin kabulü uygun olur. Yetki gaspı var mı? Bu konuda, CMK’nin 251. maddesinde so- ruşturma devresinde uygulanacak olan ilke- ler ve hükümlere yer verildiği, bunlar için- de, 250/3. maddede öngörülen istisna çer- çevesinde ÖAC’nin görev alanõ dõşõna çõka- rõlmõş kişilerle ilgili bir istisnanõn yer alma- dõğõ da belirtilmiştir. Yasa koyucu kanõmca ÖAC’lerin görevini belirlerken 250/3. mad- dede tercihini koymuştur. Bir sonraki mad- dede bunun tekrarõna gerek yoktur. Olaya bir başka açõdan daha bakmak uy- gun olacaktõr: Bazõ düşüncelerin aksine, olayda özel yet- kili savcõlarõn yetki gaspõ yaptõklarõ iddiasõ doğru değildir. Yargõ erki içinde yetki gas- põ kavramõnõ kullanõrken çok dikkatli olmak gerekir. Yetki gaspõ, adalet sisteminin yapõ- lanmasõ içinde, sistemi çökerten, kabul edi- lemez derecede ağõr sonuçlar doğuran işlemler ve kararlar için kullanõlõr. Hukuk fakültele- rinde bunun örneği, askeri mahkemenin bo- şanmaya hükmetmesi ile verilir. Bu neden- le, Erzincan-Erzurum eksenindeki olayda sav- cõlar açõsõndan yetki gaspõndan söz edilemez. Savcõlarõn tavõr ve işlemlerinde “hukuku ve yasayı” kanõmca yanlõş yorumlamak vardõr. HSYK’nin çok süratli tavrõ ülkedeki uy- gulama dikkate alõndõğõnda, alõşõlmõş tavrõn dõşõndadõr. Bu olay, hukuki süreç içinde el- bette değerlendirilecektir. Bu bağlamda gö- revli kurum ve kurullar yasalar çerçevesin- de gerçeği ve doğruyu bulacaklardõr. Bu olay vesilesiyle HSYK açõsõndan bir tes- piti yapmak isterim: Bundan sonra HSYK başka olaylarda da aynõ etkin ve süratli tav- rõ sergileyecek midir? Belirtmek isterim ki, ülkemizde güncel olan tek olay, son yaşanan olay değildir. Sonuç Ülke sorunlarõ ile ilgilenen vatandaşlar şu soruyu da soruyorlar: HSYK tutuklama ka- rarõ veren yargõçlarõ neden görevden almadõ? Bu kurulun tercihidir. Fakat şu kadarõnõ söylemek gerekir. HSYK’nin anayasal ve ya- sal statüsü içinde yargõçlarla savcõlar arasõnda fark yoktur. Bu olay bir konuyu yeniden gündeme ta- şõdõ; ülkede yargõ reformu yapõlmasõ. Türki- ye uzun süredir bu konuda çaba harcõyor. O kadar ki, bu iş 1992’de CMUK değişikliği ile başladõ ve halen sürüyor. Hangi Batõ ülkesi ceza mevzuatõnõ kökten yeniden yapmaya ce- saret edebildi ki. Türkiye bu konuda çalõş- malarõnõ sürdürüyor ve sürdürmeli. Bunu, Türk insanõ daha iyi bir hukuka, hukuk gü- vencesine layõk olduğu için yapmalõ. Son sözüm şudur: Yeter ki istensin, Türk hukukçusu bunlarõ yaratacak bilgiye ve be- yin gücüne elbette sahiptir. Yargõda Fõrtõna... Prof. Dr. Erdener YURTCAN HSYK, 12 Eylül sonrasõ ilkin yasayla kurulmuş, sonra 1982 Anayasasõ yapõlõnca anayasal temele oturtulmuş bir kurumdur. HSYK ülkemizde yargõç ve savcõlarõn bağlõ olduklarõ, bu meslek mensuplarõyla ilgili işlemleri yapmak yetkisine sahiptir. Bu çerçevede, HSYK savcõlarõ ve yargõçlarõ görevden alabilir. Bu işlem için yetkisi vardõr. E rzincan Cumhuriyet Baş- savcõsõ’nõn tutuklanma- sõnda yanõtlanmasõ ge- reken soru şudur: Özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’nõn bu konuda soruşturma yetkisi var mõdõr? Soruyu yanõtlamak için “yar- gılama” kavramõnõ incelememiz gerekiyor. Yargõlamanõn 3 un- suru vardõr: Sav, savunma, hü- küm. Basitleştirirsek, savcõ id- diada bulunur, avukat savunur ve yargõç karar verir. Sav ve sa- vunma yetersizse, eksikse yar- gõcõn doğru karar vermesi zor- dur. Sözünü ettiğimiz yargõnõn üç öğesi, bunlarõn irdelenmesi ve incelenmesi ayrõ bir konudur. Bizi buradan ilgilendiren “yar- gılamanın evreleri”dir. Yargõ- lamanõn iki evresi vardõr. “So- ruşturma” ve “kovuşturma” Soruşturma Evresi: Yetki- li mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen süredir. Yine basitleştirerek bu evrede savcõlõk, polis, yetkililer soruş- turur; şüphelinin, tanõklarõn ifa- desini alõr; arama ve keşif yapar; gö-zaltõna alõr; tutuklama talep eder vb. işlemler sonucu iddia- name düzenlenip dava açõlõr. Kovuşturma evresi: İddia- namenin kabulüyle başlayõp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evre. Bu evrede mahke- mede duruşma yapõlõr. Soruş- turmada olduğu gibi bütün de- liller toplanõr, hüküm verilir, ko- şullarõ varsa temyiz vb. işlem- ler sonucu hüküm kesinleştiri- lir. Özel yetkili mahkeme: TCK bazõ suçlarõ (devletin birliğine, anayasal düzene karşõ işlenen suçlar, örgütlü suçlar, terör suç- larõ vb. suçlar gibi) önemli gör- müş ve CMK’nin 250. madde- siyle bu suçlara ilişkin bir çeşit özel mahkemeler kurulmasõna karar verilmiş ve yine bu mah- kemelerdeki görevli savcõlar özel yetkilerle donatõlmõştõr. Ancak, 250. maddenin son fõk- rasõ şu hükmü getirmiştir: “Bi- rinci fıkrada belirtilen suçla- rı işleyenler sıfat ve memuri- yetleri ne olursa olsun bu ka- nunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargı- lanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali da- hil askeri mahkemelerin gö- revlerine ilişkin hükümler saklıdır.” Bu durumda, Erzin- can Cumhuriyet Başsavcõsõ Yar- gõtay’õn yargõlayacağõ kişilerden olduğundan, özel mahkeme ve özel yetkili savcõ bu kişi hak- kõnda soruşturma ve kovuştur- mada bulunamayacaktõr. So- ruşturma ve kovuşturma yetki- si yalnõzca Yargõtay’õndõr. Soruşturma yetkisi: Yuka- rõda belirtilen görüşe karşõ özel yetkili savcõnõn soruşturmaya yetkili olduğunu savunanlar CMK’nin 251. maddesinin şu hükmüne dayanõyorlar: “250’nci madde kapsamına giren suç- larda soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuru- lu’nca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görev- lendirilen cumhuriyet savcı- larınca bizzat yapılır.” 251’nci maddenin bu hükmüne daya- nõrken de, CMK’de düzenlenen “soruşturma”nõn, “yargıla- ma”nõn bir evresi olmadõğõnõ, yargõlamadan anlaşõlmasõ ge- reken hususun ‘kovuşturma’ (iddianamenin kabulünden son- raki mahkeme evresi) olduğu- nu ileriye sürüyorlar. Değerlendirme: Yargõlama- yõ yalnõzca “kovuşturma” ile sõnõrlandõrmak doğru değildir. Yargõlama soruşturma ve ko- vuşturmayõ birlikte kapsar: a) Hukukun temel ilkeleri, doktrin ve içtihat bunun böyle olduğunu açõk olarak belirt- miştir. b) CMK, konumuzla ilgili özel yetki ve yargõlama usulü- nü Beşinci Kitap, Birinci Kõsõm, Dördüncü Bölüm’de düzenle- miş ve ‘soruşturma’ ve ‘ko- vuşturma’dan önce, ‘Bazı Suç- lara İlişkin Muhakeme’ baş- lõğõ ile 250. maddede, soruş- turma ve kovuşturmayõ kapsa- yacak şekilde “Anayasa Mah- kemesi ve Yargıtay’ın yargı- layacağı kişilere ilişkin hü- kümler”i ayrõk ve saklõ tut- muştur. Daha sonra, 251. ve 252. maddelerde soruşturma ve kovuşturma evreleri düzen- lenmiştir. Yargõtay’õn yetkisi yalnõzca kovuşturma evresine ilişkin olsaydõ, ‘saklı tutma’ kovuşturmayõ düzenleyen 251. madde içinde yer alõrdõ. c) Yargõlamanõn soruşturma evresinde tutuklama da istene- bilir ve hâkimlikçe şüphelinin tutuklanmasõna karar verilebi- lir. Tutuklamaya itiraz sonucu mahkemece itirazõn kabulüyle salõvermeye ya da itirazõn red- dine karar verilir. Hâkimin, mahkemenin yer aldõğõ bir ev- renin yargõlama dõşõ sayõlmasõ mümkün değildir. d) Yargõlama için öncelikle delillerin toplanmasõ ve iddia- name düzenlenerek davanõn açõlmasõ gerekir. Bu nedenle de soruşturma yargõlamanõn bir evresidir. e) Soruşturmanõn yargõlama- nõn evresi sayõlmamasõ duru- munda CMK 251. maddesi hükmünce, Anayasa Mahke- mesi başkanõ ve üyeleri, Yar- gõtay başkanõ ve üyeleri özel yetkili savcõ tarafõndan soruş- turulacak, yüksek mahkeme- nin tüm yargõç ve savcõlarõ tu- tuklama istemiyle özel yetkili mahkemeye gönderilip tutuk- lanabilecektir ki bunun hukuk mantõğõ ile kabulü mümkün değildir. Sonuç: Yukarõda belirtilen nedenlerle Erzurum özel yetki- li Başsavcõlõğõ’nca, Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ’na iliş- kin yapõlan soruşturma ve so- nuçlarõ yok hükmündedir. Bu konuda, Yüksek Mahkeme Yar- gõtay dõşõnda, Erzurum, Anka- ra, İstanbul hiçbir özel ve ola- ğan mahkemenin, savcõnõn so- ruşturma ve yargõlama yetkisi ve görevi yoktur. Cihaner’in Tutuklanmasõ Cenap Güven Manisa Barosu Avukatõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle