24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2010 SALI 10 DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B Dış Haberler Servisi - NATO kuvvet- leri Afganistan’da yine sivilleri vurdu. Ülkenin güneyinde dün bir konvoya dü- zenlenen hava saldõrõsõnda 27 sivilin öl- düğü, ölenlerden 4’ünün kadõn, 1’inin ço- cuk olduğu bildirildi. Afgan hükümetinden yapõlan açõklamada, içinde 42 kişinin bulunduğu 3 aracõn yan- lõşlõkla vurulduğu ancak bombardõmanõn “haklı çıkarılamayacağı” belirtilerek sal- dõrõ kõnandõ. İçişleri Bakanlõğõ Sözcüsü Ze- maray Başari, Uruzgan eyaleti ile Dai Kondi eyaleti arasõndaki sõnõrõn yakõnõnda meydana gelen olayda 12 kişinin de yara- landõğõnõ duyurdu. Afganistan’daki NATO kuvvetleri (ISAF) de araçlarõn içinde bir Afgan-ISAF birliği- ne saldõrmaya hazõrlandõğõ sanõlan militan- larõn bulunduğu düşüncesiyle ateş açõldõğõ- nõ ancak araçlarda sadece sivillerin bulun- duğunun anlaşõldõğõnõ bildirdi. Açõklamada yaralõlarõn olay yerine ulaşan birlik tarafõndan hastaneye kaldõrõldõğõ ve olayõn soruşturulduğu belirtildi. ISAF ko- mutanõ General Stanley McChrystal olay- dan ötürü Afganistan Devlet Başkanõ Ha- mid Karzai’den özür diledi. McChrystal açõklamasõnda, “Masum insanların trajik kaybından ötürü çok üzgün ol- duklarını” söyledi. NATO ve Af- gan kuvvetlerinin Afganistan’õn güneyinde bu ay “Müşterek” adõy- la başlattõklarõ geniş çaplõ harekât sõrasõnda bugüne kadar 15 sivilin öldürüldüğü açõklanmõştõ. İnsan haklarõ örgütleri ise bu sayõnõn 21 olduğunu bildiriyorlar. İttifak kuvvetlerinin, Afganistan’õn güneyinde ‘yanlõşlõkla’ bombaladõğõ araçlardaki 27 sivil öldü Türkiye ve İspanya’nın ikinci hükümetler arası zirvesi Madrid’de yapıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşen İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero, dönem başkanlıkları döneminde, 4 yeni faslın açılması için çalıştıklarını belirtti. Zapatero, 4 yeni fasıl arasında Kıbrıs Rum Kesimi’nin bloke ettiği enerji başlığını da saydı. Erdoğan da, Madrid’de bir forumda yaptığı konuşmada, “Türkiye AB’ye yük olmaya değil, AB’den yük almaya, AB’ye katkıda bulunmaya geliyor” dedi. Erdoğandiplomasidiyor Dış Haberler Servisi - Baş- bakan Tayyip Erdoğan, İran’a nükleer programõ nedeniyle ye- ni yaptõrõmlar uygulanmasõnõ is- temediğini belirtti. Türkiye ve İspanya’nõn ikinci hükümetlerarasõ zirvesi için bu- lunduğu Madrid’de, El Pais’e konuşan Erdoğan, İran’õn sivil amaçlarla nükleer enerji kulla- nabileceğini belirterek şunlarõ söyledi: “Ama eğer nükleer program askeri amaçlara yö- nelirse buna izin veremeyiz, çünkü komşularımızın nükle- er silahı olmasını istemiyoruz. Ama İran’ın nükleer silahları olamayacaksa, İsrail’in de ol- mamalı.” El Pais muhabirinin, BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olan Türkiye’nin yaptõ- rõmlar konusunda nasõl bir tavõr alacağõ sorusu üzerine Erdoğan, Türkiye’nin ikinci büyük doğal- gaz sağlayõcõsõ olan İran ile stra- tejik ilişkileri bulunduğuna dik- kat çekerek “Sorunu diploma- tik kanallardan çözmeliyiz. Kimse müzakere masasını terk etmemeli” dedi. Erdoğan, İsra- il’in İran’a olasõ bir saldõrõsõnõn ise “sonuçları kestirilemeyecek bir felaket olacağını” kaydetti. İran inşaata başlıyor İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanõ Ali Ekber Salihi, 21 Mart Nevruz Günü başlayacak yeni İran yõlõnda, 2 yeni uranyum zenginleştirme tesisi inşa ede- ceklerini açõkladõ. Salihi, İran Cumhurbaşkanõ Mahmud Ah- medinejad’õn geçen kasõm ayõn- da 10 yeni uranyum zenginleş- tirme tesisi yapõlmasõ emri ver- diğini hatõrlatarak “İnşallah ge- lecek İran yılında, Cumhur- başkanı tarafından emredildi- ği gibi 2 yeni zenginleştirme te- sisinin inşaatına başlayabili- riz” diye konuştu. Salihi, yeni tesislerin dağlõk kesimlerde ku- rulacağõnõ ve Natanz tesisi kadar uranyum zenginleştirme kapasi- tesine sahip olacağõnõ söyledi. Petraeus: Baskı dönemi İsrail’õn sõkça vurguladõğõ gi- bi, İran’a yönelik askeri müda- halenin seçenekler dahilinde ol- duğunu belirten ABD’nin Orta- doğu ve Orta Asya’daki silahlõ güçlerinin komutanõ General Da- vid Petraeus, “İran’a sorunun diplomatik yolla çözülmesi için bütün fırsatların verildiğini, bundan sonra ‘baskõ kurma yo- luna’ gideceklerini” ifade etti. ABD’den konuk ABD’nin Uluslararasõ Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Tem- silcisi Glyn Davies, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu’nun İran’õn nükleer enerji sorunuyla ilgili yaptõğõ Tahran ziyaretinin ardõndan Ankara’ya gelerek bil- gi aldõ. Üst düzey yetkililerle görüşmelerin ardõndan açõklama yapan Davies, İran’a uygulanmasõ öngörülen yaptõrõmlarla ilgili ola- rak müzakereye ya da Türki- ye’yi yaptõrõmlar konusunda ik- na etmeye değil, Türk yetkilile- ri dinlemeye geldiğini söyledi. İsrail’in Batı Şeria’daki Halil İbrahim Camii ile Raşel Türbesi’ni “ulusal miras listesi”ne alarak restore etmek istemesi Filistinlilerle İsrail birlikleri arasında çatışmalara yol açtı. El Halil kentinde Filistinli gençler İsrail kontrol noktalarına taş atarken İsrail askerleri göz yaşartıcı ve sersemletici bomba kullandı. Greve gidilen kentte dükkânlar ve okullar da kapandı. Filistin Başmüzakerecisi Saib Erakat, İsrail’in kararının bütün dünyadaki Müslümanlar için “provokatif” olduğunu söyleyerek uluslararası toplumu, kararı yasadışı ilan etmeye çağırdı. NATO’nun Uruzgan katliamõ ASLI KAYABAL MİLANO - İtalya’da sosyal paylaşõm sitesi Facebook’ta “Down Çocuklarını Hedef Alalım” ismiyle doğan bir grubun sayfasõ, tepkilere neden olunca kapatõldõ. Geçen pazar günü 1300 kişinin kayõt yaptõrdõğõ grup Facebook’ta açtõğõ sayfada Down sendromlu çocuklarõ hedef aldõ. Birkaç gün boyunca Facebook’ta seslerini duyuran grup gelen tepkiler üzerine karartõldõ. Facebook’tan yapõlan açõklamada İtalya’da internet ortamõnda oluşturulan gruplarõn kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yapõldõ. Birkaç kişinin çõlgõnca bir fikriyle açõlan sayfanõn fark edilir edilmez kapatõldõğõ belirtildi. Down sendromlu çocuklarõ hedef alan grubun fikir babasõ olan kişinin kimliğinin belli olmadõğõ da belirtildi. Korkunç önerilere protesto Grubun açtõğõ sayfada, “Down sendromlu çocuklar toplum için bir yüktür... Bu sorunu çözmek için ne yapmak gerekir? Bu kişilerden uygar biçimde nasıl kurtulabiliriz? Bayanlar baylar, ben bir çözüm yolu buldum: Down’lu çocukları hedef tahtası olarak kullanabiliriz. Tıpkı poligonlardaki hedef tahtası gibi” ifadeleri yer almõştõ. Facebook’ta açõlan sayfaya tepki gelmekte gecikmedi. Yine sosyal paylaşõm sitesinde kurulan bir başka grupta, “Down sendromlu çocuklarla birlikte hedef vurmaca oynayalım” yazõlarak diğer grup protesto edildi. Kõsa bir süre içinde protestocu gruba kayõt yaptõranlarõn sayõsõ 5247’ye ulaştõ. İtalya Eşit Fõrsatlar Bakanõ Mara Carfagna, Down sendromlu çocuklarõ hedef alan grubun kabul edilemez olduğunu açõklarken sorumlularõn en kõsa sürede yakalanacağõnõ belirtti. Facebook’taki dehşet verici site karartıldı Libya, İsviçre elçiliğini kuşattı Dış Haberler Servisi - Libya’da, yasal olmayan yollarla bu ülkede kalarak ekonomik faaliyetler sürdürmek suçlamasõyla yargõlanan ve aylardõr vatandaşõ olduklarõ İsviçre Büyükelçiliği’ne sõğõnan iki İsviçreli dün Libyalõ yetkililere teslim edildi. İsviçre vatandaşõ Max Göldi ve Raşid Hamdani hakkõnda 2008’de açõlan davada iki işadamõ oturma ve çalõşma yasalarõnõ çiğnemekle suçlanmõştõ. Libya temyiz mahkemesi bu ay başõnda Göldi’ye verilen 16 aylõk hapis cezasõnõ 4 aya indirmiş, mahkemesine kadar büyükelçilikte kalmasõna izin verilen Hamdani’yi ise suçsuz bulmuştu. Libya Dõşişleri Bakanõ Musa Kussa dün Göldi’nin teslim edilmemesi halinde hükümetin harekete geçeceği yönünde açõklama yaptõ. Libya hükümetinin İsviçre Büyükelçiliği’ne bu kişilerin TSİ itibarõyla 13.00’e kadar teslim edilmesi için ültimatom vermesinin ardõndan güvenlik güçleri elçilik binasõnõ kuşattõ. Bir süre sonra ise Hamdani ve Göldi elçilikten çõkarak teslim oldu. İsviçre kaynaklarõ, Hamdani’nin daha sonra bir araçla Libya’dan Tunus’a hareket etmesine izin verildiğini duyurdu. Görgü tanõklarõ ise Göldi’nin cezaevine götürüldüğünü söylediler. İki ülke arasõndaki kriz, 2008’de Libya lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu ile eşinin, İsviçre’de kaldõklarõ bir otelde iki çalõşana kötü muamelede bulunduklarõ şikâyetiyle gözaltõna alõnmalarõyla patlak vermişti. Ardõndan Libya, yasalarõ çiğnedikleri gerekçesiyle ülkede faaliyet gösteren iki İsviçreli işadamõna Temmuz 2008’den bu yana ülkeyi terk etme yasağõ getirmişti. Gerginlik, Libya’nõn geçen hafta İsviçre dahil olmak üzere Schengen vizesi kullananlara ülkeye giriş izni vermeyeceği yönündeki adõmõyla daha da büyümüştü. DOWN’LI ÇOCUKLAR 2İŞADAMI TESLİM EDİLDİ KAVŞAK ÖZGEN ACAR Demokrasi - Mollakrasi “Demokrasi” sözcüğü Yunancadır. “Demos (halk)” ve “kratos (güç)” sözcüklerinin birleşmesinden türeyen “demokratia (halkın yönetimi)” demektir. Temel kuralı “toplumdaki her bireyin yönetime eşit katılımını, yasalar önünde eşitliğini” öngörmesidir. Demokraside “4Y” kuralı geçerlidir. Yasama... Yürütme... Yargı... Yayın... “4Y”, hiçbir “Y”nin ötekisine üstünlüğünü kabul etmez, “kuvvetler ayrımını” benimser. “Coup d’état (devlet darbesi)” sözcükleri ise Fransızcadır. “Darbe”, askeri müdahale ile çeşitli yönetimlere karşı yapılır. “Darbe”yi yalnızca askeri “junta”nın yaptığı sanılmasın! “Junta” İspanyolca bir sözcüktür, İspanyolca “hunta”, Türkçe “cunta” olarak okunur, “heyet” anlamındadır. “Heyet” içinde bir “baş” öne çıkar. Özellikle İspanyolcanın yaygın, demokrasinin zayıf olduğu Güney Amerika ülkelerinde görüldüğü için “darbe” ve “cunta” sözcükleri birlikte kullanılır. “Cunta”larca “darbe”, yalnızca demokrasiye, krallara karşı değil; iktidardaki “cunta” yönetimine karşı bir başka “cunta” tarafından da yapılır. “Darbe”yi yalnız “askerler” yapmaz. Darbeyi “siviller” de yapabilir. Türkiye’de son aylarda “sivil darbe” sözcükleri yeni bir deyiş olarak dilimize girdi. “Sivil darbe”nin en güzel örneğini 1 Şubat 1979’da Fransa’daki sürgünden İran’a dönen Ayetullah Humeyni ve adamları yaptı. Humeyni, Şah Rıza Pehlevi’yi “sivil darbe” ile devirip İran’ın “en yüksek siyasal ve dinsel önderi” oldu. Çeşitli ayetullahlardan oluşan “sivil cuntası” o gün bugündür İran’ı yönetiyor. Siyasal bilimlerde bu yönetime, yine Yunanca kökenli sözcükle “theokrasi (tanrı yönetimi)” deniliyor. Tam anlamıyla “secular (laik) demokratik” yönetimin karşıtı, hatta düşmanı bir yönetim biçimidir. İran’daki yönetime sivil “cuntayı” oluşturan “mollalardan” dolayı “mollakrasi” diyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ni “4Y” kuralı ve “laiklik” ilkesi ile birlikte Mustafa Kemal Paşa, asker ve sivil arkadaşları ile ülkeyi işgal eden düşmanlara karşı bağımsız bir devlet olarak kurduğunda temel söylem, “Egemenlik ulusundur” idi. “Demokrasinin” bundan güzel tanımlaması olabilir mi? Cumhuriyet gazetesi, Atatürk devrimlerinde, 1946-50 döneminde, 27 Mayıs 1960’ın ardından ülkede demokrasinin yerleştirilmesinde önemli sorumluluklar yüklendi. Demokrasiden yana olan bu gazetenin kurucusu Yunus Nadi yıllarca, başyazarı Nadir Nadi 1950-7 yılları arasında milletvekilliği yaptılar. Nadir Bey, 1961 Anayasası’nın sonrasında kurulan Cumhuriyet Senatosu’nda senatör olarak demokrasiye katkılarını yasama organında da sürdürdü. 27 Mayıs 1960’ı hazırlayan 29 Nisan SBF olaylarını öğrenci olarak yaşadım. 13 Kasım 1960’ta gazeteciliğe Cumhuriyet’te başladım. Ocak 1961’de açılan, toplumsal demokratik devlet anayasasının yapıldığı “Kurucu Meclis” görüşmelerini, 11 Havacı Subay olayını, Albay Talat Aydemir’in 22 Şubat ve 21 Mayıs “darbe” girişimlerini geceli gündüzlü izledim. 12 Mart 1971 kuvvet komutanlarının “muhtıra” darbesinden sonra Nadir Bey 10 kişi ile birlikte gazeteden bir yıl uzaklaştırıldı. İşin garibi, İlhan Selçuk da Ziverbey Köşkü’nde “askeri darbe girişimi” savıyla askeri darbecilerce işkencelere tabi tutuldu. 11 kişinin uzaklaştırılmasının ardından ben de istifa ettim. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, “cunta”yı eleştiren Cumhuriyet ekonomik baskı altına alındı. Sonrasında yazarları 1961 Anayasası’nın mimarı Prof. Dr. Muammer Aksoy, demokrasi ve Atatürk devrimlerinin savunucuları Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, İran’ın tetikçilerince öldürüldüler. “Ergenekon Davası” bağlamında önce Selçuk gözaltına alındı, Mustafa Balbay ve Erol Manisalı “darbe” suçlamasıyla tutuklandılar. Balbay, “tutukluluğunun” 1. yılını pazartesi günü dolduracak. Peki, Aydın Doğan’a ne oldu? Ergenekon’da sahnelenen olay, “mollaların” önünü açmak için “demokratları” devre dışı bırakmak ve “TC Anayasası’nın 4Y kuralı ile laiklik ilkesini” silmekten başka bir şey değildir. Darbelerden Çeken Cumhuriyet! Yalnızca Türkiye’de değil, dünyada Fethullah Gülen’in okullarının öne çıktığını, YÖK’ün ele geçirilmesi ile üniversitelerin özerklik ve bilimselliğine gölge düşürüldüğünü her gün okuyoruz. Bu oluşum sürerken medyamızda “F” tipi polisin türediğini, “telekulak” örgütlenmesinin başladığına ilişkin haberleri okur olduk. Bırakın insanların dinlenmesini, bırakın Cumhuriyet gazetesinin Ankara Bürosu santralının dinlenmesini; Yargıtay santralından Genelkurmay Başkanı’na kadar herkesin dinlendiği bir ülkede “demokrasi” mi yoksa “mollakrasi” mi var siz karar verin! Bırakın dinlemeyi, adam çıkıyor, üstelik AKP milletvekili, “Şimdi biz onları fişliyoruz” diye açık seçik herkesin önünde itiraf ediyor. Bir süre sonra “F” tipi polisin, definecilerin deyimiyle sağa sola lav silahlarının, el bombalarının “tohumlandığına” tanık olmaya başladık. Ardından sabaha karşı “F” tipi polis yöntemleri ile gazetecilerin, bilim insanlarının, yüksek yargıçların evlerinin basılarak tutuklandıklarını gözlerimiz fal taşı gibi açılarak izliyoruz. Ardından 28 Şubat MGK tavsiye kararında etkin olan emekli generaller ya da üniformalı, üniformasız generaller, amiraller, albaylar, teğmenler tutuklanıyorlar. 1. Ergenekon dosyasını niceleri izledi. Hangi savcı, hangi yargıç ya da komutan Feto, Süleymancı, Cüppeli Ahmet, İsmailağa, Menzilci, Nurcu “mollalarına” yasal soruşturma başlatmışsa futbolcu deyimiyle “kontrataklarla” o kişiler teker teker, çifter çifter, gruplar halinde tutuklanmadılar mı? Kimilerine göre “4Y” kuralının “şirazesi” çıkmıştı ya da TC’nin “zıvanası” çıkartılmıştı. Her tutuklamadan sonra yandaş basında başlıklar: “Darbe...” “Darbeci...” “Darbe geliyor!” “Darbeciler tutuklandı...” “Yeni bir darbe daha ortaya çıkarıldı...” “Islak darbe, kuru darbe...” Bir darbedir gider oldu. “Demokrasi havarisi” kesilmiş AKP hükümeti, “darbecilerin” köküne kibrit suyu döküyormuş. AKP, demokrasiyi “darbecilere” karşı “sivil darbe” ile koruyormuş. Aslında halka “darbe korkusu” salınmıyor mu? Ergenekon Destanı, Türklerin tarih sahnesine yeniden çıkışının bir öyküsüdür. Ergenekon’da çıkış yolunu Türklere bir “bozkurt” göstermiş. “Kurt” deyince aklımıza bir başka kurt öyküsü geldi! Hani bir köyde yalancı bir çoban varmış. Bir gün köy halkına “Koşun sürüye kurt saldırıyor” diye bağırmış. Köylü yardıma koşmuş, ama “kurt” falan yokmuş! Çoban 2-3 kez daha bu yalanı yinelemiş. Köylü hep yardıma koşmuş. 4’üncüsünde kurt gerçekten gelmiş, ama köylü artık çobanın çağrısını umursamamış! İran’da “mollakrasi” kurulduğunda Türkiye’de “Türk ordusu şahın ordusu değildir! TSK, Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’ni mollalara bırakmaz” diye bir söz söylenirdi. Ama özellikle 12 Eylül’de mollalara kapıyı kim araladı? İran “mollakrasisi” Sam Amca’ya ders oldu. Ayetullah’ın İran’ı ile baş edemedi. O halde baş edebileceği, Mart 1999’dan bu yana koynunda beslediği Fethullah’a Ortadoğu kavşağında sözünü dinleyeceği, sözde ılımlı “teokrasi” ya da “mollakrasiyi” kurdurma saflığında görülüyor! Hamlet’in “Olmak ya da olmamak. İşte bütün sorun burada!” dediği gibi “Askeri darbe mi ya da Fethullah’ın sivil darbesi mi? İşte sorun burada!” “Al birini vur ötekine” diyebilirsiniz. Bir insanın ruhsal yapısını etkileyen en önemli söz “N’olacak bu senin halin” sorusu imiş! Bunu Türk halkına “N’olacak bu Türkiye’nin hali” diye sorabilir miyiz? Ayetullah’tan Fethullah’a! Elmek: [email protected] Faks: 0312. 442 79 90 ‘BASRA KÖRFEZİ’NDEN UÇUŞ YASAK Dış Haberler Servisi - İran, uçuş ekranlarõnda “Basra Körfezi” için “İran Körfezi” ismini kullanmayan havayolu şirketlerini kendi hava sahasõnõ kullanmaktan men edeceğini açõkladõ. Kish Havayollarõ için çalõşan Yunanlõ bir erkek ka- bin görevlisi, cumartesi günü uçuş sõrasõnda ekranda “İran Körfezi” yerine “Basra Körfezi” isminin kullanõlmasõna tepki gösteren İranlõ yolcularla sözlü tartõşmaya girmişti. Olay sonrasõ kabin görevlisinin işten atõldõğõ, göçmen polisince gözaltõna alõndõğõ ve oturma izninin iptal edildiği bildirilmişti. İngiliz yayõn kurumu BBC de ulaştõrma bakanõnõn yabancõ havayolu şirketlerine uçuş ekranlarõnda körfezin ismini “İran Körfezi” olarak değiştirmeleri için 15 gün süre tanõdõğõnõ be- lirtti. Körfez Türkçede de “Basra Körfezi” olarak biliniyor. (Fotoğraf: AP) İsrail’in‘ulusalmiras’dayatmasõ (Fotoğraflar: EPA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle