Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
‘Avrupa Birliği’ &
‘Şok Doktrini’
Jeton bazen geç düşüyor. Pazartesi yazımın
içindeki bir olasılığın, pazar akşamı ayırdına
vardım. Birden aklıma Naomi Klein’in The
Shock Doctrine: The Rise of Disaster
Capitalism (Şok doktrini: Felaket kapitalizminin
yükselişi) yapıtı geldi. O anda da jeton düştü.
Hemen tüm yorumcular Yunanistan krizinin
AB’yi yıkabileceğini düşünüyor. Ancak
krizlerin “yapıcı”, tıkanıklıkları açıcı özellikleri
de olabiliyor. Ya bu kriz AB sürecini ilerletmek
için bir fırsat yaratıyorsa!
Şok doktrini
Pinochet darbesi (İlk neoliberalizm
deneyimi), 12 Eylül Darbesi (Türkiye’de Özal
reformları, dışa açılma), Yeltsin’in parlamento
saldırısı (korsan özelleştirmeler); 11 Eylül, İkiz
Kuleler (Afganistan, Irak), tsunami ve katerina
kasırgası (kıyı şeridinin alt sınıflardan
“temizlenerek” büyük sermayeye açılması)...
Klein’in savı çok açık (ve iyi belgelenmiş): Bu
tür olaylar halkın bilincinde bir şok yaratıyor.
Egemen güçler o güne kadar halka kabul
ettiremedikleri ekonomik siyasi programları,
bu şokun ardından hayata geçirebiliyorlar.
AB süreci, (Avrupa çapında, ulus devletleri
aşan homojen bir ekonomik, idari mekân
yaratma projesi) 1990’lardan bu yana hep
tabandan gelen direnişlerle aksıyor, her
aşamada sendikaların, köylülerin, küçük, orta
kapitalizmin muhalefetine çarpıyordu. Bu
muhalefeti aşmak için gerekli merkezi siyasi
irade, Avrupa çapında uygun bir kültürel
iklim, böyle bir iradeyi tescil edecek
“hegemonya” ilişkilerinin kurulamamasından
dolayı şekillenemiyordu. Anayasa girişimi, bu
engeli, neoliberalizmi yasalaştırarak aşabilirdi;
ancak neoliberal projeyi tartışmaya açtı, bu
nedenle oylanarak reddedildi. Bu tıkanıklık
Lizbon Anlaşması’yla aşılacaktı, eğer İrlanda
seçmeni, 12 Haziran 2008 referandumunda
anlaşmaya hayır demeseydi...
Şimdi “şok doktrinine” geri dönebiliriz.
Referandumda hayır çıktıktan sonra İrlanda’da
kriz hızla derinleşti, ekonomi dağılma noktasına
geldi. AB yardımı, desteği kaçınılmaz oldu.
Ekim 2009’da Lizbon Anlaşması yeniden
referanduma sunuldu, bu sefer onaylandı.
Kasım ayında İrlanda hükümeti, emekçilerin
toplumsal haklarına, ücretlerine yönelik büyük
bir kemer sıkma, krize uyum politikası
uygulamaya koydu. Kısacası, mali krizin
getirdiği “şok” İrlanda’yı terbiye etmiş, AB’nin,
Brüksel’in iradesini kabul etmesini
kolaylaştırmıştı.
İrlanda küçük bir ülke ama deney öğretici.
Eğer mali kriz içinde çökme noktasına gelen
AB ülkeleri, birlikten çıkmayı göze alamaz,
yardım karşılığında, Brüksel’in, Avrupa Merkez
Bankası’nın iradesini, kendilerinden istenenleri
yerine getirmeyi kabul ederlerse, AB’yi bir ileri
siyasi, ekonomik düzeye taşımak söz konusu
olabilir. Bu süreç pratikte, elinde kaynak olan
ülkelerin öncelikle Almanya’nın diğer ülkelerin
ekonomik yönetimleri üzerinde söz sahibi
olmaya başlaması anlamına gelecek, böylece
hegemonya sorunu fiilen aşılma sürecine
girebilecek.
Sınıfın bir parçası öbürüne karşı
III. Enternasyonal’den günümüze kadar
gelebilen sosyalistlerden Tony Cliff (1917-
2000), “esas mücadele işçi sınıfının bir
kesimiyle öbürü arasında geçer... Eğer eyleme
(direniş, grev vb...) çıkmak isteyen kesim geri
kalanını ikna ederse, dönüp hep birlikte
tükürseler karşı tarafı boğarlar” derdi. Bunun
tam karşıtındaysa işçi sınıfının bir kesiminin
öbür kesimine karşı kullanılması durumu var.
Şimdi Yunan işçi sınıfı ekonomik, siyasi
kazanımlarının, bu kriz kullanılarak tasfiye
edilmesine direniyorlar. Yunanistan Başbakanı
Papandreu (PASOK), ayakta kalabilmek için
AB merkezinden mali yardım bekliyor. Ancak
AB merkezinde, Almanya’da medya,
“Yunanistan işçisi emeklilik yaşını 61’den 65’e
çıkartmak istemiyor diye, Alman işçisi 68 yaşına
kadar çalışmayı kabul etmeyecektir... Yunan
işçilerinin konforlu emekliliğini biz mi finanse
edeceğiz” havasında. Alman hükümeti, dönüp
Yunanistan’a “yardım etmek istiyoruz ama...
muhalefet güçlü... Hem size yardım etsek ya
öbürleri vb...” diyor. Kriz derinleşiyor,
Yunanistan hükümeti, halkı krizin yükü altında
eziliyor. Mali sermaye İngiliz basını yoluyla,
Yunanistan’ı birlikten çıkarın mesajı veriyor
(The Times, 16/02). Alman hükümeti, kendi
emekçi sınıfının direncini kullanarak, yardım
edebilmek için, Yunan ekonomisi üzerinde
doğrudan denetim istiyor. Yunan orta sınıfı bu
talebi kabul edebilir. Yunan işçi sınıfı
yalnızlaşabilir.
Eğer “Yunanistan operasyonu” başarılı
olursa, model, diğer “kriz kurbanı” ülkelere de
dayatılabilir. İspanya’da yönetim, “İngiliz
Amerikan medyası, finansal spekülatörler bizi
batırmaya çalışıyorlar” diyormuş.
Batırabilirlerse, oluşacak şokta İspanya da
yeniden yapılandırılabilir. Böylece AB’de
ekonomi yönetimi, ulusal iradeleri aşan bir
düzeyde merkezileşmeye başlayabilir.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
MHP lideri Bahçeli, ‘Başbakan TSK’ye bile gerek olmayacağõnõ açõklayabilir’ dedi
‘AKP dikta arayõşõnda’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- MHP Genel Başkanõ Devlet Bah-
çeli, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn
bir grup PKK’linin Habur’dan Tür-
kiye’ye girişi konusunda kapatõlan
DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’le
yaptõğõ pazarlõğõn ayrõntõsõnõn ve
“hükümetin başı”nõn bu konudaki
rolünün belgeleriyle kamuoyuna
açõklanmasõnõ ve milletten “özür
dilenmesini” istedi.
Bahçeli partisinin grup toplantõsõnda
AKP’nin TBMM’deki sayõsal ço-
ğunluğunun “sivil siyasetin
otokrat arayışlarının” zemini hali-
ne geldiğini AKP’nin “tek parti
diktası” veya “Baas rejimi” arayõ-
şõna girdiğini söyledi.
Konuşmasõnda eski DEP millet-
vekili Hatip Dicle’nin bir grup
PKK’linin Habur’dan girişi konu-
sunda İçişleri Bakanõ Atalay’õn Ah-
met Türk’e “hâkimler ayarlandı”
dediği iddiasõna da dikkat çeken
Bahçeli, bu durumun kendileri
için şaşõrtõcõ bir durum olmadõğõnõ,
“beklenen bir durum” olduğunu
ifade etti. MHP lideri Bahçeli, söz-
lerini şöyle sürdürdü: “Habur’da
yaşanan alçaklıklarla ilgili suçla-
malardan kurtulmalarının yolu
üstünkörü ve kurnazca yapılacak
kaçamak açıklamalar değildir.
Başta Başbakan olmak üzere İç-
işleri Bakanı ile olaya müdahil
idari, adli, güvenlik makamları-
nın ve memurlarının bu zan ve
töhmetten bir nebze olsun kur-
tulmalarının ve haklarında veri-
lecek hükmü belki hafifletmele-
rinin yolu, yaptıkları yanlışları iti-
raf etmekten, pişman oldukları-
nı söylemekten ve milletimizden
özür dilemekten geçmektedir.”
Bahçeli, Erdoğan’õn Kürt açõlõmõy-
la ilgili görüşlerini almak için davet et-
tiği sanatçõlara da “tuzağa düşme-
meleri” uyarõsõnda bulundu. Hükü-
metin, “ihanet projesi”nin ilk ayağõnõ
oluşturan ve PKK’lilerin Habur’dan
teslimini içeren “Birinci yıkım sefe-
ri”nde başarõlõ olamayõnca, “ikinci yı-
kım seferi” başlattõğõnõ belirten Bah-
çeli, bu kapsamda da toplumun sevdiği
saydõğõ sanatçõ bilim adamlarõnõn da
“yıkıma alet edilmelerinin söz ko-
nusu” olduğunu belirtti.
‘Eşit katsayı’ istedi
Üniversiteye girişte uygulanan
katsayõyla ilgili Danõştay’õn iptal
kararõna da değinen Bahçeli, bu ko-
nuda, tüm liseler için “eşit katsayı”
uygulanmasõnõ içeren yasa önerisi
verdiklerini anõmsattõ. Bahçeli, an-
cak hükümetin bu konuda yasal dü-
zenleme yapmak yerine topu YÖK’e
atarak bu konuyu da “istismar ve si-
yasi tartışma malzemesi” yaptõğõ-
na işaret etti.
Erdoğan sanal darbe karşıtı Gül’ün görev süresi 5 yıl
EMASYA Protokolü ve MGSB ile ilgili
tartõşmalara değinen Bahçeli, “sanal darbe
karşıtı” olarak nitelendirdiği Erdoğan’õ bu
konuyu da istismar etmekle suçladõ. EMAS-
YA protokolünün AKP’nin 7 yõllõk iktidarõ
boyunca neden kaldõrõlmadõğõnõn ayrõ bir
tartõşma konusu olduğuna işaret eden Bah-
çeli, ‘‘Eleştirdiği belgenin altındaki ilk
imza Erdoğan’ındır” diye konuştu. Erdo-
ğan’õn mantõğõna göre Türkiye’nin “milli
güvenliğe” de gereksinim duyulmadõğõnõn
anlaşõldõğõnõ belirten Bahçeli, Erdoğan’dan
yakõnda “TSK’ye de gerek olmadığı”
açõklamasõ beklenebileceğini ileri sürdü.
Devlet Bahçeli MHP grup toplantõsõ
sonrasõnda gazetecilerin Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül’ün görev süresine ilişkin
sorusu üzerine Cumhurbaşkanõ’nõn gö-
rev süresinin 5 yõl olduğunu ifade eti.
“Okuma yazma bilen” herkesin bunu
söyle değerlendireceğini belirten Bahçe-
li, “5 yıl üzerinde sürdürülebilecek
herhangi bir tartışma, çok farklı
anlaşılmalara sebebiyet verebilir.
Özellikle demokrasinin üzerinde aşırı
derecede vurgu yaparak, sonradan de-
mokrat olma heveslilerine karşı da
çok büyük bir gölge düşürür” dedi.
AKP’de, Cumhurbaşkanõ Gül’ün görev
süresinin 7 yõl olmasõ gerektiği yüksek ses-
le dillendirilmeye başlandõ. AKP’deki bu
eğilimin nedeninin Erdoğan’õn cumhurbaş-
kanlõğõ hesaplarõndan kaynaklandõğõ, Erdo-
ğan’õn 2014 yõlõnda cumhurbaşkanlõğõ seçi-
mi yapõlmasõnõ istediği belirtiliyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Siyasete yeni bir dil ve
üslup kazandõrdõklarõnõ ileri sü-
ren Başbakan Tayyip Erdo-
ğan, CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal ve MHP lideri Devlet
Bahçeli’yi siyasette seviyeyi
düşürmekle suçladõ. CHP’nin
Habur’a ilişkin gensoru önergesi
hazõrlõğõyla ilgili olarak “Gen-
soru yalamaya döndü” diyen
Erdoğan, her iki lideri ağõr ifa-
delerle eleştirdikten sonra “Bun-
dan sonra ne Baykal’ı ne de
Bahçeli’yi ağzıma almayaca-
ğım” dedi.
Erdoğan, partisinin grup top-
lantõsõnda gündemdeki konula-
ra ilişkin değerlendirmelerde
bulundu. CHP lideri Baykal’õn
sõk sõk anketleri gündeme getir-
diğini belirten Erdoğan, “Sayın
Baykal, bizim oy oranımız se-
ni niye bu kadar meşgul edi-
yor, niye rahatsız oluyorsun,
çok mu yükseldi oylarımız
yoksa. Anketler senin, par-
tin, tavırların ve politikala-
rın hakkınde ne söylüyor, sen
çık bunu anlat. Sayın Baykal,
sen iktidar olmak için değil
partinin başında kalabilmek
için gayret sarf’ediyorsun”
görüşünü savundu.
Sosyal demokrat bir siyasi
partinin üst üste seçimleri kay-
betmesi durumunda liderinin
partinin başõnda duramayaca-
ğõnõn belirtildiğine dikkat çeken
Erdoğan, “Sen niye bu kadar
dayatıyorsun, ya bırak, artık
senden sosyal demokratlar da
memnun değil. Çakıldın kal-
dın diyorlar. Ben memnunum,
senin gibi ana muhelefet lide-
rine can kurban, yeter ki ora-
da kalıver ya” dedi.
Baykal’õn Habur olayõyla ilgili
gensoru önergesi vereceğini
açõkladõğõnõ anõmsatan Erdo-
ğan, gensorunun da artõk yalama
olduğunu söyledi. Bu konuda İç-
işleri Bakanõ Beşir Atalay ile es-
ki DTP Genel Başkanõ Ahmet
Türk’ün gerekli açõklamalarõ
yaptõğõnõ belirten Erdoğan, Ha-
bur’daki uygulamanõn tamamen
yasalar çerçevesinde yapõldõğõ-
nõ, Türkiye’de örneği ilk olan bir
uygulama olmadõğõnõ söyledi.
Erdoğan, MHP lideri Devlet
Bahçeli’nin konuşmalarõna yan-
sõyan hõrçõnlõğõn siyasetin seviye
kaybetmesine neden olduğunu
ileri sürdü. Siyasi tarihte bu
kadar küfür ve aşağõlama ifa-
desinin yer aldõğõ başkaca bir
konuşma olmadõğõnõ savunan
Erdoğan, “Adeta bir küfür,
hakaret antolojisi oluşturuldu.
Türkçe argo sözlüğü didik
didik edilmiş, her kelime bir
cümle içinde kullanılmış. Bu
ifadeler sağlıksız ve prob-
lemli bir ruh halini gösteri-
yor” dedi.
Bahçeli’nin haçlõ ordusu ve
MHP sõralarõna bir metre yak-
laşõlmasõyla ilgili açõklamalarõnõ
anõmsatan Erdoğan, şöyle ko-
nuştu: “Tahammül etmek, to-
lere etmek, aklıselimle hare-
ket etmek bizim medeniyeti-
mizin gereğidir. En başın-
dan itibaren yaptığımız gibi
birleştirici, bütünleştirici bir
üslupla konuşmaya devam
edeceğiz. Bundan sonra fev-
kalade bir durum olmazsa ne
sayın Baykal’ı ne de Bahçe-
li’yi ağzıma kolay kolay al-
mayacağım.”
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - AKP’liler,
Cumhurbaşkanlõğõ seçi-
mine ilişkin yasa tasarõ-
sõnda yetkinin YSK’ye
verildiğini söylemekle bir-
likte Abdullah Gül’ün
görev süresinin 7 yõl ol-
masõ gerektiğini açõkça
dile getirmeye başladõlar.
AKP, bugüne kadar bu
konuda net bir karar ver-
memişti. Cumhurbaşka-
nõnõn halk tarafõndan se-
çimine ilişkin yasa tasarõ-
sõnõn hazõrlõklarõ sõrasõnda
AKP Grup Başkanvekili
Nurettin Canikli, parti
olarak Gül’ün görev sü-
resinin 5 yõl olduğu ka-
naatinin olduğunu açõkla-
mõştõ. CHP lideri Bay-
kal’õn Gül’ün görev süre-
sinin 5 yõl olduğu yönün-
deki açõklamasõ üzerine
AKP yöneticileri, Gül’ün
görev süresinin 7 yõl ol-
duğu yönünde açõklama-
larda bulundular.
AKP Grup Başkanve-
kili Bekir Bozdağ, hu-
kukta “tamamlanmış
bir işleme dokunmama
ilkesi”nin olduğunu be-
lirterek Gül’ün 7 yõllõğõ-
na seçilme işleminin ta-
mamlandõğõna dikkat
çekti. Fransa örneğini ve-
ren Bozdağ, “Parti için-
de 5 yıldır diyen de var
7 yıl diyen de. Benim
düşüncem görev süresi
7 yıldır ve ikinci kez de
aday olmasına engel
yoktur. Ancak ikinci
kez aday olamaz da de-
nilebilir, bu da tartışı-
lır” dedi. Bozdağ, bu ko-
nuya zamanõ gelince
YSK’nin netlik kazandõ-
racağõnõ söyledi.
Kuzu: 7 yıl olmalı
TBMM Anayasa Ko-
misyonu Başkanõ Bur-
han Kuzu, Gül’ün eski
anayasa hükmüne göre 7
yõllõğõna seçildiğini belir-
terek görev süresinin 7
yõl olmasõ gerektiğini söy-
ledi. Kuzu, sorunun çö-
zümü için asõl olarak ana-
yasaya geçici bir madde
konmasõ gerektiğini kay-
dederek partiler arasõnda
bir anlaşma olmasõ duru-
munda bunun yapõlabile-
ceğini bildirdi.
Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç, “Referan-
dumdan önceki anayasa
diyordu ki, ‘Cumhurbaş-
kanõ’nõn görev süresi 7
yõldõr’. Bu mantığa göre
Sayın Sezer’in görev sü-
resinin 14 Mayıs 2007’de
bittiğini kabul etmek la-
zım. Ancak Sezer, ağus-
tos sonuna kadar Cum-
hurbaşkanlığı görevine
devam etti. Dolayısıyla o
zaman sesi çıkmayan Sa-
yın Baykal, bu mantıkla
görev süresinin 5 yıl ol-
duğunu nasıl söyleyebi-
lir?” diye konuştu.
Farklı senaryolar
TBMM kulislerinde
Gül’ün görev süresiyle il-
gili olarak farklõ senar-
yolar dile getiriliyor. Cum-
hurbaşkanõ Gül’ün, bir
sonraki seçimde Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn aday
olmasõna kesin gözüyle
baktõğõ, görev süresinin 5
yõl olmasõ durumunda
ikinci kez aday yapõlma-
yacağõnõ düşünerek süre-
nin 7 yõl olmasõnõ istediği
kaydediliyor. Bir başka
iddiaya göre ise Erdo-
ğan’õn genel başkanlõk sü-
resinin parti tüzüğüne gö-
re 2015 yõlõnda sona ere-
ceği, bu nedenle Cum-
hurbaşkanlõğõ seçiminin
2014 yõlõnda yapõlmasõnõ
istediği belirtiliyor. Erdo-
ğan ile Gül arasõnda son
dönemde bazõ görüş ayrõ-
lõklarõ yaşandõğõ, ilk kez
halk tarafõndan seçilen
Cumhurbaşkanõ olmak is-
teyen Erdoğan’õn, Gül’ün
ikinci kez aday olmasõ
olasõlõğõna karşõ sürenin 7
yõl olmasõnõ istediği de
kuliste konuşuluyor.
BUGÜN MEDENİ YASA’NIN KABUL EDİLİŞİNİN 84. YILDÖNÜMÜ
‘Aydõnlõk dünyanõn ilk õşõğõ...’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği’nce
(CKD), Medeni Yasa’nõn kabulünün
84. yõldönümü nedeniyle Çankaya
Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merke-
zi’nde etkinlik gerçekleştirilecek.
Aynõ zamanda Türk-İş Genel Mer-
kezi’nin önünde özlük haklarõ için 65
gündür eylem yapan TEKEL işçisi
kadõnlara da adanan “Bir Devrim
Yasası Olarak Medeni Yasa ve Bu-
gün” başlõklõ etkinlik, bugün saat
14.00’te başlayacak.
CKD Genel Başkanõ Avukat Şenal
Sarıhan, Medeni Yasa’nõn kabulü-
nün 84. yõldönümü nedeniyle yazõ-
lõ açõklama da yaptõ. Sarõhan açõk-
lamasõnda şunlarõ kaydetti:
“17 Şubat 1926 devrim yasala-
rımızın en önemlilerinden olan
Medeni Yasa’nın doğum günü-
dür. Devrimci hükümetin birbiri
ardına yasalar çıkarışının nedeni
dönemin bakanlarından Şükrü Ka-
ya’nın şu sözleri ile açıklanmak-
tadır: ‘Memleketin esenliğini üst-
lenmiş, Cumhuriyeti sağlamlaştõrmak
ve güçlendirmek istiyorsanõz Cum-
huriyete layõk yasalar yapõnõz. Ge-
riciliği besleyen kurallarõ ortadan kal-
dõrõnõz.’ Diğer adı ile Türk Yurt-
taşlar Yasası olan Medeni Yasa,
bütün bir toplumumuzu ümmet ol-
maktan yurttaş olmaya, kul ol-
maktan birey olmaya taşıyordu.
Özellikle kadınlar için aydınlık
bir dünyanın ilk ışıkları yakılı-
yordu. Cumhuriyeti kuran irade,
bu kuruluşta kadınların emeğini
yasalarla koruma altına almayı gö-
rev bilmişti. Aynı yasanın gerek-
çesinde Mahmut Esat Bozkurt, iler-
leyen yaşamın yeni gereksinimler
yaratacağını, bu nedenle de yapı-
lan yasaların değişmez hükümler
olmadığını, ileri doğru yeni yasa-
larla aydınlanmanın süreceğini
işaret ediyordu.”
AKP lideri Erdoğan grup toplantısında yaptığı konuşmada Baykal ve Bahçeli’ye ağır eleştiriler yöneltti. (Fotoğraf:AA)
Erdoğan, siyasette seviyeyi düşürmekle suçladõğõ
CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’a “Hizipçi, kendini
darõ ambarõnda görüyor” derken, MHP lideri Devlet
Bahçeli’yi “Sağlõksõz ve problemli ruh hali, dengesini ve
hafsalasõnõ kaybetmiş” ifadeleriyle eleştirdi.
‘‘BBaayykkaall’’ıı ddaa
BBaahhççeellii’’yyii ddee
aağğzzıımmaa
aallmmaayyaaccaağğıımm’’
Cumhurbaşkanõnõn görev süresini belirleyecek kararda AKP liderinin Köşk’e çõkma hesaplarõ yatõyor
Erdoğan için Gül’e 7 yıl
Dinler arası diyalog
Haber Merkezi - “Dinler arasõ diyalog”
27 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da Ca-
ğaloğlu Halkeğitim Merkezi’nde düzenle-
necek toplantõyla tartõşmaya açõlacak. Saat
14.00’te başlayacak toplantõya, Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof.
Dr. Yümni Sezen, Hitit Üniversitesi İlahi-
yat Fakültesi’nden Prof. Dr. Nadim Macit,
Ankara İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr.
Mehmet Bayraktar ve araştõrmacõ-yazar
Ahmet Tekin konuşmacõ olarak katõlacak.