22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Avrupa Birliği’ & ‘Şok Doktrini’ Jeton bazen geç düşüyor. Pazartesi yazımın içindeki bir olasılığın, pazar akşamı ayırdına vardım. Birden aklıma Naomi Klein’in The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism (Şok doktrini: Felaket kapitalizminin yükselişi) yapıtı geldi. O anda da jeton düştü. Hemen tüm yorumcular Yunanistan krizinin AB’yi yıkabileceğini düşünüyor. Ancak krizlerin “yapıcı”, tıkanıklıkları açıcı özellikleri de olabiliyor. Ya bu kriz AB sürecini ilerletmek için bir fırsat yaratıyorsa! Şok doktrini Pinochet darbesi (İlk neoliberalizm deneyimi), 12 Eylül Darbesi (Türkiye’de Özal reformları, dışa açılma), Yeltsin’in parlamento saldırısı (korsan özelleştirmeler); 11 Eylül, İkiz Kuleler (Afganistan, Irak), tsunami ve katerina kasırgası (kıyı şeridinin alt sınıflardan “temizlenerek” büyük sermayeye açılması)... Klein’in savı çok açık (ve iyi belgelenmiş): Bu tür olaylar halkın bilincinde bir şok yaratıyor. Egemen güçler o güne kadar halka kabul ettiremedikleri ekonomik siyasi programları, bu şokun ardından hayata geçirebiliyorlar. AB süreci, (Avrupa çapında, ulus devletleri aşan homojen bir ekonomik, idari mekân yaratma projesi) 1990’lardan bu yana hep tabandan gelen direnişlerle aksıyor, her aşamada sendikaların, köylülerin, küçük, orta kapitalizmin muhalefetine çarpıyordu. Bu muhalefeti aşmak için gerekli merkezi siyasi irade, Avrupa çapında uygun bir kültürel iklim, böyle bir iradeyi tescil edecek “hegemonya” ilişkilerinin kurulamamasından dolayı şekillenemiyordu. Anayasa girişimi, bu engeli, neoliberalizmi yasalaştırarak aşabilirdi; ancak neoliberal projeyi tartışmaya açtı, bu nedenle oylanarak reddedildi. Bu tıkanıklık Lizbon Anlaşması’yla aşılacaktı, eğer İrlanda seçmeni, 12 Haziran 2008 referandumunda anlaşmaya hayır demeseydi... Şimdi “şok doktrinine” geri dönebiliriz. Referandumda hayır çıktıktan sonra İrlanda’da kriz hızla derinleşti, ekonomi dağılma noktasına geldi. AB yardımı, desteği kaçınılmaz oldu. Ekim 2009’da Lizbon Anlaşması yeniden referanduma sunuldu, bu sefer onaylandı. Kasım ayında İrlanda hükümeti, emekçilerin toplumsal haklarına, ücretlerine yönelik büyük bir kemer sıkma, krize uyum politikası uygulamaya koydu. Kısacası, mali krizin getirdiği “şok” İrlanda’yı terbiye etmiş, AB’nin, Brüksel’in iradesini kabul etmesini kolaylaştırmıştı. İrlanda küçük bir ülke ama deney öğretici. Eğer mali kriz içinde çökme noktasına gelen AB ülkeleri, birlikten çıkmayı göze alamaz, yardım karşılığında, Brüksel’in, Avrupa Merkez Bankası’nın iradesini, kendilerinden istenenleri yerine getirmeyi kabul ederlerse, AB’yi bir ileri siyasi, ekonomik düzeye taşımak söz konusu olabilir. Bu süreç pratikte, elinde kaynak olan ülkelerin öncelikle Almanya’nın diğer ülkelerin ekonomik yönetimleri üzerinde söz sahibi olmaya başlaması anlamına gelecek, böylece hegemonya sorunu fiilen aşılma sürecine girebilecek. Sınıfın bir parçası öbürüne karşı III. Enternasyonal’den günümüze kadar gelebilen sosyalistlerden Tony Cliff (1917- 2000), “esas mücadele işçi sınıfının bir kesimiyle öbürü arasında geçer... Eğer eyleme (direniş, grev vb...) çıkmak isteyen kesim geri kalanını ikna ederse, dönüp hep birlikte tükürseler karşı tarafı boğarlar” derdi. Bunun tam karşıtındaysa işçi sınıfının bir kesiminin öbür kesimine karşı kullanılması durumu var. Şimdi Yunan işçi sınıfı ekonomik, siyasi kazanımlarının, bu kriz kullanılarak tasfiye edilmesine direniyorlar. Yunanistan Başbakanı Papandreu (PASOK), ayakta kalabilmek için AB merkezinden mali yardım bekliyor. Ancak AB merkezinde, Almanya’da medya, “Yunanistan işçisi emeklilik yaşını 61’den 65’e çıkartmak istemiyor diye, Alman işçisi 68 yaşına kadar çalışmayı kabul etmeyecektir... Yunan işçilerinin konforlu emekliliğini biz mi finanse edeceğiz” havasında. Alman hükümeti, dönüp Yunanistan’a “yardım etmek istiyoruz ama... muhalefet güçlü... Hem size yardım etsek ya öbürleri vb...” diyor. Kriz derinleşiyor, Yunanistan hükümeti, halkı krizin yükü altında eziliyor. Mali sermaye İngiliz basını yoluyla, Yunanistan’ı birlikten çıkarın mesajı veriyor (The Times, 16/02). Alman hükümeti, kendi emekçi sınıfının direncini kullanarak, yardım edebilmek için, Yunan ekonomisi üzerinde doğrudan denetim istiyor. Yunan orta sınıfı bu talebi kabul edebilir. Yunan işçi sınıfı yalnızlaşabilir. Eğer “Yunanistan operasyonu” başarılı olursa, model, diğer “kriz kurbanı” ülkelere de dayatılabilir. İspanya’da yönetim, “İngiliz Amerikan medyası, finansal spekülatörler bizi batırmaya çalışıyorlar” diyormuş. Batırabilirlerse, oluşacak şokta İspanya da yeniden yapılandırılabilir. Böylece AB’de ekonomi yönetimi, ulusal iradeleri aşan bir düzeyde merkezileşmeye başlayabilir. [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com MHP lideri Bahçeli, ‘Başbakan TSK’ye bile gerek olmayacağõnõ açõklayabilir’ dedi ‘AKP dikta arayõşõnda’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bah- çeli, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn bir grup PKK’linin Habur’dan Tür- kiye’ye girişi konusunda kapatõlan DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’le yaptõğõ pazarlõğõn ayrõntõsõnõn ve “hükümetin başı”nõn bu konudaki rolünün belgeleriyle kamuoyuna açõklanmasõnõ ve milletten “özür dilenmesini” istedi. Bahçeli partisinin grup toplantõsõnda AKP’nin TBMM’deki sayõsal ço- ğunluğunun “sivil siyasetin otokrat arayışlarının” zemini hali- ne geldiğini AKP’nin “tek parti diktası” veya “Baas rejimi” arayõ- şõna girdiğini söyledi. Konuşmasõnda eski DEP millet- vekili Hatip Dicle’nin bir grup PKK’linin Habur’dan girişi konu- sunda İçişleri Bakanõ Atalay’õn Ah- met Türk’e “hâkimler ayarlandı” dediği iddiasõna da dikkat çeken Bahçeli, bu durumun kendileri için şaşõrtõcõ bir durum olmadõğõnõ, “beklenen bir durum” olduğunu ifade etti. MHP lideri Bahçeli, söz- lerini şöyle sürdürdü: “Habur’da yaşanan alçaklıklarla ilgili suçla- malardan kurtulmalarının yolu üstünkörü ve kurnazca yapılacak kaçamak açıklamalar değildir. Başta Başbakan olmak üzere İç- işleri Bakanı ile olaya müdahil idari, adli, güvenlik makamları- nın ve memurlarının bu zan ve töhmetten bir nebze olsun kur- tulmalarının ve haklarında veri- lecek hükmü belki hafifletmele- rinin yolu, yaptıkları yanlışları iti- raf etmekten, pişman oldukları- nı söylemekten ve milletimizden özür dilemekten geçmektedir.” Bahçeli, Erdoğan’õn Kürt açõlõmõy- la ilgili görüşlerini almak için davet et- tiği sanatçõlara da “tuzağa düşme- meleri” uyarõsõnda bulundu. Hükü- metin, “ihanet projesi”nin ilk ayağõnõ oluşturan ve PKK’lilerin Habur’dan teslimini içeren “Birinci yıkım sefe- ri”nde başarõlõ olamayõnca, “ikinci yı- kım seferi” başlattõğõnõ belirten Bah- çeli, bu kapsamda da toplumun sevdiği saydõğõ sanatçõ bilim adamlarõnõn da “yıkıma alet edilmelerinin söz ko- nusu” olduğunu belirtti. ‘Eşit katsayı’ istedi Üniversiteye girişte uygulanan katsayõyla ilgili Danõştay’õn iptal kararõna da değinen Bahçeli, bu ko- nuda, tüm liseler için “eşit katsayı” uygulanmasõnõ içeren yasa önerisi verdiklerini anõmsattõ. Bahçeli, an- cak hükümetin bu konuda yasal dü- zenleme yapmak yerine topu YÖK’e atarak bu konuyu da “istismar ve si- yasi tartışma malzemesi” yaptõğõ- na işaret etti. Erdoğan sanal darbe karşıtı Gül’ün görev süresi 5 yıl EMASYA Protokolü ve MGSB ile ilgili tartõşmalara değinen Bahçeli, “sanal darbe karşıtı” olarak nitelendirdiği Erdoğan’õ bu konuyu da istismar etmekle suçladõ. EMAS- YA protokolünün AKP’nin 7 yõllõk iktidarõ boyunca neden kaldõrõlmadõğõnõn ayrõ bir tartõşma konusu olduğuna işaret eden Bah- çeli, ‘‘Eleştirdiği belgenin altındaki ilk imza Erdoğan’ındır” diye konuştu. Erdo- ğan’õn mantõğõna göre Türkiye’nin “milli güvenliğe” de gereksinim duyulmadõğõnõn anlaşõldõğõnõ belirten Bahçeli, Erdoğan’dan yakõnda “TSK’ye de gerek olmadığı” açõklamasõ beklenebileceğini ileri sürdü. Devlet Bahçeli MHP grup toplantõsõ sonrasõnda gazetecilerin Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün görev süresine ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanõ’nõn gö- rev süresinin 5 yõl olduğunu ifade eti. “Okuma yazma bilen” herkesin bunu söyle değerlendireceğini belirten Bahçe- li, “5 yıl üzerinde sürdürülebilecek herhangi bir tartışma, çok farklı anlaşılmalara sebebiyet verebilir. Özellikle demokrasinin üzerinde aşırı derecede vurgu yaparak, sonradan de- mokrat olma heveslilerine karşı da çok büyük bir gölge düşürür” dedi. AKP’de, Cumhurbaşkanõ Gül’ün görev süresinin 7 yõl olmasõ gerektiği yüksek ses- le dillendirilmeye başlandõ. AKP’deki bu eğilimin nedeninin Erdoğan’õn cumhurbaş- kanlõğõ hesaplarõndan kaynaklandõğõ, Erdo- ğan’õn 2014 yõlõnda cumhurbaşkanlõğõ seçi- mi yapõlmasõnõ istediği belirtiliyor. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Siyasete yeni bir dil ve üslup kazandõrdõklarõnõ ileri sü- ren Başbakan Tayyip Erdo- ğan, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi siyasette seviyeyi düşürmekle suçladõ. CHP’nin Habur’a ilişkin gensoru önergesi hazõrlõğõyla ilgili olarak “Gen- soru yalamaya döndü” diyen Erdoğan, her iki lideri ağõr ifa- delerle eleştirdikten sonra “Bun- dan sonra ne Baykal’ı ne de Bahçeli’yi ağzıma almayaca- ğım” dedi. Erdoğan, partisinin grup top- lantõsõnda gündemdeki konula- ra ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP lideri Baykal’õn sõk sõk anketleri gündeme getir- diğini belirten Erdoğan, “Sayın Baykal, bizim oy oranımız se- ni niye bu kadar meşgul edi- yor, niye rahatsız oluyorsun, çok mu yükseldi oylarımız yoksa. Anketler senin, par- tin, tavırların ve politikala- rın hakkınde ne söylüyor, sen çık bunu anlat. Sayın Baykal, sen iktidar olmak için değil partinin başında kalabilmek için gayret sarf’ediyorsun” görüşünü savundu. Sosyal demokrat bir siyasi partinin üst üste seçimleri kay- betmesi durumunda liderinin partinin başõnda duramayaca- ğõnõn belirtildiğine dikkat çeken Erdoğan, “Sen niye bu kadar dayatıyorsun, ya bırak, artık senden sosyal demokratlar da memnun değil. Çakıldın kal- dın diyorlar. Ben memnunum, senin gibi ana muhelefet lide- rine can kurban, yeter ki ora- da kalıver ya” dedi. Baykal’õn Habur olayõyla ilgili gensoru önergesi vereceğini açõkladõğõnõ anõmsatan Erdo- ğan, gensorunun da artõk yalama olduğunu söyledi. Bu konuda İç- işleri Bakanõ Beşir Atalay ile es- ki DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün gerekli açõklamalarõ yaptõğõnõ belirten Erdoğan, Ha- bur’daki uygulamanõn tamamen yasalar çerçevesinde yapõldõğõ- nõ, Türkiye’de örneği ilk olan bir uygulama olmadõğõnõ söyledi. Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmalarõna yan- sõyan hõrçõnlõğõn siyasetin seviye kaybetmesine neden olduğunu ileri sürdü. Siyasi tarihte bu kadar küfür ve aşağõlama ifa- desinin yer aldõğõ başkaca bir konuşma olmadõğõnõ savunan Erdoğan, “Adeta bir küfür, hakaret antolojisi oluşturuldu. Türkçe argo sözlüğü didik didik edilmiş, her kelime bir cümle içinde kullanılmış. Bu ifadeler sağlıksız ve prob- lemli bir ruh halini gösteri- yor” dedi. Bahçeli’nin haçlõ ordusu ve MHP sõralarõna bir metre yak- laşõlmasõyla ilgili açõklamalarõnõ anõmsatan Erdoğan, şöyle ko- nuştu: “Tahammül etmek, to- lere etmek, aklıselimle hare- ket etmek bizim medeniyeti- mizin gereğidir. En başın- dan itibaren yaptığımız gibi birleştirici, bütünleştirici bir üslupla konuşmaya devam edeceğiz. Bundan sonra fev- kalade bir durum olmazsa ne sayın Baykal’ı ne de Bahçe- li’yi ağzıma kolay kolay al- mayacağım.” ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - AKP’liler, Cumhurbaşkanlõğõ seçi- mine ilişkin yasa tasarõ- sõnda yetkinin YSK’ye verildiğini söylemekle bir- likte Abdullah Gül’ün görev süresinin 7 yõl ol- masõ gerektiğini açõkça dile getirmeye başladõlar. AKP, bugüne kadar bu konuda net bir karar ver- memişti. Cumhurbaşka- nõnõn halk tarafõndan se- çimine ilişkin yasa tasarõ- sõnõn hazõrlõklarõ sõrasõnda AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, parti olarak Gül’ün görev sü- resinin 5 yõl olduğu ka- naatinin olduğunu açõkla- mõştõ. CHP lideri Bay- kal’õn Gül’ün görev süre- sinin 5 yõl olduğu yönün- deki açõklamasõ üzerine AKP yöneticileri, Gül’ün görev süresinin 7 yõl ol- duğu yönünde açõklama- larda bulundular. AKP Grup Başkanve- kili Bekir Bozdağ, hu- kukta “tamamlanmış bir işleme dokunmama ilkesi”nin olduğunu be- lirterek Gül’ün 7 yõllõğõ- na seçilme işleminin ta- mamlandõğõna dikkat çekti. Fransa örneğini ve- ren Bozdağ, “Parti için- de 5 yıldır diyen de var 7 yıl diyen de. Benim düşüncem görev süresi 7 yıldır ve ikinci kez de aday olmasına engel yoktur. Ancak ikinci kez aday olamaz da de- nilebilir, bu da tartışı- lır” dedi. Bozdağ, bu ko- nuya zamanõ gelince YSK’nin netlik kazandõ- racağõnõ söyledi. Kuzu: 7 yıl olmalı TBMM Anayasa Ko- misyonu Başkanõ Bur- han Kuzu, Gül’ün eski anayasa hükmüne göre 7 yõllõğõna seçildiğini belir- terek görev süresinin 7 yõl olmasõ gerektiğini söy- ledi. Kuzu, sorunun çö- zümü için asõl olarak ana- yasaya geçici bir madde konmasõ gerektiğini kay- dederek partiler arasõnda bir anlaşma olmasõ duru- munda bunun yapõlabile- ceğini bildirdi. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, “Referan- dumdan önceki anayasa diyordu ki, ‘Cumhurbaş- kanõ’nõn görev süresi 7 yõldõr’. Bu mantığa göre Sayın Sezer’in görev sü- resinin 14 Mayıs 2007’de bittiğini kabul etmek la- zım. Ancak Sezer, ağus- tos sonuna kadar Cum- hurbaşkanlığı görevine devam etti. Dolayısıyla o zaman sesi çıkmayan Sa- yın Baykal, bu mantıkla görev süresinin 5 yıl ol- duğunu nasıl söyleyebi- lir?” diye konuştu. Farklı senaryolar TBMM kulislerinde Gül’ün görev süresiyle il- gili olarak farklõ senar- yolar dile getiriliyor. Cum- hurbaşkanõ Gül’ün, bir sonraki seçimde Başbakan Tayyip Erdoğan’õn aday olmasõna kesin gözüyle baktõğõ, görev süresinin 5 yõl olmasõ durumunda ikinci kez aday yapõlma- yacağõnõ düşünerek süre- nin 7 yõl olmasõnõ istediği kaydediliyor. Bir başka iddiaya göre ise Erdo- ğan’õn genel başkanlõk sü- resinin parti tüzüğüne gö- re 2015 yõlõnda sona ere- ceği, bu nedenle Cum- hurbaşkanlõğõ seçiminin 2014 yõlõnda yapõlmasõnõ istediği belirtiliyor. Erdo- ğan ile Gül arasõnda son dönemde bazõ görüş ayrõ- lõklarõ yaşandõğõ, ilk kez halk tarafõndan seçilen Cumhurbaşkanõ olmak is- teyen Erdoğan’õn, Gül’ün ikinci kez aday olmasõ olasõlõğõna karşõ sürenin 7 yõl olmasõnõ istediği de kuliste konuşuluyor. BUGÜN MEDENİ YASA’NIN KABUL EDİLİŞİNİN 84. YILDÖNÜMÜ ‘Aydõnlõk dünyanõn ilk õşõğõ...’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği’nce (CKD), Medeni Yasa’nõn kabulünün 84. yõldönümü nedeniyle Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merke- zi’nde etkinlik gerçekleştirilecek. Aynõ zamanda Türk-İş Genel Mer- kezi’nin önünde özlük haklarõ için 65 gündür eylem yapan TEKEL işçisi kadõnlara da adanan “Bir Devrim Yasası Olarak Medeni Yasa ve Bu- gün” başlõklõ etkinlik, bugün saat 14.00’te başlayacak. CKD Genel Başkanõ Avukat Şenal Sarıhan, Medeni Yasa’nõn kabulü- nün 84. yõldönümü nedeniyle yazõ- lõ açõklama da yaptõ. Sarõhan açõk- lamasõnda şunlarõ kaydetti: “17 Şubat 1926 devrim yasala- rımızın en önemlilerinden olan Medeni Yasa’nın doğum günü- dür. Devrimci hükümetin birbiri ardına yasalar çıkarışının nedeni dönemin bakanlarından Şükrü Ka- ya’nın şu sözleri ile açıklanmak- tadır: ‘Memleketin esenliğini üst- lenmiş, Cumhuriyeti sağlamlaştõrmak ve güçlendirmek istiyorsanõz Cum- huriyete layõk yasalar yapõnõz. Ge- riciliği besleyen kurallarõ ortadan kal- dõrõnõz.’ Diğer adı ile Türk Yurt- taşlar Yasası olan Medeni Yasa, bütün bir toplumumuzu ümmet ol- maktan yurttaş olmaya, kul ol- maktan birey olmaya taşıyordu. Özellikle kadınlar için aydınlık bir dünyanın ilk ışıkları yakılı- yordu. Cumhuriyeti kuran irade, bu kuruluşta kadınların emeğini yasalarla koruma altına almayı gö- rev bilmişti. Aynı yasanın gerek- çesinde Mahmut Esat Bozkurt, iler- leyen yaşamın yeni gereksinimler yaratacağını, bu nedenle de yapı- lan yasaların değişmez hükümler olmadığını, ileri doğru yeni yasa- larla aydınlanmanın süreceğini işaret ediyordu.” AKP lideri Erdoğan grup toplantısında yaptığı konuşmada Baykal ve Bahçeli’ye ağır eleştiriler yöneltti. (Fotoğraf:AA) Erdoğan, siyasette seviyeyi düşürmekle suçladõğõ CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal’a “Hizipçi, kendini darõ ambarõnda görüyor” derken, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi “Sağlõksõz ve problemli ruh hali, dengesini ve hafsalasõnõ kaybetmiş” ifadeleriyle eleştirdi. ‘‘BBaayykkaall’’ıı ddaa BBaahhççeellii’’yyii ddee aağğzzıımmaa aallmmaayyaaccaağğıımm’’ Cumhurbaşkanõnõn görev süresini belirleyecek kararda AKP liderinin Köşk’e çõkma hesaplarõ yatõyor Erdoğan için Gül’e 7 yıl Dinler arası diyalog Haber Merkezi - “Dinler arasõ diyalog” 27 Şubat Cumartesi günü İstanbul’da Ca- ğaloğlu Halkeğitim Merkezi’nde düzenle- necek toplantõyla tartõşmaya açõlacak. Saat 14.00’te başlayacak toplantõya, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Yümni Sezen, Hitit Üniversitesi İlahi- yat Fakültesi’nden Prof. Dr. Nadim Macit, Ankara İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Bayraktar ve araştõrmacõ-yazar Ahmet Tekin konuşmacõ olarak katõlacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle