22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Yasa No 657, Madde 4, Fıkra C 15 Aralık 2009’da Ankara’nın merkezi Kızılay’da TEKEL işçilerinin başlattığı pasif direniş ikinci ayını doldurdu. Emek tarihinin bütün önemli mücadele dönemlerinde olduğu gibi, TEKEL işçilerinin direnişinin gündemi de artık başlangıçtaki kıvılcım ateşinin çok çok üstüne taşındı. TEKEL işçilerinin Kızılay direnişi, sadece 4-C diye anılan bir kanun maddesinin hukuki tartışması olmaktan çıktı; AKP hükümetinin emek düşmanı ve sermaye yanlısı politikalarının tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmesine olanak sağladı. 4-C maddesi diye anılan düzenleme neydi? 4-C, hukuki açıdan nasıl değerlendirilmelidir? Türkiye emek hareketi açısından 4-C’nin anlamı nedir? Bugünkü yazımda okuyucularıma bu konularda derli toplu bir değerlendirme sunmanın yararlı olacağını düşündüm. 1999’da Bülent Ecevit başkanlığında kurulan 57. (koalisyon) hükümeti, özelleştirilen işletmelerde işsiz kalan işçilerin, sendikalarının oluşturduğu bir listeye göre, diğer kamu kuruşlarında çalıştırılmasına olanak sağlayacak bir bakanlar kurulu kararı çıkartır. Buradaki önemli ayırım, o tarihteki uygulamada ilgili personelin kamu kurumlarında “işçi” statüsünde istihdamının sürdürülmesi ve özlük haklarının korunmasıdır. AKP hükümeti söz konusu karara, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 4. maddesine C bendini ekler ve “bir hizmet akdine bağlı çalışan, ancak işçi olmayan kişilerin işe alınmalarına Bakanlar Kurulu karar verir” hükmüyle yeni bir uygulama getirir. Söz konusu ek, yasadaki ifadesiyle Özelleştirme Mağdurlarının Mağduriyetinin Giderilmesi amacını taşımaktadır ve bundan böyle 4-C adını alır. Bu uygulamadan yararlanabilmek için özelleştirme sonrası işini kaybeden işçilerin, Özelleştirme Dairesi Başkanlığı’ndan “mağduriyetlerini gösterir” bir belge almaları ve 1 ay içerisinde de 4-C statüsüne başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Ancak, 4-C maddesine tabi kişiler, artık “işçi” statüsünde değildir; “memur” da değildir. Dolayısıyla İş Kanunu’na bağlı değillerdir. Böylelikle yasada tanınan 40 saatlik çalışma hükümlerine de bağlı olmadıklarından, “fazla mesai”, “yıllık izin” ve diğer benzeri sosyal haklardan yararlanmaları söz konusu değildir. “İşçi” ya da “memur” olmadan “çalıştıklarından” dolayı, herhangi bir sendikaya da üye olmaları mümkün değildir. Dahası, Bakanlar Kurulu söz konusu “çalışanlar”ın en fazla 10 ay müddetle ve meslekleriyle ilgili olsun, olmasın, herhangi bir kamu kuruluşunda çalışabileceklerine karar vermeye yetkilidir. 10. ayın sonrasında başka bir yerde çalıştırılmaları veya bütünüyle işsiz kalmaları mümkündür. Özetle, 4-C “çalışanı” 10 ay boyunca ilgili meslekleriyle hiç alakasız bir işyerinde, asgari ücret düzeyinde çalışmaya mecbur kılınmış; bağlı oldukları amirin tümüyle keyfi uygulamalarına ve iki dudağının arasındaki emirlere bağımlı bir konuma sürüklenmiştir. “4-C”nin bir “kölelik düzeni” olarak adlandırılmasındaki nedenler açıktır. AKP hükümetinin getirmiş olduğu 4-C maddesi, “bir hizmet akdine bağlı olarak çalışan” ancak “işçi ya da memur olmayan” kişiler tanımıyla hukuk tekniğine aykırı; ve 12 Eylül hukukunu canlandıran bir uygulamaya imza atmıştır. 4-C maddesi, gerek anayasaya, gerekse İş Yasası’na ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir hukuk ihlalidir. =============== Bu yazının hazırlanmasında değerli dostum Murat Özveri’nin Özgür Kocaeli gazetesindeki köşe yazılarından ve bana özel olarak ilettiği anekdotlarından sıkça yararlandım. Kendisine teşekkür borçluyum. [email protected] Önce ısrarla altını çizelim: Kriz Türkiye’de en çok istihdama darbe vurdu. Son verilere göre ülkede 5.2 milyon kişi işsiz. Umutsuz işsizler hesaba katıldığında nüfusun yüzde 20’sine kadar çıkıyor oran. Her 4 eğitimli ve nitelikli gençten birinin işsiz olması ise “bu ülkede yanlış giden bir şeyler olduğunu” açıkça ortaya koyuyor. Hal böyle iken ülkenin işsizlik sorunu bir türlü hükümetin ekonomi politikalarının ana eksenini oluşturamadı. Oluşturamıyor. ‘Hızlı büyüme’ ne yazık ki daha fazla iş yaratmayı başaramadı. Neden? Çünkü yıllar boyunca yurtdışından gelen sermayeye ve yüksek dış ticaret açığına dayalı, ithalata bağımlı bir büyüme modeli sürdürüldü. Ürettiğimiz malın hammaddesinin neredeyse tümüne yakınını ithal ettik. Ve emek daima göz ardı edildi. İç pazarda neler olup bittiğini, bu kadar hızlı büyürken nasıl olup da insanların işlerini kaybettiğini sorgulamadı kimse. Bu arada sendikalar da giderek işlevsizleşmişti. Kamuda kadrolu yerine sözleşmeli personele geçiş son sürat gerçekleşirken özel sektörde de taşeronlaşma süreci alıp başını gitmişti. Tam da patronların istedikleri gibi… Önceki gün TÜSİAD’ın yeni yönetimi Ümit Boyner’in başkanlığında, yeni dönemde gerçekleştireceği icraatları ve ağırlık vereceği konuları açıklarken istihdam sorununa karşı çözüm önerisini de sundu: “Esnek Çalışma” modeli. Patronlar kulübünün sunduğu model şüphesiz kendilerine en yakın olanı. Ama derhal şu soruyu akla getiriyor: Adalet ve yargıdan eğitime, anayasadan seçim yasasına, IMF’den bütçe açıklarına, demokrasiye kadar toplumsal her sorun üzerinde ciddi çıkışları ve söylemleri olan bir kurum olarak ülkenin en büyük sorunlarından biri olan istihdama neden yalnızca “esnek istihdam” gözlüğü ile bakılıyor. Maliyeti ucuz, parçalanmış bir işgücü piyasasını savunan bu bakış diğer konularda TÜSİAD’ın inandırıcılığını zedelemez mi? TEKEL işçilerinin sorunu karşısında “Biz buna taraf olmayız” yanıtı ile bütünüyle örtüşen bu öneri, patronlar kulübünün Türkiye’nin istihdam sorununda işin en kolayına kaçtığını da açıkça gözler önüne seriyor. Yeni iş alanları yaratılması konusunda önderlik yapabilecekken… Ya da hükümetin istihdam politikasında bugüne kadar inatla sürdürdüğü yanlışları gözler önüne sermek varken… Peki, TÜSİAD esnek çalışma modeline nasıl yaklaşacak? Acaba TÜSİAD, bir avuç şirkette sadece orta ve üst kademe beyaz yakalıların sahip olduğu, “işi doğru ve zamanında yapma” odaklı, “nerede ne zaman yapacağı önemli değil, isterse evinden yapsın” anlayışı ile yürütülen ve adına esnek çalışma denilen uygulamadan mı bahsediyor, Türkiye gerçeklerini bilmeden? Yoksa “Verilen her işi ses çıkarmadan yapacak bir işçi; istediği zaman istediği kadar işçi bulacak, istediği zaman atacak bir patron, tazminat ve benzeri maliyetlerden arındırılmış bir sistem mi?” bahsettiği… Peki, nereye kadar sürecek bu? Bu yapının da kendilerini ve toplumu ancak bir yere kadar götüreceği, çok daha yapısal bir değişim, daha doğrusu bir paradigma değişikliği olmadan kapitalist sistemin var olduğu şekilde varlığını sürdüremeyeceği anlaşılmıyor mu? TÜSİAD’ın taraf olmayacağını açıkladığı TEKEL işçilerinin sürdürdüğü hak arama mücadelesi, aslında bir şekilde hepimizin geleceği için verilen bir savaşım. Ve görülüyor ki bu konuda işçilere verilecek destek sadece yine diğer işçiler, emekçiler ve toplumun kimi duyarlı kesimleri ile sınırlı kalacak… TÜSİAD İşsizlikte İşin Kolayını Seçti KISA... KISA... Ahmet Ertürk, Gül’ün danışmanı oldu Eski Tasarruf Mevduatõ Si- gorta Fonu (TMSF) Başkanõ Ahmet Ertürk, Cumhurbaşka- nõ Abdullah Gül’ün ekonomi ile ilgili konulardan sorumlu başdanõşmanlõğõna atandõ. Er- türk ise “Güzel teklifler geldi. Ancak kararõmõzõ bu yönde kullandõk” dedi. Sezon Pirinç Yönetim Kurulu Başkanõ Mehmet Erdoğan, anava- tanõ Çin olan, İtalya’da kõsõtlõ mik- tarda üretilebilen siyah pirinci ya- rõm kiloluk paketlerde piyasaya sunmaya başladõklarõnõ söyledi. Si- yah pirincin Türkiye’de de satõş fi- yatõ 3.5-4 Avro civarõnda olacak. Thomas Cook LykiaWorld’ü övdü Türkiye’ye İngiltere ve İrlanda pazarõndan turist getiren tur şirketi olan Thomas Cook, özel bir kon- sept hazõrladõğõ dünyanõn sayõlõ 6 oteli arasõnda Tür- kiye’den LykiaWorld Antalya’ya yer verdi. LykiaWorld Antalya ‘konumu ve yüksek standartlarõ’ nede- niyle listeye girmeye hak kazandõ. Ekonomi Servisi - Taşõt Araçlarõ Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yöne- tim Kurulu Başkanõ Ömer Burhanoğ- lu başta Toyota olmak üzere Honda ve diğer otomobil üreticilerinin araç geri ça- ğõrõmlarõnõn üzücü olduğunu belirterek, “Bu firmalar gaz pedalı dahil diğer so- run yaşadıkları ürünleri Türkiye’de üretselerdi sorun yaşamazlardı” dedi. Burhanoğlu, yaşanan geri çağõrmala- rõn üzücü olduğunu geri çağõrmaya sebep olan gaz pedalõ ve diğer ekipmanlarõn üre- timinin Çin’de yaptõrõldõğõna işaret etti. Burhanoğlu, “Burada karar verirken tek kriterin maliyet olmaması gerek- liliği görülmektedir. Orijinal ürün üreticisi firmaları, deniz aşırı ülkeler arasında en kaliteli üretimi yapan Türk otomotiv tedarik firmalarına daha çok güvenip parçalarını ülke- mizde ürettirmeleridir. Türk Otomo- tiv Tedarik Sanayi, 50 yıllık tecrübe- si ile yüksek kalite ve bilgi birikimine, müşteri memnuniyeti odaklı çalışma anlayışına sahiptir ve otomotiv disip- linini çok iyi bilmektedir” dedi. Türk otomotiv tedarik firmalarõnõn, ba- zõ mamuller dõşõndaki tüm parçalarõ içe- ren ürün gamõ ile bir aracõn yüzde 95’ini üretebilecek kapasitede olduğunu kaydeden Burhanoğlu, “Bugüne dek dünyada Türk menşei bir ürün ne- deniyle geri çağırma yaşanmadı. Söz konusu firmalar sorunlu gaz pe- dallarını, fren sistemlerini Türki- ye’den tedarik etselerdi bu sorunlar yaşanmazdı” diye konuştu. Türkiye devleri üretiyor TAYSAD üyesi Türk otomotiv te- darik firmalarõ, yurtiçinde Toyota, Hyundai, TOFAŞ, Oyak Renault, Ana- dolu Isuzu gibi şirketler için üretim ya- parken yurtdõşõnda da Renault France, Saab, General Motors ve Isuzu mar- kalarõ ile çalõşõyor. Türkiye’de Toyota fren sistemlerini Bosch Fren Simleri’nden tedarik ediyor. Aka Otomotiv, Atay Makina, Filka, Or- san, Sadõk Otomotiv ve Topçesan ise yur- tiçi ve yurtdõşõ için fren sistemleri ve gaz pedallarõ üreten Türk firmalarõ arasõnda yer alõyor. ‘Posta Hizmetleri Kanunu Tasarõsõ’ taslağõ serbestleşme görünümü altõnda özel sektör tekeli oluşturulmasõnõ öngörüyor. Taslak rantõn dağõtõlmasõna dönük Postada aslan payı özele MURAT KIŞLALI ANKARA - Hükümetin gündemin- deki posta hizmetleri yasa taslağõna gö- re, posta hizmetlerinde PTT’nin teke- li kaldõrõlacak ve yerine “evrensel posta hizmetleri yükümlüsü” adõyla bir özel sektör tekeli oluşturulacak, pos- ta sektörü özel işletmecilere açõlacak ve bu sektörü denetlemek üzere tamamen hükümetin güdümünde bir düzenleyi- ci üst kurul kurulacak. Haber-Sen Sen- dikasõ Genel Başkanõ Ali Yılbaşı, “PTT’nin 2008 kârı 380 milyon TL idi. Bu taslak bu rantın dağıtılması- na dönük bir düzenlemedir” dedi. Ulaştõrma Bakanlõğõ ile PTT’nin ha- zõrladõğõ ve Bakanlar Kurulu’na sunu- lan “Posta Hizmetleri Kanunu Ta- sarısı” taslağõ ile serbestleşme görü- nümü altõnda bir özel sektör tekeli oluşturulacak. Posta hizmetleri piya- sasõnõn düzenlenmesi, fiyatlama da dahil hükümet güdümündeki Posta Hizmetleri Düzenleme ve Denetleme Kurulu’na bõrakõlacak. Kurul’un işle- yişini düzenleyen 11. Madde’ye göre hem PTT’nin hem de diğer posta hiz- metleri sağlayõcõlarõnõn birer tem- silcisinin bulunduğu Kurul’da tüketicileri ise Sanayi ve Ticaret Bakanlõğõ’nõn önereceği iki kişiden biri temsil edecek. Dolayõsõyla bu temsilci de hüküme- tin güdümünde ola- cak. Kurul’un tüm üyeleri Ulaştõrma Ba- kanõ tarafõndan seçile- cek, kurul başkan ve yar- dõmcõsõ da bu bakan tara- fõndan atanacak. Taslağõn “Tanımlar” başlõklõ 2. Maddesi’nde “Evrensel posta hiz- meti: Bir posta hizmetinin TC sı- nırları içerisinde tüm kullanıcılar için karşılanabilir ücretlerle kesintisiz olarak sağlanmasını, evrensel posta hizmet yükümlüsü: Evrensel posta hizmetlerini görev sözleşmesi veya yetki belgeleri uyarınca sağlamakla yükümlü kılınan hizmet sağ- layıcısını, hizmet sağla- yıcısı: Posta sektö- ründe yetkilendi- rilmiş anonim şir- keti, yetki belge- si: Kurul tara- fından belirle- necek bedel karşılığı verile- cek belgeyi, ifade eder” hükümleri yer alõyor. “Posta Tekeli” başlõklõ 5. Madde’de de “Aşağıdaki hizmetler evrensel posta yü- kümlüsünün tekelindedir” denildik- ten sonra bu özel sektör şirketinin te- kelinde olan hizmetler sayõlõyor. Taslağõn “Evrensel posta hizmeti gelirleri” başlõklõ 20. Maddesi’nde ise sözde serbestleştirilen posta hiz- metleri sektöründeki gelirlere yer ve- riliyor. Kamudan özele kâr transferi Söz konusu gelirler, “Yetki belge- sine ilişkin tahsil edilen her türlü üc- retin yüzde 25’i, hizmet sağlayıcıla- rının vermiş oldukları beyanname- de belirtilen net satışın yüzde 1’i ora- nında tutar ile idari para cezalarının yüzde 20’si oranındaki tutar ka- lemlerinden” oluşuyor. Aynõ maddede “Evrensel posta hiz- meti hedeflerinin gerçekleşmesini mali açıdan desteklemek ve net ma- liyet yükünü karşılamak üzere ev- rensel posta hesabı oluşturulur” de- nilerek, idari cezalar da dahil kamunun elde edeceği gelirlerin bir bölümünün hükümet eliyle oluşturulacak özel sek- tör tekeline aktarõlmasõ sağlanõyor. Siyah pirinç Sezon’la Türkiye pazarında Taslak, PTT tekelini kaldõrõyor. Haber-Sen Sendikasõ Genel Başkanõ Ali Yõlbaşõ, “PTT’nin 2008 kârõ 380 milyon TL idi. Bu taslak bu rantõn dağõtõlmasõna dönük bir düzenlemedir” dedi. Ekonomi Servisi - İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin Özince, “İş Bankası bugün konsolide grup olarak özvarlık büyüklüğüyle 15 milyar liralar seviyesinde Türkiye’nin en büyük konsolide özvarlığını sürdürebildiğine göre, ulusal sermayenin gücü konusunda da çok faz- la endişeye düşmemek lazım” dedi. Özince, İş’le Buluşmalar toplantõsõnda yaptõ- ğõ konuşmada, yõl sonu rakamlarõ açõklandõğõn- da Türk Lirasõ kredilerde İş Bankasõ’nõn muhte- melen en büyük paya sahip olacağõnõ söyledi. 2009 için sektörün kârlõ sonuçlar aldõğõnõn gö- rüldüğüne işaret eden Özince, “İş Bankası da iyi bir netice aldı ve alınan neticenin iyiliği, his- sedarlarına kâr olarak dağıtılmaktan çok, ge- leceğin işlerine sermaye olarak tahsis edilmek üzere mali bünyede kalacak. Bunun bankacılık için de Türk ekonomisi için de ilerisi için ye- rinde bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Bankanõn İzmir İktisat Kongresi’nin ürünü olduğunu hatõrlatan Özince, “Orada çıkan ulusal bankacılık politikasının ürünüdür. Cumhuriyet kurumudur. Daima da öyle ka- lacak. Kamu kuruluşu değildir, özel, devlete ait olmayan yegâne kamusal oluşum” dedi. İş yaratma ve Türkiye’nin yarõnlarõnõn iyiye gideceği düşüncesi konusunda olumlu düşündüklerini vurgula- yan Özince, “Biz macera olsun diye değil, buna inandığımız için yatırım yapmaya devam ediyo- ruz. Yatırımı da özellikle başta kendi sektörümüze olmak üze- re örnek olsun diye. Zor za- manda insanlar cesaretlensin diye yapıyoruz. Bu konuda bir önderlik yapmaya gayret ediyoruz” şeklinde konuştu. B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Ekonomi Servisi - PTT ve Ge- dik Yatõrõm, yaptõklarõ işbir- liği ile borsayõ Anadolu’ya ta- şõyor. Buna göre Anadolu’da yaşayan tasarruf sahipleri bu- günden itibaren PTT şubele- ri aracõlõğõyla borsada işlem yapabilecek ve Gedik Yatõ- rõm’õn sunduğu tüm yatõrõm hizmetlerinden yararlanabi- lecek. İşbirliği kapsamõnda, tasarruf sahipleri, borsada işlem ya- pabilmeleri için gereken ev- raklarõ tüm PTT merkezle- rinden edinebilecek, doldur- duklarõ evraklarõ PTT aracõ- lõğõ ile ücretsiz olarak Gedik Yatõrõm’a ulaştõrabilecek, pa- ra yatõrma ve çekme işlem- lerini PTT üzerinden mas- rafsõz olarak gerçekleştire- bilecek. İşbirliğinin duyurulduğu top- lantõda konuşan Gedik Yatõ- rõm Yönetim Kurulu Başka- nõ Erhan Topaç, PTT’nin olduğu ve hiçbir bankanõn ol- madõğõ yer sayõsõnõn da 1179 olduğunu vurguladõ. PTT AŞ olacak PTT Yönetim Kurulu Başkanõ ve Genel Müdürü Osman Tural PTT’nin özelleştiril- mesi tartõşmalarõyla ilgili “PTT Bank’ın özelleştiril- mesiyle ilgili herhangi bir çalışma söz konusu değil. PTT’nin Anonim Şirket olarak teşkilatlanmasıyla ilgili bir yasa çalışması var. Özelleştirme yok” dedi. Borsa PTT ile Anadolu’ya taşınıyor Toyota son bir yılda ağırlıklı olarak ABD’de olmak üzere 8 milyondan fazla aracını başta gaz pedallarında ya- şanan sorun nedeniyle servislerine ge- ri çağırmıştı. Şirket Türkiye’den de 57 bin 301 adet araç için geri çağırma kampanyası başlattı. Honda ve Peugeot-Cit- roen’den (PSA) geçtiği- miz günlerde birer modeliyle ilgili ge- ri çekme planı açıklandı. Honda elek- tronik cam açma ünitesi ve air-bag sis- temlerindeki bozukluktan ötürü 650 bin aracı geri çağırdı. Bugüne kadar Türkiye’nin ürettiği yan ürünler nedeniyle hiçbir otomobil üreticisinin sorun yaşamadõğõ belirtildi. Araçlarda yaşanan sorunlar nedeniyle geri çağõrma yoluna giden otomobil üreticileri zor günler geçiriyor. ‘Toyota pedallarõ bizden alsaydõ sorun yaşamazdõ’ Taşıt Araçları Yan Sa- nayicileri Derneği Yö- netim Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu . BİRÇOK ARAÇTA SORUN ÇIKTI Ulusal sermayede endişeye düşmeyelim İş Bankasõ Genel Müdürü Özince, macera olsun diye değil buna inandõklarõ için yatõrõm yapmaya devam ettiklerini söyledi. Ersin Özince.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle