Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
EKONOMİ POLİTİK
ERİNÇ YELDAN
Yasa No 657,
Madde 4, Fıkra C
15 Aralık 2009’da Ankara’nın merkezi Kızılay’da
TEKEL işçilerinin başlattığı pasif direniş ikinci ayını
doldurdu. Emek tarihinin bütün önemli mücadele
dönemlerinde olduğu gibi, TEKEL işçilerinin
direnişinin gündemi de artık başlangıçtaki kıvılcım
ateşinin çok çok üstüne taşındı. TEKEL işçilerinin
Kızılay direnişi, sadece 4-C diye anılan bir kanun
maddesinin hukuki tartışması olmaktan çıktı; AKP
hükümetinin emek düşmanı ve sermaye yanlısı
politikalarının tüm çıplaklığıyla gözler önüne
serilmesine olanak sağladı.
4-C maddesi diye anılan düzenleme neydi? 4-C,
hukuki açıdan nasıl değerlendirilmelidir? Türkiye
emek hareketi açısından 4-C’nin anlamı nedir?
Bugünkü yazımda okuyucularıma bu konularda
derli toplu bir değerlendirme sunmanın yararlı
olacağını düşündüm.
1999’da Bülent Ecevit başkanlığında kurulan
57. (koalisyon) hükümeti, özelleştirilen işletmelerde
işsiz kalan işçilerin, sendikalarının oluşturduğu bir
listeye göre, diğer kamu kuruşlarında
çalıştırılmasına olanak sağlayacak bir bakanlar
kurulu kararı çıkartır. Buradaki önemli ayırım, o
tarihteki uygulamada ilgili personelin kamu
kurumlarında “işçi” statüsünde istihdamının
sürdürülmesi ve özlük haklarının korunmasıdır.
AKP hükümeti söz konusu karara, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu’nun, 4. maddesine C
bendini ekler ve “bir hizmet akdine bağlı çalışan,
ancak işçi olmayan kişilerin işe alınmalarına
Bakanlar Kurulu karar verir” hükmüyle yeni bir
uygulama getirir. Söz konusu ek, yasadaki
ifadesiyle Özelleştirme Mağdurlarının
Mağduriyetinin Giderilmesi amacını taşımaktadır
ve bundan böyle 4-C adını alır.
Bu uygulamadan yararlanabilmek için
özelleştirme sonrası işini kaybeden işçilerin,
Özelleştirme Dairesi Başkanlığı’ndan
“mağduriyetlerini gösterir” bir belge almaları ve 1
ay içerisinde de 4-C statüsüne başvuruda
bulunmaları gerekmektedir.
Ancak, 4-C maddesine tabi kişiler, artık “işçi”
statüsünde değildir; “memur” da değildir.
Dolayısıyla İş Kanunu’na bağlı değillerdir.
Böylelikle yasada tanınan 40 saatlik çalışma
hükümlerine de bağlı olmadıklarından, “fazla
mesai”, “yıllık izin” ve diğer benzeri sosyal
haklardan yararlanmaları söz konusu değildir.
“İşçi” ya da “memur” olmadan “çalıştıklarından”
dolayı, herhangi bir sendikaya da üye olmaları
mümkün değildir. Dahası, Bakanlar Kurulu söz
konusu “çalışanlar”ın en fazla 10 ay müddetle ve
meslekleriyle ilgili olsun, olmasın, herhangi bir
kamu kuruluşunda çalışabileceklerine karar
vermeye yetkilidir. 10. ayın sonrasında başka bir
yerde çalıştırılmaları veya bütünüyle işsiz kalmaları
mümkündür.
Özetle, 4-C “çalışanı” 10 ay boyunca ilgili
meslekleriyle hiç alakasız bir işyerinde, asgari
ücret düzeyinde çalışmaya mecbur kılınmış; bağlı
oldukları amirin tümüyle keyfi uygulamalarına ve iki
dudağının arasındaki emirlere bağımlı bir konuma
sürüklenmiştir. “4-C”nin bir “kölelik düzeni” olarak
adlandırılmasındaki nedenler açıktır.
AKP hükümetinin getirmiş olduğu 4-C maddesi,
“bir hizmet akdine bağlı olarak çalışan” ancak “işçi
ya da memur olmayan” kişiler tanımıyla hukuk
tekniğine aykırı; ve 12 Eylül hukukunu canlandıran
bir uygulamaya imza atmıştır. 4-C maddesi, gerek
anayasaya, gerekse İş Yasası’na ve Türkiye’nin
taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı bir
hukuk ihlalidir.
===============
Bu yazının hazırlanmasında değerli dostum
Murat Özveri’nin Özgür Kocaeli gazetesindeki
köşe yazılarından ve bana özel olarak ilettiği
anekdotlarından sıkça yararlandım. Kendisine
teşekkür borçluyum.
ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr
Önce ısrarla altını çizelim: Kriz
Türkiye’de en çok istihdama darbe
vurdu. Son verilere göre ülkede 5.2
milyon kişi işsiz. Umutsuz işsizler
hesaba katıldığında nüfusun yüzde
20’sine kadar çıkıyor oran. Her 4
eğitimli ve nitelikli gençten birinin
işsiz olması ise “bu ülkede yanlış
giden bir şeyler olduğunu” açıkça
ortaya koyuyor.
Hal böyle iken ülkenin işsizlik
sorunu bir türlü hükümetin ekonomi
politikalarının ana eksenini
oluşturamadı. Oluşturamıyor.
‘Hızlı büyüme’ ne yazık ki daha
fazla iş yaratmayı başaramadı.
Neden?
Çünkü yıllar boyunca yurtdışından
gelen sermayeye ve yüksek dış
ticaret açığına dayalı, ithalata
bağımlı bir büyüme modeli
sürdürüldü. Ürettiğimiz malın
hammaddesinin neredeyse tümüne
yakınını ithal ettik. Ve emek daima
göz ardı edildi. İç pazarda neler olup
bittiğini, bu kadar hızlı büyürken
nasıl olup da insanların işlerini
kaybettiğini sorgulamadı kimse. Bu
arada sendikalar da giderek
işlevsizleşmişti. Kamuda kadrolu
yerine sözleşmeli personele geçiş
son sürat gerçekleşirken özel
sektörde de taşeronlaşma süreci
alıp başını gitmişti. Tam da
patronların istedikleri gibi…
Önceki gün TÜSİAD’ın yeni
yönetimi Ümit Boyner’in
başkanlığında, yeni dönemde
gerçekleştireceği icraatları ve ağırlık
vereceği konuları açıklarken
istihdam sorununa karşı çözüm
önerisini de sundu: “Esnek Çalışma”
modeli.
Patronlar kulübünün sunduğu
model şüphesiz kendilerine en
yakın olanı.
Ama derhal şu soruyu akla
getiriyor: Adalet ve yargıdan
eğitime, anayasadan seçim
yasasına, IMF’den bütçe açıklarına,
demokrasiye kadar toplumsal her
sorun üzerinde ciddi çıkışları ve
söylemleri olan bir kurum olarak
ülkenin en büyük sorunlarından biri
olan istihdama neden yalnızca
“esnek istihdam” gözlüğü ile
bakılıyor. Maliyeti ucuz, parçalanmış
bir işgücü piyasasını savunan bu
bakış diğer konularda TÜSİAD’ın
inandırıcılığını zedelemez mi?
TEKEL işçilerinin sorunu
karşısında “Biz buna taraf olmayız”
yanıtı ile bütünüyle örtüşen bu öneri,
patronlar kulübünün Türkiye’nin
istihdam sorununda işin en kolayına
kaçtığını da açıkça gözler önüne
seriyor.
Yeni iş alanları yaratılması
konusunda önderlik
yapabilecekken…
Ya da hükümetin istihdam
politikasında bugüne kadar inatla
sürdürdüğü yanlışları gözler önüne
sermek varken…
Peki, TÜSİAD esnek çalışma
modeline nasıl yaklaşacak?
Acaba TÜSİAD, bir avuç şirkette
sadece orta ve üst kademe beyaz
yakalıların sahip olduğu, “işi doğru
ve zamanında yapma” odaklı,
“nerede ne zaman yapacağı önemli
değil, isterse evinden yapsın”
anlayışı ile yürütülen ve adına esnek
çalışma denilen uygulamadan mı
bahsediyor, Türkiye gerçeklerini
bilmeden?
Yoksa “Verilen her işi ses
çıkarmadan yapacak bir işçi; istediği
zaman istediği kadar işçi bulacak,
istediği zaman atacak bir patron,
tazminat ve benzeri maliyetlerden
arındırılmış bir sistem mi?”
bahsettiği…
Peki, nereye kadar sürecek bu?
Bu yapının da kendilerini ve
toplumu ancak bir yere kadar
götüreceği, çok daha yapısal bir
değişim, daha doğrusu bir
paradigma değişikliği olmadan
kapitalist sistemin var olduğu
şekilde varlığını sürdüremeyeceği
anlaşılmıyor mu?
TÜSİAD’ın taraf olmayacağını
açıkladığı TEKEL işçilerinin
sürdürdüğü hak arama mücadelesi,
aslında bir şekilde hepimizin
geleceği için verilen bir savaşım. Ve
görülüyor ki bu konuda işçilere
verilecek destek sadece yine diğer
işçiler, emekçiler ve toplumun kimi
duyarlı kesimleri ile sınırlı kalacak…
TÜSİAD İşsizlikte İşin Kolayını Seçti
KISA... KISA...
Ahmet Ertürk, Gül’ün
danışmanı oldu
Eski Tasarruf Mevduatõ Si-
gorta Fonu (TMSF) Başkanõ
Ahmet Ertürk, Cumhurbaşka-
nõ Abdullah Gül’ün ekonomi
ile ilgili konulardan sorumlu
başdanõşmanlõğõna atandõ. Er-
türk ise “Güzel teklifler geldi.
Ancak kararõmõzõ bu yönde
kullandõk” dedi.
Sezon Pirinç Yönetim Kurulu
Başkanõ Mehmet Erdoğan, anava-
tanõ Çin olan, İtalya’da kõsõtlõ mik-
tarda üretilebilen siyah pirinci ya-
rõm kiloluk paketlerde piyasaya
sunmaya başladõklarõnõ söyledi. Si-
yah pirincin Türkiye’de de satõş fi-
yatõ 3.5-4 Avro civarõnda olacak.
Thomas Cook
LykiaWorld’ü övdü
Türkiye’ye İngiltere ve İrlanda pazarõndan turist
getiren tur şirketi olan Thomas Cook, özel bir kon-
sept hazõrladõğõ dünyanõn sayõlõ 6 oteli arasõnda Tür-
kiye’den LykiaWorld
Antalya’ya yer verdi.
LykiaWorld Antalya
‘konumu ve yüksek
standartlarõ’ nede-
niyle listeye girmeye
hak kazandõ.
Ekonomi Servisi - Taşõt Araçlarõ Yan
Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yöne-
tim Kurulu Başkanõ Ömer Burhanoğ-
lu başta Toyota olmak üzere Honda ve
diğer otomobil üreticilerinin araç geri ça-
ğõrõmlarõnõn üzücü olduğunu belirterek,
“Bu firmalar gaz pedalı dahil diğer so-
run yaşadıkları ürünleri Türkiye’de
üretselerdi sorun yaşamazlardı” dedi.
Burhanoğlu, yaşanan geri çağõrmala-
rõn üzücü olduğunu geri çağõrmaya sebep
olan gaz pedalõ ve diğer ekipmanlarõn üre-
timinin Çin’de yaptõrõldõğõna işaret etti.
Burhanoğlu, “Burada karar verirken
tek kriterin maliyet olmaması gerek-
liliği görülmektedir. Orijinal ürün
üreticisi firmaları, deniz aşırı ülkeler
arasında en kaliteli üretimi yapan
Türk otomotiv tedarik firmalarına
daha çok güvenip parçalarını ülke-
mizde ürettirmeleridir. Türk Otomo-
tiv Tedarik Sanayi, 50 yıllık tecrübe-
si ile yüksek kalite ve bilgi birikimine,
müşteri memnuniyeti odaklı çalışma
anlayışına sahiptir ve otomotiv disip-
linini çok iyi bilmektedir” dedi.
Türk otomotiv tedarik firmalarõnõn, ba-
zõ mamuller dõşõndaki tüm parçalarõ içe-
ren ürün gamõ ile bir aracõn yüzde
95’ini üretebilecek kapasitede olduğunu
kaydeden Burhanoğlu, “Bugüne dek
dünyada Türk menşei bir ürün ne-
deniyle geri çağırma yaşanmadı.
Söz konusu firmalar sorunlu gaz pe-
dallarını, fren sistemlerini Türki-
ye’den tedarik etselerdi bu sorunlar
yaşanmazdı” diye konuştu.
Türkiye devleri üretiyor
TAYSAD üyesi Türk otomotiv te-
darik firmalarõ, yurtiçinde Toyota,
Hyundai, TOFAŞ, Oyak Renault, Ana-
dolu Isuzu gibi şirketler için üretim ya-
parken yurtdõşõnda da Renault France,
Saab, General Motors ve Isuzu mar-
kalarõ ile çalõşõyor.
Türkiye’de Toyota fren sistemlerini
Bosch Fren Simleri’nden tedarik ediyor.
Aka Otomotiv, Atay Makina, Filka, Or-
san, Sadõk Otomotiv ve Topçesan ise yur-
tiçi ve yurtdõşõ için fren sistemleri ve gaz
pedallarõ üreten Türk firmalarõ arasõnda
yer alõyor.
‘Posta Hizmetleri Kanunu Tasarõsõ’ taslağõ serbestleşme görünümü altõnda özel
sektör tekeli oluşturulmasõnõ öngörüyor. Taslak rantõn dağõtõlmasõna dönük
Postada aslan payı özele
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Hükümetin gündemin-
deki posta hizmetleri yasa taslağõna gö-
re, posta hizmetlerinde PTT’nin teke-
li kaldõrõlacak ve yerine “evrensel
posta hizmetleri yükümlüsü” adõyla
bir özel sektör tekeli oluşturulacak, pos-
ta sektörü özel işletmecilere açõlacak ve
bu sektörü denetlemek üzere tamamen
hükümetin güdümünde bir düzenleyi-
ci üst kurul kurulacak. Haber-Sen Sen-
dikasõ Genel Başkanõ Ali Yılbaşı,
“PTT’nin 2008 kârı 380 milyon TL
idi. Bu taslak bu rantın dağıtılması-
na dönük bir düzenlemedir” dedi.
Ulaştõrma Bakanlõğõ ile PTT’nin ha-
zõrladõğõ ve Bakanlar Kurulu’na sunu-
lan “Posta Hizmetleri Kanunu Ta-
sarısı” taslağõ ile serbestleşme görü-
nümü altõnda bir özel sektör tekeli
oluşturulacak. Posta hizmetleri piya-
sasõnõn düzenlenmesi, fiyatlama da
dahil hükümet güdümündeki Posta
Hizmetleri Düzenleme ve Denetleme
Kurulu’na bõrakõlacak. Kurul’un işle-
yişini düzenleyen 11. Madde’ye göre
hem PTT’nin hem de diğer posta hiz-
metleri sağlayõcõlarõnõn birer tem-
silcisinin bulunduğu Kurul’da
tüketicileri ise Sanayi ve
Ticaret Bakanlõğõ’nõn
önereceği iki kişiden
biri temsil edecek.
Dolayõsõyla bu
temsilci de hüküme-
tin güdümünde ola-
cak. Kurul’un tüm
üyeleri Ulaştõrma Ba-
kanõ tarafõndan seçile-
cek, kurul başkan ve yar-
dõmcõsõ da bu bakan tara-
fõndan atanacak.
Taslağõn “Tanımlar” başlõklõ 2.
Maddesi’nde “Evrensel posta hiz-
meti: Bir posta hizmetinin TC sı-
nırları içerisinde tüm kullanıcılar için
karşılanabilir ücretlerle kesintisiz
olarak sağlanmasını, evrensel posta
hizmet yükümlüsü: Evrensel posta
hizmetlerini görev sözleşmesi veya
yetki belgeleri uyarınca sağlamakla
yükümlü kılınan hizmet sağ-
layıcısını, hizmet sağla-
yıcısı: Posta sektö-
ründe yetkilendi-
rilmiş anonim şir-
keti, yetki belge-
si: Kurul tara-
fından belirle-
necek bedel
karşılığı verile-
cek belgeyi, ifade
eder” hükümleri
yer alõyor. “Posta
Tekeli” başlõklõ 5.
Madde’de de “Aşağıdaki
hizmetler evrensel posta yü-
kümlüsünün tekelindedir” denildik-
ten sonra bu özel sektör şirketinin te-
kelinde olan hizmetler sayõlõyor.
Taslağõn “Evrensel posta hizmeti
gelirleri” başlõklõ 20. Maddesi’nde
ise sözde serbestleştirilen posta hiz-
metleri sektöründeki gelirlere yer ve-
riliyor.
Kamudan özele kâr transferi
Söz konusu gelirler, “Yetki belge-
sine ilişkin tahsil edilen her türlü üc-
retin yüzde 25’i, hizmet sağlayıcıla-
rının vermiş oldukları beyanname-
de belirtilen net satışın yüzde 1’i ora-
nında tutar ile idari para cezalarının
yüzde 20’si oranındaki tutar ka-
lemlerinden” oluşuyor.
Aynõ maddede “Evrensel posta hiz-
meti hedeflerinin gerçekleşmesini
mali açıdan desteklemek ve net ma-
liyet yükünü karşılamak üzere ev-
rensel posta hesabı oluşturulur” de-
nilerek, idari cezalar da dahil kamunun
elde edeceği gelirlerin bir bölümünün
hükümet eliyle oluşturulacak özel sek-
tör tekeline aktarõlmasõ sağlanõyor.
Siyah pirinç Sezon’la
Türkiye pazarında
Taslak, PTT
tekelini kaldõrõyor.
Haber-Sen Sendikasõ Genel
Başkanõ Ali Yõlbaşõ,
“PTT’nin 2008 kârõ 380
milyon TL idi. Bu taslak bu
rantõn dağõtõlmasõna dönük
bir düzenlemedir”
dedi.
Ekonomi Servisi - İş Bankasõ Genel Müdürü
Ersin Özince, “İş Bankası bugün konsolide
grup olarak özvarlık büyüklüğüyle 15 milyar
liralar seviyesinde Türkiye’nin en büyük
konsolide özvarlığını sürdürebildiğine göre,
ulusal sermayenin gücü konusunda da çok faz-
la endişeye düşmemek lazım” dedi.
Özince, İş’le Buluşmalar toplantõsõnda yaptõ-
ğõ konuşmada, yõl sonu rakamlarõ açõklandõğõn-
da Türk Lirasõ kredilerde İş Bankasõ’nõn muhte-
melen en büyük paya sahip olacağõnõ söyledi.
2009 için sektörün kârlõ sonuçlar aldõğõnõn gö-
rüldüğüne işaret eden Özince, “İş Bankası da iyi
bir netice aldı ve alınan neticenin iyiliği, his-
sedarlarına kâr olarak dağıtılmaktan çok, ge-
leceğin işlerine sermaye olarak tahsis edilmek
üzere mali bünyede kalacak. Bunun bankacılık
için de Türk ekonomisi için de ilerisi için ye-
rinde bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum”
diye konuştu. Bankanõn İzmir İktisat Kongresi’nin
ürünü olduğunu hatõrlatan Özince, “Orada çıkan
ulusal bankacılık politikasının ürünüdür.
Cumhuriyet kurumudur. Daima da öyle ka-
lacak. Kamu kuruluşu değildir, özel, devlete
ait olmayan yegâne kamusal
oluşum” dedi. İş yaratma ve
Türkiye’nin yarõnlarõnõn iyiye
gideceği düşüncesi konusunda
olumlu düşündüklerini vurgula-
yan Özince, “Biz macera olsun
diye değil, buna inandığımız için
yatırım yapmaya devam ediyo-
ruz. Yatırımı da özellikle başta
kendi sektörümüze olmak üze-
re örnek olsun diye. Zor za-
manda insanlar cesaretlensin
diye yapıyoruz. Bu konuda
bir önderlik yapmaya gayret
ediyoruz” şeklinde konuştu.
B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K
Ekonomi Servisi - PTT ve Ge-
dik Yatõrõm, yaptõklarõ işbir-
liği ile borsayõ Anadolu’ya ta-
şõyor. Buna göre Anadolu’da
yaşayan tasarruf sahipleri bu-
günden itibaren PTT şubele-
ri aracõlõğõyla borsada işlem
yapabilecek ve Gedik Yatõ-
rõm’õn sunduğu tüm yatõrõm
hizmetlerinden yararlanabi-
lecek.
İşbirliği kapsamõnda, tasarruf
sahipleri, borsada işlem ya-
pabilmeleri için gereken ev-
raklarõ tüm PTT merkezle-
rinden edinebilecek, doldur-
duklarõ evraklarõ PTT aracõ-
lõğõ ile ücretsiz olarak Gedik
Yatõrõm’a ulaştõrabilecek, pa-
ra yatõrma ve çekme işlem-
lerini PTT üzerinden mas-
rafsõz olarak gerçekleştire-
bilecek.
İşbirliğinin duyurulduğu top-
lantõda konuşan Gedik Yatõ-
rõm Yönetim Kurulu Başka-
nõ Erhan Topaç, PTT’nin
olduğu ve hiçbir bankanõn ol-
madõğõ yer sayõsõnõn da 1179
olduğunu vurguladõ.
PTT AŞ olacak
PTT Yönetim Kurulu Başkanõ
ve Genel Müdürü Osman
Tural PTT’nin özelleştiril-
mesi tartõşmalarõyla ilgili
“PTT Bank’ın özelleştiril-
mesiyle ilgili herhangi bir
çalışma söz konusu değil.
PTT’nin Anonim Şirket
olarak teşkilatlanmasıyla
ilgili bir yasa çalışması var.
Özelleştirme yok” dedi.
Borsa PTT ile
Anadolu’ya
taşınıyor
Toyota son bir yılda ağırlıklı olarak
ABD’de olmak üzere 8 milyondan
fazla aracını başta gaz pedallarında ya-
şanan sorun nedeniyle servislerine ge-
ri çağırmıştı. Şirket Türkiye’den de 57
bin 301 adet araç için geri çağırma
kampanyası başlattı.
Honda ve Peugeot-Cit-
roen’den (PSA) geçtiği-
miz günlerde birer modeliyle ilgili ge-
ri çekme planı açıklandı. Honda elek-
tronik cam açma ünitesi ve air-bag sis-
temlerindeki bozukluktan ötürü 650
bin aracı geri çağırdı.
Bugüne kadar
Türkiye’nin
ürettiği yan
ürünler nedeniyle
hiçbir otomobil
üreticisinin sorun
yaşamadõğõ
belirtildi.
Araçlarda yaşanan
sorunlar nedeniyle
geri çağõrma
yoluna giden
otomobil
üreticileri zor
günler geçiriyor.
‘Toyota pedallarõ bizden
alsaydõ sorun yaşamazdõ’
Taşıt Araçları Yan Sa-
nayicileri Derneği Yö-
netim Kurulu Başkanı
Ömer Burhanoğlu .
BİRÇOK ARAÇTA SORUN ÇIKTI
Ulusal sermayede endişeye düşmeyelim
İş Bankasõ Genel Müdürü Özince,
macera olsun diye değil buna
inandõklarõ için yatõrõm yapmaya
devam ettiklerini söyledi.
Ersin
Özince.