18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B G eçen cuma sabahõ erkenden telefonum çal- dõ. Karşõmda bir genç kõz: “Gazetemizin kültür sayfası için soruşturma yapıyorum. Dün akşam Cem Yõlmaz’ı orkestra şefi olarak na- sıl buldunuz?” Hemen kendimi toparlayõp yanõtlamaya koyuldum: “Evet dün akşam yalnız klasik müzik- severleri değil, bütün medyayı ilgilendiren bir kon- ser izledik: Borusan İstanbul Filarmoni Orkes- trası’nı bu kez stand-up sanatçısı Cem Yılmaz yö- netti. Zekice esprileriyle salonu neşelendirdi. Bo- rusan’ın burs fonu geliştirmek adına çok başarıyla düzenlediği bir etkinlikti...” Telefonun ucundaki kü- çükhanõm tatmin olmamõşa benziyor: “Siz Cem Yıl- maz’ın orkestra şefliğini başarılı buldunuz mu, onu anlatın” diyor. ŞEF KAÇ YILDA YETİŞİR? Ve başlõyorum anlatmaya: “Bir orkestra şefi kaç yılda yetişir, bilir misiniz? Lisans, yüksek lisans, derken en az 11 yıl konservatuvar eğitimi. Ardın- dan deneyim kazanmak, büyük ve ünlü bir or- kestranın başına geçmek yıllar alan bir süreç. Siz küçücük bir piyanisti ya da kemancıyı, 6-7 yaşın- da konser verirken dinleyebilirsiniz ya da bir şarkıcıyı 19-20 yaşında izleyebilirsiniz, ama bir or- kestranın başına kabul edilmiş şef 30 yaşını aş- mıştır. Bir çalgı çalması, kompozisyon bilmesi, or- kestrayı çok iyi tanıması gerekir. Yılların biriki- midir şeflik. Siz herhalde Cem Yılmaz’ın 15 günlük çalışmayla artık bir orkestra şefi olduğuna ve BİFO gibi görkemli bir orkestrayı yönetebile- ceğine inanıyorsunuz. Hatta benim, bundan böy- le BİFO’nun kimi konserini Gürer Aykal ya da Sac- ha Goetzel’in yanı sıra Cem Yılmaz da yönetme- li, dememi bekliyorsunuz!” Telefondaki ses istediği yanõtõ bulamadan, üzgün bir şekilde kapattõ. Sonra ne yazdõ bilmiyorum, bel- ki de benim görüşüme hiç yer vermemiştir. Geçen hafta Gürer Aykal’õn yönettiği ve Cem Yıl- maz’õn da konuk olduğu BİFO’nun burs fonunu des- tekleme konseri klasik müzikseverlerin ötesinde geniş bir toplumsal olay olarak tarihe geçti. İlk ya- rõda geçen yõllarda bursu hak eden trompetçi Arda Cabaoğlu ve klarnetçi And Karabacak’õ solist ola- rak dinledik. Onlar için zor bir sõnavdõ. Yapõlan ha- talarõ, entonasyon ve ifade sorunlarõnõ heyecanlarõ- na bağlamak gerek. BU AN HİÇ BİTMESE! İşSanat’ta dinlediğim iki konser de birbirinden coş- kuluydu. Kendimizi, örneğin, Londra gibi bir müzik başkentinde hissettik. Kremarata Baltica, gerek şef ve kurucularõ, keman ustasõ Gidon Kremer yöneti- minde olsun, gerek şefsiz çaldõklarõ Şnitke’nin “Es- ki Üslupta Süit”inde olsun kusursuzdu. Ama bu kon- serin en çarpõcõ olayõ 1987 doğumlu Gürcü piyanist Khatia Buniatishvili’yle tanõşmaktõ. Müthiş bir enerji, kusursuz bir tuş hâkimiyeti, dinleyeni alõp gö- türen bir fõrtõna! Haydn’õn Re Majör piyano konçer- tosundan sonra bis olarak Gidon Kremer ile çaldõklarõ Mendelssohn’un keman-piyano için konçertonun son bölümünde de yine müthiş etkileyiciydi. İşSanat’taki diğer büyüleyici konser, Vladimir Spivakov yönetimindeki tarihi Moskova Virtüözle- ri’nin Mischa Maisky solistliğindeki konseriydi. Hani bazen bu an hiç bitmese dersiniz ya, işte öylesi bir duyguyla müziğin kanatlarõnda uçurdular dinle- yenleri. Haydn, Mozart ve Boccherini’yi artõk çok alõştõğõmõz “eski müzik” yorumcularõ tarzõnda değil, tersine parlatarak çaldõlar. ÜÇ TENOR Ve geçen haftanõn bir başka güzel sürprizinden söz etmeliyim: Rengim Gökmen yönetimindeki Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrasõ’nõn “Üç Tenor” konseri. Cemal Reşit Rey Salonu’na hâlâ kuşkular için- de yaklaşmaktayõz. Azalan program sayõsõndan ve özel- likle azalan klasik müzik etkinliklerinden kaygõ duy- maktayõz. Orkestranõn devam ettiğini görmek sevin- dirici. Rengim Gökmen gibi bir şefin onca görevi ara- sõnda bu topluluğu da nitelikli bir düzeye çõkartmasõ kõvanç verici. Üç tenor Şenol Talınlı, Ayhan Uştuk ve Aykut Çı- nar, her biri opera sahnesine emek vermiş, entonas- yon, artikülasyon sorunlarõ olmayan, ne söylediği an- laşõlan sanatçõlar. Aradaki orkestra yapõtlarõnda top- luluğun gücü sergilendi. Tenorlar ise birbirinden alõmlõ yabancõ şarkõlarõn yanõ sõra orkestraya uyarlanmõş son derece nitelikli yerli türküler de söylediler. Keyifli, coşkulu bir konserdi. [email protected] Telefonda gazeteci bir genç kõz soruyor: Dün akşam Cem Yõlmaz’õ orkestra şefi olarak nasõl buldunuz? CemYõlmazorkestraşefimi? Evet, BİFO’yu yöneten stand- up sanatçõsõ Cem Yõlmaz zekice esprileriyle salonu neşelendirdi. Borusan’õn burs fonu geliştirmek adõna çok başarõyla düzenlediği bir etkinlikti bu. Ama bir orkestra şefi kaç yõlda yetişir, bilir misiniz? ‘Gelenekten Çağdaşa’ kültürel bellek Kültür Servisi - İstanbul Modern Sanat Müzesi’nin, geleneksel düşünce ve üre- tim biçimlerinin modern ve çağdaş sa- nattaki izlerini süren ‘Gelenekten Çağ- daşa’ sergisi bugün açõlõyor. Küratör- lüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptõğõ ve İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn katkõsõyla gerçekleşen sergi, Batõlõlaşmadan bugüne modern ve çağ- daş sanatõmõzõn geleneksel sanatlarõmõz ile olan ilişkisini konu ediniyor, sanatõn geleneksel olanla ilişkisine odaklanõ- yor ve tarihle modernliğin sanatçõlar tarafõndan nasõl inşa edildiğini göstermeyi amaçlõyor. 23 Mayõs’a dek sürecek olan sergide yer alan sanatçõlar, Erol Akyavaş, İsmet Do- ğan, İnci Eviner, Bedri Rahmi Eyü- boğlu, Selma Gürbüz, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Murat Morova ve Ekrem Yalçındağ. Sergide, videodan resme, yerleştirmeden fotoğrafa uza- nan bir çeşitlilik içinde, sanatçõlarõn farklõ dönemlerinden çalõşmalarõnõn ya- nõ sõra, modern sanatõmõzõn geçmişine de odaklanarak, hat, minyatür, çini, vitray, tekstil gibi objeleri bir araya getiren ser- gide 105 yapõt yer alõyor. Dün yapõlan basõn toplantõsõnda, İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanõ Oya Eczacıbaşı ve İstanbul 2010 Avrupa Kül- tür Başkenti Yönetim Kurulu Başkanõ Şe- kib Avdagiç sergiyi tanõtõrken; İstanbul Modern şef küratörü Levent Çalõkoğlu gelenek ile çağdaş sanatõn ilişkisinin Tür- kiye’nin Batõlõlaşma çabalarõnõn başla- dõğõ ilk yõllardan bu yana en temel sorunu olduğunu söyledi. Çalõkoğlu, gelene- ğin kullanõmõnõn doğal olarak politik bir sahne oluşturduğunu söylediği konuş- masõnda, geleneksel-çağdaş ilişkisini biçimsel değil kavramsal bir şekilde ele almayõ hedeflediklerini belirtti. Sergiye paralel gerçekleştirilecek olan ko- nuşma dizisinde; modern sanatõmõzõ oluşturan unsurlar tartõşmaya açõlõrken, ‘Zaman Yolcuları’ eğitim programõ kapsamõnda, farklõ yaş gruplarõndan ço- cuk ve gençlere yönelik çeşitli atölyelerin yanõ sõra, İnci Eviner, Ekrem Yalçõndağ, Ergin İnan ve Selma Gürbüz’ün atölye çalõşmalarõ yer alacak. Kültür Servisi - Altõdan Sonra Tiyatro’nun sah- nesi Kumbaracõ50, ‘eksikliklerini ta- mamlamak için’ ka- patõldõktan sonra bina- da eksik olan yangõn merdivenini tamamla- yarak dün ruhsatõnõ al- dõ ve hem süreçte ya- şanõlanlarõ hem de ye- ni oyun takvimini bir basõn açõklamasõyla duyurdu. Tiyatro ekibinin “Yaşa- dığımız topraklarda bugüne kadar, yapı- lan kışkırtmalarla hiçbir sorun çözüle- medi” sözleriyle baş- layan açõklamasõnda, “Bunun bilincinde olarak, 2 Şubat’tan bu yana yaşadığımız zorlu ve sıkıntılı sü- reçte soğukkanlı ve ‘akõl’cı tavrımızı ko- rumaya çalışıp her- kesi sağduyulu olma- ya davet ettik. Bu sü- reçte, sahnemizi açtı- ğımız Yala Ama Yut- ma! ekibiyle fikirle- rimizi paylaşarak ve yan yana durarak ‘ortak’ kararlar al- dık” denildi. Şubat ayõ programõ sek- teye uğrayan sahnede, etkinliklere 22 Şubat’ta başlanacağõnõ duyuran ekip açõklamasõnõ, “Bu sancılı ve bitmesini hemen umduğumuz süreci bizimle gönül- den paylaşan herkese teşekkür ederiz. Has- sasiyetle ve unutma- dan… Çoğalmaya devam!” sözleriyle bi- tiriyor. Programa göre Kumba- racõ50 sahnesi, 22 Şu- bat’ta Altõdan Sonra Tiyatro’nun “444” ad- lõ oyunuyla açõlõyor. Sahnede 23 Şubat’ta oyun deposu’nun “Çirkin İnsan Yav- rusu”, 24 Şubat’ta Ti- yatro Yüzleşme’nin “Beyaz”, 25 Şubat’ta tiyatrotem’in “Haki- ki Gala”, 26 Şubat’ta Altõdan Sonra Tiyat- ro’nun “Kapıların Dı- şında”, 27 Şubat’ta Altõdan Sonra Tiyat- ro’nun O.B.E.B ve 28 Şubat’ta yine Altõdan Sonra Tiyatro’nun “Öldün, Duydun mu?” adlõ oyunlarõ sahnelenecek. Bütün oyunlarõn başlama saa- ti ise 20.30. (0 212 243 50 51) BERLİN FİLM FESTİVALİ’NDE FAVORİ EV HAPSİNDEKİ ROMAN POLANSKİ’NİN FİLMİ Kültür Servisi- 60. Uluslararasõ Berlin Film Fes- tivali sona doğru hõzla yaklaşõrken 2004’te “Duvara Karşı” filmiyle Altõn Ayõ’yõ kucaklayan yönetmen Fatih Akın, dün festival kapsamõnda Berlin’de bu- lunan Fransa Kültür Bakanõ Frederic Mitter- rand tarafõndan, Fransõz Büyükelçiliği’nde dü- zenlenen törende “sanat ve edebiyat şövalyesi ödülü” (Chevalier des Arts et des Lettres) ile onurlandõrdõ. Akõn’la birlikte Alman yönetmen Wim Wenders, Alman oyuncular Hanna Schygulla, Martina Gedeck ve Avustur- yalõ oyuncu Senta Berger de “sanat ve edebiyat şövalyesi ödülü”ne layõk görüldü. Öte yandan 21 Şubat’ta sona erecek festivalde yarõşma bölümündeki favori filmler de belir- ginleşmeye başlõyor. Roman Polanski’nin “The Ghost Writer” filmi, yönetmenin tu- tukluluğu ve ev hapsine rağmen Altõn Ayõ’nõn öne çõkan adaylarõ arasõnda görünüyor. Altõn Ayõ’yõ daha önce 1966’da “Sudaki Bıçak” filmiyle alan Polanski’nin “The Ghost” romanõn- dan sinemaya uyarladõğõ politik gerilim filmini lis- tebaşõ olarak gösteren eleştirmenler ve anket so- nuçlarõ 20 film arasõnda Polanski’nin filmini ama- tör oyuncularõn rol aldõğõ ve çocuk hapishanesin- deki zulmü anlatan Romanya yapõmõ “If I Want to Whistle, I Whistle” filmiyle başa baş gösteriyor. Festivalin dikkat çeken belli başlõ filmleri arasõnda ise Danimarkalõ yönetmen Thomas Vinterberg’in zor bir çocukluk dönemi geçiren iki kardeşin hi- kâyesini anlattõğõ “Submarino” filmi, Martin Scorsese’nin “Shutter Island”, Bollywood yõldõ- zõ Shah Rukh Khan’õn “My Name is Khan” ve sokak sanatçõsõ Banksy’nin ilk yönetmenlik dene- mesi “Exit Through the Gift Shop” filmleri yer alõyor. Festivalin Alman yönetmen Werner Herzog baş- kanlõğõndaki jürisi ödülleri 20 Şubat akşamõ, festi- valin kapanõşõndan bir gün önce açõklayacak. KUMBARACI50 22 ŞUBAT’TA YİNE PERDE DİYECEK ‘Çoğalmaya devam’ İstanbul Modern, geleneksel üretim biçimlerinin çağdaş sanattaki izlerini sürüyor Selma Gürbüz’ün İstanbul Modern Sanat Müzesi’nde sergilenen yapıtı. Muazzez İlmiye Çığ, Işık Üniversitesi’nde Kültür Servisi - Işõk Üniversitesi, Sümerolog Muazzez İlmiye Çõğ’õ bugün 14.00 - 16.00 arasõnda Şile Kampusu’nda ağõrlõyor. Işõk Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü ile Çevre Kulübü tarafõndan organize edilen “Atatürk ve Türkiye” başlõklõ söyleşi dileyen herkese açõk ve ücretsiz düzenleniyor. Işõk Üniversitesi Şile Kampusu’na ulaşõm için kullanõlabilecek servislerle ilgili bilgi için www.isikun.edu.tr adresini ziyaret etmek mümkün. MischaMaisky Soldan sağa: Yönetmen Wim Wenders, oyuncu Senta Berger, Martina Gedeck, Hanna Schygulla, Fransa Kültür Bakanı Frederick Mitterand ve Fatih Akın. Fatih Akõn Berlin’de şövalye oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle