25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB Edirne PB Kocaeli PB Çanakkale PB İzmir PB Manisa PB Denizli PB Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB Ankara PB 21 21 23 22 22 24 23 23 24 25 23 24 20 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB PB PB PB PB PB PB PB PB S S S 20 22 18 24 26 27 22 25 21 22 17 14 15 Oslo K Helsinki K Stockholm K Londra B AmsterdamK Brüksel B Paris B Bonn K Münih B Berlin K Budapeşte K Madrid K Viyana K 9 5 4 2 1 4 3 2 3 6 1 3 3 Belgrad Y 9 Sofya Y 7 Roma Y 10 Atina PB 19 Zürih K 3 Moskova K 11 Aşkabat B 12 Taşkent Y 6 Baku B 14 Bişkek K 4 Tiflis Y 16 Kahire B 26 Şam B 22 CUMHURİYET 3 ARALIK 2010 CUMA Ülkemizin genelinde yağış beklenmiyor. Ülkemizin kuzey ve batı kesimleri parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu geçecek. Ülkenin doğu kesimlerinde gece ve sabah saatlerinde sis görülecek. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Aralık GÜNCEL Baştarafı 1. Sayfada CÜNEYT ARCAYÜREK “fevkalade tehlikeli” diye bir ABD bakanına takdim etmiş: Yalan! Davutoğlu da yalanı aynaya bakarak yalanladı. Aynada fevkalade tehlikeli bir surat görmemiş. Gülümseyen bir yüzle karşılaşmış. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Londra’da işadamlarına suyun ısındığını söyleyerek Doğan Grubu’nun hisse senetlerini elden çıkarmalarını salık vermiş. Bakan yabancı işadamlarıyla arasında böyle bir konuşma geçmediğini çok inandırıcı bir kanıt öne sürerek yalanladı! Belge, yabancı işadamlarıyla konuşan Ticaret Bakanı Şimşek, diyor. Şimşek ne diyor? Belgede yazıldığı gibi o sırada Ticaret Bakanı değil, Devlet Bakanı idim! Bu kanıt üzerine akan sular duruyor. Bir başka bakan; WikiLeaks belgelerinde örtülü ödenekten Trabzonspor kulübüne para aktardığı yazılan Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Özak; “Böyle bir yalan, uydurma olamaz” diye açıklama üstüne açıklama yapıyor. Uluslararası yalanlamalar da gündemde.. Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in Başbakan’dan hoşlanmadığını, Türk dış politikasını beğenmediğini içeren sözleri, ABD’nin öyle böyle bir adamına değil, Dışişleri bakan yardımcısına söyledikleri WikiLeaks belgelerinde yer alıyor. Aliyev, Kazakistan’da kucaklaştığı Çankaya’daki AKP’liye belgeleri yalanlıyor. Çankaya’daki zaten yalanı sindirmeye hazır. Aliyev’i teselli de ediyor: “Üzme kendini. Zaten inanmadık!” diyor. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye’den özür diledi ya; Çankaya’daki AKP’li için sorun kalmamış olacak ki, dün gazetelerde Aliyev’le öpüşen resimleri, karşılıklı yalanlamalar yer aldı ama Clinton’la yalanlamalar içeren bir haber yok! Hükümetimiz sağından bakmış, solundan bakmış belgelere. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek vardıkları sonucu açıkladı: “Şu ana kadar yayımlanan belgelere baktığımda yalan, yanlış, eksik, kulis, dedikodu, resepsiyonlarda böyle diyorlar” dedi. Açıklananlar biraz da “fitne çıkarmaya müsait” belgelermiş. “Bir deli taş atar 40 akıllı çıkaramaz” diyor. Çiçek’in fitne çıkarmaya elverişli belgeler sözü ile Çankaya’daki ile Başbakan’ın açıklamaları arasına sıkıştırdıkları, “böylesi belgelerin neden açıklandığını, amacını araştırmak gerek” sözü bir araya gelince… …iktidar önde gidenlerinin, ABD’nin AKP’ye bir komplo hazırlığı içinde olup olmadığı kuşkusuna düştükleri gibi bir sonuca varılıyor. Başbakan konuştu. Bakanların, parti genel merkezinin yalanlamaları bir anda geri plana düştü. İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğunu yine çok sinirli, yine çok saldırgan üslubuyla yalanladı. İsviçre’de bir kuruşum yok diyor. İstanbul İl Başkanı iken Kasımpaşa’da sahibinin adı Hasan Basri Yıldız’ın 2 katlı kâgir evinde kiracı olarak oturduktan sonra… şimdi ailece Çamlıca’da villaya geçen, bankada da iki üç milyoncuk tasarrufu olan Başbakan’a Türkiye’dekiler evvel Allah yeter! Lakin Eric Edelman Ankara’da büyükelçiliği sırasında “iki kişinin kendisine RTE’nin İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olduğunu söylediğini” yazmış Washington’a. Muhalefet Başbakan’a soruyor. Doğru mu? Değilse yalanla! RTE, muhalefete iddianın doğru olduğunu sen ispatla diye bas bas bağırıyor. Yoksa?.. Oysa Başbakan’a düşen bir görev var: Deniz Baykal’a benzer kaynaklardan benzer bir iftira atıldığındaki davranışını örnek almak! Ne yaptı Baykal? İftiranın doğruluğunu kanıtlamayı o sırada üzerine giden yalakalardan, yandaşlardan, hatta hükümetten istemedi. Kızı adına İsviçre’de bankaya milyon dolarlar yatırıldığı yalanının araştırılması için Adalet Bakanlığı aracılığıyla İsviçre Adalet Bakanlığı’na başvurdu. İsviçre Adalet Bakanlığı’nın görevlendirdiği Zürih Bölge Mahkemesi, hesabının olduğu öne sürülen Credit Suisse Bankası’na yazı yazdı. Banka Deniz Baykal ve kızı adına böyle bir hesap olmadığını resmen yazıyla bildirdi. İftira resmen yalanlandı. RTE, Adalet Bakanlığı’na emir verir. Bakanlık İsviçre Adalet Bakanlığı’na Baykal örneğinde olduğu gibi başvurur. İsviçre bankalarında RTE’nin hesabı olup olmadığı resmen anlaşılır. RTE; bağırarak, gazetelere, muhalefete saldırarak, hatta tehdit ederek İsviçre bankalarında hesabı olmadığını kimseye inandıramayacağının bilincinde mi acaba? Yoksa… oğlunun sünnet düğünündeki armağan altınlardan 220 bin dolar, 55 bin Alman Markı elde ederek bugünkü zenginliğe yol aldığına herkesi inandıracağını mı sanıyor? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bursa ziyareti sırasında eski Cumhurbaşkanlarından Celal Bayar’ın kabrine yaptığı ziyaret yaklaşan seçimlerde CHP’nin izleyeceği stratejiyi göstermesi bakımından çok önemli bir mesaj taşımaktadır. Kılıçdaroğlu her ne kadar ziyaret sırasında Cumhuriyetin kurucu kadrosunda yer alan Bayar’ın ilk yıllardaki CHP’liliğine vurgu yapmışsa da toplumumuzdaki algı bu şekilde değildir. Çok partili hayata geçişin en önemli aktörlerinden olan Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü ile birlikte Demokrat Parti’yi (DP) kuran ve bu partinin ilk genel başkanlığını üstlenen isimdir. DP ile aynı gelenekten gelen Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Büyük Türkiye Partisi ve Demokratik Türkiye Partisi’nde siyaset yapanlar ya da bu partilere kendini yakın hisseden seçmenlerce de CHP’liliğinden ziyade hep DP kimliği ile tanınagelmiştir. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun DP kurucusunun kabrine yaptığı bu ziyaretin, Bayar ismi kendileri için anlam ifade ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Bayar’ın Kabrini Ziyaret: Kılıçdaroğlu’ndan Merkez Sağa CHP Daveti eden merkez sağ siyasetçiler arasında yankı yapacağı kesindir. Ziyaret sırasında Bayar için kullandığı “CHP’ye önemli hizmetleri bulundu, Türkiye’nin kalkınması için büyük çabalar harcadı. Geçmişin iyi yönlerini görerek toplumu kaynaştırmak siyasetçilerin görevidir” ifadeleri de yine bu hedef kitleye yönelik çok iyi hesaplanmış mesajlar gibi görünüyor. Kılıçdaroğlu’nun bu sürpriz kabir ziyaretinden ‘yeni CHP’yi merkez sağ bir partiye dönüştüreceği anlamını mı çıkarmalıyız? Kılıçdaroğlu’nun bu niyette olduğunu sanmıyorum. Atılan adımın amacı, altı ay sonra yapılacak seçimlerde, şu anki oy oranı yüzde 40 seviyelerinde seyreden AKP iktidarını devirmek için partisinin sosyal demokrat oylarının yanına merkez sağ kitlelerden de destek sağlamakmış gibi gözüküyor. Benzer bir stratejiyi 2007 seçimleri öncesinde Deniz Baykal izlemiş ve İlhan Kesici’yi CHP’den milletvekili seçtirmişti. 18 Aralık’ta yapılacak kurultay konuşmasını yaparken ve yeni parti meclisini belirlerken merkez sağa yönelik açılımını ne ölçüde açık ifadelerle yapar kestirmek zor. Ancak parti kurmaylarından edindiğimiz bilgi CHP liderinin, özellikle partisinin zayıf olduğu Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde AKP ile rekabet edebilecek merkez sağdan sürpriz isimleri listesinin üst sıralarına almaya kararlı olduğu yönünde. Kurultayda birlikte yola çıktığı arkadaşlarıyla 3 Kasım’da yaşanan zorunlu ayrışmadan bu yana geçen bir aylık süre içinde Kılıçdaroğlu, Ankara’daki ‘Ecevit anması’nda Baykal döneminde partiye uzak olan Rahşan Ecevit ve DSP kadrolarıyla; İstanbul’daki Erdal İnönü anma panelinde, İnönü döneminde parti için düşünce ve projeler geliştiren TÜSES ve SODEV ile; Diyarbakır ve Şanlıurfa ziyaretlerinde ise Kürtler ile CHP arasında köprüler inşa ederek partisinin seçmen tabanını genişletme stratejisini adım adım uygulamaya koydu. Bayar’ın kabrine yaptığı ziyaret de, bu serinin devamı niteliğinde, bu kez CHP ile uyum sağlayabilecek merkez sağ isimlere kapıyı aralayacağının habercisidir. Seçime girdikleri illerde AKP ile mücadele vererek CHP’ye sağdan oy taşıması hesap edilen bu isimler belirginleştiğinde parti içinde itirazlar yükselebilir. Ancak asıl büyük fırtına, merkez sağdan gelecek isimler kadar, CHP liderinin kafasındaki ‘gençleştirme’ operasyonunu hayata geçirdiğinde kopacak gibi gözüküyor. İÜ KARDİYOLOJİ ENSTİTÜSÜ ‘Haberal’ın ani ölüm riski var’ İstanbul Haber Servisi İkinci Ergenekon davası tutuklu sanığı, Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın ani ölüm riskinin yüksek olduğu bildirilerek tutukluluk halinin sürekliliğinin, hastanın ruhsal çöküntüsünün ciddiyetini arttırdığı vurgulandı. Haberal’ın tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsü’nde polis ekiplerince inceleme yapıldı. Haberal’ın avukatları Bilgi Edinme Yasası kapsamında Kardiyoloji Enstitüsü’ne başvurarak Haberal’ın sağlık durumu hakkında bilgi aldılar. Enstitü Haberal için “Ruhsal ve kardiyak yönden hastanın potansiyel ani yaşam kaybı riski halen yüksektir. Zira, hastanın ret temelinde geliştirdiği major depresyona yol açan tutukluluk hali devam etmektedir. Kısa süreli de olsa her delirium ve öfke patlamaları ani ölüme neden olabilir. Ayrıca şok stresler ve psikolojik darbeler öldürücü katekolaminerjik ventriküler taşikardileri tetikler ve adı gibi öldürücüdür” açıklamasını yaptı. Enstitüye polis baskını İÜ Kardiyoloji Enstitüsü’nde dün saat 13.00 sıralarında polislerce inceleme yapıldığı, güvenlik kamerası kayıtları ile bazı defterlere el konulduğu belirtildi. Haberal’ın sağlık raporuyla ilgili iddialara ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında doktorlar bugün ifade verecek. ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Osmanağaoğlu’nun zamanaşımı nedeniyle cezadan kurtulmasına tepkiler sürüyor AVUKAT ÖZTÜRK: ALPASLAN BENİ KULLANDI ‘Katil vicdanımızda mahkum’ İstanbul Haber Servisi DİSK’in kurucu Başkanı Kemal Türkler’in 1980’de uğradığı silahlı saldırının faillerinden biri olduğu gerekçesiyle yargılanan Ünal Osmanağaoğlu’nun zamanaşımı nedeniyle cezadan kurtulmasına tepkiler sürüyor. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, “Kemal Türkler’in katili bizim vicdanımızda mahkum edilmiştir” dedi. Çelebi, yaptığı yazılı açıklamada, Türkler’in faşist katiller tarafından katledilişinin 30. yılında, sanığın davasının, zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasıyla, adalet arayış ve çabalarının boşa çıkarıldığını, adalet duygularının bir kez daha rencide edildiğini belirtti. DİSK Genel Başkanı, Türkiye’nin 12 Eylül karanlığına gömülmesinde önemli etaplardan biri olan Kemal Türkler’in katledilmesinin ardındaki sis perdesinin hâlâ kaldırılamadığını ifade ederek şöyle devam etti: “12 Eylül öncesinde, askeri müdahalenin zeminini hazırlayan planlı cinayetlerinden biri olan bu davada, sanık sandalyesinde oturan şahıs uzun yıllar yurtdışında firari olarak yaşadıktan sonra dava zamanaşımı süresinin dolmasına az bir zaman kala Kemal Türkler ailesi avukatlarının uzun çabalarıyla sanık sandalyesine oturtulmuştur. Ünal Osmanağaoğlu hakkında cinayetten tam 16 yıl sonra dava açılmış, sanık 19 yıl sonra yakalanabilmiştir.” Arslan, Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istedi HATİCE TUNCER Birinci Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen avukat Hilmi Öztürk, Alparslan Arslan’ın ısrarla istemesi üzerine Vakit gazetesinin “İşte o üyeler” başlıklı haberini, Danıştay baskınından 3 gün önce internetten indirerek verdiğini söyledi. Öztürk, “Arkadaşı olarak beni kullandı. Benim irademi iğfal etti” diye konuştu. Danıştay’a silahlı baskın ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması dosyasından sanık Alparslan Arslan ise Pişmanlık Yasası’ndan faydalanmak istediğini söyledi. Tutuklu sanık İsmail Yıldız, duruşmada şaşırtıcı iddialar ortaya atarak “Fethullah Gülen ve Tuncay Güney öldürüldü” dedi. Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 165. oturumunda sanık Alparslan Arslan’ın arkadaşı Hilmi Öztürk tanık olarak dinlendi. Arslan’ı 1997 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ülkücü çevre içinde tanıdığını belirten avukat Öztürk, kamu görevlilerinin sokakta da türban takamayacağına ilişkin karar veren Danıştay 2. Dairesi üyelerinin fotoğraflarının “İşte o üyeler” başlığıyla yayımlandığı Anadolu’da Vakit gazetesinin 13 Şubat 2006 tarihli kupürünü, 14 Mayıs 2006 akşamı internetten indirerek Alparslan Arslan’a verdiğini anlattı. Alparslan Arslan, avukat arkadaşı Hilmi Öztürk’ün tanık olarak Savcı Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın’ın sorularını yanıtlamasının ardından söz alarak “Pişmanlık Yasası’ndan yararlanmak istiyorum. Gelişen durumda pişmanlığım söz konusu. Devlete bağlılığımı bildiriyorum. Devletimi yıkmak yönünde herhangi bir teşebbüsüm yok” diye konuştu. Hilmi Öztürk’ün çapraz sorgusu sırasında da Arslan sürekli parmak kaldırarak söz istedi. Arslan pişmanlığını tekrarlayarak “Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’e atılan el bombalarından dolayı pişmanım. Mustafa Bey’in (Özbilgin) rahmetli olmasından dolayı üzgünüm” diye konuştu. ÇGD Ankara Şubesi’nden gazetemize 2 ödül Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şubesi’nin 3. Yerel Medya Ödülleri töreni Swissotel’de yapıldı. Törene, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, bazı belediye başkanları ile çok sayıda gazeteci katıldı. 6 dalda verilen ödüllerden ikisini Cumhuriyet gazetesi muhabirleri aldı. Kısa bir süre önce vefat eden gazeteci Behzat Miser anısına bu yıl ilk kez verilen Haber ödülünü Cumhuriyet Ordu Muhabiri Erdoğan Erişen alırken törende Cumhuriyet Samandağ muhabiri Sahiye Say da araştırmainceleme dalında ödüle layık görüldü. ‘Basına bilgi sızdırıldı’ HATAY / ANKARA (Cumhuriyet) Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yıldırım, Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hâkim Osman Kaçmaz’ın otel odasının aranmasıyla ilgili, ihbar ve soruşturmaya ilişkin dosya içinden basına bilgi ve görüntü sızdırıldığı iddiası üzerine inceleme başlattıklarını söyledi. Hatay Emniyet Müdürlüğü ekipleri, “Yabancı uyruklu kadınların zorla tutulduğu ve kokain kullanıldığı” ihbarı üzerine nöbetçi savcılıktan alınan kararla, 28 Kasım Pazar günü, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hâkim Osman Kaçmaz ve Sincan Hâkimi Remzi Özdemir’in konakladığı Antakya’ya bağlı Harbiye beldesindeki Defne Prenses Otel’e giderek odalarında arama yapmıştı. İhbar, asılsız çıkmasına karşın baskın sırasındaki görüntüler, bazı internet siteleri ve televizyonlarda yayımlanmıştı. Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Enis Yavuz Yıldırım da ihbar ve soruşturmaya ilişkin dosya içinden bilgi ve görüntülerin basına sızdırılmasıyla ilgili inceleme başlattıklarını açıkladı. Adalet Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da Kaçmaz ve Özdemir ile ilgili basında çıkan haberlere ilişkin bir açıklama yapılmasına gerek görüldüğü belirtildi. Yıllık, mazeret, hastalık ve doğum izinleri hakkındaki 76 No’lu Bakanlık Genelgesi gereğince, hafta sonu ve resmi tatil günlerini görev mahalli dışında geçirecek cumhuriyet başsavcısı ve komisyon başkanlarının bakanlıktan izin almaları gerektiğine işaret edildi. Dava kasıtlı olarak uzatıldı Kemal Türkler cinayeti ile ilgili ilk davanın 1981 yılında Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde başladığını, bu davada ilk kararın 7 Nisan 1987’de verildiğini belirterek Abdülsamet Karakuş ve Aydın Eryılmaz adlı tetikçilerin Türkler’i öldürmekten 12’şer, olayda kullandıkları aracı gasp etmek suçundan da 20’şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldıklarını anımsattı. 1999 yılından bu yana Kemal Türkler’in katil zanlısı olarak yargılanan Ünal Osmanağaoğlu’na 2003 ve 2007 yılında verilen iki beraat kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından bozulduğunu ifade eden Çelebi, “Yargıtay, Osmanağaoğlu’nun cinayetin planlama aşamasında görev aldığını ve silahla ateş ederek suça asli fail olarak katıldığına vurgu yaparak beraat kararını bozmuştur. Ancak 2009 yılında Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi bu karara direnmiştir. Sanık Osmanağaoğlu, bozma kararına karşı savunması alınması için bir türlü mahkemeye getirilmemiş, dava kasıtlı olarak uzatılmaya çalışılmıştır” dedi. Zonguldak’ta Balbay etkinliği İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Gazetemiz yazarı Mustafa Balbay’ın, meslek yaşamının 30. yılı nedeniyle üyesi olduğu İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) tarafından daha önce İzmir’de açılan “Balbay Fotoğrafları Sergisi”, yarın Zonguldak’ta yinelenecek. Çağdaş Gazeteciler Derneği Zonguldak Şubesi ile Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti işbirliğinde düzenlenecek etkinlik, Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi Lokali’nde cumartesi günü saat 17.00’de başlayacak. ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan ve ADD GYK Üyesi Erol Sarıal’ın da katılacağı bildirilen açılış töreninin ardından, İGC ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Başkanı Atilla Sertel ve Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Balbay’la ilgili anılarını paylaşacak. Yıldız: Bazı konular araştırılmadı Duruşmada söz alan tutuklu sanık Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, mahkeme heyetini ve salonda bulunan herkesi şaşırtan iddialar ortaya attı. Danıştay dosyasında bazı konuların araştırılmadığını, dosyanın eksik olduğunu söyleyen Yıldız, “ Arslan’ın ateş ettiği hâkimlerin ifadelerinin alınıp saldırıyı yapan ile görüştürülmeleri gerekli. Mağdurların ifadesi yok” diye konuştu. Yıldız, Arslan’ı yakalayan kişinin gerçekten polis olup olmadığına ilişkin bilginin dosyada bulunmadığına dikkat çekti. “Saldırının yapıldığı gün ATO’da sabah 09.00 ve 16.05’te iki toplantı olduğunu” belirten sanık Yıldız, “ATO Başkanı’nın makam arabası o sabah Danıştay’a geliyor. Bu çok önemli bir detay. Kamera kayıtlarından görülebilir” dedi. Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, avukatı Vural Ergül’ün 3 duruşmadan men edilmesi nedeniyle baro tarafından kendisine tayin edilen avukatı, tutuksuz sanık Salih Kurter’e de tayin edildiği için kabul etmedi. Davaya bugün devam edilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle