19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2010 PAZARTESİ HABERLER POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA CUMHURİYET SAYFA 5 Parti meclisine seçilen iş kadını Sena Kaleli: Patron olmadım hep otogarda çalıştım Baskı var, cesur olmalıyız ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Parti Meclisi üyesi, Kamil Koç otobüs firması sahibi Bursalı iş kadını Sena Kaleli “Hiçbir zaman patron olmadım. Otogarda çalıştığım için iletişim sorunum hiç olmadı” dedi. İş âleminin iktidarın baskıları nedeniyle politikaya ilgisinin az olduğunun altını çizen Kaleli, “Siyasete girdikten sonra denetimler arttı. Ama kendinizden kuşkunuz yoksa, hiçbir şey yapamazlar. İnsanlar azıcık daha cesur olmalı, yoksa baskılar daha da artar” diye konuştu. Kaleli, yerel seçimlerde CHP’nin Bursa belediye başkan adayı oldu. Kaleli, önceki gün yapılan kurultayda da PM üyesi seçildi. Kaleli, “otobüs firması patronu” nitelemesine itiraz ederken “Hiçbir zaman patron olmadım. Her zaman emekçi olarak, şirketimde tüm arkadaşlarımla birlikte çalıştım. Kendi yapamadığım hiçbir işi onlardan talep etmedim. Demokratik bir ortamda çalıştık” diyor. fazla ilgi olmadığını gördüğümden girdim. Bursa’da oyları yüzde 10 kadar arttırdık. Taban çalışmasını iyi yaptık. Otogarda çalıştığım için insanlarla iletişim sorunum olmadı. Her dilden anlıyorum, iletişim sorunum olmadı” yanıtını verdi. Kaleli, iş çevrelerinin siyasete mesafeli durmasıyla ilgili olarak da “İktidarın baskıları olabilir ama korkmalarına gerek yok. Önlemler almışsanız, kayıtlı ve belgeli çalışma düzenine geçmişseniz, hiçbir konuda kendinizden kuşkunuz yoksa, hiçbir şey yapamazlar. Denetime açık olmalıyız. Ama hiçbir korkunuz yoksa, insanlara düşman gibi davranmıyorsanız, hiçbir şey yapamazlar” dedi. Bir Özlem Yumağı ve Hüzün... Bazen ezgilerin karanlığından bir ışık belirir gökyüzünde... O anda şafağın ve evrenin soluğunu hissedersiniz. Gözlerinizi yumduğunuzda minik yüzlerde işlenmiş gam ve tasa, ağzınızdan dökülen sözler, kimi ölümler, acılar ve kıyımlar yaşamın derinliğinden çıkıp gelir karşınıza. Eğer yağmur yağıyorsa, içiniz üşümüşse, bir tuhaf yalnızlığı yaşarsınız. Bir özlem yumağı vardır yüreğinizde, anlatılması çok güç. Rutkay Aziz, o sabah beni telefonla aradığında, eski iç çekişlerin, hüzünlerin içindeydim... Rutkay şöyle demişti bana: “19 Aralık’ta Zeki’nin (Ökten) ölüm yıldönümü... Zincirlikuyu Mezarlığı’nda anacağız saat 11.00’de.” İçimden “Demek bir yıl oldu Zeki öleli”dedim ve duraksadım. Öldüğü gün Amerikan Hastanesi’nde İlhan Selçuk’u ziyarete gitmiştim... Kafeteryada tiyatro sanatçısı ve oyuncu eşi Güler Ökten’le karşılaşmış başsağlığı dilemiştim. Ölümünden 15 gün önce Zeki, Tarık Akan ve Rutkay’la gazetedeki odamda oturup sohbet etmiştik uzun uzun. Bir bozkır sabahında Osip Mandelstam’ın bir kitabının sayfalarını karıştırıyordum. Ünlü Rus şairin, “Bir Buzulun Çatlağında” şiirini mırıldanmaya başladım, bir anda: “Bir buzulun çatlağından nasıl sızarsa su/ve nasıl iki yüzü varsa o suyun tadının, bir ileri/ bir geri ve nasıl biri tatlı öbürü sertse,/öyle ölüyorum ben de son kez her anında /bugünlerin,/bir yandan eski iç çekişler artık/salıvermezken beni,/bir yandan göremiyorum gideceğim yeri.” Bazı yazıları yazmak benim için hem çok kolay hem çok zor... Bir yıl önce Teşvikiye Camii’nde üç güzel insan yıldızlarla buluşmaya uğurlanıyordu... Zeki Ökten, Ali Taygun ve Sezen Cumhur Önal’la Safa Önal’ın annesi Nihal Önal... Betül Ökten ve Yekta Kara... Ali Taygun, 12 Eylül ve Barış Derneği davası... Onların hapislik günlerinde ben de içerdeydim... Zaman zaman Erdal Atabek, Ali Sirmen, Ataol Behramoğlu’ndan dinlerdim hapislik günlerini... 12 Eylül’ün faşizmini, 2010 yılında arar olmuştuk... Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın çığlıkları, içimize düşen acı... Demokrasiden, barıştan, özgürlükten, emekten yana insanlarımız genç yaşta ölüyor... Yurtseverler, muhalifler “Ergenekoncu” diyerek damgalanıyor, din pazarlamacıları, tarikatçılar, sözde liberaller “demokrasi kahramanı” olarak ortalıkta dolaşıyor. Aydınlanma Devrimini savunmak, sermayeemek çelişkisini yazmak, konuşmak suç öğesi bugün Türkiye’de. Ölümlerle çoğalır olduk, o derin acıları yazgılara dönüştürdük. Yıllar yılları kovaladı... Zeki, 1951 yılında 20 yaşındayken Nişan Hançer’in yönettiği “Acı Zeytin”filminde yönetmen yardımcısı olarak Yeşilçam’a ilk adımını atmıştı. Ömer Lütfi Akad, Halit Refiğ, Memduh Ün ve Atıf Yılmaz gibi ünlü yönetmenlerin yanında çalıştı; ilk filmi “Ölüm Pazarı”nı 1963’te çekti; ikinci yeni kuşak sinemacılar arasında yer aldı. Zeki Ökten, 10 yıl sonra yakaladı başarıyı... 1972’de “Kadın Yapar” ve bir yıl sonra çektiği “Bir Demet Menekşe”yle... Daha sonra pek çok filme imzasını attı... Sürü, Düşman, Hanzo, Faize Hücum vb. Solgun yelpaze kanatlarında gibi yaşam... Belki Marina Tsvetayeva’nın mavi tahtalarına yazılan adlar gibi. Parmaklarımızın ucunda yüzyıllar... Tarihle, bize ait var olan ruhlar, aşklar, acılar, hüzünler. Saçlarının altından tüten bir duman, gökyüzündeki yıldızlar, kış çiçekleri, yağmur, buz kesmiş eller ve dudaklar. Bir yıl olmuş Zeki ile Ali aramızdan ayrılalı... Ve Cesar Vallejo’nun dizelerinde saklanan ölüm... “Kimse gelmedi bugün bana sorular sormaya;/kimse bir şey istemedi benden bu ikindi. Bir tek mezarlık çiçeği görmedim/bütün o neşeli fener alayında. Affet beni, Tanrım: Ne kadar az ölüm” Gerçekten şairin dediği gibi mi ölüm? Günün ilk aydınlığında, yağmurlu ve soğuk bir İstanbul sabahında Tarık Akan’la telefonla konuşurken hüzünlüydüm... Bir çocuk parmaklarının dokunduğu yerden devrimci ruhları selamlıyorum... ‘İş görüş biçiminde değişim’ Kılıçdaroğlu’nun politikaları ve siyaset anlayışını beğendiğini için PM’de görev aldığını vurgulayan Kaleli, şunları söyledi: “İş görüş biçiminde bir değişim görünüyor. İş görüş biçimi derken, herkes parti içinde nerelere geleceği konusunda, birilerine yakın olma konusunda enerjilerini kullanıyordu. Artık bunlar geçerli olmayacak. Önder Sav’la sanıyorum burada yollar ayrıldı. Artık hedef partiyi yönetmek, partide iktidar olmak, partide söz sahibi olmak değil. Artık ülkeyle ilgili sıkıntıları gidermek istiyoruz. Tabana dönük yolları ve tabanın dilini benimsiyor yeni yönetim. Toplumla daha iç içe olacağız. PM’ye giren bütün insanlar çalışmaları, birikimleri değerlendirilerek, güçleriyle, emekleriyle bu yerlere geldi. Yeni gelenlerin hepsi kendi alanlarında başarılarını kanıtlayıp, partiye de katkısı olan insanlar. Daha önce parti içinde kişiler birbirini yok etmeye dönük çalışmalar yapıyordu. Ya da rakip partiyle ilgili olumsuzlukları anlatan söylemler gelişiyordu. Bizim kendi gücümüz, politikalarımız var. Bunlara odaklanmalıyız. Kurultayda başlayan birlik, bütünlük sürerse inanıyorum oy atağı olacak.” ‘Baskı var’ Kaleli, “CHP’den aday olduktan sonra size baskı oldu mu” sorusuna da “Çok özel bir baskı hissetmedim. Denetimler sıklaşıyor tabii. İktidarın iş çevrelerine çok yoğun baskısı var. İnsanlar fikirlerini çok rahat açıklayamıyor. İnsanlar böyle olunca baskı da daha çok artıyor. İnsanlar birazcık daha cesur olabilmeli. Korkular, kaygılar bizi yönetiyor. Korkularla hareket ettiğimiz zaman da baskılar daha çok artıyor” yanıtını verdi. ‘Meydanın boş kalmasını istemedim’ Kaleli, siyasete giriş süreciyle ilgili sorularımıza “Hiç siyaset düşünmüyordum. Yerel seçimlerde teklif geldiği zaman Bursa’da meydanın boş kalmasını istemediğim için, CHP’den adaylık için Kılıçdaroğlu gecekonduda aşure yedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tuzluçayır’da bir gecekonduyu ziyaret etti. CHP Genel Başkanı, partisinin 15. Olağanüstü Kurultayı’nın ardından dün sabah saatlerinde Tuzluçayır Ege Mahallesi’nde Mehmet Karagöz’ün evine konuk oldu. Mahalleye gelişinde bazı yurttaşlar tarafından sloganlar ve alkışlarla karşılanan Kılıçdaroğlu’na, Gürsel Tekin eşlik etti. Karagöz’ün evinde ikram edilen aşureyi yiyen Kılıçdaroğlu, mahalledeki yurttaşlarla da sohbet etti ve sorunlarını dinledi. (Fotoğraf: AA) [email protected] Faks numaramız: 0212 343 72 69 KAYSERİ’DEKİ İDDİALARI UNUTTURMA ÇABASI CHP, PM’nin yeni üyesi Doç. Dr. Oder, kadın katılımının önemli olduğunu söyledi ‘Eşitlikçi anayasa istiyoruz’ ‘Kılıçdaroğlu umut vaat etti’ Oder, “Neden aktif siyasete girmeye karar verdiniz” sorusuna “Siyasal ve toplumsal anlamda Türkiye’nin bir dönemeçte olduğunu ve bu dönemeçte kişisel olarak bir işlevimin, katkımın olacağını düşündüğüm için bu kararı aldım. Sayın Kılıçdaroğlu, bizim gibi insanların akademik birikiminin işlevsel kullanımı için umut vaat etti. CHP politikalarını benimsemekle birlikte, aktif siyasete soğuk bakan ve daha çok dışarıda kalmayı tercih eden bir kitle var. Bu kitle Kılıçdaroğlu ile birlikte kendini daha aktif bir konumda olabilecek durumda hissetti. Ben de kendimi burada görüyorum” yanıtını verdi. Oder, “sadece kadın adayları PM’ye sokmak değil, kadın söylemi ve cinsiyetçi tutumların tasfiyesini sağlamak açısından da kadın katılımının çok önemli olduğunu” vurgularken, “Kadının insan hakları konusunda çok uzun süredir akademik ve sivil toplum düzeyinde çalışıyorum. Kadın sorununu anayasa hukukuna entegere etmeye çalışıyorum” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Parti Meclisi’ne (PM) yeni giren isimler arasında yer alan Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr. Bertil Emrah Oder “sadece kadın adayları PM’ye sokmak değil, kadın söylemi ve cinsiyetçi tutumların tasfiyesini sağlamak açısından da kadın katılımının çok önemli olduğunu” söyledi. Seçimlerden sonra ülkenin gündemine köklü anayasa değişiklikleri geleceğine dikkat çeken Oder, “Bu süreçte CHP’nin duracağı nokta özgürlükçü, çoğulcu, eşitlikçi değerlere uygun sosyal demokrat bir anayasacılık olacaktır” dedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Bertil Emrah Oder, Zürih, Köln ve Kaliforniya (UCLA) üniversitelerinde ve uluslararası programlarda araştırmacı ve konuk öğretim üyesi olarak çalıştı. Order, karşılaştırmalı anayasa hukuku, Avrupa kamu hukuku ve insan hakları alanında ulusal ve uluslararası çok sayıda yayının sahibi. Seçimlerden sonra köklü bir anayasa değişikliği süreciyle karşı karşıya kalınacağının altını çizen Oder, bu süreçte CHP’nin öncelikli hedefleri konusunda şu değerlendirmeleri yaptı: “Birinci ayak, anayasa konusu. Seçimden sonra anayasa değişikliği gündeme gelecek. Bu süreçte CHP’nin duracağı nokta özgürlükçü, çoğulcu, eşitlikçi değerlere uygun, sosyal demokrat bir anayasacılık olacaktır. CHP’nin elinde zaten SHP döneminde hazırlanan bir anayasa taslağı var. Muhafazakâr gelenek 1982 Anayasası’na damlgasını vurdu. CHP özgürlükçü ve çoğulcu değerleri esas alan, eşitlikçi bir yeni anayasa perspektifini ortaya koyacaktır, bunu yeniden anımsayacaktır. Çoğulcu ve özgürlükçü değerlerle bütünleşmiş bir anayasaya ihtiyaç var. Yeni PM, bu anayasının hazırlanmasında yol haritasını belirleyecek ilkeleri ortaya çıkarabilir. 2. ayak, Avrupa bütünleşmesi olabilir. Bundan sonra hem anayasa hem de Avrupa bütünleşmesini ortaya çıkaracak bir politikaya ihtiyaç var. O değerlerin asıl sahiplenicisi, CHP’dir. Günlük siyasette kırılma noktaları olur, ancak bunun dışında bir AB değeri vardır. CHP, AKP’nin yaptığı gibi Avrupa değerlerini araçsallaştırmayan, bunları kullanmayan, bunları gerçekten yaşama geçirmenin yollarını arayan bir parti olmalı. 3. ayak kadın politikası. Kadını korumacı önlemlerle birlikte, cinsiyetçi tutumların tasfiyesinin yapılması hem anayasa hem de yasalarda güvencelere kavuşturulması lazım. Kadını eve çeken değil, sosyal, ekonomik, kültürel yaşama katılacak bireyler olarak gören bir anayasal, yasal yapıya gereksinim var.” AKP Kılıçdaroğlu’nu yakın izlemeye aldı ERDEM GÜL ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği Kayseri’deki yolsuzluk iddialarına karşı “yalanlamaların işe yaramadığını” gören AKP yönetimi, karşı atağa geçme kararı aldı. AKP yönetimi, “açığını bulmak” amacıyla, Kılıçdaroğlu hakkında açılan davaların tamamını yakın izlemeye aldı. Kılıçdaroğlu’nun Kayseri iddiaları, AKP’yi alarma geçirdi. AKP, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iddialara karşı yanıtları ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de devreye girip yaptığı “kefilim” açıklamasıyla yetinmek istemiyor. AKP’de kamuoyunda, “İddiaları çürütemediler” algısı oluşmasından rahatsızlık duyuluyor. Bu nedenle AKP yönetimi, iddia sahiplerini hedef alan bir çalışma için harekete geçti. AKP ilk olarak iddiaları Kılıçdaroğlu’na ileten CHP Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu üzerinden iddiaları düşürme yoluna gitti. Kulkuloğlu’nun TBMM’deki dokunulmazlığının kaldırılması fezlekeleri başta olmak üzere yargıdaki dosyalarının tamamı medyaya dağıtıldı. Başta karşılıksız çek olmak üzere borçlarından dolayı mahkumiyetlerini içeren bu dosyalarla Kulkuloğlu’nun “itibarsız” olduğu, bu nedenle iddialarının değerinin olamayacağı mesajı verilmek istendi. Kulkuloğlu’na yönelik bu girişimin yeterince sonuç vermemesi ve Kayseri iddialarının gündemdeki yerini koruması üzerine AKP, bu kez de Kılıçdaroğlu’nu doğrudan hedef seçti. AKP’nin hukukçu kurmayları, Kılıçdaroğlu’nun, yargıdaki dosyalarını didik didik etmeye başladı. Edinilen bilgiye göre, daha önce Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü dönemine ilişkin suçlamaları gündeme getiren AKP’liler bu kez, siyasetteki açığını aramaya başladı. AKP’nin görevlendirmesiyle bir ekip, Kılıçdaroğlu’nun yargıdaki dosyalarını izlemeye aldı. AKP, Kılıçdaroğlu’nun iki dönemini özellikle mercek altına aldı. CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı döneminde Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları ve bu konuşmalar nedeniyle açılan davaları ve çıkan kararları inceleniyor. CHP Grup Başkanvekilliği döneminde AKP’li Şaban Dişli, Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek’le girdiği tartışmaların yargıya yansımaları ve buradan çıkan kararlar da ayrıca taranıyor. İki koldan inceleme AKP, iki koldan yürüttüğü bu incelemede Kılıçdaroğlu hakkında yolsuzluk, suiistimal gibi ekonomik suç olabilecek bir yargı kararı arıyor. Ancak bunun yanı sıra AKP asıl olarak Kılıçdaroğlu’nun yolsuzlukla suçladığı isimlere karşı “iftira” suçundan mahkum olup olmadığını bulmaya çalışıyor. AKP’de, bu çalışmaya ilişkin “Kılıçdaroğlu, adı kamuoyunca bilinen ya da bilinmeyen o kadar çok insana iftara etti ki bunların çoğundan mahkum oldu ya da olacak. Göreceksiniz en yakın sürede Kılıçdaroğlu’nun adını iftiracıya çıkaracak yargı kararlarıyla karşılaşılacak” görüşleri ifade ediliyor. AKP, aradığı yargı kararlarını bulması halinde önümüzdeki haftadan itibaren Kayseri iddialarına karşı, Kılıçdaroğlu’nu yıpratmaya yönelik dosyaları açıklamaya hazırlanıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle