16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Dedektif Naim Tatar ın anlatımıyla Bahçelievler katliamı soruşturması: Bahçelievler katliamı ile ilgili bir kadın tanık vardı. Yakınlarda rahmetli oldu. O tanık, pazar dönüşü sokağın köşesine alçak bir bahçe duvarının üzerine oturuyor. Dinlenirken, 2 gencin bir başka şahsa 562 tam teşhis ettik buradalar dediğini duyuyor. Şahısları da bire bir görüyor. Daha sonra katliamın bu sokağın 56 2 No lu dairesinde gerçekleştiğini öğreniyor. Bu sokakta cinayet oldu ve bu şahıslar 562 demişti diyerek kafasında bağlantı kuruyor. Bir yakını Polis Koleji nde görevli. Onun aracılığıyla bize bilgi geldi. Kadın tanık olarak ifade vermeye korkuyor tabii. Biz kadınla konuştuk, Tutanakta isim ve adresini yazmayacağız dedik. Şahıslar yakalandı. Bir tanesi Duran Demirkıran idi. Sorgulamada tam olarak anlattılar. O olayda yaralı olarak kurtulan TİP üyesi Serdar Alten, Hacettepe de yatıyordu. Ona bizde kayıtları bulunan eski sabıkalı şahısların fotoğraflarını gösterdik. Yüzlerce fotoğraf gösterdik, Kesinlikle hiçbirisi değil dedi. En sonunda robot resim çizdirmeye karar verdik. Ekibimizde yer alan bir arkadaşımızın resim yapma yeteneği vardı. Şimdilerde sokak ressamlığı yapıyormuş; I.K. . Serdar Alten o ağır yaralı haliyle tarif ettikçe, belki 1015 tane robot resim çizildi. En sonunda tam benzerlik sağlanınca Serdar, İşte bu dedi. Kendisini vuran şahıs olarak İki kişi ateş etti. Bir tanesi de buydu dedi. Robot resmi çizdirdikten 56 saat sonra da rahmetli oldu. Robot resimdeki şahsın Haluk Kırcı olduğunu, teşkilat içerisinde de İdi Amin olarak çağrıldığını belirledik. Olayda kullanılan Nova marka araç içerisinde Reis olarak tanıtılan bir kişiden söz ediliyordu. MHP Genel Merkezi nden öğrendik ki, Nova nın bir tanesi MHP Genel Merkezi nde Gençlik Kolları Başkanı Mustafa Mit tarafından kullanılıyor, bir tanesi de Ülkü Ocakları Genel Merkezi ne verilmiş. 2 arkadaş, o dönemde Demirtepe de olan Ülkü Ocakları Genel Merkezi ne gittik. Yetkili birisiyle görüşmek istediğimizi, polis olduğumuzu söyledik. Sonradan, bizi karşılayan şahsın Abdullah Çatlı olduğunu öğrendik. Sanırım Başkan Muhsin Yazıcıoğlu, ya askerdeydi ya da cezaevindeydi o günlerde. Çatlı, ikinci başkandı. Ben arabayı araştırayım, siz bir çay için dedi. Odasına girdi. 35 dakika bekledik. Kimse yok. Anladık ki, kaçtı. Odasına girdik kimse yok. Aşağıda bekleyen görevli arkadaşları uyardık, ama anladık ki, siyah bir Renault marka araçla genel merkezden kaçmış. Tabii kaçtıktan sonra biz peşinden araştırmalar yaptık. İstanbul da bir kuyumcu dükk nı açtığını öğrendik. Ama bir türlü biz Çatlı ya ulaşamadık. Bahçelievler katliamı ile ilgili davanın yargılama safhasında Ahmet Ercüment Gedikli nin babası Özel Harp Dairesi nde albaydı evinde arama yapmak istedik. Babasıyla aramızda tartışmalar geçti. Gedikli, bizim saptamalarımıza göre, katliamı Çatlı ile birlikte yönetenlerdendi. Ona da Reis diyorlar. Gedikli, birkaç duruşma sonra serbest kaldı. Serbest kaldıktan sonra görgü tanığı kadınla görüştük tekrar. Yine kimliğin açıklanmayacak dedik. Kadın razı oldu. Gizli oturumda ifadesi dinlendi ve aynı gün yapılan açık duruşmada da Ahmet Ercüment Gedikli nin olaydan önce gördüğü kişilerden olduğunu söyledi. Gedikli tekrar tutuklandı. Diğerleri ile birlikte de ceza aldı. CMYB C M Y B 9 Ekim 1978 gecesi, Ankara nın Bahçelievler semti, 15. Sokak 56 numaralı apartmanın 2 numaralı dairesinde kalmakta olan Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 üniversite öğrencisi, Abdullah Çatlı nın Susurluk taki kazada ölen, Reis diye tanımlanan ve birçok katliamdan sorumlu olduğu halde derin devlet tarafından korunan ülkücü lider yönettiği ülkücü militanlar tarafından öldürüldü. Çatlı nın yanında, Duran Demirkıran, Ahmet Ercüment Gedikli, Ömer Özcan, Kürşat Poyraz ile yargılandıktan sonra serbest kalan Haluk Kırcı da vardı. Çatlı yönetti militanları öldürdü BAHÇEL EVLER KATL AMI BALGAT KATL AMI Cilt ameliyatı yapacaklar notu YARIN:PYANGOTEPEKATLAMIVESLAHKAÇAKÇILIĞI A nkara Balgat ta 10 Ağustos 1978 de dört kahvehane tarandı, beş kişi öldü, çok kişi yaralandı. Olayla ilgili olarak yargılanan ülkücü eylemciler İsa Armağan ve Mustafa Pehlivanoğlu idam cezasına çarptırıldılar. Cezanın onaylanmasından 10 gün sonra her ikisi de Mamak Askeri Cezaevi nden kaçırıldı. Pehlivanoğlu yakalandı ve 1980 de asıldı. İsa Armağan ise Türkiye ye döndükten sonra bir süre cezaevinde yattı, ardından serbest kaldı. Dedektif Naim Tatar ve arkadaşları Balgat katliamı sanıklarının peşinde... Balgat katliamının ilk soruşturmasını biz yapmadık. İsa Armağan ile Mustafa Pehlivanoğlu Mamak Askeri Cezaevi nden firar ettikten sonra onları yakalama görevini bize verdiler. Araştırmalarımız sonunda Mamak Askeri Cezaevi İç Güvenlik Amiri Yüzbaşı Hasan Mesçi ile bir askerin firara yardım ettiklerini öğrendik. Yüzbaşının evinde arama yaptık. İsa Armağan a özel işlemler yaptığını, birilerinden paralar aldığını tespit ettik. Hatta evinde de bir miktar para çıktı. Para için kaçırmıştı onları. İsa Armağan ile Mustafa Pehlivanoğlu nun cezaevinden asker elbisesiyle çıktıklarını, daha sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezi nde hukuk bürosundaki sorumlunun bunları Eskişehir e, Yediler Parkı civarında bir yere götürdüğünü öğrendik. Evi bastık. Şahsı sorguladık. Mustafa Pehlivanoğlu nun Kütahya ya götürüldüğünü öğrendik. Bize Genelkurmay dan verilen talimatta, Kütahya Emniyet Müdürlüğü ne kesinlikle güvenmememiz gerektiğini söylediler o zaman. Jandarma Alay Komutanı na da kısmi bilgiler verebileceğimizi söylediler. Kütahya da birtakım operasyonlar yaptık. Orada yakaladığımız şahıslar konusunda ne emniyete, ne de jandarmaya bilgi verdik. Sorguladık, Afyon da nezarete koyduk. O götüren şoförü bulduk. Şoför kendisini olaydan muaf tutmamız karşılığında bize Mustafa Pehlivanoğlu nu götürdüğü yeri söyleyeceğini bildirdi. Pehlivanoğlu nun saklandığı Çal köyüydü. Jandarmaya köyün ismini söylemedik. Emniyete de hedef şaşırtmak için tam ters istikamette bir yere gideceğimizi söyledik. Bir kılavuz er bize yardım etti, 34 saat yürüyüşten sonra köyü bulduk. Pehlivanoğlu nun saklandığı yüksek duvarlı bir evdi. Gece, karanlık. Kapıyı çalarsak mutlaka çatışmaya gireceğimizden emindik. Bir arkadaşımızı merdiven yaptık, bahçeye atladık, kapıyı açtık, sessizce içeri girdik. Giriş kapısında aptes almak için kullanılan bir ibrik görünce, evdekilerin namaza kalkacaklarını hesapladık. İçeriden ev sahibi aptes almak için dışarı çıkınca yakaladık gürültü yapmadan. Çoluk çocuğun zarar görmemesi için ses çıkarmamasını söyledik. Adam, Pehlivanoğlu nun üst katta olduğunu söyledi. Üst kata çıktık. Kapıyı kırdık. İçeride Mustafa ile birlikte 5 kişi vardı ve hepsi de silahlıydı. En ufak bir çatışmaya meydan vermeden yakaladık silahlarıyla birlikte. Mustafa şok yaşadı. Kendisini öldürmeye gelen, ülkücü teşkilattan insanlar olduğumuzu düşünmüş önce. Polis olduğumuzu anlayınca rahatladı. Ankara ya getirdik. Balgat katliamı soruşturmasında kafamıza yatmayan bir şey vardı. Olayda kullanılan aracın içinden dışarıya doğru, ön sağ koltuğun üst tarafında bir mermi deliği vardı. Onu sorduk, Mustafa, Birinci kahveyi taradığımızda ben ateş etmedim dedi. İsa Armağan arkada oturuyordu. O bana doğru, Ulan o... çocuğu sen niye ateş etmiyorsun. Ateş et, yoksa kafanı patlatırım diyerek bir el sıktı dedi. Diğer kahvelerde ben havaya ateş açtım, kimseye ateş etmedim dedi. Ölüme giden insanlar yalan söylemezler. Çocuğun yalan söylemediğine biz kesin kanaat getirdik. Sıkıyönetim Başsavcısı Albay Nurettin Soyer e durumu aktardık ve Bu çocuk bu olayda asli fail değil dedik. İdamının çok ağır bir ceza olacağını belirttik. Sıkıyönetim Komutanı ile görüşmeler oldu. Yeniden yargılanması için girişimler oldu. Bizim grup amirimiz Dürüst Oktay çok çabaladı idamdan kurtarmak için Mustafa yı, hepimiz çok çabaladık. Hak etmeyen bir gencin idam edilmesi çok acı bir şey. Bir sabah idam edildiğini öğrendik. Mustafa Pehlivanoğlu, yakalandıktan hemen sonra verdiği ifadesinde, Ülkü Ocakları Derneği nin Balgat sorumlusu olan diğer firari İsa Armağan ın Kayseri Yahyalı ya kaçırıldığını söylemişti. Peşine düştük, ama bizim oraya varmamızdan birkaç saat önce siyah Renault marka bir aracın onu götürdüğünü öğrendik. Bu siyah Renault araç, Ülkü Ocakları Derneği ne gittiğimizde Abdullah Çatlı yı elimizden kaçıran aracın aynısıydı... Masada bulunan not 12 Eylül sonrasında MHP Genel Merkezi nde Ankara Sıkıyönetim Savcılığı nca yapılan aramada MHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Mustafa Mit in masasında bir belge bulunmuştu. Belgede özetle şunlar yazıyordu: İsa Armağan 2000, adresini Niğde Yurdu Başkanı Ali Işıklar biliyor. Kayseri, Orhan Hamza 16.8.1980... 15.8.1980: Amcalar yola çıktı, Hamza ile 1 i alacaklar. Haber salındı. Ortada yoklar durum sakin: 16.8.1980. Arabayla Yahyalı ya gittiler. Mevlüt Mercan. Cilt ameliyatı yapacaklar İsa ya. Bizim İsa yı yakalamak için yola çıktığımız güne denk geliyordu 15 Ağustos 1980. 1 i alacaklar dan kasıt da İsa nın alınmasıydı. İsa nın suratında yanık izi vardı, ona cilt ameliyatı yaptıracakları da ileti ile duyurulmuş oluyordu. Bu nottan da anlaşılacağı üzere, cezaevinden kaçırılan katliam sanıklarına yardımcı olunuyordu. Hem de devletin istihbarat teşkilatı kullanılarak. Böylece olayın asli faili İsa kaçırıldı, Mustafa ise asıldı, kurban edildi. İsa yıllar sonra da serbest kaldı, tıpkı Bahçelievler sanığı Haluk Kırcı gibi. İsa Armağan ve Mustafa Pehlivanoğ lu duruşma sırasında. Yüzbaşı Hasan Mesçi sağda 5 EK M 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA DİZİ 9 HAYAL ve GERÇEK KÜRŞAT BAŞAR Peki Hıyarlara Ne Olacak? Bir gün de kalksam da, başımıza yeni bir çorap örüleceğini duymasam, o gün mutlu olacağım. Bizim kendi kendimize ettiklerimiz yetmemiş gibi bir de kökü dışarıda kötülükler var üstümüzde. Her gün yeterince felaket haberi yokmuş gibi YÖK Başkanı da domates k busunu açıklayıverdi. Neyse ki fazla domates düşkünü değilim diye önce ilgilenmedim. Ama iş orada kalmıyor ki. Domatesin içine bir gen şifreleyip bizi millet olarak ortadan kaldırmayı hesaplayan bir kafa varsa başka kim bilir neler planlamıştır? Başladım kara kara düşünmeye. Zaten benim ketçapla ilgili kuşkularım vardı. Bu garip şeyi Amerikalılar yıllardır bütün dünyaya boşuna mı yaydı. Belli ki bir amaçları var. Bu basın toplantılarını kaçırdığım için üzülüyorum. Sorulacak o kadar soru varken kimse bir şey sormuyor. Mesela bu Türkler için üretilen genetiği oynanmış domatesler farklı, Hintliler için üretilenler farklı mı? Bunları nasıl anlayacağız, renginden mi? Sonra diyelim ben Hintlileri yok etmek için üretilen domatesten yesem etkilenir miyim? Durum bu aşamaya gelmişse, bütün ülkeler bunun için çalışıp çeşitli düşmanları için bir sebze üretirlerse sonumuz ne olacak? Aklıma, karşılıklı orduların birbirine domates atması gibi garip bir resim geliyor ama gülsem mi, ağlasam mı bilemiyorum. Artık nükleer tehdit, zenginleştirilmiş uranyum türü tehlikeler geride mi kaldı? Haller ne zaman denetim altına alınacak? Özel yetkili mahkemeler, kabzımallar ve pazarcılar için bir dava düşünüyor mu? İnsanın aklına türlü türlü şey geliyor. Sonuçta bilimsel bir açıklama yapılmış, domates deyip geçemezsin. Mesela, vejetaryenlerin durumu içler acısı. Sürekli kebapla beslenenler bu habere seviniyor ama ya ithal etlere de Adanalıları yok edecek bir genetik planlama yapıldıysa? Çık işin içinden çıkabilirsen. Üniversitelerimizin başında bulunan birinin bu açıklaması neden gırgıra alınıyor bilmiyorum. Ülkemizin entelektüel düzeyi bu korkunç komplonun farkına varmışsa belki bizim de çalışmaları hızlandırıp Amerikalıların hepsini zenci yapacak patlıcan üretimine geçmemiz gerekmez mi? Hükümet bu konuda ne düşünüyor? Yalnızca Türkleri ortadan kaldıracak bir genetik kod varsa, örneğin yalnızca yazarları veya muhalifleri ortadan kaldıracak bir genetik planlama da yapılamaz mı? Bir an önce medarı iftiharımız sebzemiz Çengelköy hıyarını koruma altına alalım. Bir de hıyar ithalatı başlarsa yandık. [email protected] Cenazede slogana hapis cezası M A R D İ N Cumhuriyet Mardin in Kızıltepe ilçesinde babası ile birlikte polisler ta rafından öldürülen Uğur Kaymaz ı 12 anma etkinlik lerine katılan 6 ki şi, Uğurlar me zarda katiller dı şarıda sloganı atarak örgüt pro pagandası yap tıkları iddiasıyla 1 er yıl hapisle ce zalandırıldı. Kızıltepe de 21 Kasım 2004 te ba bası Ahmet Kay maz ile birlikte ev lerinin önünde po lisler tarafından açı lan ateş sonucu sır tından aldığı 13 kurşunla yaşamını yitiren Uğur Kay maz için mezarı başında yapılan anma etkinlik lerine katılan ve aralarında Kaymaz ın amcası Re şat Kaymaz ın da bulunduğu 11 kişi hakkında örgüt propagandası yapmak iddiası ile açı lan dava Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi ta rafından karara bağlandı. Mahkeme heyetinin ka rarı, duruşmaya katılmayan sanıklara posta yo luyla tebliğ edildi. Mahkeme, 5 kişi hakkında beraat kararı verir ken, 6 kişi için de Ölü olarak ele geçirilen Uğur Kaymaz ve Ahmet Kaymaz ın posterlerini aça rak Cumhuriyet Meydanı na yürüyüşe geç tikleri, topluluğun buradan da Uğur Kaymaz ve Ahmet Kaymaz ın cenazelerinin gömülü ol duğu mezarlığa doğru yürüdükleri, toplulu ğun mezarlıkta 1 dakikalık saygı duruşunda bulundukları, Kürtçe marşlar söylendiği ve Uğur lar mezarda katiller dışarıda şeklinde slo gan attıklarının tespit edildiği belirtildi. Mahkeme, sanıklar Fara Akbulut, Deniz Yüksel, Engin Ayaydın, Adil Başaran, Reşat Kaymaz ve Hasan Budak ı TMK nin 7 2 mad desi uyarınca örgüt propagandası yaptıkla rı gerekçesiyle 1 er hapisle cezalandırdı. Ö R G Ü T P R O P A G A N D A S I Adli Tıp: Kemikler insana ait MARDİN Cumhuriyet Kızıltepe Belediyesi ekiplerince 12 Şubat ta yürütülen hafriyat çalışması sırasında bulunan ve Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığı nca incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu na gönderilen kemiklerle ilgili rapor tamamlandı. Raporda kemiklerin 20 yıl öncesine ve insana ait olduğu bildirildi. Dedektif Naim Tatar ın anlatımıyla Bahçelievler katliamı soruşturması: Bahçelievler katliamı ile ilgili bir kadın tanık vardı. Yakınlarda rahmetli oldu. O tanık, pazar dönüşü sokağın köşesine alçak bir bahçe duvarının üzerine oturuyor. Dinlenirken, 2 gencin bir başka şahsa 562 tam teşhis ettik buradalar dediğini duyuyor. Şahısları da bire bir görüyor. Daha sonra katliamın bu sokağın 56 2 No lu dairesinde gerçekleştiğini öğreniyor. Bu sokakta cinayet oldu ve bu şahıslar 562 demişti diyerek kafasında bağlantı kuruyor. Bir yakını Polis Koleji nde görevli. Onun aracılığıyla bize bilgi geldi. Kadın tanık olarak ifade vermeye korkuyor tabii. Biz kadınla konuştuk, Tutanakta isim ve adresini yazmayacağız dedik. Şahıslar yakalandı. Bir tanesi Duran Demirkıran idi. Sorgulamada tam olarak anlattılar. O olayda yaralı olarak kurtulan TİP üyesi Serdar Alten, Hacettepe de yatıyordu. Ona bizde kayıtları bulunan eski sabıkalı şahısların fotoğraflarını gösterdik. Yüzlerce fotoğraf gösterdik, Kesinlikle hiçbirisi değil dedi. En sonunda robot resim çizdirmeye karar verdik. Ekibimizde yer alan bir arkadaşımızın resim yapma yeteneği vardı. Şimdilerde sokak ressamlığı yapıyormuş; I.K. . Serdar Alten o ağır yaralı haliyle tarif ettikçe, belki 1015 tane robot resim çizildi. En sonunda tam benzerlik sağlanınca Serdar, İşte bu dedi. Kendisini vuran şahıs olarak İki kişi ateş etti. Bir tanesi de buydu dedi. Robot resmi çizdirdikten 56 saat sonra da rahmetli oldu. Robot resimdeki şahsın Haluk Kırcı olduğunu, teşkilat içerisinde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle