23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2010 SALI 6 HABERLER TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com PKK’nin yayın organlarında Fethullahçıların ilişkilerinin sorgulandığı yazıların son dönemde yoğunlaşması iyice dikkat çekiyor. Örgüt, cemaatle ilgili “ajan”lıktan “Titan”cılığa, “provokasyon”dan “tahrik”çiliğe kadar bir dizi iddiayı gündeme getiriyor ve grubun faaliyetlerini deşifre etmek için çaba harcıyor. Peki, birbirini “Ergenekoncu”lukla suçlayan iki kesim arasındaki gerginlik nereden kaynaklanıyor? Örgütün yayın organlarından ANF son iki yıldır cemaatin tüm ekonomik, bürokratik ve siyasi ilişkileri ile Güneydoğu ve Kuzey Irak’taki örgütlenmelerini yakından izleyerek haberleştiriyor. Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi PKK yöneticilerinin cemaate yönelik öfkeleri arttıkça ANF de Fethullahçıların ilişkilerini daha da derinlemesine sorguluyor. PKK’nin kameraları, müritlerin her hareketini adım adım takip ediyor, cemaatin en küçük faaliyeti dikkatle izleniyor ve örgüt tabanına duyuruluyor! ANF’nin 4 Temmuz’da yayımladığı “Zaman Kürt düşmanlığında sınır tanımıyor” başlıklı haberde, “Fransa’da gözaltıları protesto eden Kürt mülteciler Fethullah Gülen tarikatına bağlı Zaman gazetesi ve Anadolu Ajansı tarafından ‘PKK mensubu terörist’ olarak tanımlandı. Zaman ve ajansın haberleri çarpıtması Gülen tarikatının Kürt düşmanlığının boyutlarını gözler önüne seriyor” denilmişti. 25 Temmuz 2009’daki haber ise daha sert bir başlıkla servis edilmişti. “Zaman gazetesi Kürtleri tahrik ediyor” başlığı altında şöyle denilmişti: “Aşırı ırkçı bir yayın çizgisine sahip olan Zaman gazetesinin, düşmanlığını yaptığı bir halk arasında örgütlenmeye devam etmesi de bir paradoks oluşturuyor. Bu gazete, Ergenekon soruşturmasının başından bu yana PKK’yi de dahil etmek için elinden geleni yapıyor.” Haberde, Murat Karayılan’ın “Fethullahçılar devlet sistemine yerleşmek istiyor. AKP ile bunun için yakınlaştılar. Geleceğe dönük olarak risktir bunlar” şeklindeki saptamalarına da yer verildi. İran vurgusu ve sonucu!.. PKK’nin cemaate yönelik haberleri aralık ayında yoğunlaştı. “Gülen tarikatının yeni rolü, küresel ajanlık” başlığıyla 23 Aralık’ta yayımlanan çok geniş bir analizde, “Hizbullah ve El Kaide’ye karşı istihbaratı da cemaat sağlıyor”, “Gülen Gazi katliamını nerden biliyordu” gibi ilginç başlıklar vardı. Fethullahçıların çeşitli kesimlerle ilişkilerinin de sorgulandığı analizde şöyle denilmişti: “Fethullah Gülen cemaatinin siyasi kolu olarak da değerlendirilen AKP’nin Kürt politikasının temelleri netleşiyor. Ergenekon’un tek dokunulmazı olan Gülen cemaati bu politikanın merkezinde yer alırken özellikle Güney Kürdistan’da yeni bir istihbarat kurumlaşması olarak konumlandırıldığı kaydediliyor. Bunun karşılığında cemaat kurumlarının İran’a dönük istihbarat çalışması yürütecek yeni birimler oluşturdukları kaydediliyor. Diğer bir ifadeyle ABD’ye, PKK’ye ilişkin istihbaratına karşılık İran’a dönük istihbarat sağlanacak.” Aslında ANF’nin haber ve analizleri dikkatle okunduğunda ortaya şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor; “PKK, DTP ve KCK’ye yönelik operasyonların ardında Fethullahçılar var...” Nitekim 24 ve 25 Aralık’taki “Operasyonun şifreleri Zaman gazetesinde” , “Taraf ve Zaman hedef gösterdi” başlıklı haberlerde, PKK’nin siyasi kolu KCK’ye yönelik geçen haftalarda yapılan operasyonun perde arkasına dikkat çekilmişti. Haberde şu satırlar yer almıştı: “Operasyonun şifreleri Fethullah Gülen tarikatının yayın organı olan Zaman gazetesinde gizli. Zaman gazetesi 13 Nisan’da yapılan operasyon öncesinde de DTP’lileri sık sık hedef göstermişti. Gazete, legal Kürt siyasetini hedef tahtasına oturtmayı gelenek haline getirirken, Taraf gazetesi, Kürt siyasetçileri KCK yapılanmasının bir parçası olarak gösterip bir an önce operasyon yapılmasını önermişti.” Taban çatışması!.. ANF’nin 23 Aralık’ta yayımladığı ve içinde “Gülen cemaati kurumları İran’a dönük istihbarat çalışması yürütecek” şeklinde satırların bulunduğu haberin sonuçları ne ilginçtir ki, 26 Aralık’ta ortaya çıktı! Ajans, “Gülen tarikatına İran müdahalesi” başlığıyla verdiği haberde, Federal Kürdistan Bölgesi’nde Fethullah Gülen cemaatine ait 4 fakültenin kapatıldığını yazdı! Haberde şu iddialar yer aldı: “13 Aralık’taki kapatma kararında İran’ın etkili olduğu öne sürülüyor. Gülen cemaatini yakından izleyen İran yönetiminin, tarikatın Irak ve Güney Kürdistan’daki örgütlemesinden rahatsız olduğu ifade ediliyor.” PKK’nin yayın organları son haftalarda ise cemaatin Doğu Anadolu’daki örgütlenmesini deşifre ediyor. Erzurum ve Van’dan sonra ajans dün de cemaatin Bitlis’teki çalışmalarını “Fethullahçıların ekonomik örgütlenmesi titan zinciri gibi” başlığıyla duyurdu. Haberde şu iddialar da vardı: “Cemaatin Bitlis’te örgütlendiği alanlar ise bürokrasi ve eğitim. Fethullahçıların ekonomik örgütlenmesi titan zincirinin bir benzeri gibi. Cemaat bu yollarla elde ettiği kârla Bitlis ve ilçelerinde sayıları 100’ü aşan öğrenci evleri, her ilçede en az 1 adet öğrenci yurdu ve diğer STK’leri finanse ediyor.” Peki, PKK son iki yılda cemaate yönelik tepkilerini neden yoğunlaştırdı?.. Aslında PKK’nin siyasallaşma çabaları artarken örgüt artık yoksul ve yeraltına çekilmiş Hizbullahçılığı değil; siyaset ve bürokraside güçlü Fethullahçılığı büyük bir engel ve tehlike olarak görüyor! DTP ve PKK’nin, Said Nursi’ye yakınlaşmasının altında da muhafazakâr kitleleri cemaatten uzaklaştırma çabası bulunuyor!.. Fethullahçılara ait yüzlerce aracın yakılması ise cemaate gözdağı niteliği taşıyor! Cemaatin ekonomik gücünü kullanarak Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta Kürt kökenli gençleri saflarına çektiğinden yakınan örgüt bu nedenle her fırsatta Fethullahçı yapılanmaları deşifre ediyor! Gerginliğin bir nedeni ise “Kürt siyasetinin tasfiyesi”ne yönelik operasyonların ardında Fethullahçıların olduğu kuşkusu!.. Örgüt, cemaatin yayın organları olan Zaman gazetesi, Aksiyon dergisi ve Samanyolu TV’nin haberler ve “Tek Türkiye” gibi dizi filmlerle PKK birimlerine karşı “psikolojik savaş” yürüttüğünden yakınıyor! Anlayacağınız bir dönem PKK ile Hizbullah arasındaki “taban” ve “hâkimiyet” kavgası son iki yıldır PKK ile cemaat arasında giderek büyüyor! PKK’nin Kamerası Fethullah’ın Peşinde!.. 21 Nisan 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesi. AKP’nin ‘reform’ iddiasõyla uyguladõğõ sağlõk politikalarõ yurttaşõ mağdur ediyor Parası olana sağlıkŞULE KÖKTÜRK AKP’nin sağlõkta reform iddiasõyla gerçekleştirdiği, sağlõk örgütlerinin ise karşõ çõktõğõ sağlõk politikalarõ, yurttaşõ, hekimi, eczacõyõ ve özel has- tane sahibini memnun etmedi. Böy- lece, sağlõk örgütlerinin çok kez uyarmasõna karşõn AKP’nin “Parası olana sağlık” anlayõşõ, Türkiye’ye yerleşti. Sağlõkta Dönüşüm Programõ ile re- form yapacağõ iddiasõyla yola çõkan AKP, sağlõk ocaklarõndaki muaye- neden dahi ücret alõnan, yurttaşlarõn eczanelerden ilaç alamayacağõ en- dişesiyle yaşadõğõ, doktorlara “ya ka- mu hastanesi ya muayenehane” di- yerek aba altõndan sopa gösterildiği, her özel hastanede farklõ katkõ payõ- nõn alõndõğõ, özel hastanelerin dahi memnun olmadõğõ bir sistem kurdu. Okmeydanõ ve Şişli Etfal Eğitim ve Araştõrma hastanelerinde yurttaşlar- la yaptõğõmõz görüşme, sağlõk ala- nõndaki sõkõntõlarõ ortaya koydu. An- nesini Okmeydanõ Eğitim ve Araş- tõrma Hastanesi’ne muayene ettirmek için götüren Önder Temuroğlu, randevu aldõklarõ halde, saat belir- tilmediği için 08.00’de hastaneye geldiklerini belirterek, “Saat 11.30 hâlâ bekliyoruz. Biz Tuzla’dan geldiğimiz için geciktik, saat 06.00’da gelenler var” dedi. Ek yük getiriyor İlaç konusunda ise henüz sorun ya- şamadõklarõnõ ifade eden Temuroğ- lu, “Eğer Sosyal Güvenlik Kurumu Türk Eczacılar Birliği ile sözleşme yapmazsa bundan sonra sorun yaşayabiliriz. Ayrıca hastaneler önceden ücretsizdi, şimdi ücret veriyoruz. Bize ek yük getiriyor. Sağlık olmazsa olmaz olduğu için, sağlıktan vazgeçemeyeceğimiz için bu ücretleri koyuyorlar. Yine on- lar kazanıyor, biz kaybediyoruz. AKP ile kaybetmeye devam ede- ceğiz” dedi. İsmini vermek istemeyen bir yurt- taş ise muayene ücreti kesilmesine tepki göstererek şunlarõ söyledi: “Eşim emekli, ayda 500-600 lira alıyor. Ayda 3-4 kere hastaneye git- sek 90-100 lira kesiliyor. Bize ka- lıyor 500 lira. İlaç parası da veri- yoruz. Ayrıca doktor kaliteli ilaç yazıyor ama devlet onu vermedi- ği için, eczaneden başka ilaç veri- yorlar. Muayene ücretlerini ecza- neden kesiyorlar, doktorun verdiği ilaç eczaneden kesiliyor ama suç eczacıda değil, suç Başbakan’da.” 70 yaşõnda emekli öğretmen Gü- ner Ata ise randevu aldõğõ halde sõ- raya girmiş. Kemik erimesi rahat- sõzlõğõ bulunan ve göğsünde kitle bu- lunduğu için ameliyat edilmesi ge- reken yaşlõ öğretmen, bizim kendi- siyle görüştüğümüz saatlerde yakla- şõk 3 saattir hastanede bulunuyordu. Okuması yok, internet kullanması bekleniyor Şişli Etfal Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’ne muayene olmaya giden Hürriyet Karataş ise internetten ran- devu sisteminin bir kara mizah ör- neği. Saat 13.00’ten sonra numara ve- rildiği için randevu almadan hasta- neye gelen Karataş’a neden randevu almadõğõnõ sorduğumuzda yanõtõ “Randevu internetten alınıyor- muş, ama benim okuma yazmam yok ki. Randevu alamam diye bu- raya geldim” dedi. Gazetemizi arayan çok sayõda yurttaşõn yanõ sõra Şişli Etfal Hasta- nesi’nde görüştüğümüz Kadriye Can isimli yurttaş ise muayene ka- tõlõm paylarõ dõşõnda yõlda 1 kez 90- 100 liraya yakõn ek ücretler kesildi- ğini iddia etti. Sosyal Güvenlik Ku- rumu (SGK) Basõn Danõşmanõ İlhan İşman ise SGK’nin ilaç katõlõm pa- yõ ve muayene katkõ payõ dõşõnda her- hangi bir kesintisinin söz konusu ol- madõğõnõ söyledi. Türk Tabipleri Birliği İkinci Başkanõ Dr. Eriş Bi- laloğlu da şöyle konuştu: “Kesinti- ler anında yapılmadığı için insan- lar daha sonra maaşlarında yük- sek kesintilerle karşılaşıyor. Acil hizmetleri ücretsizdir. Ancak acil hizmetlerinin ücretli olduğuna da- ir bir iddia var, bununla ilgili bel- ge gelmesi durumunda biz konu- yu araştıracağız. Sağlık hizmetle- rinde katkı payı alınmamalı, hiz- metler ücretsiz olmalı.” Katılım payı ücretleri Mahkemeiptal etti,zamlõ olarakgerigeldi 2008 yõlõnõn Ekim ayõnda kamu hasta- nelerinde muayenede katkõ payõ alõnma- ya başlandõ. Ancak açõlan dava sonucu yürütmeyi durdurma kararõ verilmesi ne- deniyle, 2009 Ocak ayõnda uygulamaya ara verildi. Eylül 2009’da çõkarõlan “Te- davi Katılım Payının Uygulanması Hakkında Tebliğ” ile katõlõm paylarõ zamlanarak tekrar yürürlüğe girdi, tebliğ- le sağlõk ocaklarõ da paralõ hale geldi. 1 Ekim’den itibaren geçerli olan tebli- ğe göre, 2. ve 3. basamak sağlõk hizmet- lerinden, yani devlet hastanesi ve üniver- site hastanelerindeki muayene hizmetle- rinden alõnan 3 TL tutarõndaki hasta katõ- lõm payõ 8 TL’ye çõkarken daha önce hiç ücret alõnmayan sağlõk ocaklarõnda da 2 TL alõnmaya başlandõ. Toplu kesinti yapıldı Özel hastanelerin katõlõm payõ ise 10 TL’den 15 TL’ye yükseldi. Tebliğin tekrar yürürlüğe girmesi ile yürürlüğün kaldõrõldõğõ 9 ay boyunca alõnan muaye- ne hizmetlerinin ücretleri topluca tahsil edildi. Bu nedenle çok sayõda yurttaş tepki gösterdi. Sağlõk ocağõnda muayene olan herhan- gi bir yurttaş, 2 TL olan ücretini burada ödüyor. Devlet hastanesi veya üniversite hastanesine giden yurttaş, eğer çalõşansa, 5 lirasõ hastanede, 3 lirasõ ise eczaneden tahsil ediliyor. Eğer emekliyse 5 lira maaşõndan kesiliyor. Eğer yurttaş ecza- neye gitmezse, 3 lira ödemiyor. Hükümet, sağlõk ocaklarõndaki muayeneden dahi ücret alõnan, her özel hastanede farklõ katkõ payõnõn olduğu, hastasõndan hekimine, eczacõsõndan özel hastane sahibine kimsenin memnun olmadõğõ bir sistem kurdu. Muayenelerden katkõ payõ alõnmasõna tepki gösteren yurttaşlar, “Sağlõktan vazgeçemeyeceğimiz için bu ücretler var. Onlar kazanõyor, biz kaybediyoruz” diyor. “Hastanelerde kuyruklar bit- ti” iddiasıyla meydanlarda boy gösteren AKP temsilcilerine karşın, kuyruklar eklenen yeni sorunlarla sürüyor. Devlet has- tanelerinde tedavi görmek iste- yen yurttaşlar hastanelerden randevu almalarına karşın sa- atlerce muayene sırası bekli- yor. Randevunun internetten alınması ise Türkiye’de kara mizah örneklerini ortaya çıka- rıyor. Okuma yazma bilmeyen yurttaşlar yine sıra numarası almak için hastaneye geliyor. Kuyruklu yalan! Hastaneler sõnõflandõrõldõSosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Sağlõk Bakanlõğõ, hastaneleri hizmet kalitesi, yatak kap- asitesi, doktor sayõsõ, hasta haklarõ, çalõşanlarõn haklarõ, verdiği hizmetin çeşitliliği, hasta ve ça- lõşan güvenliği gibi alanlarda puanladõ. 5 ayrõ gruba ayrõlan hastaneler, 800-1000 pu- an arasõ A sõnõfõ, 600-800 puan arasõ B sõnõfõ, 400-600 arasõ C sõnõfõ, 200-400 arasõ D sõnõfõ ve 0-200 puan arasõ E sõnõfõ olarak gösterildi. Sis- teme göre A sõnõfõ hastane hastadan en fazla yüz- de 70 fark ücreti alõrken E sõnõfõ hastane hasta- dan yüzde 30 fark ücreti alabilecek. 393 hastanenin puanlarõnõ ve sõnõflarõnõ gös- teren listede Acõbadem, Alman, Memorial gi- bi zincir hastanelerin bir kõsmõ B ve C sõnõfõn- da kalõrken A sõnõfõna giren hastane sayõsõnõn az- lõğõ dikkat çekti. Medical Park zincirinde ise B ve C sõnõfõna giren birer halka dõşõnda diğer has- taneler A sõnõfõnda yer aldõ. A sınıfı: Başkent Üniversitesi İstanbul, Özel Medical Park Bahçelievler Hastanesi, Özel Çamlõca Alman Hastanesi, TDV Özel 29 Mayõs Hastanesi, Yeditepe Üniversitesi Hasta- nesi, Ortadoğu Özel Sağlõk Hastanesi, Özel Se- ma Hastanesi, Maltepe Üniversitesi, Özel Ye- ni İsviçre Hastanesi, JFK Hospital. B sınıfı: Özel Medipark Elazõğ Hastanesi, Hospitalium Çamlõca, Özel Keçiören Hastane- si , Özel Avcõlar Hospital, Özel Mesa Hastanesi, Florance Nightingale Hastanesi, Özel Ethica İn- cirli Hastanesi, Acõbadem Bakõrköy Hastanesi, Türkiye Gazetesi Hastanesi, Memorial Hasta- nesi, Özel Hisar Intercontinental Hastanesi, International Hospital, Alman Hastanesi. C sınıfı: Özel Acõbadem Maslak Hastanesi, Özel Medicana Hospital Avcõlar, Özel Acõba- dem Kocaeli Hastanesi, Medical Park Sultan- gazi Hastanesi, Özel Huzur Hastanesi, İstanbul Vatan Hastanesi, Bahat Halk Hastanesi, Özel Acõbadem Kozyatağõ Hastanesi. Özel Hastaneler ve Sağlõk Kuruluşlarõ Derneği Başkanõ Reşat Bahat, sağlõk kuruluşlarõnõn sõ- nõflandõrõlmasõnõn vatandaşõ da sõnõflandõrmak anlamõna geleceğini söyledi. Bahat, “Sağlık ala- nında sınıflandırma yaparsanız, sosyal dev- let olmanız tartışılır hale gelir. Bu sınıflan- dırma vatandaşla ilgili değil anladığım ka- darıyla, vatandaşın işine yaramıyor, özel sektör de bunu istemiyor, devlet de bu sınıf- landırma ile tasarruf etmiyor. Dava açaca- ğız. İnsanları sınıflar tedavi etmiyor” dedi. Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlõk Bakanlõğõ, hastaneleri hizmetler kapsamõnda puanladõ Hekimlere tam gün zorunluluğunun getirilme- si durumunda, çok sayıda hekimin kamu has- tanelerinden istifa edeceği öngörülüyor. ‘Tam Gün’ õsõtõlõyor SİBEL BAHÇETEPE AKP hükümetinin üç yõldõr çõkarmak istediği “Tam Gün Yasa Tasarısı”nõn önümüzdeki günler- de TBMM Genel Kurulu’na getirileceği belirtiliyor. Hekimlere “ya kamu hastanesi ya muayenehane” tercihini getiren Tam Gün Yasa Tasarõsõ’nõn hekim ve hasta haklarõ açõsõndan çok sayõda sorunu berabe- rinde getireceği vurgulanõyor. Uzmanlar, tasarõnõn bu haliyle kaos yaratacağõnõ, performansa dayalõ üc- retlendirmenin eğitim ve araştõrma hastanelerinin işlevini yitirmesine neden olacağõnõ vurguluyorlar. Hekimlere tam gün zorunluluğunun getirilmesi durumunda, çok sayõda hekimin kamu hastanelerin- den istifa ederek özel hastanelerde ya da muayene- hanelerinde çalõşmaya başlayacağõ öngörülüyor. Çok sayõda hekim yasa çõktõ-çõkacak kaygõsõyla isti- fa edip özel hastanede çalõşmaya başladõ. Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) bağlõ 1300’den fazla, Sağlõk Bakanlõğõ’nda ise 7 binden fazla kõsmi zamanlõ çalõşan öğretim üyesinin, tasarõnõn yasalaş- masõ ile kamuda tam zamanlõ çalõşacağõ belirtiliyor. Harcamalar döner sermayeden CHP Milletvekili, Sağlõk, Aile, Çalõşma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Prof. Dr. Sacid Yıldız, tasa- rõnõn komisyondan geçtiğini, önümüzdeki günlerde de Meclis’e gelmesinin beklendiğini anõmsattõ. Yõl- dõz, tasarõnõn yalnõz kamu hastaneleri ile eğitim ve araştõrma hastanelerinde çalõşan hekimleri değil, hu- kuk, mühendislik, ekonomi fakülteleri gibi alanlarda çalõşan öğretim üyelerini de kapsayacağõnõ vurgula- dõ. Yõldõz, yasanõn çõktõktan bir yõl sonra yürürlüğe gireceğini belirterek şöyle konuştu: “Tasarı, he- kimleri performans sistemine göre değerlendir- me göz önüne alınacağı için özellikle eğitim ve araştırma hastaneleri, eğitim ve araştırma işlev- lerini yitirecek daha çok işlem yapar hale gele- cekler. Tasarıda hastanenin çok sayıda masrafı- nın döner sermayeden karşılanması da hastane- lerin birtakım zorluklar yaşamasına neden ola- cak. Kamuda çalışan hekimler haftada 130 saat çalışacak, yoğun çalışma ve nöbetlerin artması, hizmetlerin de aksamasına neden olacak.” Hastanelere işletme anlayışı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, “Tam gün ça- lışmak benimsediğimiz bir ilke, ancak tasarı, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası ve sağlık hizmeti ticarileştirilmek isteniyor” dedi. İstanbul Tabip Odasõ Başkanõ Prof. Dr. Özdemir Aktan da performansa dayalõ sistemin ciddi sağlõk sorunlarõna neden olacağõnõ şöyle vurguladõ: “Ta- sarı ile üniversite ve eğitim hastaneleri bir işlet- me anlayışıyla yönetilecek. Sağlık kurumlarının daha fazla kazanç sağlanması amaçlanıyor. Bu da özellikle eğitim ve araştırma hastanelerinin, eğitim işlevini yitirmesine, ileri dönemde tıp eği- timinin olumsuz etkilenmesine, hasta haklarının zarar görmesine neden olacaktır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle