Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2010 SALI
6 HABERLER
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
PKK’nin yayın organlarında Fethullahçıların
ilişkilerinin sorgulandığı yazıların son dönemde
yoğunlaşması iyice dikkat çekiyor. Örgüt,
cemaatle ilgili “ajan”lıktan “Titan”cılığa,
“provokasyon”dan “tahrik”çiliğe kadar bir dizi
iddiayı gündeme getiriyor ve grubun
faaliyetlerini deşifre etmek için çaba harcıyor.
Peki, birbirini “Ergenekoncu”lukla suçlayan iki
kesim arasındaki gerginlik nereden
kaynaklanıyor?
Örgütün yayın organlarından ANF son iki
yıldır cemaatin tüm ekonomik, bürokratik ve
siyasi ilişkileri ile Güneydoğu ve Kuzey
Irak’taki örgütlenmelerini yakından izleyerek
haberleştiriyor.
Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi PKK
yöneticilerinin cemaate yönelik öfkeleri
arttıkça ANF de Fethullahçıların ilişkilerini
daha da derinlemesine sorguluyor. PKK’nin
kameraları, müritlerin her hareketini adım
adım takip ediyor, cemaatin en küçük faaliyeti
dikkatle izleniyor ve örgüt tabanına
duyuruluyor!
ANF’nin 4 Temmuz’da yayımladığı “Zaman
Kürt düşmanlığında sınır tanımıyor” başlıklı
haberde, “Fransa’da gözaltıları protesto eden
Kürt mülteciler Fethullah Gülen tarikatına
bağlı Zaman gazetesi ve Anadolu Ajansı
tarafından ‘PKK mensubu terörist’ olarak
tanımlandı. Zaman ve ajansın haberleri
çarpıtması Gülen tarikatının Kürt düşmanlığının
boyutlarını gözler önüne seriyor” denilmişti.
25 Temmuz 2009’daki haber ise daha sert
bir başlıkla servis edilmişti. “Zaman gazetesi
Kürtleri tahrik ediyor” başlığı altında şöyle
denilmişti:
“Aşırı ırkçı bir yayın çizgisine sahip olan
Zaman gazetesinin, düşmanlığını yaptığı bir
halk arasında örgütlenmeye devam etmesi de
bir paradoks oluşturuyor. Bu gazete,
Ergenekon soruşturmasının başından bu yana
PKK’yi de dahil etmek için elinden geleni
yapıyor.”
Haberde, Murat Karayılan’ın
“Fethullahçılar devlet sistemine
yerleşmek istiyor. AKP ile bunun için
yakınlaştılar. Geleceğe dönük olarak
risktir bunlar” şeklindeki
saptamalarına da yer verildi.
İran vurgusu ve sonucu!..
PKK’nin cemaate yönelik
haberleri aralık ayında yoğunlaştı.
“Gülen tarikatının yeni rolü, küresel
ajanlık” başlığıyla 23 Aralık’ta
yayımlanan çok geniş bir analizde,
“Hizbullah ve El Kaide’ye karşı
istihbaratı da cemaat sağlıyor”, “Gülen Gazi
katliamını nerden biliyordu” gibi ilginç başlıklar
vardı. Fethullahçıların çeşitli kesimlerle
ilişkilerinin de sorgulandığı analizde şöyle
denilmişti:
“Fethullah Gülen cemaatinin siyasi kolu
olarak da değerlendirilen AKP’nin Kürt
politikasının temelleri netleşiyor. Ergenekon’un
tek dokunulmazı olan Gülen cemaati bu
politikanın merkezinde yer alırken özellikle
Güney Kürdistan’da yeni bir istihbarat
kurumlaşması olarak konumlandırıldığı
kaydediliyor. Bunun karşılığında cemaat
kurumlarının İran’a dönük istihbarat çalışması
yürütecek yeni birimler oluşturdukları
kaydediliyor. Diğer bir ifadeyle ABD’ye,
PKK’ye ilişkin istihbaratına karşılık İran’a
dönük istihbarat sağlanacak.”
Aslında ANF’nin haber ve analizleri dikkatle
okunduğunda ortaya şöyle bir sonuç ortaya
çıkıyor; “PKK, DTP ve KCK’ye yönelik
operasyonların ardında Fethullahçılar var...”
Nitekim 24 ve 25 Aralık’taki “Operasyonun
şifreleri Zaman gazetesinde” , “Taraf ve
Zaman hedef gösterdi” başlıklı haberlerde,
PKK’nin siyasi kolu KCK’ye yönelik geçen
haftalarda yapılan operasyonun perde
arkasına dikkat çekilmişti. Haberde şu satırlar
yer almıştı:
“Operasyonun şifreleri Fethullah Gülen
tarikatının yayın organı olan Zaman
gazetesinde gizli. Zaman gazetesi 13 Nisan’da
yapılan operasyon öncesinde de DTP’lileri sık
sık hedef göstermişti. Gazete, legal Kürt
siyasetini hedef tahtasına oturtmayı gelenek
haline getirirken, Taraf gazetesi, Kürt
siyasetçileri KCK yapılanmasının bir
parçası olarak gösterip bir an önce
operasyon yapılmasını önermişti.”
Taban çatışması!..
ANF’nin 23 Aralık’ta yayımladığı
ve içinde “Gülen cemaati kurumları
İran’a dönük istihbarat çalışması
yürütecek” şeklinde satırların
bulunduğu haberin sonuçları ne
ilginçtir ki, 26 Aralık’ta ortaya çıktı!
Ajans, “Gülen tarikatına İran
müdahalesi” başlığıyla verdiği
haberde, Federal Kürdistan
Bölgesi’nde Fethullah Gülen
cemaatine ait 4 fakültenin kapatıldığını yazdı!
Haberde şu iddialar yer aldı:
“13 Aralık’taki kapatma kararında İran’ın
etkili olduğu öne sürülüyor. Gülen cemaatini
yakından izleyen İran yönetiminin, tarikatın Irak
ve Güney Kürdistan’daki örgütlemesinden
rahatsız olduğu ifade ediliyor.”
PKK’nin yayın organları son haftalarda ise
cemaatin Doğu Anadolu’daki örgütlenmesini
deşifre ediyor. Erzurum ve Van’dan sonra
ajans dün de cemaatin Bitlis’teki çalışmalarını
“Fethullahçıların ekonomik örgütlenmesi titan
zinciri gibi” başlığıyla duyurdu. Haberde şu
iddialar da vardı:
“Cemaatin Bitlis’te örgütlendiği alanlar ise
bürokrasi ve eğitim. Fethullahçıların ekonomik
örgütlenmesi titan zincirinin bir benzeri gibi.
Cemaat bu yollarla elde ettiği kârla Bitlis ve
ilçelerinde sayıları 100’ü aşan öğrenci evleri,
her ilçede en az 1 adet öğrenci yurdu ve diğer
STK’leri finanse ediyor.”
Peki, PKK son iki yılda cemaate yönelik
tepkilerini neden yoğunlaştırdı?.. Aslında
PKK’nin siyasallaşma çabaları artarken örgüt
artık yoksul ve yeraltına çekilmiş Hizbullahçılığı
değil; siyaset ve bürokraside güçlü
Fethullahçılığı büyük bir engel ve tehlike olarak
görüyor! DTP ve PKK’nin, Said Nursi’ye
yakınlaşmasının altında da muhafazakâr
kitleleri cemaatten uzaklaştırma çabası
bulunuyor!.. Fethullahçılara ait yüzlerce aracın
yakılması ise cemaate gözdağı niteliği taşıyor!
Cemaatin ekonomik gücünü kullanarak
Güneydoğu ve Kuzey Irak’ta Kürt kökenli
gençleri saflarına çektiğinden yakınan örgüt
bu nedenle her fırsatta Fethullahçı
yapılanmaları deşifre ediyor!
Gerginliğin bir nedeni ise “Kürt siyasetinin
tasfiyesi”ne yönelik operasyonların ardında
Fethullahçıların olduğu kuşkusu!.. Örgüt,
cemaatin yayın organları olan Zaman
gazetesi, Aksiyon dergisi ve Samanyolu
TV’nin haberler ve “Tek Türkiye” gibi dizi
filmlerle PKK birimlerine karşı “psikolojik
savaş” yürüttüğünden yakınıyor! Anlayacağınız
bir dönem PKK ile Hizbullah arasındaki
“taban” ve “hâkimiyet” kavgası son iki yıldır
PKK ile cemaat arasında giderek büyüyor!
PKK’nin Kamerası Fethullah’ın Peşinde!..
21 Nisan 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesi.
AKP’nin ‘reform’ iddiasõyla uyguladõğõ sağlõk politikalarõ yurttaşõ mağdur ediyor
Parası olana sağlıkŞULE KÖKTÜRK
AKP’nin sağlõkta reform iddiasõyla
gerçekleştirdiği, sağlõk örgütlerinin
ise karşõ çõktõğõ sağlõk politikalarõ,
yurttaşõ, hekimi, eczacõyõ ve özel has-
tane sahibini memnun etmedi. Böy-
lece, sağlõk örgütlerinin çok kez
uyarmasõna karşõn AKP’nin “Parası
olana sağlık” anlayõşõ, Türkiye’ye
yerleşti.
Sağlõkta Dönüşüm Programõ ile re-
form yapacağõ iddiasõyla yola çõkan
AKP, sağlõk ocaklarõndaki muaye-
neden dahi ücret alõnan, yurttaşlarõn
eczanelerden ilaç alamayacağõ en-
dişesiyle yaşadõğõ, doktorlara “ya ka-
mu hastanesi ya muayenehane” di-
yerek aba altõndan sopa gösterildiği,
her özel hastanede farklõ katkõ payõ-
nõn alõndõğõ, özel hastanelerin dahi
memnun olmadõğõ bir sistem kurdu.
Okmeydanõ ve Şişli Etfal Eğitim ve
Araştõrma hastanelerinde yurttaşlar-
la yaptõğõmõz görüşme, sağlõk ala-
nõndaki sõkõntõlarõ ortaya koydu. An-
nesini Okmeydanõ Eğitim ve Araş-
tõrma Hastanesi’ne muayene ettirmek
için götüren Önder Temuroğlu,
randevu aldõklarõ halde, saat belir-
tilmediği için 08.00’de hastaneye
geldiklerini belirterek, “Saat 11.30
hâlâ bekliyoruz. Biz Tuzla’dan
geldiğimiz için geciktik, saat
06.00’da gelenler var” dedi.
Ek yük getiriyor
İlaç konusunda ise henüz sorun ya-
şamadõklarõnõ ifade eden Temuroğ-
lu, “Eğer Sosyal Güvenlik Kurumu
Türk Eczacılar Birliği ile sözleşme
yapmazsa bundan sonra sorun
yaşayabiliriz. Ayrıca hastaneler
önceden ücretsizdi, şimdi ücret
veriyoruz. Bize ek yük getiriyor.
Sağlık olmazsa olmaz olduğu için,
sağlıktan vazgeçemeyeceğimiz için
bu ücretleri koyuyorlar. Yine on-
lar kazanıyor, biz kaybediyoruz.
AKP ile kaybetmeye devam ede-
ceğiz” dedi.
İsmini vermek istemeyen bir yurt-
taş ise muayene ücreti kesilmesine
tepki göstererek şunlarõ söyledi:
“Eşim emekli, ayda 500-600 lira
alıyor. Ayda 3-4 kere hastaneye git-
sek 90-100 lira kesiliyor. Bize ka-
lıyor 500 lira. İlaç parası da veri-
yoruz. Ayrıca doktor kaliteli ilaç
yazıyor ama devlet onu vermedi-
ği için, eczaneden başka ilaç veri-
yorlar. Muayene ücretlerini ecza-
neden kesiyorlar, doktorun verdiği
ilaç eczaneden kesiliyor ama suç
eczacıda değil, suç Başbakan’da.”
70 yaşõnda emekli öğretmen Gü-
ner Ata ise randevu aldõğõ halde sõ-
raya girmiş. Kemik erimesi rahat-
sõzlõğõ bulunan ve göğsünde kitle bu-
lunduğu için ameliyat edilmesi ge-
reken yaşlõ öğretmen, bizim kendi-
siyle görüştüğümüz saatlerde yakla-
şõk 3 saattir hastanede bulunuyordu.
Okuması yok, internet
kullanması bekleniyor
Şişli Etfal Eğitim ve Araştõrma
Hastanesi’ne muayene olmaya giden
Hürriyet Karataş ise internetten ran-
devu sisteminin bir kara mizah ör-
neği. Saat 13.00’ten sonra numara ve-
rildiği için randevu almadan hasta-
neye gelen Karataş’a neden randevu
almadõğõnõ sorduğumuzda yanõtõ
“Randevu internetten alınıyor-
muş, ama benim okuma yazmam
yok ki. Randevu alamam diye bu-
raya geldim” dedi.
Gazetemizi arayan çok sayõda
yurttaşõn yanõ sõra Şişli Etfal Hasta-
nesi’nde görüştüğümüz Kadriye
Can isimli yurttaş ise muayene ka-
tõlõm paylarõ dõşõnda yõlda 1 kez 90-
100 liraya yakõn ek ücretler kesildi-
ğini iddia etti. Sosyal Güvenlik Ku-
rumu (SGK) Basõn Danõşmanõ İlhan
İşman ise SGK’nin ilaç katõlõm pa-
yõ ve muayene katkõ payõ dõşõnda her-
hangi bir kesintisinin söz konusu ol-
madõğõnõ söyledi. Türk Tabipleri
Birliği İkinci Başkanõ Dr. Eriş Bi-
laloğlu da şöyle konuştu: “Kesinti-
ler anında yapılmadığı için insan-
lar daha sonra maaşlarında yük-
sek kesintilerle karşılaşıyor. Acil
hizmetleri ücretsizdir. Ancak acil
hizmetlerinin ücretli olduğuna da-
ir bir iddia var, bununla ilgili bel-
ge gelmesi durumunda biz konu-
yu araştıracağız. Sağlık hizmetle-
rinde katkı payı alınmamalı, hiz-
metler ücretsiz olmalı.”
Katılım payı ücretleri
Mahkemeiptal
etti,zamlõ
olarakgerigeldi
2008 yõlõnõn Ekim ayõnda kamu hasta-
nelerinde muayenede katkõ payõ alõnma-
ya başlandõ. Ancak açõlan dava sonucu
yürütmeyi durdurma kararõ verilmesi ne-
deniyle, 2009 Ocak ayõnda uygulamaya
ara verildi. Eylül 2009’da çõkarõlan “Te-
davi Katılım Payının Uygulanması
Hakkında Tebliğ” ile katõlõm paylarõ
zamlanarak tekrar yürürlüğe girdi, tebliğ-
le sağlõk ocaklarõ da paralõ hale geldi.
1 Ekim’den itibaren geçerli olan tebli-
ğe göre, 2. ve 3. basamak sağlõk hizmet-
lerinden, yani devlet hastanesi ve üniver-
site hastanelerindeki muayene hizmetle-
rinden alõnan 3 TL tutarõndaki hasta katõ-
lõm payõ 8 TL’ye çõkarken daha önce hiç
ücret alõnmayan sağlõk ocaklarõnda da 2
TL alõnmaya başlandõ.
Toplu kesinti yapıldı
Özel hastanelerin katõlõm payõ ise 10
TL’den 15 TL’ye yükseldi. Tebliğin
tekrar yürürlüğe girmesi ile yürürlüğün
kaldõrõldõğõ 9 ay boyunca alõnan muaye-
ne hizmetlerinin ücretleri topluca tahsil
edildi. Bu nedenle çok sayõda yurttaş
tepki gösterdi.
Sağlõk ocağõnda muayene olan herhan-
gi bir yurttaş, 2 TL olan ücretini burada
ödüyor. Devlet hastanesi veya üniversite
hastanesine giden yurttaş, eğer çalõşansa,
5 lirasõ hastanede, 3 lirasõ ise eczaneden
tahsil ediliyor. Eğer emekliyse 5 lira
maaşõndan kesiliyor. Eğer yurttaş ecza-
neye gitmezse, 3 lira ödemiyor.
Hükümet, sağlõk ocaklarõndaki muayeneden dahi ücret alõnan, her özel hastanede farklõ katkõ
payõnõn olduğu, hastasõndan hekimine, eczacõsõndan özel hastane sahibine kimsenin memnun
olmadõğõ bir sistem kurdu. Muayenelerden katkõ payõ alõnmasõna tepki gösteren yurttaşlar,
“Sağlõktan vazgeçemeyeceğimiz için bu ücretler var. Onlar kazanõyor, biz kaybediyoruz” diyor.
“Hastanelerde kuyruklar bit-
ti” iddiasıyla meydanlarda boy
gösteren AKP temsilcilerine
karşın, kuyruklar eklenen yeni
sorunlarla sürüyor. Devlet has-
tanelerinde tedavi görmek iste-
yen yurttaşlar hastanelerden
randevu almalarına karşın sa-
atlerce muayene sırası bekli-
yor. Randevunun internetten
alınması ise Türkiye’de kara
mizah örneklerini ortaya çıka-
rıyor. Okuma yazma bilmeyen
yurttaşlar yine sıra numarası
almak için hastaneye geliyor.
Kuyruklu
yalan!
Hastaneler sõnõflandõrõldõSosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Sağlõk
Bakanlõğõ, hastaneleri hizmet kalitesi, yatak kap-
asitesi, doktor sayõsõ, hasta haklarõ, çalõşanlarõn
haklarõ, verdiği hizmetin çeşitliliği, hasta ve ça-
lõşan güvenliği gibi alanlarda puanladõ.
5 ayrõ gruba ayrõlan hastaneler, 800-1000 pu-
an arasõ A sõnõfõ, 600-800 puan arasõ B sõnõfõ,
400-600 arasõ C sõnõfõ, 200-400 arasõ D sõnõfõ ve
0-200 puan arasõ E sõnõfõ olarak gösterildi. Sis-
teme göre A sõnõfõ hastane hastadan en fazla yüz-
de 70 fark ücreti alõrken E sõnõfõ hastane hasta-
dan yüzde 30 fark ücreti alabilecek.
393 hastanenin puanlarõnõ ve sõnõflarõnõ gös-
teren listede Acõbadem, Alman, Memorial gi-
bi zincir hastanelerin bir kõsmõ B ve C sõnõfõn-
da kalõrken A sõnõfõna giren hastane sayõsõnõn az-
lõğõ dikkat çekti. Medical Park zincirinde ise B
ve C sõnõfõna giren birer halka dõşõnda diğer has-
taneler A sõnõfõnda yer aldõ.
A sınıfı: Başkent Üniversitesi İstanbul,
Özel Medical Park Bahçelievler Hastanesi,
Özel Çamlõca Alman Hastanesi, TDV Özel 29
Mayõs Hastanesi, Yeditepe Üniversitesi Hasta-
nesi, Ortadoğu Özel Sağlõk Hastanesi, Özel Se-
ma Hastanesi, Maltepe Üniversitesi, Özel Ye-
ni İsviçre Hastanesi, JFK Hospital.
B sınıfı: Özel Medipark Elazõğ Hastanesi,
Hospitalium Çamlõca, Özel Keçiören Hastane-
si , Özel Avcõlar Hospital, Özel Mesa Hastanesi,
Florance Nightingale Hastanesi, Özel Ethica İn-
cirli Hastanesi, Acõbadem Bakõrköy Hastanesi,
Türkiye Gazetesi Hastanesi, Memorial Hasta-
nesi, Özel Hisar Intercontinental Hastanesi,
International Hospital, Alman Hastanesi.
C sınıfı: Özel Acõbadem Maslak Hastanesi,
Özel Medicana Hospital Avcõlar, Özel Acõba-
dem Kocaeli Hastanesi, Medical Park Sultan-
gazi Hastanesi, Özel Huzur Hastanesi, İstanbul
Vatan Hastanesi, Bahat Halk Hastanesi, Özel
Acõbadem Kozyatağõ Hastanesi.
Özel Hastaneler ve Sağlõk Kuruluşlarõ Derneği
Başkanõ Reşat Bahat, sağlõk kuruluşlarõnõn sõ-
nõflandõrõlmasõnõn vatandaşõ da sõnõflandõrmak
anlamõna geleceğini söyledi. Bahat, “Sağlık ala-
nında sınıflandırma yaparsanız, sosyal dev-
let olmanız tartışılır hale gelir. Bu sınıflan-
dırma vatandaşla ilgili değil anladığım ka-
darıyla, vatandaşın işine yaramıyor, özel
sektör de bunu istemiyor, devlet de bu sınıf-
landırma ile tasarruf etmiyor. Dava açaca-
ğız. İnsanları sınıflar tedavi etmiyor” dedi.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlõk Bakanlõğõ, hastaneleri hizmetler kapsamõnda puanladõ
Hekimlere tam gün zorunluluğunun getirilme-
si durumunda, çok sayıda hekimin kamu has-
tanelerinden istifa edeceği öngörülüyor.
‘Tam Gün’
õsõtõlõyor
SİBEL BAHÇETEPE
AKP hükümetinin üç yõldõr çõkarmak istediği
“Tam Gün Yasa Tasarısı”nõn önümüzdeki günler-
de TBMM Genel Kurulu’na getirileceği belirtiliyor.
Hekimlere “ya kamu hastanesi ya muayenehane”
tercihini getiren Tam Gün Yasa Tasarõsõ’nõn hekim
ve hasta haklarõ açõsõndan çok sayõda sorunu berabe-
rinde getireceği vurgulanõyor. Uzmanlar, tasarõnõn
bu haliyle kaos yaratacağõnõ, performansa dayalõ üc-
retlendirmenin eğitim ve araştõrma hastanelerinin
işlevini yitirmesine neden olacağõnõ vurguluyorlar.
Hekimlere tam gün zorunluluğunun getirilmesi
durumunda, çok sayõda hekimin kamu hastanelerin-
den istifa ederek özel hastanelerde ya da muayene-
hanelerinde çalõşmaya başlayacağõ öngörülüyor.
Çok sayõda hekim yasa çõktõ-çõkacak kaygõsõyla isti-
fa edip özel hastanede çalõşmaya başladõ.
Yükseköğretim Kurulu’na (YÖK) bağlõ 1300’den
fazla, Sağlõk Bakanlõğõ’nda ise 7 binden fazla kõsmi
zamanlõ çalõşan öğretim üyesinin, tasarõnõn yasalaş-
masõ ile kamuda tam zamanlõ çalõşacağõ belirtiliyor.
Harcamalar döner sermayeden
CHP Milletvekili, Sağlõk, Aile, Çalõşma ve Sosyal
İşler Komisyonu üyesi Prof. Dr. Sacid Yıldız, tasa-
rõnõn komisyondan geçtiğini, önümüzdeki günlerde
de Meclis’e gelmesinin beklendiğini anõmsattõ. Yõl-
dõz, tasarõnõn yalnõz kamu hastaneleri ile eğitim ve
araştõrma hastanelerinde çalõşan hekimleri değil, hu-
kuk, mühendislik, ekonomi fakülteleri gibi alanlarda
çalõşan öğretim üyelerini de kapsayacağõnõ vurgula-
dõ. Yõldõz, yasanõn çõktõktan bir yõl sonra yürürlüğe
gireceğini belirterek şöyle konuştu: “Tasarı, he-
kimleri performans sistemine göre değerlendir-
me göz önüne alınacağı için özellikle eğitim ve
araştırma hastaneleri, eğitim ve araştırma işlev-
lerini yitirecek daha çok işlem yapar hale gele-
cekler. Tasarıda hastanenin çok sayıda masrafı-
nın döner sermayeden karşılanması da hastane-
lerin birtakım zorluklar yaşamasına neden ola-
cak. Kamuda çalışan hekimler haftada 130 saat
çalışacak, yoğun çalışma ve nöbetlerin artması,
hizmetlerin de aksamasına neden olacak.”
Hastanelere işletme anlayışı
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi
Başkanõ Prof. Dr. Gençay Gürsoy, “Tam gün ça-
lışmak benimsediğimiz bir ilke, ancak tasarı,
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası ve
sağlık hizmeti ticarileştirilmek isteniyor” dedi.
İstanbul Tabip Odasõ Başkanõ Prof. Dr. Özdemir
Aktan da performansa dayalõ sistemin ciddi sağlõk
sorunlarõna neden olacağõnõ şöyle vurguladõ: “Ta-
sarı ile üniversite ve eğitim hastaneleri bir işlet-
me anlayışıyla yönetilecek. Sağlık kurumlarının
daha fazla kazanç sağlanması amaçlanıyor. Bu
da özellikle eğitim ve araştırma hastanelerinin,
eğitim işlevini yitirmesine, ileri dönemde tıp eği-
timinin olumsuz etkilenmesine, hasta haklarının
zarar görmesine neden olacaktır.”