18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 5 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Eğer bir ülkede işsizlik varsa bütçelerin açık vermesi istenen bir durumdur. Keynes’in düşüncelerinin yayıcısı olan İngiliz iktisatçı Sir William Beveridge’nin savunduğu “telafi edici bütçe” sistemi işsizlik zamanlarında işe yaradığı ileri sürülen bir sistemdir. Bu bütçe sistemi Keynes’in işsizliğe bakışından etkilenen modern maliyecilerin klasik maliyecilerin savunduğu denk bütçe sistemine (muhasebe denkliği sağlayan bütçe sistemi) karşı getirdikleri bir maliye politikasıdır. Keynes’e göre işsizlik varsa milli gelir düşer ve yani milli üretimin sabit giderleri artar. Bu işsizliğin ekonomik yönünü gösterir. İşsizlik toplam talebi azaltır ve harcamalar düşer. Bu harcamalardaki yetersizliği devlet gidermek zorundadır. Hem devlet toplam talebi arttırır hem de toplam arzı talebe göre ayarlar. Bunun için devlet bütçe giderlerini arttırarak bütçe açıkları verir. İşsizliği önlemeye yönelik bütçe açıklarını kabul etmek mümkündür Ülkemizde işsizlik bütçe açıklarına paralel yıllardan beri artmaktadır. 2004-2007 arasında yüzde 10 civarında olan işsizlik oranı, 2008 de yüzde 11’e, 2009/9. ay itibarıyla yüzde 13.4’e çıkmış, işsiz sayısı 2007’de 2.3 milyon, 2008’de 2.6 milyon iken 2009/9. ay itibarıyla 3.3 milyon kişiye ulaşmış durumdadır. Bütçe açıkları var ve işsizlik de artıyorsa bütçelerimizin işsizliği önlemeye yönelik olmadığını belirtmek yanlış olmaz. Peki işsizlik bu seviyelere ulaşmışsa ekonomi yönetimi bütçe açıkları ile bu işsizliğe çare aramakta mıdır? Hayır, bütçeler devamlı açık vermekte, ama bu açıklar işsizliği önlemeye ve büyümeye yönelik harcama fazlalığından kaynaklanmamaktadır. Faiz ödemelerinden ve cari transferlerden dolayı bütçe açık vermektedir. Keynes, toplam talebi arttırmak için vergi indirimleri, sosyal yardımların yapılmasını önerir. Ancak bizde vergi gelirleri arttırılır ve vergi gelirleri içinde de harcamaları kısıcı dolaylı vergilere yüklenilir. (2009 vergi gelirleri içinde yüzde 63’ünü dolaylı vergiler oluşturmaktadır.)İşsizlik önlenecekse toplam talebi arttırıcı bütçe giderlerinin arttırılması ve vergi indirimlerinin yapılması gerekirken tam tersi uygulandığından bütçemiz açık verdiği halde işsizliğin azaltılmasına katkı yapmaz. 2010 bütçesi de işsizliği önlemeye yönelik hazırlanmadı Hükümet 2010 bütçesi ve yılın son gününde de yapmış olduğu vergi zamları ile durumun 2009’dan farklı olmayacağını ilan etmiş durumda. Genel bütçe gelirleri 231.2 milyar TL, harcamalar 281.0 milyar TL, net finansman 50.2 milyar TL olarak öngörüldü; bu da net borçlanma ile finanse edilecek. Yine istihdam arttırmaya yönelik bir bütçe geliri ve gideri gerçekleşmeyecek. IMF’nin ilgi alanında işsizlik hiçbir zaman olmaz Bu arada IMF ile de 2 yıllık bir stand-by anlaşması yapılacağı da ilan edildi. IMF sürekli olarak harcamaların kısılması ve vergi gelirlerinin artması yönünde reçete verdiğinden işsizliğin önümüzdeki 2 yıl içinde azalmasını beklemek ve istihdama yönelik yatırımların olacağını ummak başka bahara kalacak gibi. Bütçe açıklarımız faiz ödemelerimizden kaynaklandığına göre toplam kamu borç stokunun durumuna da bakmak gerekir. Yaklaşık olarak 2002’de 215, 2003’te 250, 2003’te 274, 2005’te 270, 2006’da 258, 2007’de 248, 2008’de 268 milyar TL olan kamu net borç stoku 2009 yılının 9 ayında 303 milyar TL (145.8 milyar dolar) olarak gerçekleşmiştir. Yıllar itibarıyla kamu net borç stokunun gayri safi milli hasılaya oranı düşmekle birlikte borç stoku tutar olarak arttığından faiz ödemeleri de bütçede vergi gelirlerini aşındırmaya devam etmektedir. Dolayısıyla kamu net borç stoku azalmadan veya borçlanmanın çarpan etkisinden yararlanılarak milli gelirin arttırılması sağlansa bile işsizliği giderici bütçe politikası uygulanmadan işsizliğe çare bulmak zor gözüküyor. İşsizliği önlemeyen iktidarların iktidarda kalmadığının siyasi tarihte bolca örneğinin olduğunu da ayrıca hatırlatmakta yarar var. Bütçe Açıklarımız İşsizliği Önlemeye Yönelik mi? M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Merkez Medyada Gerileme Devri Mustafa Sönmez arkadaşımızın dünkü yazısındaki “Merkez medyada gerileme devri” saptamasından, kaldığı yerden devam etmek gerektiğini düşünüyorum. Medya çağında, insanların kendi akılları ile kendi çıkarlarından yana sonuçlara ulaşmalarının söz konusu olamadığı, medyatik güdüleme, yönlendirmeler ile gerçeklerin yerine sanal gerçeklerin çok kolay pazarlanıp gerçekmiş gibi bilinçlere kazındığı bir süreçte, merkez medyanın gerileme sürecini yaşamasının anlamı çok büyük... 44 yıllık bir profesyonel gazeteci, üstüne üstlük sendikal görevler başta, mesleki örgütlenmeler içinde yer almış, gazetecilik etiği üzerinde kafa patlatmaya çalışmış biri olarak, ülkemizde merkez medyanın işlevlerinden hoşnut kaldığımızı söyleme şansımız yok. Bizim merkez medyamız, gazetecilikte işlevin, etiğin kirletilmesinde, dünya ölçeğinde etkin rol oynamış, dahası önderlik yapmış sayılabilir... Tabii ki raslantı değil, 12 Mart, 12 Eylül süreçleri merkez medyanın kimlik erozyonunda dönemeç taşları sayılabilir. Ama asıl deformasyonu, Bâbıâli’den İkitelli’ye, simgesel gazeteci patrondan holding patronuna geçişte yaşadık. Hele de piyasalar düzenine kuralsız geçişte, holdingleşme, yasasız, amipvari bir yapılaşmada büyüme, renkli basın, sözde çoksesli televizyonlar patlamasında.. olmsuzluklarda dünya medyasına öncülük yapan bir süreç yaşandı... Gazeteciye, insana, haber kalitesine yatırım grafiği aşağı doğru, negatif büyüme yaşarken, teknolojiye, promosyona yatırım devleşti. Gazetecilik, zengin kuzey dünyasından daha pahalıya mal olan bir yatırım alanı niteliğini kazanırken, kalite ve etiğin olmazsa olmazı yazı işleri güdükleşti. İlan, promosyon müdürleri genel yayın müdürlerinin üzerinde etkinlik, işlev kazandılar. Gazeteci patronların yerine geçen holding patronlarının, holding çıkarları, gazetecilik etik kaygılarının çok üstünde anlam kazanınca da, holding çıkarlarına hizmet edecek gazeteci arayışları, transferleri, özel ücretliler statüsü ortaya çıktı. Asıl gazetecilik işlevi için kimlik, sendikal, yasal güvenceleri aşağı çeken, ortadan kaldıran, kuralsız çalışma düzeni giderek yaygınlaştı... Doğal olarak medya-siyaset-sermaye kirli çıkar ilişkilerinde, gerçeklerle medyatik sanalın yer değiştirmesi, kitlelerin çıkarlarının tersine güdülenmesinde merkez medyanın olumsuz etkileri, bir köşe yazısına sığamayacak boyutlar kazandı. Gelin görün ki Türkiye’nin arkasından olsa da benzer sorunları yaşayan dünya medyasında, tek kutuplu dünyada, insan hakları, demokrasi ile tersine gelişmelerin, emperyal çıkar odaklarının en etkin silahı, aracı medyanın olumsuz tablosunda da beterin beteri var... Gerçi dünya sendikal örgütlenmeleri, uluslararası işçi-gazetecilik sendikal örgütleri, insanlığın başına gelen bu kötü gelişmelerde, insan beynine ulaşan işkollarında, gazetecilik, eğlence, iletişim alanlarında sendikasızlaştırma, kuralsız çalıştırmanın başrolü oynadığını keşfettiler. Birilerinin satın alınıp beyinlerine ahtapot gibi sokulan emperyal çıkarlar talimatlarıyla, kuralsız çalıştırılan çoğunluğun güdülenmesiyle, buna paralel insanlığın dünya çapında çıkarlarına, gerçeklere yabancılaştırılmaları doğrudan ilişkisini ortaya koydular. Şimdilerde sil baştan bu üç işkolunda demokratik, yasal, sendikal örgütlülükler güç kazanmadan, kurallı düzene geçilemeden, insan haklarında yaşanan erozyon, sosyal damping, kuralsızlaştırma, insanlığın dibe çekilmesi sürecinin durdurulamayacağı acı bir gerçeklik olarak kabul ediliyor... Türkiye nasıl ki merkez medyanın kirlenmesi, sonuç olarak insan hakları, demokrasi, sendikal örgütlenmelerin yara almasında Batı demokrasilerine göre olumsuzluk bayrağını taşıdıysa; merkez medyanın gerilemesi, göçmesi, yerine askeri diktatörlüklerden daha da beter, sivil diktatörlüklerin, siyasetin, iktidarların, tarikat, cemaatlerin sahipliğini yaptığı yandaş medyaya geçişte de rejimi demokrasi olarak görülen ülkeler içinde başı çekiyor... Türkiye Başbakanı ile İtalyan Başbakanı’nın kankalık ilişkileri, dostluklarında yandaş medya yaratma güçlerinin payı var mıdır bilinmez... Bildiğimiz, 2002’li yıllarda AKP’nin gökten zembille inmesi, Erdoğan’ın lider olarak yaratılmasında öncülük yapmış merkez medyanın, yandaş medya kullanma kolaylığı, ucuza işe yaraması gerçeği karşısında hedef alınıp tüketildiğidir. Eksiği gediği ile rejimi demokrasi sayılan ülkelerin hiçbirinde bu kadar çabuk gelişmiş, büyümüş, güç kazanmış, zenginleşmiş, sonra da erimiş merkez medya örneği yok. Yine eksiği gediği ile biçimsel bile olsa demokrasimizin yürüyebilmesi, sivil diktatörlüğe dönüşmemesinde, merkez medyanın erimesi, yerini yandaş medyaya terk etmesi en büyük tehdit göstergesi... [email protected] GENEL BÜTÇE (30.09.2009) Milyar TL Vergi gelirleri 154.2 Diğer gelirler 33.9 Bütçe Gelirleri Toplamı 188.1 Faiz dõşõ harcama 183.0 Faiz dõşõ denge 5.1 Faiz ödemeleri 47.0 Genel Bütçe Dengesi -41.9 İlaç fiyatlarõ düştü, Glaxo Türkiye’deki üretimini bitirdi GlaxoSmithKline, 789 kişinin çalõştõğõ Gebze’deki üretim tesislerini kapattõ. Kapatmanõn gerekçesinin ise son dönemlerde Türkiye’de düşen ilaç fiyatlarõ olduğu belirtiliyor. Ekonomi Servisi - İngiltere merkezli ilaç devi GlaxoSmithKline’nin (GSK) Türkiye’de ilaç fi- yatlarõnda yaşanan fiyat indirimi gerekçesiyle Geb- ze’deki üretim tesisini kapattõğõ kaydedildi. Şirke- tin Türkiye’de satacağõ ürünleri Hindistan’da üre- teceği ve Türkiye pazarõna buradan getireceği be- lirtiliyor. GSK’nin Gebze tesisleri 35 bin metrekare alanda faaliyet gösterirken tesiste 789 kişi çalõşõyor. Çalõşanlarõn yüzde 23’ünün kadõnlar, yüzde 77’si- nin erkeklerden oluştuğu tesiste antibiyotik üreti- mi ve paketleme yapõlõyordu. Cumhuriyet’in sorularõnõ yanõtlayan GlaxoS- mithKline’den yapõlan açõklamada ise şu görüşle- re verildi: “GSK üretim faaliyetlerini daha verimli yürütebilmek, hastalara yeni ve etkin ilaçları sür- dürülebilir bir zeminde sunabilmek için tüm dün- yada üretimini yeniden yapılandırmaktadır. Bu kapsamda, Gebze’deki üretim tesisimizin ka- patılması yönünde alınan karar uygulamaya ko- nulmuştur. Bu karar GSK’nin Türkiye’deki faa- liyetlerini ve ürün portföyünü hiçbir şekilde et- kilemeyecek, üretim faaliyetleri ise sektörde var olan ve kurulacak stratejik işbirlikleri üze- rinden devam edecektir.” Türkiye’nin 2009 yõlõ ihracatõ yüzde 20.3’lük düşüşle 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleşti TİM verilerine göre ihracat 2009’da psikolojik sõnõr olan 100 milyar dolarõ aştõ. Bakan Çağlayan’a göre Türkiye kõran kõrana çalõştõ. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanõ Zafer Çağlayan, 2009 yõlõ genel ihracatõnõn 101 milyar 629 milyon dolar olarak gerçekleştiğini bil- dirdi. 2008’de 127 milyar 499 milyon dolar olan ihracat bir yõlda yüzde 20.3 düşerken, Çağlayan elde edilen rakamõ “Kıran kırana çalıştık” diye açõkladõ. Çağlayan, 2009 ithalatõnõn da 138 mil- yar dolar olacağõnõ tahmin etti. Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) aralõk ayõ ve 2009 yõlõ ihracat rakamla- rõnõ açõkladõ. Buna göre Türkiye’nin yõl- lõk ihracatõ 97 milyar 74 milyon 673 bin dolar oldu. Buna işlenmemiş altõn ih- racatõ da eklendiğinde toplam ihracat 101.629 milyon dolar oldu. İhracat ra- kamlarõnõn açõklandõğõ toplantõda ko- nuşan TİM Başkanõ Mehmet Büyü- kekşi, ihracat odaklõ bir büyüme döne- mi yaşandõğõnõ kaydederek “100 mil- yar doların üzerinde ihracat yapan 100’ler kulübünün içerisinde kaldık. 2009’da bu sayı 33’e inmiş vaziyette. Biz 33 ülke arasında yer aldık” dedi. TİM verilerine göre 2009 ara- lık ayında ihracat yüzde 32.32 oranında yükselerek, 9 milyar 513 milyon 214 bin dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin aralık ayındaki toplam ihracatının yüzde 81.44’ünü gerçekleştiren sana- yi grubunda, yüzde 32.01 artışla 7 milyar 747 milyon 807 bin do- larlık, yüzde 3.21’ini oluşturan madencilikte yüzde 97.54 artışla 305 milyon 775 bin dolarlık ih- racat yapıldı. İhracatın yüzde 15.34’ünü oluşturan tarım ala- nında ise yüzde 25.20’lik artış- la 1 milyar 459 milyon 632 bin dolarlık ihracat rakamı elde edildi. Aralık ayının ihracat li- deri 1 milyar 754 milyon dolar ile taşıt araçları ve yan sanayi oldu. Bu sektörü 1 milyar 232 milyon dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon takip etti. ZAFER ÇAĞLAYAN: Devlet Bakanõ Zafer Çağla- yan ihracat rakamlarõnõn açõk- landõğõ toplantõda yaptõğõ ko- nuşmada, “Kıran kırana ça- lıştık. 2009’da yıllık ihracatı- mızın 80 milyar dolarlar ci- varında olacağı, 90 milyar doları geçemeyeceği belirtili- yordu. Biz farklı bir hedef koyduk ve ‘100 milyar dolarõ aşacağõz’ dedik. Gece-gün- düz, saat farkı, zaman, dilim farklı demeksizin, hem müs- teşarlığımız tüm kadrolarıy- la hem de ihracatçılarımızla uyum içinde çalıştık” değer- lendirmesinde bulundu. Küresel krizin dünyaya bõrakacağõ en önemli mirasõn işsizlik olacağõnõ belirten Çağlayan, “Kimsenin bu mirası reddetme lüksü ol- madığına göre, çözüm bul- mak da bizim görevimizdir” diye konuştu. 47.3milyarTL’lik vergiaffõ 1.5milyarTLgetirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, hü- kümetin “Varlık Barışı” adõnõ verdi- ği vergi affõ uygulamasõ sonucunda 26 milyar 949 milyon 937 bin TL’si yurtdõşõndan 20 milyar 352 milyon 608 bin TL’si de yurtiçinden olmak üzere toplam 47 milyar 302 milyon 545 bin TL beyan edildiğini açõkladõ. Şimşek, bu beyanlar üzerinden 1 mil- yar 546 milyon 629 bin TL’lik vergi- nin tahakkuk ettirildiğini bildirdi. Maliye Bakanõ Mehmet Şimşek, Ba- kanlõk’ta düzenlediği basõn toplantõ- sõnda “Bazı Varlıkların Milli Eko- nomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” ile 2008 Kasõm ayõnda yü- rürlüğe giren, 2009 Aralõk ayõnda so- na eren uygulama kapsamõnda vergi dairelerine yaklaşõk 64 bin adet be- yanname verildiğini belirtti. Şimşek, toplam kaynağõn 14 milyar 832 milyon TL’sinin 2 Mart 2009’da sü- resi dolan birinci uygulama dönemin- de, 32 milyar 470 milyon 476 bin TL’sinin ise 31 Aralõk 2009’da sona eren ikinci uygulama döneminde be- yan edildiğini söyledi. Hasankeyf’e kredi vermeyin Ekonomi Servisi - Doğa Derneği Akbank ve Garanti Bankasõ’na çağrõda bulunarak Hasankeyf ve Dicle vadisini yok edecek Ilõsu Barajõ projesine kredi vermemesini istedi. Dernek konuyla ilgili iki bankaya birer mektup da gönderdi. Doğa Derneği, Çevre ve Orman Bakanõ Veysel Eroğlu’nun, Ilõsu baraj projesinin hayata geçirilmesi için gerekli krediyi aralarõnda Garanti Bankasõ ve Akbank’õn da bulunduğu yerli bankalardan temin etmeye çalõştõğõna işaret etti. Doğa Derneği Başkanõ Güven Eken yaptõğõ açõklamada “Hasankeyf ve Dicle Vadisi, UNESCO dünya mirası kriterlerinin onda dokuzuna uyan dünyadaki tek doğa ve kültür mirasıdır. Çevre koruma projelerine desteğiyle tanınan Garanti Bankası ile Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (Global Compact) imza atan Akbank’ın bu dünya mirasını yok edecek olan Ilısu baraj projesini desteklemelerinin hiçbir nedeni olamaz. Doğa Derneği, her iki bankadan da kamuoyunda büyük bir hassasiyet yaratmış olan Ilısu baraj projesi konusunda rahatlatıcı birer açıklama beklemektedir” dedi. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Tica- ret Odasõ (ATO) Başkanõ Şaban Baş, 2009 yõlõn- da 30 bin şirket ve 130 bin küçük işletmenin ka- pandõğõnõ açõkladõ. 2009 yõlõnõ değerlendiren Baş, yaptõğõ açõklamada ekonomide bir türlü gerçek- leşmeyen umut ve istikrar beklentilerinin yeni yõ- la kaldõğõnõ anlattõ. Bu durumdan kaygõlandõklarõ- nõ söyleyen Baş, işsizliğin daha fazla sosyal olay- lara yol açmadan önlenebilmesi için öncelikle is- tihdamõn artõrõlmasõnõ istedi. Baş, “İşsizlik önlen- meli ve istihdam arttırılmalı. Bunun için de fab- rikaların, işletmelerin kapatılmasının önlen- mesi, yeni yatırımların önünün açılması, Teşvik Yasası’nda gereken değişikliklerin yapılması ve yatırımların özendirilmesi gerek” dedi. Bir yılda 30 bin şirket kepenk indirdi Doğa Derneği, önce Dünya Bankası, ardından da Avrupa’daki yatırım bankalarının doğaya ciddi zararlar verecek Ilısu projesinden çekildiğini, Garanti ve Akbank’tan da aynı hassasiyetin beklendiğini dile getirdi. İhracat psikolojik sõnõrõ aştõ Krizin mirasõ işsizlik Lider taşıt araçları oldu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle