Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 5 OCAK 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Türkler ‘Türk’ü
Neden İstemiyorlar?
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İstenmeyen, kapatılmış DTP’nin eski
eşbaşkanı, şimdinin siyasi yasaklı politikacısı
Ahmet Türk.
Onu istemeyenler ise, Ankara’nın Oran
Semti’nin Demircan Sitesi’nin gazetelerin
bildirdiklerine göre, aralarında çok sayıda emekli
general ve subayın da bulunduğu sakinleri...
Şimdi her olaya etnik gözlükle bakmaya
bayılan kuş beyinliler hemen feryadı
basacaklardır:
- Görüyorsunuz işte, Kürtlere tahammülleri yok.
Sonra da başlayacaktır firaklı bir mazlum
edebiyatı.
Nitekim KCK’liler’i sorgu sırası beklerken,
kelepçeleyenlere karşı da, içeriğinin doğru olup
olmadığına bakmaksızın, hemen aynı minvalde
sloganlarla saldırdılar:
- Önce Halepçe sonra kelepçe.
Şimdi olaya biraz daha yakından bakalım:
- Kelepçeyi takan kim?
- Onların deyimiyle TC.
- Peki, Halepçe’yi yapan da TC mi?
- Ne gezer?
- Halepçe’de Irak Kürtlerinin üstüne kimyasal
bomba yağdıran Saddam yönetimi.
- Bu işte TC’nin rolü ne?
- TC orada kimyasal saldırıdan kaçanları, sınır
kapılarını açarak, barındırarak, besleyerek
ölümden kurtarmıştı.
Şimdi söyler misiniz ne alakası var Halepçe ile
Kelepçe’nin?
İçinde yaşadığı toplumu bilmeden, her olaya
etnik damga yapıştıranlar önce şu
anlatacaklarımı okusunlar.
Uğur Mumcu, önünde can verdiği son evine
taşınmadan önce, Ayten Sokak’ta otururken
anlatmıştı. Kiracılardan birisi, arabasını,
apartmanın otopark olarak kullanılan bahçesine
koymamasını rica etmiş çok ilginç gerekçesi de
şu:
- Hani bomba falan koyarlar da bizimkiler de
tahrip olur...
Dün bunu söyleyen adamın mesleğini sormak
için telefonla Güldal Mumcu’yu aradım, adamın
mesleğini hatırlamadı ama şunu anlattı:
- Biz ev tutarken kira mukavelesine, bomba
koyarlarsa hasarı tazmin edeceğimize dair
hüküm koydurtmak istediler. Uğur Alacakaptan
bomba konusunda kefil olmuştu.
Türk halkının çıkarları adına bombayla havaya
uçurulan Uğur Mumcu öldüğünde, necip
halkımızın bu nezih temsilcileri nerelerdeydiler, ne
hissettiler acaba?
Türk halkı için bombayla havaya uçan Uğur
Mumcu’yu kim tazmin etti, kim, kim?...
Nitekim, Demircan Sitesi sakinleriyle, Türk’ün
daha önce oturduğu yerlerdeki komşuları da,
sürekli kapının önüne doluşan basından,
gürültüden, kalabalıktan şikâyet etmekteymişler
ve bu tip olaylardan çekiniyorlarmış.
Eğer bu gerekçelere ek olarak, “Türk”ü
istemeyen Türkler, meslekleri gereği terör ile
mücadele etmiş kişiler olarak, sonunda PKK’yi
muhatap gösteren kişiye atılacak bir bombayla
Niyazi olmayı da eklemişlerse, doğrusu hem
yanlış yapmışlar, hem de ayıp etmişler demektir.
Çünkü Türk’e atılacak bomba, demokrasiye
atılmış olacaktır. Ve demokrasinin bombalandığı
bir ülkede, ne yaparsan yap akıbetten kaçılamaz.
Gerçeğin bu ayrıntılarını böylece belirttikten
sonra, yine de son zamanlarda Türkler arasında
ve “Türk” ve hemşehrilerini ya da soydaşlarını
istemeyenlerin arttığı olgusunu da görmezden
gelmemiz gerektiğini, bunun da şimdiye dek
yaşadığımız gelişmelerin en vahimi olduğunu
söylemek isterim.
Kürt sorununun en önemli noktası iki toplumun
bir arada yaşama iradesinin sürmesidir.
Şimdiye kadar bu soru, hep Kürtler açısından
gündeme geldi, Türkler için sorulmadı.
Oysa şimdi vardığımız nokta aynı sorunun
çoğunluk açısından da geçerli olduğunu
gösteriyor.
Bu yeni ortaya çıkmış bir durumdur. Artık
soruyu her iki taraf açısından da sormak
kaçınılmazlaşmıştır.
Her iki taraftan da, bu soruya olumlu yanıt
almak için, en iyi şey, Türk olanın Kürt ile, Kürt
olanın da Türk ile empati oluşturmalarıdır.
Şimdiye kadar, gerçekleri görmeden, bu
karşılıklı etkileşimi tek taraflı sorguladık.
Geldiğimiz nokta yanlış yaptığımızın
göstergesidir.
Eski Sağlõk ve Devlet Bakanõ Rõfat Serdaroğlu’ndan Gül, Erdoğan ve Atalay’a çok sert eleştiri
‘Ateşleoynuyorsunuz’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Eski Sağlõk ve Devlet Bakanõ Rıfat
Serdaroğlu, Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül, Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan ve İçişleri Bakanõ Beşir Ata-
lay’a hitaben yazdõğõ yazõda “Üçünüz
de ateşle oynuyorsunuz. Böyle gi-
derse oynadığınız ateş sadece sizi de-
ğil ülkeyi de yakacak” dedi.
Serdaroğlu, www.egedesonsoz.com
adlõ internet sitesinde yayõmlanan
“Ateşle Oynuyorsunuz” başlõklõ ya-
zõsõnda, Cumhurbaşkanõ Gül, Başba-
kan Erdoğan ve İçişleri Bakanõ Ata-
lay’a sert eleştiriler yöneltti. Serdaroğlu
yazõsõnda “Sayın Cumhurbaşkanı,
Sayın Başbakan, Sayın İçişleri Ba-
kanı, üçünüz de ateşle oynuyorsu-
nuz. Böyle giderse oynadığınız ateş
sadece sizi değil, ülkeyi de yakacak.
Ülkemizin gözbebeği iki kuruluşu-
nu, asker ve polisi nasıl düşman ha-
le getirdiniz, farkında mısınız? Ne-
dir sizin derdiniz?” dedi. Serdaroğ-
lu yazõsõnda Cumhurbaşkanõ Gül’e
şöyle seslendi: “Çankaya Köşkü’ne
500-600 metre mesafede polisler, as-
kerin aşçısını, bahçıvanını, elek-
trikçisini şüphe üzerine durduru-
yorlar. Görmüyor musunuz? Mem-
leket çocukları birbirini vuracak, ha-
beriniz var mı?”
‘Hatadan dönün’
Serdaroğlu, yazõsõnda Başbakan Er-
doğan’a da şöyle seslendi:
“Sayın Başbakan; kamuoyunda-
ki kanaat, bu yaşanan çirkinlikler
tamamen sizin bilgi ve talimatınız
dahilinde olduğudur. Sizi çok iyi ta-
nıyan ve devlet yönetimini en az si-
zin kadar bilen biri olarak söylü-
yorum ki, sizin izniniz ve emriniz ol-
madan hiçbir Sayın Bakan Ankara
dışına bile çıkamaz (Başka türlü-
sünü söylemeye terbiyemiz izin ver-
miyor). Hiçbir üst düzey bürokrat
size rağmen bir iş yapamaz. Yap-
mak istediğinizi ben de biliyorum,
millet de biliyor.
Lütfen hatadan dönünüz. Çevre-
nizdeki Kürtçü danışmanlarınıza
değil, ömrünü bu devlete hizmete
adamış, emekli olmuş, sizden hiçbir
şey istemeyen, ak sakallı (Türk ge-
leneğinde tecrübeli demek) büyük-
lere danışınız. Kendisi ABD’de ya-
şayıp, vatan evlatlarını birbirine
kırdırmak isteyen CIA uzantılarına
ve onun art niyetli yazarlarına lüt-
fen inanmayınız, dolduruşlarına
gelmeyiniz.”
‘TSK siyasi rakibiniz değil’
Yazõsõnda İçişleri Bakanõ Atalay’a
da seslenen Serdaroğlu, “Allah ko-
rusun, güvenlik güçleri arasında
ölümle, yaralama ile sonuçlanacak
bir çatışma olursa, bunun hesabını
yasaların ve Türk milletinin huzu-
runda verebilir misiniz? Böyle bir fe-
ci olayın, tarih önünde de sorumlu-
su sizsiniz” dedi. Devleti yönetenle-
rin Milli Güvenlik Kurulu’nu iki ay-
da bir topladõğõnõ ve Cumhurbaşka-
nõ’nõn da her hafta hem Başbakan hem
de Genelkurmay Başkanõ ile bir ara-
ya geldiğini anõmsatan Serdaroğlu,
devlet sorumluluğunu taşõyan kişilerin
bu yükümlülüklerini bilmek zorunda
olduklarõnõ belirtti. Devlet yöneticile-
rinin hiçbirine söz konusu makamla-
rõn “babalarından miras kalmadı-
ğını” ifade eden Serdaroğlu, şöyle de-
vam etti:
“Hem toplantı yapacaksınız, hem
kamuoyuna ‘Uyum içinde çalõşõyo-
ruz’ diyeceksiniz, hem de polisi as-
kerin üstüne salacaksınız. Böyle
devlet yönetimi olur mu?
Geçmişle hesaplaşmak istiyorsa-
nız hedefiniz yanlıştır. TSK sizin si-
yasi rakibiniz değildir, TC devleti-
nin temel direklerinden biridir. Ay-
rıca geçmişle hesaplaşmak isteyen si-
yasetçilerin, öncelikle kendi geç-
mişlerinde karanlık bölgeler kal-
mamalıdır. Hafızalarımızda; Sayın
Cumhurbaşkanı’nın, Avrupa Birliği
karşıtı TBMM konuşmaları, eşi
Hanımefendi’nin türbanı sebebiyle
TC devletini Avrupa İnsan Hakla-
rı Mahkemesi’ne şikâyet edişi, her
Eski Bakan Rõfat Serdaroğlu tarafõndan kaleme alõnan yazõda Cumhurbaşkanõ Gül,
Başbakan Erdoğan ve İçişleri Bakanõ Atalay’a sert eleştiriler yöneltildi. Gül ve
hükümet temsilcilerini asker ve polisi düşman haline getirmekle suçlayan Serdaroğlu,
“Geçmişle hesaplaşmak istiyorsanõz hedefiniz yanlõştõr. TSK sizin siyasi rakibiniz
değildir” dedi. Serdaroğlu, Erdoğan’a, “Kendisi ABD’de yaşayõp, vatan evlatlarõnõ
birbirine kõrdõrmak isteyen CIA uzantõlarõna ve onun art niyetli yazarlarõna lütfen
inanmayõnõz, dolduruşlarõna gelmeyiniz” uyarõsõ yaptõ.
yere ‘Ne mutlu Türküm
diyene’ yazmanın ilkellik
olduğunu söylemesi, taze
olarak durmaktadır. Sa-
yın Başbakan’ın; tarikat
liderlerinin önünde diz
çökmesi, evrakta sahte-
cilik ve ihaleye fesat ka-
rıştırmak gibi ağır ceza-
lık dosyalarının doku-
nulmazlık sebebiyle bek-
lemesi, kendisinin serve-
tinin hesabını vereme-
mesi, çocuklarının ani-
den zenginleşmesini izah
edememesi gibi yüzlerce
olay dün gibi hatırımız-
dadır. Sayın İçişleri Ba-
kanı’nın; Kırıkkale Üni-
versitesi Rektörlüğü’ne
aday olduğunda, üniver-
sitede irticai yapılanma-
ya geçit verdiği için rek-
tör yapılmayışı, Habur
Sınır Kapısı’nda terö-
ristleri müsteşarına kar-
şılatması, emniyetteki ta-
rikatçı örgütlenmeyi des-
teklemesi gibi onlarca
yanlış aklımızdadır. He-
sap soracak insanın, ön-
celikle kendi hesabını ve-
rebiliyor olması gerekir.
Sayın Cumhurbaşka-
nı; bu size üçüncü ya-
zım. Hükümet, yasama
ve yargı organlarının
başkanları ile toplantı
yapacağınızı basından
öğrendik. Bunlar güzel
faaliyetler tebrik edi-
yorum. Fakat esas
problem siz ve Sayın
Başbakan arasındadır.
Sayın Başbakan, Cum-
hurbaşkanı olmak iste-
mektedir. Seçilmesinin
imkânsıza doğru git-
mesi onu iyice sinirlen-
dirmekte ve hata üstü-
ne hata yapmaktadır.
Lütfen artık direksi-
yonu ele alın ve devlet
organları arasındaki ça-
tışma olanağını ortadan
kaldırın.”
DURDURMA TALEBİNE RET
Büyükelçiler Konferansı, Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında, dün sabah Ankara’da başladı. (AA)
Davutoğlu büyükelçilere
‘Neo-Osmanlı’ dersi verdi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Dõşişleri Bakanõ Ahmet
Davutoğlu, “Demokrasi, Gü-
venlik ve İstikrar: Dünyada
ve Türk Dış Politikasında
2010’a Bakış” temasõyla Anka-
ra’da bir araya gelen Türkiye’nin
yurtdõşõnda görevli 200’e yakõn
büyükelçisine “Neo-Osmanlı
dersi” verdi!
İkinci Büyükelçiler Konferan-
sõ, Dõşişleri Bakanõ Davutoğ-
lu’nun başkanlõğõnda, dün sabah
Ankara’da başladõ. Davutoğlu,
Bilkent Otel’deki konferansõn
açõlõşõnda yaptõğõ konuşmada
verdiği örnekler, ortaya koyduğu
bakõş açõsõ, bölgesel ve küresel so-
runlara yaklaşõmõ ile büyükelçi-
lere adeta “Neo-Osmanlı dersi”
verdi! Bu yaklaşõmõ çerçevesin-
de felsefi zemin ile özgürlük ve
güvenlik esasõna dayalõ bir düzen
anlayõşõnõn önemine değinen Da-
vutoğlu, “İşte tam bu ihtiyacın
merkezinde Türkiye’nin ola-
ğanüstü önemli coğrafyası ve
tarihi var. Bütün kadim me-
deniyetlerin hepsinden aşılan-
mış bir tarihle biz bugüne ta-
şındık. Moderniteyi en güçlü şe-
kilde yaşadık. Cumhuriyeti-
miz bu temeller üzerine ku-
ruldu. Diplomatik geleneğimiz
çok köklü geleneğe dayanıyor.
Bizim uluslararası alanda söy-
leyeceğimiz çok sözümüz var.
Ve bizi dinleyecek çok büyük
milletler var” diye konuştu.
Türkiye’nin bir Avrupa ülkesi
olduğunu belirten Davutoğlu,
Türkiye’nin gelecekte AB’nin
de en etkin ülkesi olacağõnõ kay-
detti. Davutoğlu, Türkiye’nin ay-
rõca Asya, Balkan, Kafkas, Or-
tadoğu, Hazar, Karadeniz, Ak-
deniz ve Körfez ülkesi olduğunu
ifade etti.
Türk dõş politikasõnõn yeni bir
güçlendirilmiş yapõya kavuştu-
ğunu ileri süren Davutoğlu, “Hat-
tı diplomasi yoktur, sathı dip-
lomasi vardır. Satıh ise bütün
dünyadır” ifadesini kullandõ.
Şensoy gelmedi
Büyükelçiler konferansõna,
Başbakan Tayyip Erdoğan’õn
ABD gezisi sõrasõnda Davutoğlu
ile girdiği tartõşma sonucu mer-
keze çekilen Washington Bü-
yükelçisi Nabi Şensoy’un katõl-
mamasõ dikkat çekti.
Kozmik oda
aramasına
sınırlama
Genelkurmay Başkanlõğõ’nõn, Başbakan
Yardõmcõsõ Bülent Arõnç’a suikast iddialarõ
çerçevesinde Ankara Seferberlik Bölge
Başkanlõğõ’ndaki kozmik odanõn aranmasõ
işleminin durdurulmasõ istemi reddedildi
ancak bazõ sõnõrlamalar getirildi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Başba-
kan Yardõmcõsõ Bülent
Arınç’a yönelik suikast
iddialarõ kapsamõnda An-
kara Seferberlik Bölge
Başkanlõğõ’nda yargõç de-
netiminde yapõlan ara-
maya yönelik Genelkur-
may’õn itirazõ sonuçlandõ.
Başvuruyu değerlen-
diren Ankara 11. Ağõr
Ceza Mahkemesi, Ge-
nelkurmay Başkanlõ-
ğõ’nõn kozmik odadaki
aramalarõn durdurulmasõ
ve “devlet sırrı” niteli-
ğindeki gizli bilgilerin
imha edilmesi talebini
reddetti. Mahkeme ret
kararõnda, Cumhuriyet
Başsavcõ Vekilliği’nin
talebi üzerine, Ankara
11. Ağõr Ceza Mahke-
mesi Hâkimliği’nce ya-
põlan işlemin Ceza Mu-
hakemeleri Kanunu’nun
(CMK) 125. maddesi
kapsamõnda, devlet sõrrõ-
nõn incelenmesi işlemi
olmayõp, CMK’nin 119.
maddesi kapsamõnda bir
arama kararõ ve uygula-
masõ olduğu ifade edildi.
Bu nedenle itirazlarõn
reddedildiği belirtilen ka-
rarda, “Arama konusu
işlemlerin soruşturma
konusu fiille sınırlan-
dırılmasına ve soruş-
turmanın niteliği, ara-
ma yapılan yerin özel-
liği ve yapılacak işlem-
lerin kapsamı gibi ne-
denler de gözetilerek,
aramanın en kısa süre-
de tamamlanmasına
karar verildiği” kayde-
dildi.
Ankara 11. Ağõr Ceza
Mahkemesi, arama ta-
mamlandõğõnda “tutula-
cak tutanağın sadece
suça konu delillerle ilgili
bilgi ve belgelerle sınır-
lı olmasını” da kararlaş-
tõrdõ. Mahkeme, kararõnõ
oybirliğiyle verdi. Ret
kararõnda, “isnat edilen
suçların niteliği, olayın
vahameti ve delillerin
karartılması ihtimali
nazara alındığında, bu
yerin, devlet sırlarının
saklandığı yer bile olsa,
arama yapılmasına ya-
sal bir engel bulunma-
dığının kabulü gerekti-
ği” ifade edildi
Kararda, hâkimlikçe
verilen karar ve buna
bağlõ olarak yapõlanla-
rõn, CMK’nin 125. mad-
desi kapsamõnda bulu-
nan devlet sõrrõ niteliğin-
deki belgeleri inceleme
ve tutanağa geçirme iş-
lemi olmadõğõ, hâkim-
likten de bunun istenme-
diği anlatõldõ.
‘Kozmik’ arama
Ankara Seferberlik
Bölge Başkanlõğõ’ndaki
aramalarõna yõlbaşõ tati-
linin ardõndan önceki gün
başlayan yargõç Kayan,
çalõşmalarõnõ gece geç
saatlerde bitirdi. Ka-
yan’õn bundan sonraki
çalõşmalarõnõn ne zaman
sonuçlanacağõ konusun-
da ise net bir bilgi bu-
lunmuyor.
Muğla Barosu Başkanõ Gürkan, Kozmik odadaki incelemenin hukuk dõşõ olduğunu söyledi
‘Aramayokhükmündebirişlem’
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Muğla
Barosu Başkanõ avukat
Mustafa İlker Gürkan,
Seferberlik Ankara Bölge
Başkanlõğõ’nda yapõlan
aramanõn hukuksuz ol-
duğunu vurguladõ.
“Devlet sırrı” niteli-
ğindeki belgelerin ince-
lenmesinin “mahkeme-
ce” yapõlabileceğini, tek
bir “hâkimin” yaptõğõ
araştõrmanõn, yasalarda
açõkça “geçersiz” sayõl-
dõğõna dikkat çeken Gür-
kan, “Devlet sırrı niteli-
ğindeki belgelerin
(DSNB) incelenmesi an-
cak yargılama aşama-
sında yapılacak bir iş-
lemdir. Çünkü bu bel-
geler devletin elindedir
ve devletin kendi belge-
leri ile sorunu olması
düşünülemez. Eğer bu
belgeler kişilerin elinde
ise; bu durumda; o kişi
ya bunu devlete teslim
eder ya da devlet o kişi-
nin elinden alır, ilgili
merciye teslim eder”
dedi.
Seferberlik Ankara
Bölge Başkanlõğõ’ndaki
aramanõn, yetki yönünden
sakat ve yok hükmünde
bir işlem olduğunu sa-
vunan Gürkan, açõkla-
masõnda, “Tesadüfi de-
lillerin dahi değerlen-
dirmeye alınabilmesi
için yapılan arama, in-
celeme ya da benzeri
soruşturma işleminin
yasaya uygun olması
gerekir. Doğuştan hu-
kuk dışı ve kanunsuz
olan bir işlemden ka-
nuni/hukuki bir sonuç
çıkmaz, çıkamaz” gö-
rüşüne yer verdi.
Ertuğrul
Günay
müze
talebini
düzeltti
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü-
nay, restorasyondan sonra 27 Aralõk’ta
resmi açõlõşõ yapõlan tarihi Ankara Vali-
lik binasõnda incelemelerde bulundu.
Daha sonra gazetecilerin sorularõnõ
yanõtlayan Günay bir gazetecinin “Sizin
geçen hafta bir öneriniz oldu ama bu-
rada olmadığınız için sizin sesinizden
duyamadık. ‘Kozmik oda müze olsun’
dediniz. Bu konuyla ilgili görüşünüzü
tekrar alabilir miyiz” sorusu üzerine,
şunlarõ söyledi: “Arkadaşlar, soru üze-
rine bazen bir yanıt veriliyor o yanıt on-
dan sonra abartılı boyutlara varıyor.
Bir mekânı, özel olarak bir odayı tarif
etmedim. Bahsettiğim yer, Türkiye’nin
bir döneminde çok önemli siyaset
adamlarının bir süre tutuklu ve
gözaltına kaldığı bir mekândır ve An-
kara’nın çok ortasında bir yerdedir. Şu
anda birilerine bu söylediklerim erken,
zamansız, gereksiz gelebilir. Ama şu-
na inanıyorum Ankara’nın bu kadar
şehir içindeki askeri mekânlar, bir
vadede daha uygun alanlara taşına-
caklar. O zaman bunların birçoğu za-
ten müze olacak.”
SEFERBERLİK BAŞKANLIĞI ÖNÜNDE EYLEM
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mersinli
çiftçi olduğunu söyleyen bir kişi, günlerdir
aramalarõn sürdürüldüğü Ankara Seferberlik
Bölge Başkanlõğõ önünde protesto eylemi
yaptõ. Kendisini Bülent Korucu olarak
tanõtan kişi, Mersin’in Dikilitaş köyünde
yaşadõğõnõ, eyleminin bireysel olduğunu
belirterek “Ordumuzun yıpratılmasına
karşıyız. Bir ordumuz var, başka neyimiz
var” dedi. “Demokratik açılım”
çalõşmalarõna ilişkin süreci de eleştiren
Korucu, “Yüce Allah orduya uzanan elleri,
dilleri ve siyasileri kahreder inşallah”
yazõlõ döviz taşõdõ. Korucu, daha sonra
emniyet görevlileri tarafõndan bölgeden
uzaklaştõrõldõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay
Genel Sekreterliği’ne 11. Daire üyesi Hüseyin Po-
roy getirildi. Danõştay Genel Sekreterliği görevi-
ni 3.5 yõldõr yürüten Taci Bayhan’õn kendi isteğiyle
bu görevden ayrõlmasõ üzerine yerine 11. Daire üye-
si Hüseyin Poroy atandõ. Hüseyin Poroy, 20 Ağus-
tos 1949’da Samsun’da doğdu. İstanbul Üniversi-
tesi Hukuk Fakültesi’nden 1977 yõlõnda mezun olan
Poroy; Gündoğmuş, Sarõkaya, Karakoçan kay-
kamlõğõ, Artvin Vali Yardõmcõlõğõ görevlerinde bu-
lundu. Dil eğitimi için 1 yõl ABD’ye giden Poroy,
daha sonra Susurluk, Şehit Kamil kaymakamlõklarõ,
İzmir ve İstanbul’da vali yardõmcõlõğõ, ardõndan da
Amasya ve Çorum Valiliği görevlerini yürüttü.
Cumhurbaşkanõ tarafõndan 23 Şubat 2007’de
Danõştay üyeliğine seçilen Poroy, o tarihten bu
yana 11. Daire üyesi olarak görev yapõyordu.
Danõştay üyesi Taci Bayhan ise 13. Daire’deki
görevini sürdürecek.
BAYHANGÖREVDENAYRILMIŞTI
Danıştay’ın yeni Genel
Sekreteri Hüseyin Poroy