Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Schrödinger’in
Kutusundaki Eylem
Kavramlar zamanın direngen çocuklarıdır.
Çünkü onların oluşması ve nihayet insanlığın or-
tak birikiminin değeri haline gelmesi uzun bir za-
man içinde gerçekleşir. Bu nedenle aradaki an-
layış ve nüanslara rağmen bir kavramı dile ge-
tirdiğinizde, onunla bir fikir yürüttüğünüzde in-
sanlar sizi anlarlar.
Kavramlar zaman içindeki uzun yürüyüşlerin-
de, tarihin nasıl bir tarih olduğunu da anlatırlar.
Saflar o kavramlarla anlaşılır.
Kısacası siz onları keyfinizce eğip bükemezsi-
niz. “Dün böyleydiler ama bugün başkadırlar,
dünkü anlam değişti bugün başka anlamlar
yüklüdürler” dediğinizde, kavramlar mı değişti
yoksa siz mi değiştiniz, biraz durup düşünecek-
siniz.
Bugünlerde postmodern savrulmanın bilinçli ka-
lemşorları kavramları altüst etmeyi keyiflerince kul-
lanmayı pek seviyorlar. Belli bir yöntemleri de var
doğrusu. Öncelikle kendileri için kullanılabilecek
ve tam da cuk oturacak kavramları, hızla tersyüz
ederek hasımlarına yöneltmeyi pek seviyorlar.
“Faşizm” ya da “nasyonal sosyalizm” kavramı
bunlardan biridir. Bu kavramları eski arkadaşla-
rına, yeni hasımlarına karşı bir silah gibi kullan-
mak isteyenler, ne anlama geldiğini, bu kavramın,
kavramların tarih içindeki yerini ve neyi anlatmak
istediğini bilmiyorlar mı?
Kuşkusuz biliyorlar. Faşizmin ya da nasyonal
sosyalizmin sosyalizmle değil, kapitalizmle iliş-
kili kavramlar olduğunu ve onun en barbar ha-
lini anlattığını da iyi biliyorlar. Okumuş, zama-
nın bir behrinde hatmetmişlerdir. Ama şimdi o kav-
ramları savruldukları ve “iyi bir yer” diye tanım-
ladıkları köşelerinde, iyi yerlerini korumak için, es-
ki dostlarını karalamak için kullanmakta hiçbir sa-
kınca görmüyorlar.
Çok da önemli değildir.
Kavramlar zaman içinde gelişirken, tarif eder-
ken tarif edilenlere de direnirler.
Ama yeni kavramların devreye girmesi, oluşması
ve zaman içinde heyecanlı bir yolculuğa çıkma-
sı mümkündür.
Bilim kendi kuşku dolu yolculuğunda zengin-
leşerek ilerlerken, ondaki kuşkuyu geri dönme-
nin işareti zannedenlerse, ortaya çıkan yeni kav-
ramları, bulguları, teorik çıkarsamaları postmo-
dern savrukluğun verdiği cüretle rasgele kullan-
maktan geri durmuyorlar.
Kuantum mu tartışılıyor, en âlim “kuantumcu”
onlardır.
Anladıklarından değil, anlamasalar da kulaktan
dolma edindikleri sığ bilgiyi kısır siyaset tahlille-
rinin içinde kullanabileceklerine ve yeni felsefe-
lerinin her şeyi mubah kıldığına inandıkların-
dandır.
Bilmedikleri ya da anlamadıkları, bilimin biriki-
mindeki diyalektik süreçtir. Kopernik’ten New-
ton’a, Einstein’den zamanımızın bilimsel bilgisine
yükselen spirali anlamaya, kapılandıkları siyaset
kalıpları izin vermez.
O zaman yalnız kediyi değil, akıllarına estiği gi-
bi, canlarının istediği gibi olmasını istedikleri bel-
geleri, durumları, kavramları Schrödinger’in ku-
tusuna koyuverirler. Oradan bir bilinmezliğin, bir
idealizmin çıkacağına ve kendilerini kurtaracağına
fena halde inanırlar. Oysa öyle bir şey çıkmaz o
kutudan. Ne kapitalizmlerini, ne faşizmlerini, ne
de muhafazakâr dünyanın yaratılış teorisini bes-
leyecek bir şey çıkar. Sürekli hareket eden, ha-
reketin, eylemin tetiklediği belirsizliğin içinden bi-
lim çıkar.
Bilim geçmişi kutsamaz, geleceği müjdeler.
Kedi canlıdır, potansiyel eylemin sahibi düze-
nek eyleme geçmeye, öldürmeye ya da yaşat-
maya elverişlidir. Kavramlarla oynayıp durmayın.
Eski arkadaşlarınızı yeni ve onursuz hayatlarını-
zı kurtarmak için karalamaya çabalamayın.
Sizin üzerinizde kalıyor attığınız çamur.
Schrödeniger’in kutusunu açtığımızda kediyi ya
ölü bulacağız ya diri. Unuttuğunuz, kutunun
içinde gelişen eylemdir.
Belirsizliği, kuşkuyu ya da bilimi tetikleyen de
eylemdir zaten.
e-posta: [email protected]
Kamu-Sen iktidarõn Uzlaştõrma Kurulu kararõnõ kabul etmemesi halinde eyleme gideceğini bir kez daha vurguladõ
Hükümete eylem uyarõsõANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türkiye Kamu-Sen Genel
Başkanõ Bircan Akyıldız, “Uz-
laştırma Kurulu kararları hü-
kümet tarafından kabul edil-
mezse, eylemlilik sürecini başla-
tırız demiştik. Bu süreç, kuru-
lun kararı kabul edilmediği
takdirde uygulamaya konula-
caktır” dedi. Memur-Sen Genel
Başkanõ Ahmet Gündoğdu, hü-
kümetin masaya Uzlaştõrma Ku-
rulu’ndan da iyi bir teklifle gel-
mesini isterken, KESK Genel Se-
kreteri Emirali Şimşek ise “Biz-
ler tavsiye niteliğindeki karar-
ları bile hükümetler tarafından
ciddiye alınmayan Uzlaştırma
Kurulu kararlarını kabul etmi-
yoruz” diye konuştu.
Akyõldõz, siyasi iradenin, istek-
lerinin hiçbirini kabul etmediğini,
bu nedenle konuyu Uzlaştõrma
Kurulu’na götürdüklerini söyledi.
Uzlaştõrma Kurulu’nun memur
maaşlarõna gelecek yõlõn ilk altõ
ayõnda yüzde 4, ikinci altõ ayõnda
yüzde 4 zam yapõlmasõ yönünde
kararõnõ açõkladõğõnõ ifade eden
Akyõldõz, şöyle konuştu:
“Kamu çalışanlarının parasal
boyutun ötesinde istediği bir
konu var: Grevli toplusözleşme-
li sendika hakkı. Bu konuyla il-
gili gelişme kaydetmek istiyo-
ruz. Uzlaştırma Kurulu karar-
ları hükümet tarafından kabul
edilmezse, eylemlilik sürecini
başlatırız demiştik. Bu süreç,
Uzlaştırma Kurulu kararı ka-
bul edilmediği takdirde uygula-
maya konulacaktır. Bundan
sonraki bizim tüm mücadelemiz
grevli toplusözleşmeli sendikal
hakkın kazanılmasıdır. Bundan
sonraki eylemler ciddi ve radi-
kal sonuçlar ortaya koyacak ey-
lemler olacak. Bu eylemlerin
içerisinde açlık grevi, uzun yü-
rüyüşler ve iş bırakma da olabi-
lir.”
‘Memura yüzde 5,
elektriğe yüzde 10’
Memur-Sen Genel Başkanõ
Gündoğdu, Uzlaştõrma Kuru-
lu’nun kararõnõn ardõndan tekrar
bir araya gelecekleri Kamu İşve-
ren Kurulu’nun masaya, Uzlaştõr-
ma Kurulu kararlarõnõn üzerinde
tekliflerle gelinmesini bekledikle-
rini dile getirdi.
Toplu görüşmelerin uyuşmaz-
lõkla sonuçlanmasõna rağmen fõr-
satõn kaçmadõğõnõ söyleyen Gün-
doğdu, şöyle konuştu:
“Kamu İşveren Kurulu, ka-
mu çalışanlarına çifte bayram
yaşatacak hazırlıkla masaya
gelmelidir. Memura yüzde 5
zam yapılmak istenirken, harç-
lara yüzde 8, elektriğe yüzde 10
zam yapılıyor. O zaman hesabı
doğru yapalım. Tüketim malla-
rına yapılan zamla, alım gücü-
nün arttırılmasının eşit olması
gerekiyor. Kriz varsa da eşit
göğüslenmesi lazım. Bir taraf
baharı yaşıyorken, diğer tarafa
kışa hazırlık yaptırılıyor. Bu,
faturanın tek taraflı ödetilmesi
anlamı taşır. Kamu çalışanları
bir fedakârlık gerekirse üzerine
düşeni yapacaktır. Birileri krize
rağmen yüzde 30-70 kâr açık-
larken memurlardan fedakârlık
beklemek çifte standarttır.”
KESK Genel Sekreteri Şimşek
de, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Uz-
laştõrma Kurulu’nun öngördüğü
artõşõn geçmiş yõllarda defalarca
yaşanan bir senaryonun değişme-
yen bir bölümü olduğunu ve kurul
kararlarõnõn geçmişte siyasi ikti-
darlar tarafõndan uygulanmadõğõnõ
belirterek, 4688 sayõlõ yasaya gö-
re kurul kararlarõnõn bağlayõcõ ol-
madõğõnõ anõmsattõ.
AKP iktidarõnõn ilk günlerinden
bu yana kamu emekçileri ücretle-
rinin yüzde 30 reel gerileme gös-
terdiğini ifade eden Şimşek, ikti-
darõ kasõm ayõna kadar toplusöz-
leşme görüşmelerine çağõrmaya
devam edeceklerini bildirdi. Şim-
şek hükümete çağrõlarõnõn karşõ-
lõksõz kalmasõ halinde izleyecek-
leri yolu ise, “Anayasanın 90.
maddesinin bize tanıdığı hakkı-
mızı çiğnetmeyeceğiz. Önümüz-
deki dönemde hizmet üretimin-
den gelen gücümüzü kullanaca-
ğız” şeklinde açõkladõ.
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanõ Bircan Akyõldõz, Uzlaştõrma Kurulu kararlarõnõn hükümet
tarafõndan kabul edilmemesi halinde eyleme gideceklerini söyledi. Memur-Sen Genel Başkanõ
Ahmet Gündoğdu, hükümetin masaya Uzlaştõrma Kurulu’ndan da iyi bir teklifle gelmesini
isterken, KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek de iktidarõ kasõm ayõna kadar toplusözleşme
görüşmelerine çağõrmaya devam edeceklerini bildirdi.
‘Benikaçyıldır
dinliyorsunuz’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Grup Baş-
kanvekili, İzmir Milletvekili Kemal Anadol tele-
fon şirketlerinin iletişim bilgilerinin geçmişe yö-
nelik olarak 5 yõl için saklamasõnõ bir soru öner-
gesiyle TBMM gündemine taşõdõ. Anadol, Başba-
kan Tayyip Erdoğan’a “Tüm yurttaşları 5 yıl
şüpheli konumuna düşüren bu uygulama, da-
ha fazla demokrasi söyleminizle bağdaşmakta
mıdır? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kemal
Anadol olarak iletişimim kaç yıldır izlenmekte
ve dinlenmektedir” diye sordu.
CHP’li Anadol, soru önergesinde “Siyasi ikti-
dar ve bürokrasinin iletişim bilgilerinin 5 yıl
boyunca saklandığını bilmelerine karşın bu
bilgilerin imhasını sağlamak üzere hiçbir giri-
şimde bulunmamaları Türkiye’nin nasıl korku
imparatorluğuna dönüştürüldüğünü ortaya
koymaktadır. Yaşananlar lokal bir insan hak-
ları ihlali değil, kişisel verilerin gizliliği ilkesi-
nin tüm yurttaşlarımız için sistematik olarak
ihlali niteliğindedir” görüşünü dile getirdi.
‘5 yılın gerekçesi ne?’
Anadol, Başbakan Erdoğan’a şu sorularõ yönelt-
ti: “İletişim bilgilerinin 1 yıl gibi kısa bir süre
için değil de 5 yıl gibi uzun bir süre için saklan-
masının gerekçeleri nedir? Telefon şirketleri
iletişim bilgilerinin geçmişe yönelik olarak 5 yıl
saklanmasına ilişkin uygulamayı idarenin, res-
mi ya da gayri resmi talebi üzerine mi gerçek-
leştirmektedir? Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı aracılığı ile yıllar itibarıyla kaç yurt-
taşımızın iletişim bilgileri geçmişe yönelik ola-
rak talep edilmiştir? İletişim kayıtlarının 5 yıl
boyunca saklanması uygulaması, Yargıtay 9.
Ceza Dairesi’nce bozulan iletişimin Türkiye ge-
nelinde sınırsız izlenmesi kararı ile aynı sonuç-
ları doğurmaz mı? Türkiye Cumhuriyeti vatan-
daşı Kemal Anadol olarak bugüne kadar iletişi-
mim kaç yıldır izlenmekte ve dinlenmektedir?
Devletin ya da telefon şirketlerinin elinde kaç
izleme ve dinleme kaydım bulunmaktadır?”
Validebağ Öğretmenler Hastanesi’nin kapatılmaması istemiyle yurttaşlar 5 bin imza topladı. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
Hastanekapatõldõ,yurttaşmağdur
ŞULE KÖKTÜRK
Validebağ Öğretmenler Hastanesi’nin,
Üsküdar Polis Hastanesi ile Üsküdar Dev-
let Hastanesi adõ altõnda birleştirilerek çok
sayõda bölümünün kapatõlmasõ sonucu mağ-
dur olan yurttaşlar, TBMM’ye gönderilmek
üzere, hastanenin kapatõlmamasõ istemiyle
5 bin imza topladõ. Birleştirme öncesi 70 he-
kim kadrolu hastanedeki çok sayõda hekim
başka hastanelerde geçici görevle çalõştõ-
rõlmaya başlandõ. Birleştirmenin ardõndan ise
Validebağ Hastanesi’nde yurttaşlar hizmet
alamaz duruma geldi. Bugün hastaneye
acil hasta kabul edilmiyor.
Hekim de hasta da iki hastane arasõnda gi-
dip geliyor. Taşõnma nedeniyle laboratuvar
sistemi bozuldu, kan verip tahlil yaptõran
yurttaş, sonuçlarõnõ alamõyor, mağduriyeti-
nin acõsõnõ laboranttan çõkarõyor. Validebağ
korusuyla ilgili hükümetle sivil toplum ör-
gütleri arasõndaki savaş da sürüyor.
‘Kimse halka sormadı’
Yurttaşlarõn topladõğõ imza metninde,
“Bu süreçte Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık
Müdürlüğü’nden Validebağ Devlet Has-
tanesi’nin kapatılmasına dair görüş iste-
miş, fakat hastane çalışanlarının da Va-
lidebağ halkının da görüş ve taleplerini
sormaya dahi ihtiyaç duymamıştır. Has-
tane çalışanları ile Validebağ halkının ih-
tiyaçları gözetilmeden alınan bu karar,
kamu sağlık kuruluşlarının ‘hizmet veren
değil hizmet satan’ yapılar haline getiril-
me çabasının bir parçasıdır” denildi.
İmza metninde, Validebağ Devlet Has-
tanesi’nin kurumsal kimliğinin korunmasõ,
birleştirilen iki hastanenin ayrõ ayrõ sun-
duklarõ hizmetlerin niteliğinin arttõrõlarak hiz-
met vermeye devam etmesi, hastanelerin
personel yatak sayõlarõ ve donanõmlarõnõn
arttõrõlarak geliştirilmesi istendi.
Daha önce Validebağ Öğretmenler Has-
tanesi’nde kadrolu olarak çalõşan bir hekim
de hasta ve hekim mağduriyetini anlattõ:
“Hekimler iki gün Validebağ’da, üç gün
Üsküdar’da, bir gün Üsküdar’daki Do-
ğancılar Semt Polikliniği’nde çalışıyor.
Biz önceden hastayı bir günde muayene
eder, tetkiklerine bakar tedavisini yazar
gönderirdik. Şimdi ben Validebağ’da, bir
hastaya bakıp tahlil yazıyorum ama
sonraki 2-3 gün Üsküdar’a gidiyorum,
aynı hastayı 3 gün sonra görüyorum.
Hastaneye yatırdığım hasta oluyor takip
edip değerlendiremiyorum. Hasta aynı
hastanede işini göremiyor, hekim peşin-
de koşturuyor” dedi.
CHP’Lİ ANADOL SORDU
REHN,TÜRKİYEİLE MÜZAKERELERİN ÖNEMİNE DİKKAT ÇEKTİ
‘AB tek başına çözemez’
ÇİMEN TURUNÇ BATURALP
BRÜKSEL - AB Komisyonu’nun ge-
nişlemeden sorumlu komiseri Olli Rehn,
Türkiye’nin üyelik müzakerelerine atõfta bu-
lunarak AB’nin tek başõna Güney Kafkas-
larda istikrar, Ortadoğu barõşõ, enerji arz gü-
venliği ve terorizmle mücadele konularõnõ
ele alõp çözemeyeceğini belirtti.
Kopenhag Dünya Üniversitesi’nde ko-
nuşan Rehn, Avrupa ve Türkiye’nin uzun
vadeli stratejik çõkarlarõ paylaştõğõnõ söyle-
di. AB’nin aday ülkelere koşullar ileri sür-
mesinin işe yaradõğõnõ anlatan Rehn,
“AB’nin şartlılık ilkesi işe yarıyor. Yok-
sa Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk öz-
gür bir adam olmayabilirdi. Ante Goto-
vina ve Radovan Karadzic’le birlikte BM
Savaş Suçluları Mahkemesi’nin en fazla
aradığı 40 kişi hapiste olmayabilir ve Bos-
na Hersek ve Sırbistan onları daha önce
savaşa sürükleyen milliyetçi güçlerin
benzerlerine boyun eğebilirdi.” dedi.
Rehn, aday ülkelerin AB ile müzakere sü-
recinde ilerleme hõzlarõnõn temel özgürlükler
ve hukuk alanõndaki reformlarõ gerçekleş-
tirme hõzõna bağlõ olduğunu kaydetti.
Öte yandan, TBMM-AB Uyum Komis-
yonu Heyeti’nin AP’deki temaslarõ için
Brüksel’de bulunan CHP Genel Başkan Yar-
dõmcõsõ Onur Öymen, yaptõğõ basõn top-
lantõsõnda, ocak ayõnda sona erecek AB dö-
nem başkanlõğõ sõrasõnda İsveç’in en az 4 fa-
sõl açõlmasõnõ planladõğõnõ ama Türkiye’de
bununla ilgili yeterince hazõrlõk göreme-
diklerini söyledi. Öymen sosyal politika ve
istihdam faslõnõn açõlmasõ için çõkarõlmasõ
gereken sendikalar yasasõ ile ilgili olarak
Başmüzakereci Egemen Bağış ile görüş-
tüklerini, Bağõş’õn “işçi ve işverenin henüz
anlaşamaması yüzünden sendikalar ya-
sasının çıkarılamadığını” söylediğini be-
lirtti. Öymen, sendikalar yasasõ gibi son de-
rece önemli bir yasa bekletilirken, yargõ ya-
sasõnõn sivil toplumla mutabakata varõlma-
dan bir gecede çõkarõldõğõnõ hatõrlattõ.
BEŞTEPE’YE İNGİLTERE BÜYÜKELÇİLİĞİ VİZE VERMEDİ
Emekli tümgenerale ret
SAMSUN (Cumhuriyet) - İngiltere’de
8-11 Eylül tarihlerinde yapõlacak olan Sa-
vunma Sanayii Fuarõ’na katõlmak isteyen
ROKETSAN AŞ Yönetim Kurulu Üyesi,
eski Samsun Garnizon Komutanõ emekli
Tümgeneral Naci Beştepe’ye İngiltere Bü-
yükelçiliği “vize” vermedi.
Haftada bir yazõ yazdõğõ Samsun’da ya-
yõmlanan yerel Barõş gazetesinde konuyu
köşesine taşõyan Beştepe, İngiltere Bü-
yükelçiliği’nden verilen sayfalarca formu
doldurduğunu, bugüne kadar hiçbir yerde
sorulmayan bir sürü soru ile bütün özel ya-
şamõnõn kayda geçtiğini anlattõ.
‘Gözaltında gibi hissettim’
Beştepe yazõsõnda şunlarõ kaydetti: “Po-
lisin gözaltına aldığı bir zanlı gibi his-
settim kendimi. Normalde 3-5 günde ta-
mamlanması gereken vize işlemi, onun-
cu günde, uçuşuma bir gün kala hâlâ so-
nuçlanmamıştı. 2 Eylül günü, ısrarlı ta-
kibimiz sonucu; parmak izimin iyi oku-
namaması nedeniyle vize verilmediğini,
tekrar parmak izimin alınacağını, işle-
min uçak saatime yetişmeyeceğini öğ-
rendim.”
Beştepe yazõsõnda resmi bir amaçla gide-
cek olmasõna karşõn Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanõ Oramiral Uğur Yiğit’in parmak izi
verdiğine, aynõ fuara katõlacak olan Savun-
ma Sanayii Müsteşarõ Murat Bayar’õn ise
parmak izi vermeyi reddettiğine, Milli Sa-
vunma Bakanõ Vecdi Gönül’ün de müste-
şar katõlmadõğõ takdirde gidişini iptal ede-
ceğini bildirdiğine dikkat çekti. Beştepe şu
ifadelere yer verdi: “Müsteşarı candan
kutlarım. Çok kişiye örnek olmuştur her-
halde. İngiltere devletini de kutlarım.
Devlet, devletliğini gösterir ve ülkesine gi-
receklerden kendi kurallarına uymaları-
nı ister. Uymayanı da kapıdan içeri koy-
maz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ola-
rak beni ilgilendiren yönü, bizim bu ülke
vatandaşlarına ne uyguladığımızdır...”