20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 9 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Şeytanın Dışkısı’ OPEC’in kurucularından, zamanın Venezüella Petrol Bakanı Perez Alfonso’nun, “Petrol si- yah altın değil, şeytanın dışkısıdır” sözlerine bakarsak, 100 yıldır bu dışkıyla beslenen bir uy- garlıkta yaşıyoruz. 150 yıl önce Amerika’da “Şeytanın dışkısının” öyküsü 27 Ağustos 1859’da Titusville Pennsylvania’da petrol bu- lunmasıyla başlıyor. Uğruna savaşlar çıkarılan, neredeyse dereler gibi kan akıtılan stratejik bir mal haline gelmeye başlaması için 26 yıl son- ra ilk iç patlamalı motorun icat edilmesi gere- kecektir. Ama, kapitalizmin ekonomi politiği, kül- türü açısından 1908 çok daha önemli bir tarih. Kapitalizmi krizden çıkaran yeni sermaye biri- kim modeline, (hatta yeni ücret ilişkilerini ve kül- türel biçimleri de göz önüne alırsak sermaye bi- rikim rejimine) adını verecek olan Henry Ford, “T-Modeli” otomobilin seri üretimine o yıl baş- ladı. Bu modelin üretimiyle birlikte yayılmaya baş- layan “Taylorizm”e, bant sistemine dayalı ye- ni emek süreçleri, yalnızca kapitalizme yeni bir enerji getirmekle kalmadı, aynı zamanda, I. ve II. paylaşım savaşlarının teknolojisini de belir- ledi. Böylece petrol, hem ekonomik krizin hem de küresel hegemonya sorununun, yeni ser- maye birikim modeline öncülük eden ABD’den yana aşılmasında belirleyici etkenlerden biri ol- du. Petrolün insanlığın başına nasıl bir bela aç- makta olduğunu II. Dünya Savaşı’na giden sü- reçte, petrol yoksunu Japonya ve Almanya’nın dış politika maceralarında, savaşın hemen ar- dından 1945 yılında ABD savaş gemisi USS Quincy’de, ABD Devlet Başkanı Roosvelt ile Suudi Kralı Abdullah arasında imzalanan an- laşmadan görmek olanaklı. İran’da petrolü ulusallaştırmak isteyen Başbakan Musaddık’a karşı, 1953 yılında gerçekleştirilen darbe, Or- tadoğu’nun yeni efendisini belirleyecek olan 1956 Süveyş Krizi, ABD hegemonyası açısın- dan petrolün ne kadar merkezi bir öneme sa- hip olacağını da gösteriyordu. Gerçekten de ABD Ortadoğu’da yeni üsler inşa etmeye baş- ladı. 1980 Carter Doktrini bölgeye askeri mü- dahaleyi bir dış politika ilkesine dönüştürdü. 1991’de ABD’nin Suudi topraklarına 15 bin ye- ni askeri yerleştirmesine olanak sağlayan I. Irak Savaşı ve Irak’ın sömürgeleştirilmesiyle so- nuçlanan II. Irak savaşları petrolün soğuk sa- vaş sonrası dönemin jeopolitiğinin de ana ko- nusu haline geldiğini gösteriyordu. Ve geldik bugüne Tüm dünyada ulaşımda kullanılan enerjinin yüzde 75’inin petrolden kaynaklandığını dü- şünürsek dünya ekonomisinin ticaret, sanayi te- darik ağlarının geleceğinin de petrole bağımlı olduğunu görebiliriz. Ama bu bile petrolün önemini yeterince göstermiyor. Başınızı kaldı- rın ve etrafınıza bakın. Tekstilden boya mad- delerine, bilgisayar aksamından, ilaçlara, inşaat malzemelerine, televizyondan, buzdolabımız- dan, içindeki gıdaların ambalajlarına kadar her şeyde petrol ürünleri var. Petrol kitlesel üreti- min, tüketim kültürünün, hatta “gösteri toplu- munun” ekranlarının, “yaşam dünyamızın” te- mel maddelerinden biri. Ama bir iki küçük sorun var. Birincisi, kısa sü- re önce Meksika Körfezi, İran, Uganda, Brezil- ya’da keşfedilen yeni rezervlere karşın, genel- de petrol hızla tükenmeye devam ediyor. Geçen yıl İngiltere’nin enerji güvenliğini araştıran res- mi bir rapor, petrol üretimindeki gerileme hızı- nı yılda yüzde 6.7 olarak saptarken, yeni tek- nolojilerin devreye girmemesi halinde bu oranın yüzde 9’a ulaşacağını savundu. Uluslararası Enerji Ajansı’nın bulguları da bu yöndeydi. 2009’da günlük 70 milyon varil olan petrol üretiminin 2030 yılında 30 milyon varile düşme olasılığı var. Buna karşılık, ekonomik resesyona rağmen Çin ve Hindistan’ın tüketim eğilimi göz önüne alındı- ğında dünyanın bugünkü dengelerini koruyabilmek için üretimin günde 103 milyon varil düzeyine ulaşması gerekiyor. Bu- nun için gerekli yatırımla- rın geçen 15 yılın kredi bolluğu döneminde ger- çekleştirilememiş oldu- ğunu düşünürsek, gele- cek açısından umutlu ol- mak zor. Financial Times’da Moises Naim’in de işa- ret ettiği gibi, petrol üre- ticisi olmak da sizi, eğer modern, gelişkin bir eko- nominiz, güçlü bir sivil toplumunuz (kapitalist sı- nıfınız) ve buna uygun kurumsallaşmış bir dev- letiniz yoksa halkınızı si- yasi-ekonomik riskler- den, kurtaramıyor. Pet- rolünüz olsa bile, dış güç- lere, yerel oligarşilere, feodal aşiret yapılarına, yozlaşmış, asalak devlet sınıflarına yem oluyorsu- nuz. Kısacası, biz kafamızı “uygarlıklar çatışması” fantezisiyle meşgul eder- ken, hepimizi kapsayan kapitalist uygarlığın, üze- rinde durduğu “Şeytanın dışkısı” salt insanları çü- rütmekle, yozlaştırmakla kalmadı, gezegeni de kü- resel ısınmaya yaptığı büyük katkıyla, sürdürü- lemez bir noktaya doğru götürüyor... [email protected] http://erginyildizoglu. blogspot.com Başbakan Erdoğan’õn bayramdan sonra randevu isteyeceği haberlerine muhalefetten olumsuz yanõt ‘Millettenneyigizliyoruz’ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Tayyip Erdoğan’õn bay- ramdan sonra muhalefet liderlerinden randevu is- teyeceği haberleri üzerine CHP’den “randevu talebini değer- lendirmemiz şarta bağlı”, MHP’den ise “hayır” yanõtõ geldi. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Sü- ha Okay, düzenlediği basõn toplantõ- sõnda Erdoğan’õn muhalef liderlerinden randevu isteyeceği haberleriyle ilgili sorulara “Bir taraftan randevu iste- necek deniyor, öte yandan Mec- lis’te kapalı oturum yapılacağı söy- leniyor. Demek ki randevu isterler- se bir proje götürmeyecekler. Bu ko- nuları kapalı oturumda gündeme ge- tireceklerse o zaman görüşmenin an- lamı yok. Randevu talebi gelirse gözden geçirilir ama şarta bağlıdır” yanõtõnõ verdi. Okay, kapalõ oturum ko- nusundaki sorular üzerine de, “Mec- lis’te kapalı oturum yaparak mil- letten neyi kaçırıyorsunuz? Milletin neyi bilmesini istemiyorsunuz?” gö- rüşünü dile getirdi. CHP sözcüsü Mustafa Özyürek de, “Kırmızı çizgilerimizi dikkate alan bir öneriyle gelirse değerlen- diririz. Anadilde eğitim diye gelirse, Türklük kavramı anayasadan çıksın diye gelirse görüşmeyiz” açõklamasõnõ yaptõ. Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç’õn “Bu iş çözülecekse Baykal’ın bile elini öperiz” sözleri anõmsatõla- rak yöneltilen bir soru üzerine de Öz- yürek, “Önümüzde Ramazan Bay- ramı var, buyursun gelsin, genel baş- kanın elini öpsün” dedi. Bahçeli’den ret MHP lideri Devlet Bahçeli yaptõğõ yazõlõ açõklama ile Kürt açõlõmõ konu- sunda AKP hükümetinin konuyu Mec- lis’te “gizli oturumda görüştürme” ve hükü- metten gelebilecek “ran- devu” talebine ilişkin tav- rõnõ netleştirdi. Bahçeli, AKP’den gelebilecek “Meclis’te kapalı oturum” ve ran- devu talebine; konuyu sadece Meclis’in “açık oturumunda tartışacaklarını” belirterek “Bunun dışında sürecin hiçbir aşamasında bulunmayaca- ğız, konuyu hiç kimseyle görüşme- yeceğiz” diyerek ret yanõtõ verdi. Bah- çeli, projeyi gündeme getirenlerin de tarihe “siyasi bölücübaşı” olarak ge- çeceğini ileri sürdü. MHP Genel Sekreteri Cihan Pa- çacı, da hükümetin Kürt açõlõmõnõ Meclis’in “kapalı oturumu”nda gün- deme getirmek istemesine tepki gös- tererek “Hangi bilgiyi kimden giz- liyoruz? PKK terör örgütüne yö- nelik bilgilerse, zaten terör örgütü- nün uzantıları Meclis’te. PKK’nin bildiği, Öcalan’ın bildiği konuyu ni- ye milletten gizliyoruz” dedi. BAŞBAKAN ERDOĞAN ‘Kurşunlar süreci engellemez’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hakkâri’nin Çukurca ve Siirt’in Eruh ilçelerindeki terörist saldõrõnõn “de- mokratik açılım” sürecini engelle- yemeyeceğini kaydetti. Erdoğan, mu- halefetten sadece CHP’den randevu ta- lep edileceğini, MHP’den ise tavõrla- rõ nedeniyle randevu istenmesine “ge- rek olmadığını” söyledi. Erdoğan, Hamamönü’ndeki Tevfik Bey Konağõ restoranõnda Sakarya ve Gündoğdu mahalleleri sakinleriyle if- tar yaptõ. Yemeğin ardõndan gazeteci- lerin sorularõnõ yanõtlayan Erdoğan, şe- hitlerle ilgili haberin kendilerini üz- düğünü söyleyerek “Fakat şunu çok açık net ifade etmek istiyorum; bi- zim güvenlik güçlerimize, askerimize sıkılan bu kurşunlar hiçbir zaman bizim 72 milyon vatan evladının birliğine beraberliğine yönelik baş- lattığımız ve sürdürmekte olduğu- muz bu süreci engellemeyecektir. Biz, bu barış sürecine milli birlik projemizi, demokratikleşme süreci- mizi aynı kararlılıkla, başta terör so- runu olmak üzere, sorun alanları üzerinde aynı kararlılıkla devam ettireceğiz” dedi. Açõlõm konusunda Meclis’te yapõlacak kapalõ oturuma muhalefetin tepkisini de değerlendiren Erdoğan, “Ana muhalefetle... MHP’nin ‘biz kapalõ oturuma katõl- mayõz’ gibi açıklamalarını duydum. Katılmak da katılmamak da tabii ki onların kendi tercihleridir, ama mil- let, milletvekillerine parlamentoya katılma görevi vermiştir” dedi. Süreç hakkõnda yazõlõ randevu ta- leplerine MHP’den ret cevabõ aldõkla- rõnõ, CHP’nin ise yazõlõ olarak yanõt ver- mediğini hatõrlatan Erdoğan, “CHP’den randevu talebinde bulu- nacağız. Verirlerse ne âlâ. Vermez- lerse de biz yolumuza devam ederiz” dedi. Randevu talebinin ne zaman olacağõna yönelik bir soruya Erdoğan, “Bayramdan sonra diye düşünüyo- rum” yanõtõnõ verdi. CHP ve MHP, Kürt açõlõmõnõn TBMM’de kapalõ oturumda görüşülmek istenmesine “PKK’nin bildiği, Öcalan’õn bildiği konuyu niye milletten gizliyoruz” diyerek tepki gösterdi. Erdoğan, Kürt açõlõmõ konusundaki eleştirilere davalarla karşõlõk veriyor Kürt açılımı mahkemelik etti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan, Kürt açõlõmõ konusunda, mu- halefetin kendisine ve partisine yö- nelik eleştirilere “tazminat da- vaları”yla karşõlõk vermeyi sür- dürüyor. Erdoğan, “Kürt açılımı” konusunda yaptõğõ açõklamalarla “kişilik haklarına saldırıda bu- lunduğu” gerekçesiyle, MHP li- deri Devlet Bahçeli hakkõnda 100’er bin liralõk tazminat iste- miyle iki ayrõ dava daha açtõ. Erdoğan’õn avukatlarõ Muam- mer Cemaloğlu ve Fatih Şa- hin’in açtõğõ davalarõn dilekçele- rinde, Bahçeli’nin “demokratik açılım” çalõşmalarõna ilişkin 22 ve 25 Ağustos 2009’da yaptõğõ yazõ- lõ açõklamalar gerekçe gösterildi. 25 Ağustos tarihli açõklamasõna ilişkin açõlan davanõn dilekçesin- de, Bahçeli’nin Başbakan Erdo- ğan’õ hedef alarak “namusu zelil olmuş kişi”, “sicili lekelenmiş ki- şi”, “işbirlikçi”, “küresel se- naryonun baş aktörü”, “iki yüz- lü” ifadelerini kullandõğõ belirtil- di. Bahçeli’nin 22 Ağustos’taki açõklamasõ nedeniyle açõlan da- vanõn dilekçesinde ise “ Erdo- ğan’ın, milliyetçi hareketi hedef alan seviyesiz beyanları ve ah- lakdışı saldırıları, hezeyan ba- taklığında çırpınan bir ruh ha- linin yansımalarıdır. Etnik bö- lücülük konusundaki siyasi sicili ve eğilimleri çok iyi bilinen Baş- bakan ve hükümeti, Türkiye’yi ayrıştırma ve bölme projelerini İmralı, Kandil ve Barzani’nin desteğiyle hayata geçirmek için çıktığı gaflet ve ihanet yolculu- ğunda suçüstü yakalanmış, ger- çek niyetler açığa çıkmaya baş- lamıştır” sözlerine açõklamada yer verildiği belirtildi. Bahçeli’ye, 25 Ağustos’ta yap- tõğõ basõn açõklamasõ nedeniyle, AKP’nin tüzelkişiliği adõna da manevi tazminat davasõ açõldõ. Erdoğan, kendisine “namusu zelil olmuş kişi”, “sicili lekeli”, “küresel senaryonun aktörü” gibi ifadelerle hakaret ettiği gerekçesiyle Bahçeli aleyhine iki dava açtõ. Başbakan Erdoğan. MHP lideri Bahçeli. Hakaret davasõdüştü TEVFİK AKBAŞ AYDIN - Aydõn’da Baş- bakan Recep Tayyip Erdo- ğan’a hakaret ettiği savõyla Aydõn Çocuk Mahkeme- si’nde hâkim önüne çõkan 13 yaşõndaki M.S.Ö hakkõndaki dava, suç oluşmadõğõ gerek- çesiyle düştü. M.S.Ö, yerel seçimler ön- cesi Aydõn’a gelen Erdo- ğan’a, seçim otobüsüyle şehir turu attõğõ sõrada “Allah ce- zanızı verecek” diye bağõr- mõştõ. Savlara göre Başbakan, yanõna çağõrdõğõ M.S.Ö’ye neden böyle bağõrdõğõnõ sor- du. “Sizi sevmiyorum” ya- nõtõnõn ardõndan yanõndan uzaklaştõrdõğõ çocuğa koru- malar sert davranmõştõ.. 13 yaşındaki M.S.Ö. Hakkı Süha Okay, talebin şarta bağlı olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle