20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 9 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] [email protected] Bu eylül ayının bir özelliği de küresel krizin başlangıcı ola- rak kabul edilen ABD’li yatırım bankası Lehman Brothers’ın iflasının birinci yıldönümü ol- ması... İflasla birlikte peşpeşe yaşanan gelişmeler; önce fi- nans piyasalarında yaşanan çöküş kısa sürede reel sektö- rü de etkisi altına aldı... Geli- nen noktada ise başta ABD ve İngiltere olmak üzere pek çok ülke, bir yıl önce hayal bile edi- lemeyecek olan bütçe açıkla- rıyla karşı karşıya. Belçika ül- ke iflasından bahsetmeye başladı... Tüm dünyayı kıskacına alan işsizlik ise daha uzun yıllar ka- nayan en büyük yara olacak... Peki bir yıl boyunca devlet- lerinin bankalarını kurtarmak için kasalarından harcadıkları trilyonlarca doların, artan ba- tık kredilerin sonunda doğru dersler alındı mı? ABD’li Madoff’un yarattığı ve 1990’lardan beri var olan 65 milyar dolarlık saadet zin- ciri aslında yaşanan küresel krizin bir prototipi idi. Yaratılan sanal varlıklarla dönen bir eko- nomi... Sistem içinde kalan herkesin bir şekilde kazanç sağlaması ile sürdürülen sus- kunluk... Kriz başgösterince hemen hemen bütün devletler gibi Fransa da BNP Paribas’ya yardım elini uzatmıştı. Yıl için- de devletten 5 milyar Avro yardım alan bu dev bankanın ise, durumunun hızla düzel- mesi üzerine, bir süre önce “trader”lerine teşvik primi da- ğıtmak amacıyla 1 milyar Av- ro’luk bir rezerv hazırladığı öğ- renilmişti... BNP Paribas da onlarca örnekten biri sade- ce.... Ya küresel krizde payları ol- duğu bilinen kredi derecelen- dirme kuruluşlarının aynı ce- saretle ve aynı saygınlıkla rey- ting yapmalarına ne demeli? Küresel sistemin ciddi bir re- vizyona gereksinimi olduğu en liberal kesimlerde bile sıklıkla dile getiriliyordu. 12 ay geçti aradan. Köklü ve sistematik değişiklik bir yana en küçük yapısal bir adım bile atılmadı. Tek yapılan geçen hafta Lon- dra’daki toplantıda hazırlanan taslak metninde, banka yöne- ticilerinin prim, ikramiye, yük- sek emeklilik maaşı gibi para- sal menfaatlarına uluslararası bir standart ve sınırlama geti- rilmesinin benimsenmesi ve bu konuda Mali İstikrar Kuru- lu’nu bir çalışma yapmakla görevlendirilmesi oldu. Bu ya- pılması gerekenler listesinin içinde sadece küçük bir ayrın- tı değil de nedir? Anlayacağınız içi boş söy- lemler dışında küresel krizden ders alındığını gösteren bir işa- ret yok ortada. Bu da var olan kapitalist sistemin yeniden dü- zenleneceğine ilişkin umutları boş çıkartıyor. Son haftalarda ise tüm dünyaya bilinçli şekil- de pompa edilen iyimserlik ha- vası hâkim olmaya başladı. Kapitalist düzen o taptığı tamtamlarını yeniden çalmaya başladı: Büyüme, büyüme ne pahasına olursa olsun büyü- me.... Uluslararası Çalışma Örgütü istediği kadar önümüzdeki yıl dünyada işsiz sayısının 50 mil- yon artarak 300 milyona çıka- cağını, 200 milyon çalışanın ise günde 2 dolardan az bir para ile geçineceğini bağıra- dursun.... Türkiye’de ekonomi yöneti- mi de krizden dersler çıkarmış değil. Bugüne kadar tek yapılan tüketimi arttıracak enstrüman- ları devreye sokmak: ÖTV ve KDV indirimi gibi. Son icraat TOBB’un da kat- kısı ile düzenlenen “Eve ka- panma, pazara çık” kam- panyası. İç talep eksikliği sorununun çözümü için tek yapılan tuzu kuru tüketicileri esas almak. Talebini ertelemiş, “harcaya- cağım ama gelirim düşebilir” korkusu içinde olan kesimler ÖTV ve KDV indirimleriyle har- camaya teşvik ediliyor. Evine ekmek götüremeyen milyon- lar ise hibe yardımlara muhtaç hale getiriliyor. Öyle görülüyor ki, sistem hâlâ birilerini besliyor. Kimse değiştir- mek için kılını kıpırdatmıyor. O zaman bir soru ortaya çı- kıyor: Mağdur olan milyon- larca insan neden sessizli- ğini sürdürüyor? Krizin Birinci Yıldönümündeyiz... Hangi dersler alındı? Krizden çıkış takvimi üzerine çelişkili tahminler ulus- lararası ekonomi gündeminin ayrılmaz parçası hali- ne dönüştü. IMF 2009’da tüm küresel ekonomi için eksi büyüme öngörmüş iken, 2010 yılı tahminini ar- tı yüzde üçe yükseltti. Ancak bu öngörünün hemen ardından, söz konusu artı büyümenin ancak tüm “bü- yük ekonomilerin” koordineli bir şekilde destekleme paketlerini sürdürmeleri halinde gerçekleşebileceği uyarısında bulundu. IMF’ye göre, “eğer krizden çıkı- şı destekleyen destekleme paketleri zamanından önce geri çekilirse toparlanma daha da gecikebile- cekti...” IMF’nin kaygıları ABD Columbia Üniversitesi’nin No- bel ödüllü iktisat hocası Joseph Stiglitz’in “dur- gunluğun aşılmasının daha uzun zaman alacağı” ön- görüleriyle daha karamsar bir havaya büründü. Bu ka- ramsarlık ve belirsizlik ortamına hafta başında Ame- rika’da ağustos ayında 216 bin yeni istihdam kaybı- nın yaşandığı ve işsizlik oranının yüzde 9.7’ye yük- seldiği haberleri eklendi. ABD’de erkek nüfus arasında gözlenen yüzde 10.1 düzeyindeki işsizlik oranının İkin- ci Dünya Savaşı sonrasındaki en yüksek işsizlik ra- kamı olduğu belirtilmekteydi. Tabii bütün bu karamsar verilerin yanında küresel ekonomide olumlu gelişmelerin de yaşandığı göz- lenmekteydi. Başta Çin, Hindistan, Fransa ve Almanya olmak üzere bir grup ülkenin üretim rakamlarında ya- şanan yüksek oranlı büyüme, küresel ekonomiye sağ- lanabilecek yeni bir ivmenin ön habercisi olarak muş- tulanıyordu. Ancak, söz konusu ülkelerin “esnek ol- mayan işgücü piyasaları” ve küreselleşmenin temel kıstası olan “serbestlik” ilkesine göreceli uzak dur- maları nedeniyle yıllardır neoliberal muhafazakâr ideologlar tarafından yapılan eleştirilerin gözlenen bü- yüme olasılığı karşısında “hasır altı” edilmesi gere- kiyordu. Muhafazakâr iktisat dünyasının inançlar ve gerçekler arasındaki çelişkileri su yüzüne çıkmakta, ezberler bozulmaktaydı. Bütün bu karmaşanın ardında krizin ana nedenle- rinin doğru kavranılamaması (ya da kavranılmak is- tenmemesi) yatmaktadır. Mevcut kriz, daha öncele- ri 1990’lar boyunca yerel olarak yaşanan bankacılık ve finansal krizlerden farklı bir yapıya dayanmakta- dır. Krizin yapısal nitelikleri kapitalist sistemin doğ- rudan doğruya üretim-ticaret ve finans kalıplarının sür- dürülemez bir aşamaya gelmesine dayanmaktadır. Kriz öncesinde, 2003-2007 arası dönemde Amerika muazzam bir tüketim ve borç ekonomisi olarak kü- resel ekonomiye bir talep patlaması yaşatmaktaydı. Amerika’nın vermekte olduğu cari açık, bol ve ucuz likidite ile kapatılmaktaydı. Çoğunluğu likit Amerikan dolarlarından ve ABD Hazine kâğıtlarından oluşan söz konusu finansal varlıklar, başta Çin ve Japonya ol- mak üzere tüm “yükselen piyasa ekonomilerince” ka- pışılmakta ve merkez bankalarında “güvenlik ve kredibilite” öğesi olarak sergilenmekteydi. Örneğin, “yükselen piyasa ekonomilerine” yönelen özel sermaye akımları 1996’da sadece 161 milyar do- lar iken bu rakam 2003’te 236 milyara, 2007’de kri- zin hemen öncesinde de 928 milyar dolara (yaklaşık 1 trilyon $!) ulaşmış durumdaydı. Oysa küresel kriz sürecinde, söz konusu ülkelere olan net sermaye gi- rişinin 2008’de yarı yarıya düştüğü, 2009’da da 165 milyar dolara (yani 1996 düzeyine) gerileyeceği tah- min edilmektedir. Dolayısıyla, dünya ekonomisinin 2007 öncesindeki ticaret ve finans akımları daha uzun bir süre yeniden geliştirilmesi olanaksız bir biçimde tahrip edilmiş durumdadır. Küresel ekonomiyi daha uzun yıllar düşük bir kredi hacmi ve düşük finansal değerler sistemi beklemektedir. Bu gerçeklerden hareketle, küresel krizin sonunu getirecek olan dönüşüm ancak ve ancak ileriye doğ- ru bir yeni teknoloji atılımı ile gerçekleştirilebilecek- tir. ABD’nin tüketim ve borç çılgınlığına dayalı bir fi- nansal genişlemenin tekrarlanması, yani eski dengeye dönüş olasılıklar kümesi içinde değildir. Bu teknolojik atılımın gerçekleştirileceği sektörler ise yeni yeni şe- killenirken küresel coğrafyada uluslararası yeni iş- bölümünün nasıl gerçekleştirileceği henüz somut- laşmaktan uzaktadır. “Toparlanma” olgusunun bun- ca belirsizlik ve inişli çıkışlı seyir izlemesinin nedeni de burada yatmaktadır. Ancak bir gerçek çok açık ve nettir: Bu dönüşüm ile birlikte, Türkiye’nin 2000’li yıllar boyunca nema- landığı ucuz ara malı ithalatının tornavida teknoloji- ler ile montaj hattında ucuz ihracata dönüştürülme- si modelinin artık tekrarlanmasının olanak dışı oldu- ğunun anlaşılması gerekir. Yarın Türkiye İstatistik Kurumu milli gelirin ikinci çey- reğine (Nisan-Mayıs-Haziran 2009) ait verileri açık- layacak. Bütün bu toparlanma söyleminin neresin- de yer aldığımızı görmek için önemli bir fırsat olacak. Doğan’a bir vergi ‘şoku’ dahaEkonomi Servisi - Doğan Yayõn Holding’in doğrudan ve dolaylõ bağ- lõ ortaklõklarõ Doğan TV Holding, D Yapõm, Doğan Prodüksiyon ve Alp Görsel İletişim’e 2005, 2006 ve 2007 yõllarõna ilişkin vergi incelemeleri so- nucunda, toplam 3.76 milyar lira ver- gi aslõ ve cezasõ kesildi. Doğan Yayõn Holding’in KAP’a yaptõğõ açõklamada, vergi inceleme ra- porlarõnda yer alan tüm iddialara kar- şõ, uzlaşma dahil her türlü yasal hak- kõnõ kullanacağõ belirtildi. Yerleşik uygulamalar dikkate alõn- dõğõnda, ilmühabere bağlanmõş hisse- lerin değişiminde KDV hesaplanma- sõ gerektiği yönünde bir yorumla ilk kez karşõ karşõya kalõndõğõna dikkat çe- kilen açõklamada, vergi inceleme ra- porlarõnda eleştiri konusu yapõlan uy- gulamalarõn yasal düzenlemelere ve Maliye Bakanlõğõ’nõn tebliğ, sirküler ve muktezalarõna uygun olduğu vur- gulandõ. Açõklamada, “Yurtdışında yerle- şik yabancı yatırımcıların özellikle son beş yılda ülkemize önemli yatı- rımlar yaptığı ve bu kapsamda, iş- tirak hissesi satın almak suretiyle, birçok şirketimize iştirak ettiği bi- linmektedir. Vergi inceleme rapo- rundaki iddia kabul gördüğü tak- dirde, son beş yılda iştirak hissesi- ni satmış birçok gerçek ve tüzelki- şi için vergi matrah farkı ve vergi zi- yaı cezası hesaplanması gündeme gelecektir” denildi. Sermayeden çok ceza Finans Yatõrõm tarafõndan ya- yõmlanan notta Doğan TV Hol- ding, D Yapõm, Doğan Prodüksiyon ve Alp Görsel İletişim’e 2005, 2006 ve 2007 yõllarõna ilişkin vergi incele- meleri sonucunda kesilen cezanõn da- ha önce diğer grup şirketlerine verilen başka vergi cezalarõnõn üzerine gel- diği ve miktarõn Doğan Yayõn’õn ser- mayesinin çok üzerinde olduğuna dikkat çekildi. Doğan Yayõn Holding’in serma- yesi, 4 Eylül tarihli İMKB verilerine göre 802 milyon lira sevi- yesinde. Doğan Hol- ding’in sermayesi 2.45 milyar lira. Bu verilere göre Doğan Yayõn’õn piyasa değeri 1.17 milyar li- raya, Doğan Holding’in de 2.94 mil- yar liraya geriledi. Toplam ceza 4.5 milyar Finans Yatõrõm’õn notunda ayrõca daha önceki cezadan farklõ olarak yönetim kurulu üyeleriyle ilgili bir suçlama olmamasõ nedeniyle son ver- gi cezasõ kararõnda resmi makamlar- la uzlaşma ihtimalinin daha yük- sek olduğu da vurgulandõ. Maliye denetmenleri önceki gün saat 18.00’de tebliği edilen 3.76 mil- yar liralõk ceza ile bu yõlõn ilk aylarõnda yine Doğan Yayõn Holding’e 2006’da- ki Doğan TV hisselerinin yüzde 25’nin 375 milyon Avro’ya satõşõnõ 2007’de yapmõş gösterip vergi kaçõrdõğõ ge- rekçesiyle 826 milyon lira ceza olmak üzere toplam 4 milyar 581 milyon li- ra ceza kesti. Doğan Yayõn Holding’in piyasa değeri sadece 1.1 milyar lira. Nere- deyse kesilen cezanõn dörtte biri. Do- ğan Yayõn Holding’in yüzde 34’ü de halka açõk. Yüzde 10’u da Alman Axel Springer’in kontrolünde... Ay- rõca Axel Springer, grubun içerisin- deki en değerli varlõğõ olan Doğan TV’nin de yüzde 20’sini elinde tutu- yor. Yani Doğan Yayõn Holding’in yaklaşõk yüzde 51’lik kõsmõ Doğan Grubu’nun kontrolünde. Ayrõca şirketin yurtiçi ve yurtdõşõnda irili ufaklõ yüzlerce iştiraki bulunuyor. Şirketin bağlõ ortaklõklarõnõn başõnda yüzde 65 pay ile Hürriyet geliyor. Do- ğan Ofset’in yüzde 65’i, Doğan Haber Ajansõ’nõn yüzde 81’i, Doğan TV’nin yüzde 74’ü, Kanal D’nin yüzde 70’i, Star TV’nin sahibi Işõl TV’nin yüzde 74’ü, Smile Holding’in yüzde 100’ü Doğan Yayõn Holding’in en önemli iş- tirakleri arasõnda. Buğdayõ elinde tutan kazandõ Kamu çalõşanlarõnõn bankalara yönelik yakõnmalarõnõn başõnda yõllõk kart ücreti geliyor Memurdan izinsiz krediye tepki Ekonomi Servisi - Çukurova’da ma- yõs sonlarõnda başlayan buğday hasa- dõnõn ardõndan oluşan 40 kuruş civa- rõndaki piyasa fiyatõ, üreticilerin ürü- nünü bekletip satmamasõ nedeniyle 52 kuruşa kadar yükseldi. Adana’nõn Ceyhan ilçesi Ziraat Oda- sõ Başkanõ Yavuz Tezcan, “Geçen yıl üreticimiz dekara 350-400 kilo- gram alırken bu yıl iklim koşulları sa- yesinde bu oran 400 ile 650 kilogra- ma kadar çıktı. Bu yıl ilk zamanlar- da oluşan 40 kuruşluk fiyat adeta ha- yal kırıklığı yaşattı. Hasat zamanı it- hal buğday girişinin sürmesi, hubu- bat alım fiyatlarının düşüklüğüne tuz biber oldu” dedi. Hasadõn başladõğõ ilk günlerden itibaren üreticiye, ihtiya- cõ yoksa satmamasõ uyarõsõnda bulun- duklarõnõ belirten Tezcan, uyarõlarõ dik- kate alan ve ürününü bekleten çiftçinin kazandõğõnõ söyledi. EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Toparlanma Sürecinin Belirsizlikleri Maliye Bakanlõğõ, 3.76 milyar lira ile Cumhuriyet tarihinin en büyük vergi cezasõnõ Doğan Grubu’na kesti Söz konusu tutarõn 1.88 milyar liralõk bölümünü vergi aslõ, 1.88 milyar liralõk bölümünü vergi ziyai cezasõ, 60 bin liralõk kõsmõnõ usulsüzlük cezasõ ve 282.173 liralõk bölümünü de özel usulsüzlük cezasõ oluşturuyor. Cezalar grubun sermayesinden daha fazla. Türk Sağlõk-Sen’e göre memurlarõn yüzde 85’i bankalarõn kendilerine sorulmadan maaş kredisi açmasõndan ve yüzde 92’si de kredi kartõ gönderilmesinden memnun değil. Ekonomi Servisi - Türk Sağlõk-Sen’in yaptõğõ araş- tõrma, memurlarõn, kendilerine sorulmadan ‘maaş kredisi’ açõlmasõ ve kredi kartõ çõkartõlmasõ başta olmak üzere, maaşlarõnõ aldõklarõ bankalardan bir- çok konuda şikâyetçi olduklarõnõ ortaya koydu. Sendika, memurlarõn maaşlarõnõ aldõklarõ bankalar- dan memnuniyetini belirlemek amacõyla bir araş- tõrma yaptõ. Araştõrmaya, Ankara’da çalõşan 500 memur katõldõ. Katõlõmcõlarõn yüzde 85’i kendile- rine sorulmadan maaş kredisi açõlmasõ uygulama- sõndan memnun olmadõklarõnõ bildirdi. Uygula- madan memnuniyet duyduğunu belirtenlerin ora- nõ ise yüzde 6’da kaldõ. Araştõrmaya göre, me- murlarõn çok daha büyük çoğunluğu, kendilerine sorulmadan adlarõna kredi kartõ düzenlenmesin- den de memnun olmadõğõnõ ifade etti. “Sorulma- dan kredi kartı çıkartılması uygulamasından memnun musunuz?” sorusuna “Hayır” yanõtõnõ verenlerin oranõ yüzde 92’yi buluyor. Memurlarõn bankalara yönelik yakõnmalarõnõn ba- şõnda ‘yıllık kart ücreti alınması’ uygulamasõ geliyor. Memurlarõn yüzde 95’i bu uygulamayõ doğru bulmuyor. B‹LG‹ TOPLUMUNA DO/RU / ÖZLEM YÜZAK TÜRKİYE HİNDİSTAN İŞBİRLİĞİ TİCARETİ ARTTIRACAK Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Türkiye ve Hindistan arasında Serbest Ticaret An- laşması yapılmasını talep etti. Aydın, Tür- kiye-Hindistan Karma Ekonomik Komis- yonu Toplantısı’nın ardından yaptığı ko- nuşmada, iki ülke arasındaki ticaret hac- minin birkaç yıl içinde 1.8 milyardan 3 mil- yar dolara çıktığını belirterek, bunun ya- kın gelecekte 5 milyar dolara çıkacağına inandığını belirtti. Hindistan Ticaret ve Sa- nayi Bakanı Anand Sharma da bilişim, enerji, tekstil ve otomotivde işbirliği ya- parak, bu kapsamda ortak çalışma grubu oluşturulması gerektiğini ifade etti. Türkiye - Hindistan KEK toplantısı ve protokol imza töreni yapıldı. A lmanlarõn hisseleri ve halka açõk kõsõm da dahil olsa Doğan Yayõn Holding’in piyasa değeri, bugünkü piyasa değeriyle bile ke- silen verginin cezasõnõ karşõlayacak bir büyüklüğe sa- hip değil. Bir önemli ayrõntõ da Doğan Yayõn Holding hisselerinin yüzde 15’i, Hürriyet hisselerinin yüzde 18.5’i ve Kanal D hisselerinin yüzde 49’u grubun uzun vadeli finansal borçlarõ nedeniyle finansal kuruluşlarda re- hin. Doğan TV’nin yüzde 54’ü ve 405 bin liralõk teminat mek- tubu bir önceki vergi cezasõ nedeniyle Maliye’ye temi- nat olarak verilmiş durumda. En değerli varlık Hilton Grubun diğer şirketleri Ditaş Doğan, Çelik Halat, Mi- paz’õn toplam piyasa değeri yaklaşõk 100 milyon lira. Ray Sigorta’da ise holdingin yüzde 10 payõ kaldõ. Doğan ai- lesinin elindeki varlõklar kalõyor ki, bunlarõn içerisinde de en önemli olanõ Taksim’deki Hilton arazisi. Mecidi- yeköy’de inşa edilen ve kõsa bir süre önce satõşa sunu- lan Trump Towers da grubun önemli gayrimenkul projeleri arasõnda yer alõyor. Bu projenin yüz- de 50 ortağõ olan Taşyapõ’nõn patronu Em- rullah Turanlõ geçen günlerde Trump Towers’taki yüz- de 50 payõnõ 125 milyon dolara Doğan Grubu’na dev- retti. Öte yandan, Maliye’nin 2008 incelemelerinin bir ceza gerektirip gerektirmeyeceği bilinmiyor. HİSSELER FİNANSAL BORÇLAR NEDENİYLE REHİN Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle