20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR [email protected] CMYB C M Y B N evit Kodallı, besteciliği kadar eği- timciliği, sanat kurumlarõndaki yö- neticiliği ve sanat kurullarõndaki görevleriyle, aydõn Türk toplumunun bir sim- gesiydi. Çok kültürlü bir liman şehri olan Mersin’de dünyaya gelmişti. Çocukluğunun geçtiği bu kentle bağlarõnõ hiç kopartmamõş, eşi Olcay Hanõm’õ da buradan seçmiş; Ankara ve Paris gibi kentlerdeki yaşamõndan sonra yine Mer- sin’e dönmüş ve Olcay Hanõm’la birlikte Er- demli beldesindeki evlerine yerleşmişlerdi. Son zamanda geçirdiği bir rahatsõzlõk ne- deniyle tedavisi İstanbul’da, tõp doktoru olan oğlu Prof. Dr. Nihat Kodallı’nõn gözetimin- de devam ediyordu. Her konuştuğumuzda bir an önce Mersin’e dönme arzusunu dile getir- mekteydi. Geçen hafta, geçici bir süre için bu isteği yerine getirildi ve eşiyle birlikte Er- demli’deki eve döndüler. “Bir de denize at- lasam nasıl özledim yüzmeyi’ diyordu. Ve ertesi gün denize girebildi. Çõkõnca da vefat etti. Kodallõ’nõn yaşamõnda her olay kusur- suz bir disiplin çerçevesi içinde, son derece ka- rarlõ programlar halinde yer almõştõr. Daha 14 yaşõnda ağabeyinin yol gösterme- siyle besteci olmaya karar vermiş, Mer- sin’den trene atlayõp Ankara’ya gitmiş, yeni açõlan konservatuvarõn sõnavõnõ kazanmõş, yaşõnõ büyüttürerek kendisini bestecilik sõnõ- fõna kabul ettirmiş. Necil Kazım Akses, Ha- san Ferid Alnar, Ferhunde ve Ulvi Cemal Erkin’le çalõşarak ve çalõşkanlõğõyla ün salarak konservatuvarõ bitirip Paris sõnavõnõ kazanmõş. Türkiye’de nasõl ilk kuşak çağdaş Türk mü- ziği bestecilerinin öğrencisi olduysa, Fransa’da da 20. yy. müziğinin öncülerinden Arthur Ho- negger’le birlikte çalõşmak ve Nadia Bou- langer gibi filozof bir eğitmenin öğütleriyle eğitilmek onun büyük şansõ olmuş. Paris’te çevresindeki arkadaşlarõ gezip tozarken o, her zamanki disiplini içinde kendini öğrenmeye adamõş. Yapõtlarõ da belli bir mantõk çizgisinde ortaya çõkmõş, müziğin her ortamõna eşit şe- kilde örnekler vermiştir. Atatürk Oratoryosu’nu, Van Gogh ve Gil- gameş operalarõnõ besteleyişi; Sinfonietta, Hürrem Sultan balesi, Telli Turna, Güzelle- me, Cumhuriyet Kantatõ, Viyolonsel Kon- çertosu, koro yapõtlarõ, tiyatro oyunlarõ için yazdõğõ nice müzik, piyano parçalarõ ve lied- leriyle Türk müziğine kocaman bir müzik de- meti armağan etmiş. Hepsi planlõ, bilinçli ve belli amaçlar için yazõlmõş yapõtlardõr. HER ŞEYİ PROGRAMLIYDI... Askerliğe gidişi, dönünce evlenmesi, iki ev- lat sahibi oluşu, bütün idari görevlerinin ara- sõna yerleştirdiği özel yaşamõ, hepsi planladõğõ şekilde yürümüştür. İki yõl kadar önce mezar yerini satõn aldõğõnõ söylemişti. Mersin’in o dünyada eşi olmayan, bütün dinlere mensup kişilerin bir arada yattõğõ ünlü Merkez Me- zarlõğõ’nda. Süryani, Keldani, Maruni, Mus- evi, Ortodoks, Latin Katolik ve Müslümanlar bir arada yatarlar bu mezarlõkta. Nevit Bey de kendi çevresindeki çeşitli dinlere mensup komşularõnõn arasõnda yatacağõnõ söylemişti. Evet yaşamõ boyunca her şeyi programladõğõ gibi ölümünü ve sonrasõnõ da programlamõş- tõ Nevit Bey. Çok özlediği, hiç vazgeçemediği Mersin’in toprağõna kavuşarak. Kodallõ, doğru bildiğini çekinmeden söy- leyen kişiliğiyle tanõnmõştõr. Örneğin, Doğ- ramacı kendisini profesörlüğe yükselttiği zaman, “Bu bir tenzil-i rütbedir, efendim. Ben sanatçıyım, siz beni öğretmen yaparak rütbemi indirmiş oldunuz!” diyebilecek kadar yüreklidir. Çağdaş Türk müziğini Ata- türk’ün devrimleri doğrultusunda polifonik dünya müziğine eşdeğer olarak kabul etmiş- tir. Türk halk müziğinin esas kaynak olduğunu ileri sürerken, ilk kez ondan duymuştum: Şar- kõ sözcüğünün Şark, türkü sözcüğünün Türk temelinden geldiğini. Dolayõsõyla türkünün Türk’e ait olduğunu, şarkõnõn Şark’a ait olduğunu ileri sürüyordu. Zaman zaman Klasik Türk müzikçileriyle tar- tõşmõştõ. Alaturka sözcüğünün bizim müziği- mize en yakõşan tanõm olacağõna inanõyordu: “Alla turca: Türk usulü demek, neden be- ğenmiyorlar bu tabiri” diyordu. Nevit Kodallõ’yla yõllar süren söyleşiler yap- tõk. Sonunda ölmeden iki ay önce kendisine bir kitap sunabilmiş olmanõn mutluluğunu ya- şõyorum. Mersin Ticaret Odasõ’nõn sponsor- luğuyla PAN Yayõnlarõ’ndan basõlan bu ça- lõşmanõn arkasõndaki CD’de kendi sesiyle an- lattõğõ görüşleri ve kendi yaşamõndan kesitlere ek olarak, bence en önemli yapõtlarõndan bi- risi olan viyolonsel konçertosu yer aldõ. Ya- põtõ, besteci ve orkestra şefi olan oğlu Murat Kodallõ’nõn yönetiminde çellist Çağ Erçağ’õn solistliğinde Mersin Devlet Opera ve Bale Or- kestrasõ seslendirdi. Ve “Mersin’den Yük- selen Çağdaş Bir Ses” başlõklõ kitabõmõn de- ğeri onun sesi ve yapõtõnõn sesiyle bir kat da- ha arttõ. [email protected] Geçen hafta yitirdiğimiz besteci, çağdaş Türk müziğinin önemli bir kavşağõydõ NevitKodallõ’nõnardõndan Nevit Kodallı’yla yıllar süren söyleşiler yaptık. Sonunda ölmeden iki ay önce kendi- sine bir kitap sunabilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K GÖNÜL DÖNMEZ - COLIN MONTREAL - 70 ülkeden 400’ü aşkõn filmin gösterildiği 33. Montreal Dünya Film Festivali sona erdi. Ka- panõşõnõn 2008 Pekin Olimpiyatlarõ’nõ anlatan ‘Ebedi Alev (Everlasting Flame)’ belgeseliyle yapõldõğõ festi- valde ‘Büyük Ödül’ Tony Gat- lif’in ‘Özgürlük (Korkoro)’ filmi- ne verildi. Roman kökenli Fransõz yö- netmenin 2. Dünya Savaşõ sõrasõnda Fransa’da Nazilere karşõ özgürlük mücadelesi veren Çingenelerin öy- küsünü anlattõğõ film, büyük ödülü- nün yanõ sõra, ‘Halk Ödülü’ne de la- yõk gördü. Festivalde ikincilik, FIP- RESCI (Uluslararasõ Film Eleştir- menleri Birliği) ve ‘Jüri Özel Ödü- lü’, Çinli yönetmen Wang Quan’an’õn ‘Dokucu Kız’ (Wea- ving Girl) filmine gitti. Başrolünde Lu Nian’õn rol aldõğõ film, tekstil iş- çisi bir kadõnõn zorlu hayatõnõ akta- rõyordu. ‘En İyi Yönetmen’ ödülü ‘Villon’un Karısı’ filmiyle Japon yö- netmen Kitchitaro Negishi’ye, ‘En İyi Senaryo Ödülü’ ise “Annem Yaşadığı İçin Mutluyum” filminin senaristi Alain Le Henry’ye verildi. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülü ise Micha Lewinsky’nin “Die Stan- desbeamtin” filmindeki rolüyle Ma- rie Leuenberger’e ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülü ise Cyron Melvil- le’e, Morten Giese’nin “Vangittig Forelsket” filmindeki rolüyle veril- di. “En İyi Sanatsal Katkı Ödülü”, Sõrbistan’dan Srdjan Dragojevic’in “Aziz George Ejderhayı Vurur” filmine gitti. Mohsen Amiryousse- fi’nin İran’da yasaklanan filmi ‘Ateş- çi’ ise ‘Yenilik Getiren Film’ ödü- lüne layõk görüldü. Kültür Servisi - 20. yüzyõlõn önde gelen sanatçõlarõndan Joseph Beuys için ülkemizde gerçekleştirilen en kapsamlõ sergilerden biri, bugün Sakõp Sabancõ Üniversitesi Sakõp Sabancõ Müzesi’nde açõlõyor. Müze ve Deutsche Bank işbirliğiyle düzenlenen ve 1 Kasõm’a dek sürecek olan “Joseph Beuys ve Öğrencileri - Deutsche Bank Koleksiyonu’ndan Seçmeler” adlõ serginin küratörlüğünü, Deutche Bank Sanat Global Başkanõ Friedhelm Hütte ve sanat eleştirmeni Ahu Antmen yapõyor. Açõlõş öncesi basõn toplantõsõnda konuşan Hütte, “kurumlarının Türkiye’deki 100. yılında, sergiyi bienalle eşzamanlı gerçekleştirmenin kendileri için çok önemli olduğunun” altõnõ çizdi. Ahu Antmen ise serginin ‘retrospektif’ olmadõğõnõn, özellikle Beuys’un eğitmenliğine vurgu yaptõklarõnõn altõnõ çizdi. Bununla, “Sanatım yaşamımdır” diyen Beuys’un kimliği ve duruşu doğrultusunda, ‘hayata dair bir eğitim sürecine’ de işaret ettiklerini belirtti. Metin ve belgesel fotoğraflarla desteklenen sergide 350 yapõta yer veriliyor. Sergi, aktivist kimliğinin yanõnda, eğitimciliğiyle de sanat tarihinin önde gelen figürleri arasõna giren Beuys’un kâğõt işleriyle, daha sonra Alman ve dünya sanatõnõn dikkat çeken sanatçõlarõ arasõna giren öğrencilerinden Peter Angermann, Lothar Baumgarten, Walter Dahn, Felix Droese, Imi Giese, Jörg Immendorff, Anselm Kiefer, Imi Knoebel, Inge Mahn, Ulrich Meister, Meuser, Blinky Palermo, Katharina Sieverding ve Norbert Tadeusz’un çalõşmalarõnõ bir araya getiriyor. Beuys ve öğrencilerini bir araya getirmesiyle bir ilke de imza atan sergiyle birlikte söyleşi, panel ve atölye çalõşmalarõ da yapõlacak. (0 212 277 22 00) SERGİ 1 KASIM’A DEK SSM’DE ‘BüyükÖdül’ TonyGatlif’in ‘BüyükÖdül’ TonyGatlif’in Sanatõ ve öğrencileriyle Beuys Festivalde ‘Büyük Ödül’ Tony Gatlif’in ‘Özgürlük (Korkoro)’ filmine verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle