20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B GÖRÜŞ SADIK ÇELİK Yokluğu Olmadan Varlığı Anlaşılmayan: Tuz… Sağlıklı beslenme ile ilgili basında çıkan haberlerin birçoğunda tuzdan uzak durmamız, hayatımızdan tuzu çıkarmamız, tuz kullanımını azaltmamız öne- rilir. Bu haberlerin, sağlık yönünden gerekli olduğu yadsınamaz, ancak tuzsuz bir hayat da düşünüle- mez. Tuz, insanlık tarihinde ve günümüzde çok önemli bir yere sahiptir. Tuz yaşamsal öneminden ötürü en eski tarihlerden bu yana çok iyi bilinen ve günlük olarak sık kullanılan bir mineraldir. İlginç ola- nı tuz insanoğlunun yediği tek “kaya” türüdür de ay- nı zamanda. İnsanın tuzu kullanmaya başladığı ta- rih kesin olmamakla birlikte MÖ 10 bin yılına kadar gittiği tahmin edilmektedir. Tuzun yaklaşık 14 bin çe- şit kullanım alanı olduğu bilinmektedir. Tuz pek çok ekonomik, sosyolojik, siyasi olaylara neden olmuş medeniyet taşlarından biridir. Tuz ticareti önemli kervan yollarını da doğurmuştur. Tuz eski çağlarda az bulunan ve zor çıkarılan kıy- metli bir maden olduğundan o tarihlerde para ye- rine bile kullanılmıştır. Tuz, hayatın kaynağı olan de- nizden geldiği, bütün yiyecekleri bozulmaktan ve çü- rümekten koruduğu için de çeşitli inanışlarda fark- lı sembolik anlamlara da bürünmüştür. Ülkemizde tuz üretimi oldukça eskilere dayanır. Çankırı, Tepesidelik, Kağızman, Tuzluca gibi ya- takların en az 1000 yıldan beri işletildiği biliniyor. Tuz katı ve sıvı halde bulunan tuz kaynaklarından elde edilir. Türkiye’de tuzun çıkarılması Cumhuriyet ta- rihimizde özel yasa hükümlerine tabi kılınmıştır. Bu konuda çıkarılan 11.12.1936 tarihli 3078 sayılı Tuz Kanunu 20.06.2001 tarihine kadar yürürlükte kalan yasa ile tuz üretimi devletin tekelinde kalmış; aka- binde bu yasa üzerinde yeni düzenlemelerle tuz ma- den kanununun kapsamına alınmıştır. Tuzun, insan vücudundaki fonksiyonu ise çok bü- yüktür hatta hayatidir. Su ve tuz birlikte insan vü- cudunun en önemli yaşamsal fonksiyonlarını dü- zenler. Gerek hücre sıvısı, gerekse hücre dışı sıvı as- lında yoğunlukları farklı olan tuzlu sudan oluşur. Be- yin, vücudun bütün hücreleriyle iletişim içerisinde- dir ve bunu da iletkenliği nedeni ile tuzlu sıvıyla sağ- lar. Bu demektir ki, tuz olmadan, insan ne düşü- nebilir, ne konuşabilir, ne de organları birbirleri ile uyum içerisinde çalışabilir. Eski çağlarda kullanılan doğal tuz Sanayi Devri- mi’nden sonra işlemler sonucu rafine edilerek ho- mojen bir hale getirilmiştir. Çünkü doğal tuzun sa- nayi üretiminde kullanılması için rafine edilmesi ge- rekir. Doğal tuzun içindeki diğer elementler kimyasal reaksiyonları etkileyeceğinden rafine işlemi ile diğer maddeler ayrıştırılır, geriye sadece NaCl kalır. İşte geriye kalan bu NaCl günümüzün “rafine” tuzudur. Ayrıca da gıdalarda kullanılması gereken sağlıksız doğal tuzların rafine edilerek içerisindeki bakteri ve zararlıların yok edilmesi amaçlanmıştır. Tuzun olumsuzluklarından etkilenmemek için, bütün tıp oto- ritelerinin söylediği gibi “azı karar, çoğu zarar” bir şe- kilde tuz tüketimini dengelemeliyiz. Zaten vücudu- muz, yediğimiz gıdalardan ihtiyacı olan tuzu sağ- lamaktadır. Yemeklerimizin üzerine ilave ettiğimiz tu- zun aşırı olmamasına, doğal, sağlıklı olmasına da özen göstermeliyiz. Örneğin Türkiye’de hâlâ tuz üre- timinin bir bölümü Tuz Gölü’nden karşılanmaktadır ancak bu gölün kanalizasyon ve diğer çeşitli atık- larla kirlenerek neredeyse bir çevre felaketine dönüştüğü de bilinmektedir. Tuz üretiminin büyük bir kısmının sağlandığı bu ve benzeri kaynakların (İz- mir Çamaltı) çevresel olumsuzluklarının, işletme ko- şullarının gözden geçirilmesi kamu ve toplum sağ- lığımız açısından çok önemlidir. Sözün kısası, “et ko- karsa tuz var, tuz kokarsa ne var”, işte o zaman işin içerisinden çıkamazsınız. [email protected] Bu yõl 9 Eylül’ümüzü “de- mokratik açılım” kaygõlarõyla yaşõyoruz... “Kaygı” diyorum; çünkü bir hükümetin “haydi de- mokratikleşelim” çağrõsõna, her- halde ilk kez “nasıl yani” de- nerek uzak duruluyor... Cumhuriyet tarihimizde de ilk kez İzmir’in kurtuluşu “asla ele geçiremeyeceksiniz” deni- lerek kazanõlan bir seçimin ar- dõndan kutlanõyor.. Böylesine “ilk”lerin ramaza- na rastlamasõ ise “demokratik açılım” dedikçe demokrasiyi unutanlarõn “içten”liklerini da- ha bir “derin”den düşünmemi- ze “vesile” oluyor; söylemle uy- gulamanõn böylesine “fark- lı”laşmasõ, acaba hangi kutsal inancõn ürünü olabilir? Kazdağı ve Kandildağı “Kürt açılımı”nõn “demok- ratik”leşmesinden beri düşünü- yorum: “Yıllardır sayısız ko- nuda ‘kapalõ’lık artarak sü- rerken sadece bu konuda açıl- mak nasıl açıklanabilir?” İşte o “nasıl ya- ni”yi dedirten bu merakõmõn temel nedeni ise diğer demokrasi bek- leyenlerimizin “masum”iyetle- ri... Yani bu ülkeye ve cumhuriyetin te- mel değerlerine yü- rekten bağlõ olan- larõn “açılım dı- şı” kalmalarõ! Ö r n e ğ i n “Bergama- lı”lar ve “Kaz- dağlı”lar… Al- tõn sömürgeci- lerine karşõ eylemlerinde silah- lanõp dağa çõkmadõlar; Kazda- ğı’nõ Kandil’e çevirmediler; “Arnavutköylü”ler, “Tarab- yalı”lar, “Sarıyerli”ler, “Bey- kozlu”lar… 3. köprüye direnir- lerken askerimizi öldürmediler; “güzergâh” arayan helikopter- dekilere ateş açmadõlar... “Si- noplu”lar, “Bartınlı”lar, “Sam- sunlu”lar, “Çayeli”liler... zehir santrallarõna karşõ yürürlerken cam çerçeve kõrmadõlar; bölü- cülük bayraklarõ açmadõlar... “Ataköylüler” sahillerine sa- hip çõkmak ve TOKİ’nin rant sa- tõşõnõ engellemek için ordumuz- la savaşmaya kalmadõlar... Meslek odalarõmõz, sivil ku- ruluşlarõmõz, duyarlõ yurttaşlar... yağma gökdelenlerine, talan pro- jelerine karşõ davalar açarken, ül- keyi bölmeye niyetlenmediler; ta- lancõlar arasõnda “ırk ayrımı” yapmadõlar... Bu örnekleri saymaya sayfalar yetmez… ama hiçbirisi için hâ- lâ “demokratik açılım”õn zer- resi yok; hiçbirisine “demokra- tik hoşgörü” bile gösterilmi- yor... İnsanõn sorasõ geliyor; “2B işgalcilerini ödüllendirmekten vazgeçilmesi ve toplumun de- mokratik çevre hakkının ko- runması için de ormancıları- mız bölücülük mü yapmalı; terör mü estirmeli?..” Nedeni ‘Kendileri’ Hükümetin demokratik açõ- lõmdan “nasiplen(e)meyenler”in ortak yanlarõna da bakalõm: Öncelikle cumhuriyet huku- kuna ve temel ilkeleriyle birlik- te çağdaş yurttaşlõk sorumluluk- larõna derinden bağlõlar... Doğa- mõzõ, kültürümüzü, suyumuzu, ormanõmõzõ, kõyõmõzõ, kuşaktan kuşağa yaşam ve kalkõnma zen- ginliklerimizi yağmaya ve vur- guna karşõ korumak, ülkeyi ve kentleri yönetenlerin buna aykõ- rõ tutumlarõnõ önlemek için, “ya- salara saygı” içinde yõllardõr mücadele ediyorlar. Demokrasi tarihimizin en de- mokratik, en açõk, en katõlõmcõ ve en masum istekleriyle, kentli haklarõ, çevre ve yaşam haklarõ ve en geniş anlamda insan hak- larõ için hukuk devletine gü- veniyor; ülkede yargõ de- netiminin sağlanmasõ- na katkõda bu- lunuyorlar. İşte bütün b u n l a r a “ h a y ı r ” diyen; en geniş demok- ratik birlikteliklerle eleş- tirilen uy- gulamala- ra “biz biliriz, çünkü seçilmişiz...” söy- lemiyle devam eden; en birikimli bilim insanlarõmõzõn “olmaz” dedikleri sömürgeci yatõrõmlar için “torba yasa”lar çõkartanlar, adeta “efsun”lanmõşçasõna “yandaş” olanlarõn dõşõnda, de- mokratik açõlõmlarõna destek bu- lamõyorlarsa, nedeni “kendileri” değil midir? Geçenlerde Prof. Dr. Süheyl Batum da dedi ki: “Ülkede ik- tidarla en aykırı çizgide olan 4 televizyon kanalının dördü- nün de yöneticileri tutukluy- ken; en karşı gazetenin imti- yaz sahibi sorgulanır, başya- zarları cezaevlerinde tutulur- ken; sadece iktidar yanlıları- na danışılan bir demokratik açılım inandırıcı da olamı- yor..” 9 Eylül’ümüz kutlu olsun; İz- mir’imize, tarihine yakõşõr se- çimler kazandõranlarõmõza da helal... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ 9 Eylül’ü Kutlarken ‘Açõlõm Dõşõ’ Kalanlar... [email protected] KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN HARBİ SEMİH POROY 9 Eylül 9 EYLÜL 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Bülent Arınç Kürtçe konuştu: Şeşini şeş ettiğimin şeşi! Ağa Necati Cebe: “DTP’li toprak ağası Ahmet Türk, açılım işine toprak reformunu savunmakla başlasın da amacının havanda su dövmek olmadığını anlayalım!” Kader Ahmet Önen: “Bugün uyarılara aldırmayanların yarın Yüce Divan’da yargılanmalarına ‘kader’ denemez!” Vali Soner Önal: “Ne şehittir ne gazi; pisuvar yoluna gitti Ali Kaban abi!” YağmurDeniz İzmir’de tarihi 9 Eylül açılımı! TARİHİ fırsatı değerlendiren çevreler Kürt ve Ermeni açılımlarından sonra sürpriz bir kararla Yunan açılımı başlattı. İzmir’de dün başlatılan açılım süreci bugün Kordon’da törenle kamuoyuna duyurulacak. Buna göre bundan böyle 9 Eylül, İzmir’in düşman işgalinden kurtuluş günü olarak değil, Smyrna’nın Türkler tarafından işgal ve yağmalanması günü olarak anılacak. Sabah saatlerinde valilikte düzenlenecek törene Yunanistan’ın İzmir konsolosu da katılacak. Valinin konsolostan özür dilemesi ile Türklerin tarihleriyle yüzleşmesi sağlanacak. Ardından işgalci Türk ordusunun yağmasından zarar gören Yunanların tazminat taleplerine ilişkin görüşmelere geçilecek. Görüşmelerin iki saat içinde sonuçlandırılması ve Yunanlara iki hafta içinde ödeme yapılması bekleniyor. Dışişleri’ne yakın kaynaklar tazminatların süresi içinde nakit olarak ödenememesi halinde para yerine gayrimenkul verilmesinin gündeme geleceğini bildirdi. Bu durumda öncelikli olarak “Birinci Kordon”un devri düşünülüyor. Öte yandan, bugün bazı yasadışı örgütlerin İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu adı altında korsan gösteri düzenleyebileceği uyarısı yapan bir polis yetkilisi halktan dikkatli olunmasını istedi ve “Türkiye’nin önünün açılmasına karşı çıkanlara yüz verilmesin” dedi. Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” “NATO Genişleme Programı” doğrultusunda patron devletler tarafından Ermenistan kazanılacaksa Türkiye’nin sadece kara sınırının değil hava sahasının da açılacağını söylüyor Ankara’daki dostumuz Mustafa Yıldırım ve sözü acı gerçeklere getiriyor: “Türkiye’de generallerin birçok kez belirttikleri gibi ‘barış NATO şemsiyesi altında’ gerçekleşecekse, ‘Kürdistan Güney Devleti’ne ağabeylik de yapılacaktır ve bir damlacık demokratik kural içermeyen şeyh örgütleri, ‘sivil’ demokrasinin olmazsa olmaz egemenlik kurumları olarak özgürleşecektir. Yeniden yapılanmaya tek engel, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkeleri ve idealleridir. O ilkeler ve idealler, dünyanın sahte barış ve sahte demokrasi örtüsü altında yeniden kolonileştirilmesine ters düşmektedir. Çünkü o ilkeler ve idealler, dünyada çatışmaların son bulmasını, bağımsız, özgür devletlerin bir arada, dayanışma içinde yaşamalarını gerektirmektedir. Oysa NATO (yeni özellikle genişletilme antlaşmalarıyla) devletlerin birbirleriyle sürekli çatışacakları gerekçesiyle askeri yığınaklarını, füze üslerini yaymaktadır. Devletler çatışmazsa, nükleer silahların teröristlerin (tanımı hayli bulanık) eline geçeceğini ileri sürmektedir. Bu yüzdendir işte, toplumu içi boş bir ‘Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlıyız’ diye oyalamaları; din tartışmalarını genişleterek ayrılıkları körüklemeleri ve cumhuriyet devletini federasyonlaştırmanın altyapısını hazırlamaları! Barış, dostluk, kardeşlik, elbette güzel sözlerdir; ama niçin her girişim (açılım da diyorlar) hep başkalarına yarıyor? Niçin, ama niçin ayrılıkları derinleştirenler, yaraları deşenler birdenbire cumhuriyetin ideallerine sahip çıkanları silahsızlanmaya çağırırlarken bir kerecik de olsun Şemdinli’ye bakan yamaçlara, dibinde ağlaşıp duracaklarına Ağrı’nın öteki yüzüne çıkıp ‘saldırıyı bırakın’ demiyorlar? Sorun, Ermeni, Adige, Gürcü, Kürt, Kıbrıs sorunu değil de acaba Kemalist ilkeli Türk devleti sorunu mudur? Öyle görünüyor. Ancak bu gidiş iyi değil: Patron devletlerin kucağında ne özgürlük ve dostluk olur ne de kalıcı bir devlet kurulur! Soygun ve talan düzeninin bekçileri, hem kendilerini hem de iyi insanları yakar. Ötekilerse uzak ülkelerinde bir yarım asır daha keyiflerini sürdürür!” Şemsiye SESSİZ SEDASIZ (!) (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com Kazdağlılar... ‘açılım dışı’ndalar! BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Ağõzdaki ko- kularõ gider- mek için çiğ- nenen baharlõ bir madde... Alan ölçüsü bi- rimi hektarõn kõsa yazõlõşõ. 2/ Şamanist Türk- lerde doğal nesnelerde bu- lunduğuna ina- nõlan ruhlara verilen ad... Resim yapmak- ta kullanõlan kömür kalem. 3/ Ezgi... “O yer” anlamõnda kul- lanõlan sözcük. 4/ Be- yinde önemli hasara neden olan hastalõklar geçirmiş yaşlõ kim- selerde görülen bir hastalõk. 5/ Çabuk davranma alõşkanlõğõnda olan, canõ tez... Notada du- rak işareti. 6/ Bir soru sözü... “Süsen” de denilen, güzel çiçekli bir süs bitkisi. 7/ Düzgün sarõlmõş ha- lat yumağõ... Karõşõk renkli. 8/ “Ben gelmedim da- va için / Benim işim --- için” (Yunus Emre)... Amas- ya ilinde, Hitit uygarlõğõna ait önemli buluntularõn ortaya çõkarõldõğõ höyük. 9/ İnternette, bir kullanõ- cõnõn kendisini simgelemesi için seçtiği grafik ya da resim... Türkmenistan’õn plaka imi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Geceleyin ateş çevresinde davul, zurna eşliğinde oynanan bir halk oyunu... Suudi Arabistan’õn plaka imi. 2/ Sõkõntõ verme, üzme...Bir köşeden karşõ kö- şeye doğru kesilmiş ya da katlanmõş olan. 3/ Bir ili- miz... Düz ve geniş arazi. 4/ Uranyum ve kalsiyu- mun, hidratlõ doğal sülfatõ. 5/ Günlük yaşama ait kü- çük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksi- yonculuk. 6/ Çõplak vücut resmi... Kars’õn doğu- sundaki ünlü eskiçağ kenti... Siper, hendek. 7/ Briçte roberi oluşturan iki bölümden her biri... Ta- but. 8/ Konya’nõn Akşehir ilçesine özgü, dövülmüş buğday ve etle yapõlan bir yemek... Ortadoğu’da, “Ölüdeniz” de denilen bir göl. 9/ Temel, esas... Kas- larõn istemsiz kasõlmasõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Ç U R Ç U R F A O F A M A N O S V O L T A A R I Ç İ M R A H O R O R Y A K I Z V A N M İ R L S E D E F D O Ş A T U E T A P U T T I R A K A 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle