19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EYLÜL 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] CMYB C M Y B Davutoğlu Gürcistan’da Dış Haberler Servisi - Geçen hafta bir Türk gemisine el konulan Gürcistan’da görüşmeler yürüten Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, Abhazya sorununun çözümü için gayret göstereceklerini söyledi. Davutoğlu, Gürcistan’da alõkonulan Türk gemisiyle ilgili bir soru üzerine bugün Gürcistan Devlet Başkanõ Mihail Saakaşvili ile görüşmesinde bu konunun ele alõnacağõnõ bildirdi. Davutoğlu, “Bu konuda karşõlõklõ saygõ içerisinde, benzer olaylarõn tekrarlanmamasõ için her türlü tedbirin alõnmasõ gerekir” dedi. Yerleşimler tam gaz TEL AVİV (AA) - İsrail Savunma Bakanõ Ehud Barak, Batõ Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinde 500 konutun inşaatõna onay verdi. İnşaatlar, İsrail Başbakanõ Benyamin Netanyahu’nun kararõ doğrultusunda 6 yerleşimde yapõlacak. İnşaat izinleri, İsrail ile ABD yönetimi arasõnda, yerleşimlerdeki inşaatlarõn dondurulmasõyla ilgili önümüzdeki günlerde varõlabileceği belirtilen olasõ bir kararõn öncesinde geldi. Filistinli baş görüşmeci Saib Erekat, yeni izinleri “barõş görüşmelerinin yeniden başlatõlmasõna ilişkin uluslararasõ çabalara ve ABD’ye karşõ bir meydan okuma” olarak değerlendirdi. Şimdi Barõş ise Barak’õn onayõna tepkisini “siyasi maskaralõk” sözleriyle açõkladõ. Tasarruf için ceketler fora Dış Haberler Servisi - Bangladeş Başbakanõ Şeyh Hasina, elektrikten tasarruf sağlamak amacõyla memurlarõn yaz aylarõnda takõm elbise, ceket ve kravat kullanmamalarõnõ istedi. Hasina, yaptõğõ açõklamada klima sistemlerinin lüks tüketime dahil olduğunu ve yaz aylarõnda daha hafif kõyafetler tercih edilirse, daha az enerji tüketiminde bulunulacağõnõ belirtti. Başbakan Hasina’nõn talimatõyla geçen hafta değiştirilen resmi kõyafet yönetmeliği, 1982 senesinde yürürlüğe girmişti. Ülkede enerji açõğõ, özellikle yaz aylarõnda ciddi boyutlara ulaşõyor. Hükümet geçen ay 6 milyar dolarlõk bir enerji santralõ yapõmõna onay vermiş, ayrõca haziran ayõnda saatleri 1 saat ileri alarak gündüz vaktinden daha fazla yararlanõlmasõnõ amaçlamõştõ. Bağõmsõz Türkiye Komisyonu: Bazõ AB liderleri, üyeliği rayõndan çõkarmaya çalõşõyor ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - Avrupalõ bir grup dua- yen siyasetçi ve akademisyenin yer al- dõğõ Bağõmsõz Türkiye Komisyonu “Avrupa’da Türkiye- Kısırdöngüyü Kırmak” başlõklõ raporunda tõkanma noktasõna gelmiş Türkiye-AB ilişkile- ri ile ilgili değerlendirmelerini sunarken AB Konseyi’nin kararõna atõfta bulu- narak “Türkiye’ye adil davranılma- sını” istedi. Bazõ AB liderlerinin Tür- kiye’nin üyelik sürecini rayõndan çõ- karmaya çalõşmakla suçlandõğõ rapor- da özellikle Türkiye karşõtõ tutumuyla bilinen Cumhurbaşkanõ Nicolas Sar- kozy ve Fransa yönetimi hedef alõnõyor. “Fransa önderliği, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıktığı için” Paris’in 5 başlõkta müzakerelerin devamõna izin vermediği belirtilen raporda, 11 başlõ- ğõn da üye ülkeler tarafõndan siyasi ne- denlerle engellendiği ifade ediliyor. “Üyeliğe alternatif başka düzenle- melerin söz konusu olması Türki- ye’ye verilen sözün tutulmaması de- mektir” uyarõsõnda bulunan raporda, “Avrupalı liderlerin Türkiye’ye yö- nelik olumsuz yaklaşım ve politika- ları AB’nin daha önceki tüm karar ve taahhütleriyle açık bir şekilde çelişmektedir. Bu durum AB’nin inandırıcılığı, güvenilirliği ve yapılan anlaşmalara uyma ve ahde vefa il- kesine uyumu konusunda soru işa- retlerinin belirmesine sebep oluyor” sözlerine yer veriliyor. Dün yayõmlanan raporda, AB’den gelen hasmane tutu- munun Türkiye’de reformlar konu- sunda liderler üzerindeki baskõnõn azal- masõna yol açtõğõ belirtilerek Türki- ye’nin de reform sürecine tekrar ivme kazandõrmasõ isteniyor. Avrupalõ li- derlerin kõsmen kendilerinin sorumlu ol- duğu kõsõrdöngüyü kõrmasõ gerektiği kaydedilen raporda ayrõca Türkiye’ye Kürt meselesi, Ermenistan sorunu, Kõbrõs sorunu, bölgeler arasõ denge- sizliklerle ilgili önerilerde bulunuluyor. Kıbrıs süreci tıkar Bağõmsõz Türkiye Komisyonu rapo- runda, Kõbrõs’ta iki toplum arasõnda de- vam etmekte olan görüşmeler federal bir yapõya olanak sağlayan bir çözümle sonuçlanmazsa Türkiye-AB müzake- relerinin duracağõnõ vurguladõ. Ra- porda Yunanistan, Türkiye ve diğer Avrupalõ hükümetlerin Kõbrõs’ta çö- züme ulaşõlmasõ için bütün nüfuzlarõ- nõ kullanmalarõ, Türkiye’den limanla- rõnõ Güney Kõbrõs gemi ve uçaklarõna açmasõ, AB’nin de 2004’te verdiği söz- leri tutarak Kõbrõslõ Türklere uygula- dõğõ izolasyonu kaldõrmasõ isteniyor. Karabağ ayrı Raporda, Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi süreci ile Dağlõk- Karabağ sorunu arasõnda bağlantõ ku- rulmamasõ gerektiği savunuldu. Ra- porda Ermeni meselesine ilişkin ya- bancõ parlamentolara da bir tavsiyede bulunuluyor ve bugün Türkiye’de açõk bir biçimde tartõşõlan 1915 olay- larõnõ soykõrõm olarak nitelemekten ka- çõnmalarõ isteniyor. Yabancõ parla- mentolarõn soykõrõm kararlarõnõn ve bu yöndeki girişimlerin geçmişle samimi bir biçimde yüzleşme sürecine girilen Türkiye’de ters teptiği vurgulanõyor. Bağımsız Türkiye Komisyonu 2004’te bütünleşme sürecine inanan bir grup Avrupalõ tarafõndan Türki- ye’nin AB üyeliğine ilişkin tartõşma- larõn daha tarafsõz ve rasyonel olmasõna katkõ sağlamak amacõyla kurulan gu- rubun üyeleri şu isimlerden oluşuyor: Eski Finlandiya Cumhurbaşkanõ ve 2008 Nobel Barõş Ödülü sahibi Mart- ti Ahtisaari, Almanya’nõn eski Sak- sonya Eyaleti Başbakanõ Kurt Bie- denkopf, eski Avrupa Komisyonu üyesi, İtalyan Senatosu Başkan Yar- dõmcõsõ Emma Bonino, eski Hollan- da Dõşişleri Bakanõ ve Avrupa Ko- misyonu üyesi Hans van den Broek, eski Polonya Dõşişleri Bakanõ Bro- nislaw Geremek, eski London Scho- ol of Economics and Political Scien- ce Direktörü Anthony Giddens, eski İspanya Dõşişleri Bakanõ ve eski Av- rupa Konseyi Genel Sekreteri Mar- celino Oreja Aguirre, eski Fransa Başbakanõ Michel Rocard, eski Avus- turya Dõşişleri Genel Sekreteri Al- bert Rohan. Komisyon Açõk Toplum Vakfõ ve British Council tarafõndan destekleniyor. Raporun girişinde ha- zõrlanmasõna yardõm eden Hugh Po- pe’a da teşekkür ediliyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İsveç’in başkenti Stockholm’de yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısında “aile fotoğrafı” için sıraya girmek isterken iki mevkidaşının yaptığı şaka karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. 5 Eylül’deki fotoğraf çekiminde yan yana duran Danimarka Dışişleri Bakanı Per Stig Moller ile Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner, aralarına girmeye çalışan Davutoğlu’na önce izin vermiyormuş gibi yapmış, ancak daha sonra gülüşmelerden bu iki bakanın şaka yaptığı anlaşılmıştı. (Fotoğraf: AFP) AKPkaygılarıgidermeyeçalışmıyor Raporun “İslam ve Laik Türk Devleti” başlõklõ bölümünde, son yõllarda başka ülkelerde ve inanç sistemlerinde olduğu gibi Türk toplumunda da dinin daha fazla önem kazandõğõ ve dini gelenek ve vecibelerini yerine getiren inançlõ kesimin daha görünür hale geldiği belirtiliyor. Bununla beraber laiklik, 80 yõldõr Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde yükseldiği sağlam bir temel olarak nitelendiriliyor ve “laik sistemin tehlikede olmadığı söylenebilir” görüşüne yer veriliyor. Bağõmsõz Türkiye Komisyonu’nun raporunda şu ifadeler kullanõlõyor: “Yine de bir iktidar mücadelesinin parçası olsa bile AKP’nin yönelimi ve niyetine ilişkin davalar, siyasi söylem ve medya spekülasyonları, liberal sivil toplumun gerçek kaygılarını da yansıtmaktadır ve dikkatle gözlenmesi gerekir. AKP’li liderlerin Türkiye’deki laiklik savunucularının meşru endişelerini gidermek için daha fazla şey yapmamış olması üzücüdür.” Dış Haberler Servisi - Türkiye ile Fransa arasõndaki ilişkileri güçlendirmek amacõyla Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD) öncülüğünde oluştu- rulan “Paris Boğaziçi Enstitüsü’ (Institut du Bosphore) adlõ düşünce örgütü bugün resmen açõlõyor. TÜSİAD tarafõndan yapõlan yazõlõ açõk- lamada, bugün Paris’te düzenlenecek bir ba- sõn toplantõsõ ile açõlacak olan enstitünün ba- ğõmsõz ve objektif bir düşünce platformu oluşturmak amacõyla kurulduğu belirtildi. Avrupa’nõn ve dünyanõn mevcut kon- jonktürü üzerine Türk ve Fransõz kamu- oylarõ arasõnda ortak bir düşünce zemini ya- ratmayõ amaçladõğõ bildirilen enstitü bün- yesinde iki ülkenin önde gelen siyasetçi, iş insanõ, ekonomist ve kanaat önderlerinin bir araya geldiği bir “Bilim Kurulu” yer alõ- yor. Enstitünün kurucu üyesi ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanõ Arzuhan Doğan Yalçındağ, 2008-2012 dönemini kapsayan 5 yõllõk TÜSİAD Yurtdõşõ İletişim Programõ çerçevesinde, 2009 yõlõnda ağõrlõğõn Fran- sa’ya verildiğini belirterek Fransa ka- muoyuyla doğrudan iletişim kurulmasõ amacõyla bir düşünce kuruluşu oluşturma yönüne gidildiğini belirtti. Bilim Kurulu üyesi ve TÜSİAD Yöne- tim Kurulu Başkan Yardõmcõsõ Ümit Boy- ner de “Enstitünün kuruluşu, iki toplum arasındaki ilişkileri güçlendirmeye, sağ- lıklı ve samimi bir tartışma platformu oluşturmaya ve toplumların birbirini da- ha yakından tanımasına yönelik bir da- vetiyedir” dedi. Sarkozy’nin boy kompleksi Fransa Cumhur- başkanı Nicolas Sar- kozy’nin bir fabri- kayı gezisi sırasında kısa boyunu gizle- mek için etrafında uzun boylu kişilerin bulunmasına izin vermediği iddia edil- di. Geçen hafta per- şembe günü Nor- mandiya bölgesinde bulunan Faurecia oto parça fabrikasına düzenledi- ği ziyarette, 164 cm. boyundaki Sarkozy’nin yanın- da duracak fabrika çalışanlarının, boylarının uzun- luğuna göre seçildiği belirtildi. Bir Belçika televizyon kanalının görüştüğü bir kadın çalışan, kısa boyu sa- yesinde Sarkozy’nin arkasında durması için seçil- diğini söyledi. Sarkozy’nin civarında gözüken diğer 20 işçinin de 1400 kişinin çalıştığı fabrikanın en kı- sa boyluları oldukları belirtildi. Fransız Cumhur- başkanlığı sözcüleri raporu yalanlarken, haber Fransız medyasında büyük tartışma yarattı. (AP) ABTürkiye’yeadildeğilAvrupalõ bir grup siyasetçi ve akademisyenin yer aldõğõ Bağõmsõz Türkiye Komisyonu’nun müzakere sürecinde bazõ başlõklarõn üye ülkeler tarafõndan siyasi nedenlerle engellendiği vurgulanõrken özellikle Sarkozy liderliğindeki Fransa yönetimi hedef alõndõ. Raporda Türkiye’den de reformlarõn hõzlandõrõlmasõ istendi. Raporda, AKP’li liderlerin laiklik konusundaki meşru endişeleri gidermek için fazla çaba göstermemesi eleştiriliyor Davutoğlu’na şaka yapmışlardı TÜSİAD’dan Fransa açılımı SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Şu Dağın Ardı İran “Tanıdığın, gördüğün, gezdiğin ülkeler arasın- da en çok ilgini çeken hangisidir?” deseler; te- reddüt etmeden “İran” derim… Bunun nedeni; kapı aralığının beri yanından İran’da “bana çok yakın, çok tanıdık, çok benzer birilerini bulacağıma” dair edinmiş olduğum tuhaf, gizemli inanç… Beri taraftan kulağa çarpan “dil” sözgelimi, bi- ze çok yakın… Yanlız “inşallah” ve “maşallah”larını sökebildi- ğiniz bir Arapça ile karşılaşmak gibi değil; Fars- çaya kulak misafiri olmak… Haftanın günlerinin yarısını (çaharşembe, penç- şembe, cumeh…) neredeyse “yekten” anlıyabili- yorsunuz…. Bahçe, çiçek, bostan sebzelerinin adlarını zar zor da olsa; sökebiliyorsunuz. İltifatları az ya da çok deşifre edebiliyorsunuz… Dile bir miktar meraklıysanız; etrafa olanca dik- katinizle “kulak kesildiğinizde” konuşulan konuları kestirebilebiliyorsunuz… Biraz “Azerice”, biraz “divan edebiyatı”, biraz “düz mantık”… bir araya getirdiğinizde sofrada- ki “ab” ın “su”; “gaşuk” un “kaşık”, “çagu” nun “bı- çak”; “çengel” in “çatal”, “boşgap” ın “tabak” ol- duğunu denklemeniz uzun sürmüyor. Eh… diline böyle, bu kadar aşina olduğunuz bir yerde; haliyle size çok aşina, ziyadesiyle bildik bi- rileriyle karşılaşacağınızı düşünüyorsunuz… Bunun ne büyük bir yanılgı olduğunu oysa, İran’a ancak ayak bastığınızda anlıyabiliyorsunuz… “Kapının beri yanından” değil de; İran’ı “içerden gördüğünüzde” tanımadığınız, hatta tümüyle “muamma”, yabancı bir dünya ile karşılaşıyorsu- nuz… Bir “akraba” beklerken; “yabancıyla” yüz yüze geliyorsunuz… ‘Türkiye İran Olur mu?’ İran’ın belki de en büyük albenisi bu: Türkiye’ye hem bu kadar yakın, hem de böylesine uzak bir ülke olması… Meltem Vural’ın kaleminden çıkan “Şu Dağın Ardı İran” (Cumhuriyet Kitapları) işte; insanı bazen yaşamsal hatalara düşürebilen bu “mesafe ya- nılsamasını”, her satırında vurgulayan ve açığa çı- karan bir kitap… Bizi böylesine yürekten ve derinden vurduğu için de bir oturuşta okunuyor… Kitabın bu denli vurucu olmasının nedeni yıllar yılı bizde bir saplantıya dönüşen “o malum soru”; “Türkiye İran olur mu?” sorusu değil sadece- ki… bu bağlamda kitapta bir İranlının yaptığı şu çar- pıcı yoruma gönderme yapmadan geçemeyece- ğim: “Büyükbabam ‘İranlılar buğday tarlası gibidir- ler’ (derdi…) Kuvvetli rüzgârla eğilir, sabırla bek- ler ve fırtına dindiğinde hiçbirşey olmamış gibi baş- larını dimdik kaldırırlar. Osmanlı ise çınar ağacı gi- bidir. Fırtınaya tüm güçleriyle direnirler. Dalı, yaprağı kırılsa da güçlü kökleri sayesinde yeniden kendini onarır ve yeşerir… Dilerim böyle bir fırtı- na sizi de vurmaz. Vursa da eminim bizden farklı baş edersiniz…” “Terliğinle Kaçarsın!” Vural’ın öyküsünü ilginç kılan, bu tür çözümle- meler ötesinde; aile ve toplum yaşamına ışık tut- ması, Türk- İran toplumlarında çok farklı olan in- san ilişkilerine odaklanması… Ankara’ da tanıştığı bir İranlıyla evlenen ve İs- lam devriminin ilk yıllarında –heyhat!- İran’a “ge- lin giden” Vural, bu devasa tezatlar ülkesine “içerden bir yolculuk” yapıyor... Yalnız kadın-erkek ilişkilerini değil; “kadınlar ge- zegeninde” kadınlar arası ilişkileri; kayınvaldesi ve görümcesiyle yaşadıklarını gözlemci bir dille an- latıyor. İranlıların Türklere, en hafif deyimle “komp- leksli” bakışlarını; - “Bizden batıdasınız ama pa- rasal ve kültürel anlamda bizden fakirsiniz!/Türki- ye’ nin yıllık bütçesi kadar bizim petrol gelirimiz var!/Perslerin fethettiği toprakların yanında Os- manlı’nın toprakları bahçe kadar kalır!”- oldukça ayrıntılı bir dökümle naklediyor… 159 sayfalık kitabı okuduktan sonra, dilimize ni- çin “Acem mübalağası” ve “Acem bezdirir!” gibi özdeyişlerin yerleştiğini anlıyorsunuz... İran’a “içerden merakınız” varsa; Vural’ın öy- küsünü okumalısınız… Uzun uzun ayrıntılarına girmeyeceğim. Ancak Tahran’da görev yapan bir Türk konso- losun; başından geçenleri kitaplaştıran yazara hi- kâyenin başında yaptığı uyarıyla bu yazıyı bitire- lim: “İranlılarla evlenen kızlarımız, bir süre sonra üzüm salkımı gibi (Tahran’ daki) büyükelçiliğin bahçe de- mirlerine asılıp; ‘Ne olur bizi Türkiye’ ye gönderin’ diye yalvarıyorlar…. İran’a gidersen Valla terliğinle kaçarsın kızım karışmam!” [email protected] ACI KAYBIMIZ Kayseri Develi eşrafõndan merhum Ali Şükrü Sarõ ile merhume Sare Sarõ’nõn çocuklarõ, Nail Sarõ, Mehmet Sarõ, merhum Kemal Sarõ, merhume Yaşar Gürleyen, merhum Dinçer Sarõ ve Haşmet Sarõ’nõn kardeşleri, Mehmet Doruk’un kayõnpederi, Deniz ve Can Doruk’un sevgili dedeleri Mine Doruk’un biricik babasõ merhume Ayhan Sarõ’nõn kõymetli eŞi İTÜ Mimarlõk Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. ABDULLAH SARI 6 Eylül 2009 Pazar günü aramõzdan ayrõlmõştõr. Merhumun cenazesi 8 Eylül Salõ günü İTÜ Taşkõşla Binasõ’nda saat 10.30’da yapõlacak tören sonrasõ Bebek Camii’nde kõlõnacak öğle namazõnõ takiben Aşiyan Mezarlõğõ’nda toprağa verilecektir. Ailesi BAŞSAĞLIĞI Baromuzun 12633 sicil sayısında kayıtlı AVUKAT KEMAL YILDIRIM 06.09.2009 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 07.09.2009 Pazartesi günü kaldırılan meslektaşımıza Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI VEFAT Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Devlet Konservatuvarõ Müdürü Sevgili Kardeşimiz Yrd. Doç. Dr. AYDIN İLİK’i kaybettik. Acõmõz büyüktür. Rektör Prof. Dr. Bektaş AÇIKGÖZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle