23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2009 SALI 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B KAVŞAK ÖZGEN ACAR Açılım da Açılım… ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın sahneye çıkma- sından sonra, AB’nin de yürekten be- nimsediği, Türk siyasasında en çok kullanılan sözcüğün ne olduğunu herhalde kolayca tahmin edersiniz! “Açılım…” “Türk liman ve havaalanlarının Kıbrıs gemi ve uçaklarına açılımı…” “Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılımı…” “Ermeni açılımı…” “Kürt açılımı…” Hele bunlar bir açılsın. Devamı var… Az sonra… Sonuçta “kulağımızın arkasının açılımı…” da kaçınılmaz olacak! Şimdi Obama sonrası için tak- vimlere bir göz atalım… 7 Mart… Hillary Rodham Clinton, Obama’nın ziyaretini hazırlamak amacıyla Ankara’ya geldi… “Açı- lımlar…” masaya yatırıldı. Clinton, “açılımları” desteklerseniz AKP üze- rindeki “ABD payandalı ılımlı İslam devleti” damgasının kaldırılacağını, böylece “laiklerin elinden bu silahın alınacağını” Ankara’daki yönetime kabul ettirdi. 2 Nisan… “Ermeni soykırımı” kav- ramını “resmen” tanıyan “tarafsız(!)” İsviçre’nin arabuluculuğunda Türk- Ermeni diplomatlar “açılım” için “yol haritasını” öngören metni “paraf” ettiler… Bu olay kamuoyuna açık- lanmadı! 5 Nisan… Obama Ankara’ya gel- di. Görüşmeler yaptı. TBMM’de ko- nuştu. “Açılımlar” dolayısıyla mem- nuniyetini bildirdi. Obama TBMM’deki konuşmasın- da “güçlü azınlık hakları” sözleri ile Kürt vatandaşlarımızın “azınlık” ol- duğunu ilan etti. Ayrıca, bu alanda- ki “açılım” hakkında “Kürtçe öğreti- mi ve Kürtçe yayın konusundaki ya- sakları kaldırdınız. Bütün dünya, Kürtçe yayın yapan yeni devlet ka- nalıyla verilen önemli mesajı saygıy- la not etti” övgüsünü TBMM tuta- nağına geçirdi. “PKK ile mücadeleye destek” ko- nusunda “söz” verdikten sonra “Tür- kiye, Irak hükümeti ve Iraklı Kürt li- derler arasında işbirliği bağları oluş- turma çabalarının devamıyla ve sizin Türkiye’deki Kürt nüfusu için eğitim, fırsat ve demokrasiyi geliştirme yö- nündeki kesintisiz çabalarınızla güç- lenecektir” diyerek K. Irak ile ilginç bir köprü kurdu! “Açılım” bağlantılı bu sözler o günkü satırlar arasında kayboldu! Obama, “Ermeni açılımı” hakkın- da ise TBMM’de şöyle konuştu: “Türk ve Ermeni yönetimlerinin attığı tarihi ve umut verici adımları za- ten gördük. Bu temaslar yeni bir dö- nem vaat ediyor. Sınırların açık olması Türk ve Ermeni halklarını yeniden ba- rış ve refah içinde bir arada yaşamaya döndürecek, bu da her iki ülkenin ya- rarına olacaktır. ABD’nin Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin ta- mamen normalleşmesini sonuna ka- dar desteklediğini bilmenizi istiyo- rum.” Neden böyle konuştu? Çünkü Clinton’un ziyaretinde Ankara’da kotarılan, daha sonra Cenevre’de protokole geçirilen ve Türk halkının bilmediği bu gelişmeden haberi var- dı! Obama, Ermeni anayasasında Türkiye’den toprak istemine, Ağrı Da- ğı’nın ulusal simge oluşuna değin- meden yalnız “sınırın açılımından” söz ediyordu! Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaptığı ortak basın toplantısında “Ermeni soykırımı” kavramı konu- sunda “görüşlerinin değişmediğini” bir soruya yanıt olarak söyledi. Baş- kan seçilmeden önce “Ermeni soy- kırımının tanınması” konusunda çe- şitli girişimler yapmıştı. TBMM’deki konuşması ile bu yanıtı arasındaki çelişki, samimiyetsizliğinin de gös- tergesiydi. 22 Nisan… Saat 23.55… Türk halkının bir yerlerinde pirelerin uçuş- tuğu bir saatte Dışişleri Bakanlığı suçluların telaşı içinde, apar topar şu açıklamayı yaptı: “Türkiye ve Ermenistan, İsviç- re’nin arabuluculuğunda, ikili ilişki- lerini normalleştirmek; iyi komşuluk ve karşılıklı saygı çerçevesinde ge- liştirmek ve bu suretle tüm bölgede barış, güven- lik ve istikrarı ileri götürmek amacıyla yo- ğun çaba gös- termektedirler. İki taraf, bu sü- reçte somut ilerleme ve karşılıklı anla- yış sağlamış ve ikili ilişkilerinin her iki tarafı da tatmin edecek şekilde nor- malizasyonu için kapsamlı bir çerçeve üzerinde mutabık kalmışlardır. Bu çerçevede, bir yol haritası belirlen- miştir. Üzerinde mutabık kalınan bu zemin, devam eden bu süreç için olumlu bir perspektif sağlamaktadır.” Çünkü saat farkıyla bir gün son- ra Vaşington’da geleneksel 24 Ni- san açıklamaları yapılacaktı. Ba- kanlığın açıklamasında “yol harita- sının” içeriğinin ne olduğu yine Türk halkından gizli tutulmuştu. 24 Nisan… Obama açıklamasın- da “genocide (soykırım)” sözcü- ğünü ağzına almadı, ama daha da kötüsünü söyledi! Ermenilerin kul- landığı “Medz Yergen (Büyük Fela- ket)” sözünü Ermenice olarak vur- guladı. Bilindiği gibi Yahudiler “ge- nocide” yerine “soykırım” için ken- di dillerindeki “holocaust” sözcü- ğünü kullanırlar. Obama aklı sıra “soykırım” demeyerek Türkleri memnun etmişti! Bu davranışıyla sa- mimiyetsizliğini bir kez daha gös- termişti. 31 Ağustos… Yol haritasının “pa- rafe” edildiği açıklandı. “Ermeni açılımının” Obama’nın istemi doğ- rultusundaki “sınır kapısının açılımı” olduğu anlaşıldı… Özetleyecek olursak, AKP’nin “açılım” siyasasının mimari Beyaz Saray’daki siyah başkandır! Türkiye, Suriye ve Irak arasın- daki bu üçgen alan, güçlü Fı- rat ve Dicle nehirleri tarih boyunca doğanın bereketini vermişlerdir. “Mezopotamya (Nehirler arası)” de- nilen bu yöre, insanlık tarihinde uygarlığın, kültürün, sanatın ve çoktanrılı-tektanrılı dinlerin doğup yeşerdiği bir yer olmuştur. Bu oluşumda bu nehirlerin gürül gürül akan “suyu” temel etkendir. Tarihöncesinde ve yazının icadın- dan sonraki beş bin yıl boyunca çe- şitli uluslar ve kavimler bu bereketli topraklara göz dikmişler, yerleş- mişler, çoğalmışlar ve yerlerini ye- ni gelenlere bırakmışlardır. “Su” her yerde berekettir. Bah- çelerine yeterli su gelmeyen günü- müz köylülerinin komşuları ile kav- ga ettikleri gibi, ülkeler de su uğ- runda savaşmışlardır. Bazı falcı düşünürlere göre 3. Dünya Savaşı “su” yüzünden çıkacaktır. Günümüzde Fırat ve Dicle’nin “suyu” üç komşu ülke arasındaki çe- şitli ortak sorunların başında gelir. Türkiye’de doğan bu iki nehir; pet- rol, doğalgaz gibi kaynakları olma- yan ülkemizde; enerji ve sulama için önemli kaynak oluşturur. İki nehir üzerinde yapılan barajların, tarihsel, kültürel ve dinsel mirası yok etme- sinin yanı sıra komşu ülkelerin de ya- kınmalarına yol açmaktadır. Üç ülkenin enerji bakanları 3 Ey- lül’de Ankara’da buluştular. Irak ve Suriye yetkilileri her zamanki gi- bi Türkiye’nin kendilerine “değil yeteri kadarı su salmak, öngörülen saniyede 500m3 suyun bile veril- mediğinden, verilenin de dalgalı geldiğinden” yakındılar. İki komşu yakınmada haklıydılar! Türkiye, 2008-9 arasındaki 9 aylık sürede, saniyede güç bela 360m3 su sala- bilmiş, ancak haziranda 500’ün üzerine çıkabilmişti. Türk heyeti, sorunun son dört yıl- dır yaşanan “kuraklık” nedeniyle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bile su sıkıntısı yaşandığını, Atatürk Barajı’ndaki doluluk oranının yüzde 10’a kadar düştüğünü, bundan do- layı öngörülen suyun verilemediği- ni komşu bakanlara anlattı. Türk heyeti, şimdilerde ülkemiz- de görülen yüksek yağışın daha çok Batı Anadolu ile Karadeniz kıyıla- rında yoğunlaştığını, Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu’da tatmin edici olmadığını da belirtti. Bu nedenle komşuların 2009 Eylül ve Ekim’i için istediği 500m3 üzerindeki su salı- verilmesi “güvencesini” Türkiye ve- remedi, “ancak elimizden geleni yapacağımıza söz veririz” denildi. Üç komşu, su kullanımı, iklim koşulları konularında bilimsel ve tek- nik işbirliği yapılması için şu nok- talarda görüş birliğine vardılar: 1. Yeni ortak ölçüm istasyonları kurulacak, teknik çalışmalar ve alan incelemeleri için özel teknik he- yet oluşturulacak, 2009 bitmeden uygulama planı bakanların onayına sunulacak. 2. Hidrolojik ve meteorolojik bil- gi alışverişi, ortak veri tabanı ile iş- letme yöntemleri oluşturulacak. İs- tanbul Meteoroloji Merkezi’nde, uzaktan algılama eğitimi verilecek. 3. İki nehrin hidrolojik ve meteo- rolojik koşulları, akımları, kuraklık süreci, iklimin su kaynakları üze- rindeki etkileri birlikte araştırılacak. Bakanlar Ocak 2010’da Bağ- dat’ta buluşacak. Suyun Bereketi! Suyun Savaşı! Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 Afgan halkõ yabancõ askerlerin militanlar kadar tehlikeli olduğunu söylüyor NATO Taliban’õ aratmõyor Dış Haberler Servisi - Afganis- tan’da geçen cuma NATO uçakla- rõnõn düzenlediği hava saldõrõsõnda çoğu sivil olan yaklaşõk 90 kişinin öl- mesi nedeniyle Almanya sorumlu tu- tuluyor. İngiltere’de yayõmlanan Guardian gazetesinin görüşlerine başvurduğu Afganlar, “yabancı as- kerlerin Taliban militanları kadar tehlikeli olduklarını söyledikleri- ni” yazdõ. Sivil toplum kuruluşu Afga- nistan Haklarõ İzleme (ARM) ise Kunduz vilayetinin Çar Dara bölgesi sakinleriy- le yapõlan görüşmelere dayanarak ya- yõmladõğõ raporda, saldõrõda 60 ila 70 si- vilin öldüğünü öne sürdü. Sivil ölümleriyle ilgili NATO soruştu- masõ sürerken, Alman Savunma Bakanõ Franz Josef Jung saldõrõyõ savunarak “Militanların üssümüzün 6 kilometre yakınında iki yakıt tankerini elinde tut- tuğuna dair elimizde kesin bilgi vardı. Saldırı gerekliydi, çünkü askerlerimiz tehlikedeydi. Bana gelen bilgilere göre saldırıda sadece Taliban militanları öl- dürüldü” diye konuştu. Ancak Amerikan gazetesi Washington Post gazetesi, olay yerindeki tek bir is- tihbarat görevlisinin verdiği bilgi esas alõ- narak düzenlenen saldõrõnõn, sivil ölüm- leri nedeniyle NATO’nun kurallarõnõ ih- lal etmek anlamõna geldiğini yazdõ. Al- manya Başbakanõ Angela Merkel ise, ön- ceki gün Berlin’de İngiltere Başbakanõ Gordon Brown ile görüşmesinden ön- ce yaptõğõ açõklamada, saldõrõnõn sorum- lusunun ortaya çõkarõlmasõ için acil bir NATO soruşturmasõnõn yapõlmasõ çağ- rõsõnda bulundu. Merkel ve Brown ayrõ- ca, Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sar- kozy ile birlikte, Afganistan’daki yabancõ güçlerin en kõsa yoldan çõkõşõnõ amaçla- yan uluslararasõ konferans düzenlenme- si için girişimde bulunduklarõnõ ve bunun için ABD Başkanõ Barack Obama, NATO ve BM ile görüş- meler yaptõklarõnõ bildirdi. ABD birlikleri hastane bastı Afganistan’daki bir İsveç yardõm kuruluşu dün yayõmladõğõ açõklama- da, ABD birliklerinin geçen çarşam- ba günü hiçbir gerekçe göstermeden Vardak vilayetindeki Şaniz Hastane- si’nin kapõlarõnõ kõrdõklarõnõ, bazõ has- tane görevlilerinin ve hasta yakõnla- rõnõn ellerini bağladõklarõnõ, hastalarõ da yataklarõndan kalkmaya zorladõk- larõnõ açõkladõ. ABD birliklerinin has- tane görevlilerine, yaralõ militan gel- mesi durumunda kendilerine haber vermelerini ve bu kişilerin tedavi edilip edilmeyeceğine kendilerinin karar vereceğini söyledikleri de açõklamada yer aldõ.ABDyetkililerihastanebaskõnõnõdoğ- rularken, NATO’ya bağlõ Uluslararasõ Güvenlik Destek Gücü olayõn soruşturul- duğunu bildirdi. Öte yandan, dün Kâbil’in batõsõndaki bir eve düzenlenen roket saldõrõsõnda genç bir kõz ile aynõ aileden 3 kişinin öldüğü bil- dirildi. Saldõrõda aynõ aileden 2 çocuğun da yaralandõğõ kaydedildi. Dış Haberler Servisi - ABD’de yükseköğrenim kuruluşlarõndan Howard Üniversitesi ve Virginia Tech’in, henüz mezun ol- mayan öğrencilerine, ül- kenin istihbarat örgütleri için kritik önem taşõyan ye- teneklerin öğretildiği aka- demik bir programa katõl- dõğõ bildirildi. ABD’de ya- yõmlanan Washington Post gazetesinin haberine göre, söz konusu program çerçevesinde arala- rõnda Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ül- kelere geziler düzen- lendi. Programõn, “özel yurtdışı deneyimle- ri”ni kapsadõğõ, kurs- lara katõlanlar için ya- bancõ bir ülkede 10- 14 günlük geziler dü- zenlendiği belirtildi. Gazete, Howard Üniversitesi ve Vir- ginia Tech’in katõl- dõğõ programõn, Ulu- sal İstihbarat Direk- törü Bürosu’nca fi- nanse edildiğini ve akademik programõn 2.5 milyon dolarlõk bir bütçesi olduğunu yazdõ. Haberde, Ulu- sal İstihbarat Direk- törü Dennis C. Bla- ir’in geçen hafta programa ilişkin bil- gi verirken son dö- nemde Çin, Ekvador, Mõsõr, Gana, Güney Afrika ve Türkiye’ye geziler düzenlendiği- ni duyurduğuna dik- kat çekildi. Washington Post’a konuşan, istihbarat kuruluşlarõ insan kay- naklarõ şefi Ronald San- ders da söz konusu prog- ramõn, istihbarat örgütleri için çalõşacak, üniversite mezunlarõndan oluşan in- san kaynağõ oluşturmayõ amaçladõğõnõ söyledi. Haberde, istihbarat ku- ruluşlarõnõn, öğrencile- rin tümünün siyah ol- duğu üniversitelerden eleman aldõklarõ da kay- dedildi. Kõrbaç yerine para cezasõnõ kabul etmeyen kadõn gazeteci hapiste Lübna boyun eğmediDış Haberler Servisi - Su- dan’da “pantolon giyerek İslam kurallarına aykırı hareket ettiği” gerekçesiyle yargõlanan ve kõrbaç cezasõyla karşõ karşõya bulunan kadõn gazeteci Lübna Hüseyin, dünkü duruşmada 500 Sudan paundu (310 TL) para ceza- sõna çarptõrõldõ, ancak gaze- teci cezayõ ödemeyi redde- dince cezaevine götürüldü. Basõna kapalõ yapõlan duruş- manõn ardõndan tanõklar ga- zetecinin parayõ ödemezse 1 ay hapis cezasõyla karşõ kar- şõya olduğunu duyurmuşlar- dõ. Hüseyin, AFP ajansõna yaptõğõ açõklamada, “Cezayı ödemektense hapse girme- yi tercih ederim” demişti. Duruşmanõn yapõldõğõ sa- lonun önünde toplanan yak- laşõk 100 kadõn “Kırbaçla- maya hayır” pankartlarõ ta- şõyarak ve sloganlar atarak Hüseyin’e destek oldular. Ka- dõnlardan kimilerinin polis ta- rafõndan dövüldüğü, 40’tan fazlasõnõn da gözaltõna alõndõ- ğõ bildirildi. Karşõ görüşteki dinci protestocular ise tekbir ge- tirdi. Hüseyin, 3 Temmuz’da polisin bir kafeye düzenlediği baskõnda gözaltõna alõnarak kõrbaç cezasõna çarptõrõlmõştõ. BM çalõşanõ olan Hüseyin, ör- güt çalõşanlarõna uygulanan dokunulmazlõktan yararlan- mayõ ve kõrbaç cezasõnõ redde- derek yargõlanmayõ tercih et- mişti. Sudan Devlet Başkanõ Ömer el Beşir’i iktidara taşõ- yan darbeden iki yõl sonra 1991 yõlõnda yürürlüğe giren ceza ka- nununun 152. maddesi, “uy- gunsuz” giyinen kişilere en fazla 40 kõrbaç cezasõ veril- mesini öngörüyor. Sudanlı kadın gazeteci duruşmaya pantolonuyla geldi. (AFP) AFGAN GAZETECİ NİHÂYET SERBEST Dış Haberler Servisi - Kadõn haklarõ konusunda internetten indirdiği yazõlarõ yayõmlamasõ- nõn ardõndan Kuran’a karşõ gel- diği gerekçesiyle önce ölüm ce- zasõna çarptõrõlan, ardõndan ce- zasõ 20 yõl hapse çevrilen Afgan öğrenci ve stajyer gazeteci Per- vez Kambakş (24) serbest bõra- kõldõ. Konuyu dünya gündemine taşõyan İngiliz gazetesi Independent, 2 yõla yakõn süren cezaevi günlerinin ardõn- dan Kambakş’õn Devlet Başkanõ Hamid Karzai tarafõdan gizlice affedilerek 2 hafta önce ülke dõşõna çõktõğõnõ duyurdu. Kambakş’õn ülkeden ayrõlmadan önce muhtemelen ailesini ve ülkesini bir daha gö- remeyecek olmanõn üzüntüsünü yaşadõğõ bildirildi. Afganistan ve yabancõ güçlerin gerçekleş- tirdiği Kambakş’õn serbest bõra- kõlmasõna ilişkin müzakerelerin ayrõntõlarõ güvenlik gerekçesiy- le açõklanmadõ. Kambakş, haberin duyul- masõnõn ardõndan dünya gündemine otur- muş, başlatõlan imza kampanyasõnda yaklaşõk 100 bin imza toplanmõştõ. UAEK’de İran gerginliği Dış Haberler Servisi - Ulus- lararasõ Atom Enerjisi Kuru- mu’nun (UAEK) dün başlayan yönetim kurulu toplantõsõna bir sü- redir Başkan Muhammed el Ba- radey ile kurumu İran’õn nükle- er programõna ilişkin bazõ önem- li bilgi ve belgeleri saklandõğõ yo- lunda suçlayan Fransa ve İsrail arasõndaki gerginlik damgasõnõ vurdu. Viyana’da başlayan top- lantõnõn açõlõşõnda konuşan El Baradey, ülke ismi vermeden suç- lamalarõn “siyasi amaçlı” oldu- ğunu savundu. Yaklaşõk iki ay sonra görevi sona erecek olan El Baradey, İran’õn nükleer programõna iliş- kin tüm bilgi ve belgelerin UAEK’nin yönetim kurulunun dikkatine getirildiğini söyledi. İran’õn yakõt zenginleştirme tesislerinde UAEK ile işbirliği yaptõğõnõ belirten El Baradey bu- na karşõn Tahran yönetiminin, BM Güvenlik Konseyi kararlarõ- nõn gereklerini yerine getirmeye- rek uranyum zenginleştirme ve ağõr su reaktöründeki faaliyetlerini askõya almadõğõnõ açõkladõ. Kambakş. Afganistan’õn Kunduz vilayetinde NATO güçleri tarafõndan cuma günü 2 tankere düzenlenen saldõrõda ölen yaklaşõk 90 kişinin büyük çoğunluğunun sivil olduğu doğrulandõ. WASHINGTON POST Casus adayları Türkiye’ye gelmiş ABD’NİN SİLAH SATIŞI KRİZ TANIMIYOR Dış Haberler Servisi - Küresel ekonomik krize rağmen ABD’nin 2008 yõ- lõndaki toplam silah ihraca- tõnõn yaklaşõk yüzde 50 art- tõğõ bildirildi. New York Times gazetesinin, Kongre için hazõrlanan bir rapora dayanarak verdiği habere göre, geçen yõl dünyadaki toplam silah ihracatõnõn yüzde 68.4’ünü ABD ger- çekleştirdi. Kriz nedeniyle 2008’de dünyadaki silah ihracatõ azalõrken, ABD, 2007’ye göre silah ihraca- tõnõ 25.4 milyar dolardan 37.8 milyar dolara çõkardõ. Gelişmekte olan ülkeler, ABD’nin toplam silah ih- racatõnõn yüzde 70.1’ini alõrken, satõşlarõn bedeli de 29.6 milyar dolar oldu. 2008 yõlõnda dünyadaki toplam silah ihracatõnõn 55.8 milyar dolar ile 2005’ten sonraki en düşük düzeye gerilediği belirtilen rapora göre ABD’yi İtalya ve Rusya izledi. A. Vedat Soner’in eşi İ.Yunus Soner’in annesi Sevgili IŞIK (PERİNÇEK) SONER’i kaybettik. O’nu 8 Eylül 2009 Salõ (bugün) günü saat 14.30’da İşçi Partisi İstanbul İl Merkezi önündeki törenden sonra, saat 16.30’da Teşvikiye Camii’nden hep birlikte uğurlayacağõz. Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa vereceğiz. SONER VE PERİNÇEK AİLELERİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle