19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 27 EYLÜL 2009 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Özbudun Neyin Mühendisi? Nilgün (Cerrahoğlu) “pasiflora” -sakinleştirici bir ilaç- adıyla andı. Gündemde artık şimdi de “pasif laiklik” kavramı var Özbudun adındaki AKP anayasa hukukçusu tar- tışmayı açtı. Bizde “dayatmacı laiklik” uygulanı- yormuş, oysa dünyada geçerli olan çoktaaan ‘pa- sif laiklik’miş. Biz de pasif laikliğe geçmeliymişiz... Anayasa taslakları, zaten baştan sona laikliği me- zara gömme ve İslami bir yönetim ve düzenin ana- yasal-yasal altyapısını hazırlama reçetesi gibiydi. Özbudun ve benzeri hukukçu şürekasının bu işin peşini bırakmayacaklarını zaten biliyorduk. “Pasif laiklik” kavramı ile dinci düzen dayatmasının hukuki üstyapısını yeniden fırına sürüyorlar. AKP gibi bir iktidar ve Erdoğan ve Gül gibi li- derleri, bugünkü anayasa yürürlükte kaldığı süre- ce, diken üzerinde oturduklarını görüyorlar. Bir yandan, 8 yıllık iktidarları boyunca adım adım yerleştirilmekte olan İslami yönetim ve yaşam biçimini anayasal olarak da meşrulaştırmak zo- rundalar. Öte yandan, bugünkü anayasa ile kendi düzen- lerini kurmada gerekli kadar hızlı mesafe alamıyorlar. Hukuki ve yasal engelleri aşmaları gerek. Ayrıca, bu- gün pek çok siyasal uygulamaları, yarın iktidardan düştüklerinde kendilerine fatura edilebilir. Anayasal meşrulaşma ile, hem bugüne kadarki siyasal yönetimleriyle ilgili kuşkulu ve tartışmalı ko- numlarını temizlemiş olacaklar hem de gönüllerin- deki toplumsal ve siyasal düzenin anayasal ve ya- sal altyapısını tamamlamış olacaklar. Hazırladıkları anayasa taslağıyla veya anayasa de- ğişiklikleriyle “halledilecek” olan sadece laiklikle il- gili maddeler değil tabii ki... Aynı zamanda, bütün yüksek yargı kurumlarını da AKP’leştirmiş olacaklar... Türkiye’ye “pasif laiklik” elbisesini uygun gören Özbudun, aynı TV konuşmasında demez mi ki “Tür- kiye’de toplum mühendisliği devri artık son bul- malıdır..” Fotoğraflarına baktım, bu bir bilim adamı mı, po- litikacı mı, yoksa bir politik yalancı mı!.. “Laiklik”, toplum mühendisliği oluyor demek ki... Peki “pasif laiklik” ne oluyor? Liberal ve İslamcı kalemşorlar, uzun yıllardır aynı masalı dayattılar: Toplum mühendisliğine son! Aynı masalı, Özbudun da papağan gibi tekrar- lamaya başladı! Her anayasa bir “toplumsal-siyasal düzen”in ta- nımlamasıdır. Yeni bir hukuksal-siyasal düzen ta- rif eder... Bütün toplum bu ilişkiler içinde yeniden yoğrulur.. biçimlenir... Yani düzenlerin ve anayasaların hepsi bu açıdan bir “toplum mühendisliği” öngörür. Bunun gere- ğini emreder. Toplum soyut bir kavram değildir. Orada uzak- ta durağan “bir toplum” yoktur. Toplum, ekonomik, kültürel, siyasal, sosyolojik.. karşılıklı ilişkiler içinde vardır. Bu ilişkiler nasıl ola- cak ve hangi temelde yürütülecektir? İşte bunları tayin etmek bir “mühendislik” işidir.. Mesela ekonomiyi yasal olarak yeniden tarif ede- rek ve uygulamaları devreye sokarak bir “mühen- dislik” yaparsınız. “Ekonomik mühendislik”.. Mesela ağırlığın devletçiliğin güdümünde olduğu bir eko- nomi, gibi... Bugün AKP tamamen piyasanın -ay- nı zamanda kendi güdümünde- bir toplumsal dü- zeni bütün ilkelliğiyle uygulama peşinde koşuyor. Toplumun hayatından, örneğin içkiyi tamamen kaldıracak, bütün kadınların türban takmasını teş- vik edecek, bütün iş hayatını AKP dümenine so- kacak, bütün bürokrasi kademelerine “takunyalı, imam hatipli, Fetocu, karısı türbanlı”, yani özetle ken- di meşrebinden insanları getirecek bir uygulama.... .... toplum mühendisliğinin taa kendisidir. Özbudun, görüldüğü kadarıyla bilim insanlığı kis- vesini çoktan yırtıp atmış.. AKP ve kurmak istedi- ği düzene uygun hukuk politikalarını hayata geçir- meye adamış kendini. Yani politik bir figür var karşımızda! Bunun gereği olarak, tam bir uyduruktan gerek- çeler ileri süren, ülkemize uygun sıradan bir poli- tik figür... AKP ve hemen her alandan destekçileri, bir AKP siyasal ve toplumsal düzeninin kuruluşu mühendisliği için kolları sıvamış durumdadır. [email protected] Gül, Şhaymiyev’le buluştu İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül, Tataristan Cumhurbaşkanõ Minti- mer Şhaymiyev ile dün yemekte bir araya geldi. İstanbul’daki Tarabya Köşkü’nde gerçekleşen yemek, yaklaşõk 2.5 sa- at sürdü. Yemek basõna kapalõ gerçekleşti. Dışişleri’nden gazetecilere tepki ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Dõşiş- leri Bakanlõğõ, “Bir Türk televizyon kanalõna men- sup iki gazetecinin işgal altõndaki Yukarõ Kara- bağ bölgesine geçerek çekim yaptõklarõ öğrenil- miştir. Basõn mensupla- rõmõzõn bu tutumu Türki- ye’nin politikalarõyla bağdaşmamaktadõr ve hiçbir şekilde yasal de- ğildir” açõklamasõnõ yap- tõ. Açõklamada, “Bunun- la birlikte, basõn men- suplarõmõzõn benzer ha- bercilik faaliyetlerinin, basõn özgürlüğü ilke ve normlarõ çerçevesinde değerlendirilmesi gerek- mektedir. Kardeş Azer- baycan makamlarõnõn da bu ayrõmõ yapacaklarõn- dan eminiz” denildi. İnsan Hakları Gazeteciliği İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gaze- teciler Sendikasõ’nõn (TGS), Avrupa Gazete- ciler Federasyonu (EFJ) ile “Türkiye’de İfade Özgürlüğü Değişim İçin Gazeteci Sendikalarõnõn Güçlendirilmesi” adlõ Avrupa Birliği hibe programõ kapsamõnda düzenlediği “İnsan Hak- larõ Gazeteciliği” konulu eğitim semineri dün Tür- kiye Gazeteciler Cemi- yeti Burhan Felek Kon- ferans Salonu’nda başla- dõ. Seminerin açõlõşõnda konuşan TGS Genel Başkanõ Ercan İpekçi, Türkiye’de cezaevindeki gazeteci sayõsõnõn 37’ye ulaştõğõnõ belirtti. Uyuşturucu operasyonu İSTANBUL (AA) - İstanbul’da düzenlenen uyuşturucu operasyonun- da, 59 kilogram esrar ele geçirildi. Bir ihbarõ de- ğerlendiren Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bağlõ ekipler, Diyarbakõr’dan getirdikleri uyuşturucu maddeyi İstanbul’da sat- mayõ planlayan bir suç örgütüne yönelik operas- yon düzenledi. Küçük- çekmece ve Esenyurt’ta tespit edilen adreslere düzenlenen operasyonda, 9 kişi gözaltõna alõndõ. Şüpheli kimya öğretmeni İSTANBUL (AA) - Kadõköy’de arkadaşõ- nõn evinde aşõrõ dozda uyuşturucudan ölen 23 yaşõndaki Begüm Ve- ral’a eroin temin ettik- leri öne sürülen Aylin B. ile Bayram P. yaka- lanarak gözaltõna alõndõ. Daha önce kimya öğret- menliği yapan Aylin B’nin de bir öğrencisi vasõtasõyla 15 yõl önce uyuşturucu kullanmaya başladõğõ, 10 yõl önce uyuşturucu kullandõğõ için meslekten atõldõğõ, “uyuşturucu satmak ve kullanmak” suçlarõndan çeşitli sabõkalarõnõn bu- lunduğu vurgulandõ. ‘Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi’ ders kitabõnda ‘AK Parti’ değil ‘AKP’ yazõldõ Erdoğan çok kõzacak MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõ- ğõ’nõn (MEB), geçen yõl ilk kez ders programlarõnda yer verdiği “Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi” adlõ dersin kitabõ bu yõl yeni eğitim-öğretim yõ- lõnda okutulmak üzere öğrencilere dağõtõldõ. Tüm ortaöğretim okullarõnõn 12. sõ- nõf öğrencilerine haftada 4 saat zorunlu, Anadolu imam hatip ve imam hatip li- selerinin 12. sõnõf öğrencilerine ise haf- tada 4 saat seçmeli ders olarak okutu- lacak kitapta pek çok güncel bilginin yanõ sõra tarihi konulara da yer veril- di. Kitabõn 109. sayfasõnda Adnan Menderes’in Mayõs 1950’de yaptõğõ seçim konuşmasõ ayrõ bir metin olarak öğrencilere sunuldu. Kitapta, öğren- cilere Menderes’in “Bize göre devle- tin ekonomi politikası, özel teşebbüsü ve mülkiyeti esas almalı, kişinin ik- tisadi hürriyetini korumalıdır. Eko- nomik alanda özel teşebbüsü esas al- mak, memleket ekonomisinde dev- let işletmelerine ve kooperatiflere yer vermemek anlamına gelir” ifadele- rinin ne anlama geldiği soruldu. Kita- bõn 107. sayfasõnda ise Menderes’in fo- toğrafõ ve yaşamöyküsüne yer verile- rek “27 Mayıs 1960’ta yapılan askeri müdahale sonucunda tutuklanan Adnan Menderes yapılan yargılama sonucunda idam edildi (17 Ekim 1961)” ifadesi yer aldõ. Kitapta “1980 Sonrası Türkiye” ko- nusunda Turgut Özal liderliğindeki Anavatan Partisi’nin 1983 yõlõnda ik- tidara gelmesiyle ekonominin libe- ralleşmesi konusunda hõzlõ adõmlar atõldõğõ ve 1987 yõlõna kadar ülke eko- nomisinde belirgin iyileşmeler görül- düğü belirtilerek Özal dönemi ve li- beralleşmenin iyi olduğu vurgusu ya- põldõ. Kitapta iktidar partisinin adõ da “AK Parti” değil “AKP” olarak kõsaltõldõ. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn “AKP diyen edepsiz- dir” diyerek tepki gösterdiği AKP kõ- saltmasõ kitabõn 216. sayfasõnda, “1980 Sonrası Türkiye, Siyasi Ge- lişmeler” adlõ konuda, “2002 ve 2007’de yapılan seçimlerle tek ba- şına iktidara gelen Adalet ve Kal- kınma Partisi’nin (AKP) kurduğu hükümet ülkeyi yönetmektedir” şeklinde yer aldõ. İSLAM ÜLKESİ VURGUSU Kitabõn “Küreselleşen Dünya” başlõklõ ünitesinin “Körfez Savaşla- rı” başlõklõ konusunda 2. Körfez Sa- vaşõ öncesi yaşanan gelişmelerle ilgili bilgilere yer verilirken ABD, İngiltere ve İspanya’nõn Irak’a karşõ güç kul- lanõmõnõ öneren bir karar tasarõsõnõ Güvenlik Konseyi’ne sunduğu anla- tõldõ. Kitapta, “Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinin tamamı da güç kullanımına karşı oldukla- rını açıkladılar” ifadesiyle Türki- ye’nin de İslam ülkesi olduğuna işa- ret edildi. Öğrencilere dağõtõlan “Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi” adlõ ders kitabõnõn 216. sayfasõndaki “1980 Sonrasõ Türkiye, Siyasi Gelişmeler” adlõ konuda iktidar partisinin adõ AK Parti değil AKP olarak kõsaltõldõ. Başbakan Erdoğan daha önce “AKP diyen edepsizdir” demişti. SERTAÇ EŞ ANKARA - Türkiye, terörle mü- cadelede etkin görevler üstlenen in- sansõz hava araçlarõ (İHA) konusun- da tam bir çõkmazla karşõ karşõya bu- lunuyor. İsrailli bir firmadan, Türki- ye’ye getirilen 2 adet Heron, kabul testlerini bir türlü geçemedi. TAI’nõn 2005 yõlõnda başladõğõ proje ile ta- mamen yerli olanaklarla üretilmesi planlanan Türk İnsansõz Hava Aracõ (TİHA) ise uçuş testleri aşamasõna ge- lemedi. İnsansõz hava araçlarõnda ya- şanan sorunlar nedeniyle Irak’õn ku- zeyine yönelik “anlık istihbarat” konusunda tek kaynak olan ABD’ye bağõmlõlõğõnõn bir iki yõl daha süreceği değerlendiriliyor. Savunma Sanayi Müsteşarlõğõ (SSM), 2004 yõlõnda tamamen “öz- gün” olmasõ planlanan TİHA proje- sini TAI’ya verdi. TAI’nõn internet si- tesinde projeye ilişkin “2009’da, sis- tem komple bütünleştirilerek, ilk uçuşların gerçekleştirilmesi hedef- lenmektedir” bilgisi yer alõyor. 2009 yõlõnõn tamamlanmasõna 3 ay kalma- sõna karşõn TİHA’nõn ilk uçuşlarõna başlanacağõ yönünde bir gelişme he- nüz yaşanmadõ. TİHA’nõn “özgün” olmasõnõn hedeflenmesine karşõn mo- torunun Alman Thielert Aircraft En- gines firmasõndan alõnacağõ geçtiği- miz temmuz ayõnda farklõ bir neden- le savunma sitelerine yansõdõ. Alman firmasõnõn ekonomik kriz nedeniyle iflasõn eşiğine geldiği, TAI’nõn fir- mayõ almak için niyet beyanõ bildir- mesi üzerine, Almanya’nõn “strate- jik kurum” gerekçesiyle öneriye sõ- cak yaklaşmadõğõ bilgisi de savunma sitelerinde yer aldõ. HERONLAR KULLANILAMIYOR 19 Nisan 2005’te sonuçlanan iha- leyle İsrailli IUP konsorsiyumundan 10 adet Heron alõnmasõna ilişkin an- laşma 31 Ağustos 2005’te imzalandõ. İhalenin koşullarõndan biri olan ve Aselsan tarafõndan üretilen AselF- LIR300T cihazõ firmaya 5 aylõk bir gecikmeyle teslim edilmesi üzerine Heronlarõn teslimatõnõn gecikeceği İsrailli firma tarafõndan Türkiye’ye bildirildi. Bu arada Türkiye’nin an- laşma imzalamasõndan sonra aynõ firmaya Heron siparişi veren İsrail Hava Kuvvetleri, Mart 2007 tarihin- de sistemleri teslim aldõ. Milli Sa- vunma Bakanõ Vecdi Gönül’ün ge- çen yõlõn sonlarõnda İsrail’e yaptõğõ zi- yaretin ardõndan Türkiye’ye getirilen Heronlar bir türlü kabul testlerini geçemedi. Savunma Sanayi Müsteşarõ Murad Bayar’õn geçtiğimiz aylarda yaptõğõ açõklama şöyleydi: “Bize verdikleri takvim ağustos ayına kadar yeni motorlar ile ve sözleşme şartlarını tam karşılar bir ürünü ta- mamlayabilecekleri yönünde. Tes- limatlar 2+4+4 şeklinde olacaktı, o 2’yi teslim almadığımız için bir sonraki 4’ten bahsediyorum.” Bayar’õn bu beklentisine ve eylül ayõnda olmamõza karşõn Türkiye he- nüz Heronlarõ kullanabilir durumda değil. İHA’lara ilişkin iki projede zor- lanan Türkiye, sistemlerin daha ge- lişmiş versiyonlarõ olan “stratejik, ta- arruzi ve muharip İHA projeleri- ni de özgün ve yerli olanaklarla” ya- şama geçirmeyi planlõyor. Türkiye’nin İHA çõkmazõ MEB öğrenci ve velilere danõşacak MAHMUT LICALI ANKARA - Milli Eğitim Bakanlõğõ (MEB), ilk kez 2010 yõlõnda uygulanacak iki basamaklõ üniversiteye giriş sistemi hakkõndaki detaylarõ netleştirmek için öğ- renci ve velilere anket yapacak. Sonuçlara göre yeni sistemdeki sõnavlarõn hangi tarih- lerde nasõl yapõlacağõ belirlenecek. MEB, Türkiye genelindeki tüm okullarda yapmaya hazõrlandõğõ anket çalõşmasõyla 2010 yõlõnda uygulanacak üniversiteye giriş sistemi hakkõnda öğrencilerin beklentilerini belirleyecek. Öğrencilerin yanõ sõra velilere de uygulanmasõ hedeflenen anket çalõşma- sõyla yeni sistemde sõnavlarõn hangi tarihler- de, hangi aralõklarla ve nasõl gerçekleştirile- ceğine ilişkin öğrenci ve velilerin istekleri değerlendirilecek. Yeni sõnav sisteminin ilk basamağõ herkes için ortak olan Yükseköğre- time Geçiş Sõnavõ (YGS) ve Lisans Yerleş- tirme Sõnavlarõ’nõn (LYS) henüz belli olma- yan sõnav tarihleri de yine anketle, öğrenci ve velilere danõşõlarak belirlenecek. Ankette, LYS’de ayrõ günlerde yapõlmasõ planlanan “matematik-geometri, fen bilimleri, Türk- çe-Türkçe edebiyat, sosyal bilimler, ya- bancı dil” derslerinin sõnavlarõnõn aynõ gün- lerde mi, yoksa ayrõ ayrõ gün ve haftalarda yapõlmasõnõn mõ daha uygun olacağõ sorula- cak. Anketin Türkiye genelindeki tüm okul- larda yapõlmasõ hedefleniyor. YENİ SINAV SİSTEMİ YGS ile LYS ağõrlõklõ puanlarõn her biri, kendi içinde 100-500 arasõndaki puanlara dönüştürülecek. Ağõrlõklõ Ortaöğretim Başa- rõ Puanõ (AOBP) en büyüğü 500, en küçüğü 100 olacak şekilde hesaplanacak. YGS’den alõnan taban puan ile 4 yõllõk lisans prog- ramlarõna yerleştirilebilmek için girilmesi gereken LYS’ye hak kazanõlacak. YGS’de 40 Türkçe, 40 matematik, 40 sosyal bilim- ler, 40 fen bilimleri sorusu olmak üzere 160 soru sorulacak ve 160 dakika verilecek. Adaylar 17 farklõ puan türüne göre lisans ya da önlisans programlarõnõ tercih edebilecek. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dil Derne- ği’nce, 77. Dil Bayramõ nedeniyle Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilen kutlama etkinliklerin- de, Ergenekon davasõ kapsamõnda tutuklu bulunan gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a ve gazetemiz yazarõ Prof. Dr. Erdal Atabek’e onur ödülü verildi. Balbay’õn ödülünü alan kõzõ Yağmur Balbay dakikalarca ayakta alkõşlandõ. 77. Dil Bayramõ kutlamalarõ çerçevesinde, Dil Derneği dün çeşitli etkinlikler düzenledi. Dil Der- neği Yönetim Kurulu Başkanõ Sevgi Özel ve bera- berindeki heyet, ilk olarak dün Anõtkabir’i ziyaret etti. Akşam saatlerinde ise Çağdaş Sanatlar Merke- zi’nde derneğin ödül töreni gerçekleştirildi. Dil Derneği ile Aksoy ailesinin birlikte düzenlediği “Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü”, bu yõl Hoimar V.Ditfurth’un yapõtõnõ, Almancadan Türkçeye “Biz Bu Evrenin Çocukları” adõyla çe- viren Veysel Atayman’a verildi. Etkinlikte Musta- fa Balbay’a verilen onur ödülünü kõzõ Yağmur Balbay ve eşi Gülşah Balbay aldõ. Yağmur Bal- bay konuşmada, “Sevgili büyüklerim; ben Mus- tafa Balbay’ın kızıyım. İlkokul 3. sınıf öğrenci- siyim. Okula ilk başladığım yıllarda, okuma yazmayı babamın yazılarıyla öğrendim. En çok onun kelime oyunlarını sevdim. Türkçemi sev- dim. Şu an bu ödülü alması gereken cezaevinde. Onu çok özlüyorum. Ancak babama karşı duy- duğum gurur, özlemimden kat kat fazla” dedi. Yağmur Balbay’õn konuşmasõ sõrasõnda salondaki- lerin gözyaşlarõnõ tutamadõklarõ görüldü. Törende Mustafa Balbay’õn, Dil Derneği Başkanõ Sevgi Özel’e gönderdiği mektup da okundu. Haber Türk gazetesi yazarõ Bekir Coşkun, ödülünü alõrken, “Bence bu ödül bana verilmemeliydi. Fikret Bi- la’ya da verilmemeliydi. Bu ödülü Mustafa hak etti. Bugün her birimiz Mustafa Balbay olmak zorundayız. Birlik olmalıyız” diye konuştu. 77’nci Dil Bayramı’nda Mustafa Balbay’a onur ödülü ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ ANKETİ TAI’nõn projesi Türk İnsansõz Hava Aracõ uçuş testleri aşamasõna gelemezken İsrail’den alõnan iki adet Heron testleri geçemedi. Anlõk istihbaratta ABD’ye bağõmlõlõk bir iki yõl daha sürecek İstanbul Haber Servisi - İkinci Ergenekon da- vasõnda mahkeme heyeti, İstanbul’da Gazi Ma- hallesi’nde 12 Mart 1995 yõlõnda meydana gelen olaylarla ilgili olarak 15 Mart 1995 tarihinde İç- işleri Bakanlõğõ’na sunulduğu iddia edilen gizli raporun istenmesine karar verdi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi tarafõndan Silivri’de görülen İkinci Ergenekon davasõnda tu- tuklu yargõlanan yayõncõ Durmuş Ali Özoğlu, 24 Eylül tarihinde heyete bir dilekçe sundu. Özoğlu dilekçesinde, iddianamede sanõklarõn kurduğu öne sürülen hayali örgütün Gazi olaylarõnõn faili olduğunun öne sürüldüğünü anõmsatarak “Gazi olaylarının kim tarafından, nasıl başlatıldığı hususuyla olayların arkasında hangi gücün bulunduğu konusu İçişleri Bakanlığı’nın 15 Mart 1995 tarihinde Bakanlar Kurulu’na sun- muş olduğu gizli raporda hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklanmıştır” dedi. Özoğlu’nun talebini kabul eden mahkeme heyeti kararõnõ şöyle açõkladõ: “İstanbul Gazi olayla- rıyla ilgili olarak 15 Mart 1995 tarihinde İçiş- leri Bakanlığı tarafından Bakanlar Kurulu’na sunulduğu iddia edilen gizli raporun incelen- mek ve iade edilmek üzere gizlilik esasları da dikkate alınarak istenmesi için Türkiye Cum- huriyeti İçişleri Bakanlığı’na yazı yazılmasına oy birliği ile karar verildi.” İKİNCİ ERGENEKON DAVASI Gazi Mahallesi olaylarının gizli raporu istendi Dil Derneği’nce, 77. Dil Bayramı nedeniyle düzenlenen etkinlikte, tutuklu bulunan Ankara Temsilci- miz Balbay ayakta alkışlandı. Balbay’ın ödülünü kızı Yağmur Balbay aldı. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle