19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Vapur Sevgili, Perşembe akşamüstü 16.30 Adalar vapuruna binmek için Kabataş İskelesi’ne kalkıştan yirmi da- kika önce gittik. Çocukluğu ve ilk gençliği Kadıköy’de geçmiş, Şehir Hatları vapurlarının adabını bilen biri olarak, geminin yanında denizle en iç içe olan bölümde oturacaktık oturmasına da bir yanda hızlı poyraz, sütliman olan öbür yanda da güneş vardı. Çar- naçar üst katta, açık ön güverteyi yeğledik. İstanbul’un, öyle olmasa bile, sakinlerine eşsiz gelen sonbaharı sindire sindire gelmekteydi, bunaltıcı sıcaklar geçmişte kalmış, üşütmese bi- le arada ürperten bir poyraz, havanın pusu azal- dığından, daha net ve parlak renkli görüntüler ege- men olmuştu. Yerimize oturur oturmaz, elinde tep- sisiyle dolaşan çocuktan aldığımız çayları yu- dumluyorduk. Vapur birazdan kalkacak; gürültülü ve kalabalık kenti geride bırakarak bizi bir zamanlar topal mar- tıların, kendisine hişt hişt diye seslenen kuşların, börtü böceğin, yeşil doğanın, balıkçıların dostu mavi gözlü bir adamın, içinden nice öyküler, şi- irler, seviler çıkardığı Adalar’a doğru yollanacaktı. Ama önce Kadıköy’e uğrayacak, orada nere- deyse yarım yüzyıl önce sabahları iskelede 8.15 vapurunu bekleyen, teni güneş kokan kızı görür gibi olacaktım. Kız saçları önüne düşen ince hay- laz bir oğlanı bekler ve haylaz oğlan geç kaldığında bazen kızıp vapura tek başına biner, koşarak ge- len oğlan kalkan vapurun ardından çaresiz ba- kakalırdı. Bana göre İstanbul’u en güzel canlandıran Şe- hir Hatları vapurlarıdır. Dünyanın her yerinde tram- vay, metro, otobüs, araba gibi taşıt aracı var. Ama az kentte insanlar işlerine veya okullarına vapurla gidip gelirler. Birkaç ay önce, Sydney’de merkezden Para- mata’ya sefer yapan 16.00 vapuruna bindiğim- de, vapurla eve gidenlere rastladığımda, kendi- ni birden evinde hisseden insanların duygusunu yaşadım. Gariptir İstanbul’un vapurları; her birinin müş- terileri ayrıdır. Hatta aynı hattın değişik saatlerinin yolcuları- nın alışkanlıkları ve tavırları da değişiktir. İstanbul’un vapurlarını severim de, sonbahar- ları bende uzun yıllar üstümden atamadığım ka- rabasanlar yaratmıştır. Uzun, çok uzun, hatta bana ömür kadar uzun gelen (ömür gerçekte uzun mu ki) bir süre (ki as- lında topu topu ilkokul dahil on küsur sene sür- dü) bir sonbahar sabahı, yatılı okula dönmek üze- re, Kadıköy-Köprü seferini yapan vapura biner- ken noktalanırdı özgürlük günlerim. Sonbahar vapurlarını bu yüzden sevmem. Sonbahar vapurlarını sevmem değil de, sev- mezdim, demeliydim. Çünkü yatılı okul anıları ya- vaş yavaş uzaklaşıyor, artık her pazar akşamı ve her pazartesi sabahı ya da her sonbaharda ya- tılı okula gidecek olan çocukların kâbusunu da paylaşmıyorum. Okulun rüyalarımda kapladığı yer de azaldı. Bir süredir okulun ikizi olan hapishanelere de dü- şümde fazla düşmez oldum. Neredeyse o da unu- tuldu. Hayırdır inşallah! Neyse perşembe günü Kabataş’tan bindiğim Adalar vapurunda keyfim yerindeydi. Eski son- bahar vapuru kâbusları kaybolmuştu, eski alış- kanlıklar da... Nitekim vapurun adına da bak- mamıştım. Eskiden olsa, mutlaka bindiğim va- purun adına bakardım. Bana sanki bütün İstan- bullular bindikleri vapurun adını bilir gibi gelirdi. Neyse, perşembe günü hem vapurun hem de nice yıl sonra beni artık korkutmayan İstanbul son- baharının tadını çıkarıyor, iskeleye bağlı vapurdan, şehrin hayhuyunu seyrediyor, aziz dostum kap- tan ve yazar Oktay Sönmez’in Set Üstü’ndeki ya- zıhanesini bulmaya çalışıyordum. Birden içimi bir sıkıntı kapladı. Önce neden ol- duğunu anlayamadım. Sonra fark ettim, karşım- daki sıraya lacivert kazak, gri yelek ve etekli okul üniformalı kız öğrenci oturmuştu, herhalde okul- dan eve dönüyordu. 24 Eylül 2009 bu seneki öğretim yılının ilk gü- nüydü ve Kabataş’tan Adalar’a giden vapurda, nicedir unuttuğum okul üniformasıyla birlikte, ge- lip karşımdaki sıraya oturmuştu... [email protected] Ulucanlar katliamına protesto ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Ulucanlar Ce- zaevi’nde 26 Eylül 1999 ta- rihinde 10 tu- tuklunun ya- şamõnõ yitirdi- ği katliamõn 10. yõldönü- münde, demokratik kitle örgütleri katliamõ pro- testo etti, sorumlularõn bulunup cezalandõrõlma- sõnõ istedi. İnönü Parkõ’nda toplanan İHD, ÇHKM, BDSP, ESP, Alõnteri, DHF ve Gençlik Muhalefeti üyeleri, “Katliamõ unutmadõk, unut- turmayacağõz”, “Devrimci tutsaklar onurumuz- dur”, “Yaşasõn devrimci dayanõşma”, “Katiller bulunsun, hesap sorulsun” sloganlarõ attõ. Zere’ye özgürlük istediler ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Çukurova Üni- versitesi Balcalõ Hastanesi’ndeki mahkûm koğu- şunda kalan tutuklu kanser hastasõ Güler Zere’nin salõverilmesi için demokratik kitle örgütü üye ve temsilcileri bir kez daha eylem yaptõ. Halk Cephe- si, Temel Hak ve Özgürlükler Derneği ve İnsan Haklarõ Derneği üyeleriyle çeşitli sosyalist dergi okurlarõ Zere’nin serbest bõrakõlmasõ için İnönü Parkõ’nda toplandõ. Bir süre oturarak yaşanan du- yarsõzlõğõ protesto eden grup adõna konuşan Ser- kan Tatlõ, “Güler Zere’nin ölmesine izin vermeye- ceğiz. O serbest bõrakõlõncaya dek susmayacağõz. Her gün onun için alanlarda olacağõz” dedi. SAYFA 4 (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle