19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2009/ SAYI 1227 Fotoğraf: Uğur Demir ( , r jmnjşşsıSP"*^ "Panik"inizle yüzleşin Irfan Önürmen, Pi Artworks Galeri'deki sergisinde insanlan panilderi üzerine düşünmeye çağınyor. Malzemesi, gazete kâğıtları. Böylece gerçekliği yok eden medyanın panik duygusunu körüklediğine de işaret ediyor... ESRA AÇIKGOZ I şsizlik, yalnızlık, salgınlar... Bütün buıılar günümüzün en güçlü duygulanndan paniği daha da arttmyor. Irfan Önürmen, Pi Artworks Galeri'de izleyicileri işte bu duyguyla yüzleştiriyor. Kendinde bu gücü bulanlar sergiyi 31 Ekim'e kadar gezebilir. - Panik üzerine bir sergi açnıa fikri nereden çıkö? - Savaşlann kültürü yok edişini eleştiren projemden sonra panik psikolojisini konu edinen bir proje kendiliğinden geldi. Bu günümüz insanının, özellikle kent insanının duygusu. Bu sergide bürünlüğünü giderek yitiren toplumun yaşadığı paniği göstermek istedim. - Peki toplumda panik duygusunu en çok neler tetikliyor sizce? - Bıınlar günümüz yaşantı biçimiyle ilişkili ve çok çeşitli; stresli çahşma koşullan, gelecek kaygısı, çarpık insan ilişkileri, bireyin tüketime zorlanması, her şeye sahip olma arzusu, kariyer tutkusu, başansızhk, kimliksizleşme, yalnızlaşma... Buna düzensiz kentleşme, trafik, sağlıksız yaşanı koşullannı da eklcyebiliriz. Yanı başımızdaki savaş, hayatımızı tehdit eden olası salgınlar, felaket haberleri bile paniğimizi tetikleyebilir. İnsan kendini güvende hissetmeyince panik duygusu gelişebiliyor. Paniğe kapılmamak için kariyerinden, bir yerde bulunmaktan, parasını işletmekten, tatile çıkmaktan, bir şeyler yemekten, apartmanda , oturmaktan, uçağa binmekten vazgeçen insanlar var. Kent» ••*< yaşamında insanın paranoyak ya da panik belirtilcri göstermesi için koşullar şahane. - Neden malzeme olarak gazete kâğıdını seçtiniz? - Kavram oluştuğunda malzemesi de beraber gelir. Diğer yandan gazete bazı işlerimin içeriği ile iyi örtüşüyor. Hem geçmiş hem de gelecek ile ilgili projeksiyonlar oluşturabildiğim, katmanh kullanımından dolayı zaman kavramım da işin içine kattığım, hem de güncel ve sosyal imgeleri içinde bulduğum ortanı, gazete. Toplumu ve insanı izlediğim görsel olanaklar sunuyor. Bu imaj çöplüğünü seviyorum. Aynca bloklar haline getirerek üç boyutlu formlar verebildiğim, heykelsi işler yapabileceğim plastik bir malzeme. Gazete katmanlanrun altındakini merak ettiğim için üstünü kesebilir .ycni bir imgeye ulaşabilirim. Üzerini boyayabilir, kolajlar yapabilirim. - Sizce panik duygusunun tetiklenmesinde, medyanın nasıl bir rolü var? - Gazeteler ve televizyonlar üzerinden imgeler art arda ve üst üste aktıkça ve bu tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok olunca bireyin gerçeklik algısı dabulanıklaşmaya başlıyor. Bu imgeler bazen birbirinin içine giriyor ve diğerinin yerini tutuyor. Önemli olanı da seçemez hale geliyoruz. Gazetede gördüğümüz ya da ekrandan akan haber ve imajlarin doğruluğu ve gerçekliği konusunda kuşkulanmız var. Gerçek ve düzmece artık aynılaşmış bizim için. Sürekli yönlendirilen birey kendini doğru konumlandıramaz. Dün doğru bildiğinin bugün yanlış olduğunu okuduğunda panik için zemin hazırlanmış demektir... SEVGÎSÎZKALMAK - Sjzin paniğiniz ne? - Ben de herkes gibi maskelediğim ve ara sıra su yüzüne çıkan panik anlan yaşanm. ömeğin büyük bir binada yalnız kalmak fikri bile hoşuma gitmez. En çok yakımmda bir silahın varhğını anlarsam huzursuzluğum başlar. Ama asıl paniğim sevgisiz kalmaktır. - Panik, Arşiv adnu verdiğiniz serilerin sonuncusu. Neyin "Arşiv"ini tutuyorsunuz? - Sadece adı "Arşiv". Kendi içinde bir yöntemi olsa da bu arşivin sosyolojik anlamda bilimsel bir değeri yok. Bunlar bir ressamın sezgileriyle kesilmiş, insana, topluma, sosyal olaylara ait imajlar. Bu görsel malzemeleri önceleri resimlerimde kullamrken sonralan oluşturduklan hacimden ve içerdikleri kavramlardan dolayı projelerimin esasını oluşturdular. Bir proje gibi elimin ••>«••«*«*< altında duran bu materyalden bazı düzenlemeler, üretimler çıkarmaya başladım. "Arşiv 1-Yurttan Sesler", "Arşiv2-ölüm=ölüm", "Arşiv3- Aileye Mahsustur", "Arşiv 4-Terör Fabrikası", "Arşiv5- Yeni Bağdat Müzesi" ve "Arşiv6-Panik" adlı düzenlemelerim oluşturduğum arşivin içinden çıktı. - Bu sezgüerle oluşturulan çalışmalannız nasıl bir inaaniiV tablosu çiziyor? Ben çıkanmlanmı yapıt olarak ortaya koyduğumu düşünüyorum... Yapıt kendi kavramını oluşturuyor ve çoğaltıyorsa iyi iş yaptım derim. Yapıt cümlesini bir türlü kuramıyorsa oturur yeniden çahşınm. Arşiv işlerimde yapmak istediğim gazetede gördüğümüz ve televizyonda izlediğimiz kolaj yığını halindeki imajları deşifre etmek. Bizimle bağlantılı ama bire bir tanık olmadığımız olaylarla ilgili yeni bir okuma önerisi. Belki de gazetedeki imgeler arasında var olan ve kendini hemen okutmayan asıl hikâyeyi kendimce kurgulama isteği. • PAZAR SÖYLEŞİLERİ Cübbeli Ahmet'ten kubbeli liseye... ATAOL BEHRAMOĞLU Cübbeli Ahmet Hoca 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında "Mevlam zina yuvalarını vurdu" sözleri ile ülke gündemine düşmüştü. Arada bir unutulur gibi olduğunda yeniden gündem oluşturmayı başarıyor. Bir ara "jetski"siyle gündeme girdi. Benim izleyebildiğim kadanyla son çıkışlanndan biri de yüzmenin "sünnet" oluşuyla ilgiliydi. Meğer Hazreti Muhammet, Hazreti Ebubekir'le birlikte havuzda yüzme yarışı yaparlarmış. Islam peygamberinin yüzmeyi çocukluğunda Medine'de öğrendiği bilgisi konuyla ilgili kaynaklarda yer alıyor. Hadislerde de peygamberin yine bu konuyla ilgili tavsiyeleri olduğu biliniyor. Cübbeli Hoca bu bilgileri Beykoz'daki villasının havuzunda yüzerken gündeme getirdi. Cübbelinin açıklamalarından sonra haşema ve kispet (ya da şalvar) benzeri deniz donlarına talepte bir patlama olmuş mudur bilmiyorum. Fakat araştırılmaya değer. Cübbeli kendi uzmanlık alanında, örneğin "burjuva" Adnan Hoca'yla karşılaştınldığında, daha çok "halk"ı temsil ediyor... Espriden yoksun görünümlü, şık ve kasıntılı Adnan (Oktar) Hoca'dan farklı olarak Cübbeli'de belli ki bir mizah yeteneği var. Nitekim bu yıl temmuz ayında Haber Türk'te Fatih Altaylı'yla çıktığı program sonrasında programa gelen sayısız mesajlardan birinde "modern Nasrettin Hoca" olarak değerlendirilmiş. Bu benzetme Nasrettin Hoca'mıza hakaret midir iltifat mıdır ayrı konu, fakat Cübbeli Hoca'nın hiç değilse komiklikte yetenek sahibi olduğu açık. Adnan Hoca-Cübbeli Ahmet Hoca karşılaştırmasinı da durup duruken yapmadım. Adnan Hoca "mehdilik" iddiasında imiş. Cübbeli bunu eleştiriyor ve yine hadis vb. bilgilere dayanarak "mehdi"nin üç yüz yıldan önce gelemeyeceğini bildiriyor. Cübbeli'den açmışken, sürdürelim. Müminlere yönelik eleştirilerinden biri, bunlardan bazılarının namaz sırasında cep telefonlannı açık tutmalan ya da kapatmayı unutmaları. Internetteki videolarından birinde "şarkı" eşiliğinde namaz kılınamıyacağını ikna edici biçimde, ulemaca açıklıyor. Barbi bebeklerden tahrik olduğunu ise zatflh biliyorlız. Bu konuda şöyle konuşuyor: "Bu bebek filan değil, karının minyatür hali. İnsanlan tahrik ediyor." Neyse ki HaberTürk'teki programda, barbilerin dışında kalan "bebeğin caiz" olduğunu eklemeyi ihmal etmiyor. Sözünü ettiğim TV programında Cübbeli Hoca belli ki reyting rekorları kırmış. Gelen övgü ve hayranlık mesajlarını intemetten indirmeye kalksam sayfalar tutar. Cübbeli Hoca, sanırım uyak çağrışımı ile, bana "kubbeli lise"yi anımsattı. Ya da, galiba daha doğrusu, kubbelli lise üstüne bir şey yazmayı tasariarken yine uyak çağrışımıyla cübbeliyi anımsadım. Kubbeli lise de ne imiş derseniz, 10 Ağustos tarihli Cumhuriyet'teki Eskişehir kaynaklı haber dikkatli okurun gözünden kaçmamış olmalıdır. *Kesip bir kenarda sakladığım habere göre, AKP Eskişehir eski milletvekili Fahri Keskin adlı kişi, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinde kubbeli bir lise binası yaptırmaya başlamış. Eskişehir Milli Eğitim ll Müdürü Ibrahim Ceylan beyefendi de, bu tür mimariye alışılması gerektiğini buyurmuş. Haberde, üzerindeki kubbe ile eğitim kurumundan çok camiye benzeyen binanın fotoğrafı da bulunuyor. Ne hikmetse bina yapımı henüz sürmekte iken kubbe tamamlanmış bile. AKP'Iİ eski milletvekiline de, Milli Eğitim ll Müdürü'ne söyleyecek bir sözümüz olamaz. Bütün bunlara gerçekten de alışmamız gerekiyor. Cübbeli Ahmet Hocaların Türkiye'sine yakışacak olan kubbeli liselerdir. • [email protected] • TARIHTE BU HAFTA 27 Eylül 1902: Yıllarca yurtdışında konserler veren Avustralyalı ünlü soprano "Dame" Nellie Melba konser vermek üzere ülkesine döndü. Dönemin ünlü seslerinden Melba'nın ismi ona hayran ünlü Fransız Şef Auguste Escoffier'nin yaptığı "Peş Melba" tatlısı ve "tost Melba" sayesinde farklı bir alanda da olsa hâlâ yaşıyor. 1940: II. Dünya Savaşı sırasında Japonya, Almanya ve Italya'nın askeri paktına katıldı. 1995: Genelev sahibi ve yıllarca vergi rekortmeni olan Matild Manukyan'ın otomobilinde meydana gelen patlama sonucu Manukyan ağır yaralandı, şoförü ise hayatını kaybetti. 2000: Sydney Olimpiyatlarında 85 kilo güreşçisi Hamza Yerlikaya altın madalya kazandı. 28 Eylül 1946: SSCB, Türkiye ile birlikte Istanbul ve Çanakkale Boğazlarını koruma isteği mesajını iletti. 1982: "Banker Kastelli" adıyla tanınan Abidin Cevher özden Tunus'ta yakalanarak Türkiye'ye getirildi ve tutuklandı. 1984: Son Posta, Yeni Sabah, Cumhuriyet gibi birçok gazetede yazıişleri müdürlüğü ve başyazarhk yapan üç dönem Demokrat Parti'den milletvekili seçilmiş Cihat Baban geçirdiği kalp krizi sonucu hayata veda etti. 29 Eylül 1911: Italya Osmanlı Devleti'ne ültimatom vererek Trablusgarp'ın kendilerine bırakılmasını istedi. Böylece Trablusgarp Savaşı başladı. 1929: Muhsin Ertuğrul'un yönettiği "Ankara Postası" filminin ilk gösterimi Istanbul'da yapıldı. 1984: Yönetmen Atıf Yılmaz (sağda), "Bir Yudum Sevgi" adlı filmiyle "Altın Portakal" ödülünü aldı. 30 Eylül 1921: Asker ve siyasetçi Rauf Orbay sürgüne yollandığı Malta Adası'ndan serbest bırakıldı. 1955: Sinema tarihinin "asi çocuğu" Amerikalı ünlü Oyuncu James Dean (sağda) 25 yaşındayken geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. 1956: Asıl adı "Ayşe Leyla Çeyrekgil" olan ünlü soprano Leyla Gencer, San Francisco'daki "San Francesca da Rimini Operası"nda son anda oynayamayacağını bildiren ünlü Soprano Renata Tebaldi'nin yerine başrolü seslendirdi. 1 Eklm 1936: Faşist General Francisco Franco Ispanya devlet başkanı oldu. 1938: Ünlü yönetmen Tunç Başaran doğdu. 1940: 20. Yüzyılın en büyük kuramsal fizikçilerinden Albert Einstein Alman vatandaşlığından Amerikan vatandaşlığına geçti. 1973: Ünlü sporcu Cemal Kamacı AN Sami Yen Stadı'nda düzenlenen maçta Avrupa şampiyonu Roger Zami'yi yenerek bu unvanı ele geçirdi. 1977: Asıl adı "Edison Arantes do Nascimento" olan Brezilyalı efsanevi futbolcu Pele (altta sağda) futbolu bıraktı. 2 Eklm 1935: Benito Mussolini liderliğindeki Italya Etiyopya'yı işgal etti. 1973: "Uçan Finli" olarak tanınan Finlandiyalı uzun mesafe koşucusu Paavo Nurmi hayata veda etti. 3 Eklm 1906: "S.O.S" uluslararası imdat sinyali olarak kabul edildi. 1926: Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk heykeli Istanbul Sarayburnu Parkı'nda törenle açıldı. 1932: Irak, Ingiliz mandasından kurtuldu. Hazııiayan: AÜ SELİM EMEÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle