23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 EYLÜL 2009 / SAYI 1227 Erkekler kadmlar kadar dürüst değil NTV'nin genel yayın yönetmeni Ömer Özgüner, ilk kitabı 'Başkasını Seviyorum' ile erkek dünyasını buluşturuyor okuyucuyla. Hem de kendi deyimiyle "günümüz erkeklerinin dünyasını.* Kitap, aldatan, aldanan, korkan ama kendi mutsuzluğuna çıkış arayan erkeklerin geçmişten taşıdıkları travmalan da aktanyor. ZUHAL AYTOLUN B aşkasını seviyorum. Bir romanın giriş cümlesi bu. NTV'nin genel yayın yönetmeni Ömer Özgüner'in ilk kitabının adı aynı zamanda. Özgüner, kitabıyla yoksunluklar, kendini ifade edemeyişler ve bastınlmışhklann ışığında kadın ve erkek ilişkilerine bir bakış atıyor. Bir aşk kitabı olarak algılansa da aslında kendi kuşağını tarif ediyor Özgüner. özellikle de bu kuşağın yoksunluklarıyla büyümüş bir erkek topluluğunun günümüze taşıdığı travmalan anlatıyor. Aşk, aldatma, terk Aldatma bir savunma refleksi - Kitap pek çok anlamda algılan kınyor. Kadın da aldaüyor. Erkek kaybetmekten, terk etmekten ve terk edilmekten korkuyor. - O korku çok önemli. Bahane yaratmak ya da onu meşrulaştırmak için değil ama bazı ihanetlerin o korku yüzünden, bir tür savunma refleksi gibi geliştiğine inanıyorum. Bahsettiğim erkek tipi bir kadın tedrisatından geçiyor ve "biri" oluyor. Daha önce yaşadığı ilişkiler daha sonraki ilişkilerini yaşayabilmesi için bir adam yaratıyor. O erkek modeli sanıldığı kadar kuvvetli değil. Tam tersine birtakım kaygılan ve korkulan olan, bir gün gelip rencide olmamak için kendini korumaya almaya çahşan erkekler bunlar. - "Erkekler kadınlann günahlanyla büyür" der kimileri. Siz de mi böyle düşünüyorsunuz? - Bence her iki cins içinde öyle. Ama özellikle erkekler kendilerini çıplaklaştırdıkça başka bir erkek tipi ortaya çıkıyor. Kitabımdaki Yavuz karakteri öyle aslında. Korkan, ama piyasadaki timsah kılıklı erkeklerden değil, tam tersine kendini aşmaya çahşan bir karakter. - Günümüz erkekleri yeterince çıplak mı peki? - Kişiye göre değişiyor. Günümüzde hâlâ "Eşimde gözü var mıdır acaba" diye cinayet işleyenler var Türkiye'de. Bu durumu anlamaya çalışıp kendisiyle hesaplaşanlar da var, yaşamını aynı psikolojiyle sürdürenler de. Az önce bahsettiğim türdeki erkekler çoğaldı. Bu akım giderek erkeklerin kendisini anlatması sürecine giriyor. O yüzden bir erkek romanı olmasını istedim. i etme ve terk edilme korkusu gibi pek çok şeyi aynı düzlemde sorgulamaya alan erkekleri, bir kez daha sorguluyor. Bir anlamda kendisiyle yüzleştiriyor erkekleri. Buna karşın kitapta kadınlann yaşadıklan silik ve belirsiz. Yapmak istediği de buymuş özgüner'in: "Bir yakınımı kaybettiğimde gazetedeki ölüm ilanlanna bakmıştım. 'Bak, başkalan da ölüyor ve birileri bununla baş edebiliyor' diye. Bu kitap da 'bak senin yaşadıklannı başkalan da yaşıyor, yalnız değilsin'i anlatıyor. Ama erkekler açısmdan." özgüner'in içinde kalan tek bir şey var. O da gençlik yıllannda üzerinde hissettiği bastınlmışlık. Bir kitaba ulaşmanın dahi zor olduğu bu dönemde, kitap yazabilmek ve kendini yazıyla ifade edebilmenin eksikliğini yaşamış. "Keşke daha önce yazabilseydim" diyor. Hatta bu, onun ifadesiyle "belli bir kuşak için ciddi bir travma." Şimdilerdeyse ikinci kitabını yazmaya başlanıış bile. Bu kitapta da zor ve karanlık bir erkek tipiyle tanıştıracak okuru. - NTV'nin genel yayın yönetmeni neden kadın erkek ilişkileri üzerine bir kitap yazar? - Bu bir kurgu roman. Doktor da olabilirdim, avukat da. Evet, pek çok mücadelenin sert yaşandığı bir alanda çalışıyorum. Ama bunlan yazmak gelmedi içimden. Tam tersine dünya ve Türkiye böyle zor bir zamandan geçiyorken, içimden gelenleri yazmak istedim. Basit bir aşk hikâyesi vardı kafamda. O hikâye sonra buna evrildi. Ben de titrimi çok düşünmedim doğrusu yazarken. - Peki içinizde biriken neydi de bu roman çıktı ortaya? - Çevremde benzer olaylan çok görmeye başladım. Bir istatistiğim yok ama ilişkilerde aldatmanın, mutsuzluğun, tatminsizliğin doruğa ulaştığı bir kuşak görüyorum. Sadece kuşak da değil; bir insan topluluğu. Erkeklerde çok daha baskın bir durum bu. Çok anlatmıyorlar belki ama öyle. Türkiye'de mutsuz bir • erkek topluluğu var. -Yakadınlar? - Kadmlar da mutsuz ama erkeklerde bir doyumsuzluk var.. Gençliklerini çok iyi yaşayamamış bir grup insan geçiyor aklımdan. 80-85 yıllannda genç olan bir kuşaktık biz. O sıralarda hayatta en dinamik dönemleri yaşayan insanlar çok şeyden azat edildiler. Büyük bir yoksunluk vardı Türkiye'de. Bu yoksunluk da her şeye yansıdı. Kitaba ulaşmak zordu. Düşünün yani, oy bile veremedi insanlar bir dönem. Her şey susturulmuştu. Düşününce gri bir tablo oluşuyor gözümde. Pastane köşelerinde yaşanmayan aşk ve cinsellik de buna dahil. Bu insanların çoğu hayatta bir pozisyon kazandılar. Bu sefer de elde ettikleriyle mutlu olamaz hale geldiler. - Üzerinden çok fazla yıl geçmiş gibi... - Anlatınca 100 yıl önce olmuş gibi geliyor ama değil. Eskiden kuşak aralan genişti, şimdi daraldı. Günümüzde insanlar gelecekten umutlu. Geçmişi ise özlemle anıyorlar. Ama bugününde mutsuz. Dünya felsefesi de bununla uğraşıyor; anı yaşayamama. Benim anlattığım erkek tipi, aslında bu mutsuzluğunu sorguluyor. Neden mutlu olamadığını anlamaya çalışıyor. Böyle bir jenerasyon var elimizde. - Kadın erkek ilişkileri hafife almır her zaman. O kadar basit midir her şey? - Kadm erkek ilişkileri başlı başına bir sorun. Tükenmeye ve mutsuzluğa doğru kaçmılmaz bir çember var. Anne babalanmız ya da "Ben hep mutlu aşklar yaşadım" diyen Hıncal Uluç hariç, çok kişi için mutsuzluk ilişkinin içinde yaşayan bir duygu. Bağımsız değil. Onun bir organizması. Mükemmel bir ilişkiden ziyade bu ilişkilerin karmaşıklığmın altını çizmek istiyorum. Bunun formülü, reçetesi gerçekten bende yok. O aşk doktoru Mehmet Coşkundeniz'in işi. • Özgüner: Erkek zor terk eder - Bu kitabın ne kadan sizin hayatınız? Benden de izler taşıyor, arkadaşlannıdan da, gözlemlediğim kişilerden de. Yaşananlar kurgu ama duygular itibanyla ben vanm o kitapta. Diğer türlü otobiyografi olurdu. Olaylara verdiği reaksiyonlar, bıraktığı izler, ruhsal sakatlanmalar açısından çok bcnzcdiğim ve bunlarda da samimi davrandığım için bir çıplaklık var. - Aldanldığınız ya da aldattığınız oldu mu? - Yani... Hepimizin başına gelen şeyler geldi. - Kitapta evli erkekleri, yıpranmış, göbeklenmiş, tek derdi fatura olan olarak tasvir etmişsiniz. Siz de evlisiniz. Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz? - Mutlu bir evliliğim var benim. Yazdığımda evli değildim. 2-3 ay önce evlendim. Ama uzun yıllar evliliğe bakışım bu yöndeydi. Duygulann zamana, mekâna, kişilere bağlı olarak değiştiğini düşünüyorum. Belli bir sistem içinde kalmış evlilik tarzlan, facebook'ta karşılaştığım insanlar gibi. Bu biraz da bizim kuşak 1a ilgili sanınm. Ben de geç evlendim. - Peki bu bahsi geçen erkeklerin sayısı çok mu artb? - Arttı tabii. Ama bu kitap ne kadarhk bir kesimi ifade ediyor, bu tip erkekler coğrafı olarak nerelerde yoğunlaşıyor, bilemem. Artık erkeklerde bir arayış vc sorgulama var. Kimi keman çalıyor, kimi dağ yürüyüşlerine gidiyor. Kimi de o sıkışmışlık içinde bireysel bir çatışmaya gidiyor. Romanımdaki de bu çağın insanı. Modern sıkışmışlığın ve çıkmazın ortasında kendi mutsuzluğuna bir yol anyor. Erkekler, kadınlar kadar radikal değil çünkü. Kadınlar dürüst ve net. Başkasına âşık olduysa kocasına "Seni bir arkadaşım olarak görüyorum" diyebiliyor. Erkek ise eşi varken sevgilisiyle de devam edebiliyor. Erkek, zor terk edendir sanılanın aksine. • PAZARIN PENCERESİNDEN Türk açılımı ne zaman? SELÇUK EREZ Okullarda Kaşgarlı Mahmud'u bize niçin tanıttılar? Divan-ı Lügat-it Türk'ün yazarı olduğu için. Kaşgarlı, bu yapıtında "Türk dilini öğrenmenin çok gerekli olduğunu" savunmuştur. Prof. llhan Arsel'e göre o, bu önerisini bir hadis'e dayandırarak savunmuştur, bir de akla. Şöyle demiştir: "Bu hadis doğru ise... Türk dilini öğrenmek çok gerekli bir iş olur; değilse, akıl bunu böyle emreder!" Kaşgarlı, 1072'de Türk'ü Türk yapan, Türk'e kimlik kazandıran en önemli öğenin Türk dili olduğunun farkındadır. Onu ulusal kimlik üstünde durmaya yönelten neydi? Arap komutanı Kuteybe'nin Buhara ile Semerkand'ı ele geçirdiği (705- 715) tarihten bu yana Arap kültür ve harsının, Türk kimliğini tahdit etmesiydi. Kaşgarlı'dan bu yana kaç yüzyıl geçti... Bu tehdit ortadan kalktı mı? Bu sorunun cevabı, "evet" değildir: Orhan Veli, 1950'de ezanın Türkçe okunmasına son verilip Arapça okunmaya başlanmasının bir din sorunu değil, bir ulusal kimliğin ezdirilmesi sorunu olduğunu anlayanlardan biriydi: Yaprak dergisinde "bu gidişle milli heyecanın yerini dini heyecanın alacağını" vurgulayan bir yazısı yayımlanmıştı. Dil, kimlikleri, harsı belirleyen en önemli öğedir. Bunu günümüzde "Kürt açılımı" konusu irdelendiğinde bir kez daha kavrıyoruz: Eski TİP milletvekili Dr. Tarık Ziya Ekinci, bir yazısında, "Anadilim Kürtçe ama okuma imkânım olmadığından ben bir Kürtçe makale okumakta zorluk çekiyorum" demiştir. Kürt vatandaşlarımızın çoğunun en başat dileği, anadillerini gönüllerince kullanmak, o dilde şarkı söylemek, şarkı dinlemektir: Bu ülkede yıllarca bastırılmış, reddedilmiş olan, konuşanların kovuşturmaya uğradığı bir dönemin yaşandığı dillerinin varlığının kabul edilmesidir. Haklılar mı? Evet! Şimdi bu ülkede yaşayan Kürtlerin kendi dillerinde söylenen şarkıları, şiirleri dinlemelerini nihayet demokrasiye, insan haklarına, Birleşmiş Milletler ve Avrupa normlarına uygun buluyoruz. Bu güzel bir şey! Peki, şimdi soralım: - Kaç yıl sonra sıra, "Türk açılımı"na gelecek? Ben, ezanı ne zaman kendi güzel dilimde dinleyeceğim? Tanrı'ya anadilimde bir dilekçe gönderdiğimde bunun kabul edilmeyeceği safsatasının bu ülkede sona erdiğini ben ne zaman göreceğim? • erezsOsuperonline.com Imtiyaz Sahlbl: Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Genel Yayın Yönetmeni: Ibrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür Miyase llknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Idare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/lstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörterl: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554-555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri / Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / Istanbul Cumhuriyet gazetesinln parasız pazar ekidlr. Yerel sUreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle