20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhurlyet HAFTA Erzurum'dayız. Esef Pilsen'in Birleşmiş Milletler ve Turizm Bakanlığı ile sürdürdüğü Doğu Anadolu Turizmini Geliştirme Projesi rppA (DATUR) için geldik bu şehre. Rehberimiz, proje koordinatörü A Ç I K G Ö Z Egemen Çakır karşılıyor bizi. Kayalann arasına gizlenmiş yeşil vadilerdeki köyleri o gezdiriyor. Sadece birkaç insana para yardımı yapıp hayata katan bir proje değil bu, aksine halkı kendi koşullanyla ekonomiye katabilmeyi amaçlıyor. Turizme uygun bir yerde evi mi var? Odaya iki yatak at, mutfağa bir masa, evde pişen geleneksel yemeklerin sunumunu biraz daha renklendir. lşte sana bir ev pansiyonu! Evimde yabancı ağırlayamam diyenlere de alternatifler sunuluyor. Bağından toplayıp kuruttuğu dutlan, piyasaya sunmak ya da seramik atölyesinde hediyelik eşya yapmak gibi. Şimdiden 20 kadın seracılık, pansiyonculuk gibi işkollanna ginniş. Kimi ilk defa kendi parasını kazanıyor. Her şeyi daha iyi anlamanız için proje koordinatörü Egemen Çakır'a söz hakkı verelim... Bir orman mühendisi Çakır. Kırsal kalkınma konusundaki merakı onu önce ÇEKÜL, sonra da TEMA'da çalışnıaya götürmüş. 2008'de de DATUR'a katılıp Erzurum'a gelmiş. "Aşığım" diyecek kadar seviyor bölgeyi. Proje için buranın seçilme sebebini, Doğu Anadolu'da turizm potansiyeli olup da turizm olmayan bir yer olmasına bağlıyor. Proje için Dünya Turizm örgütü, turizm raporu hazırlamış. lşe, olmayan tanıtım materyalleri oluşturulmakla başlanmış, kiliselerin, manastırlann, yürüyüş güzergahlanmn broşürleri hazırlanmış. "Hangi noktaya nereden sapılır belli değildi, yapıldı" diyor Çakır, "Yeni sivil toplum »rgütlerinin kurulması için çalıştık. Yöre halkının ihtiyaçlarına yönelik eğitimler verdik; kapasite geliştirme, girişimcüik, AB'ye projeler yazma... Ev pansiyonculuğu da önerdiğimiz faaliyetlerden". Erzurum gibisi olmadığından... Bu kolay olmamış tabii, bunun için önce evin "kutsal" olduğu algısını kırıp bazı şeylerin paylaştıkça güzel olduğunu anlatması gerekmiş. Bir otobüs dolusu insanla Kapadokya, Antakya, Kaş, Fethiye, Aydar'ı dolanarak turizm aktiviteleri ve insanlann çalışmalan gösterilmiş. "Baktılar ki, hiçbir eksiğimiz yok, biz kimseye eviniz harika pansiyon olur demediğimiz halde, kendileri başladılar. İlk misafırler 2008'de ağırlandı. tnsanları kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya yönlendirdik. Bu sene ilk defa bir hibe programıyla malzeme desteği verdik" diyor. Uzundere'de ve Yusufeli'nde 19 ev pansiyonu var, giderek artıyor. Neziha ve Rıza Özsoy'un pansiyonu bunlardan biri. Bizi yöreye özgü ev yemekleriyle donatılmış bir masayla karşılıyor 56 yaşındaki, emeldröğretrnen Neziha Özsoy. Eşi 68'inde, eski denizci; 20 yıl dünyayı gezmiş arna, "Erzurum gibisi olmadığından" dönmüş. Evlerini pansiyona çevirmeye, turizm yapılan bölgeleri gezince karar vermişler. Bunca yıl çalışıp emekli olduktan sonra böyle zahmetli bir işe niye mi girişmişler? Yanıt Neziha özsoy'dan: "Yorulduğurauz oluyor, ancak aldığımız tatmin buna değer. Emeklilikle birlikte karamsar olmuştum. Neredeyse konuşmayı unutmuştum. Harekete geçirdi beni, hayata bağlandım yeniden. Değişik insanlarla tanışmak çok hoşumuza gitti." tlk misafırlerini çok iyi hatırhyor Özsoy, "internetin mucidi Prof. Leonard Kleinrock'tu. Kiııı olduğunu bilmiyorduk, ancak ilk olduğu için heyecanlıydık, tanışınca daha da heyecanlandık" diyor. Ingiltere'den, trlanda'dan, Israil'den, Amerika'dan, Kıbns'tan gelenler olmuş, Ankara'dan, îzmir'den, Rize'den, Yusufeli'nden, Erzurum'dan da... "Gemilerde öğrendiğim tarzanca Ingilizce'mle iletişinı kuruyorum" diyor Rıza özsoy. Gerektiğinde komşunun kızını yardıma çağınyor, böylece başkalanna da bir kazanç kapısı aralıyorlar. "Bir aile ortamı oluyor" diyor Neziha Özsoy, "Bir misafirimiz, ne garip, sanki amcamın, dayımın evine ziyarete gelmişim gibi hissettim kendimi, dedi. Ben de öyle hissediyorum kalanlar için". Balık tutmayı öğretiyorlar Proje sayesinde 100 kişiye kazanç kapısı açılmış, ailelerini de katınca 400'ü buluyor bu rakam. "Meyvesini, yoğurdunu satan, katır hizmeti veren 3-4 bin ldşiyi de unutmayabm. Turizm, 28- 29 sektörün bir anda hareketlenmesini sağlayan bir fabrika gibi çaüşıyor" diyor Çakır. Bölgenin potansiyeli iş adamlannca da keşfedilmiş, otel projeleri sırada. Hedeflerden biri de, bölgede yoğun yetiştirilen meyve ve kuru sebzeyi değerlendirmek. Uzundere Kadm Emeğini Değerlendirme Derneği'ni (USKADER) kurma nedenleri de bu. USKADER Başkanı, Firdevs Kurt 34 yaşında. Kütahya'da hazır giyim okumuş, şimdi açıköğretim işletme bölümü üçüncü sınıf öğrencisi. Onun için projeyi çekici kılan, sadece kendi için değil, memleketi ve buradaki kadınlar için de bir şeyler yapma şansı yakalaması. Uzundere'den aynlıp iki tarafı kayalarla çevrili, Tortum gölünün yanı başında aktığı yoldan ilerliyoruz. Kılıçkaya'da, emekli öğretmen Zeliha Yıkıcı ve ailesinin sofrasındayız. Yıkıcı aynı zamanda Kılıçkaya Kültür Turizm ve Kalkındırma Derneği'nin başkanı. DATUR'un eğitimlerinden onlar da nasiplenmiş. Bölge yapısma uygun geliştirilen Amberevleri pansiyonu bunun ürünü. "Bilinmediği ve kalacak yer olmadığı için turistlerin uğramadığı bölgelere artık gelenler var, kalıyorlar" diyerek anlatıyor projenin sağladığı değişimi Çakır, "insanlar turizmin kazanç kapısı olduğunu gördüler. En büyük hedefimiz buydu. Artık biz olmasak da proje burada kendi ayaklan üzerinde devam edebilir." Çakır'm hedefi projeyi yeni bölgelere taşımak. Eğer, sponsor kabul ederse, Ardahan, Oluk, Şavşat gibi hiç turizm girmeyen yerleri düşünüyor. Kısacası DATUR'la insanlara balık verilmiyor, balık tutmak öğretiliyor... Fotoğraf: VEDAT ARIK 26 EYLÜL 2009 CUMARTESİ 3 [email protected] Erzurum'da kadınlar konuşacakPansiyonculuk, seracılık, seramikçilik... Erzurumlu kadınların bugünlerde çok işi var. Kendi paralarını kazanmayı öğreniyorlar. Efes Pilsen'in Birleşmiş Milletler ve Turizm Bakanlığı ile yaptığı Doğu Anadolu Turizmini Geliştirme Projesi, yöre halkına ellerindeki imkânları değerlendirmeyi öğreterek, geçimlerine destek sağlıyor. t-*mıı>ltııi Rıza Özsoy ve Neziha özsoy Uzundere'de pansiyon Işletlyor. Evlerini pansiyona çevirmeye turizm yapılan bölgeleri gezince karar vermişler. Firdevs Kurt Uzundere Kadın Emeğini Değerlendirme Derneği Başkanı. Sadece kendi için değil bölgedeki kadınlar için de çalışıyor. Zeliha Yıkıcı'nın, bölgenin yapısma uygun geliştirilen Amberevleri pansiyonu var. u'nun cicekleriSeracı kızlar... Erzurum'da DATUR'u bilen herkesin ağzında onlar var: "Bizlm buralarda da seracı kızlar olsun". Aslında hikayeleri DATUR'dan önce başlıyor. Kaymakamlığa ait atıl sera, AB projesiyle, 2005'te yörenln 20 kadının elinde yeniden hayat bulmuş. Ancak zamanla azalmışlar, şimdi üç kişiler. Fatma Canbaş bunlardan biri. "Toprak gönül Işidlr" diyor. Sabah altıda güne başlayıp, yarım saat yürüyerek yokuşun başındaki seraya ulaşıyor. Öğle yemeğini ayaküstü atıştırmaya alışmış. Akşam dokuzda paydos ettiğinde de gün onun için bltmiyor, yaşlanan anne-babasının bakımına da o yetlşiyor, temizlik, yemek... Kendini seyir halindeki araçlara benzetiyor Canbaş, "A'dan Z'ye her şey insan gücüyle oluyor burada, koşturup duruyoruz" diyor. Bundan şikayeti yok da, şu doğanın sürprizleri olmasa... "Aldığımızı seraya yatırıyoruz. Bu sene, kar sağlayacaktık, sel yüzünden olmadı. Seneye inşallah"... Diğer bir zorluk da, pazarlama. Valiyle, kaymakamla diyalogları iyi, ancak belediyelerin verdikleri sözleri tutmaması onları zor duruma düşürüyor. Yine de buyıl 150binliküretim yapmayı başarmışlar. "On yıl önce hayatım böyle değildi" diyor, "Babam benl okutmadığı, hayata sokmadığı İçin plşman oldu. Ancak kendi başıma glriyorum lşte hayata". Sadece kendininkini değil, başka kadınların hayatım da değiştirmek için uğraşıyor, istihdam sağlıyor: "Normalde kadınların İstihdam alanı yok burada. Içlnde azlm olduğu halde baskılardan dolayı nadasa bırakılmış öyle çok kadın var ki..." Hedefi büyük Canbaş'ın; önce Doğu'nun sonra da Rusya'nın çiçeğini karşılayacak üretimi yapacağını anlatıyor, kararlı ve mahcup birsesle... İtalya'dan Erzurum'a Maria ve Max Zavelli'ye Uzundere'den Sapaca köyüne giderken rastlıyoruz. Eski köy evini dolaşıyorlar, şaşkınlık ve ilgiyle. Onları İtalya'dan Erzurum'a getiren neden anlama isteği. İlk defa 1989'da Istanbul'u gezdiklerinde, bir daha gelmeyi akıllarına koymuşlar. Türkiye'nin AB'ye girip girmemesiyle ilgili tartışmalar yoğunlaşınca da kendi yanıtlarını bulmak için yola düşmüşler. Istemişler ki, çok turistik bir şehir olmasın. Sonuç mu? "Şehir ve köy yaşamının bu kadar farklı olabileceğini tahmin etmemlştik. Ancak Erzurum ayrı bir dünya, manzarası çok güzel". CUMARTESİ ÇİZLENİİMLER •fS Cumartesi Şairi Bir gün sana gene yollarda rastlasam birlikte kır kahvelerine gitsek konuşmasak CEVAT ÇAPAN Top-Us 11' in nesi var.düdüğün sesi var. Espirisentır Duyu sipik - Aabi adamın ağzı var dili yok! - Yabancı dili de mi yok? <l • - Off fhe " record - Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor; yani her üç haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.. - Lingo lipgo şişeler Rakı mı içtin sen bensiz Çamura mı düştün edepsiz Yar yar yar yar yar yaraman.. Doktorunuz diyor ki Diyet y a p " IŞI6T.. devret!.. - Zamane - Saat kaç? -Tiktak..tiktak.. - İyi..daha varmış.. Maskeli balo - Yüz yüze konuşsak diyorum.. - Hay..hay.. Argodan al haberi DİKİNE TIRAŞ: Yalan sözlerle ve gevezelikle karşısındakini kandırmak. SENİN SÖYLEDİĞİN GAZOZ AĞACI HOLİVUT'TA YETİŞİR: Manasız.saçma bir söz karşısında söylenir. Pet-şop l/ı Misafir çizer: Mahmut Karatoprak Tartışmalar kitap oldu Kadınların hayat ve yazıyla ilgili farklı deneyimlerini paylaştığı toplantılar dlzisl Kadınlar Dlle Gellnce'yi yarattı. Amargi kitabevi, Küçük Hanımefendi Edebiyat atölyesinin tarüşmalannı kitaplaştırdı. Dünya edebiyatınm önemli edebi eserlerine, feminist pencereden bakan "Küçük Hanımefendiler" gördüklerini, Kadınlar Dile Gelince'de ortaya koydu. Amargi bünyesinde, Istanbul Bilgi Üniversitesi'nden Ash Güneş'in yönetiminde ve Ilkay Ertem'in koordinatörlüğünde yaklaşık bir yıl önce çalışmaya başlayan Küçük Hanımefendi Edebiyat Atölyesi, edebiyata ve yazmaya meraklı farklı kesimlerden kadınlan bir araya getirdi. Editörlüğünü de Ash Güneş'in üstlendiği "Kadınlar Dile Gelince" kitabı, 288 sayfa ve beş bölümden oluşuyor. Amargi yayınlanndan çıkan, kitap, 30 Eylül Çarşamba günü, Pera Müzesi'nde düzenlenecek bir kokteyl ile kamuoyuna tanıtılacak. Amargi'nin kurucularmdan Sosyolog Pmar Selek'in önsöz yazdığı kitap, modem kadının çelişkilerini ve toplumsal mücadelesini tüm eserlerinde dile getiren Sevgi Soysal'a atfedildi. Küçük Hanımefendi Edebiyat Atölyesi tohumü, Pınar Selek'in koordinatörlüğünü yaptığı "Deneyimlerimiz hangi kapılan açıyor?" projesiyle atıldı. Kadınlann hayat ve yazıyla ilgili farklı deneyimlerini paylaşüklan bu toplantılar dizisi sonunda, edebiyat tarihine yoğunlaşarak bakma ihtiyacı ortaya çıktı. Bu deneyimler ışığında, klasik eserlere yönelik yapılan derinlikli okuma ve tartışmalar, feminist bakışla, daha önce fark edilmenıiş pek çok aynntının görünür kılınmasını sağladı. Amargi, Ekim'den itibaren de Donna Kişot Okuma Kulübü'ne ve "Full Metal Etek Film Okuma Atölyesi"ne ev sahipliği yapacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle