19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, 12 Eylül askeri müdaha- lesinin, Atatürk ve Cum- huriyet karşõtõ güçlerin büyümesine ortam sağla- dõğõnõ, irticayõ getirdiğini ve bugünkü iktidarõn alt- yapõsõnõ hazõrladõğõnõ söy- ledi. Erçelebi, düzenlediği basõn toplantõsõnda, bu- gün 12 Eylül askeri dar- besinin 29. yõlõnõn geride bõrakõlacağõnõ anõmsata- rak, 12 Eylül’ün, “tüm sol ve Atatürkçü güçleri da- ğıtmak ve onları güçsüz hale getirmek, karma ekonomik sistemden li- beral sisteme geçmek, Türkiye’yi çağdaş de- mokrasi değerlerinden uzaklaştırmak ve yeşil kuşak teorisine uygun olarak bir Ortadoğu ül- kesi haline getirmek” hedeflerinde başarõya ulaş- tõğõnõ bildirdi. Bu hedef- lerin son aşamasõ olan, “Türkiye’yi çağdaş dün- yadan kopararak Orta- doğululaştırma projesi- nin” de şimdi AKP eliy- le yaşama geçirildiğini di- le getiren Erçelebi, şunla- rõ söyledi: “AKP’nin kökleri 12 Eylül darbesinden bes- lenmiştir. O gün 12 Ey- lül darbesini yaptıran güç, bugün yine Orta- doğu’da Türkiye’ye çok farklı roller biçmektedir. Ne yazık ki bu güçler, bu rolleri oynamaya hazır olan siyasi uzantılarını bulmakta da gecikme- miştir. Cumhuriyet ka- zanımlarından geriye gi- diş 12 Eylül’de başla- mıştır. 12 Eylül, Ata- türk ve Cumhuriyet kar- şıtı güçlerin büyümesine ortam ve kaynak sağla- mış, sola alternatif ola- rak irticayı getirmiş ve bugünkü iktidarın alt- yapısını hazırlamıştır.” ANKARA (ANKA) - CHP Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat Adalet Baka- nõ Sadullah Ergin’e “1982 Anayasası’nın geçici 15’nci maddesini kaldırmak yargı reformunun çerçevesi içinde mi?” diye sordu. Özbolat, Meclis Başkanlõ- ğõ’na sunduğu soru önerge- sinde, 12 Eylül darbesinin üze- rinden tam 29 yõl geçtiğini, bu süre içerisinde icra makamõn- da olan hemen hemen her yet- kilinin “12 Eylül’le hesap- laşma”, “12 Eylül hukukunu ortadan kaldırma”, “mağ- durların gönlünü alma”nõn gereğinden bahsettiğini söyle- di. Özbolat, “Yine bir 12 Ey- lül, yine aynı konuşanlar hatta bu kez Adalet Ba- kanlığımız daha kap- samlı bir yargı refor- mundan söz ediyor. Biz kırk- lı yaşlarını yaşayanlar hep bu yargı reformu yapılacak vaa- diyle büyüdük, orta yaşı geç- tik halen yapılıyor. Ben yü- ce Meclis’in bir üyesi olarak 1982 Anayasası’nın geçici 15’inci maddesine dikkatle- rinizi çekmek istiyorum. Bi- liyorsunuz bu madde ile dar- beyi yapanlar hem kendile- rine hem o dönemin hükü- met üyelerine hem de Da- nışma Meclisi üyelerine ya- şam boyu dokunulmazlık sağlamışlardı” dedi. Özbo- lat, Adalet Bakanõ Sadullah Er- gin’e şu sorularõ yöneltti: “1982 Anayasası’nın ge- çici 15’nci maddesini kaldı- rıp Türkiye’nin karanlık bir dönemini aydınlatmak, 12 Eylül mağdurlarının gönlü- ne bir nebzede olsa su serp- mek tasarladığınız yargı re- formunun çerçevesi içinde mi? Geçici 15’inci madde kapsamında kendilerini yar- gılamaktan kurtaran kaç ki- şi var? Bunların isimlerini kamuoyu ile paylaşmayı dü- şünüyor musunuz?” DARBE PROTESTOSUNA ÇAĞRI ADANA/İZMİR (Cumhuriyet) - 12 Ey- lül askeri darbesinin yõl- dönümünde İzmir ve Adana’da protesto gös- terileri düzenlenecek. Adana’da kitle örgüt- leri, sendikalar, meslek odalarõ ve çeşitli siyasi partiler 5 Ocak Meyda- nõ’nda toplanacak. Gös- tericilerin darbe döne- minde idam edilenlerin fotoğraflarõnõ taşõyarak İnönü Parkõ’na dek yü- rüyüş düzenleyeceğini bildiren Avukat Tugay Bek, Türkiye’nin bu- günlere gelmesinde en büyük payõn 12 Eylül askeri darbesine ait ol- duğunu söyledi. Bek, herkesi protesto göste- risine katõlmaya çağõrdõ. 12 Eylül, bugün İz- mir’de de yapõlacak “12 Eylül yargılanacak” başlõklõ mitingle protes- to edilecek. Saat 18.30’da Basmane’de toplanacak sendika, meslek ve sivil toplum örgütü temsilcileri, bu- radan Konak Alanõ’na yürüyecek. Etkinlikler kapsamõn- da önceki gün de Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi’nde “12 Eylül’ü sergiliyoruz” başlõklõ karikatür ve fotoğraf ser- gisi açõldõ. 12 EYLÜL YARGILANACAK CHP MİLLETVEKİLİ DURDU ÖZ BOLAT’TAN 12 EYLÜL SORUSU ‘Tasarladõğõnõz yargõ reformunun çerçevesi içinde neler var?’ DSP’li Erçelebi: AKP’nin altyapõsõnõ 12 Eylül hazõrladõ ‘AKP’NİN KÖKLERİ 12 EYLÜL DARBESİNDEN BESLENDİ’ İstanbul Haber Servisi - Devrimci İş- çi Sendikalarõ Konfe- derasyonu (DİSK) Ge- nel Başkanõ Süleyman Çelebi, “12 Eylül Türkiye’yi hâlâ için- den çıkamadığı gir- daba sokmuştur. Bu- gün İstanbul’da 30’un üzerinde insa- nımızın ölümüne ne- den olan çevre ve sel felaketinin meydana gelmesinde imar ve arazi yağmasının önünü açan 12 Ey- lül’ün ve bu yağmayı memnuniyetle devam ettiren 12 Eylül son- rası hükümetlerin ro- lünü kim inkâr ede- bilir” dedi. Çok sayõ- da akademisyen ve ay- dõn, İstanbul Üniversi- tesi Hukuk Fakülte- si’nin 2 Aralõk 1982 kararõyla Kenan Ev- ren’e verilen “Fahri Hukuk Profesörlüğü ve Hukuk Doktorlu- ğu” unvanlarõnõn geri alõnmasõnõ istedi. Çe- şitli demokratik kitle örgütleri bugün saat 13.00’te Kadõköy İs- kele Meydanõ’nda “12 Eylül Sürüyor, Ger- çeğin ve Adaletin Pe- şindeyiz” mitingi ger- çekleştirecek. DİSK Genel Başka- nõ Süleyman Çelebi 12 Eylül askeri darbesinin 29. yõlõ nedeniyle yap- tõğõ yazõlõ açõklamada, “Hesap sorulmayan 12 Eylül anlayışı de- mokrasi ve özgür- lüklerin gelişmesi için en büyük engeldir. 29 yıl önce bugün, modern Türkiye ta- rihinin en baskıcı ve en kıyıcı askeri dikta rejimi kuruldu. 12 Eylül askeri darbesi, sonuçları açısından Türkiye Cumhuriye- ti tarihinde çok bü- yük bir kırılma nok- tasıdır” şeklinde de- ğerlendirmede bulun- du. Toplumsal proje 12 Eylül’ün siyasal, toplumsal ve ekono- mik model açõsõndan bir dönemeç olduğunu kaydeden Çelebi, “12 Eylül emperyalizmin ve sermayenin o gün- kü askeri ve sivil ak- törlerle hayata geçir- diği en büyük top- lumsal projedir” de- di. 12 Eylül’de çizilen “toplumun yeniden biçimlendirme pro- jesi”nin sonuçlarõnõn günümüzde her alanda yozlaşma, çürüme, çö- zümsüzlük ve ekono- mik kriz olarak kendi- ni gösterdiğini anlatan Çelebi, şöyle devam etti: “Kürt sorunu 12 Eylül’le birlikte için- den çıkılmaz hale gel- miş, 12 Eylül’ün yol açtığı düzen çok bü- yük acılara neden ol- muştur. Bugün bası- na yönelen baskıların temelinde de 12 Ey- lül’le temelleri atılan zihniyet vardır. 12 Eylül’le birlikte sü- rekli engel olarak gö- rülen basın, maale- sef bugün de engel olarak görülmekte, tek tipleşmesi isten- mektedir.” 12 Eylül bitmedi 12 Eylül’ün bitme- diğini ve devam etti- ğini vurgulayan Çele- bi, “Antidemokratik anayasası ile devam ediyor, çalışanların haklarını yok eden sendikal yasalarıyla devam ediyor, eğiti- me, toplumsal yaşa- ma, devlet yönetimi- ne sinmiş baskıcı zih- niyetiyle devam edi- yor” dedi. Doğan Grubu’na baskı Medyanõn tek tip- leştirilmeye çalõşõlma- sõyla, muhalif seslerin yok edilmek istenme- siyle bugün de 12 Ey- lül’ün devam ettiği de- ğerlendirmesini yapan Çelebi, şunlarõ kay- detti: “Basını, medyayı tümüyle kendisine bağlamak isteyen bir hükümet var ikti- darda. Şimdi ise mu- halif gördüğü Doğan Medya Grubu’na yükleniyor, vergi ce- zaları da yetmiyor, gazete yazarlarını safdışı etmeye çalışı- yor. Muhalif seslere ta- hammül edemeyen iktidarın baskıları so- nucunda gazeteci ya- zar Bekir Coşkun yıl- lardır çalıştığı gaze- teden ayrılmıştır. Ay- rılırken yaptığı açık- lama da oldukça çar- pıcıdır. Hükümetin Aydõn Doğan Gru- bu’na 10 yazarı işten atması için liste ver- diğini söylemektedir. Bu baskılar 12 Eylül zihniyetinin varlığı- nın açık kanıtıdır.” DİSK GENEL BAŞKANI ÇELEBİ ‘12 Eylül devam ediyor’ Son günlerde ‘12 Eylül, Evren Yargõlansõn’ sesleri yükselmeye başladõ Hükümetten 12 Eylül’ü yargõlamasõ istenebilir mi? S on günlerde “12 Eylül, Evren Yar- gılansın” sesleri yükselmeye başladõ. AKP iktidarõndan bunu bekleyebilir, daha doğrusu isteyebilir miyiz? Bu sorunun ya- nõtõnõ vermeden önce, bu darbenin topluma ne- ler getirdiği, neler götürdüğü üzerinde durmak gerekiyor. Belirtelim ki 12 Eylül önceden bir izlenceye bağlanmõş, bir takvime göre ger- çekleştirilmiş, ayrõ merkezden yöneltilen, özellikle ABD destekli bir darbedir. Burada bir anõmla başlamak istiyorum. Temmuz 1980’de demokrasiye bir balta indi- rileceğini sezen AÜ Senatosu, rektörün baş- kanlõğõnda beş dekandan oluşan bir kurulu ge- reken kişilerle görüşmek üzere görevlendirdi. İki büyük partinin bir araya gelerek bir ortaklõk oluşturmalarõnõ, cumhurbaşkanõnõ bir an önce seçmelerini öneren bir bildiriyi de kamuoyu- na duyurdu. Bu kurulun bir üyesi de ben- dim. Görevimiz, başta başbakan olmak üze- re cumhurbaşkanõ vekilini ve öbür parti ileri gelenlerini ziyaret etmekti. Askerler, Meclis’in cumhurbaşkanõnõ seçememiş olmasõndan ra- hatsõzlõk duyuyorlardõ. Gerçekten, bu rahat- sõzlõklarõnõ yõlõn ilk aylarõnda bir de muhtõra ve- rerek politikacõlarõ uyarmõşlardõ. Bir an önce cumhurbaşkanõnõn seçilmesini istiyorlardõ. Nitekim, sonradan bunu darbe yapmak için ba- hane edeceklerdi. Milli Cephe Siyasal yaşamõmõzda İkinci MC, (Milli Cephe) diye bilinen AP, MHP ve Milli Se- lamet Partisi’nden oluşan bir ortaklõk hükümeti işbaşõnda idi. Senato başkanvekilini, Refah Par- tisi, CHP genel başkanlarõnõ, TBMM başka- nõnõ ziyaret etmek, bunalõmdan çõkmak, par- lamenter demokrasiyi kurtarmak için iki bü- yük partinin, AP ile CHP’nin hükümet kur- malarõ ve uzlaşarak cumhurbaşkanõnõ seçme- lerini önermek oldu. Senato başkanõ sanõyla Cumhurbaşkanlõğõ’na vekâlet eden İhsan Sabri Çağlayangil bizi uzun süre dinledi. Baş- bakan Demirel ile Ana Muhalefet Partisi Başkanõ CHP önderi Ecevit’i bir araya getir- mesini, onlarõn uzlaşmalarõnõ sağlayarak ufuk- ta görünen darbeyi önlemelerini önerdik. Çağlayangil ertesi gün ikisini de yemeğe ça- ğõrarak görüşmelerini sağladõysa da olumlu bir sonuç alamadõğõ anlaşõlõyordu. Günün Başbakanõ Demirel bizi bir akşam- üstü makamõnda kabul etti. Görüş ve önerile- rimizi dinledikten sonra, muhalefet partisinin askerlerin kimi isteklerine ilişkin konularda, örneğin sõkõyönetim, MSB ek bütçesi ve ben- zeri konularda yasalarõn çõkarõlmasõnda destek vermesini yeterli görüyordu. Birlikte hükümet kurmalarõnõn uygun olmadõğõ anlaşõlõyordu. Aynõ öneri ve görüşleri AP’li Senato başkan vekili ile CHP’li TBMM başkanõna da ilettik. ‘Güvenlik güçlerini 12 Eylül’de darbe için kullanacaktı’ CHP Genel Başkanõ Ecevit, başbakanla Meclis’teki odalarõnõn yan yana olduğunu, özel kalemine randevu isteğini başbakana iletme- sini rica ettiğini, fakat bu randevunun veril- mediğini belirtiyordu. Sonuçta bu çabalarõmõzdan umutsuz olarak döndük. Görevimizi yerine getirmiştik. Artõk darbe için gün sayılması gerektiği kanısına varmıştık. Yeni atanan Ankara Sõkõyönetim komutanõ, 9 Eylül 1980 günü Lozan Meyda- nõ’ndaki orduevinde üniversite rektörlerini, fa- külte dekanlarõnõ toplayarak, artõk güvenliği sağlamak için asker ve polis vermeyeceğini, her fakültenin kendi güvenliğini kendisinin sağ- lamasõ gerektiğini duyurdu. Üniversite yöne- ticilerinden bazõlarõ bunu sağlamakta güçlük çekeceklerini açõkladõlarsa da komutan ka- rarlõydõ. Bizden esirgediği güvenlik güçlerini 12 Eylül’de darbe için kullanacaktõ. Fakülte kurulu, kimlik yoklamasõ, koridor ve sõnõflarda gözlemci olarak tüm akademik per- sonelin nöbetleşe gözlemci olarak görevlen- dirilmesini kararlaştõrdõ. Onlarõn özverili çabalarõyla kendi güvenli- ğimizi sağlamaya çalõştõk. Bu, bir bakõma da olumlu bir durum yarattõ. Böylece, önyargõlõ, militanca davranan güvenlik görevlilerinin ya- rattõğõ gerginlik, yanlõlõk bir ölçüde giderilmiş oldu. 12 Eylül sabahõ tüm anarşik olaylar bir- denbire kesilmişti. Sağ-sol çatõşmasõnda da ey- lemler durmuştu. Bu da gösteriyordu ki, tüm bu eylemler aynõ merkezden yönlendiriliyor, eğitim ve donanõm sağlanõyordu. Amerikan el- çisinin “Bizim çocuklar işi başardılar” ile- tisi bunun arkasõnda kimlerin olduğunu gös- teriyordu. 12 Eylül darbecileri, hem kan akmasõnõ ön- lemek hem de tõkanan demokrasinin önünü aç- mak için yaptõklarõnõ kamuoyuna duyurdular. Hemen belirteyim ki bu iki amaçtan hiçbiri- nin gerçekleşmediği bir gerçektir. Bugün gel- diğimiz üzücü durum 12 Eylül’ün bir sonu- cudur. Şöyle ki: Demokrasinin önü açõlmamõş, yalnõzca Milli Güvenlik Kurulu’nun onayladõğõ parti- lerin, adaylarõn seçilmesi sonucu doğmuştur. Siyasal partiler kapatõlmõş, yöneticileri Zincirbozan’da gözaltõnda tutulmuş, kimi si- yaset yasaklarõ getirilmiştir. Bütün bu işlemlerde yargõlama yoluna gi- dilmemiş, değiştirdikleri Sõkõyönetim Yasasõ uyarõnca kararlaştõrõlmõştõr. İşkence sistematik duruma getirilmiştir. İşkenceden ölenlerin 60’õ geçtiğine ilişkin id- dialar karşõsõnda, zamanõn başbakan yardõm- cõsõ olan bir hukuk profesörü, ölü sayõsõ 59 de- ğil, yalnõzca 16’dõr diye itirafta bulunmuştur. Oysa bir tek kişi bile işkenceden ölmüş olsa bile bu bir insanlõk suçudur. Siyasal süreçlere yabancõlaştõrma, (de- politizasyon) topluma egemen kõlõnmõştõr. Korku ve baskõ yoluyla aydõnlar, gaze- teciler, yazarlar susturuldular, gençler işken- ceden geçirildiler, hapislerde çürütüldüler. Sakõncalõ gördükleri öğretim üyelerini, kamu görevlilerini 1402 Sayõlõ Yasa’ya göre sorgusuz sorusuz, sorgulamasõz, yargõlamasõz işinden gücünden ettiler. YÖK diye gerçekte üniversite, çağdaş ve özerk üniversite YOK edildi. Evren’in üniversite öğretim üyelerini kü- çük düşürücü, aşağõlayõcõ sözlerini unutmu- yoruz. Evren kürsüden bayrağõ göstererek “Para vermezsen üniversite hocası şurası- nı tutup kaldırmaz” diyerek hakaret etmiş- tir. Buna karşõ tek tepki A Ü Hukuk Fakülte- sinden Prof. Dr. Yaşar Karayalçın’dan yazõlõ olarak gelmişti. İstanbul Üniversitesi’nce hukuku çiğne- yen Evren’e “Fahri Hukuk Profesörü” sa- nõ verilmiş, YÖK Başkanõ Doğramacı, törende ayağa kalkõp alkõşlayarak, öğretim üyelerinin alkõşlamasõnõ sağlamõş, bir tür amigoluk yap- mõştõ. Hemen her konuşmasõnda Kuran’dan ayetler, sureler okuyan Evren, anayasaya zorunlu din derslerini koydurmuştu. Atatürk’ün birer dernek yapõsõnda kur- duğu Türk Dil ve Tarih Kurumlarõ, anayasa ve yasayla kapatõlarak birer resmi devlet dairesine dönüştürülmüş, ayrõca Atatürk’ün vasiyetiy- le bu kurumlara bağõşladõğõ paralar ve bu ku- rumlarõn malvarlõklarõ da gasp edilerek yeni ku- rulan bu dairelere verilmiştir. Böylece, Ata- türk’ü ağzõndan düşürmeyen bu darbeciler O’nun ölüme bağlõ olarak yaptõğõ bağõşlara el koyarak O’nun bu istencini, vasiyetini yasayla da olsa değiştirerek eşi görülmemiş bir hu- kuksuzluk örneğini vermişlerdir (Dil Derne- ği’nin eski üyeler adõna açtõğõ dava her nedense sonuçlanamamõştõr). 13-14 EYLÜL 1980 ANKARA 12 EYLÜL 1980 GENERAL KENAN EVREN VE MGK ÜYELERİ SÜRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle