19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 12 EYLÜL 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Mapusluk... Sabaha karşı başladı yağmur... Sonra durdu... Sa- bahın ilk ışıklarında güneş yüzünü gösterdi. Vietnam ulusal hareketinin önderi ve şair Ho Şi Minh’in dizelerini anımsamaya çalıştım. Galiba şöy- le bir atasözü vardı şiirde: “Mapusta bir gün geçirmek, dışarıdaki bin yıla be- deldir.” Mapusluk insan bedenini yer bitirir... Bugün cezaevlerinde pek çok genç hasta... Ki- mi mide kanseri, kimi akciğer, karaciğer... Güler Zere haberlerine bakıyorum... Güler, ağız kanseri ve hâlâ tutuklu. Adana’da oynanan Demirspor-İtalyan Livorna “yoldaşlık” karşılaşmasında tribünlere “Güler Ze- re Yaşasın” pankartı açılmıştı. Polis, pankartı kaldırttı. Pankart asmak suç muydu? Bu bir istek ve umuttu! Demokratik bir hukuk devletinde hükümlü ve tu- tukluların suçları ne olursa olsun devletin koruması altındadırlar. Salt Güler Zere değil, yüzlerce hükümlü ve tutuklu cezaevi koşulları içinde hastalanmışlardı. Çoğu cezaevlerinin revirlerinde tedavi görmüş, hastalığı ilerleyince hastaneye kaldırılmışlardı. 12 Eylül sürecinde zindanlarda yaşananları unu- tan bir toplum Güler Zere’yi çoktan unutmuştu... Türkiye’de son aylarda demokrasiden, öz- gürlüklerden, insan haklarından söz ediliyor. “Demokratik açılım” bunun en önemli gösterge- si değil mi? Öyle ama niyet başka! Amaç demokrasi ve özgürlükleri geliştirmek de- ğil, sadece bunu tartışmak! Güler Zere kanser ama hâlâ tutuklu! Toplum insani olaylar karşısında bile tepkisiz! Gazeteciler “Kürt açılımı”, “Ermeni açılımı” ve “Kıbrıs açılımı”yla ilgilendiklerinden Güler’in du- rumuna pek zaman ayıramıyorlar. Yaşamımız fişlemelerle, işkencelerle, hapislik yıl- larıyla, yasaklanan, yakılan kitaplarla, idamlarla geç- ti. Bunca yıl yüreğimiz yandı! 15 yaşındaki çocuklarımızı okul tuvaletine orak- çekiç resmi yaptığı için yıllarca hapis yatırdık, ha- yatlarını altüst ettik, doymadık. Manisalı liseli gençleri işkencelerden geçirip on- ları darmadağın ettik, bıkmadık! Hayatın sayfalarını yırtıp, demokrasi ve özgür- lükleri rafa kaldıranları seyrettik! Sosyal bir çöküş yaşadık! Güneydoğu’da 15 yaşındaki kız çocuklarımızı imam nikâhıyla dedeleri yaşındaki adamlara verdik! Töre adı verilen o vahşette, erkek kardeşlerine öl- dürttük kız çocuklarımızı. Faili meçhul cinayetlerin hesabını sormadık! Devlet içindeki örgütlü çeteleri kahraman olarak gör- dük! Hizbullah’ın devlet tarafından tetikçi olarak kul- lanıldığını unuttuk! Türkiye’nin dününü ve bugününü düşünürken gökyüzünü yine kara bulutlar kapladı, yağmur çi- selemeye başladı. hikmet.cetinkaya@ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Ergenekon savcõlarõ hakkõnda ‘Atatürk’e hakaret’ suçlamasõyla yapõlan şikâyet işleme alõnmadõ Savcõlara bakan kalkanõİLHAN TAŞCI ANKARA - Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Ergenekon soruş- turmasõnõ yürüten İstanbul cumhu- riyet savcõlarõ Zekeriya Öz, Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Ni- hat Taşkın, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder ve Turan Çolak- kadı hakkõnda Atatürk’e hakaret ile görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçlarõnõ işledikleri gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bulunmuştu. Şikâyet dilekçesinde, birinci Er- genekon iddianamesinde itham için bulunmasõ zorunlu olmamasõna kar- şõn, “...Atatürk’ün dahi Ergene- kon’un tarikatva- ri yapısı içerisin- de olduğu, ancak bunun henüz açıklanma zama- nı gelmediği...” ibarelerine yer ve- rildiği anõmsatõla- rak şöyle denil- mişti: “Bir silahlı te- rör örgütünü or- taya koyduğu id- diasında olan id- dianame kapsa- mında, terör ör- gütü kurgusu içinde Atatürk’ün gösterilmesi, dayanak yapılabilecek değil, Ata- türk’e hakaret suçu yönünden iş- lem yapılacak bir bulgu iken, ev- rakın kendisinde elde edildiği ile- ri sürülen hiçbir kişi hakkında Atatürk’e hakaret suçundan işlem yapılmayarak, anılan ibarelerin el- de edilmiş maddi gerçeklik gibi mahkemeye sunulması anlamın- dadır. Atatürk’ün terörist olarak nitelenmesi sonucunu doğuracak iş ve işlemler asla kabul edile- mez.” Savcõlõk, şikâyet dilekçesini işle- me koyarak, Ergenekon savcõlarõ hakkõnda soruşturma yapmak için Adalet Bakanlõğõ’ndan izin istedi. Adalet Bakanlõğõ, ilginç bir uygu- lamaya giderek, savcõlarõn soruştu- rulmasõ konusunda izin verme ya da vermeme yönünde bir karar almayõp, bunun yerine savcõlardan şikâyetçi olunduğuna ilişkin dilekçeyi işleme koymadõ. ADD iptal davası açtı Böylece savcõlõğõn işleme koydu- ğu bir dilekçeyi, bakanlõğõn işlemden kaldõrmasõ sonucu çõktõ. ADD de An- kara 7. İdare Mahkemesi’ne dava açarak savcõlõğõn işleme koymasõna karşõn, bakanlõğõn işlemden kaldõr- masõ kararõnõn iptalini istedi. Mah- kemeye sunulan dilekçede şöyle de- nildi: “Cumhuriyet Başsavcısı tara- fından işleme konulmuş olan bir dilekçeyi, siyasi bir olur ile işleme koy- mamak hukuki ve yasal olmayan bir uygulamadır. Ata- türk’e yönelik ha- karet ve Atatürk düşmanlığı sonucu doğuran uygulama- lar, Ergenekon diye adlandırılan iddia- nameyi hazırlayıp düzenleyen Zekeri- ya Öz, Turan Ço- lakkadı ve diğerle- rinin ilk eylemleri değildir. Şikâyet olunanların ‘Aydõnlanma, Atatürk ve Atatürkçülük düşmanlõğõ yap- tõklarõ ideolojik önyargõ ile hareket etmekte olduklarõ, Atatürkçülüğe düşmanlõklarõnõ iddianamenin met- nine kayõt ederek açõkça dillendirmiş olduklarõ’ daha önceleri de birkaç kez kanıtlarıyla kamuoyuna yan- sıtılmıştır. Adı geçenler Ata- türk’ün Bursa Nutku’nu dahi suç unsuru olarak değerlendirebil- miş, emniyete göndererek bu nut- ku kimin yazdığının, kime ait ol- duğunun tespitini isteyebilmişler- dir. Bütün bunlara rağmen Ada- let Bakanlığı’nın konuya bu den- li duyarsız yaklaşması, dilekçemizi işleme dahi koymaması anlaşıla- bilir bir tutum ve uygulama de- ğildir.” Ergenekon soruşturmasõnõn savcõlarõ hakkõnda “Atatürk’e hakaret” suçlamasõyla yapõlan şikâyeti Ankara Başsavcõlõğõ soruşturma için kayda alõrken Adalet Bakanlõğõ dilekçeyi işleme koymadõ. ADD, bakanlõğõn bu işleminin iptali istemiyle Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne dava açtõ. Cezaevinde işkence iddiasına takipsizlik DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) - DTP tarafõndan Hakkâri’de ge- çen yõl yapõlmak istenen Nevruz kutla- masõna izin verilmemesi üzerine çõkan olaylarda kameralar önünde polis tara- fõndan kolu bükülen, ardõndan tutukla- nan Cüneyt Ertuş’un Hakkâri Ceza- evi’nde gördüğü baskõ ve keyfi uygula- ma iddialarõyla ilgili avukatlarõnõn yap- tõğõ suç duyurusu 19 ay sonra takipsiz- likle sonuçlandõ. Ertuş’un avukatlarõ, cezaevine götü- rüldükten sonra kötü muameleye maruz kaldõğõnõ belirterek cezaevi müdürü, cezaevi askeri personeli ve doktorunun görevlerini kötüye kullandõklarõ gerek- çesiyle suç duyurusunda bulunmuştu. Suç duyurusunun üzerinden 19 ay geç- tikten sonra savcõlõk, “görevliler hak- kında kovuşturmaya yer olmadığını” belirterek takipsizlik kararõ verdi. Ertuş hakkõnda dava açõldõğõnõ ve aylarca ce- zaevinde kaldõğõnõ belirten avukat Fah- ri Timur, küçük çocuğa kamera önün- de işkence yapanlarõn da ödüllendiril- diğini savundu. Timur, Ertuş’un ceza- evinde gördüğü şiddet ve kötü muame- lenin belgelerle ortaya çõkarõlmasõna karşõn takipsizlik kararõ verildiğini, bu- na itiraz edeceklerini söyledi. Bir haberi anımsadım yazımı yazarken... Van’ın Muradiye ilçe- sinde oynanan dostluk maçında polisler, futbol- cuları Kürtçe konuştuk- ları için dövmüşlerdi. Olay aylar önce ol- muştu. DTP Van Milletvekili Fatma Kurtulan bu ko- nuyla ilgili İçişleri Bakanı Beşir Atalay’a soru öner- gesi vermişti. Kürt açılımı elçisi Ata- lay’ın yanıtı şu: “Meydana gelen tartış- ma olayı, oynanan maçın heyecanından kaynaklan- mıştır. Kürtçe konuşma- larını engellemeye yöne- lik bir hareket söz konusu değildir.” Elbet inanmak zorun- dayız bakan Atalay’a... Ve şu soruyu sormalıyız: Adana’da “Güler Zere Yaşasın” pankartının kal- dırılması hangi gerekçeye dayalı? Biliyorsunuz, hayatın sayfalarını karıştırıyorum zaman zaman. Bakıyorum 12 Eylül Anayasası biraz deği- şiklikle hâlâ geçerliliğini koruyor. Türkiye’nin sivil, de- mok-ratik, eşitlikçi bir anayasaya gereksinimi yok mu? Diyarbakır ve Aydın cezaevleri 12 Eylül 1980 faşist darbesinden sonra işkence merkezleriydi... Onlarca tutuklu ve hü- kümlü işkencede öldü! Diyarbakır cezaevi okul yapılacakmış... Sıvas’ta katliamın yapıldığı Madı- mak ise “anıevi”... “Demokratik açılım” böyle olur sizin anlaya- cağınız! Güneydoğu’da 12-13 yaşlarındaki çocukları tu- tuklayarak, koruculuk sis- temini koruyarak, köye dönüşü erteleyerek... İnşallah Başbakan Tay- yip Bey, Nobel Barış Ödülü’nü de alır!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle