25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 İran’õn modernleşme süreci İ ran ve Türkiye’nin modernleşme süreci, neden sonuç ilişkisi açõsõndan büyük bir pa- ralellik gösterir. İki ülkede de uzun süren sa- vaşlar sonucunda yaşanõlan toprak kayõplarõ, ül- ke coğrafyasõndaki demografik yapõ değişimi- nin getirdiği göç dalgasõ, galip devletlere an- tlaşmalar yoluyla verilen imtiyazlar ve ekono- minin dõşa bağõmlõ hale gelmesi hem devlet yö- netimini hem de aydõnlarõ, bu çõkmazdan kur- tulmak için arayõşlara yöneltmiştir. İşe, “Sa- vaşlarda neden yeniliyoruz” sorusuna yanõt ara- makla başlanmõş ve ordunun õslahõ öncelikli so- run olarak görülmüştür. Yeni ordu, bu ordunun yeni silahlarla donatõlmasõ ve yeni silahlarõn üre- timi için yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardõ. Or- dunun modernleşmesi çalõşmalarõnõ eğitimin mo- dernleşmesi çalõşmalarõ izledi. Avrupa’ya eğitime gittiler İran’dan Avrupa’ya eğitim için ilk öğrenciler 1815’te gönderildi. Devlet tarafõndan Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi İranlõ soylularõ da harekete geçirdi. Avrupa’ya eğitim için giden öğrenci sa- yõsõ hõzla artarken İran’da modern eğitim veren okullar birbiri ardõna açõlmaya başlandõ. İlk mo- dern okullar, Osmanlõ’da olduğu gibi misyonerler eliyle açõldõ. Ancak daha sonra devlet, başta da- rülfünun olmak üzere Batõlõ eğitim veren pek çok okul açtõ. Bir yandan yeni okullar açõlõrken bir yandan da Batõlõ eserleri tercüme hamlesi eş- zamanlõ yürütüldü. İran’da gazetelerin çõkõşõ da aynõ döneme rastlar. Bütün bu eğitim hamlesi ve Batõlõlaşma çabalarõnõn sonucunda Osman- lõ’daki Jön Türklere benzer muhalif bir aydõn sõ- nõfõ ortaya çõktõ. Devlet tarafõndan desteklenen ilk dönem aydõnlarõn hedefleri sadece Batõ’da- ki bilim, teknoloji ve eğitim alanõndaki yeni- liklerin İran’a getirilmesi ile sõnõrlõydõ. Batõ’da eğitim görenlerin sayõsõ arttõkça köklü değişim talepleri dillendirilmeye başlandõ. Fransõz Dev- rimi’nin etkisiyle eşitlik, özgürlük söylemiyle yo- la çõkan ikinci aydõn grubu, egemenliğin, gerçek sahibi olan halka verildiği, yönetimin ve ule- manõn yetkilerinin sõnõrlandõrõldõğõ, yabancõla- rõn elini çektiği bir ülke hayali kuruyordu. Ba- tõlõ değerleri savunmalarõna karşõn milliyetçi olan ve dinin halk üzerindeki etkisini göz ardõ etmeyen gizli örgütler ve basõn-yayõn yoluyla muhalefet cephesini genişletmeye çalõştõlar. Ancak ulemaya göre halka ilişkileri daha zayõf olduğundan kit- lesel eylemlerde öncü rolünü oynadõklarõ pek söylenemez. Bu dönemde ulema sõnõfõnõn yapõsõnda da önemli değişimler gözleniyordu. Yönetime kar- şõ mesafeli olan ve biat eden ulemanõn yerini, si- yasete daha aktif katõlmak isteyen, yönetimi eleş- tiren yeni bir din adamlarõ sõnõfõ almõştõ. Örf ve Şar mahkemeleri Kaçar Hanedanlõğõ döneminde iki başlõ olan yargõ sistemi de ulemanõn toplumsal konumu- nu güçlendiren etkenlerden biriydi. Yargõ sis- teminde “Örf” mahkemeleri devlete karşõ işle- nen suçlarõ ele alõrken “Şar” mahkemeleri si- villerin uyuşmazlõklarõna bakõyordu. “Şar” mahkemeleri ulemanõn yönetimindeydi. 19. yüzyõlda ticari faaliyetlerin artmasõyla “Şar” mahkemelerinin önemi ve iş yükü arttõ. Buna pa- ralel olarak ulemanõn nüfuzu da daha önemli ha- le geldi. Ulema, Kaçar Hanedanlõğõ döneminde rüştü- nü ilk olarak, Rus savaşõ öncesinde yaptõğõ “ci- hat” çağrõsõnõn halktan karşõlõk bulmasõyla is- patlamõş oldu. Şah Fetih Ali, seferberlik çağ- rõsõnda bulunmasõ için ulemanõn desteğini iste- di. Şahõn talebi üzerine ulema, Rusya’ya karşõ cihat ilan etti ve halkõ savaşa çağõrdõ. Yönetim ulemanõn jestini karşõlõksõz bõrakmayarak kõdemli müçtehitlerden oluşan bir Danõşma Meclisi kurdu ve Muhammed Bağer Şefeti’yi Hüc- cet’ül- İslam unvanõyla ödüllendirdi. Aslõnda Ka- çar hanedanlarõ halk nezdinde meşruiyet ka- zanmak için ulemayõ kullanõrken, ulema da sos- yal ve siyasal gücünü pekiştiriyordu. Kaçar Hanedanlõğõ’nõn otoritesinin zayõflamasõ nedeniyle daha çok hareket alanõ bulan ulema, geleneksel pazar erbabõ olarak tanõmlanan esnaf ve tüccar sõnõfõndan da destek görüyordu. Ha- nedanlõğõn ilk döneminde devlet tarafõndan it- hal ikameci politikalar ve vergi muafiyetleriy- le desteklenen tüccar, toplumda aydõnlar ve ule- manõn yanõnda üçüncü bir güç olarak ortaya çõk- mõştõ. Ancak yabancõlara tanõnan imtiyazlar nedeniyle ciddi bir kan kaybõ yaşayan tüccar sõ- nõfõ, toplumsal olaylarda ulema ile birlikte ön saf- larda yer almõştõr. Tüccarlar, örgütlü gücü ve hõz- lõ organize olma yetenekleri nedeniyle toplum- sal hareketlerde her zaman fitili ateşleyen sõnõftõr. Kepenk indirme protestolarõ en sõk başvurduk- larõ protesto eylemidir. İki muhalif sınıf sıkıştırıyordu Yeni dönemde Kaçar Hanedanlõğõ iki muhalif sõnõf tarafõndan sõkõştõrõlõyordu. Bir yanda Ba- tõ’dan aldõğõ eğitimlerin etkisiyle sekülerizmi savunan milliyetçi bir aydõn sõnõfõ, diğer yan- da mevcut yönetimi “gayrimeşru” sayan ve ulemanõn tek yetkili olduğu bir düzeni savunan ulema. Ancak bu iki muhalif grubun uzlaşmasõ pek mümkün değildi. Zira dönemin İranlõ ay- dõnlarõ, ulemanõn yetkilerinin ve toplumsal ro- lünün azaltõlmasõnõ, toprak reformunun ger- çekleştirilmesini savunurken ulema sõnõfõ tam tersine toplumdaki mevcut rollerini daha da et- kinleştirmenin peşindeydi. Esnaf ve tüccar sõ- nõfõ ise bu iki sosyal sõnõfõn arasõnda bir yer- de konuşlanmõştõ. Dinsel anlamda muhafaza- kâr, ancak Batõlõ yaşam tarzõna da sõcaktõlar. Ancak farklõ beklentileri olsa da bir çok anti- emperyalist eylemde bu üç grubu yan yana gö- rüyoruz. B ir yandan yeni okullar açõlõrken bir yandan da Batõlõ eserleri tercüme hamlesi eşzamanlõ yürütüldü. İran’da gazetelerin çõkõşõ da aynõ döneme rastlar. Bütün bu eğitim hamlesi ve Batõlõlaşma çabalarõnõn sonucunda Osmanlõ’daki Jön Türklere benzer muhalif bir aydõn sõnõfõ ortaya çõktõ. Devlet tarafõndan desteklenen ilk dönem aydõnlarõn hedefleri sadece Batõ’daki bilim, teknoloji ve eğitim alanõndaki yeniliklerin İran’a getirilmesi ile sõnõrlõydõ. Batõ’da eğitim görenlerin sayõsõ arttõkça köklü değişim talepleri dillendirilmeye başlandõ. ULEMANIN İLK BASKISI Tütün boykotu U lemanõn, siyasi erk üzerinde en etkili baskõ unsuru olduğu- nun farkõna vardõğõ ilk olaydõr tütün boykotu. 1890’da İran’da taht- ta Nasrettin Şah bulunuyordu. Gös- terişli yaşamõ seven ve sõk sõk yurtdõ- şõ seyahatlerde bulunan Nasrettin Şah, İngiltere ziyareti sõrasõnda İngiliz yö- netiminin isteği üzerine tütün üretimi, işlenmesi, satõşõ ve ihracat hakkõnõ 50 yõllõğõna G.F. Talboot firmasõna dev- retti. İran’da izinsiz tütün üretimi ve satõşõ yasaklandõ. Tütün tekelinin bir İngiliz firmasõna verilmesi, tütün üre- ten, işleyen ve satan geniş bir kesimin işini kaybetmesi demekti. Tütün tekelinin Talboot firmasõna verilmesi haberi İran’da duyulunca tüccar ayaklandõ. Birçok ilde toplu pro- testo gösterileri yapõldõ. İsfahan’da es- naf tütün depolarõnõ ateşe verdi ve ule- manõn öncülüğünde ayaklandõ. Teb- riz’de de benzer durum yaşandõ. Tah- ran’da Hacı Mirza Hasan Aştiyani tütün içilmesini ve satõlmasõnõ boykot eden fetva yayõmladõ. Şah, tütün boyk- otu için fetva yayõmlayan Aştiyani’yi sürgüne göndermekle tehdit etti. Halk, Aştiyani’nin evi önünde toplanarak Şah’õ protesto etti. Ancak Aştiya- ni’nin fetvasõ sõnõrlõ bir etki yaratõrken Necef’te oturan en kõdemli müçtehit Mirza Hasan Şirazi’nin, ebedi ce- hennem azabõ cezasõyla tütün tüketi- mini ve satõşõnõ yasaklayan fetvasõ halk üzerinde çok etkili oldu. Şirazi, fet- vasõnda “Bugün tütün kullanımı İmam-ı Zaman’la muharebedir” diyordu. Fetva, İran’a ulaşõnca Hacı Muhammed Kazım Melek’ül Tüc- car tarafõndan halka duyuruldu. Şah yönetimi sıkıştı Şah ve yakõn çevresi, bu fetvanõn Mirza Hasan Şirazi’ye ait olmadõğõnõ, Mirza Kazõm Melek’ül-Tüccar tara- fõndan yazõldõğõnõ ve Aştiyani’nin emriyle yayõmlandõğõnõ öne sürdü. Büyük müçtehitler, Şirazi’ye telgraf çekerek fetvanõn doğruluğunu sor- dular. Şirazi fetvanõn kendisi tarafõn- dan verildiğini açõklayõnca Şah yö- netimi köşeye sõkõştõ. Boykota ülke çapõnda uyuldu. Fiyatõ düşen tütünü bulmak zorlaştõ. Saray bi- le tütün bulamaz duruma geldi. Şah’õn hizmetçileri, nargileleri kõrõp Şah’õn hareminin önüne yõğdõlar. Boykot başarõya ulaşõnca Nasrettin Şah, İngiliz firmasõna 5000 sterlin tazminat öde- me pahasõna tütün tekelini veren an- laşmayõ feshetmek zorunda kaldõ. ULEMAYI ARKASINA ALAN TÜCCAR SINIFI, YÖNETİMİN KEYFİ UYGULAMALARINA KARŞI HER FIRSATTA SOKAĞA DÖKÜLDÜ T ütün boykotu, ulema ve esnafõn daha sonra gerçekleşecek ortak eylemlerinin ilk nüvesini oluş- turur. Orta sõnõfõ oluşturan esnaf kesi- mi ile ulema arasõnda işbirliği dinsel te- mellere dayanõyordu. Mütedeyyin bir kitle olan esnaf ve tüccar sõnõfõ, ule- manõn en önemli finansörüydü. Dinsel törenleri de finanse eden bu kesim, ay- nõ zamanda ulemaya yüksek oranda “humus” ödeyen kesimi oluşturuyor- du. Esnafõn verdiği zekâtlar sayesinde güçlü bir ekonomiye hükmeden ulema, bu nedenle esnaf ve tüccarõn yabancõ- lara verilen imtiyazlar nedeniyle mağ- dur edilmesine sessiz kalamazdõ. Esnaf-ulema işbirliği tütün boykotu ile başlayõp 1906 Anayasa devrimine kadar artarak sürdü. 1890’dan 1906’ya kadar geçen sürede bu iki grup, yöne- time ve yabancõ tekellere karşõ birçok eylemde işbirliğini sürdürdü. Nasrettin Şah’õn 1896 yõlõnda iflas eden bir esnaf tarafõndan öldürülme- sinden sonra da İran’da durum değiş- medi. Tahta çõkan Muzafferüddin Şah (1896-1906), halk üzerindeki bas- kõ ve sansürü bir nebze azalttõysa da ekonomideki çöküşü durdurmadõ. Tam tersine esnaf üzerinde vergilerin artõ- rõlmasõ, yabancõlara petrol çõkarma iz- ni ve yollardan geçiş ücretlerini topla- ma gibi imtiyazlarõnõn verilmesi bu dö- nemde gerçekleşti. 1905 yõlõna gelindiğinde İran’da es- naf, aydõn ve ulema sõnõfõnõn, Kaçar Ha- nedanlõğõ’na karşõ tepkileri doruğa çõk- tõ. Bazergân denilen esnaf ve tüccar sõ- nõfõ, ağõr vergi yükleri ve yabancõ şir- ketlere tanõnan imtiyazlar nedeniyle yö- netime diş bilerken, ulema kendilerine ait gördüğü yönetimde daha çok söz sa- hibi olmak, aydõnlar ise eşitlik ilkesinin ve kuvvetler ayrõlõğõ prensibinin yasal güvenceye kavuşturulmasõ için müca- dele ediyordu. Bu üç grup ilk kez meş- rutiyetin ilanõ ve anayasanõn hazõrlan- masõ için güç birliği yaptõlar. Ancak meşrutiyete giden yolun kilometre taş- larõnõ döşeyen kitlesel eylemlerde esnaf ve ulema yine ön saftaydõ. Üç büyük eylem daha Yönetime karşõ verilen mücadelede tütün boykotu ile ilk raundu kazanan es- naf ve ulema, bu olaydan sonra anaya- sa devrimine giden süreci başlatan üç büyük eyleme daha girişti. Bunlardan ilki İran Gümrük Müdürü Mösyö Noz’un görevden alõnmasõ için yapõlan eylemdi. Tüccarlar, kendileri aleyhine ağõr gümrük tarifeleri uygulayan Bel- çika asõllõ Mösyö Noz’dan yaka silki- yordu. Ancak onu görevden aldõrmak için yaptõklarõ girişimler sonuçsuz ka- lõyordu. Mösyö Noz’un bir partide molla kõyafetiyle nargile içerken çeki- len resim basõnda yer alõnca, halk ayak- landõ. Şah, ayaklanmayõ bastõrmak için Mösyö Noz’u görevden almayõ taahhüt etti. Bu sözünü yerine getirmese de so- runu uzun vadeye yayarak kamuoyunun tepkisini soğutmayõ başardõ. Esnaf ve ulemanõn sahneye koyduğu ikinci eylem, bir Rus bankasõnõn yõkõl- masõ olayõdõr. Tahran’da Ruslara ban- ka yapõlmasõ için kiralanan binada ye- ni öldürülmüş kişilere ait cesetlerin, bu kuyuya atõlmasõ nedeniyle halk, cami- deki vaizin konuşmasõndan etkilenerek bankaya saldõrarak binayõ yõktõ. Bu dönemde yaşanan üçüncü kitlesel eylem, daha önceki eylemlere karõşan tüccarlarõn sadrazam tarafõndan maka- ma çağrõlarak fahiş fiyatla mal sattõk- larõ gerekçesiyle sopalanmasõna karşõ gelişti. Tüccarlarõn falakaya yatõrõldõğõ duyulunca esnaf önce camilerde toplandõ ar- dõndan da sokağa dö- küldü. İran halkõ artõk kendi gücünün farkõna var- mõştõ. Ulemayõ arkasõna alan tüccar sõnõfõ, yöne- timin keyfi uygulamala- rõna karşõ her fõrsatta so- kağa döküldü. Yirminci yüzyõlõn başlarõnda tüccar-ulema iş- birliği ile yapõlan üç eylem daha var ki, Kaçar hanedanõnõn da sonunu hazõrla- dõ denebilir. Bunlardan ilki “Küçük hicret”, ikincisi “Büyük hicret” diye anõlõr. Şah’a karşõ öldürücü darbe ni- teliğindeki son eylem ise İngiltere Bü- yükelçiliği’nin kuşatõlmasõydõ. Şimdi bu eylemleri kõsaca anõmsayalõm. Küçük Hicret: Tüccarlarõn ya- kõnmalarõ üzerine harekete geçen büyük müçtehitler ve öğrencileri, greve çõkma kararõ alarak binlerce kişiden oluşan ka- labalõk bir grupla Rey’e doğru yürüyü- şe geçti. Başlarõnda Ayetullah Taba- tabai ve Ayetullah Behbahani olmak üzere yürüyen ulema ve esnaf, Şah’a el- çi göndererek Gümrük Müdürü Mösyö Noz ile Başbakan Ala’nõn görevden az- lini, esnaf üzerindeki vergi yükünün ha- fifletilmesi, adil bir düzenin kurulmasõ ve İslami yasalarõn uygulanmasõ yö- nündeki isteklerinin acilen yerine geti- rilmesini istedi. Şah, bu istekleri yerine getireceği sözünü verince eylem sona er- di. Büyük Hicret: Şah, verdiği söz- lerin yerine getirilmesi için Sadrazam Eynüldevleh’i görevlendirmişti. An- cak sert tutumuyla tanõnan Eynül- devleh, işi ağõrdan almakla kalmayõp, eylemcilerden bazõlarõnõ, hapis ve sürgünle cezalandõrõnca ülkede yeni bir gerginliği başlatmõş oldu. Tutuklanõp askeri hapishaneye atõlan ulemadan Şeyh Muhammed’i kurtarmak için halk hapishaneye saldõrdõ. Bu eyleme esnafla birlikte öğrenciler de katõlmõştõ. Askerlerin halkõn üzerine ateş açma- sõ sonucunda bir öğrenci öldü. Ancak eyleme son vermeyen kalabalõk, Şeyh Muhammed’i hapisten kurtardõ. Olay- da yaşamõnõ yitiren öğrenci defnedil- dikten sonra halk camilerde toplandõ. Ulema, protesto için Kum’a yürüme kararõ almõştõ. Bu yürüyüşte ulemaya binlerce kişi eşlik etti. Çõkan çatõş- malarda 22 kişi öldü. Yürüyüşü baş- latan ulema liderleri arasõnda Seyit Ce- mal Afgani, Seyit Muhammed Ta- batabai, Mirza Abdülkasım, Aye- tullah Behbahani de bulunuyordu. İngiltere Elçiliği’nin kuşa- tılması: Yönetime tepkisi Kum kentine yürüyen ulemanõn geri geti- rilmesi için on binlerce kişi İngiltere Büyükelçiliği önünde toplandõ. Gös- tericiler, eyleme son vermek için Kum’a göçen ulemanõn geri getiril- meye ikna edilmesi, Sadrazam Ey- nüldevleh’in azli, hapishane önünde öl- dürülen öğrencinin katillerinin ceza- landõrõlmasõ, adil bir düzenin kurulmasõ ve meşrutiyetin ilan edilmesi koşul- larõnõ öne sürdüler. Çaresiz kalan Şah Muzafferüddin, eylemcilerin koşullarõnõ kabul etmek zorunda kaldõ. Sadrazamõ görevden al- dõ. Yerine atadõğõ Mirza Nasrullah Han’õ Kum kentine göçen ulemayõ Tahran’a davet etmekle görevlendir- di. Eyleme katõlan Batõ’da iyi eğitim görmüş aydõnlarõn teşvikiyle halkõn da istediği Meşrutiyet’in kurulmasõ için İngiltere Büyükelçiliği’nde müzake- relere başlandõ. Eylemcilerin kararlõ tutumu sonuç verdi ve 3 Ağustos 1907’de İngiltere Büyükelçiliği’nin bahçesinde Meş- rutiyet ilan edildi. 1906 Anayasa Devrimi YARIN: Rıza Şah dönemi İran’dan Avrupa’ya eğitim için ilk öğrenciler 1815’te gönderildi. Devlet tarafõndan Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi İranlõ soylularõ da harekete geçirdi. Avrupa’ya eğitim için giden öğrenci sayõsõ hõzla artarken İran’da modern eğitim veren okullar birbiri ardõna açõlmaya başlandõ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle