19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Bu Sese Kulak Verelim Yeni “Kürt açılımı”nın nereden kaynaklandığını dün burada irdelemeye çalıştık. Irak’tan çekilmeye hazırlanan ABD’nin yeni konseptinin Türkiye’ye yüklediği “koruyucu” mis- yonunun ülkenin kuzeyinde PKK’nın barınmasına olanak vermemesi Türkiye’nin çıkarlarına uygun- dur. Buradan hareketle, dışarıda değil, içeride top- lumun tüm kesimlerinin katılımıyla hazırlanmış ye- ni bir politik açılımın yapılması yararlı olur. Bazı gerçekleri görmemiz gerek. Türkiye’nin bir Kürt sorunu var. Bunun çözüm zamanı gelmiştir, hatta geç- mektedir. Sorunun çözümü yalnızca Kürtçe konuşan ve- ya kendi alt kimliğini Kürt olarak tanımlayan yurt- taşların değil, tüm Türkiye’nin katılımı ve rızasıy- la olacaktır. Vatandaşlık çerçevesi içinde bulunulacak çözüm, tabii ki, her türlü tartışmaya açık ve yine tabii ki, teröre kapalı olacaktır. Yukarıda belirttiğimiz bir hususun bir kez daha altını çizelim: Çözüm tüm Türkiye’nin tabii ki, o kav- ramın kapsamı içinde olan bölge insanının da ka- tılımıyla olacaktır. İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın birçok kişiye hak- lı olarak “dağ fare doğurdu” dedirten açıklaması- nın tek olumlu yönü, terör dışında herkesle ya- ni partiler, sivil toplum kuruluşları, bu konuda dü- şünsel emek harcamış herkesle diyaloğa girile- ceğinin belirtilmiş olmasıdır. Kürt sorunun çözümü için iki temel öğenin var- lığı şarttır. Bunlardan birincisi, her iki halkın da birlikte ya- şama iradesinin var olmasıdır. Bu husus sorunun temelidir. Çünkü birlikte yaşama iradesi olmayan halkları kimse bir arada yaşamaya zorlayamaz; zorla bir arada yaşatma- yı sağlayacak güce de sahip değildir.. Tarihe baktığımız zaman bu isteğin güçlü bi- çimde var olduğunu görüyoruz. Yaşadığımız bunca kanlı olay ve acıya karşın, hâ- lâ bir Kürt – Türk ayrışmasının olmamış olması bu- gün için de ülkemizde birlikte yaşama iradesinin var olduğunu gösteriyor. Kalıyor geriye terör ve destekçileri dışında her- kesi kapsayacak tartışmaların, görüşmelerin or- tak dilini bulmak. Ortak bir dil deyiminin kendisinden de anlaşı- labileceği gibi, bu herkesin üzerinde birleşebile- ceği bir söylem biçimi olmalıdır. DTP Genel Başkanı Sayın Ahmet Türk, birlik- te katıldığımız bir TV. programında, konuşurken, bölgenin hassasiyetlerine saygı gösterilmesini istemişti. Kendisinin haklı olduğunu söylerken, her- kesin aynı zamanda hem bölgenin hem de ülkenin genel hassasiyetlerine saygılı bir dilin kullanma- sı gerektiğini, bu durumda tarafların hepsinin bazı yükümlülükleri olduğunu belirtmeye çalış- mıştım. Sayın Türk’ün ve kuruluşunun bu çağrıyı ne ka- dar kavrayıp, kabullendikleri konusunda bir şey söyleyemeyeceğim. Abdullah Öcalan’ı, geçerli muhatap olarak göstermek acaba ülkenin genel hassasiyetlerine ne kadar uygun düşer? Her neyse, amacımız tartışma ortamını açılma- dan kapatmak değil. Ayrıca Kürt aydınlarının ve politikacılarının için- de vurgulamaya çalıştığımız hassasiyetlere say- gılı, ortak bir dil bulmaya çalışan insanların oldu- ğunu unutmamak gerek Daha önce de, diyalog ve sağduyuya açık ta- vırlarıyla dikkati çeken DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk bunlardan biri. Tuğluk, hafta içinde yaptığı açıklamada, parti- sinin de sorunun çözümünde yetersiz kaldığını, or- tak bir dil bulunması gerektiği halde bulunamadığını belirtiyor ve “asker annesinin yaşadığı acıları da his- sederek bakmak gerek olaylara” diyordu. Sayın Tuğluk’un konuşmasının en önemli yanı, her iki kampta da sayıları hayli kabarık olan, bir grup gibi, bütün haklı savların kendilerinin, bü- tün haksızlık ve yanlışlıkların da karşı tarafın ol- duğunu düşünenlerin aksine, bir toplumsal olay- da tarafların hepsinin sorumluluk ve dolayısıyla ha- ta paylarının olabileceğini vurguluyor olmasıdır. İhtiyacımız olan ortak dilin bulunmasında hare- ket noktası işte budur. Bu sese kulak vermemiz gerekiyor. [email protected] İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN [email protected] Ertosun’un korumalarõnõn Cumhuriyet gazetesi muhabirinin uyarõsõyla harekete geçtikleri iddiasõnda bulunuldu Vakit’ten çirkin iftiraANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dinci Anadolu’da Vakit gazetesi, Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun’un basõn toplantõsõnda kendi muhabirle- rinin gazeteci olmadõğõ iddiasõyla ko- rumalarca dõşarõya çõkarõlmasõna, ga- zetemiz muhabirinin yol açtõğõnõ öne sürerek, gazetemizi ve muhabirimizi hedef gösterdi. Vakit gazetesi dünkü haberinde, “korumaların Cumhuriyet gazete- si muhabirinin uyarısı üzerine ha- rekete geçtikleri” iddiasõnda bulun- du. Oysa muhabirimizin böyle bir gi- rişimi olmamõştõ. Koruma ile muha- birimiz arasõnda da herhangi bir di- yalog yaşanmamõştõ. Ayrõca gazetemiz muhabiri ile koruma arasõndaki fiziki mesafe de Vakit’in bu iddiasõnõ ya- lanlõyordu. Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in mu- habirimizin hemen önünde oturmasõ- na karşõn, gazetenin böyle bir iftiraya başvurmasõ da olaydaki maksatlõ yak- laşõmõ ortaya koydu. HSYK üyesi Ali Suat Ertosun konuya ilişkin olarak, “Olaya müdahale eden koruma be- nim sağımdaki bölümdeydi. Cum- huriyet muhabiri ise bana göre so- lumdaydı. Korumaya bulunduğu bölümdeki bir kişi ‘bu arkadaş ga- zeteci değil’ demiş. Bunun üzerine koruma müdahale etmiş. Cumhu- riyet muhabirinin olaya dahil olması fiziki olarak mümkün değil” dedi. Muhabirimizin hemen önündeki sõra- da Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven ile yan yana oturan Za- man gazetesi muhabiri Metin Arslan da, olayla muhabirimizin bir ilgisinin bulunmadõğõnõ söyledi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Yönetim Kurulu’ndan yapõlan yazõlõ açõklamada, Vakit muhabirinin sa- lon dõşõna çõkarõlmasõna yalnõzca ken- di gazetesinin Ankara Temsilcisi’nin değil salonda bulunan diğer gazeteci- lerin de tepki gösterdiği belirtildi. Açõklamada, Vakit gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven’in diğer ga- zetecilerin soru sorma hakkõnõ hiçe sa- yarak basõn toplantõsõnõ kendi görüş- lerini provokatif bir şekilde dile ge- tirdiği bir şova dönüştürmeye çalõş- masõnõn da yine gazetecilerin haklõ tep- kisiyle karşõlandõğõna işaret edildi. ÇGD’nin açõklamasõnda şöyle denil- di: “Vakit gazetesi, Cumhuriyet ga- zetesi muhabirinin koruma polisle- rine Vakit muhabiri için ‘gazeteci değil’ dediğini iddia etmiştir. Sa- londa bulunan gazetecilerden alınan bilgilere göre, bu tamamen yalandır. Cumhuriyet gazetesi muhabiri, ba- sın toplantısı sırasında Vakit gaze- tesi Ankara Temsilcisi Serdar Ar- seven’in hemen arkasında otur- maktaydı ve bulunduğu yerden ko- ruma polisleriyle diyalog kurması mümkün değildi. Buna orada bu- lunan bütün gazeteciler tanıktır. Ayrıca basın toplantısının görün- tülerinin izlenmesiyle de durum anlaşılacaktır. Kaldı ki, Vakit mu- habirinin sorduğu sorudan sonra çı- karılmasına Cumhuriyet muhabiri de tepki göstermiştir. Durum böy- leyken, Vakit gazetesinin hasmane bir tutumla Cumhuriyet muhabirini suçlaması ahlaka ve insafa aykırı bir tutumdur. Cumhuriyet muhabirini hedef göstermesi Vakit gazetesinin ilk uygulaması da değildir.” Vakit gazetesi, foto muhabirinin Ali Suat Ertosun’un basõn toplantõsõ sõrasõnda korumalar tarafõndan dõşarõ çõkartõlmasõna gazetemiz muhabirinin neden olduğunu öne sürdü. Vakit’in bu iftirasõ, Ertosun ve salonda bulunan diğer gazeteciler tarafõndan yalanlanõrken, ÇGD tarafõndan yapõlan açõklamada, ‘‘Vakit gazetesinin hasmane bir tutumla Cumhuriyet muhabirini suçlamasõ ahlaka ve insafa aykõrõ bir tutumdur” denildi. DİKİLİ Bedava hizmet davası sürüyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Dikili’nin CHP’li Belediye Başkanõ Osman Özgüven hak- kõnda, “10 tona kadar suyu ücretsiz vererek kamuyu zarara uğrattı- ğı” gerekçesiyle açõlan davada savcõ, söz konusu uygulama sonrasõ oluşan kamu zararõnõn karşõla- nõp, karşõlanmadõğõna yö- nelik araştõrma yapõlma- sõnõ istedi. Dikili’de sosyal beledi- yecilik yaparak konutlar- dan 10 tona dek su para- sõ almayan, belediye çalõ- şanlarõna suyu yüzde 50 ucuza veren, halka ucuz ekmek satan, ulaşõmdan ücret almayan Özgüven ve önceki dönem beledi- ye meclis üyelerinin de aralarõnda bulunduğu top- lam 21 kişi hakkõnda “görevi kötüye kullan- mak”, “kamuyu zarara uğratmak” suçlamasõyla açõlan davaya devam edil- di. Dikili Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Özgüven’le birlikte avukatlarõ Arif Ali Cangı, Berrin Esin Kaya ve Muhittin Üs- tündağ katõldõ. Duruşmada söz alan Av. Arif Ali Cangõ, Tür- kiye’nin Uluslararasõ Eko- nomik ve Sosyal Haklar Sözleşmesi’ne imza attõ- ğõnõ belirterek, “Su her- kesin eşit ve ücretsiz şe- kilde ulaşması gereken bir insan hakkıdır. Bu hakkın kullanımını sağ- lamak kamu yararı ta- şır” dedi. Duruşma savcõsõ, Diki- li Belediyesi’ne yazõ ya- zõlarak, “kamu zararı- nın karşılanıp karşılan- madığının, karşılanmış- sa bu miktarın ne kadar olduğunun sorulması- nı” istedi. Mahkeme Baş- kanõ Volkan Çetinkaya da istemi yerinde bularak, duruşmayõ 6 Ekim 2009 tarihine erteledi. Bu arada Özgüven’in Dikili Festivali kapsa- mõnda “Altın Madeni ve Çevre” konulu paneli ba- san Koza Altõn Madeni iş- çileriyle ilgili açtõğõ dava da yine aynõ tarihe erte- lendi. Duruşma sonrasõ adliye önünde açõklama Özgüven, “Biz burala- ra gidip geliyoruz diye sanmayın ki pişmanız. Yaptığımızın son derece doğru bir şey olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca kaldı ki iddia ettikleri gi- bi artık suyu da parasız vermiyoruz. Suya 1 ku- ruş zam yaptık” dedi. AKP’Lİ BAŞKAN SÖZÜNÜ TUTMADI Seyhan Belediyesi’nde temizlik işçisi kıyımı YUSUF BAŞTUĞ ADANA - AKP’li Azim Öztürk’ün baş- kanlõğõndaki Seyhan Be- lediyesi’nde temizlik gö- revlisi olarak çalõşan 700 taşeron işçiye çõkõş ve- rildi. Yerel seçimler önce- sinde yapõlan bir düzen- lemeyle merkez Seyhan ilçesinin, Çukurova ve Seyhan olarak ikiye ay- rõlmasõnõn ardõndan, be- lediyenin temizlik işini taşeron firma olarak yü- rüten Miray Temizlik Şirketi personel sayõsõnõ azaltma kararõ aldõ. Top- lam 1038 kişiyle bele- diye sõnõrlarõ içinde te- mizlik işini yürüten fir- ma bu sayõnõn 438’e dü- şeceğini açõkladõ. Alõ- nan bu karar işçilere teb- liğ edildi ve yeni ihale- ye 438 kişi için teklif ve- ren firma, çõkõş kararõnõ bugün itibarõyla uygu- lamaya koyacağõnõ du- yurdu. Alõnan karar doğ- rultusunda 700 kişiye çõkõş verilmiş oldu. As- gari ücret alarak geçin- meye çalõşan ve buna karşõn yine de işsiz ka- lan işçiler mağdur ol- duklarõnõ belirterek so- runlarõna çözüm bulun- masõnõ istedi. Belediyeye bağlõ şan- tiyelerde yerel seçim ön- cesinde toplantõlar yapan ve işçilere, “Bana oy vermezseniz belediye yönetimine CHP veya MHP gelir, sizi işten atarlar. Atmakla kal- maz sopayla kovalar- lar. Oysa biz kimseyi çıkarmayacağız” diyen Öztürk, sorumluluk alanlarõnõn daraldõğõnõ belirterek çõkõş kararõnõ savundu. ‘Adalet Bakanı ve müsteşarı HSYK’den çıksın’ Yargõ üzerinden herkesin, özellikle de AKP’nin elini çekmesi gerektiğini söyleyen Tayfun İçli, “Anayasa değişikliği teklif taslağõnõn yasalaşmasõ durumunda yargõ organõ bağõmsõz olacak. AKP de ikinci kez kapatõlma davasõyla karşõ karşõya kalmayacak” dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Eskişehir Bağõmsõz Milletvekili Tayfun İçli, “yargının üzerinden herkesin elini çekmesi için” hazõrladõğõ anayasa değişikliği önerisi taslağõnõ tartõşmaya açtõ. İçli’nin hazõrladõğõ tas- lakta cumhurbaşkanõnõn HSYK üyelerini seçme yetkisinin kaldõrõlmasõ ve adalet bakanõ ile müste- şarõnõn HSYK üyelikleri- ne son verilmesi öngörü- lüyor. İçli dün parlamentoda düzenlediği basõn toplan- tõsõnda, “AKP iktidarının demokratik olmayan araçlar kullanmak su- retiyle yargıya müda- hele etmesi, demokrasi ve hukuk dışı uygula- maları himaye ederek ve hukuk devleti ilke- sinden uzaklaşarak bir polis devleti, bir dikta- törlük rejimi imajı veren uygulamalara yönelme- si toplumda yaygın bir rahatsızlık meydana ge- tirmiştir. Yargı üzerin- den herkesin elini çek- mesi gerekir. Özellikle de siyasi iktidara sahip olan AKP’nin” dedi. “Demokrasi dışı böylesi gelişmelere sessiz kal- maması gereken ku- rumların başında TBMM’nin geldiğini” vurgulayan İçli, “Anaya- sa değişikliği teklif tas- lağının yasalaşması du- rumunda yargı organı bağımsız olacak. Öte yandan anayasa- mızın 68. maddesine ay- kırı eylemlerde bulun- duğu iddia edilen AKP’nin ikinci kez ka- patılma davasıyla karşı karşıya kalması da en- gellenebilecektir” açõk- lamasõnõ yaptõ. İçli’nin hazõrladõğõ tas- lakta anayasanõn “cum- hurbaşkanının görev ve yetkileri” ile ilgili 104. maddesinde değişiklik ya- põlarak cumhurbaşkanõ- nõn görev ve yetkileri ara- sõndan “HSYK üyelerini seçmek” görev ve yetki- sinin kaldõrõlmasõ isteni- yor. 159. maddede yapõ- lacak değişiklikle HSYK’nin yapõsõnõn de- ğiştirilmesi öngörülüyor. Buna göre, HSYK 18 üyeden oluşacak, adalet bakanõ ile müsteşarõnõn üyeliklerine son verile- cek, kurulun başkanõ ile başkanvekili üyeler ara- sõndan seçimle belirlene- cek. İçli, “İktidarın ‘benim savcõm, benim hâkimim’ anlayışıyla haraket etti- ğini, yargıyı arka bah- çesi gibi gördüğünü” vurgularken, Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman Kaç- maz’a yönelik teftişi anõmsattõ. İÇLİ’DEN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİSİ Ertosun’dan belgeli savunma Sabancõ suikastõ tetikçisi Mustafa Duyar’õn gazeteci Can Dündar’dan para istediğine dair resmi belgeyi canlõ yayõnda kamuoyuyla paylaştõ Haber Merkezi - Eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü, Hâ- kimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, ce- zaevinde öldürülen Sabancõ suikas- tõnõn tetikçisi Mustafa Duyar’õn, kendisiyle röportaj yapmak isteyen gazeteci Can Dündar’dan para ta- lep ettiğini gösteren resmi evrakõ ba- sõnla paylaştõ. CNN Türk’te dün canlõ yayõna ka- tõlan AKP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, “Tuz kokmamalı. Duyar’ın öldürülmesine baktığı- mız zaman tartışmanın başında ol- duğumuz görülüyor. Daha da sü- recek. Orada bir bakan iradesi var. Neden görüştürmedi? Ne- denlerini delilleriyle açıklaması gerekiyor. Çok önemli bir olayı ta- rihin derinliklerine gömüyorsunuz. Bunun hesabının verilmesi lazım” açõklamasõnõ yaptõ. Fõrat’õn bu açõklamasõ üzerine Er- tosun, programa telefonla bağlanarak, söz konusu belgeyi açõkladõ. Ertosun, “Mustafa Duyar’ın Can Dündar ile yapacağı röportajla ilgili eli- mizde bir dilekçesi var. Diyor ki: ‘Can Dündar’õn benimle yapmak istediği röportaj talebini kabul edi- yorum. Benim için sakõnca mevcut değil. Ancak bilgi sahibi olmalarõ açõ- sõndan, bu röportaj karşõlõğõnda uy- gun bir miktar ücret kabul edeceği- min kendilerine bildirilmesini talep ederim.’ Bu dilekçenin tarihi 08.01.1999” dedi. Bunun resmi ev- raka girmiş bir dilekçe olduğunu söyleyen Ertosun, söz konusu belgeyi televizyona faksladõ. Televizyonda da gösterilen belgede Duyar’õn el yazõ- sõyla para talep ettiği görülüyor. Dündar’a bu konuyu ilettiğini, mahkemede tartõşõldõğõnõ ve açtõğõ manevi tazminat davasõnõ kazandõğõnõ söyleyen Ertosun, söz konusu evra- kõn mahkeme dosyasõnda da mevcut olduğunu belirtti. Ertosun, sanõğõn pa- ra istemesinin de kendisini bağlayan bir unsur olduğunu söyleyerek, “Prensip olarak, sanıkların, davası sürenlerin gazetecilere konuşma- sına karşıyım. O dönemki baka- nımız bunu uygun görmüştür. Etik olmadığı için kabul etme- dik” dedi. ATAÇ’IN YERİNE YİĞİT’İN, BABAOĞLU’NUN YERİNE DE AKSAY’IN ATANMASI BEKLENİYOR YAŞ toplantõsõ bugün Toplantõlarda TSK’nin ko- muta heyetini oluşturan 14 or- general ve oramiralin yanõ sõra Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül de yer alacak. YAŞ’ta TSK komuta he- yetinin kõsmen değişmesi bekleniyor. Bu kapsamda De- niz ve Hava kuvvet komu- tanlarõ emekliye ayrõlacak. Genelkurmay Başkanõ Orge- neral İlker Başbuğ ile Kara Kuvvetleri Komutanõ Orege- neral Işık Koşaner, 1 yõl da- ha görevlerinde kalacaklar. Emeklilikler nedeniyle bo- şalacak olan görevlerden De- niz Kuvvetleri Komutanlõ- ğõ’na Donanma Komutanõ Oramiral Eşref Uğur Yi- ğit’in, Hava Kuvvetleri Ko- mutanlõğõ’na da Harp Aka- demileri Komutanõ Orgeneral Hasan Aksay’õn atanmasõ bekleniyor. Kara Kuvvetleri Komutan- lõğõ kadrosundaki orgeneral- lerin bu YAŞ sonrasõ yapõla- cak atamalarõyla 2013 sonra- sõnõn genelkurmay başkanõ da büyük oranda belli olacak. Kara Kuvvetleri Komutanõ Koşaner’in önümüzdeki yõl Genelkurmay Başkanlõğõ’na atanmasõ durumunda bu gör- evi 2013 yõlõna kadar sür- dürmesi bekleniyor. Koşa- ner’in ardõndan Genelkur- may Başkanõ olacak kişinin de 2011 yõlõnda Kara Kuv- vetleri Komutanlõğõ’na atan- masõ gerekiyor. YAŞ toplantõlarõnõn dikkat çekici konularõndan birini de “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” iddialarõyla gündeme gelen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in durumu oluşturuyor. Çiçek, kurmay albay olarak ilk kez geçen yõl YAŞ’a girmişti. Bu yõl ikin- ci kez YAŞ’a terfi için gire- cek olan Çiçek’in kendi iste- mi dõşõnda emekliye ayrõl- masõ ya da TSK’den ilişiğinin kesilmesi beklenmiyor. Hak- kõnda kesinleşmiş bir yargõ kararõ bulunmayan Çiçek’in amiralliğe terfi edip etmeye- ceği YAŞ sonrasõ belli olacak. İhraçlar Toplantõlarda terfilerin ya- nõ sõra disiplinsizlik gerekçe- siyle TSK’den ihraç edilecek personelin durumu da değer- lendirilecek. İrticai ve bölücü faaliyetlere katõldõklarõ iddia edilen personel ile ahlaki du- rumlarõ nedeniyle TSK’den ihraç edilecek personelin dos- yalarõ YAŞ’a sunuluyor ve karar verilmesi durumunda disiplinsizlik gerekçesiyle ku- rumla ilişikleri kesiliyor. Baştarafı 1. Sayfada Ali Suat Ertosun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle