25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 14 HABERLER Sakarya’nõn Karapürçek ilçesinde, su borularõnõ kullanarak yaptõğõ ve eşe dosta hediye ettiği akvaryumla- ra talep çok olunca, kaymakamlõk- tan aldõğõ krediyle hobisini ticarete dönüştüren Osman Yavuz, patent başvurusunda bulunacağõnõ belirtti. Karapürçek’teki Subor Boru Sa- nayi ve Ticaret AŞ’de çalõşan Yavuz, astõma yakalanmasõ nedeniyle iki yõl önce işinden ayrõlmak zorunda kal- dõ. Evli ve bir çocuk babasõ Yavuz, hobi olarak başladõğõ, eskiden ça- lõştõğõ fabrikada hurdaya ayrõlan su borularõnõ değerlendirerek akvar- yum yapmaya başladõ. Çevresinde beğenilen akvaryum- lara talep çoğalõnca, Yavuz’a sağlõk sorunlarõyla bir arada yürütebilece- ği yeni bir mesleğin kapõsõ açõldõ. Akvaryumda kullandõğõ borularõn toprak altõnda 50 yõl dayanõklõlõk ga- rantisi olduğunu belirten Yavuz, bu nedenle ürettiği akvaryumlara uzun süre garanti verdiğini söyledi. İki yõl içinde 200’den fazla sipa- rişi teslim ettiğini ifade eden Yavuz, şöyle konuştu:“Çalıştığım eski fab- rikadan ıskartaya çıkarılan bo- ruları değerlendirerek ekonomi- ye de katkı yapıyorum. Akvar- yumları 150 liraya satıyorum. Günde 10 tane akvaryum yapa- biliyorum. Bir işyeri açmayı dü- şünüyorum ama siparişlerin de- vamının gelmesi gerekiyor. Büyük bir anlaşma yaparsam işyeri aç- mayı düşünüyorum. İnternetten siparişi alıyorum. Alıcı bize adresi veriyor. Parayı hesabıma havale ediyor. Ben de ürünü kargoyla ulaştırıyorum. Kargoyla anlaş- mam var. Türkiye’nin her yerine 20 liraya gönderiyorum. Kayma- kamımız destek verdi. Kayma- kamlığın desteğiyle akvaryum- ları üretecek teknik araçları aldık. 4 bin lirayla teçhizatı aldım. 6 ay- lık dönemler halinde 500 lira ödüyorum.” 1997 yõlõnda İTÜ Fizik Mü- hendisliği’nde okuyan 5 arka- daşõn okul kantininde şekillenen iş kurma planlarõ sonunda ya- şama geçen bir yazõlõm şirketi Pozitron. Fatih İşbecer “Pozitron, Po- zitif yüklü elektron demek, 5 fizik mühendisinden de başka şirket ismi çıkmazdı zaten” di- yor. Gerçekten de ismi ile uyum sağlarcasõna peşpeşe yaratõcõ yazõlõm projelerini de piyasaya sokuyor Pozitron... Bilgisayar- da fax otomasyonu, “iddia” ile cepten bahis oynamak, cep te- lefonunda gazete, mobil TV gi- bi ilkler ile bir yandan kurum- sallaşõrken öte yandan da hõzlõ bir büyüme sürecinin içine giri- yorlar. İşbecer şirketin kurucularõn- dan. Ortaklõk an- cak birkaç yõl sürmüş, ondan sonra dostluk- lar fazla bozul- madan herkes kendi yoluna gitmiş. İş- b e c e r 2004 yõlõndan beri şirketi 16 kişilik ekibiyle kendi yönetiyor. “Kü- çük ve niş işler yapmalıyız di- ye bir strateji belirledik ve cep telefonlarına yönelik ya- zılımlara ağırlık verdik” diyen İşbecer, işin başõnda kendileri gi- bi küçük şirketlerin marka oluş- turmadõklarõ için büyüklerle hem rekabette hem de ticarette zorlandõklarõnõ ve bu sorunu ödüllere başvuru ya da ortaklõk gibi konularla aşmaya çalõştõk- larõnõ kaydederek “kazanınca bir nevi TSE belgesi almış gibi olu- yorsunuz” diyor. Pozitron da bu yaklaşõmdan hareketle Endea- vour girişimcilik ödülüne aday olmuş. Ve 2007 yõlõnda da yõlõn girişimcisi seçilmiş. İşbecer “se- çilen girişimciye 2 yıl süreyle destek oluyorlar. Maddi des- tek değil yalnız bu. Onun dı- şında danışmanlık, yeni müş- teri, pazar ya da yatırımcılarla tanıştırmak, koçluk gibi ko- nularda inanılmaz bir destek var. Ben 10 yıllık bir deneyim kazanmış gibiyim onlardan aldığım destekle” diye anlatõ- yor. Zaten Endeavor girişimcisi seçilmek Pozitron’a uluslarara- sõ kapõlarõ da açmõş. Harvard Bu- siness School’un Girişimcilik Ödülü’nü 20 ülke arasõndan se- çilerek kazanmõş. Kazanma ne- deni ise Türkiye İş Bankasõ için tasarladõğõ inovatif mobil ban- kacõlõk ürünü ve bu ürünü yurt- dõşõna pazarlamasõ iş planõ. Hedeflerinin bilgisayarda ya- põlabilen her şeyi cep telefonu- na taşõmak olduğunu söyleyen Fatih İşbecer, bir yazõlõmõ altõ haftada geliştirdiklerini söylüyor. Pozitron’un her yõl ortalama yüzde 100 büyüyen bir şirket ol- duğunu kaldeden İşbecer, 2009 yõlõnõn nispeten daha zor geçti- ğini ancak Türkiye’nin teknoloji ve yenilikçi ürünlere merakõ sürdüğü için gelecekten ümitli olduğunu vurguluyor. Bütçe açığı ocak-haziran döneminde 23 milyar TL’ye sıçradı. 500 büyük firmanın 2008 reel kâr hac- mi, geçen yıla göre yüzde 24 oranında azaldı. AKP hükümeti kamu işçilerine enflasyonun altında zam yaptı. Türk-iş, kamu toplusözleşmelerinde isteni- len noktaya ulaşılmasa da, sorunun masa ba- şında çözülmesinden memnun olduğunu açık- ladı. Türkiye Bankalar Birliği, yılın ilk çeyreğinde bankaların net kârının önceki döneme kıyasla yüzde 23 arttığını duyurdu. Gerçek işsizlik oranı yüzde 24. Başbakan Erdoğan, “Türkiye tünelin ucun- da ışığı bütün parlaklığıyla görmüş durumdadır, bu bizim için büyük bir sevinç ve mutluluk kay- nağıdır” dedi. Teşvikli yatırımlar yılın ilk yarısında yüzde 52 oranında geriledi. Hükümet ÖTV’yi arttırdı, akaryakıt fiyatları yükseldi. Merkez Bankası borçlanma faiz oranlarını ya- rım puan düşürdü. Ekim 2008 ile Mayıs 2009 arasında kayna- ğı belirsiz 18.3 milyar dolar döviz girişi saptandı. 500 büyük firmada, ücretlerin toplam sınai maliyetler içindeki payı 2008 yılında yüzde 14 oranında düştü. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Özel İstihdam Büroları’na imkân veren yasayı veto etti. Dolar 1.50’nin altına indi. Özel İstihdam Büroları’nı rekabet gücünü art- tırmak için gerekli bulan TİSK, “işsizliğin art- maması için istihdam dostu bir büyüme poli- tikasına” geçilmesi gerektiğini açıkladı. Hükümet işçi emeklileri aylıklarını yüzde 6 ora- nında arttırıyor. İMKB endeksi yükselişe geçti, 11.5 ay önceki seviyesine çıktı. Çalışma Bakanı Ömer Dinçer, Özel İstihdam Büroları’na ilişkin tasarının 4 Ağustos Meclis Başkanlığı seçiminden sonra görüşülebilece- ğini ifade etti. Bütün bunlar, krizin çelişkilerle dolu bir sü- reç olduğunu, doğrusal bir hattın mümkün ol- madığını göstermekte. Dip noktasına varılma- sını sabırsızlıkla, telaşla ve bir o kadar umutla bekleyenlere çelişkilerden söz etmek faydasız. Onların gözü spekülatif kazançlarda, borsa en- dekslerinde, faiz oranlarında, döviz kurlarında ve para hareketlerinde. Üstelik ekonomi çöküşe doğru yol alırken bile çok yüksek kazançlar el- de edilebileceğini yaşayıp gördüler. Fakat bu spekülatif olguların kaderi ekono- mide üretim, yatırım, kapasite ve toplam kat- ma değerin gidişatına bağlı. Üretim düzeyi ge- riler ve sanayi kapasitesi daralırken spekülatif kazançların (borsa ve döviz kuru fark- ları) artışı, ekonominin iyiye gittiğini de- ğil tam tersine, çelişkilerin derinleş- mekte olduğunu gösteriyor. Burada kritik nokta, ekonomik faaliyetin de- vam etmesi için gereken nakit sermayenin te- minindeki güçlükle ilgili. Bu sermaye bir türlü üretim sürecinde elde edilen katma değerle kar- şılanamıyor. Şimdilik ekonominin döviz ve TL kaynak ihtiyacı şu veya bu şekilde karşılandı. Üretimin gerilemesi, sanayi firmalarının iflası ve satışların düşmeye devam etmesi halinde dış kaynak sağlanması (borçların ertelenmesi, ye- ni kaynak bulunması vb.) çok ciddi sıkıntıya gi- recektir. Sanayicilerin Özel İstihdam Büroları yasası- nın çıkmasında ısrar etmelerinin temel nedeni de budur: Emeğin fiyatını düşürmek böylece maliyetleri azaltmak ve dış pazarlardaki reka- bet gücünü arttırmak, hiç olmazsa korumak. Ama unuttukları nokta, ortalama ücretin top- lam maliyet içindeki payının asgari sınırlara in- miş olması; bu düzey hâlâ boğaz tokluğu dü- zeyinden yüksek. Ama daha aşağı indirilmesi çok ciddi sosyal sıkıntılara davetiye çıkar- maktır. Yani yeni yatırım yapıp, sabit sermaye stoku arttırılmadan, emek maliyeti düşse bile rekabet gücünü arttırmak bir temenniden iba- rettir. erankara@hotmail.com Boğaz Tokluğuna Rekabet G Ö R Ü Ş ERHAN BİLGİN Cep sihirbazõ gibiyiz YAHYA ARIKAN malicozum@ismmmo.org.tr YAŞAMDA MALİ ÇÖZÜM Vergi İdaresi harf hatasõnõ düzeltene 1000 lira ceza kesecek Sevgili okurlarım, kümesteki kaz denince, ister is- temez, hepimizin aklına kayıt içinde çalışan, vergi- sini düzenli olarak ödeyen mükellefler geliyor. Ver- gi mükelleflerinin yükü, haksız rekabet yaratan ve ön- lem alınması için her zaman uyarılarımızı yaptığımız, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü oranında artıyor. Do- layısıyla kayıt dışı faaliyetler, bu boyutlarda olduğu sürece bizler kayıtlı mükellefe ‘kümesteki kaz’ demeye devam edeceğiz… Kurallara uyarak kayıtlı çalıştığı için kendini kü- mesteki kaz gibi hisseden iş dünyamızın iyi bildiği bir fıkra vardır: “Adam ölür ve öbür dünyada sorgusu başlar; - ‘Hiç içki içtin mi?’ ‘Aman efendim...’ - ‘Kumar oynadın mı?’ ‘Aman efendim...’ - ‘Kadınlarla aran nasıldı?’ ‘Aman efendim, ben kim çapkınlık kim?’ Cebrail dönüp bağırır: ‘Oradan bir çift kanat getirin!..’ Adam çok sevinir: ‘Melek oluyorum, değil mi efendim?’ der. Cebrail cevaplar: ‘Hayır, kaz oluyorsun!’” Daha kolay olduğu için Türkiye’de, her dönemde Vergi İdaresi kümesin dışına bakmak yerine ne ya- zık ki vergisini zaten verenden “daha fazla nasıl alı- rım” uygulamalarına sarılmıştır. Nitekim, bugün ver- gi gelirlerinin çok büyük bir kısmı ücretli çalışanla- rın ve kayıt içinde bulunan işletmelerin sırtındadır. İş- çi ve memurlardan oluşan kayıtlı çalışanlar son 5 yıl- lık dönemde maaşları üzerinden 76 milyar 537 mil- yon vergi ödediler. Kayıt dışı nedeniyle yıllık vergi kay- bı 20 milyar TL olarak hesaplanmaktadır. Keza, iş- veren cephesindeki yük de bu yoğunlukta artmak- tadır. Dolaylı vergilerin yarattığı çarpıklığı da bu tablo- ya ekleyelim. Büyük kısmı KDV ve ÖTV’den oluşan dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı büyüktür; tüketime paralel dönemsel farklılıklar gös- terse de yüzde 60’ın altına inmemektedir. Son bir yıl içinde doğrudan vergi geliri artarken tüketim üze- rinden alınanlar önemli oranda gerilese de bu gelişme bizi yanıltmamalıdır. Çünkü tamamen kriz sürecine özel bir gelişmedir ve son 7-8 ayda tüketimin ya- vaşlamasıyla ilgilidir. Dolaylı vergilerin vergi gelirle- ri içindeki payını, dolayısıyla sabit gelirli üzerinde ya- rattığı baskıyı krizin etkilerinden arındırarak ölç- mekte büyük fayda vardır. Bu nedenle Ocak-Hazi- ran 2008 dönemini inceledik. Bu dönemin verileri top- lanan her 100 liralık verginin 65 lirasının dolaylı ver- gi olduğunu göster- mektedir. Demek ki, kümesteki kaz denince aklımıza gelen mükellefler; kayıtlı işveren, ücretli çalışanlar ve tüketimi üzerinden yüklü vergi ödeyen dar gelirli kesimden olu- şuyor. İşte biz mali müşavirler için en büyük şans- sızlık da bu kesimlerin ağır vergi yükü altında nasıl da ezildiğine yakından tanıklık etmek. Tam da bu ne- denle kayıt dışı ekonomiyle mücadelede idare ile her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu her platformda ifa- de etmişizdir. Bunun birinci nedeni ülkemizin çıkar- larıdır, ikinci nedeni de işte böylesine zorlu bir mes- leği sürdürüyor olmamızdır. Bir ülke düşünün ki kayıt dışı ekonomi, kayıtlıyı ne- redeyse yakalıyor, kayıt içindeki ise artık soluk almaz hale getiriliyor. Bugün toplam sayısı 20 milyon 698 bin çalışanın, yüzde 42.7’si kayıt dışıdır. Yani 8 mil- yon 842 bin kişi herhangi bir sosyal güvenlik kuru- muna kaydı bulunmadan istihdam edilmektedir. Ücretli ve yevmiyeli olarak çalışan toplam 12 milyon 468 bin kişinin de yüzde 24.8’i, 3 milyon 87 bin ki- şi yine kayıt dışıdır. TÜİK’in verileri işveren cephesinde de durumun farklı olmadığını ortaya koymaktadır. İşveren olarak faaliyet gösteren 1 milyon 160 bin kişiden yüzde 25.2’si yani 292 bin kişi kayıtsız çalışmaktadır. Ken- di hesabına çalışan 4 milyon 404 bin kişiden de yüz- de 68.8’inin, yani 3 milyon 28 bininin sosyal güven- lik kaydı yoktur. Her ne kadar kayıt dışı istihdam bu yıl nisan ayında, geçen yılın aynı dönemine göre 0.8 puan azalsa da yüzde 42.7’lik oran içler acısı tablonun ifadesidir. Görevimiz tehlike! Şimdi, işimizin daha da zor olduğu bir süreç ya- şıyoruz. Çünkü bir yanda bütçe açıkları, diğer yan- da neredeyse artık soluk alamayacak duruma gel- miş, bitkin mükellefler var. Ekonomik krizin yarattı- ğı darboğaz da cabası... İşsizliğin kasıp kavurduğu ülkemizde, son dö- nemde, akaryakıt başta yine dolaylı vergilerin arttı- rılması kitlelerin canını yakarken işletmeler de ayak- ta kalmakta zorlanmaktadır. Hal böyle olunca yeni vergiler ve vergi zamları getiremeyen Vergi İdaresi, son yıllarda ceza kesmeye yöneldi. Bütçe açıkları- nı kapatmaz tabii ama.. bir ülke düşünün ki, yurtta- şa günde 83 milyon TL ceza kesilmiş... Gelir İdaresi’nin verileri, bu yılın ocak-haziran döneminde vatandaşa toplam 14 milyar 982 milyon lira ceza kesildiğini göstermektedir. Bunun içinde ver- gi cezaları, idari para cezaları, trafik cezaları var. Pe- ki bunun ne kadarını tahsil etti dersiniz; 1 milyar 805 milyon lirasını. Yani her 100 liralık cezanın 12 lirası- nı. Bunun anlamı şu: ‘Ne koparsam kâr’ anlayışıyla her fırsatta ceza yazılıyor, ama bunu tahsil edeme- diği gibi davalık olunca kaybeden taraf Vergi İdare- si olmaktadır. İşte muhasebe meslek mensupları Gelir İdaresi ile vergi mükellefleri arasındaki köprü görevini üstlen- miş durumundadırlar. Bu trajikomik tabloda köprü olmaya çalışanların halini siz düşünün! Eminim ki hiç- biriniz bu iki kesim arasında köprü olmak istemez- diniz!... Beyannameye yok, bildirimlerde var Muhasebe meslek mensupları vergi beyanname- lerini verirken olur ya, isimde bir harf hatası yapar- larsa, vergi dairesi numarasını yazarken kaydırır ya da bilemediniz bir kimlik numarasında yanlış ya- parlarsa Vergi İdaresi bu düzeltmeyi kabul ediyor. Ama ne var ki aynı idare, firmaların mal alım-satış- larını gösteren formlarda en ufak bir hata yapılırsa ce- za kesiyor. Yapılan hata vergi matrahını hiç etkile- mese de Vergi İdaresi ceza miktarını süreye bağlı be- lirleyerek kesiyor. Tabi Vergi İdaresi bu cezaları “Kümesteki kazları daha fazla nasıl yolarım” anlayışıyla ke- siyor, ama köprü konumundaki mali müşa- virleri mükellefle karşı karşıya getiriyor. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu ge- tirilen bildirim ve formların (Ba-Bs) sü- resinde verilmiş olsa bile, bu formlardaki herhangi bir hatayı 15 gün sonra dü- zeltmeye kalkarsanız yandınız! Çünkü o zaman İdarenin belirlediği cezanın (şu an için 1000 TL) en az yarısını ödemek zo- runda kalıyorsunuz. Olur da bu 15 gü- nü de geçerseniz, tamamını… Bu ce- zalar, aslında “kümesteki kazlara” yani kayıtlı mükelleflere kesiliyor ama “al- maktan yorulmayan” Vergi İdaresi’ne “ceza vermekten” yorgun düşmüş mü- kellefler söz konusu olunca mesele köprü görevini üstlenen bizlerin, yani ma- li müşavirlerin başına kalıyor! Dünyada örneği olmayan uygulamaya son verilmeli Vergi beyannameleri, mükelleflerin vergi kanunlarına göre vergilendirile- cekleri konuları, matrahları, hesaplanan ve ödenecek vergilerin gösterildiği bir ira- di belgedir. Aksi ispat olunana kadar ida- rece kabul edilmek zorunda olan bu be- yannamelerin süresinde verilmesi ha- linde, daha sonraki süreçte düzeltme ya- pılmasında özel usulsüzlük cezası uy- gulanmaz iken, Vergi İdaresi’nin bilgi- lendirilmesi amacı ile verilen bildirim ve formların düzeltilmesine ceza uygulan- ması hukukun temel ilkelerine aykırıdır. Bildirim ve formlarının (Ba-Bs ) dü- zeltilmesi amacı ile verilen “düzeltmeler” için kesilecek cezaların kaldırılması için yeni bir yasa değişikliğinin yapılması ge- rekmektedir. Yasal düzenlemelerin ya- pılacağı tarihe kadar Bakanlar Kuru- lu’nun, Vergi Usul Kanunu’nun müker- rer maddesi 414’e göre yetkisini kulla- narak cezaların sembolik olarak kesilmesinin sağ- lanması isabetli olacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde vergi mükelleflerince dü- zeltilen form ve bildirimlere ceza uygulandığını san- mıyoruz. Miktarlar hafifletilse de, vergilendirmeyi et- kilemeyen şekli noksanlıkların cezalandırılması adil ve hukuki değildir. Bu yanlışlığın Vergi İdaresi’nce en kısa sürede düzeltileceği inancındayız. Her fırsatta dile getirdiğimiz uyarımızı bir kez da- ha yinelemekte yarar var; güçlü ekonomi ve de- mokrasinin ilk koşulu hesap sorma ve hesap verme anlayışının yerleşmesidir. Bu anlayışın toplumun ve ekonominin bütün un- surlarında hayat bula- bilmesinin tek yolu da kayıtlı ekonomidir. Ülkemizin gelece- ğinden çalan kayıt dışı faaliyetler ile mücade- lenin zamanı gelmiştir, geçiyor da... Ne ceza- lara ne de dolaylı ver- gilere bel bağlamanın Türkiye’nin geleceği- ne katkısı olacaktır... Cepten İddia’nõn mucidi Pozitron en hõzlõ büyüyen şirketlerden Eşine dostuna hediye ettiği akvaryumlara talep artõnca kaymakamlõktan kredi alan Osman Yavuz önce kendi işini kurdu şimdi patent için başvuracak Sorularınız için malicozum ism mmo.org.tr ad- resine mail ata- bilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek ce- vaplanacaktır. Pozitron’un kurucusu Fatih İşbecer, hedeflerinin bilgisayarda yapõlabilen her şeyi cep telefonuna taşõmak olduğunu söylüyor. TÜBİTAK desteğinin kendileri gibi firmalar açısından son derece önemli olduğunu kaydeden Fatih İşbecer, bugüne kadar 2 projelerine destek aldıklarını, üçüncüsünün de başvurusunu yaptıklarını belirtiyor. Pozitron’un son yenilikçi çözümü ise Blackberry üzerinden geliştirilen yeni bir teknoloji ile Fortis Bank’ın Worldcard başvurularını artık sanal ortama taşıması... TÜBİTAK desteği çok önemli Hobisiydi, kazanç kapısı oldu Antakya’nın yöresel ürünleri arasında yer alan ve sabun, yağ, baharat ve kozmetik sanayisi açısından önemli bir bitki olan defne ağaçları, orman köylüsünün de ek kazanç elde ettiği önemli ürünler arasında. Orman İşletme Müdürü Mehmet Harbi, il genelindeki 210 bin 926 hektar ormanlık alanın yak- laşık 10 bin hektarında, defne, adaçayı, kekik gibi ekonomik değeri yüksek ürünlerin yer aldığını belirterek şunları söy- ledi: Bu sezon 280 ton defneyi orman köylümüze sattık. Def- neyi toplayarak ek kazanç sağlamak isteyen köylülerimiz de 2 kuruştan bizden aldığı bu ürünü yaklaşık 35 kuruştan fir- malara pazarlıyor. Bu sayede köylüler, gelirlerini katlaya- rak büyüterek çok iyi bir ek gelir elde ediyorlar. DEFNE GEÇİM KAYNAĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle