Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ;
iki haftadır kamuoyunu ayağa kaldıran “kâğıdın
(belgenin) sahte olduğuna inandıklarını ve bu ne-
denle askeri savcılığın soruşturmaya gerek gör-
mediğini” söyledikten sonra…
Sivil savcılıktan beklediklerini açıklıyor: Sahte
belgeyi kim veya kimlerin hangi amaçla tezgâh-
ladığını saptamalarını istiyor.
Başbakan ise Başbuğ ile aynı kanıda değil. Ter-
sine görüşler sergiliyor.
“Kâğıt parçasına” sahte diyemiyor. Hatta “fo-
tokopi dahi olsa” üzerindeki araştırmaların devam
etmesini istiyor. “Askeri yargının konuya farklı yak-
laştığını” açıklıyor.
Orgeneral Başbuğ, savcıların yanı sıra devletin
istihbarat servislerinin sahte belge yapımcılarını
bulmalarını istiyor.
Başbakan ise bu konuyu araştırmalarını em-
rindeki istihbarat servislerinden istemeyi aklının
ucundan geçirmiyor.
İktidar siyasal gıdası olan darbe söylentilerinin
-belge sahte de olsa- sürekli gündemde kalma-
sını istiyor.
Orgeneral Başbuğ; komutan ve Genelkurmay
Başkanı olarak demokratik rejime aykırı düşe-
ceklerin TSK bünyesinde olmadığının ve bulu-
namayacağının altını çiziyor.
Başbakan ise -açıkça söylemiyor ama- TSK için-
de hâlâ cuntalar peşinde.
Zira din kökenli siyaset anlayışı laik demokra-
tik cumhuriyet ordusunu daima potansiyel tehdit
olarak görüyor. Askerin sesini gücünü kesmek için
her fırsattan yararlanıyor.
Bu politikayı demokratik rejimin koruyucusu söy-
lemleriyle örtüyor.
Orgeneral Başbuğ, “TSK’nin üzerinden elinizi çe-
kin” derken; acaba malum amaçlarına varabilmek
için önlerindeki tek engel olarak gördükleri ordu
düşmanı, asker karşıtı kimi gazeteleri mi hedef alı-
yor?
Yoksa “TSK üzerinden kendinizi siyasi tanımlama
düşüncesinden ve gayretlerinden vazgeçi-
niz…TSK’ye karşı medya üzerinden asimetrik bir
psikolojik harekât yürütmeye son veriniz” derken;
uyum içinde görünme çabalarına karşın darbe söy-
lentilerini sürekli işleyen ve gündeme taşıyan ik-
tidara mı sesleniyor?
Oysa bir gece yarısı: Başbuğ Mersin’e RTE ter-
sine giderken AKP iktidarı, askere darbeyi içeren
önceden planlanmış bir uygulamayı TBMM’de yü-
rürlüğe koyuyor.
25 Haziran’ı 26’ya bağlayan gece yarısı RTE; Er-
genekon yetkili savcılarına (veya savcılara) yeni ola-
naklar sağlayan, askeri Ergenekon davasına
çekmesi olası ve askersel yargıya darbe niteliğinde
bir adım atıyor.
26 Haziran sabahı saat 01.30’da bir değişiklik
önergesiyle AKP iktidarı: “TCY’de yapılan deği-
şiklikle askerlerin bundan böyle işlediği anayasal
düzene karşı suçlar ile terör ve silahlı örgüt suç-
ları (darbe vs.), Ergenekon davasında olduğu gi-
bi özel yetkili sivil savcılar tarafından” soruşturu-
lacak ve yargılama bu suçlara bakan özel yetki-
li ağır ceza mahkemelerinde yapılacak!..
Bu, ne demek? Şu demek: Ergenekon savcıları
diledikleri anda astsubay, subay (tüm veya or) ge-
neral veya amiral olduklarına bakmaksızın.. da-
ha önceki örneklerde görüldüğü gibi muvazzaf as-
kerin evini basabilecek, gözaltına alacak, sorgu-
layacak ve tutuklanmasını sağlayabilecek!
Yasadaki bu değişiklikle Orgeneral Başbuğ’un
“Askerin suçlarına askeri yargı bakar” vurgusu ha-
vada kalıyor.
Değişikliğin getireceği önemli sakıncalar bir ya-
na, TBMM’de bir sabaha karşı kabul edilen de-
ğişiklik, daha başka ancak rejimsel açıdan hazin
manzarayı da beraberinde getiriyor.
“Uyuyan güzel” muhalefetimiz; CHP’si, MHP’si,
AKP çoğunluğunun TCY’de yapmaya giriştiği de-
ğişiklikten haberi bile yok. Muhalefet partilerinin
grup başkanvekilleri, belki de milletvekilleri o sı-
rada genel kurulda bulunmuyor.
Beri yandan Orgeneral Başbuğ da 26 Haziran
günü saat 11.00’deki basın toplantısında, 10 sa-
at önce kabul edilen yasanın sözünü etmediğine
göre değişiklik konusunda -herhalde- bilgilendi-
rilmedi.
Basın toplantısını izleyen medyaya gelince:
“Uyuyan güzel” muhalefet gibi... 10 saat önce
TBMM’den AKP’nin geçirdiği değişikliğe dair
tek bir soru sormuyor. Bilgisi olmadığı için fikri de
yok!
Bu değişiklik Çankaya’dan geçerse, ne çare as-
ker de Ergenekon davasına ortaklığı olası bir ko-
numa getiriliyor.
Kafasındaki plana göre RTE; gerekçe olarak Av-
rupa Birliği kriterleri, sivil demokrasi diye diye as-
kere yeni bir darbe daha vuruyor.
Tabii son hamleye asker düşmanlarının alkış-
ları arasında girişiyor.
Basın toplantısındaki açıklamalar sadece bir
sahte belgeyle bağlantılı gerçekleri dile getirmi-
yor. Asker gerçeğini de anımsatıyor.
Başbuğ “TSK’den elinizi çekin” diyor.
Diyor, diyor ama; boşuna! RTE’nin eli her fırsatta
TSK’nin içinde!
SAYFA 28 HAZİRAN 2009 PAZARCUMHURİYET
14 HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 30
Edirne Y 32
Kocaeli PB 31
Çanakkale Y 27
İzmir PB 32
Manisa PB 33
Aydın PB 33
Denizli PB 34
Zonguldak PB 26
Sinop PB 28
Samsun PB 29
Trabzon Y 25
Giresun Y 26
Ankara Y 31
Eskişehir Y 30
Konya PB 30
Sıvas PB 28
Antalya PB 33
Adana PB 34
Mersin B 32
Diyarbakır B 36
Şanlıurfa B 37
Mardin B 33
Siirt B 35
Hakkâri Y 24
Van Y 26
Kars Y 21
Oslo PB 30
Helsinki PB 19
Stockholm PB 31
Londra PB 27
Amsterdam Y 24
Brüksel Y 25
Paris PB 25
Bonn Y 30
Münih Y 27
Berlin Y 27
Budapeşte Y 26
Madrid Y 33
Viyana Y 22
Belgrad Y 24
Sofya Y 24
Roma Y 24
Atina Y 29
Zürih Y 26
Moskova Y 29
Aşkabat B 34
Astana Y 21
Taşkent B 39
Bakû Y 27
Bişkek Y 33
Tiflis B 22
Kahire B 32
Şam B 33
Ülkemizin kuzey iç ve
doğu kesimleri parçalı
ve çok bulutlu, Mar-
mara’nın güneyi, İç
Ege, Batı Karadeniz’in
iç kesimleri gök gürül-
tülü sağanak yağmurlu,
diğer yerler az bulutlu
geçecek. Hava sıcaklı-
ğı ülkenin kuzeydoğu
kesimlerinde 2 ila 4 de-
rece azalacak.
GÖKÇE DOĞAN (YILDIRIM)
ile
M. FATİH DOĞAN
Evlendiler.
Mutluluklar diliyoruz.
27.06.2009 İstanbul
Asiye - Basri Yılmaz
/ IŞIL ÖZGENTÜRK
Ne biçim yaz, hani öyle bir hale geldik ki,
sanõrsõn yarõn ülkede darbe olacak. Yapma-
yõn Allah aşkõna, zaten sivil bir darbemiz var,
askerisi kusur kalsõn.
Ne beklenmedik bir şey, Michael Jackson
ölmüş. O dünyanõn yaşayan en büyük efsa-
nelerinden biriydi, sevseniz de sevmeseniz de
o vardõ. Elli yaşõnda, çok genç öldü.
Kalabalõklarõn önünde şarkõ söylemeye
beş yaşõnda başlayan Jakcson’õn kõrk beş yõ-
lõ hep o kalabalõklarõ doyurmak, onlara hep
daha iyisini sunmak için insanüstü bir çalõş-
mayla geçti. Üstelik o bir siyahtõ ve henüz
Obama Amerikan Başkanõ seçilmemişti,
ne kadar iyi müzik yaparsa yapsõn, mahallede
ve okulda, beyaz çocuklarõn onu “pis zen-
ci” diye çağõrdõklarõnõ asla unutmamõştõ,
umutsuzca beyaz bir tene sahip olmaya ça-
lõşmasõ bundandõ.
O, Amerika’da siyahlarõn hak mücadele-
sinin en yoğun olduğu seksenli yõllarõn şar-
kõcõsõydõ, şarkõlarõnda ezilen, adam yerine kon-
mayan, en alttakilerin hikâyeleri, başkaldõrõ-
larõ vardõ. Sadece Amerika’nõn değil bütün
ezilmişlerin yanõndaydõ, 1985 yõlõnda Afrika
için “We Are The World” harekâtõnõ dü-
zenleyen, onlarca müzik insanõnõ Afrika’-
daki açlõğa dikkat çekmek için şarkõlara da-
vet eden oydu.
Amerika için fazlaydõ, sözleriyle, çocuksu
tavõrlarõyla aykõrõydõ ve Amerika onu ceza-
landõrdõ, çocuk taciziyle suçlandõğõnda tüm
medya karşõsõndaydõ. Davalarõ beyazlarõn in-
tikam çõğlõklarõ içinde görüldü ve aklandõ.
Obama’yõ başkan seçen toplum, savaşa, sö-
mürüye karşõ olan bir başka siyahõ, sinsice ce-
zalandõrmõştõ. Çünkü o sokaklarõn kara ço-
cuğuydu.
isilozgenturk gmail.com
Baştarafı Arka Sayfada
Dünya dönüyor sen ne dersen de...
TRT Başkanı’ndan ‘komik’ itiraf
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - TRT Destek Hizmetleri Dai-
resi Başkanõ Mesut Ertanhan, başkan yar-
dõmcõlarõ ve müdürlere gönderdiği yazõda,
başkanlõğõn hizmet alanlarõnõn geniş olma-
sõndan ötürü “işlere yetişemediğini” itiraf
etti. TRT çalõşanlarõ Ertanhan’õn gönderdi-
ği yazõyõ “komik” buldu.
Ertanhan, birimdeki diğer daire başkan-
lõklarõna gönderdiği 4557 sayõlõ resmi yazõ-
sõnda şöyle dedi: “Bilindiği üzere Destek
Hizmetleri Dairesi Başkanlığı, 2008 yılında
kurumumuzda yaşanan yeniden yapı-
lanma sonucu yeni kurulan ancak yasa de-
ğişikliğinden önceki dönemde yer alan
Sosyal İşler ve İç Hizmetler Dairesi Baş-
kanlığı, Yapı İşleri Dairesi Başkanlığı ve
Savunma Sekreterliği birimlerinin (yani
3 daire başkanlığının) birleştirilmesi ile
oluşturulmuş büyük ve çok değişik hizmet
alanları olan daire başkanlığıdır. Bunun
neticesi olarak Daire Başkanı olmam do-
layısıyla bütün yapılacak işlemleri, iş-
lem bazında takip etmem fiilen ve huku-
ken mümkün değildir.”
Ertanhan ilgili yazõsõnda ayrõca, işlerin ge-
cikmesinden doğacak zararlardan müdür
ve başkan yardõmcõlarõnõn sorumlu tutula-
cağõnõ bildirdi.
‘Daha ne kadar görevde kalacak?’
TRT çalõşanlarõ Ertanhan’õn kaleme aldõ-
ğõ resmi yazõyõ “komik” olarak değerlen-
dirdi. Adlarõnõ vermek istemeyen TRT ça-
lõşanlarõ, konuyla ilgili yaptõklarõ açõklama-
da, “Sayın TRT Genel Müdürü İbrahim Sa-
hin, sizin Daire Başkanı olarak atadığınız
Mesut Ertanhan diyor ki ‘Ben bütün işle-
ri takip edemiyorum’. Siz de adama ikin-
ci bir daire başkanlığının vekâletini ve-
riyorsunuz. Böyle bir itirafta bulunan bir
başkanı daha ne kadar görevde tutacak-
sınız? Ayrıca Mesut Ertanhan, TRT’nin
yeniden yapılanması ile ilgili yasa deği-
şikliği dahil bütün süreçlerde yer aldı. Ba-
zı dairelerin kaldırılması, bazılarının bir-
leştirilmesi önerisini bizzat kendisinin de
içinde bulunduğu 5 kişilik komisyon yap-
tı. Adam şimdi kalkmış, ‘Bu kadar daire bir-
leşti, iş yükü arttõ, ben yetişemiyorum’ di-
yor. Peki, bu dairelerin birleştirilmesini
önerirken, altına imza atarken, aklınız
nerdeydi diye sormazlar mı adama” de-
diler. Ertanhan, Destek Hizmetleri Dairesi
Başkanlõğõ’nõn yanõnda Eğitim Dairesi Baş-
kanlõğõ görevini de vekâleten yürütüyor.
Destek Hizmetleri Dairesi Başkanõ Mesut Ertanhan: İşlere yetişemiyorum
TEVFİK AKBAŞ
AYDIN - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
partisinin 9 Mart 2009’da Aydõn’da düzenlediği mi-
tingden sonra kendisini protesto eden 13 yaşõnda-
ki N.O. aleyhine Aydõn Çocuk Mahkemesi’nde ha-
karet davasõ açtõ. N.O’nun avukatõ ve CHP Mer-
kez İlçe Başkanõ Barkan Kalınomuz, “Başba-
kan’ın N.O’ya fiziksel şiddet uyguladığına iliş-
kin takipsizlik kararına itiraz etmiştik. İlk du-
ruşmayı beklerken karşı dava geldi. Bu yargı-
ya müdahaledir” dedi.
İddiaya göre N.O, Erdoğan’õn Aydõn mitinginin
ardõndan babasõnõn işsiz kalmasõna tepkisini “Al-
lah cezanızı versin” sözleriyle gösterdi. N.O bu-
nun üzerine gözaltõna alõndõ. N.O. savcõlõktaki ifa-
desinde Erdoğan ve korumalarõnõn Başbakanlõk oto-
büsünde fiziksel şiddet uyguladõğõnõ söyledi. Avu-
kat Kalõnomuz’un yaptõğõ suç duyurusunun ar-
dõndan Aydõn Cumhuriyet Başsavcõlõğõ takipsizlik
kararõ verdi. Kalõnomuz karara itiraz ederken son
olarak Başbakan’õn Aydõn Çocuk Mahkemesi’nde
N.O. hakkõnda hakaret davasõ açtõğõ belirtildi.
ÖDP’li Taş: AKP’nin dini imanı para
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Özgürlük ve Daya-
nõşma Partisi’nin (ÖDP) yeni Ge-
nel Başkanõ Alper Taş, “AKP
maneviyat adına iktidara geldi.
Fakat AKP’nin dini imanı para
oldu. AKP piyasa tanrısına tapı-
yor. Zengin bir İslami kesim ya-
rattı. Bu kesim yoksullara öteki
dünyayı öneriyor ama kendisi
bu dünyanın nimetlerine tapı-
yor. Zenginlerin İslamını bugün
AKP ve Fethullahçılık temsil edi-
yor” dedi.
ÖDP’nin yeni genel başkanõ Al-
per Taş sorularõmõza şu yanõtlarõ ver-
di:
- En önemli hedefiniz nedir?
- Bugün ÖDP gibi devrimci bir
partiyi, siyasal olarak güçlendirecek
toplumsal damarlarõmõz zayõf. Sos-
yalizmi amaçlayan bir parti ancak
toplumsal güçlere dayanarak siya-
seten güç olabilir. O yüzden en
önemli hedeflerimizden biri siyaseti
toplumsallaştõrmak.
- Ekonomik kriz bunun için
fırsat olabilir mi?
- Serbest piyasa ideolojisinin dar-
be yemesi ve bunun yerine kamu-
cu, sosyalist fikirlerin topluma ak-
tarõlmasõ konusunda bize önemli bir
fõrsat sunuyor. Ama kriz dönemle-
ri aynõ zamanda gerici, faşist ve oto-
riter yönelimlerin de gelişebileceği
bir zemine işaret eder.
- CHP lideri Deniz Baykal’ın 12
Eylül darbecilerinin yargılana-
bileceği yönündeki sözlerini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Baykal’õn bu önerisini olumlu
bulduk ancak bu öneriyi yapmakta
çok geç kaldõ. Bu öneri aslõnda
AKP’nin bu konudaki samimiyeti-
nin testi haline geldi. Yani ortada ya-
põlmõş bir darbe var. Bunlar hâlâ da-
ha yargõlanmamõş, yargõlanmayõ
engelleyen bir anayasa maddesi
var. Bir de ortada darbe girişimin-
de bulunmakla suçlanan insanlar var
ve bunlar yargõlanõyor.
- Ergenekon’u mu kastediyor-
sunuz?
- Evet. AKP paşalarõn yargõlan-
masõnõ öyle bir hale getirdi ki; san-
ki kendisi darbe karşõtõ, gerçekten
demokrat ve Türkiye’nin darbeler-
le köklü hesaplaşmasõnõ istiyor gi-
bi bir demokrasi havasõnõ pompalõ-
yor herkese. Bütün darbelerin ar-
kasõna dizilmiş, desteklemiş sağcõ-
lar demokrat ilan ediliyor. Darbe-
lerin mağduru olmuş, işkence gör-
müş, idam sehpalarõnda asõlmõş sol
darbecilikle itham ediliyor. Dar-
becilerle hesaplaşmayõ istiyorlarsa,
bunun turnusolu 12 Eylül darbeci-
leriyle hesaplaşmaktõr.
- Peki, bu tartışmalar içinde Gü-
len cemaatini nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
- 12 Eylül özellikle siyasal İslamõn
önünü açtõ. Fethullah Gülen’le
devlet arasõndaki ilişki inişli-çõkõş-
lõ bir ilişkidir. Zaman zaman uz-
laşma, zaman zaman da çatõşma şek-
linde... Bugün gelinen aşamada
õlõmlõ İslamcõlõğõn sosyal anlamda
karşõlõğõ Fethullahçõ cemaattir, si-
yasal alanda karşõlõğõ ise AKP’dir.
- Gündemde bir de Deniz Fe-
neri soruşturması var...
- Deniz Feneri meselesinin özü şu-
dur: Yetim hakkõ, kul hakkõ yeme-
yiz diyenlerin yetim hakkõ, kul hak-
kõ yiyerek nasõl zenginleştikleri-
nin bir göstergesidir. Aslõnda AKP
maneviyat adõna, din-iman adõna ik-
tidara geldi. Fakat AKP’nin dini
imanõ para oldu. AKP piyasa tanrõ-
sõna tapõyor. İslami bir zengin kesim
yarattõ. Ve bu kesim yoksullara
öteki dünyayõ öneriyor ama kendi-
si bu dünyanõn nimetlerine tapõyor.
Bu da şöyle bir tablo yaratõyor: Zen-
ginlerin İslamõ ile yoksullarõn İsla-
mõ sõnõfsal olarak ayrõşõyor. Zen-
ginlerin İslamõnõ bugün AKP ve Fet-
hullahçõlõk temsil ediyor. Ama yok-
sullarõn İslamõna şu an Saadet Par-
tisi yön vermeye çalõşõyor. Ama bir
taraftan da yoksullarõn İslamõ her an
Hizbullah gibi gerici, kõyõcõ bir yõ-
kõma yol açabilecek dinamikleri
de besliyor.
- AKP, Deniz Feneri’nin üzeri-
ne gitmek mi istemiyor?
- Gidemez. Bu bir yerden, bir tuğ-
layõ çektiğinizde gerisi gelir. Çün-
kü Deniz Feneri olgusu ve bu tür ku-
rumlar, AKP’nin gelişmesinin
önemli bir altyapõsõnõ oluşturmuştur.
AKP’nin kendi bastõğõ yeri sarsacak
girişimler içerisine girmesini bek-
lemek mümkün değil. Onun için Er-
genekon soruşturmasõnda yayõn ya-
sağõ yok, herkes konuşuyor; ama
Deniz Feneri’nde yayõn yasağõ var,
konuşamõyor, araştõramõyorsun. Bu-
nun kendisi bile her şeyi ortaya ko-
yuyor.
- Son olarak, medyada, bir sü-
re imam hatiplerde okuduğunuz
ön plana çıkarıldı. Neler söyleye-
ceksiniz ?
- Kasõt aramõyorum. Basõn işin da-
ha medyatik kõsmõyla ilgileniyor. Bu
bizim gerçekliğimiz. Lise 2’ye ka-
dar imam hatipte okudum. İmam ha-
tipte okurken bizim burada Dev-
Genç vardõ. Dev-Genç’in temsil
ettiği siyaset, halkõn gündelik so-
runlarõnõ sahiplenen davranõşlar bir
imam hatipli olarak etkiledi beni. 80
öncesinin Türkiye devrimci ve sos-
yalist hareketi, imam hatip okuyan
bir insanõ bile etkileyen bir hareketti.
Biz de böyle bir hareket olmayõ
amaçlõyoruz zaten.
Demir’e
yargıyolu
göründü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Eski BAŞKENTGAZ Genel Mü-
dürü Veysel Karani Demir hakkõn-
da, yõlbaşõ günü Ankara’da 7 öğren-
cinin ölümüyle sonuçlanan doğalgaz
faciasõyla ilgili basõn toplantõsõnda,
“kimisi belden üstü yarı çıplaktı”
diyerek “ölen kişinin hatırasına
hakaret” ettiği gerekçesiyle 4 yõla
kadar hapis istemiyle dava açõldõ.
Demir’in, olayla ilgili olarak bilgi
vermek amacõyla 2 Ocak 2009’da dü-
zenlediği basõn toplantõsõnõn ardõndan
ölen öğrencilerin aileleri, Demir
hakkõnda, suç duyurusunda bulundu.
Dilekçede Demir’in, herhangi bir
sorunun karşõlõğõ olmadan, “Hadiseyi
kimsenin görmesini istemem.
Gençlerin her biri bir tarafa düş-
müş. Kimisi yerde yüzükoyun, ki-
misi belden üstü yarı çıplak” ve
“Bu ekonomik kriz ortamında bu
tür etkiler şirketin değerini dü-
şürmektedir” şeklinde açõklama-
larda bulunduğu kaydedildi.
2. Asliye Ceza’da yargılanacak
Soruşturma sonucu Cumhuriyet
Savcõsõ Kürşat Kayral’õn hazõrladõğõ
iddianamede, Demir’in beyanlarõ-
nõn “kopyala-kes” yöntemiyle oluş-
turulduğu iddia edilerek, “gayenin
belediyenin yıpratılması olduğunu”
savunduğu belirtilirken konuşmaya
ilişkin haber CD’sinde “şikâyete
konu sözlerin aynen bulunduğu, bu
şekliyle yayımlandığı” kaydedildi.
İddianamede, Demir’in Türk Ce-
za Yasasõ’nõn “ölen kişinin hatıra-
sına hakaret” suçunu düzenleyen
maddeleri uyarõnca 4 yõla kadar hap-
si istendi. Demir, Ankara 2. Asliye
Ceza Mahkemesi’nde yargõlanacak.
7 ÖĞRENCİ ÖLMÜŞTÜ
Kürtçe açõlõmõnda çelişki
MAHMUT ORAL
DİYARBAKIR - Diyarbakõr’da geçen dö-
nem “çok dilli belediyecilik” kararõ nede-
niyle Sur Belediye Başkanõ’nõn yargõlanma-
sõna yol açan Diyarbakõr Valiliği, benzer bir
uygulamaya giderek “Kürtçe Çağrı Mer-
kezi” açtõ. TRT Şeş’te Kürtçe yayõnlar devam
ederken, pek çok DTP’li hakkõnda Kürtçe ko-
nuştuklarõ için soruşturmalar başlatõldõ. Tüm
bu çelişkilere karşõn Kürtçe ile ilgili son açõ-
lõm ise Kültür Bakanõ Ertuğrul Günay’dan
geldi. Günay, gerekirse Kürtçe bilen perso-
nel alõmõna gidilebileceğini bildirdi.
TRT Şeş’in Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn “TRT Şeş bi xer be / TRT Altı ha-
yırlı olsun” ile başlayan yayõnõnõn ardõndan
Kürtçe ile ilgili dikkat çeken açõlõmlarõ gün-
deme damgasõnõ vururken Kürtçeyi konuşa-
nõn ceza alõp almayacağõ konuşanõn siyasi du-
ruşuna göre değişiyor.
Bunun en çarpõcõ örneği ise Diyarbakõr Sur
İlçe Belediyesi’nde yaşandõ. Belediye mecli-
sinden Çok Dilli Belediyecilik kararõ aldõran
başkan Abdullah Demirbaş, valilik kararıyla
görevinden alõnmõştõ. Ancak Kürtçeyi ihbar ko-
nusu yapan valilik, geçtiğimiz günlerde Sur Be-
lediyesi’nde alõnan “Çok Dilli Belediyecilik”
kararõnõn tõpatõp benzeri bir gerekçe ile “Kürt-
çe Çağrı Merkezi” açtõ.
Kürtçeye ilişkin en son iddialõ açõklama ise
Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Gü-
nay’dan geldi. Günay “TRT Kürtçe yayın
yapıyor, Devlet Tiyatrolarımız Kürtçe
oyun oynamakta bir sakınca görmüyor”
dedi. Ancak Devlet Tiyatrolarõ Genel Müdürü
Lemi Bilgin ise bu öneriye karşõ çõkarak,
“Kürtçe oyunlar için sahne tahsisinden öte-
ye gidilemez. Türkü söylemek kadar ko-
lay değil, tiyatro oynamak. Kürtçe oyna-
mak teknik olarak mümkün değil” diye ko-
nuştu.
Tayyip Erdoğan’dan
13’lük çocuğa dava
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eşi Hayrünnisa Gül ve be-
raberindeki heyet üyeleri Çin’in Şian kentinde toprak as-
ker heykellerinin sergilendiği Terracotta Savaşçıları Mü-
zesi’ni gezdi. Gül, müzedeki şeref defterini imzaladı. (AA)
Gül’ün Çin
gezisisürüyor