23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 15 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Davutoğlu, bir haftada 4 ülkeye gidecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, temaslarda bulunmak ve çeşitli toplantõlara katõlmak üzere bu hafta 4 ülkeyi ziyaret edecek. Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan yapõlan açõklamada, Davutoğlu’nun 15-19 Haziran günlerinde sõrasõyla Lüksemburg, Almanya, ABD ve Rusya’yõ ziyaret edeceği bildirildi. Açõklamada, Davutoğlu’nun, Ortadoğu’daki jeopolitik gelişmeleri ele almak üzere bugün Lüksemburg’da İspanya Dõşişleri Bakanõ Miguel Angel Moratinos ile Uluslararasõ Barõş Enstitüsü Başkanõ Terje Roed Larssen’in ev sahipliğinde ve AB Genel İşler ve Dõş İlişkiler Konseyi toplantõsõ çerçevesinde düzenlenecek gayri resmi çalõşma yemeğine katõlacağõ belirtildi. ‘Başbakan’ın dili yaralayıcı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sekreteri Önder Sav, partisinin Ankara İl Gençlik Kollarõ’nca Lozan Parkõ’nda “Geleceğini Yönlendir” sloganõyla düzenlenen gençlik şöleninde yaptõğõ konuşmada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn üslubunu eleştirdi. “Siyasette edep tartõşmalarõnõn yaşandõğõnõ” anõmsatan Sav, “Siyasetçilerin üsluplarõna fevkalade özen göstermeleri gerekir. Bir ülkede, başbakan dahi olsa hiç kimsenin özensiz üslup kullanma ayrõcalõğõ yoktur. Bizim, Türkiye’nin Başbakanõ’nõn bu konuda olabildiğince gevşek, olabildiğince sözcükleri yanlõş kullanan ve muhataplarõnõ yaralayõcõ dil kullanan bir tarzõ var. Kendisine, bu tarzdan yakõn bir zaman içinde kurtulmasõnõ tavsiye ediyorum” dedi. ‘Üniter yapı tehlikede’ AKÇAKOCA (AA) - MHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Metin Çobanoğlu, Düzce’nin Akçakoca ilçesinde partisinin olağan kongresinde yaptõğõ konuşmada, MHP olarak sandõk dõşõ demokrasi arayõşõ içinde asla olmayacaklarõnõ vurguladõ. Çobanoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin, ulus felsefesi, temel ilkeleri, üniter yapõsõ, birliği, dili tartõşmaya açõlõr hale gelmiştir. Bugüne kadar buna cesaret edemeyenler, bugün iktidardan da güç alarak bunu yapmaktadõr” dedi. Kongreye tek liste ile giren mevcut başkan Mehmet Kahraman, ilçe başkanlõğõna yeniden seçildi. ‘AKRT’, pardon ‘AK RT’! TRT’deki bazı gelişmeler son günlerde siyasetin önemli tartışma konuları arasında. TBMM KİT Komisyonu’da TRT’nin 2007 yılı hesapları görüşülürken sert tartışmalar yaşandı. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, eleştirileri yanıtlarken “Muhabirlere, ‘Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Başbakan’a mikrofonu uzatıp diğer gazeteciler nasıl soru soruyorsa siz de soru soracaksınız’ dedik. Sormuyorlarsa da bu benim kabahatim olmasa gerek. Biz protokol haberciliğini de bıraktık” dedi. Bu talimatın gereğinin nasıl işlediğini geçen hafta gördük. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın One haber ajansı ile imzalanan sözleşmeyle ilgili basın toplantısında, TRT muhabiri, “TRT, en son düzenlediğiniz bir basın toplantısında sizin yaptığınız eleştiriler hakkında davalar açtı. Yani burada bir husumet, bir çekişme mi var? TRT yönetimi ile konuşsanız bu konuları, sanki TRT ile Atilla Kart arasında bir çatışma varmış gibi bir intiba oluştu” dedi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in danışmanı olarak kuruma girdikten sonra genel sekreter yardımcısı olan Birol Uzunay da toplantıya bizzat katılarak bazı görüşlerini dile getirdi ve sorular sordu... TBMM Genel Kurulu’nda da geçen hafta TRT tartışması vardı. DTP’li Hasip Kaplan “TRT’nin zaten özerkliği, tarafsızlığı yok. Çiftlik gibi kullanılmaya başlandı” derken, CHP’li Gaye Erbatur, “TRT’de haberler hükümetin sesi haline gelmiştir. Kadrosunda 157 muhabir, 301 prodüktör bulunduran TRT, bu nitelikli personelini çalıştırmak yerine, kaynağı, sahibi ve yayın politikası belirsiz kuruluşlardan hizmet satın almaktadır. Kadrolu personelini çalıştırmayan TRT Genel Müdürü, halkın parasını yandaş şirketlere, yandaş medya çalışanlarına aktarmaktadır. Şu anda TRT radyo ve televizyonlarında yayımlanan programların önemli bir bölümü dış yapımlardan, yani para ile satın alınan programlardan oluşmaktadır” dedi. MHP’li Mehmet Günal da, tartışmaya “TRT ‘AKRT’ haline geldi” sözleriyle katıldı. AKP sıralarında, tepkiler gelirken, Günal sözlerini şöyle sürdürdü: “Hadi ‘AK RT’ diyeyim de kızmayın, tamam. Edepli davranıyorum ‘AK RT’ diyorum...” AKP’liler “Ak” kısmına hiç itiraz etmediler. Ancak, AKP’li Kemalettin Aydın kısaltmadaki “T” harfinin kaldırılmasına itiraz etti: “‘Türkiye’ kelimesini kaldıramazsın. ‘Türkiye’yi niye kaldırıyorsun?” Erdoğan’ın ‘mahremleri’ Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP’li milletvekillerine oldukça kızgın. Bir televizyon programında CHP’li Atilla Kart’ın eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile yaptığı görüşmesiyle ilgili yazılı soru önergesi verdiğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, bu konuda bir açıklama yapmayacağını, konunun kendisiyle mezara kadar gideceğini söyledi ve CHP’li milletvekillerine isyan etti: “Utanmasalar sıkılmasalar aile mahremiyetlerini bile TBMM’ye taşıyıp cevap isteyecekler?” Erdoğan’ın yanıt vermediği bazı soru önergelerini anımsatalım. CHP’li Atilla Kart’ın Erdoğan’ın yeğeni Ali Erdoğan’la ilgili soru önergesi: “Yeğeni Ali Erdoğan’ın 1997 yılında Eyüp Adliyesi’nden 6136 sayılı Ateşli Silahlar Yasası’na muhalefet suçundan 1 yıl hapis cezası aldığı ifade edilmektedir. Aslında bu ceza karşısında ilgili yasa ve yönetmeliğe göre silah taşıma ruhsatı verilmemesi gerekirken 2005 yılında Ankara Valiliği’nden 5 yıllık silah taşıma ruhsatı aldığı da tarafımıza ulaşan bilgiler arasındadır. Ali Erdoğan İstanbul-Eyüp Adliyesi’nden veya başka bir mahkemeden ceza almış mıdır? Mahkûm olmuş mudur? Mahkûm olduysa hangi suçtan mahkûm olmuş ve ceza almıştır? Ali Erdoğan’ın silah taşıma veya bulundurma ruhsatı var mıdır? Bu ruhsatı ne zaman ve hangi vilayetten almıştır?” CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın, ABD Başkanı olduğu dönemde Bush ile ilgili görüşmesiyle ilgili bir soru önergesi: “Beyaz Saray’da Bush ile görüşmenizin 1.5 saat sürdüğü, bunun 1 saat 15 dakikasının ABD Başkanı Bush ile baş başa özel bir görüşme olduğu, bu görüşmeye hiçbir devlet yetkilisinin alınmadığı, resmi tercüman kullanılmadığı, özel tercüman ile görüşmenin yapıldığı tüm kamuoyunca öğrenilmiştir. Bu özel görüşme esnasında resmi tutanak tutulmuş mudur? Dışişleri Bakanlığı’nın tutanağı var mıdır? Yoksa niçin tutanak tutulmamıştır? Pek çok yabancı devlet başkanıyla yaptığınız resmi temaslarda tutanak tutulmamaktadır. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Osmanlı’dan beri süregelen devlet gelenek ve uygulamalarına aykırı değil midir? Bunların devlet arşivine girmesinden niçin imtina ediyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden ve milletimizden bazı şeyleri saklamak mı istiyorsunuz?” Yine Arıtman’ın Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Türkiye ziyaretine ilişkin bir soru önergesi: “Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Kasım 2007’deki Ankara ziyaretinde Cumhurbaşkanı’na, size veya sayın eşlerinize hediyeler verdi mi? Hediyeler verildiyse, bunlar nelerdir ve parasal değerleri nedir? Ülkemizde kamu görevlilerinin kabul edebilecekleri armağanlarla ilgili yasal düzenlemeler vardır. İlgili yasalara göre hediye ve hibe niteliğindeki eşyanın bildiriminin yapılması gereklidir. Siz ve Cumhurbaşkanı gerekli beyanda, bildirimde bulundunuz mu? İlk kez başbakan olduğunuz günden bugüne değin size ve eşinize verilen hediyeler konusunda şeffaf olup bu envanterleri kamuoyuna açıklayacak mısınız? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak bugüne değin, size, eşinize, çocuklarınıza verilen hediye ve hibe niteliğindeki eşyalar nelerdir, kim tarafından ve ne zaman verilmiştir, alındıkları tarihteki değerleri nedir?” Koltuklar sinirlendiriyor, dam akıyor... TBMM Genel Kurul salonundaki ceylan derisi koltuklar yıllardır başkent siyasetinin önemli tartışma konuları arasında. 10 yıl önce yaklaşık 3 milyon dolara mal olan ceylan derisi koltukların maliyeti kadar, rengi de tartışılıyor. Son olarak Devlet Bakanı Faruk Çelik, “Bu koltuklar milletvekillerinde sürekli göz ve beyin yorgunluğuna neden oluyor. Meclis’te çıkan gerginliklerin nedeni bu koltuklar. Pembe parlak koltuklar, parlayan beyaz mermer ve aşırı ışıklandırma var. Gerçekten içeride uzun süre durulmuyor. Kendimizi gündeme adapte edememe, uzun süre bağlantı kuramama sorunu var” dedi. Bir yandan milletvekilinin ilgisini dağıtan, sinirini bozan koltuklar; diğer yandan çatıdan damlayan yağmur suları! Üstüne üstlük haziran ayı boyunca gece 24.00’e dek fazla mesai ve hatta Başbakan Tayyip Erdoğan’ın temmuzda da çalışılacağı tehdidi... Milletvekillerinin işi kolay değil! Türey Köse, Ayşe Sayın, Emine Kaplan [email protected] Ya seçim hazõrlõğõ ya da ekonomik bir cehalet AYŞE SAYIN ANKARA - Eski Ekono- miden Sorumlu Devlet Baka- nõ ve Demokrat Parti Genel Başkan Yardõmcõsõ Ufuk Söy- lemez, Türkiye’ye son 6 ayda 17.3 milyar dolarlõk “kaynağı meçhul” para akõşõ olduğunu belirterek “Bu para ödemeler dengesinin resmi kalemle- rinde gözükmüyor. Bu borç alma imkânları kısıtlandığı için AKP’yi yüzdürmek için de gelmiş olabilir. AKP bu kaynak nedeniyle IMF’ye yüksek perdeden konuşu- yor, doları 1.5’lerde tutabi- liyor” dedi. Hüsamettin Cindoruk’un DP’nin başõna gelmesinden sonra partide ekonomiden so- rumlu genel başkan yardõmcõ- lõğõ görevini üstlenen Söyle- mez, son ekonomik gelişmeler ve küresel ekonomik kriz ile Türkiye’ye yansõmalarõ konu- sunda Cumhuriyet’in sorula- rõnõ şöyle yanõtladõ: - Bu küresel kriz sonrası dünya ekonomisi uzun süre toparlanamayacak görünü- yor. Tabii bütün dünyada ekonomi politikaları da ye- niden gözden geçiriliyor. Siz- ce kriz sonrası nasıl bir eko- nomi politikası uygulanmalı? Türkiye’de bugün hiç kimse uluslararasõ konjontür ve kü- reselleşmenin geldiği nokta itibarõyla kapalõ-devletçi ve kolektivist bir ekonomik mo- deli savunmuyor. Böyle bir ekonomik anlayõşõn yaşama ve başarõ şansõ da olamaz. An- cak altta kalanõn canõnõn çõktõ- ğõ, kuralsõz, denetimsiz, ölçü- süz bir vahşi kapitalizm anla- yõşõnõn da dünyayõ ve ülkemi- zi getirdiği süreç ortada. Bor- sa manipülasyonlarõyla, finan- sal cambazlõklarla, sõcak pa- rayla, bir tür kumarhane kapi- talizmi de sağlõklõ bir yol değil. O nedenle biz ekonomi için “üçüncü yol” öneriyoruz. Bu nedir? Rekabetçi -sermayeyi tabana yayan- piyasaya giriş engellerinin olmadõğõ, üreti- mi ve tasarrufu esas olan, ger- çekçi bir kur rejiminin uygu- landõğõ gerçek bir liberal piyasa ekonomisini hayata geçirmek zorundayõz. Özelleştirme, kamunun sõr- tõna yük olan zarar eden- ser- maye ve teknoloji yetersizliği çeken kamu iktisadi teşekkül- lerinin özel sektör eliyle, ye- niden ekonomiye kazandõrõl- masõnõ amaçlar. Ancak, bu- gün yapõldõğõ gibi, zaten ken- di alanõnda kârlõ ve alternatif- siz olan işletmelerin haraç- mezat yabancõlara satõşõ özel- leştirmenin önceliği ve amacõ olamaz, olmamalõdõr. Artõk ekonomide ve dünyada o ucuz, bol dövizin ve uluslararasõ ser- maye iştahõnõn yerinde yeller esiyor. O nedenle yeni bir zih- niyetle, yepyeni bir ekonomik vizyonla ekonomik geleceği- mizi beraber inşa etmeliyiz. Fi- nansal mühendislik yaparak değil, gerçek mühendislik ya- parak, yatõrõm yaparak, üreti- min, alõn terinin ve emeğin, gerçek hür teşebbüsün yanõn- da yer almalõ ve desteklemeli- yiz. - Ekonomik krizde dünya ve Türkiye sizce dibi gördü mü? Krizin başlangõç merkezi Amerika da dahil, kriz sona er- miş ve büyümeye geçilmiş de- ğil. En iyi ihtimalle yõl sonun- dan önce Amerika’da küçük de olsa büyüme rakamõna ulaşõl- masõ mümkün görünmüyor. Yani Amerika, 14-18 ay süren “U tipi” krizin dip noktasõn- dan, henüz çõkõşa geçmiş değil. Bunun anlamõ, Türkiye’de de dolaylõ olarak 2010’un ilk çey- reğinden önce ekonomide bü- yümenin imkânsõz olduğudur. Büyüme eksi veya sõfõr civarõ olur. 2009 yõlõndaki ekono- mik küçülmenin, 2001 krizin- den daha derin olacağõnõ dü- şünüyorum. 6.5-7 civarõ kü- çülme ihtimali hâlâ gündemde. Dolayõsõyla resmi işsizliğin yüzde 17-18’leri bulmasõndan endişe ediyorum. Ancak eko- nomik krizlerde resesyondan sonra, ekonomik büyüme ye- niden başlasa bile bunun iş- sizliğe yansõmasõnõn en az 10 ila 18 ay alacağõ hesaplanõyor. Dolayõsõyla Türkiye’nin 2009 ve 2010 yõllarõnda Cumhuriyet tarihinin en ağõr işsizlik ra- kamlarõyla karşõlaşmasõnõ ve bunun da ciddi kriz potansiyeli taşõdõğõnõ endişeyle tespit edi- yoruz. Ufuk Söylemez teşvik paketini değerlendirdi DP’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardõmcõsõ Ufuk Söylemez “AKP, son 6 ayda giren 17.3 milyar dolarlõk kaynağõ meçhul para nedeniyle IMF’ye yüksek perdeden konuşuyor” dedi. Söylemez, özelleştirmenin önceliğinin değiştiğini söylüyor. ‘Kara para olabilir’ Türkiye’ye son 6 ayda Ekim-Kasõm-Aralõk 2008 ve Ocak-Şubat-Mart 2009’da kaynağõ meçhul, sahibi belli ol- mayan 17.3 milyar dolar bir para girişi gözüküyor. Bu pa- ra, ödemeler dengesinin resmi kalemlerinde gözükmüyor. Bu, kara para olabilir veya mevcut düzenin devamõnõ ve- ya Türkiye üzerindeki mani- pülasyonlara, mali operas- yonlara kolaylõk sağlamak için getirilen bir para olma ih- timali var. Kaynağõ meçhul olduğu sürece bizim bu tür şüpheleri dile getirmemiz de kaçõnõlmazdõr. Bu konuda Merkez Bankasõ ve ekonomi yönetiminden açõklama bek- liyorum. AKP’nin resmi sermaye gi- rişiyle borç alma imkânlarõ kõ- sõldõğõ için AKP’yi yüzdür- mek için de getirilmiş olabilir. AKP bu kaynak nedeniyle IMF’den borç almasa bile dolarõ 1.50 civarõnda tutabi- liyor. Buna rağmen, AKP, bu kaynağõ meçhul parayla IMF’ye karşõ yüksek perdeden konuşabiliyor. ‘Herkese mavi boncuk dağıtamazsınız’ - İstihdam paketini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim Hazine arşivinin toz- lu raflarõ hayata geçmemiş, iyi niyetle başlamõş ama başarõ- lamamõş çok sayõda teşvik pa- ketiyle doludur. Herkese her şeye, aynõ anda olmayan kay- naklarla teşvik veremezsiniz. Bu çok ucuz, herkese mavi boncuk dağõtmaya yönelik po- pülist bir anlayõş. Geçen yõl es- ki Bakan Nazım Ekren’in açõkladõğõ GAP eylem pla- nõnda milyonlarca insana iş bulunacağõ, 10 milyar dolar yatõrõm yapõlacağõ vaatleri var- dõ. Şimdi sanki insanõmõzõn ha- fõzasõ ve zekâsõyla alay eder gi- bi 1 sene önce GAP eylem pla- nõnda 10 milyar dolar yatõrõm yapacağõz, 1 milyon insanõ işe alacağõz iddialarõ 1 santim yürümedi ve fiyaskoyla so- nuçlandõ. Teşvik programõna baktõğõ- mõz zaman çok ilginç şeylerle karşõlõyoruz. İzmir’deki, İs- tanbul’daki fabrikalarõn sökü- lerek Güneydoğu’ya götürül- melerini teşvik etmek ise olsa olsa bir fantezi olarak görül- mektedir. Paketin maliyetinin kaynağõ belirsizdir. Borçlanma yoluyla bu maliyetlerin karşõ- lanmasõ durumunda kamu, özel sektöre gidecek kaynak- lara el koymuş olacaktõr. İş- sizliğe getirilmek istenen öne- riler iyi niyetli olsa bile geçi- ci, pansuman tedbirleri mahi- yetindedir. Bölgeler belirle- nirken “kümelenme politi- kası” ihmal edilmiş, Ordu ile Şõrnak, Hakkâri ile Trabzon aynõ kategoride almõş ya da Yalova Antalya’dan daha ge- lişmiş sayõlmõş. Daha önce de benzerleri açõklanan genel teş- vik paketlerinden çok farklõ ol- mayan bu paket, yaşanan kriz koşullarõnõn sebeplerinin ve çözümlerinin tam olarak anla- şõlmadõğõnõn göstergesidir. Bu- rada en somut şey 120 bin ki- şiye asgari ücretin altõnda, ge- çici bir istihdam sağlamak 6 ay süreyle. Bu başlangõçta cazip görünse bile 6 ay sonra bu in- sanlarõ sokağa koyduğun za- man çok daha büyük bir dra- ma yol açarsõnõz. Dolayõsõyla AKP sanki bir seçim ekono- misine hazõrlanõr gibi bir ortam hazõrlõyor. Ya seçime hazõrlõk olarak açõklanabilir bunun mantõğõ ya da ekonomik ce- haletle açõklanabilir. ‘GERÇEKLER PAYLAŞILMALI’ - Peki, IMF ile anlaşma sürecinin uzaması, Tür- kiye ekonomisini nasıl et- kiler? Kriz koşullarõnda ekono- mi yönetiminin ve siyasi ik- tidarõn, gerçekleri ne kadar rahatsõz edici de olsa ka- muoyu ve piyasalarla, dü- rüst ve şeffaf bir şekilde paylaşmasõ en sağlõklõ yön- temdir. Ya kendi mali prog- ramõnõzõ ve hedeflerinizi oluşturmalõsõnõz ya da IMF ile işi sürüncemede bõrak- mamalõsõnõz. O nedenle Türkiye IMF ile program yapõp yapmayacağõnõ, yap- mayacaksa kendi mali ku- ral ve programõnõ artõk da- ha fazla gecikmeden ortaya koymalõdõr. Tabii AKP’nin son 2005’te yaptõğõ stand- by anlaşmasõ 2008’de sona erdi. Ama hâlâ da 7.5 mil- yar dolar borçluyuz. Bakõn 10 yõl önce Brezilyada Tür- kiye gibi IMF’ye borçlu idi. Ama artõk IMF’ye borç verme aşamasõnda. ’ANLAMAKTA ZORLANIYORUM’ Mayınlı araziler ihale yöntemini nasıl değerlen- diriyorsunuz? Ben AKP’nin ve Sayõn Erdoğan’õn mayõnlõ arazi- lerle ilgili oluşan geniş top- lumsal muhalefet karşõsõn- da niçin bu kadar inat ve õs- rar ettiğini anlamakta güç- lük çekiyorum. Ulusal çõkarlarõmõza açõk aykõrõlõk riski taşõyan, terör tehdidinin olduğu bir böl- gede, hudutlarõn namus sa- yõldõğõ bir gelenekte işi ba- sit yap-satçõlõk, yap-işlet- devletçilik noktasõna indir- geyerek bu konuda irras- yonel bir õsrarõ, arkasõnda yatan nedenleri anlamakta ben gerçekten zorluk çeki- yorum. Kendi parti tabanõnda da- hi tepkiyle karşõlanan, çok ciddi soru işaretlerine yol açan bu uygulamanõn al- tõnda acaba bilemediğimiz tavizler, uluslararasõ birta- kõm taahhütler mi var, ger- çekten merak ediyoruz. Söylemez: Milyonlarca insana iş bulunacağı vaadi verilmişti. Başbakan Erdoğan. Atilla Kart.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle