18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 15 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 17 CMYB C M Y B ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK ODTÜ-Kıbrıs’ın Kırlangıç Yuvaları “İyimserler”, ekonomik krizden çıkı- yoruz diye seviniyorlarsa da işsizlik art- maya, sınıf çelişkileri, devletlerin mali krizi derinleşmeye, gelir dağılımı bo- zulmaya devam ediyor; “kaynak krizleri”, büyük güçler arası rekabet yoğunlaşı- yor. Tarih, Eric Hobsbawm’ın da The Guardian’da işaret ettiği gibi, bize, böyle koşullarda seçmenin sağ parti- lere yönelmeye eğiliminin arttığını gös- teriyor. Bu eğilim Avrupa Birliği Parla- mento seçimlerine yansıyınca, ortaya karanlık bir tablo çıktı. ‘Sosyal demokrasinin’ iflası AB seçimlerinde muhafazakâr par- tiler genelde konumlarını korudular. Sosyal demokrat partiler ise büyük ye- nilgiler yaşadılar. Almanya’da SPD’nin, İngiltere’de İşçi Partisi’nin, Hollan- da’da İşçi Partisi’nin aldıkları oy, ta- rihsel olarak görülmemiş düzeylere geriledi. Sosyal demokrasinin solun- daki, sosyalist ve radikal akımlar, eko- nomik krizin emekçi sınıflarda, hatta or- ta sınıflarda yarattığı kızgınlıklardan ye- terince yararlanamadılar, ama çapla- rına göre iyi sonuçlar aldılar. Örneğin, İrlanda’da Sosyalist Parti’nin adayı oy- ların yüzde 12’sini alarak AB Parla- mentosu’na seçildi, Almanya’da Die Linke’nin oy oranı 2004’te yüzde 6.1’den bu seçimlerde yüzde 7.2’ye yükseldi. Portekiz’de Radikal Sol Blok payını yüzde 4.9’dan yüzde 10.7’ye yükseltti. Fransa’da yeni ku- rulan Sol Cephe yüzde 6.3, Anti-Ka- pitalist Parti yüzde 4.8 oranında oy al- dılar. Yeşiller de Avrupa Parlamento- su’ndaki iskemle sayılarını 43’ten 54’e yükselttiler. Seçimlerden en çok ırkçı, milliyetçi (faşist) partiler kazançlı çıktı. İngiltere’de BNP bir milyona yakın oy aldı. Bu özel- likle Müslüman düşmanı partinin Av- rupa’daki bağlaşığı faşist ve aşırı sağ partiler, İtalya’da, Avusturya’da, Ma- caristan’da, Slovakya’da, Hollanda’da, Danimarka’da, Romanya’da Yunanis- tan’da Bulgaristan’da oy oranlarını art- tırdılar, Avrupa Parlamentosu’nda, 25 üyelik bir grup kurarak siyasi partilere verilen yaklaşık 25 milyon Avro’luk ödenekten pay alabilecek konuma ulaştılar. Faşist partilerin başarısı büyük ölçüde seçimlere katılımın çok düşmesine, sosyal demokrat partilerin krizine bağ- lanabilir. Gerçekten de, muhafazakâr partilerin, geçmişte sosyal demokrat- lara yönelen seçmeni partilerine geri dö- nüyor. Buna karşılık sosyal demokrat- ların kapitalizme ve küresel- leşmeye ilişkin iyimserliğini paylaşmayan, mali kriz içinde iz- ledikleri politikalar yüzünden bü- yük düş kırıklığına uğrayan emek- çi kesimlerin, düzen partisi ola- rak gördükleri muhafazakâr ve- ya liberal partiler yerine, bu düş kırıklığıyla diyalog kurabilen, “ge- leneksel” sola, Yeşiller’e, ama da- ha çok radikal sağ, ırkçı partile- re yöneldiğini gördük. Kimi sos- yal demokratlar, ortada yalnızca bir protesto oyu sorunu olduğu- nu, sandık başına gitmeyen ya da aşırı sağ partilere oy veren ke- simleri yeniden geri kazanabile- ceklerini düşünüyorlar. Ancak, kamuoyu yoklamaları, Avru- pa’da, örneğin İngiltere’de, yabancıla- ra, göçmelere karşı olumsuz duygula- rın, salt faşist partilere oy verenlerle sı- nırlı olmadığını, seçmenlerin geri kalan kesimleri arasında da yaygın olduğu- nu gösteriyor (Telegraph 08/06). İkin- cisi, sosyal demokrat partilerin neo li- beral dönemin ürünü liderlikleri, emek- çi kesimleri geri kazanabilecek top- lumsal, ekonomik politikaları üretecek durumda değil. Üçüncüsü, tarih, libe- ral demokrasinin faşist partilerle mü- cadele etmeye uygun olmadığını gös- teriyor. Liberal, sol liberal kesimlerde, faşizme karşı kitlesel eylemi eleştiren, demokrasi ve bireysel özgürlükler adı- na, faşistlerin ifade özgürlüğünü sa- vunanların sesi daha şimdiden yük- selmeye başladı. Liberaller, faşistlerin, ırkçı ve yabancı düşmanı politikaların kamusal alanlarda, medyada ifade et- melerine bir kez izin verilince, egemen ideolojinin, meşruiyet sınırlarının, bugün, siyasi ve ahlaki açılardan dillendirile- meyen birçok şeyi içerecek biçimde ge- nişleyeceğini göremiyorlar. Liberalizm ve siyasi gericilik Sosyal demokratların krizi üzerine dü- şünmeye, sanırım, bir tarihsel, diğeri de yakın döneme ilişkin iki saptamayla başlamak gerekiyor. Sosyal demokra- si, işçi hareketinin, devrimci projeleri terk ederek Eduard Bernstein’in “ha- reket her şeydir, nihai hedef hiçbir şey” anlayışıyla sosyalizme günlük re- formlar yoluyla ulaşmayı amaçlayan ka- nadından geliyor. Ancak 1950’lerde ni- hai hedef (sosyalizm) terk edildikten sonra, hareket yönelimini kaybetti; bundan sonra, “soğuk savaş” döne- minin de etkisiyle sermaye birikim sü- recinin düzenleme gereksinimlerinin dalgalanmalarına tabi olmaya başladı. Bu gereksinimler 1970’lerin sonunda, 1980’lerde emekçilerin haklarının sı- nırlandırılmasına, refah devletinin tas- fiye edilmesine doğru yönelince, sos- yal demokrat partilere de bunların pe- şinden gitmek düştü. SD’ler işçi hare- ketiyle, geleneksel tabanlarıyla bağla- rını hızla kaybettiler; şimdi bu politika- lar da iflas edince, emekçilere ihanet et- miş olmanın yanı sıra orta sınıfla- rın desteğini de kaybetmeye baş- layan partiler olarak ortada kaldı- lar. İkinci saptamaysa, liberalizmin, 1970’lerde yeniden gündeme ge- lirken postmodernizmin de katkı- larıyla geçirdiği evrimle ilgili. Böy- lece 1980’lerde karşımıza, Ay- dınlama “olayı” içinde, “eski reji- me” karşı mücadele ederken şe- killenen eşitlik, özgürlük yanlısı devrimci liberalizmden çok fark- lı, muhafazakâr, reaksiyoner bir akım çıktı. Bu “liberalizmin” ama- cı “eski rejime karşı” mücadele de- ğil, krizin içinde bir “yeni rejimin” yeniden gündeme gelmesini ön- lemek, olanı, sosyalizme karşı kapita- lizmi korumaktı. Artık, bireysel özgürlükler kapi- talizmi, piyasa ilişkilerini sorgulama- ya izin vermeyen bir söylemle, genel seçimlere indirgenmiş bir demokra- si kurumuyla sınırlanacaktır. Bu re- aksiyoner liberalizm, 1968 olayından (Tükriye’de 1980 darbesinden) büyük bir yılgınlıkla çıkarken hızla “komünist hipotezi”, sınıflara dayanan siyaset paradigmasını terk ederek dünyayı, bireyin hazlarına ve kültürel öz- günlüklere indirgeyen (“bedenlerin ve lisanların dışında başka bir şey yok- tur”- A. Badiou Logiques des Mon- des, 2006) bir tür sol entelijansiyanın postmodernizm projesiyle hemen kesişmeye başlar. Muhafazakâr mutabakat Bu ikisi, kapitalizmin ufkuna, “gösteri toplumunun” imajlar dünyasının yar- dımıyla ve bütünüyle hapsedilmiş bir “demokrasi” üzerinde anlaştılar. Bu anlaşmanın, izlerine, sosyal demokrat partilerin refah devletini tasfiyeye yö- nelik III. Yol politikalarında, mali oli- garşiyle kolaylıkla kaynaşabilme be- cerilerinde, “uluslararası topluluk”, “li- beral emperyalizm”, “terorizme karşı sa- vaş” söylemlerinde, ırkçılığı, emekçi sı- nıflar içindeki bölünmüşlüğü daha da güçlendiren “çokkültürlülük” politika- larında, Kosova ve Irak savaşlarına ve- rilen desteklerde kolaylıkla görebili- yoruz. Reaksiyoner liberalizmle, post- modernizmin mutabakatına karşı bugün üç tepki var. Birincisi bu mutabakatın terk ettiği, kültürlere göre tanımlayarak böldüğü, emekçi sınıflara, “biz dede- lerinizin oy verdiği işçi partileriyiz” sloganıyla yaklaşmaya, kamulaştırma, korumacılık, halkçılık gibi, geleneksel SD politikalarını benimser izlenimi ver- meye çalışan faşist partilerin tepkisi. İkincisi, “bedenlerden ve lisanlardan başka bir şey yoktur” iddialarına, hayır, bunların ötesinde “hakikatler” vardır itirazıyla dine, Aydınlanma “olayının” öncesine yönelen nostaljik bir tepki. Bu doğru bir itiraz, ama yanlış yönde bir tepki. Üçüncüsü ise bu doğru itiraz- la, ama doğru bir yöne, Aydınlanma “olayına” sadık kalarak sosyalist gele- neğin içinden yeni bir sol/sosyalist projeyle, daha doğrusu “komünist hi- potezi” yeniden tanımlamaya çalışarak karşı çıkmaya çabalayanların tepkisi. Seçimlerden sonra oluşan karanlık tabloyu düşünmeye bu üçüncü tepki- yi konuşarak başlayabiliriz sanırım. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU / LONDRA [email protected] http://erginyildizoglu.blogspot.com AB Seçimlerinden Sonra… ODTÜ’nün Kuzey Kıbrıs’ta yeni bir yerleşkesi oluşuyor. Bu yıl ilk mezunlarını veriyor. Yerleşke- nin en çekici yönlerinden biri, yapılarının üst kö- şelerini süsleyen kırlangıç yuvalarıdır. ODTÜ-Kıbrıs’ın, kırlangıçların yuva yapmasını sağlayacak özellikleri var. ODTÜ-Ankara’nın deneyim ve birikiminin üze- rinde, çağdaş bir üniversitenin tüm özellikleri, fi- ziksel altyapıdan kurumlaşmaya kadar, dantel gi- bi örülmeye çalışılıyor.Yeni oluşumdan kaynak- lanan kimi eksiklikler de hızla gideriliyor. Seçkin mimarlık ödülleri almış olan binalar, us- ta ellerin tasarlayıp uyguladığı bir bitki örtüsünün içine serpiştirilmiş bulunuyor. ODTÜ-Ankara gi- bi, binalar insanı ezmiyor; tersine işlevsel bir al- çakgönüllülüğün gizini sergiliyor. En ileri tekno- lojilerin kullanıldığı binalar arasında özellikle ders- lik ve laboratuvarlar, beş yıldızlı otel kalitesinde- ki yurtlar, hemen her akşam kültür ve sanat et- kinliklerinin düzenlendiği Kültür ve Kongre Mer- kezi; en ileri donanıma sahip bilişim teknolojileri birimi; etkileyici bir kütüphane ve uzaktan görü- nüşü bir uzay aracını andıran teknoloji merkezi alımlılığıyla dikkat çekiyor. Bunları, tırmanma ku- lesi dahil, her türlü sporun yapıldığı açık ve kapalı birimleriyle spor tesisleri tamamlıyor. Halı gibi çiçekleri ve dosdoğru ağaçlarıyla bit- ki örtüsünün olağanüstü çeşitliliği, bunların uyum- lu biçimde yerleşmişliği ve yapıları kucaklayışı OD- TÜ-Kıbrıs’ta ayrıcalıklı bir uyumun oluşumunu sağ- lıyor. Bu olağandışı doğallık sağlıklı bir kurumlaşmayla tamamlanıyor. Öğrenimin ve bilimsel üretimin ku- rumsal ve teknik temelleri en ileri düzeyde oluş- turuluyor. Bununla da kalınmıyor. Örneğin, öğre- tim üyelerinin adlarının önünde akademik unvan kullanılmıyor. Başarının göstergesi unvanda de- ğil, kaliteli eğitimde, bilimsel araştırmada ve top- lumsal sorumlulukta aranıyor. Öğrenciler, çalı- şanlar, öğretim üyeleri ve yöneticiler, aynı yemek salonunu paylaşıyor; yemeklerini kuyruğa girerek alıyor; yemek sonrasında da bir kat altta ve yine aynı ortamda birlikte kahkahalar atarak kahvele- rini yudumluyor. Gülümsemenin hiç eksilmediği insan ilişkileri, karşılıklı sevginin, dostluğun, dayanışmanın, kar- deşliğin, eşitliğin, hoşgörünün, barışın, yani, top- lumumuzda çoktan unutulan insanlık değerlerinin nasıl yaşatıldıklarının apayrı bir kanıtı oluyor. Bilirsiniz, “cik” soneki, eklendiği sözcüğe “se- vimli” anlamını yükler. Kıbrıs’ta yerel kullanımı ise çok yaygın. ODTÜ-Kıbrıs’ta öğrenciler yayımla- dıkları yazın, kültür ve sanat dergisine bu sıcak- lık nedeniyle yalnızca “Dergicik” diyorlar. Çok sa- yıda düşünce topluluğunda buluşan ve ayrıca spor, müzik, dans gibi ders dışı etkinliklerde yer alan öğ- renciler, Dergicik ve diğer yayınlarıyla yazarak da yaratıyorlar. Kırlangıçları çeken fiziksel altyapı ve onu ta- mamlayan insan sıcaklığı olmalı. Onlar, yuva yapacakları killi toprağı ve suyu, bağ- bahçe çalışmalarının devamlı yapıldığı bu ortamda kolayca buluyorlar. Ürkmeleri, daha doğrusu korkmaları için hiçbir nedenleri yok. Korkusuzlu- ğun doyumsuz tadını soluyorlar. Kimsecikler on- lara kış demiyor. Kırlangıçlar, her yerde olduğu gibi burada da yu- valarını mimarlara taş çıkartacak biçimde sanat- sal yapıyorlar. Değişik renkli toprakları, sabırla ve çok düzenli örüyor, kırlangıçlar; bir bilimsel eser yazarcasına yuva yapıyorlar. Nasıl tasarımladık- ları bilinmese de yapıları çok alımlı. Yuva yapımı sırasında ve sonrasındaki hareketleri ve özellik- le de birbirleriyle yardımlaşmaları, doğa, yarat- maktır anlayışını, ders verircesine, doruğa çıka- rıyor. Çıkarılması gerekli önemli bir ders daha var. Kır- langıçlar yuvalarını tartışmasız, kavgasız, savaş- sız, birbirlerini boğazlamadan yapıyorlar; sonra ürü- yor ve üretiyorlar; yiyeceklerini topluyorlar. Kuzey ve Güney arasında mülkiyet tartışmalarına hiç ama hiç aldırmıyor, işlerini en iyi biçimde yapmaya ça- lışıyorlar. Sanki binlerce yıldır, çalışarak ve üreterek haklı çıkmanın canlı belgeselidirler. Yavruların umutla ve çırpınarak yiyecek bek- leyişleri; yiyeceklerini karşılarken çıkardıkları, mü- ziğin derinliklerinin duygu ve hareketinin bütün- leştirdiği güzelim sesler... Kırlangıç yavrularının ses- lerini dinlerken, bu sesleri notaya dökme beceri- sini gösteren müzisyenlerin yaşadıkları mutlulu- ğu düşünüyorum. ODTÜ-Kıbrıs, doğa ile ileri teknolojinin gelece- ği kurmak için insan beyni ve eliyle nasıl en etki- li biçimde el ele verebileceklerinin kanıtıdır. Ya ku- rumun sonsuz yaşam hakkı tanıdığı kırlangıçlar? Onlar da yaptıklarıyla, bu bileşimin doğallığını mut- luluğa taşıyorlar. [email protected] Türkiye Ziraat Odalarõ Birliği (TZOB) Genel Baş- kanõ Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu ve Do- ğu Anadolu bölgelerinde geçen yõl yaşanan şiddet- li kuraklõk nedeniyle üretim dönemine borç sõkõn- tõsõ ile giren üreticilerin bu yõl da kuraklõk tehlike- siyle karşõ karşõya olduklarõnõ ve kõrmõzõ mercimekte ithalata gidilebileceğini açõkladõ. Bayraktar, genelde yağõşlarõn iki yõldan sonra nor- mallerin üzerine çõktõğõnõ belirtirken, “Ancak, 8 ay- lık kümülatif yağışlar dikkate alındığında, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ve özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağışlar normalin oldukça gerisinde kaldı” dedi. Mardin Merkez, Kõzõltepe, Derik, Mazõdağõ, Nu- saybin, Şanlõurfa Viranşehir, Harran, Ceylanpõnar, Akçakale, Kilis’in Elbeyli ve Gaziantep’in Oğuze- li-Barak ilçelerinde kuraklõk yaşanõyor. Geçen yõl bu bölgelerdeki şiddetli kuraklõk birçok ürünü etkile- miş, kõrmõzõ mercimek rekoltesi yüzde 79 azalõnca ithalata gidilmişti. Yatõrõmlarõn ancak krizden sonra yapõlabileceğine dikkat çeken devlere göre bir ivme yaratõlmasõ zor SanayiciteşvikeheyecanlanmadõBüyük proje yatõrõmlarõna şimdilik temkinli yaklaşan sektör devleri, büyük proje yatõrõmlarõnõn altõnõn iyice doldurulmasõ, belirlenen asgari yatõrõm büyüklüklerinin gözden geçirilmesi gerektiği uyarõsõnda bulundu. Ekonomi Servisi - Sektör devleri, ye- ni teşvik paketinde yer alan 12 sektör- de yapõlacak büyük proje yatõrõmlarõna temkinli yaklaştõ. Kõsa vadede Kurum- lar ve Gelir Vergisi indirimlerinden yatõrõm tahsisine kadar birçok teşvik un- suru içeren büyük yatõrõm projelerinin kõ- sa vadede beklenen heyecanõ yaratma- yacağõ görüşünde birleşen sektör tem- silcileri, bunda küresel ekonomik krizin ne kadar süreceği ve çõkõş hõzõnõn be- lirsizliğini korumasõ kadar, büyük pro- je yatõrõmlarõna ilişkin ana başlõklarõn al- tõnõn yeterince doldurulmamasõ, belir- lenen asgari yatõrõm büyüklüklerinin ve bazõ alanlarõn fizibõl olmamasõnõn da etkili olduğuna dikkat çekti. Sektörlerin önde gelen isimlerinden Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başka- nõ Ahmet Nazif Zorlu, IC Holding Yö- netim Kurulu Başkanõ İbrahim Çeçen, Anadolu Holding Yönetim Kurulu Baş- kanõ Tuncay Özilhan, Kimya Sanayi- cileri Derneği Başkanõ Timur Erk, Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, Uluslararasõ Yatõrõmcõlar Derneği Genel Sekreteri Mustapa Alper, ANKA’ya yaptõklarõ değerlendirmede, vergi indirimlerin- den yatõrõm yeri tahsisine, KDV istis- nasõndan Gümrük Vergisi istisnasõna ka- dar birçok teşvik gündeme getirilse de, belirsizlik nedeniyle yatõrõmcõnõn büyük proje yatõrõmlarõna şimdilik temkinli yaklaşacağõ görüşünü savundular. Sınır aşağı çekilsin Kimyasal madde ve ürünleri imalatõ sektörü, diğer kimyasal madde imalatõ çerçevesinde öngörülen 300 milyon li- ralõk asgari yatõrõm büyüklüğünü çok yüksek buldu. Kimya Sanayicileri Der- neği Başkanõ Timur Erk, bu sõnõrõn ilaç imalatõnda olduğu gibi 100 milyon TL’ye çekilmesi gerektiğini savundu. Ekonomi Servisi - Türk Telekom tarafõndan sağlanan altyapõ üzerin- den İnternet Servis Sağlayõcõlarõ- nõn (İSS) sunmaya başladõğõ 8 MB paketlerine, kõsa sürede 110 binin üzerinde müşterinin abone olduğu açõklandõ. Türk Telekom’dan yapõlan açõklamada, in- terneti daha geniş kitlelere, daha yüksek hõz ve erişim olanağõ ile sunma hedefiyle başla- tõlan 8 Mbps hõza kadar olan tüm ADSL pa- ketlerini tek bir fiyatta topladõğõ yeni hizme- tin yoğun ilgi ile karşõlandõğõ belir- tildi. Türk Telekom Pazarlama ve İle- tişim Başkanõ Erem Demircan, 8 Mbps paketlerine gösterilen yoğun il- giden memnuniyet duyduklarõnõ dile getirerek, “Türk Telekom olarak müşterilerimizin ha- yatını kolaylaştıran, uygun fiyatlı çözüm- lerimizi sunmaya devam ediyoruz. 8 Mbps paketlerini bu kadar çok müşterinin tercih etmesi, pazarda yine önemli bir ihtiyacı kar- şıladığımızı gösteriyor” ifadelerini kullandõ. Koçnet: İlk alternatif oyuncuyuz İSTANBUL (AA) - Koçnet Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, şehir içi telefon görüşmelerinin rekabete açõl- masõyla bu hizmeti sağlayan, ilk al- ternatif oyuncu olduklarõnõ belirtti. Mehmet Ali Akarca, tüketicilere çok- lu hizmetler sağlamak adõna bir yol haritasõ çiz- diklerini vurgulayarak şehir içi telefon gö- rüşmelerinin de rekabete açõlmasõnõn ardõndan kullanõcõlarõn sadece telefonun fişini modeme takarak BiRi ADSL üzerinden kesintisiz ger- çekleştirebildiklerini duyurdu. Bundan sonraki aşamadaysa “Te- lefon görüşmeleri için ekstra bir efor sarf etmeye gerek yok’ diyen Akarca, “Zaten evde bir ADSL var. Ayrı bir telefon kullanımına ge- rek yok, bilgisayarın açık olmasına gerek yok. Herhangi bir kod çevirmeye gerek yok. Eğer daha ucuza konuşmak istiyor- sanız, modeme telefonun fişini takın ye- ter” şeklinde konuştu. DestekençokÇalõk’ayarayacak Büyük proje yatõrõmlarõ olarak belirlenen 12 başlõktan birisini oluşturan ve asgari yatõrõm sõnõrõ konulmayan Transit Boru Hatlarõyla Taşõmacõlõkta verilecek teşviklerden, herhangi bir nedenle iptal edilmemesi halinde şu ana kadar sadece Çalõk Grubu’nun yararlanabileceği öğrenildi. Nabucco Projesi’nin Türkiye geçişinde de bu teşvik kapsamõnda olmasõ söz konusu olduğu, ancak henüz anlaşmanõn imzalanmamõş olmasõ ve projenin 2011’den sonra başlayacak olmasõ nedeniyle söz konusu teşvikin en çok Çalõk Grubu’na yarayacağõ ifade edildi. 1 milyar TL tutarõnda asgari yatõrõmõn zorunlu tutulduğu rafine edilmiş petrol ürünleri imalatõnda da destekten ilk önce yararlanmasõ beklenen gruplardan biri, Ceyhan bölgesinde petrol rafinerisi yapma izni alan Çalõk Grubu olacağõ ileri sürüldü. Anadolu Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Tuncay Özilhan, kriz nedeniyle teşvik paketinin, özellikle de Türkiye’nin dört bir yanõnda desteklenecek 12 sektördeki büyük proje yatõrõmlarõ- nõn ilk etapta büyük heyecan yaratmayacağõna dikkat çekti. Özilhan, “Ortam müsait değil. Yatõrõmcõ uzun vadeli bakõyor. Krize yönelik belirsizlikler ortadan kalktõkça, teşvik paketi- ne olan ilgi artabilir. Hükümet, sanayiye yön vermek için stra- tejik açõdan belirlediği bu teşviklere zaman sõnõrlamasõ koy- mamalõ” dedi. Özilhan,bu çerçeveye girecek gündemlerin- de bir proje olmadõğõnõ belirterek, ancak krizin yatõrõmlar üze- rindeki olumsuz etkilerinin azalmasõnõn ardõndan tarõm sek- törüne yönelik uzun vadeli yatõrõmlarõ bölgesel bazlõ teşvikler çerçevesinde hayata geçirebileceklerini açõkladõ. ZORLU: ALTI DOLDURULSUN Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Ahmet Nazif Zorlu, 12 sektörde desteklenecek büyük proje yatõrõmlarõnõn “altõnõn doldurulmasõ” ve “sõnõrlarõnõn doğru çizilmesi” gerektiğini söy- ledi. Zorlu’nun görüşleri özetle şöyle: Yeni teşvik sistemi ba- zõ eksiklikler barõndõrõyor. Konseptin içi doğru bir şekilde dol- durulmalõ, bazõ sõnõrlamalar üretimi destekleyecek şekilde ya- põlmalõ. LCD ve plazma üretimi için hükümet asgari 1 mil- yar TL’lik yatõrõm öngörüyor. Ancak, plazma üretiminin des- teklenmesi kararõnda düşünülmesi gerektir. Dünyada plaz- ma üretiminin dönemi kapandõ. LCD üretiminde de Türkiye’de yatõrõmlar var. LCD üretiminde temel madde olan kristal cam yatõrõmlarõ, Türkiye’de eksik. Bu alanda yeni yatõrõmlar krize yönelik belirsizlikler giderildikten sonra gündeme gelebilir. TEZER: YENİ YATIRIMLAR KRİZ SONRASI Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Ercan Tezer, ancak kriz döneminin atlatõlmasõnõn ardõndan yeni yatõ- rõmlarõn gündeme gelebileceğini ifade ederek şu anda yeni bir yatõrõmõn gündemde olmadõğõnõ vurguladõ. Önümüzdeki gün- lerde yaşanacak gelişmelerin yatõrõmcõlarõn tavrõnõ belirle- yeceğine dikkat çeken Tezer, yeni teşvik paketini inceledik- lerini belirtti. Pakette büyük proje yatõrõmlarõ çerçevesinde değerlendirilecek sektörler arasõnda yer alan motorlu kara taşõtlarõ için öngörülen 250 milyon dolarlõk asgari yatõrõm büyüklüğünün rekabetçi bir yatõrõm için yeterli olduğunu vur- gulayan Tezer, “Hibrit, otomotiv sektöründe yapõlacak yatõ- rõmlardan bir tanesi. Bunun için özel bir desteğe ihtiyaç yok. Aslõnda bu yönde bizim bir talebimiz de yok” dedi. Bu yõl kuraklõk yüzünden kõrmõzõ mercimek yine az ÖZİLHAN: KRİZDE DESTEK HEYECAN YARATMAZ Hızlı internete büyük ilgi var
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle