18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2009 PAZARTESİ 4 HABERLER 2000’Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Münevver Karabulut Olayı... Bir genç kız, Münevver Karabulut feci bir ci- nayetle yaşamını yitirdi. Rastlantıyla bulunan parçalanmış bedeni, bir çöp görevlisinin haber vermesiyle ortaya çıktı. Kuşkular erkek arkadaşı olduğu bilinen Cem Garipoğlu üzerinde toplandı. Münevver’in anne babası feryat etmeye baş- ladılar. Yetkililer tarafında hızlı bir hareket olmadığı iz- lenimi doğdu. Olay televizyonların ilgisini çekti. Özellikle baba programlarda acısını dile getiri- yordu. Burada olayın dikkat çeken yanları vardı. Cem Garipoğlu, tanınmış, zengin bir ailenin ço- cuğuydu. Münevver Karabulut, orta sınıftan bir ailenin kızı. Toplumda, cinayet zanlısı Cem’in korunduğu izlenimi oluştu. Ailenin, çocuklarını yurtdışına kaçırmış olabi- lecekleri üzerinde duruldu. Aradan geçen sürede Cem’in saklandığı, ge- rekli desteği bulduğu açıktı. İstanbul Emniyet Müdürü bu arada “Kızlarına sa- hip çıksalardı” gibi sözler söyledi. İstanbul Valisi, önce babanın televizyonlara çı- kışını eleştirdi, sonra da olaya sahip çıktıklarını söy- ledi. Başbakan da son olarak, olayın elbette aydın- latılacağını, ama artık unutturulması gerektiğini be- lirtti. Açıklama olarak da bu olayların toplumda travma yaratacağının üzerinde durdu. Bu bir cinayettir. Umulur ki katil ya da katiller ortaya çıkar, olay aydınlanır, acılı anne ve baba da hiç değilse bir ölçüde acılarına ortak olundu- ğunu düşünürler. Ama bu olayın seyri, topluma çok önemli me- sajlar vermektedir. Gençler arasındaki ilişkiler her zaman sağlıklı ve masum değildir. Bilgisayar MSN üzerinden yazışmalara dikkat etmek gerekir. Ergen davranışlarına ailelerin çok dikkat etmesi gerekir. Çok doğal görünen bir arkadaşlık hiç beklen- medik olaylara dönüşebilir. Zengin ve nüfuzlu ailelerin çocukları yaptıkla- rında çok rahat olabilir. Bu çocukların kişilik ve davranışları normal dı- şı olsa da fark edilmeyebilir. Zengin ve nüfuzlu aileler çocuklarını her koşulda koruyabilir. Zengin ve nüfuzlu aileler yetkilileri etkileyebilir. Para ve yetki her sorunu istediği yönde çözer. Bütün bir toplum bile para ve nüfuz karşısında çaresiz kalabilir. Bu izlenimler doğru mudur, değil midir.. görü- lecektir. Ama bugünkü durumun toplumda yarattığı iz- lenimler bunlardır. Bir an için olayın tersi olsaydı? Genç erkek Karabulut ailesinin oğlu olsaydı? Genç kız Garipoğlu ailesinin kızı olsaydı? Bu olay böyle mi seyrederdi? İşte, ‘toplumsal travma’ budur. Paranın ve yetkinin egemen olduğu, insanların çaresiz olduğu bu düzen, asıl ‘top- lumsal travma’dır. Olayın görünen yanı budur. Görünmeyen yanını elbette bilmiyoruz. Belki gerçekten de Garipoğlu ailesi çocukları- nın nerede olduğunu bilmiyordur. Belki gerçekten de Garipoğlu ailesi Cem’e sak- lanması için yardım etmiyordur. Belki Cem Garipoğlu katil bile değildir. Bunları ilerde, eğer olay aydınlanırsa öğrene- ceğiz. Ama bu olay, bu tek bir olay toplumun içinde yaşatıldığı koşulların aynasıdır. Bu travmayı sadece Karabulut ailesi, sadece Garipoğlu ailesi yaşamıyor. Bu travmayı hepimiz yaşıyoruz. Unutmamız değil, unutmamamız gerekir. Eğer yeni acıları yaşamak istemiyorsak... [email protected] Erdoğan’õn ‘tek liste’ baskõsõna karşõn birçok ilde iki liste çõkõyor, bazõ illerde kongreler erteleniyor Yeni bir anayasa tartışıldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr’da yaklaşõk 600 delegenin katõlõmõyla gerçekle- şen, ancak bazõ siyasi partilerin Ab- dullah Öcalan “patentli” olduğu gerekçesiyle uzak durduğu Demo- kratik Toplum Kongresi’nde katõ- lõmcõlar, 1921 ruhunu yansõtan yeni bir anayasa hazõrlanmasõnõ, soru- nun çözümünde muhatap olarak da Öcalan’õn alõnmasõnõ tartõştõ. Kon- grede sonuç bildirgesinin Cumhur- başkanõ Abdullah Gül’e sunulma- sõ da kararlaştõrõldõ. DTP öncülüğünde, üçüncü olağan toplantõsõ gerçekleştirilen Demo- kratik Toplum Kongresi toplantõsõ- nõn iki gün süren oturumlarõnda ça- tõşmasõzlõk süreci, ulusal birlik ça- balarõ ve çözüm önerileri konularõ tartõşõldõ. Kongrenin sonuç bildirgesi dün düzenlenen yürüyüşün ardõndan Koşuyolu Parkõ’nda açõklandõ. Bil- dirgeyi okuyan eski DEP milletve- kili Hatip Dicle, barõştan yana olan çevrelerle ilişki kurmak için Diyalog Komisyonu kurulmasõna karar ver- diklerini söyledi. Terör örgütü lide- rine “Sayın” diye hitap eden Dicle, “Kongremiz, Kürt sorununun çö- zümünde diyalog ve istişare süre- cinde Sayın Öcalan ve PKK’nin dışlanacağı formülün sonuç alıcı olamayacağını ifade etmektedir” dedi. Dicle, kongrede PKK’nin ey- lemsizlik kararõnõn çözüm sürecin- de önemli bir fõrsat olarak değer- lendirildiğini ve devlete operasyon- larõ derhal durdurma çağrõsõ yapõl- masõ kararlaştõrõldõğõnõ kaydetti. EMİNE KAPLAN ANKARA - Yerel seçimlerde partinin oy kaybõna uğramasõ, Baş- bakan Tayyip Erdoğan’õn tek aday-tek liste õsrarõ, AKP’nin il kongrelerinin sancõlõ geçmesine neden oluyor. Bugüne kadar ta- mamlanan 42 il kongresinin yarõ- sõnda genel merkezin tüm baskõ ve girişimlerine karşõn birden fazla aday çõktõ. Osmaniye ve Aksaray kongrelerinde partililer ve dele- geler arasõnda tekmeli yumruklu kavgalar yaşandõ. AKP, temmuz ayõ sonuna kadar il kongrelerini tamamlamayõ, eylül ya da ekim ayõnda da büyük kon- greyi gerçekleştirmeyi planlõyor. Ancak AKP’nin il kongreleri AKP Genel Merkezi’nin tek liste-tek aday baskõsõ nedeniyle sõkõntõlõ ge- çiyor. Başbakan Erdoğan, milletvekil- lerine “İl kongrelerimiz devam ediyor. Biz parti yönetimi olarak kongrelerde birden çok aday ve liste çıkmasını arzu etmiyoruz. Eğer birden çok aday ve liste çı- kacaksa bunu teke indirmek için uzlaşma yolları arıyoruz. Ancak bazılarında bunu sağlayamıyo- ruz. O zaman iki üç listeli yarış- lar oluyor. Bu parti için mah- zurlu. Çünkü yarış olan kongre- lerde kazanan ve kaybeden olu- yor. Sonuçta kaybeden aday ya da listedekiler bir daha partiye uğramıyor” diyerek tek liste-tek aday õsrarõnõ net bir şekilde ortaya koydu. Ancak Erdoğan’ün tüm õsrarlarõ, AKP Genel Merkezi’nin tüm bas- kõ ve ikna çabalarõna karşõn illerde birden fazla aday çõkmasõna engel olunamõyor. Aksaray, Tekirdağ, Ardahan, Burdur, Karabük, Bartõn, Bayburt, Kõrõkkale, Hakkâri, Bile- cik, Düzce, Gümüşhane, Mardin, Kõrklareli, Kütahya, Kayseri ve Van kongrelerinde iki aday ve iki liste yarõştõ. Osmaniye ve Muş’ta ise 3 adaylõ kongre süreci yaşandõ. 2 listenin yarõştõğõ Aksaray kon- gresinde partili ve delegeler birbi- rine girdi. Tekme ve yumruklarõn havada uçuştuğu kongrede, salona çağrõlan çevik kuvvet ekipleri kav- gayõ güçlükle önledi. Yaşanan kav- ga ve gerilim nedeniyle Devlet Ba- kanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Ali Babacan, kongre salonuna gelme- den ilden ayrõlmak zorunda kaldõ. Osmaniye kongresinde ise benzer görüntüler yaşandõ. Kongrede 3 aday çõkarken, genel merkezin des- teklediği adayõn dõşõndaki adayla- rõn listesi divan tarafõndan kabul edilmedi. Bunun üzerine kavga- nõn yaşandõğõ kongrede bazõ parti- liler yaralandõ. 300’e yakõn delege oylamaya katõlmayarak genel mer- kezi protesto etti. Tekirdağ kongresi ise tartõşmalar nedeniyle ertelendi. Bugüne kadar tamamlanan 42 il kongresinin birçoğunda birden fazla aday çõktõ. Genel merkezin baskõsõ nedeniyle Osmaniye ve Aksaray’da delegeler arasõnda yumruklu tekmeli kavgalar yaşandõ. Devrimci Demokrat Sendikal Birlik üyeleri Taksim tramvay durağõnda bir araya geldi İstanbul Haber Servisi - Devrimci Demokrat Sendikal Birlik (DDSB) üyeleri, sendikal örgütlenme ve grev hakkõnõn kõ- sõtlanmasõna ilişkin yasa tasa- rõsõnõn kanunlaşmasõ üzerine başlayan ve 5 işçinin yaşamõnõ yitirdiği 15-16 Haziran direni- şinin işçi sõnõfõnõn haklarõ ve öz- gürlükleri için mücadele günü olduğunu vurgulayarak “15-16 Haziran Türkiye sendikal ha- reketinde bir dönüm nokta- sıdır” dediler. Açõklamada, “Herkese Sağ- lık Güvenli Gelecek Platfor- mu” üyelerinin bugün saat 12.00’de Kadõköy Belediyesi önünde bir araya gelerek Yo- ğurtçu Parkõ’na yürüneceği ve bir anma etkinliği düzenleneceği de ifade edildi. 15-16 Haziran 1970 direnişi- nin 39. yõlõnda Taksim tramvay durağõnda dün bir araya gelen DDSB üyeleri, “15-16 Haziran direniş ruhu ile mücadeleyi yükselt”, “Kahrolsun sendika ağaları”, “Zam, zulüm işken- ce işte AKP”, pankart ve dö- vizleri açtõlar. Grup adõna açõklama yapan Belediye İş 2 No’lu Şube Baş- kanõ Hasan Gülüm, “15-16 Haziran kendisinin farkına varmakta olan işçi sınıfının uyanışını durdurmaya çalı- şanlara verilmiş güçlü bir ce- vaptı. Yasaları birer cende- reye çevirmek isteyenlerin hayallerinin darmadağın edil- mesiydi. 150 bin işçinin sen- dika ayrımı gözetmeksizin işi durdurarak omuz omuza, ön- lerine dikilen barikatları aşa- rak birleştirmesiydi” dedi. FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU 15-16 Haziran işçi direnişi Taksim’de anıldı. (Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE) Hiçbir yasa gönderilmedi bireysel başvuru bekleniyor TÜREY KÖSE ANKARA - TBMM Kadõn Erkek Fõrsat Eşitliği Komisyonu’na bugüne dek hiçbir yasa tasarõsõ ya da önerisi- nin gönderilmediğine dikkat çekilirken bazõ bireysel başvurularõn değerlen- dirildiği bildirildi. Komisyon Başkan- vekili CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur, komisyon çalõşmalarõnõn da- ha etkin olabilmesi için çerçeve Eşit- lik Yasasõ’nõn çõkarõlmasõ gerektiğini bildirdi. Kadõn Erkek Fõrsat Eşitliği Komis- yonu kurulmasõna ilişkin yasal dü- zenleme 25 Şubat 2009 tarihinde TBMM’de kabul edilmişti. Yasada komisyonun görevleri, “Kendisine esas veya tali olarak havale edilen işleri görüşmek; TBMM Başkan- lığı’na sunulan kanun tasarı ve teklifleri ile ka- nun hükmünde kararnamelerin kadın erkek eşit- liği konusunda TC Anayasası’na, ulus- lararası gelişmelere ve yü- kümlülüklere uygunluğunu ince- leyerek ihtisas komisyonlarına gö- rüş sunmak; her yasama yılının sonunda Türkiye’deki kadın er- kek eşitliğinin sağlanmasına yöne- lik gelişmelere ve komisyonun o yıl- ki faaliyetlerine ilişkin bir değer- lendirme raporu hazırlamak” ola- rak sõralanõyor. Bugüne dek TBMM Başkanlõğõ ta- rafõndan komisyona hiçbir yasa önerisi, ya da tasarõsõ gönderilmedi. Komisyon Başkanvekili Gaye Erbatur ilk kez kurulan bir komisyon olarak sağlõklõ bir başlangõç yapmak istediklerini, bu ne- denle diğer ülkelerdeki benzer ko- misyon ve deneyimleri araştõrdõklarõ- nõ bildirdi. Erbatur, bir sempozyum düzenle- meyi planladõklarõnõ vurgularken şu bil- gileri verdi: “Özellikle Avrupa’daki komis- yonlarla iletişim kurarak bu ko- misyonların temsilcileri ve Türki- ye’deki kadın kuruluşlarını davet ederek komisyonun neler yapabile- ceği, neler beklendiğini değerlen- dirmeyi planlıyorduk. Ancak Avrupa Parlamentosu se- çimleri araya girdi. Bu sempozyum sonbahara kaldı. Aynı şekilde biz yurtdışına gidip örnekleri görmek is- tiyorduk. Bu da seçim nedeniyle sonbahara kaldı. Şu ana kadar ko- misyona hiçbir yasa önerisi ya da ta- sarı gelmedi. Ne tür yasaların bize gönderilmesi gerektiği konusunda TBMM Başkanlığı’na yol gösterici olmamız lazım. Komisyonun gös- termelik olmaması bizim gayreti- mize bağlı. Bunun için öncelikle bir çerçeve Eşitlik Yasası çı- karılması lazım. Eşit- lik Yasası çıkarıl- ması için hazır- lık yapmamız gerekiyor. Bu yasa çıkarsa, komisyon da- ha etkili çalı- şabilir.” E r b a t u r , “AKP’liler ‘Kadõn- Erkek Eşitliği Komisyonu’ adını kabul etmemişti. ‘Fõrsat’ söz- cüğünün konması çalışmaları sı- nırlamayacak mı” sorusuna, “AKP’liler, sınırlamayacağını söy- lüyor. Göreceğiz. Kötümser değilim. Türkiye kadın hakları açısından, yasal olarak çok önemli gelişmeler sağladı ama önemli olan uygulama” yanõtõnõ verdi. 80 ülkede var TBMM Araştõrma Merkezi tarafõn- dan yapõlan araştõrmada çeşitli parla- mentolarda kadõn erkek eşitliği ko- misyonlarõ incelendi. Bu araştõrmanõn sonuç bölümünde, bu komisyonlarla il- gili şu değerlendirmeye yer verildi: “Parlamentoda kadın-erkek eşit- liği ile ilgili bir komisyonun varlığı parlamentonun kadın-erkek eşitli- ğinin sağlanmasına verdiği önemi göstermesi açısından öncelikle poli- tik bir öneme sahiptir.” Komisyon Başkanvekili CHP Milletvekili Erbatur, komisyon çalõşmalarõnõn daha etkin olabilmesi için çerçeve Eşitlik Yasasõ’nõn çõkarõlmasõ gerektiğini bildirdi. KRİZİN PERDE ARKASI Almanya ‘usul hatasõ’ yapmõş BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Alman- ya’nõn Ankara Büyük- elçisi Eckart Cuntz’ un, Dõşişleri Bakanlõ- ğõ’na CHP’nin Fred- rich Ebert Vakfõ’ndan para aldõğõ yönünde id- dialarõn yalanlanmasõ için 30 Nisan tarihli başvurusunda “usul hatası” yaptõğõ ortaya çõktõ. İddialarõn gerçeği yansõtmadõğõnõ göste- ren belgelerin, “kon- solosluk işleri kapsa- mında” adli yardõm- laşma mekanizmasõ içinde Türk tarafõna ile- tilmesi gerekirken Cuntz bunu kendi im- zasõyla siyasal bir talep olarak Dõşişleri Bakan- lõğõ’na gönderdi. Cuntz’un Türkiye ile Almanya arasõnda dip- lomatik sõkõntõya ne- den olan gelişmelerin başlangõç noktasõnõ oluşturan 30 Nisan ta- rihli yazõsõnda diplo- matik açõdan “usul ha- tası” yapõldõ. CHP’nin, Fredrich Ebert Vakfõ’ndan para aldõğõ yönündeki id- dialarõn adli süreç ko- nusu olmasõndan ötürü, Almanya’nõn söz ko- nusu iddialara gerekçe oluşturan belgelerin sahte olduğuna ilişkin yapõlan araştõrmanõn so- nuçlarõnõ, konsolosluk işleri kapsamõndaki ad- li yardõmlaşma meka- nizmasõ çerçevesinde Türkiye’ye iletmesi ge- rekiyordu. Ancak, Büyükelçi Cuntz, CHP’yi para al- makla suçlayan belge- lerin sahte olduğunu gösteren kanõtlarõ bu mekanizma çerçeve- sinde Türkiye’ye ilet- mek yerine, konuyu si- yasal bir talep olarak kendi imzasõyla Dõşiş- leri Bakanlõğõ’na iletti. AKP’de kongre sancõsõ ‘15-16 Haziran dönüm noktasıdır’ Demokratik Toplum Kongresi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle