Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
5 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Kabinede Revizyon
Erdoğan, yerel seçimlerden sonra kaçınılmaz
olduğu ısrarla söylenilen değişikliği yaptı ve adı-
nı öyle koymasa da AKP’nin dördüncü, kendisi-
nin üçüncü hükümeti, 2’si kadın olmak üzere 27
bakandan oluştu.
Yeni atanan ya da yer değiştiren bakanlar, cu-
martesi ve pazar günleri, kendilerinden önceki ar-
kadaşlarından görevlerini devraldılar.
Bugün de, TBMM’de hükümete ayrılan sırala-
rı dolduracaklar. Aralarına Meclis dışından katı-
lan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun ana-
yasa uyarınca ant içme törenini izleyecekler.
Parlamento muhabirleri de, Başbakan’ın eski
başdanışmanı olarak önceki güne kadar “gölge
dışişleri bakanlığı yapan” Prof. Davutoğlu’nun ba-
ğımsız olarak mı, yoksa AKP’ye üye olarak mı hü-
kümette yer aldığını öğrenip bize iletecekler.
Gözden düşenler..
9 yeni ismin girdiği Bakanlar Kurulu’ndaki de-
ğişiklikte, bazı yorumların aksine daha çok yerel
seçimlerde alınan sonuçların etkili olduğu görü-
şünü taşıyanlar, kabineye alınan yeni isimlerden
Sadullah Ergin’in AKP Genel Başkanı’na 29 Mart
seçimlerinde CHP nin eski kalelerinden Hatay’ı
armağan ettiğini ve kentin Erdoğan’ın yeni tatil bel-
desi olduğunu elbette biliyorlar. Ergin’in koltuğunu
devraldığı Mehmet Ali Şahin, herhalde savcı ve
yargıçlara üstü kapalı baskılar yaptığı için değil,
Antalya’yı altın tepsi ile Baykal’a teslim ettiği için
gözden düşmüş olmalıdır.
Milli Eğitim’i, Dini Eğitim Bakanlığı olarak yö-
neten Hüseyin Çelik’in kabine dışında kalması-
na da 29 Mart’ta Van’ın anahtarının DTP’ye ve-
rilmesinin neden olduğu söylentileri boş değildir.
Çelik’in, Güneydoğu’da yürüttüğü etkin görevi
devralan yeni Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz’ın
seçim bölgesi Bingöl, AKP’li bir belediye baş-
kanının yönetimindedir.
Onun gibi, kabinenin yeni üyeleri Selma Ka-
vaf, Mustafa Demir, Nihat Ergün, Taner Yıldız
ve Ömer Dinçer 29 Mart seçimlerinden açık alın-
la çıkılan illerin temsilciliğini üstlenen isimlerdir.
Hilmi Güler’in Ordu, Kemal Unakıtan’ın Es-
kişehir’i kazanamadıkları, Kürşad Tüzmen’in İçel,
Başesgioğlu’nun Kastamonu yenilgilerinden
dolayı Erdoğan’ın hışmını çektikleri anlaşılmaktadır.
Başbakan, yenilgiye tahammül etmeyen bir do-
ğaya sahiptir ve yenileni de yanında tutmayı an-
laşılan içine sindirememektedir.
Gül’ün artan ağırlığı
Yeni Bakanlar Kurulu’nu açıklarken Unakı-
tan’ın dışarıda bırakılışını Erdoğan, hastalığına bağ-
larken, eski Maliye Bakanı, sağlık durumunun
bomba gibi olduğunu söyleyerek Başbakan’la bel-
ki de ilk kez ters düşmüştür.
Yeni oluşumda Cumhurbaşkanı’nın da etkin
ağırlığı olduğunu söylemek için Erdoğan ile per-
şembe gecesi Bakanlar Kurulu listesi üzerinde 1
saat, cuma akşamı da 50 dakika çalıştığını öğ-
renmek yeterli olmuştur. Dahası Beşir Atalay’ın
İçişleri Bakanlığı koltuğunu, söylentilerin aksine
muhafaza etmiş olmasında da Gül’ün rolü oldu-
ğu gizlenmiyor.
Yeni hükümet, bazı meslektaşların ve o arada
Taha Akyol’un cumartesi günkü yazısının baş-
lığında söylediği gibi AKP’nin “merkez”e doğru yö-
neldiğinin işareti olarak mı yorumlanmalıdır?
Bülent Arınç ve özellikle eski Başbakanlık
Müsteşarı Ömer Dinçer’in “Milli Görüş”çü olarak
yer aldıkları bir ekibi “merkez”ci olarak göstermek,
fazla saflık sayılmaz mı?
Göreve başlayan yeni ekibe illa bir tanımlama
bulmak gerekiyorsa, 60 öncesi TBMM’sinde
Millet Partisi Afyonkarahisar Milletvekili olarak
görev yapan rahmetli emekli General Sadık Al-
doğan’ın Meclis kürsüsünden siyasal tarihimize
geçirdiği “Eski tas eski hamam. Sadece tellaklar
değişti” sözünü anımsatmak gerekiyor.
Düzeltme
21 Ekim 2005’te yayımlanan “Anılarda Sav-
cılar ve Yargıçlar” başlıklı yazım için Sayın Prof.
Dr. Maksut Mumcuoğlu’ndan bir mektup aldım.
Babası merhum Hayri Mumcuoğlu’nun oğlu
olarak, rahmetli Mumcuoğlu’nun 27 Mayıs
askeri müdahalesinde Ankara savcısı iken
çekmecesinde üstü boş, altı savcının imza ve
mührü ile tutuklama yazıları çıktığından söz et-
tiğimi söyleyerek, Sayın Mumcuoğlu’nun be-
lirtilen tarihte Ankara savcısı değil, Yargıtay 1.
Ceza Dairesi üyesi olduğunu yazıyor.
Yazı, dönemin Adalet Bakanlığı’nın yargıç ve
savcılara bugün de tartışılan yargı güvencesinin
tanınmayışını eleştirmek için yazılmıştı. O sis-
temde görev yapan değerli yargıçları değil.
Anı, bir belgenin değil o tarihte gazetelerde
yer alan çeşitli yazıların ürünüdür.
Dolayısıyla sayın profesörün yapmak istediği
düzeltmeyi kabul etmemek imkânsızdır.
Bu nedenle herhangi bir kasta dayanmayan
düzeltmeyi seve seve yapıyorum. Bir isim ya-
nılgısına düşmüş olabilirim.
Faks: 0 216 302 82 08 [email protected]
ENTERNET / MEHMET SUCU
İnternet bir ağ teknolojisi olmanın
ötesinde bir şeydir diyor Sevgili Ho-
ca Mustafa Akgül. İnternetin in-
sanlığı yeni bir toplum biçimine ta-
şıyan değişimi temsil ettiğini belir-
ten Akgül Hoca’ya göre, insan-
lık sanayi devriminden daha kök-
lü bir devrimi ve onun getirdiği ye-
ni toplum biçimine yönelişin sancı-
larını yaşıyor.
Akgül Hoca’nın internetin yaş gü-
nü nedeniyle yolladığı e-posta hemen
hepimize ders olacak bir metin. Ho-
canın dediği gibi artık bilgi toplu-
muna geçişin hazırlıklarını yaşıyoruz.
Bilgi ve enformasyonun üretilmesi, iş-
lenmesi, saklanması, taşınması ve
sunulmasında olan devrimsel geliş-
meler, tüm ekonomik yapıyı, yaşamın
her boyutunu, mesleklerin yapısını,
çalışma, öğrenme, eğlenme vb.
alışkanlıklarımızı değiştirmeye baş-
ladı. Bilginin üretim faktörü olduğu;
yani temel refah arttıran araç, istih-
dam yaratan araç olduğu bir dünyaya
doludizgin gidiyoruz. Akgül Hoca’nın
sözlerine ek yapalım. Paylaşmadık-
ça bilgilerimizi çoğaltmamız olanaklı
olmayacaktır. Ülkemiz matbaa ve sa-
nayi devrimini kaçırdı. İnternetle tam
zamanında tanıştık.
Dünyada 1.6 milyarın internet
kullanıcısı, 225 milyon web, 180 mil-
yon alan adı, 125 milyar web sayfa-
sı, 100 milyon video ve 60 mil-
yon insanın kişisel web’i ya da blo-
ğu olduğunu düşünüyoruz. İnsanlık
tarihinde ilk defa bireysel gelişimin
önü bu ölçüde açıldı. İnternet sıra-
dan insanlara kendini geliştirme, fi-
kirlerini yayma konusunda her gün
yeni olanaklar sunuyor. Kolay, ucuz
ve hızlı internet ve bilgi teknolojile-
ri, her bireye kendi matbaa, gazete,
radyo ve TV’sini kurma hakkı tanıyor.
Türkiye’de yaşayanların yüzde
20’si internetin adını duymamış ve in-
terneti hiç kullanmamış. Dünya Eko-
nomik Forumu Bilgi Toplumu Hazırlık
İndeksi’nde 55’ten 61’e düştük. Bir-
leşmiş Milletler e-devlet indeksin-
de 60’tan 76’ya düştük.
Bilgi toplumuna geçişi yönete-
cek yapılarda dağınıklık, kafa karı-
şıklığı ve yapılanma sorunu var. Tür-
kiye’yi bilgi toplumuna taşıya-
cak DPT Bilgi Toplumu Daire-
si’nde 10’un altında çalışan var
ama interneti yasaklama dairesin-
de 40’a yakın kişi ve 93 kişilik kad-
ro var. İnsan gücü açığımız var; ve
öğretim üyesi açığı had safhada. Te-
lekom sektörü serbestleşmesinde
epey geri kaldık; Avrupa ortalama-
sının epey gerisindeyiz. İlerleme ol-
masına rağmen, pazarın adil ve ser-
best olduğunu söyleyebilmek zor.
İnternetten korkan, çekinen bir
felsefenin ortaya koyduğu 5651
No’lu yasa ve onun getirdiği or-
tam ülkemizde internet yasaklarını
günlük vaka haline getirdi. En iyim-
ser yorumla, bir satır için ansiklo-
pediler yakan yasaklar; çağı, interneti
tanıyamamanın, yasakçı bakış açı-
sının refleksidir.
Türkiye giderek modern dünyaya
savaş açmaya başlamıştır. Yeryü-
zünde en çok internet sansürü ve kı-
sıtlaması yapan ülkelerin arasında yer
alıyoruz. Başbakan bile yasak ol-
masına karşın YouTube’u izlediğini
itiraf ediyor. Ulaştırma Bakanlığı bir
başka bakanlık bünyesinde internet
için bilim adamlarını, hukukçuları
yasa hazırlamaya çalışırken yangın-
dan mal kaçırırcasına 5651 No’lu ya-
sayı yürürlüğe sokuyor.
Hani tüm bunlara bakınca insanın
“Deveye sormuşlar, boynun neden
eğri?..” diyesi geliyor.
[email protected]
Deveye Sormuşlar...
İstanbul’daki toplantõnõn, Sadr hareketinin partileşmesini sağlayacak ‘gizli kurultay’ niteliği taşõdõğõ ortaya çõktõ
Sadr’a Gül-Erdoğan telkiniBAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - ABD karşõtlõğõ ile bili-
nen Iraklõ radikal Şii lider Mukteda
Sadr’õn İstanbul’daki toplantõsõnõn,
Sadr hareketinin partileşmesini sağla-
yacak “gizli bir kurultay” niteliği ta-
şõdõğõ ortaya çõktõ. Toplantõ öncesinde
Ankara’da Sadr’õ kabul eden Cumhur-
başkanõ Abdullah Gül ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’õn “parti-
leşin” telkininde bulunduğu ve
Türkiye’de temsilcilik açmalarõ
için gerekli kolaylõklarõn sağla-
nacağõ güvencesini verdikleri
öğrenildi.
Sadr’õn Ankara’da yaptõğõ
temaslarõn ve İstanbul’da ka-
tõldõğõ toplantõnõn ayrõntõla-
rõ netleşmeye başladõ. Edi-
nilen bilgilere göre Sadr
Hareketi, İstanbul’daki
toplantõyla “ilk ve ola-
ğanüstü” kurultayõnõ
yapmõş oldu. “kurultay”
niteliği taşõdõğõ kamuo-
yuna açõklanmayan
toplantõya, 50’si Irak’tan, 30’a yakõnõ
da yurtdõşõndan Sadr Hareketi üyesi
olan Iraklõ katõldõ. Türkmen siyasetçi
Fevzi Ekrem Terzi, Grup Başkanõ
Akil Abdülhüseyin, Ali el Meyali, Ba-
ha el Aaraci ve Meha el Duri’den olu-
şan 5 kişilik milletvekili grubunun ya-
nõ sõra, Bağdat’tan gelen heyet ağõrlõk-
lõ olarak din adamlarõndan oluştu.
Kurultayõn ana gündemini, Irak’ta
aralõk ayõnda yapõlacak seçimler önce-
si strateji belirleme çabalarõ oluşturdu.
Bu bağlamda Sadr Hareketi’nin siyasal
bir parti gibi örgütlenmesini sağlayacak
çeşitli düzenlemeler ele alõndõ. Sadece
silahlõ bir dinsel grup olarak örgütlen-
miş olan Sadr Hareketi’ne bağlõ kadõn
ve gençlik kollarõ ile sivil toplum ör-
gütleri kurmasõ, başta Türkiye olmak
üzere Avrupa ülkelerinde yurtdõşõ tem-
silcilikleri açmasõ, Sadr Hareketi için
yurtdõşõ lobi çalõşmalarõnõ yürütecek uz-
manlar yetiştirilmesi kararlaştõrõldõ.
Kurultayda, bu başlõklar çerçeve-
sinde çeşitli öneriler içeren tebliğler de
sunuldu. Bağdat’taki Mustansõria Üni-
versitesi’nden “Öğrenciler nasıl ka-
zanılır”, Irak’õn Endonezya Büyükel-
çiliği’nden “Protokol, diplomasi ve
devlet görevlisi yetiştirme” başlõklõ
öneriler okundu ve tartõşõldõ. Ayrõca,
yurtdõşõndaki Sadr yanlõlarõndan nasõl
yararlanõlabileceği konusu ele alõndõ.
Sadr’õn 16 Nisan 2007’de, Nuri el
Maliki hükümetinden geri çektiği 6 ba-
kanõn geri dönüşü için gerekli girişim-
lerin yapõlmasõ kararõnõn alõndõğõ ve bu
bakanlõklarõn hangileri olacağõ konu-
sunun tartõşõldõğõ kurultayda, bir tüzük
yazõlmasõ konusunda da görüş birliği
oluştu. Kurultayda, genel seçimler için
siyasal bir strateji de benimsendi.
Gül ve Erdoğan’dan telkin
Kurultay’dan bir gün önce, Anka-
ra’da Sadr’õ kabul eden Gül ve Erdoğan,
Sadr’a, “Siyasal parti olmadan yarar
sağlayamazsınız. Siyasal parti olur-
sanız, ülke yönetiminde daha ya-
rarlı olursunuz” mesajõ ile “Türki-
ye’de temsilcilik açarsanız size gerekli
kolaylığı sağlarız” güvencesini de
verdi.
Kurultaya ilişkin Cumhuriyet’in so-
rularõnõ yanõtlayan Sadr Hareketi’nden
Türkmen Milletvekili Fevzi Ekrem
Terzi, bunun ilk kurultay olduğuna
işaret ederek, bu kurultayõ Türkiye’de
yapmalarõnõn nedenlerini şöyle sõrala-
dõ:
“Türkiye, Irak’taki bütün etnik
gruplara eşit mesafede duran bir ül-
ke. Aynı zamanda 2003’teki ABD iş-
galine de yol vermedi ve bizim gibi
Irak’ın toprak bütünlüğü ve siyasal
birliğini savunuyor. Sadr grubu da
bunları savunuyor ve işgali kabul et-
miyor. Türkiye işgale yol vermedi
ama işgal güçlerinin çekilmesine yol
verecek. Bu da bize gönül serinliği ve-
riyor.”
Öte yandan işgale karşõ sert tutumu
ile bilinen Sadr’õn İstanbul’da kurultay
düzenlemesi ve Türk yetkililer tara-
fõndan kabul edilmesine ilişkin olarak
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği yetki-
lileri, “Doğru mesajlar verildiği,
Irak’taki güvenlik ve istikrar dikkate
alındığı sürece bu görüşmeyi normal
karşılarız” değerlendirmesini yap-
makla yetindi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
İran’õn Kandil Dağõ’na yönelik başlattõğõ
operasyonla birlikte, Kürt lider Mesud Bar-
zani’nin peşmergeleri bölgeye sevk etmesi
Irak’õn kuzeyinde tansiyonun bir anda yük-
selmesine neden oldu. Ankara gelişmeleri
yakõn takibe alõrken, Irak’õn kuzeyinde yapõ-
lacak seçimler öncesinde Iraklõ Kürtlerle
İran arasõnda olasõ bir çatõşmadan kaygõ du-
yuluyor.
Terör örgütü PKK’nin İran kolu olan
PJAK’õn, Washington’õn Tahran yönetimi
ile yakõnlaşma mesajlarõ vermesinden sonra
kendisini feshetme kararõ almõş olmasõna
karşõn, İran’a yönelik eylemlerini sürdürme-
si Irak’õn kuzeyinde gerginliğin tõrmanmasõ-
na neden oldu. 24 Nisan’da İran’õn Riwan-
ser bölgesine yapõlan bir karakol baskõnõnda
8 İran askerinin yaşamõnõ yitirmesinden son-
ra İran güçleri kapsamlõ bir operasyon baş-
latarak, Surin Dağõ, Kani Sev, Comeres ve
Boryek bölgelerini yoğun ateş altõna aldõ.
İran savaş uçaklarõnõn Irak’õn kuzeyi ile İran
sõnõrõnda kalan bölgeleri yoğun bir şekilde
bombardõman etmesinden sonra da bölgesel
Kürt yönetimi bölgeye çok sayõda peşmerge
gönderdi. Peşmergelerin olasõ bir kara hare-
kâtõna karşõ gönderildiği belirtildi. Bölgeye
gönderilen peşmergenin Kürt yönetimine
bağlõ Şarezur Tugayõ’ndan olduğu dile geti-
rildi. İran topçusunun ardõndan İran helikop-
terlerinin de ilk kez sõnõrõ geçerek Kandil
Dağõ’nõ bombaladõğõ öne sürüldü.
Konuya ilişkin bilgi veren yerel kaynak-
lar, İran’õn böylesine kapsamlõ bir operas-
yon düzenlemesinin, yaklaşan seçimler ön-
cesinde bölgede çatõşmalarõ ciddi anlamda
tetikleyebileceğine işaret ettiler. PJAK’õn
kendisini feshetme, PKK’nin de ateşkes ka-
rarõ almõş olmasõna karşõn, gerek Türkiye’de
gerekse İran’da peş peşe yapõlan saldõrõlarõn
Irak’õn kuzeyindeki siyasal dengeler ile ya-
kõn ilişkisi bulunduğuna işaret eden kaynak-
lar, bu gelişmelerin çok daha geniş boyutlu
çatõşmalarõ tetikleyebileceği uyarõsõnda bu-
lundular.
İran Dõşişleri Bakanõ Manuçehr
Mutteki’nin üç ay önce Irak’õn kuzeyine
düzenlediği “resmi ziyarette” PJAK’õn et-
kisizleştirilmesi kararõ alõnmõş olmasõna kar-
şõn, bugün peşmergeler ile İran güçlerinin
çatõşma noktasõna geldiğine dikkati çeken
aynõ kaynaklar, “Barzani’nin bölgede yi-
tirmeye başladığı siyasal gücünü yeniden
kazanması için zemin hazırlanıyor” de-
ğerlendirmesini yaptõlar. Gelişmeleri yakõn-
dan izleyen Ankara ise çatõşmalarõn büyü-
mesinden kaygõ duyuyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Ankara Milletvekili Yılmaz
Ateş, Başbakan Tayyip Erdoğan tara-
fõndan yanõtlanmasõ istemiyle verdiği
soru önergesinde kayõp çocuklarõ
TBMM gündemine getirdi.
Ateş, Başbakanlõk İnsan Haklarõ
Başkanlõğõ’nõn 2008’de yayõmlanan
Kayõp Çocuklar Raporu’na göre, dün-
yada her yõl 2.5 milyon çocuğun kaçõ-
rõlarak satõldõğõna dikkat çekti. Aynõ
raporda Türkiye’de 2007 yõlõnda kamu
birimlerine 7 bin 183 kayõp çocuk bil-
dirimi geldiğini, bunlarõn 6 bin 350’si-
nin bulunduğunu, aranmakta olan 833
çocuğun kayõp olduğu bilgisine yer ve-
rildiğini aktaran Ateş, “İçişleri Ba-
kanlığı’nın verilerine göre, Türki-
ye’de kayıp çocuk sayısı 15 Ocak
2008 tarihi itibarıyla 1446 olduğu,
bu rakamlara organize suç örgütle-
rinin ikna ederek evinden götürdü-
ğü ve kamu birimlerine bildirilme-
yen kayıt dışı çocukların dahil olma-
dığı da raporda yer alan önemli hu-
suslardır” dedi. Ateş, “Kısa süre içe-
risinde kayıp çocuk sayısında yakla-
şık yüzde 75’lik bir artışın ortaya
çıkmasında yaşanan krizin etkisi
nedir? Kayıp çocuk sayısının, illere
göre dağılımı nedir? Çocukların ev-
den kaçma ya da kaçırılmasına yö-
nelik olarak, organize suç örgütleri-
nin internet üzerinden yürüttüğü
faaliyetler var mı? Terör örgütlerin-
ce kaçırılan çocuk sayısı nedir? Gü-
venlik birimlerinin, telefon dinleme-
leri, MOBESE gibi ileri teknoloji ge-
rektiren sistemleri yaygın olarak
kullandığı düşünüldüğünde, kayıp
çocuk sayısının bu denli yüksek ol-
ması kabul edilecek bir durum mu-
dur” sorularõna da yanõt istedi.
İran’õn Irak’õn kuzeyine başlattõğõ operasyonla birlikte, peşmergelerin bölgeye sevk edilmesi gerilimi yükseltti
İran-Kürt çatışması endişesi
TAB LO ÜRKÜTÜCÜ
CHP’den
kayõp çocuk
sorusu
Hem güvence hem uyarı
Davutoğlu, Azeri konuğuna ‘Normalleşme, Karabağ’a paralel
yürüyecek. Bakû da bu süreci hõzlandõrmalõ’ mesajõnõ verdi
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Dõşişleri Bakanlõğõ koltuğuna
oturan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan Dõşiş-
leri Bakan Yardõmcõsõ Araz Asimov’u kabul
etti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgilere
göre, Davutoğlu ile görüşmesi için Azimov’un
Ankara’daki resmi programõnda değişiklik ya-
põldõ. Diplomatik kaynaklar “Bu planlanan bir
görüşmeydi. Azeri tarafında da bu yönde bir
istek vardı” değerlendirmesinde bulundular.
Azimov dün ilk olarak Dõşişleri Müsteşarõ
Ertuğrul Apakan ile uzun bir görüşme yaptõ
ve sonrasõnda Davutoğlu ile bir araya geldi. Gö-
rüşmelerde, iki ülke arasõndaki temaslarda
kritik rol oynayan Azimov’a Türk yetkililer,
“Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde normal-
leşme Yukarı Karabağ sürecine paralel yü-
rüyecek” güvencesi verdi. Ancak Azerbaycan
da Türkiye’nin, Ermenistan ile ilişkilerini nor-
malleştirmesine paralel olarak Karabağ’a iliş-
kin süreci hõzlandõrmasõnõ istedi.
Bunun yanõ sõra Azimov, Davutoğlu’na dip-
lomasi kulislerine Azerbaycan ve Ermenistan
cumhurbaşkanlarõnõn bir araya geleceği bilgi-
sinin yansõmõş olduğu Prag sürecine ilişkin bil-
gi verdi. Azimov, Azerbaycan Cumhurbaşka-
nõ İlham Aliyev’in, Ermenistan Cumhurbaşkanõ
Serj Sarkisyan ile görüşmesinin henüz net-
leşmediği bilgisini aktardõ. Öte yandan Erdo-
ğan’õn 13 Mart’ta yapacağõ netleşen Bakû zi-
yaretini, Azerbaycan’dan üst düzey ziyaretle-
rin takip edeceği belirtildi. Bakanlõk koltuğu-
na oturduktan sonra ilk gündemi Türkiye-
Azerbaycan ilişkileri olan Davutoğlu, üst dü-
zey kadroyu tanõmasõna karşõn başta özel ka-
lem ve enformasyon dairesi olmak üzere dün
diplomatlarla da tanõşmaya başladõ.
YEMİN ETMEDEN KABUL- Henüz TBMM’de yemin etmeyen Dışişleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun ilk konuğu Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Araz Asimov oldu.
Mukteda el Sadr.
‘Birleşik Görev Gücü-151’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Deniz
haydutluğu/korsanlõk eylemleriyle
mücadele kapsamõnda oluşturulan
“Birleşik Görev Gücü-151”in komutasõnõ 3
Mayõs’tan itibaren alan Türkiye, NATO
dõşõnda ilk defa denizde çokuluslu bir
koalisyon gücünün komutanlõğõnõ
üstlenmiş oldu. Dõşişleri Bakanlõğõ’ndan
yapõlan açõklamada, “10 Şubat 2009
tarihinde kabul edilen hükümet tezkeresini
takiben, TCG Giresun (F-491)
firkateynimiz münhasõran deniz
haydutluğu/korsanlõk eylemleriyle
mücadele maksadõyla ABD öncülüğünde
tesis edilen ve CTF-151 olarak adlandõrõlan
çokuluslu Birleşik Görev Gücü bünyesinde
Aden Körfezi’nde konuşlandõrõlmõştõr.
CTF-151 tarafõndan icra edilen harekâta
halihazõrda Türkiye, ABD, Singapur ve
Kore Cumhuriyeti’nden tefrik edilen 6
gemi destek sağlamaktadõr” denildi.
Fotoğraf:AA