21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 13 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 ‘Anayasal darbe olmasõn’ Prof. Dr. Kaboğlu Başbakan ile Cumhurbaşkanõ’nõn yetkilerinin sõnõrlandõrõlmasõ gerektiğini söyledi MELTEM YILMAZ Marmara Üniversitesi (MÜ) Hukuk Fakültesi Anayasa Hu- kuku Anabilim Dalõ Başkanõ Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Başbakan ile Cumhurbaşkanõ’nõn yetkileri- nin sõnõrlandõrõlmasõ gerektiğini belirtti. Kaboğlu, “Cumhur- başkanı’nın görev süresinin do- lup seçimlerin yapılacağı 2012 yılında zaten anayasal olarak yetkili bir Cumhurbaşkanlığı konumuna bir de halk tara- fından seçilmenin meşruluğu eklenince Cumhurbaşkanlığı makamı çok daha güçlü bir hale gelecek. Yönetim biçimin- de yörünge kayması tehlikesi doğacak. Önümüzdeki dönem- lerde anayasal değişiklik yapı- lacaksa, gerek Başbakan ge- rek Cumhurbaşkanı’nın yet- kileri sınırlandırılmalı” dedi. Prof. Dr. Kaboğlu, eğer Türki- ye’de başkanlõk ya da yarõ baş- kanlõk rejimi amaçlanõyorsa bu- nun adõnõn da açõkça konulmasõ gerektiğini belirterek “Ancak ad koymadan ‘Anayasayõ revize edeceğiz’ söylemleriyle hare- ket etmek son derece sağlıksız. Askeri darbe olmasın derken anayasal darbe ile karşılaşma- yalım” değerlendirmesini yaptõ. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu anayasal düzenin ancak yeni bir anayasa ile gerçekleşebileceğini belirten Kaboğlu, “1982 Ana- yasası’nı değiştirebildiğimiz ka- dar değiştirdik. Bu değişiklik- ler, bir evreden sonra temel sorun, içerikten çok yöntem sorununa dönüştü. Ne var ki, bu değişiklikler tutarlı ve sistema- tik olmadı. Diğer taraftan, hak ve özgürlükler alanını ilerlet- mek için yalnızca ilgili anayasa maddelerinde değişiklik yap- mak yeterli değildi, bir de bu hak ve özgürlükleri korumak- la görevli olan devlet makam- larının görev ve yetkilerine iliş- kin değişiklik yapmak lazımdı. Bu yapılamadı” diye konuştu. Rejim değişikliği tehlikesi Kaboğlu, 2007-2008 yõllarõnda ise anayasada yapõlan üç değişikli- ğin anayasayõ bir amaç olmaktan çõ- karõp “araçsallaştırdığına”, yani siyasi partilerin çõkarlarõna hizmet eden bir araç haline geldiğine dik- kat çekerek “2007-2008’de yapılan değişiklikler anayasayı siyasi par- tilerin bir tür projesi haline ge- tirdi. Bu araçsallaştırma Cum- hurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi yönünde yapılan deği- şiklikle de açıkça görüldü” dedi. Cumhurbaşkanõ’nõn 2012 ya da 2014’te görev süresinin dolmasõnõn ardõndan yenisinin halk tarafõndan seçileceğini, ancak bu noktada bir rejim tehlikesi kuşkusunun doğdu- ğunu kaydeden Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zaten anayasal olarak yetki- li bir Cumhurbaşkanlığı pozis- yonuna bir de halk tarafından se- çilmenin meşruluğu eklenince, Cumhurbaşkanlığı makamı çok daha güçlü bir hale gelecek. Bu- nun ardından rejimin yarı baş- kanlığa mı, otoriter başkancı bir sisteme mi kayacağı konusunda ciddi kuşkularım var. Önümüz- deki dönemlerde anayasal deği- şiklik yapılacaksa, gerek Başba- kan gerek Cumhurbaşkanı’nın yetkileri sınırlandırılmalı. Bu, parlamenter rejim için gerekli. Buna karşılık, eğer Türkiye’de başkanlık ya da yarı başkanlık rejimi amaçlanıyorsa bunun adı- nın konulması lazım. Ancak ad koymadan ‘Anayasayõ revize ede- ceğiz’ söylemleriyle hareket et- mek son derece sağlıksız.” Yurttaşlık kavramı Türkiye’de yeni bir anayasa yapõlacaksa öncelikli konularõn “anayasada yurttaşlık kavramı, merkez-çevre ilişkisi ile laiklik ek- seni” olduğunu belirten Kaboğlu, özetle şunlarõ söyledi: “Yeni bir anayasada yurttaşlık kavramının nasıl düzenleneceği konusu birinci öncelik. Yurttaş- lığı Türklük eksenine mi oturta- cağız yoksa Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşı şeklinde mi ele alacağız? İkinci konu merkez-çevre ilişki- si. Ankara, hep bu kadar etkili ve yetkili mi olacak, yoksa merke- ziyetçi yönetim anlayışından yi- ne tek yapılı devlet çerçevesinde kalınarak, taşraya doğru, yani âdemi merkeziyetçi bir örgüt- lenmeye doğru kaydırılacak mı? Üçüncü konu da laiklik ekseni... Anayasa bu dünya için mi ha- zırlanıyor, yoksa bir tür kutsal ki- tap olarak mı görülüyor? Ana- yasa, dünyevileşmiş bir metindir ve laiklik ilkesi ile bir yandan inanç özgürlüğünü güvence altı- na alırken diğer yandan belli bir dinsel inanç dışında kalan kişi- lerin de bu dünyayı yaşamaları- na olanak tanır... İşte Türki- ye’de bu üç konuda oydaşma sağlanabilmiş değil. Bu ön ve te- mel sorunlar üzerinde uzlaşma sağlanabilmesi ölçüsünde, bun- ların ardından, kadın-erkek eşit- liği, sosyal haklar, yargı bağım- sızlığı gibi diğer anayasal sorun ve konular gelir.” Bu ilkelerin göz önünde bulun- durulmamasõ halinde “anayasal darbe” olacağõnõ ifade eden Ka- boğlu, “Olağan dönemde anaya- sanın yenilenmesi, yine yürür- lükteki anayasa ile açılacak hu- kuki yolla mümkündür. Eğer halihazırdaki anayasa bir kena- ra atılıp yeni bir anayasa hazır- lanacaksa bu anayasal darbe olur. Bu anayasanın öngördüğü kurallar göz önünde bulunduru- larak çalışmalar yapılmalı. Bu- nun için usule ilişkin mevcut ku- rallar yetmez; demokratik oy- daşma yoluyla biraz önce deği- nilen temel sorunlar üzerinde güven ortamı oluşturulmalı. Ku- rumsal olarak yeni bir anayasa- nın hazırlanma sürecinde, TBMM yanında temsili özelliği bulunan bir kurucu meclis oluş- turulmalı, bu temsili heyetin ha- zırladığı taslak, yine TBMM’de teyit edilmeli ve son olarak da halkın oyuna sunulmalı” görüşü- ne yer verdi. ZEYNEP ŞAHİN Cumhuriyet Kadõnlarõ Derneği (CKD) Başkanõ Şenal Sarıhan, AKP’nin anayasa değişikliğini kendi önünü açmak için istediğini belirterek “hazırladığı son taslakta anayasal kurumların iktidar emrine alınma- sının öngörüldüğü” uyarõsõnõ yaptõ. Sarõhan, “Evet, anayasa değişikliği gereksinim. Ama ‘antilaik eylemlerin odağõ olduğu’ Anayasa Mahkemesi kararı ile hüküm altına alınan bir partinin iktidarından, halk egemen- liği ve kişi özgürlüğünü temel alan bir anayasa önerisi beklemek ola- naksız” dedi. CKD Başkanõ Şenal Sarõhan, hu- kukçu kimliği ve Türkiye’nin önemli kadõn örgütlerinden birinin başkanõ olarak, yeni anayasa girişimlerine iliş- kin değerlendirmelerde bulundu. Ana- yasalarõn, herkese, her yerde, her za- man uygulanmak üzere düzenlenmesi gerektiğini belirten Sarõhan, “Yeni bir anayasanın, hangi toplum için, han- gi zamanda ve hangi güç dengeleri ile hazırlanacağı önemli” dedi. AKP’nin yeni anayasa istemi “Rejim değişikliklerinden sonra, darbelerden sonra ve halkın ortak- laşa değişiklik isteğini dile getirmesi nedeniyle” olmak üzere, 3 ayrõ du- rumda yeni anayasaya ihtiyaç duyul- duğunu belirten Sarõhan, şunlarõ kay- detti: “Bugün AKP iktidarının anayasa değişikliği istemi, bu üç durumdan birinin ürünü değildir. Özünde bir sıkıyönetim anayasası olan 1982 Anayasası, kişi hak ve özgürlükleri- nin genişletilmesi ve demokratik bir yapının yaratılması noktalarından ciddi değişiklikler geçirmiş olması- na karşın, özellikle bu alanlarda hâ- lâ daha ileri ve hak genişletici bir yapı için değişme ya da yenilenme gereksiniminde. Bu konuda geniş bir ittifak da söz konusu. Fakat AKP yeni bir anayasayı, eski ve geri olan bir rejim değişikliği için isti- yor. 2 yıl önce ortaya çıkan taslak, AKP’nin amacını açıkça gözler önü- ne seriyor. Taslakta karşımıza çı- kan, Cumhuriyetin bağımsızlıkçı ve aydınlanmacı kuruluş felsefesini reddeden, küreselleşme adına ulus devletten ve değerlerinden vazgeçen bir anlayıştır. Bu anlayış üzerine, kişi hak ve özgürlüklerinin, de- mokratik esasların oturtulması bek- lenemez. Bugün ‘antilaik eylemlerin odağõ haline geldiği’ Anayasa Mah- kemesi kararı ile hüküm altına alın- mış olan bir parti iktidarından da halk egemenliği ve kişi özgürlüğünü temel alan bir anayasa önerisi bek- lemek de zaten olanaksız.” Sarõhan, “İktidar, anayasa değişik- liklerini, son derece net ve inkâr edilemez biçimde, kendi önünü aç- mak için istiyor. Evet, anayasa deği- şikliği bir gereksinim. Ancak bu de- ğişikliğin, böylesi anlayışlarla hare- ket eden bir siyasi parti ile yapılma- sı mümkün değil” görüşünün altõnõ çizdi. Anayasal kurumlar için tehlike AKP’nin hazõrladõğõ 20 maddelik taslağõ da değerlendiren CKD Başka- nõ, yapõlmak istenen düzenlemelerle iktidara engel olan anayasal kurumla- rõn AKP’nin emrine alõnmak istendiği- ni, böylece buralarõn işlevsizleştirilip yürütmenin emrindeki kurumlar ha- line getirileceğini vurguladõ. AKP’nin, devleti iktidar partisinin sürekli bir organõ gibi gördüğünün al- tõnõ çizen, bu nedenle de taslakta dev- let organlarõ arasõndaki dengelerin al- tüst edildiğine dikkat çeken Şenal Sa- rõhan, amaçlanan değişikliklerin doğu- racağõ sõkõntõlarõ şöyle sõraladõ:  Yasama, yürütme, yargõ arasõnda olmasõ gereken özerk ve bağõmsõz iliş- ki adeta yok edilmek isteniyor.  Anayasa Mahkemesi yapõsõnda amaçlanan değişiklikler, tam da yargõ- nõn teslim alõnmasõ ve çoğunluk parti- sine tek egemen statüsünün verilmesi girişimi. Ama yargõnõn bağõmsõz ve özerk yapõdan uzaklaştõğõ koşullarda demokrasiden söz edilemez.  Siyasi partilerin kapatõlmasõnõn zorlaştõrõlmasõyla; gerçekten örgütlen- me özgürlüğünün demokrasi temelin- de genişletilmesi değil, demokrasiyi yok edecek siyasi partilere ve ideoloji- lere özgürce çalõşma olanağõ yaratõl- masõ amaçlanõyor.  2 yõl önceki ve bugünkü taslak- larda, özgürlük alanlarõna ilişkin hiç- bir çalõşma bulunmuyor. Örneğin bu- gün geniş kadõn kitlelerinin eşitlik is- temi, iktidarõn gündeminde dahi değil. Onlar için, toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadõnlarõn sorunu, korunma- sõ gereken özürlü, yaşlõ ve engelli so- runu ile eş olmaktan öteye gitmiyor. ZEYNEP ŞAHİN Bugünkü Meclis yapõsõnõn yeni bir anayasa hazõrlamaya yeterli olduğunu, ama TBMM dõşõndaki partiler, sendi- kalar ve sivil toplum kuruluşlarõnõn da görüşünün alõn- masõ gerektiğini söyleyen Hak-İş Genel Başkanõ Salim Uslu, “Çeşitli kuruluşlar hatta bireyler dahi anaya- sa teklifleri hazırlayıp sunabilir. Böyle bir duyarlı- lığın gösterilmesi gerekiyor” dedi. Uslu, ilgili kesim- leri uzlaşmaya da çağõrarak “Herkesin ‘yaptõrmam’ de- meden önce, ‘Nasõl bir anayasa yapõlmalõ’ sorusuna ya- nıt vermesi gerekir” görüşünü vurguladõ. Uslu, örgütlerinin yeni anayasa tartõşmasõna bakõşõnõ ve beklentilerini gazetemize anlattõ. Bugünkü anayasa- nõn, toplumun gelişmesi, değişmesi açõsõndan iyi bir yol haritasõ olmadõğõnõ belirten Uslu, bu nedenle belli par- çalarõnõn değil bütününün değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Uslu, “82 Anayasası, birey merkezli değil. Yurttaşın haklarına güvence getiren, koruyan, gözeten yapısı yok. Devleti ve bürokrasiyi koruyan bir ana- yasa. Sivil toplum odaklı değil. Bu nedenlerle bir an önce değişmesi gerekiyor. Ayrıca fazla ayrıntılara bo- ğulmuş, yazım dili, kötü bağlamı değişmiş bir ana- yasa söz konusu” dedi. ‘Tam uzlaşı mümkün değil’ Uslu, bugünkü Meclis yapõsõnõn anayasayõ bütünüy- le değiştirebileceğine inandõğõnõ belirtirken geniş mu- tabakat sağlanmasõ yönündeki isteğe de değindi ve iz- lenmesi gereken sürece ilişkin şunlarõ kaydetti: “Meclis dışındaki siyasi partilerin, sendikaların, si- vil toplum örgütlerinin görüşü de alınmalı. Bu ku- ruluşlar hatta bireyler dahi anayasa teklifleri hazır- layıp sunabilirler. Böyle bir duyarlılığın gösterilme- si gerekiyor. Diğer yandan bu uzlaşma arayışı, ‘ye- ni bir anayasa yaptõrmam’ tavrına dönüşmemeli. Hal- kın gücünü artıracak bir anayasa hazırlanması nok- tasında, herkesin ‘Yaptõrmam’ demeden önce, ‘Nasõl bir anayasa yapõlmalõ’ sorusuna yanıt vermesi gere- kiyor. Karşı çıkanların çoğu bu soruya yanıt vere- miyor. Eski öneriler hariç, sunulan yeni bir teklif de yok. Kaldı ki anayasa yapılması konusunda yüzde 100 uzlaşı aranmasının da mümkün olmadığını düşünü- yorum. Çünkü bu, ‘Biz yeni bir anayasa yaptõrmayõz’ anlamına geliyor. Uzlaşma kavramı engelleyici bir un- sur olmamalı; yeterli bir mutabakatla sorun çözüle- bilir.” ‘Kararlı davranılmalı’ Salim Uslu, “Türkiye yeni bir anayasa yapabilir, bu- na kabiliyet var. Toplum da buna ihtiyaç duyuyor. Siyasi iradenin kararlı davranması gerek” derken, gün- demi meşgul eden çeşitli değişiklik önerilerini de yo- rumladõ. Ombudsmanlõk kurumu oluşturulmasõnõ doğ- ru bulduğunu, bunun yargõdaki çeşitli sorunlarõ çözme- ye yardõmcõ olacağõnõ söyleyen Uslu, Anayasa Mahke- mesi’nin üye sayõsõnõn artõrõlmasõ ve Meclis’in de mah- kemeye üye atamasõ konusundaki düşünceyi de destek- ledi. Uslu, “Birçok ülkede parlamentolar yargı ku- rumlarına temsilci gönderebiliyor. Bu noktada yar- gıda tarafsızlığın bozulacağı yönünde bir kaygı var- sa; zaten şu anda tarafsız yargı tartışılıyor. Siyasi par- tilerin kapatılmasının zorlaştırılması düzenlemesine de tam destek veriyoruz. Çünkü partilerin kapatıl- masında demokratik ilkelerden uzaklaşılıyor” diye ko- nuştu. ‘Sendikal hak aksesuvar olmasın’ Emek dünyasõnõn beklentileri açõsõndan da yeni ana- yasada mutlaka olmasõnõ istedikleri düzenlemeleri aktaran Uslu, şunlarõ dile getirdi: “Sendikal haklar, toplusözleşme ve grev, anayasa aksesuvarı olmamalı; sağlam güvencelere kavuştu- rulmalı. Sendikalı olmak serbest ama uygulamada çok zor, en başta işten atılma tehlikesi var. Sosyal devlet ilkesi anayasanın başlangıç hükümlerinde yer alıyor, ama anayasanın en az ciddiye alınan ilkesi duru- munda. Bu sorun çözülmeli. Sendikacılara siyaset ya- sağı getiren düzenlemelerin de kaldırılması gereki- yor. Yeni anayasada, haklar ve özgürlükler ‘ancak’lar, ‘ama’lar, ‘fakat’larla kullanılamaz hale getirilmemeli.” ‘Kuruluşlar hatta bireyler bile teklif hazırlamalı, azami uzlaşı aranmalı’ ‘AKPdeğişikliğikendisiiçinistiyor’ Hukukçu olan CKD Başkanõ Sarõhan, hazõrlanan taslağõ inceleyerek, yapõlmak istenen düzenlemeler konusunda uyardõ Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu. Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu. YARIN: CHP’Lİ ATİLLA KART MHP’Lİ FARUK BAL DOÇ. DR. BERTİL EMRAH ODER CKD Genel Başkanı Şenal Sarıhan AKP’nin anayasal kurumları iktidarın emrine sokmak istediğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle