23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Balbay’ın Günahı Kandil söyleşisi ile ya da röportajı mı demeliyim, Hasan Cemal’in önemli bir gazetecilik başarısına imza attığını birkaç kişi dışında hemen herkes ka- bul ediyor. Kuşku yok bu üzerinde durulması ge- reken bir “başarı”dır. Bir kere Kandil’de görüşülen kişi öyle sıradan bir kişi değildir. Türkiye’de nüfu- sun önemli bir bölümünün, aynı zamanda pek çok devletin, ama en önemlisi Türk devletinin terör ör- gütü olarak kabul ettiği bir örgütün lideri. Devlet bü- tün güçleriyle onun peşinde, bulunduğu yeri bom- balıyor, yakalansa Abdullah Öcalan gibi yargıla- nacak ve mahkûm edilecek. Böyle kişilerle yapılmış röportajlar, söyleşiler nereden baksanız “büyük iş”tir. Ama yine de bu röportaj irdelenmeye değer. Röportajda öne çıkan, “PKK ile devletin bir şe- kilde masaya oturması” fikridir. Daha doğrusu te- rör örgütünün lideri bu görüşü savunuyor. Bunun için çeşitli formüller de öneriyor. “Gelin PKK ile masa- ya oturun, diyor, olmadı, Öcalan ile görüşün, o da olmadı DTP ile bir araya gelin, onu da beğenmi- yorsanız, Türk ve Kürt akil adamlarla bu konu- yu görüşün” demektedir terör örgütünün lideri. “Kürt akil adamlar” konusunda isim zikretmiyor ama, “Türk akil adamlar” konusunda verdiği iki isimden birisi eski diplomat İlter Türkmen, diğeri Hasan Ce- mal’dir. Neden Hasan Cemal’i konuyu görüşecek akil adamlar arasında sayıyor Murat Karayılan? Çünkü Hasan Cemal’in Kürt sorunu konusundaki görüşlerini biliyor. Kendi görüşlerine yakın buluyor. Hasan Cemal, Murat Karayılan’la Kürt sorununun çözümü konusunda benzer fikirleri paylaşıyor. Ama artık burada durup, “ne oluyoruz” dememiz gerekiyor. Aklımıza takılan soruları sormak duru- mundayız. Bir gazeteci, İstanbul’dan kalkıp Kandil dağına terör örgütü lideriyle görüşmeye elini kolunu sal- laya sallaya gidemez. Gider de, bugünkü koşullarda yani 70 bin kişinin dinlendiği koşullarda gidemez. Gidebiliyorsa, bu bir yandan büyük bir başarıdır, diğer yandan da devletin izni değilse bile en azın- dan bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir. Peki kuşku nerede doğuyor? Kuşku röportaj ya- yımlandıktan sonra doğuyor. Öğreniyoruz ki, devletin zirvesi de röportajdan “etkilenmiştir”, Hasan Cemal ile görüşmeyi dü- şünmektedir. O kadar ki, Hürriyet gazetesinin Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök bile “Ben de postacı olmak istiyorum, İmralı’ya gitmek için izin istedim hâlâ alamadım” demektedir. Sözü uzatmayalım. İznin, bilginin ötesinde bir şeyler ola- bilir mi, diye soruyoruz ister istemez. Ama benim aklıma asıl takılan Hasan Cemal’in ara- cılığı, elçiliğiyle Kürt sorununun çözülmesi konusu değil. Böyle çözülemeyeceği gün gibi aşikâr. Kürt sorunu terör örgütü ile pazarlıkla değil, Türkiye’nin kendi Kürtlerinin durumunu, neler istediğini bilerek alacağı kararlarla çözülür. Bunlar için akil adamla- ra değil, devletin akil olmasına ihtiyaç vardır. Terör örgütü lideri ile görüşmek, onunla benzer görüşleri savunmak doğal. Memlekette bol miktarda var. Nihayet görüştür. “Terör örgütü lideri ile, şu ya da bu kişi ile görüşülemez” de diyemez hiç kimse. Hele bir gazeteciye asla. Ama... İşte bundan sonrası biraz can sıkıcı. Siz terör örgütü lideri ile görüşüyorsunuz. Onun- la benzer görüşleri savunuyor ve bunları yayımlı- yorsunuz. Taha Akyol’un dediğine göre devlet ri- cali de sizinle görüşmek istiyor. Mustafa Balbay ise, zamanın kuvvet komu- tanlarıyla, yüksek rütbeli askerlerle o gergin gün- lerin gündemini görüşüyor, görüşmeleri yayımla- mış bile değil, ama şimdi “üzerinde oynanmış” de- diği gazetecilik notları için yargılanacağı günü bek- liyor tutukevinde. Üstelik kimi meslektaşları tara- fından hükmü çoktan kesilmiştir. Biliyorum. Kestirme bir açıklamanız var bu ko- nuda. “O generaller darbe yapacaklardı. Mustafa da onlarla aynı görüşleri savunuyordu” diyorsunuz. Uyduruyorsunuz, ama sizin görüşlerini “büyük bir görev duygusuyla” aktardığınız terör örgütünün lideri ne yapıyor? Güven Park’ta çiçek mi satıyor? Ayıp olmuyor mu? Herhalde olmuyor. Standart çifte olunca ve za- ten doğuştan yaralı hukuk değil de kurt siyaseti ege- men olunca piyasaya, kimileri öznel olarak herhalde değildirler, ama nesnel olarak gazetecinin olama- yacağı, olmaması gereken bir işlevi üstleniyor, dev- let elçisi oluyorlar. Gazeteci Balbay ise devlet tutuklusudur. Durum bundan ibarettir ve ibretliktir. e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Ergenekon davasõnda çapraz sorgusu yapõlan Drej Ali olarak tanõnan Ali Yasak’a Susurluk sorusu ‘Kaybolan çantadan haberim yok’ HATİCE TUNCER HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnda çapraz sorgusu yapõlan tutuksuz sanõk Drej Ali olarak tanõnan Ali Yasak’a, 3 Kasõm 1996’da polis-mafya-devlet ilişkilerinin ortaya çõktõğõ Susurluk kazasõna ilişkin sorular soruldu. Eşinin, Abdullah Çatlı’nõn eşi Meral Çatlı’ya kazayõ haber verdiği- ni anlatan Yasak, Susurluk kazasõndan sonra kaybolan çanta ve diğer eşya- lardan haberi olmadõğõnõ söyledi. Avu- katlarõ Yasak’õn “Susurluk davasın- dan yargılanmadığını, ifadesinin alınmadığını” vurguladõlar. Ergenekon davasõnõn 85. duruşma- sõnda çapraz sorgusu yapõlan Yasak, kendisinin neden “Drej Ali” olarak ta- nõndõğõnõn sorulmasõ üzerine “Drej”in uzun anlamõna geldiğini belirterek “Uzun boylu olduğum için Dev- Gençliler bana bu lakabı taktı” de- di. Tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün “Ali Yasak ile 2004- 2005 tarihinde İstinye’de Avcılar ve Atıcılar Kulübü ile Yeditepe Üni- versitesi’nde görüştük” şeklindeki ifadesi anõmsatõlarak ilişkilerinin so- rulmasõ üzerine Yasak şu yanõtõ ver- di: “Sizin dediğiniz gibi görüşme yok. ‘Gördüm’ diyor. Benim Yedi- tepe Üniversitesi’nde okuyan üç çocuğum var. Okulun sahipleri hemşerim. Onları görmeye gittim.” Yasak, Küçük ile iki kez karşõlaş- tõklarõnõ, ortak çalõşmalarõ olmadõğõnõ söyledi. Yasak, Adil Serdar Saçan’õ tanõmadõğõnõ, Sami Hoştan’õ, 1991’de kardeşi Mehmet Yasak’õn düğünün- de tanõdõğõnõ ifade ederek “Yılda 1-2 sefer yemek yemişizdir” dedi. Sedat Peker ve Semih Tufan Gülaltay’õ ba- sõndan tanõdõğõnõ söyleyen Yasak, Mehmet Ağar ile de tanõşmadõğõnõ an- lattõ. Kazada ölen polis müdürü Hü- seyin Kocadağ’õ tanõmadõğõnõ söyle- yen Yasak, Sedat Bucak’õn hemşeri- si olduğunu söyledi. Yasak, Abdullah Çatlı’ya ilişkin soruyu şöyle yanõtla- dõ: “1980 öncesi Urfa’da Ülkü Ocak- ları’nda yönetimdeydim. Çatlı da İs- tanbul’da Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı’ydı. İrtibatımız odur. Daha sonra hiç görüşmedik.” Yasak, Çatlõ’nõn Mehmet Özbey kimliği kullandõğõnõ kazadan sonra ba- sõndan öğrendiğini belirtti. Ailesinin Çatlõ’nõn ailesiyle görüşüp görüşme- diği sorusunu “Eşim Çatlı’nın eşini tanır” diye yanõtlayan Yasak “Ka- zadan sonra eşim, Çatlı’nın eşini aramış. ‘Bir kaza oldu. Ali yanõna gi- diyor’ demiş” diye konuştu. Yasak, kazayõ nasõl haber aldõğõnõ şöyle açõk- ladõ: “Bucak’ın şoförü Gani (Ab- dülgani Kõzõlkaya) aradı ‘Ağa kaza geçirdi’ dedi.” Susurluk’ta kaybolan eşyalar ile ilgili bilgisinin olmadõğõnõ belirten Yasak şöyle devam etti: “Ara- banın arkasındaki çantayı aldığım, kaza yapan arabanın arkasındaki araçta bulunduğum söyleniyor. Ka- za sırasında İstanbul’daydım. Du- yunca hastaneye gittim. Ne çanta ne başka bir şey görmedim. Cenazeyi aldığım söyleniyor. Sadece Nevşe- hir’e götürülmesine eşlik ettik.” ‘Vatan, millet, Sakarya’ Yasak’a, Korkut Eken ile yaptõğõ telefon görüşmesinde subay ve ordu- evlerine ATM cihazlarõ konulmasõy- la ilgili ihaleden söz ettiği anõmsatõl- dõ. “Şimdi gene bize bir vazife çık- tı. Gene vatan, millet, Sakarya” şeklindeki sözleri sorulan Yasak “ATM makinelerini kiralamayı dü- şünüyorduk. Hem para kazanaca- ğım hem de Mehmetçik Vakfı’na ge- lir elde etmesi için iyi niyetle ettiğim sözler” diye açõklamada bulundu. Tuncay Güney’de bulunan 27 Ha- ziran 2000 tarihli “Birleşik Komün” başlõklõ belgedeki “Sayın Ali Ya- sak.. öncelikle içten yaklaşımları- nızın değerlendirmeye alındığını bilmenizi isteriz. Ticari girişim öne- rileriniz kurumumuza rapor olarak sunulmuştur” şeklindeki yazõ sorul- du. Yasak bu soruyu “Bu yazıyı Şu- be’de ilk kez gördüm. Hiç tanıma- dığım insanlara telkinde bulunma- ma imkân yok” şeklinde yanõtladõ. Mahkeme heyeti, geçen oturumda tahliye olan Bekir Öztürk, Rasim Görüm, Halil Behiç Gürcihan, Oğuz Alpaslan Abdülkadir, Abdullah Arapoğulları’na yurtdõşõna çõkõş ya- sağõ getirdi. Heyet eski MİT Kontte- rör Daire Başkanõ Mehmet Eymür’ün “Sentez” adlõ kitabõnõn yayõnevin- den istenmesini kararlaştõrdõ. Adana’da yaşa- yan Lokman Tekin’in şehit olduğu haberi Gülbahçe Ma- hallesi’nde ya- şayan ailesini yasa boğdu. An- ne Bedriye Te- kin “Bu acıyla nasıl yaşarım?” diyerek gözyaşı döktü. Kardeşi- nin şehit haberi üzerine sürekli ağlayan görme özürlü abla Gülseren Tekin de “Kardeşim 21 yaşındaydı. Keşke ben öl- seydim” diye feryat etti. (Fotoğraf: AA) Hakkâri’de arazi taramasõ sõrasõnda iki asker yaralandõ Mayın tuzağı: 1 şehit HAKKÂRİ / ADANA (Cumhu- riyet) - Hakkâri’de sürdürülen ope- rasyonlar sõrasõnda PKK’lilerin daha önceden döşediği mayõna basan Jan- darma Komando Er Lokman Tekin (21) şehit oldu, bir üsteğmen ile bir asker de yaralandõ. Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde jan- darma komando birlikleri önceki ge- ce arazi taramasõna çõktõ. Çayõrlõ kö- yü yakõnlarõnda birliklerin geçişi sõ- rasõnda 12 aylõk asker olan Lokman Tekin, yola döşeli mayõna bastõ. Pat- lama sonrasõnda Tekin olay yerinde şehit düşerken, bir üsteğmen ile bir as- ker de ağõr yaralandõ. Babayı karakola çağırdılar Mardin’in Savur ilçesi nüfusuna kayõtlõ olan ve Adana’da yaşayan Lokman Tekin’in şehit olduğu haberi Gülbahçe Mahallesi’nde yaşayan ailesine önceki gece saat 24.00 sõra- larõnda bildirildi. Baba Muhittin Tekin (66), polis merkezindeki bir görevlinin kendilerini arayarak ka- rakola çağõrdõğõnõ söyledi. Araçlarõ- nõn olmadõğõnõ söylemeleri üzerine gelen ekip tarafõndan büyük oğluy- la birlikte merkeze götürüldüğünü be- lirten Tekin şunlarõ anlattõ: “Beni ne- den karakola çağırdılar anlama- dım. Merkeze götürülürken oğlu- mun şehit haberinin verileceği ak- lımdan geçmedi. Karakola gittiği- mizde askeri görevliler vardı. Bi- ze acı haberi verdi. Onlarla birlikte eve geldik. Çok üzgünüm.” Anne Bedriye Tekin (65) ise “Bu acıyla nasıl yaşarım?” diyerek gözyaşõ döktü. Kardeşinin şehit haberi üze- rine sürekli ağlayan görme özürlü ab- la Gülseren Tekin de “Kardeşim 21 yaşındaydı. Keşke ben ölseydim” diye feryat etti. Kürtçe ağıtlarla uğurlandı Şehit Tekin Adana’da toprağa ve- rildi. Cenaze töreninde Tekin’in ta- butuna sarõlan annesi Kürtçe ağõt yaktõ. Tekin ailesinin komşusu olan ve şehitle aynõ birlikte görev yapan Uzman Çavuş Volkan Dadallıoğ- lu’nun annesi Fatma Dadallıoğlu da Bedriye Tekin’in ağõdõna katõldõ. Ce- nazeye, Vali Yardõmcõsõ Fikret De- mir, 6. Kolordu Komutanõ Korge- neral Nejat Bek, Jandarma Bölge Ko- mutanõ Tuğgeneral Ali Lapanta ve İncirlik 10. Tanker Üs Komutanõ Tuğgeneral Haluk Selvi’nin arala- rõnda bulunduğu yetkililer ve çok sa- yõda yurttaş katõldõ. OKTAY YILDIRIM KAYITLARI İZLETTİ ‘Polisler sahte belge düzenledi’ İstanbul Haber Servisi - Tu- tuklu sanõk emekli Astsubay Ok- tay Yıldırım, İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafõndan gönderilen ve Ümraniye’de bulunan el bom- balarõna ait kamera görüntülerini, kayõtlara giren polislerin konuş- malarõnõn çözümleriyle birlikte dün Silivri’de görülen “Ergene- kon” davasõnda mahkeme heyeti- ne izletti. Görüntü çekildiği sõrada, olay yeri inceleme tutanağõ hazõr- layan polislerin konuşmalarõnõn da kaydedildiğine dikkat çeken Yõldõrõm, “Polisler arasındaki tartışmalar sahte belge düzen- lendiğini ortaya koyuyor. Bom- balar önce Asayiş Büro’da kay- da geçiyor, daha sonra gece- konduda bulunmuş gibi gösteri- liyor” dedi. Videodaki ses kaydõnda, polis- lerin soruşturmadan “Ergenekon” diye söz ettiklerine dikkat çeken Yõldõrõm, “Kayıtlarda bir polis, ‘soruşturma Ergenekon olduğu za- man s....rim hâkimi savcõyõ’ deyip gülüyor. Daha so- ruşturmanın içeri- ği ve örgüt bağ- lantısı belli değil- ken böyle bir cüm- le kurması tertibi ortaya koyuyor” dedi. Tertibin Ge- nelkurmay Başka- nõ Orgeneral Yaşar Büyükanıt’õ hedef- lediğini söyleyen Yõldõrõm şöyle de- vam etti: “Kayıt- larda bir polis, ‘Genelkurmay var bunun altõnda. O... çocuğu. Genelkur- may Başkanõ ger- çekten toplumu ku- tuplara ayõrdõ’ di- yor. Bütün hücre- leri ile küfrediyor. Yani üç beş ahbap çavuş film çe- viriyor. Buna sizi de alet etmeye çalışıyor. Bu nasıl cesarettir ki, olay yerine gitmeden olay yeri in- celeme tutanağını kılıfına uy- duruyorlar? Genelkurmay Baş- kanı’na küfrediyorlar.” Yõldõrõm’õn mahkemeye sundu- ğu konuşmalardan bazõlarõ şöyle: Olay tutanağõ olay yerinde tu- tulur. Olay yeri tutanağõ bilgisa- yarda yazõlõr mõ? Bir şey olmaz. Olur mu? Filmlerde yapõyorduk ya? O zaman deriz ki, evde biri vardõ, yaşlõ. Bilgisayarõ nerede buldun, olay yerinde, diyecek sana. Adam diyecek ki çatõya bil- gisayar mõ çõkardõn? Elle yazalõm o zaman. Çatõnõn üzerinde elle yazalõm. Mahkemede deyin olay ye- rinde tutulan tutanak. Olmaz yani o diyom, yani adam diyecek ki çatõya bilgisayar mõ çõkardõn? Ya olay yerinde yazõlan not- lardan sonra, olay yerinde elle ya- zõldõ. Hah, tamam bu şekilde. Yani olay yerinde aldõğõ not- lardan sonra büroda tutanak tutul- muş da olabilir. Olur biter yani. ‘Tertibin somut kanıtı’ Duruşmada İP’li sanõklarõn avu- katõ Mehmet Cengiz söz alarak Yõldõrõm tarafõndan heyete izletti- rilen videoya dikkat çekti. “Üm- raniye’de bulunduğu iddia edi- len bombalara el koyma tutanağı nerede hazırlandı? Karakolda. Emniyetin gönderdiği kayıtlara göre bombalar Ümraniye’deki gecekondunun çatısında değil karakolda bulunmaktadır. Suç, karakolda Ümraniye tertibinin başlatılması suçudur” dedi. Cen- giz, bombalara ilişkin video kay- dõnõn 12 Haziran 2007’de 18.30 ile 19.00 saatleri ara- sõnda yapõldõğõnõn belirtildiğini ifade ederek, “Polislerin videoda iki ayrı tu- tanak düzenlediği saptanıyor. Bilgi- sayarda yazılan tutanak asayiş bü- ro ekiplerine ait, saati 19.40. Elle yazılan tutanak bomba imha eki- bine ait, saati 20.30. Bunlar ter- tibin karakolda düzenlenmiş oldu- ğunun somut ka- nıtı” dedi. Savcõla- rõn “Ümraniye’de bomba bulunması üzerine Ergene- kon örgütüne ula- şıldığını” iddia ettiklerini ve so- ruşturmanõn resmi olarak ilk kez 21 Ocak 2008’de “Ergenekon” ola- rak anõldõğõnõ anõmsatan Cengiz, 12 Haziran 2007’de çekilen görüntü- lerde polislerin “Ergenekon” sö- zünü kullandõğõna dikkat çekti. Görüntülerde “Bu 27 Haziran” şeklinde bir ses duyulduğunun al- tõnõ çizen Cengiz “O tertibin tarihi 27 Haziran. 26 Haziran’da bom- baları imha ettik diyorlar. Bom- baların imhası da şüpheli” dedi. Avukat Cengiz, tutanaklarda imzasõ bulunan polisler hakkõnda suç du- yurusunda bulunulmasõnõ istedi. Perinçek: Seferber olun Mahkeme heyeti ara verdiğinde İP lideri Doğu Perinçek, partililere hitaben konuşma yaptõ. Veli Kü- çük ve Muzaffer Tekin’in yanõnda duran Perinçek, bombalarõn yalan olduğunu, video kaydõndan bu- nun anlaşõldõğõnõ belirterek, “Se- ferber olacaksınız. Bu gerçekle- ri herkese söyleyeceksiniz” dedi. KÖKSAL, YÖNETİM KURULU BAŞKANI ATGB genel kurulu Frankfurt’tayapõldõ Haber Merkezi - Avrupa çapõnda faaliyet gös- teren tek Türk gazeteciler örgütü, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’nin (ATGB) 5’inci genel kuru- lu Frankfurt’ta gerçekleştirildi. Frankfurt Türk Kültür Merkezi’nde düzenlenen genel kurulda divan başkanlõğõna sosyal demokrat politikacõ, Hessen eski eyalet milletvekili Turgut Yüksel, divan sekreterliklerine de ATGB’nin hu- kuk danõşmanõ avukat Seyhan Gökkaya ve ATGB üyesi, gazeteci Mehtap Acar seçildi. Ati- na’dan Londra’ya 200’ü aşkõn üyesi olan ATGB’nin genel kuruluna onur üyeleri Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, gazeteci-yazar Altan Öy- men, gazeteci- yazar Doğan Hızlan, G-9 Gazete- ciler Platformu Sözcüsü Doç. Dr. L. Doğan Tı- lıç’õn mesajlarõnõn okunmasõnõn ardõndan, ATGB Başkanõ Gürsel Köksal’õn sunduğu raporlar gö- rüşülüp onaylandõ. Onaylamanõn ardõndan yapõlan oylamada yönetim kuruluna şu isimler seçildi. Başkan Gürsel Köksal, Başkan Yardõmcõsõ Işın Sigel, Genel Sekreter Kemal Çalık, Sayman Ömer Yaprakkıran, Fikret Aydemir, Atilla Azrak, Muharrem Özsöz. Daha önceki yönetim kurulunda görev yapan Fahri Erfiliz, Mustafa Korkmaz ve İrfan Ergi de yedek üye oldu. KOMUTANLARIN İFADE VERECEĞİ İDDİASI YALANLANDI İstanbul Haber Servisi - Ergenekon dava- sõ ile ilgili olarak üç eski komutan Özden Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtı- na’nõn ifadesinin alõnacağõ haberi soruştur- mayõ yürüten savcõlar tarafõndan yalanlandõ. Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten cumhuri- yet savcõlõğõ kaynaklarõndan yapõlan açõkla- mada dün bazõ yayõn organlarõnda “emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Öz- den Örnek, emekli Kara Kuvvetleri Ko- mutanı Orgeneral Aytaç Yalman ve emek- li Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına’nın ifade vereceği” yö- nünde bilgiler yer aldõğõ anõmsatõldõ. Böyle bir girişimin bulunmadõğõ, eski kuvvet ko- mutanlarõnõn ifadelerinin alõnmasõnõn şu an için gündemde olmadõğõ bildirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - “Ergenekon” soruştur- masõnõn 11. dalgasõnda gözaltõna alõnan eski YÖK Başkanõ Kemal Gürüz, araştõrmacõ Erhan Gök- sel, avukat Hüseyin Buzoğlu ve emekli Albay Levent Göktaş’õn Ankara’daki bankalarda bulunan kiralõk kasalarõ savcõlõk talimatõyla açõldõ. Kasalarda delil olabilecek bir şey bulunmadõğõ bildirildi. İstanbul Cumhuriyet Başsav- cõlõğõ’nõn talimatõ üzerine, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mü- cadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafõndan dün Göksel’in, özel bir bankanõn Güvenevler şubesinde bulunan kiralõk kasasõnda sayõm gerçekleştirildi. Sayõm sõrasõnda banka görevlileri ile birlikte Er- han Göksel’in eşi Gülay Göksel ve avukatõ da hazõr bulundu. 5 sa- atlik bir çalõşmanõn ardõndan po- lis ekiplerinin, Göksel’in banka- daki özel kasasõndan delil olarak herhangi bir şey olmadõğõ belir- tildi. Gürüz, Göktaş ve Buzoğ- lu’na ait kiralõk kasalarda ise bir miktar para ve ziynet eşyasõ çõk- tõ. Kasalarda bulunan para ve eşyalarõn tutanak tutulmasõnõn ardõndan iade edildiği belirtildi. Kasalar incelendi Gürüz, Göksel, Buzoğlu ve Göktaş’a ait banka kasalarõnda delil olabilecek bulguya rastlanmadõ Mahkeme heyeti, 7 da- kikalõk video kayõt gö- rüntüleri arka planõndaki seslerin ayrõntõlõ dökü- münü ve çözüm tutana- ğõnõn hazõrlanmasõ için Adli Tõp’a yazõ yazõlma- sõna karar verdi. 1. Ordu Komutanlõğõ’na da bom- balarõ inceleyen askeri personelin rapor tutup tut- madõklarõnõn sorulmasõ- na hükmedildi. Mahkeme gelen rapora göre avukat Mehmet Cengiz’in suç duyurusu konusunu da görüşeceğini belirtti. Görüntülerin dökümü çıkarılacak TEKİN’DEN DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE TEPKİ Tutuklu sanõk Muzaffer Tekin, mahkemenin Er- genekon davasõ ile Danõştay davasõnõn birleştirilmesi- nin uygun bulmasõnõ eleştirerek “Bundan sonra sus- ma hakkımı kullanacağım” dedi. Mahkeme heyeti- nin kurguyu görmemekte õsrar ettiğini savunan Te- kin, “Birleştirme kararı verdiğiniz gün rutin dışı- na çıkarak beni sorguya almanızın gayesi neydi?” diye konuştu. Birleştirme kararõnõn Danõştay saldõrõsõ sanõğõ, Ergenekon’da gizli tanõk olan Osman Yıldı- rım’õn ifadelerine dayandõrõldõğõnõ söyleyen Tekin, “Tanık ve gizli tanık olanlara ne tür menfaatler verildi? Menkul ve gayrimenkul artışlarını araştı- rınız. Deniz Feneri’nin arkasındakileri araştırın” dedi. Türkiye’den bir heyetin ABD’de Fethullah Gülen’i ziyaret ettiğini, Gülen’in “Danıştay olayını çözün” talimatõ verdiğini savunan Tekin, “Bizi o ah- laksızlarla, katillerle aynı kefeye sokamazsınız” diye konuştu. Mahkeme başkanlõğõ yapan üye yargõç Hasan Hüseyin Özese de “Kanunlara dayanarak maddi gerçeği bulmaya çalışıyoruz” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle