Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2009 ÇARŞAMBA
6 HABERLER
AVRUPA
GÜRAY ÖZ
Balbay’ın Günahı
Kandil söyleşisi ile ya da röportajı mı demeliyim,
Hasan Cemal’in önemli bir gazetecilik başarısına
imza attığını birkaç kişi dışında hemen herkes ka-
bul ediyor. Kuşku yok bu üzerinde durulması ge-
reken bir “başarı”dır. Bir kere Kandil’de görüşülen
kişi öyle sıradan bir kişi değildir. Türkiye’de nüfu-
sun önemli bir bölümünün, aynı zamanda pek çok
devletin, ama en önemlisi Türk devletinin terör ör-
gütü olarak kabul ettiği bir örgütün lideri. Devlet bü-
tün güçleriyle onun peşinde, bulunduğu yeri bom-
balıyor, yakalansa Abdullah Öcalan gibi yargıla-
nacak ve mahkûm edilecek. Böyle kişilerle yapılmış
röportajlar, söyleşiler nereden baksanız “büyük iş”tir.
Ama yine de bu röportaj irdelenmeye değer.
Röportajda öne çıkan, “PKK ile devletin bir şe-
kilde masaya oturması” fikridir. Daha doğrusu te-
rör örgütünün lideri bu görüşü savunuyor. Bunun için
çeşitli formüller de öneriyor. “Gelin PKK ile masa-
ya oturun, diyor, olmadı, Öcalan ile görüşün, o da
olmadı DTP ile bir araya gelin, onu da beğenmi-
yorsanız, Türk ve Kürt akil adamlarla bu konu-
yu görüşün” demektedir terör örgütünün lideri. “Kürt
akil adamlar” konusunda isim zikretmiyor ama,
“Türk akil adamlar” konusunda verdiği iki isimden
birisi eski diplomat İlter Türkmen, diğeri Hasan Ce-
mal’dir. Neden Hasan Cemal’i konuyu görüşecek akil
adamlar arasında sayıyor Murat Karayılan?
Çünkü Hasan Cemal’in Kürt sorunu konusundaki
görüşlerini biliyor. Kendi görüşlerine yakın buluyor.
Hasan Cemal, Murat Karayılan’la Kürt sorununun
çözümü konusunda benzer fikirleri paylaşıyor.
Ama artık burada durup, “ne oluyoruz” dememiz
gerekiyor. Aklımıza takılan soruları sormak duru-
mundayız.
Bir gazeteci, İstanbul’dan kalkıp Kandil dağına
terör örgütü lideriyle görüşmeye elini kolunu sal-
laya sallaya gidemez. Gider de, bugünkü koşullarda
yani 70 bin kişinin dinlendiği koşullarda gidemez.
Gidebiliyorsa, bu bir yandan büyük bir başarıdır,
diğer yandan da devletin izni değilse bile en azın-
dan bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir.
Peki kuşku nerede doğuyor? Kuşku röportaj ya-
yımlandıktan sonra doğuyor.
Öğreniyoruz ki, devletin zirvesi de röportajdan
“etkilenmiştir”, Hasan Cemal ile görüşmeyi dü-
şünmektedir. O kadar ki, Hürriyet gazetesinin
Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök bile “Ben de
postacı olmak istiyorum, İmralı’ya gitmek için
izin istedim hâlâ alamadım” demektedir. Sözü
uzatmayalım. İznin, bilginin ötesinde bir şeyler ola-
bilir mi, diye soruyoruz ister istemez.
Ama benim aklıma asıl takılan Hasan Cemal’in ara-
cılığı, elçiliğiyle Kürt sorununun çözülmesi konusu
değil. Böyle çözülemeyeceği gün gibi aşikâr. Kürt
sorunu terör örgütü ile pazarlıkla değil, Türkiye’nin
kendi Kürtlerinin durumunu, neler istediğini bilerek
alacağı kararlarla çözülür. Bunlar için akil adamla-
ra değil, devletin akil olmasına ihtiyaç vardır.
Terör örgütü lideri ile görüşmek, onunla benzer
görüşleri savunmak doğal. Memlekette bol miktarda
var. Nihayet görüştür. “Terör örgütü lideri ile, şu
ya da bu kişi ile görüşülemez” de diyemez hiç
kimse. Hele bir gazeteciye asla. Ama...
İşte bundan sonrası biraz can sıkıcı.
Siz terör örgütü lideri ile görüşüyorsunuz. Onun-
la benzer görüşleri savunuyor ve bunları yayımlı-
yorsunuz. Taha Akyol’un dediğine göre devlet ri-
cali de sizinle görüşmek istiyor.
Mustafa Balbay ise, zamanın kuvvet komu-
tanlarıyla, yüksek rütbeli askerlerle o gergin gün-
lerin gündemini görüşüyor, görüşmeleri yayımla-
mış bile değil, ama şimdi “üzerinde oynanmış” de-
diği gazetecilik notları için yargılanacağı günü bek-
liyor tutukevinde. Üstelik kimi meslektaşları tara-
fından hükmü çoktan kesilmiştir.
Biliyorum. Kestirme bir açıklamanız var bu ko-
nuda.
“O generaller darbe yapacaklardı. Mustafa da
onlarla aynı görüşleri savunuyordu” diyorsunuz.
Uyduruyorsunuz, ama sizin görüşlerini “büyük bir
görev duygusuyla” aktardığınız terör örgütünün
lideri ne yapıyor? Güven Park’ta çiçek mi satıyor?
Ayıp olmuyor mu?
Herhalde olmuyor. Standart çifte olunca ve za-
ten doğuştan yaralı hukuk değil de kurt siyaseti ege-
men olunca piyasaya, kimileri öznel olarak herhalde
değildirler, ama nesnel olarak gazetecinin olama-
yacağı, olmaması gereken bir işlevi üstleniyor, dev-
let elçisi oluyorlar.
Gazeteci Balbay ise devlet tutuklusudur.
Durum bundan ibarettir ve ibretliktir.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
Ergenekon davasõnda çapraz sorgusu yapõlan Drej Ali olarak tanõnan Ali Yasak’a Susurluk sorusu
‘Kaybolan çantadan haberim yok’
HATİCE TUNCER
HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnda çapraz sorgusu
yapõlan tutuksuz sanõk Drej Ali olarak
tanõnan Ali Yasak’a, 3 Kasõm 1996’da
polis-mafya-devlet ilişkilerinin ortaya
çõktõğõ Susurluk kazasõna ilişkin sorular
soruldu. Eşinin, Abdullah Çatlı’nõn eşi
Meral Çatlı’ya kazayõ haber verdiği-
ni anlatan Yasak, Susurluk kazasõndan
sonra kaybolan çanta ve diğer eşya-
lardan haberi olmadõğõnõ söyledi. Avu-
katlarõ Yasak’õn “Susurluk davasın-
dan yargılanmadığını, ifadesinin
alınmadığını” vurguladõlar.
Ergenekon davasõnõn 85. duruşma-
sõnda çapraz sorgusu yapõlan Yasak,
kendisinin neden “Drej Ali” olarak ta-
nõndõğõnõn sorulmasõ üzerine “Drej”in
uzun anlamõna geldiğini belirterek
“Uzun boylu olduğum için Dev-
Gençliler bana bu lakabı taktı” de-
di. Tutuklu sanõk emekli Tuğgeneral
Veli Küçük’ün “Ali Yasak ile 2004-
2005 tarihinde İstinye’de Avcılar ve
Atıcılar Kulübü ile Yeditepe Üni-
versitesi’nde görüştük” şeklindeki
ifadesi anõmsatõlarak ilişkilerinin so-
rulmasõ üzerine Yasak şu yanõtõ ver-
di: “Sizin dediğiniz gibi görüşme
yok. ‘Gördüm’ diyor. Benim Yedi-
tepe Üniversitesi’nde okuyan üç
çocuğum var. Okulun sahipleri
hemşerim. Onları görmeye gittim.”
Yasak, Küçük ile iki kez karşõlaş-
tõklarõnõ, ortak çalõşmalarõ olmadõğõnõ
söyledi. Yasak, Adil Serdar Saçan’õ
tanõmadõğõnõ, Sami Hoştan’õ, 1991’de
kardeşi Mehmet Yasak’õn düğünün-
de tanõdõğõnõ ifade ederek “Yılda 1-2
sefer yemek yemişizdir” dedi. Sedat
Peker ve Semih Tufan Gülaltay’õ ba-
sõndan tanõdõğõnõ söyleyen Yasak,
Mehmet Ağar ile de tanõşmadõğõnõ an-
lattõ. Kazada ölen polis müdürü Hü-
seyin Kocadağ’õ tanõmadõğõnõ söyle-
yen Yasak, Sedat Bucak’õn hemşeri-
si olduğunu söyledi. Yasak, Abdullah
Çatlı’ya ilişkin soruyu şöyle yanõtla-
dõ: “1980 öncesi Urfa’da Ülkü Ocak-
ları’nda yönetimdeydim. Çatlı da İs-
tanbul’da Ülkü Ocakları Genel
Başkan Yardımcısı’ydı. İrtibatımız
odur. Daha sonra hiç görüşmedik.”
Yasak, Çatlõ’nõn Mehmet Özbey
kimliği kullandõğõnõ kazadan sonra ba-
sõndan öğrendiğini belirtti. Ailesinin
Çatlõ’nõn ailesiyle görüşüp görüşme-
diği sorusunu “Eşim Çatlı’nın eşini
tanır” diye yanõtlayan Yasak “Ka-
zadan sonra eşim, Çatlı’nın eşini
aramış. ‘Bir kaza oldu. Ali yanõna gi-
diyor’ demiş” diye konuştu. Yasak,
kazayõ nasõl haber aldõğõnõ şöyle açõk-
ladõ: “Bucak’ın şoförü Gani (Ab-
dülgani Kõzõlkaya) aradı ‘Ağa kaza
geçirdi’ dedi.” Susurluk’ta kaybolan
eşyalar ile ilgili bilgisinin olmadõğõnõ
belirten Yasak şöyle devam etti: “Ara-
banın arkasındaki çantayı aldığım,
kaza yapan arabanın arkasındaki
araçta bulunduğum söyleniyor. Ka-
za sırasında İstanbul’daydım. Du-
yunca hastaneye gittim. Ne çanta ne
başka bir şey görmedim. Cenazeyi
aldığım söyleniyor. Sadece Nevşe-
hir’e götürülmesine eşlik ettik.”
‘Vatan, millet, Sakarya’
Yasak’a, Korkut Eken ile yaptõğõ
telefon görüşmesinde subay ve ordu-
evlerine ATM cihazlarõ konulmasõy-
la ilgili ihaleden söz ettiği anõmsatõl-
dõ. “Şimdi gene bize bir vazife çık-
tı. Gene vatan, millet, Sakarya”
şeklindeki sözleri sorulan Yasak
“ATM makinelerini kiralamayı dü-
şünüyorduk. Hem para kazanaca-
ğım hem de Mehmetçik Vakfı’na ge-
lir elde etmesi için iyi niyetle ettiğim
sözler” diye açõklamada bulundu.
Tuncay Güney’de bulunan 27 Ha-
ziran 2000 tarihli “Birleşik Komün”
başlõklõ belgedeki “Sayın Ali Ya-
sak.. öncelikle içten yaklaşımları-
nızın değerlendirmeye alındığını
bilmenizi isteriz. Ticari girişim öne-
rileriniz kurumumuza rapor olarak
sunulmuştur” şeklindeki yazõ sorul-
du. Yasak bu soruyu “Bu yazıyı Şu-
be’de ilk kez gördüm. Hiç tanıma-
dığım insanlara telkinde bulunma-
ma imkân yok” şeklinde yanõtladõ.
Mahkeme heyeti, geçen oturumda
tahliye olan Bekir Öztürk, Rasim
Görüm, Halil Behiç Gürcihan, Oğuz
Alpaslan Abdülkadir, Abdullah
Arapoğulları’na yurtdõşõna çõkõş ya-
sağõ getirdi. Heyet eski MİT Kontte-
rör Daire Başkanõ Mehmet Eymür’ün
“Sentez” adlõ kitabõnõn yayõnevin-
den istenmesini kararlaştõrdõ.
Adana’da yaşa-
yan Lokman
Tekin’in şehit
olduğu haberi
Gülbahçe Ma-
hallesi’nde ya-
şayan ailesini
yasa boğdu. An-
ne Bedriye Te-
kin “Bu acıyla
nasıl yaşarım?”
diyerek gözyaşı
döktü. Kardeşi-
nin şehit haberi
üzerine sürekli
ağlayan görme
özürlü abla
Gülseren Tekin
de “Kardeşim
21 yaşındaydı.
Keşke ben öl-
seydim” diye
feryat etti.
(Fotoğraf: AA)
Hakkâri’de arazi taramasõ sõrasõnda iki asker yaralandõ
Mayın tuzağı: 1 şehit
HAKKÂRİ / ADANA (Cumhu-
riyet) - Hakkâri’de sürdürülen ope-
rasyonlar sõrasõnda PKK’lilerin daha
önceden döşediği mayõna basan Jan-
darma Komando Er Lokman Tekin
(21) şehit oldu, bir üsteğmen ile bir
asker de yaralandõ.
Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde jan-
darma komando birlikleri önceki ge-
ce arazi taramasõna çõktõ. Çayõrlõ kö-
yü yakõnlarõnda birliklerin geçişi sõ-
rasõnda 12 aylõk asker olan Lokman
Tekin, yola döşeli mayõna bastõ. Pat-
lama sonrasõnda Tekin olay yerinde
şehit düşerken, bir üsteğmen ile bir as-
ker de ağõr yaralandõ.
Babayı karakola çağırdılar
Mardin’in Savur ilçesi nüfusuna
kayõtlõ olan ve Adana’da yaşayan
Lokman Tekin’in şehit olduğu haberi
Gülbahçe Mahallesi’nde yaşayan
ailesine önceki gece saat 24.00 sõra-
larõnda bildirildi. Baba Muhittin
Tekin (66), polis merkezindeki bir
görevlinin kendilerini arayarak ka-
rakola çağõrdõğõnõ söyledi. Araçlarõ-
nõn olmadõğõnõ söylemeleri üzerine
gelen ekip tarafõndan büyük oğluy-
la birlikte merkeze götürüldüğünü be-
lirten Tekin şunlarõ anlattõ: “Beni ne-
den karakola çağırdılar anlama-
dım. Merkeze götürülürken oğlu-
mun şehit haberinin verileceği ak-
lımdan geçmedi. Karakola gittiği-
mizde askeri görevliler vardı. Bi-
ze acı haberi verdi. Onlarla birlikte
eve geldik. Çok üzgünüm.” Anne
Bedriye Tekin (65) ise “Bu acıyla
nasıl yaşarım?” diyerek gözyaşõ
döktü. Kardeşinin şehit haberi üze-
rine sürekli ağlayan görme özürlü ab-
la Gülseren Tekin de “Kardeşim 21
yaşındaydı. Keşke ben ölseydim”
diye feryat etti.
Kürtçe ağıtlarla uğurlandı
Şehit Tekin Adana’da toprağa ve-
rildi. Cenaze töreninde Tekin’in ta-
butuna sarõlan annesi Kürtçe ağõt
yaktõ. Tekin ailesinin komşusu olan
ve şehitle aynõ birlikte görev yapan
Uzman Çavuş Volkan Dadallıoğ-
lu’nun annesi Fatma Dadallıoğlu da
Bedriye Tekin’in ağõdõna katõldõ. Ce-
nazeye, Vali Yardõmcõsõ Fikret De-
mir, 6. Kolordu Komutanõ Korge-
neral Nejat Bek, Jandarma Bölge Ko-
mutanõ Tuğgeneral Ali Lapanta ve
İncirlik 10. Tanker Üs Komutanõ
Tuğgeneral Haluk Selvi’nin arala-
rõnda bulunduğu yetkililer ve çok sa-
yõda yurttaş katõldõ.
OKTAY YILDIRIM KAYITLARI İZLETTİ
‘Polisler sahte
belge düzenledi’
İstanbul Haber Servisi - Tu-
tuklu sanõk emekli Astsubay Ok-
tay Yıldırım, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü tarafõndan gönderilen
ve Ümraniye’de bulunan el bom-
balarõna ait kamera görüntülerini,
kayõtlara giren polislerin konuş-
malarõnõn çözümleriyle birlikte
dün Silivri’de görülen “Ergene-
kon” davasõnda mahkeme heyeti-
ne izletti. Görüntü çekildiği sõrada,
olay yeri inceleme tutanağõ hazõr-
layan polislerin konuşmalarõnõn
da kaydedildiğine dikkat çeken
Yõldõrõm, “Polisler arasındaki
tartışmalar sahte belge düzen-
lendiğini ortaya koyuyor. Bom-
balar önce Asayiş Büro’da kay-
da geçiyor, daha sonra gece-
konduda bulunmuş gibi gösteri-
liyor” dedi.
Videodaki ses kaydõnda, polis-
lerin soruşturmadan “Ergenekon”
diye söz ettiklerine dikkat çeken
Yõldõrõm, “Kayıtlarda bir polis,
‘soruşturma Ergenekon olduğu za-
man s....rim hâkimi savcõyõ’ deyip
gülüyor. Daha so-
ruşturmanın içeri-
ği ve örgüt bağ-
lantısı belli değil-
ken böyle bir cüm-
le kurması tertibi
ortaya koyuyor”
dedi. Tertibin Ge-
nelkurmay Başka-
nõ Orgeneral Yaşar
Büyükanıt’õ hedef-
lediğini söyleyen
Yõldõrõm şöyle de-
vam etti: “Kayıt-
larda bir polis,
‘Genelkurmay var
bunun altõnda. O...
çocuğu. Genelkur-
may Başkanõ ger-
çekten toplumu ku-
tuplara ayõrdõ’ di-
yor. Bütün hücre-
leri ile küfrediyor.
Yani üç beş ahbap çavuş film çe-
viriyor. Buna sizi de alet etmeye
çalışıyor. Bu nasıl cesarettir ki,
olay yerine gitmeden olay yeri in-
celeme tutanağını kılıfına uy-
duruyorlar? Genelkurmay Baş-
kanı’na küfrediyorlar.”
Yõldõrõm’õn mahkemeye sundu-
ğu konuşmalardan bazõlarõ şöyle:
Olay tutanağõ olay yerinde tu-
tulur.
Olay yeri tutanağõ bilgisa-
yarda yazõlõr mõ?
Bir şey olmaz.
Olur mu?
Filmlerde yapõyorduk ya?
O zaman deriz ki, evde biri
vardõ, yaşlõ.
Bilgisayarõ nerede buldun,
olay yerinde, diyecek sana.
Adam diyecek ki çatõya bil-
gisayar mõ çõkardõn?
Elle yazalõm o zaman.
Çatõnõn üzerinde elle yazalõm.
Mahkemede deyin olay ye-
rinde tutulan tutanak.
Olmaz yani o diyom, yani
adam diyecek ki çatõya bilgisayar
mõ çõkardõn?
Ya olay yerinde yazõlan not-
lardan sonra, olay yerinde elle ya-
zõldõ.
Hah, tamam bu şekilde.
Yani olay yerinde aldõğõ not-
lardan sonra büroda tutanak tutul-
muş da olabilir.
Olur biter yani.
‘Tertibin somut kanıtı’
Duruşmada İP’li sanõklarõn avu-
katõ Mehmet Cengiz söz alarak
Yõldõrõm tarafõndan heyete izletti-
rilen videoya dikkat çekti. “Üm-
raniye’de bulunduğu iddia edi-
len bombalara el koyma tutanağı
nerede hazırlandı? Karakolda.
Emniyetin gönderdiği kayıtlara
göre bombalar Ümraniye’deki
gecekondunun çatısında değil
karakolda bulunmaktadır. Suç,
karakolda Ümraniye tertibinin
başlatılması suçudur” dedi. Cen-
giz, bombalara ilişkin video kay-
dõnõn 12 Haziran 2007’de 18.30 ile
19.00 saatleri ara-
sõnda yapõldõğõnõn
belirtildiğini ifade
ederek, “Polislerin
videoda iki ayrı tu-
tanak düzenlediği
saptanıyor. Bilgi-
sayarda yazılan
tutanak asayiş bü-
ro ekiplerine ait,
saati 19.40. Elle
yazılan tutanak
bomba imha eki-
bine ait, saati
20.30. Bunlar ter-
tibin karakolda
düzenlenmiş oldu-
ğunun somut ka-
nıtı” dedi. Savcõla-
rõn “Ümraniye’de
bomba bulunması
üzerine Ergene-
kon örgütüne ula-
şıldığını” iddia ettiklerini ve so-
ruşturmanõn resmi olarak ilk kez 21
Ocak 2008’de “Ergenekon” ola-
rak anõldõğõnõ anõmsatan Cengiz, 12
Haziran 2007’de çekilen görüntü-
lerde polislerin “Ergenekon” sö-
zünü kullandõğõna dikkat çekti.
Görüntülerde “Bu 27 Haziran”
şeklinde bir ses duyulduğunun al-
tõnõ çizen Cengiz “O tertibin tarihi
27 Haziran. 26 Haziran’da bom-
baları imha ettik diyorlar. Bom-
baların imhası da şüpheli” dedi.
Avukat Cengiz, tutanaklarda imzasõ
bulunan polisler hakkõnda suç du-
yurusunda bulunulmasõnõ istedi.
Perinçek: Seferber olun
Mahkeme heyeti ara verdiğinde
İP lideri Doğu Perinçek, partililere
hitaben konuşma yaptõ. Veli Kü-
çük ve Muzaffer Tekin’in yanõnda
duran Perinçek, bombalarõn yalan
olduğunu, video kaydõndan bu-
nun anlaşõldõğõnõ belirterek, “Se-
ferber olacaksınız. Bu gerçekle-
ri herkese söyleyeceksiniz” dedi.
KÖKSAL, YÖNETİM KURULU BAŞKANI
ATGB genel kurulu
Frankfurt’tayapõldõ
Haber Merkezi - Avrupa çapõnda faaliyet gös-
teren tek Türk gazeteciler örgütü, Avrupa Türk
Gazeteciler Birliği’nin (ATGB) 5’inci genel kuru-
lu Frankfurt’ta gerçekleştirildi.
Frankfurt Türk Kültür Merkezi’nde düzenlenen
genel kurulda divan başkanlõğõna sosyal demokrat
politikacõ, Hessen eski eyalet milletvekili Turgut
Yüksel, divan sekreterliklerine de ATGB’nin hu-
kuk danõşmanõ avukat Seyhan Gökkaya ve
ATGB üyesi, gazeteci Mehtap Acar seçildi. Ati-
na’dan Londra’ya 200’ü aşkõn üyesi olan
ATGB’nin genel kuruluna onur üyeleri Prof. Dr.
Nermin Abadan Unat, gazeteci-yazar Altan Öy-
men, gazeteci- yazar Doğan Hızlan, G-9 Gazete-
ciler Platformu Sözcüsü Doç. Dr. L. Doğan Tı-
lıç’õn mesajlarõnõn okunmasõnõn ardõndan, ATGB
Başkanõ Gürsel Köksal’õn sunduğu raporlar gö-
rüşülüp onaylandõ. Onaylamanõn ardõndan yapõlan
oylamada yönetim kuruluna şu isimler seçildi.
Başkan Gürsel Köksal, Başkan Yardõmcõsõ
Işın Sigel, Genel Sekreter Kemal Çalık, Sayman
Ömer Yaprakkıran, Fikret Aydemir, Atilla
Azrak, Muharrem Özsöz. Daha önceki yönetim
kurulunda görev yapan Fahri Erfiliz, Mustafa
Korkmaz ve İrfan Ergi de yedek üye oldu.
KOMUTANLARIN İFADE
VERECEĞİ İDDİASI YALANLANDI
İstanbul Haber Servisi - Ergenekon dava-
sõ ile ilgili olarak üç eski komutan Özden
Örnek, Aytaç Yalman ve İbrahim Fırtı-
na’nõn ifadesinin alõnacağõ haberi soruştur-
mayõ yürüten savcõlar tarafõndan yalanlandõ.
Ergenekon soruşturmasõnõ yürüten cumhuri-
yet savcõlõğõ kaynaklarõndan yapõlan açõkla-
mada dün bazõ yayõn organlarõnda “emekli
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Öz-
den Örnek, emekli Kara Kuvvetleri Ko-
mutanı Orgeneral Aytaç Yalman ve emek-
li Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral
İbrahim Fırtına’nın ifade vereceği” yö-
nünde bilgiler yer aldõğõ anõmsatõldõ. Böyle
bir girişimin bulunmadõğõ, eski kuvvet ko-
mutanlarõnõn ifadelerinin alõnmasõnõn şu an
için gündemde olmadõğõ bildirildi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - “Ergenekon” soruştur-
masõnõn 11. dalgasõnda gözaltõna
alõnan eski YÖK Başkanõ Kemal
Gürüz, araştõrmacõ Erhan Gök-
sel, avukat Hüseyin Buzoğlu ve
emekli Albay Levent Göktaş’õn
Ankara’daki bankalarda bulunan
kiralõk kasalarõ savcõlõk talimatõyla
açõldõ. Kasalarda delil olabilecek
bir şey bulunmadõğõ bildirildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’nõn talimatõ üzerine, Ankara
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mü-
cadele Şube Müdürlüğü ekipleri
tarafõndan dün Göksel’in, özel bir
bankanõn Güvenevler şubesinde
bulunan kiralõk kasasõnda sayõm
gerçekleştirildi. Sayõm sõrasõnda
banka görevlileri ile birlikte Er-
han Göksel’in eşi Gülay Göksel
ve avukatõ da hazõr bulundu. 5 sa-
atlik bir çalõşmanõn ardõndan po-
lis ekiplerinin, Göksel’in banka-
daki özel kasasõndan delil olarak
herhangi bir şey olmadõğõ belir-
tildi. Gürüz, Göktaş ve Buzoğ-
lu’na ait kiralõk kasalarda ise bir
miktar para ve ziynet eşyasõ çõk-
tõ. Kasalarda bulunan para ve
eşyalarõn tutanak tutulmasõnõn
ardõndan iade edildiği belirtildi.
Kasalar incelendi
Gürüz, Göksel, Buzoğlu ve Göktaş’a ait banka
kasalarõnda delil olabilecek bulguya rastlanmadõ
Mahkeme heyeti, 7 da-
kikalõk video kayõt gö-
rüntüleri arka planõndaki
seslerin ayrõntõlõ dökü-
münü ve çözüm tutana-
ğõnõn hazõrlanmasõ için
Adli Tõp’a yazõ yazõlma-
sõna karar verdi. 1. Ordu
Komutanlõğõ’na da bom-
balarõ inceleyen askeri
personelin rapor tutup tut-
madõklarõnõn sorulmasõ-
na hükmedildi. Mahkeme
gelen rapora göre avukat
Mehmet Cengiz’in suç
duyurusu konusunu da
görüşeceğini belirtti.
Görüntülerin
dökümü çıkarılacak
TEKİN’DEN DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNE TEPKİ
Tutuklu sanõk Muzaffer Tekin, mahkemenin Er-
genekon davasõ ile Danõştay davasõnõn birleştirilmesi-
nin uygun bulmasõnõ eleştirerek “Bundan sonra sus-
ma hakkımı kullanacağım” dedi. Mahkeme heyeti-
nin kurguyu görmemekte õsrar ettiğini savunan Te-
kin, “Birleştirme kararı verdiğiniz gün rutin dışı-
na çıkarak beni sorguya almanızın gayesi neydi?”
diye konuştu. Birleştirme kararõnõn Danõştay saldõrõsõ
sanõğõ, Ergenekon’da gizli tanõk olan Osman Yıldı-
rım’õn ifadelerine dayandõrõldõğõnõ söyleyen Tekin,
“Tanık ve gizli tanık olanlara ne tür menfaatler
verildi? Menkul ve gayrimenkul artışlarını araştı-
rınız. Deniz Feneri’nin arkasındakileri araştırın”
dedi. Türkiye’den bir heyetin ABD’de Fethullah
Gülen’i ziyaret ettiğini, Gülen’in “Danıştay olayını
çözün” talimatõ verdiğini savunan Tekin, “Bizi o ah-
laksızlarla, katillerle aynı kefeye sokamazsınız”
diye konuştu. Mahkeme başkanlõğõ yapan üye yargõç
Hasan Hüseyin Özese de “Kanunlara dayanarak
maddi gerçeği bulmaya çalışıyoruz” dedi.