21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kriz ne temizliği etkiledi ne de güzelliği 11 MAYIS 2009 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ 9 CMYB C M Y B ÖZLEM YÜZAK 36 yõldõr sabun ve deterjan sanayiinde faaliyet gösteren ve sektörünün duayenlerinden biri olarak kabul edilen bir isim Ahmet Pura. O kendisini “temizlik elçisi” olarak tanõmlõyor. Bu arada çevre ve sosyal sorumluluk konularõna duyarlõlõğõnõ birçok dernekte aktif görev alarak sürdürüyor. “Çalışmak benim için bir yaşam biçimi, başka türlüsünü bilmiyorum” diyor. Hiç bunaldõğõnõz olmuyor mu? sorusuna verdiği yanõt ise “Farklı şapkalarım, farklı uğraş alanlarım var, birinde sorun yaşıyorsam bir diğerinde güzel ve umut verici bir gelişme oluyor. Farklı işlerde görev almak beni zenginleştiriyor ve besliyor” oldu. Pura ile söyleşiye başlamadan “Bana bir nostalji yaşatıyorsunuz” dedi ve kalktõ bir resim getirdi. 1950’lerde çekilmiş, son derece şõk ve bakõmlõ annesi ile kol kola olan babasõnõn elinde Cumhuriyet gazetesi fotoğrafõnõ gösterdi. Üsküp doğumlu, Türkiye’ye göç ettikten sonra devlet memurluğu yapan babasõnõn Cumhuriyet gazetesine verdiği önemi anlattõ. Pura ile Hacõ Şakir markasõndan yola çõktõk, giydiği farklõ şapkalarõn altõnda hoş bir gezinti yaptõk... - Hacı Şakir çok eski ve tanınan bir marka. Birçok el değiştirmesine karşın ismini korumayı başardı. Siz de 22 yıldan beri sürecin içinde yer aldınız. 120 yıllık markanın öyküsünü kısaca bir de sizin ağzınızdan dinlesek... PURA - Kõrõm’da Kazan Tatarõ Hacı Ali Bey, Volga Nehri boyunda, adacõklardan birinin üzerinde 1880’li yõllarõn sonlarõnda sabun ve mum üretmektedir... Ne var ki sel, düzenini bozar, ekmeğini keser. Hacõ Ali, ailesini alõr, önce Anadolu’ya, oradan da İstanbul’a göç eder. Laleli At Pazarõ’nda evinin altõnda tezgâhõnõ yeniden kurar... Bu olay, aynõ zamanda Hacõ Şakir markasõnõn da göçüdür. Hacõ Ali Bey’den sonra oğlu, torunlarõ, dört kuşak şirketi yönetirler. Sonra mali sõkõntõlar gelir. 1987 yõlõnda Şirketi Maya Grubu’na satarlar. Ben Komili’de yönetici olarak çalõşõrken şirketten davet aldõm. Hacõ Şakir Pazarlama ve Yatõrõm Şirketi’nin genel müdürlüğünü yaptõm. Fakat bir süre sonra dünyaya açõlma gereği çok net oluşmuştu. Sadece ihracat yetmiyordu. Bu beraberlikte yabancõ sermayenin bilgi birikimi de gerekiyordu. 1988’de Hacõ Şakir olarak başladõğõm şirket 1998’de Colgate Palmolive oldu. Bu yeni yapõ içinde bir dönem genel satõş direktörlüğü ve genel müdürlük yaptõm. 1999’un Ekimi’nde de tam zamanlõ görevimi bõrakõp, yarõ zamanlõ devam ettim. - Pazar payı ne Hacı Şakir’in? PURA - Yüzde 35 ile Pazar lideri. Gebze’deki fabrikada üretim yapõlõyor. Özellikle sabun üretiminde Colgate Palmolive’in bölgesel tedarikçisi konumunda. Hacõ Şakir ve Palmolive sabunlarõnõn toplam tonajõnõn yüzde 60’õ ihraç, yüzde 40’õ iç pazara yönelik... Colgate diş macunlarõ ise ithal. Artõk dünya global bir köy gibi. Hacõ Şakir nasõl dünyanõn her yerindeyse, Colgate’in diğer ürünleri de dünyanõn her yerinde... - Peki kriz nasıl etkiledi sektörü? PURA - İşin açõkçasõ fazla etkilediğini söyleyemem. Krizin biraz da psikolojik faktörü var. Büyük hacimli alõmlarõ durduruyorsunuz ama.. küçük hacimlilere fazla dokunmuyorsunuz. Temizlik ve kozmetik bu açõdan şanslõ bir sektör. Krizin en yoğun olduğu 2008 sonunda temizlik ürünleri tüketiminde yüzde 13, kişisel bakõm ürünlerinde yüzde 9 artõş olmuş. Demek ki güzellik ve temizlikten çok kõsõlmõyor. - 2001 kriziyle kıyasladığınızda, ucuz mallara yönelme ne oranda? PURA - Ucuz mallara yönelme 2001 yõlõnda daha fazlaydõ. Bu dönemde nispeten daha az. 2001’de genel ürün gruplarõ içinde ucuz ürünlerin payõ yüzde 4-5’leri bulmuşken şimdi 2’lerde olduğunu söyleyebiliriz. Bu düşüşü bilinçlenmeye bağlõyorum. Sahte ve taklit ürünlerin cazibesi, ucuz olmalarõdõr. Ancak bu ucuzluğun bedeli ağõr olabilir. Bu tip ürünler, zarar veriyor ya da sağlõk problemleri yaratõyor. Tüketici de bunlarõ görerek bu ürünlerden uzaklaşõyor. - Krizle birlikte sektördeki istihdamda azalma oldu mu? PURA - Sektörde kayõtlõ olan firmalar olarak 40 bin kişilik bir istihdam sağlõyoruz. Bunun 15 bini kozmetikte, 11 bini temizlikte, 14 bini de sahada çalõşan elemanlardan oluşuyor. İstihdamda hiçbir azalma yok. Hatta ufak bir artõş olduğunu söyleyebilirim. Çünkü krizle birlikte saha çalõşmalarõ ağõrlõk kazandõ. Sektörümüzde hiçbir şirketten işten çõkarma haberi duymadõm. Bizim grupta ise saha ekibiyle birlikte toplam bin 600 kişi çalõşõyor ve istihdamda kõsõntõya gitmeyi hiç düşünmüyoruz. - Geçen yıl toz deterjan ve yumuşatıcıda hayata geçirilen konsantrematik ürünlere ilgi nasıl? Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği olarak başlattığınız bu proje nasıl gelişti? PURA - Türk insanõ daha az deterjan, su ve elektrik kullanarak aynõ miktardaki çamaşõrõ yõkama özelliğine sahip olan konsantrematik deterjanlarõ çok sevdi. Geçen yõl ekim ayõnda hayata geçirilen proje sayesinde hipermarketlerdeki deterjanlarõn yüzde 90’õ ve toplam pazardaki deterjanlarõn yüzde 70’i konsantre hale geldi. Projeyle birlikte 9 kg olarak satõlan çamaşõr deterjanlarõ 6 kg’lõk paketlere girdi. Yeni nesil çamaşõr deterjanõ olarak da adlandõrõlan konsantrematik deterjanlar sayesinde bir yõl içerisinde toplam deterjan tüketiminde 251 bin tonluk azalma bekliyoruz. Altõ ayda pazarõn yüzde 70’ini konsantre deterjanlarõn almasõ beni bile şaşõrttõ. Bu kadar kõsa sürede Türk halkõnõn bu ürünleri benimseyeceğini tahmin etmemiştim. Tarihte ilk defa dört firma P&G, Unilever, Henkel ve Hayat Kimya böyle bir proje için güçlerini birleştirdi. Proje kapsamõnda yapõlan ‘yaşam döngüsü’ çevresel analizi çerçevesinde konsantrematik ürünlere geçişle beraber yõkama başõna yüzde 11’den yüzde 44’e varan çevresel iyileşmeler sağlanabileceği belirlendi. Enerji tüketiminde yüzde 17, katõ atõklarda yüzde 11, karbon salõnõmõndaysa yüzde 18 azalma sağlanõyor. Konsantrematik logolu ürünlerin kullanõmõ ile her yõkamada 75 vatlõk bir ampulün bir saatte tükettiği elektriğin tasarrufu ve bir arabanõn 400 metre sürüşte ortaya çõkaracağõ karbon salõmõnõn önüne geçilebilir. Çevre Bakanlõğõ’nõn da desteklediği proje kapsamõnda, iletişim materyallerinde artõk Bakanlõk logosu kullanõlacak. Üretici firmalarõn yanõnda perakendeciler de projeye destek veriyor. CarrefourSa kendi markasõyla üretmekte olduğu tüm otomatik çamaşõr makinesi deterjanlarõnõ konsantre hale getirmeyi taahhüt eden ilk satõş noktasõ oldu. Bu konuda Migros, Kipa, Bim ve Metro ile görüşmelerimiz sürüyor. - Türkiye’de deterjan pazarı ne durumda? PURA - Türk deterjan pazarõnõn büyüklüğü 760 bin ton. Sektörün yõllõk cirosu ise 1 milyar dolara ulaştõ. Sahte ve kaçak ürünlerin pazar paylarõ 2001 yõlõnda yüzde 4 idi. Şimdi ise yüzde 2 civarõnda. Türkiye’de deterjan kullanõmõ 3.5 kilo civarõnda. 2008 sonu itibarõyla 770 bin çocuğa ağõz ve diş sağlõğõ eğitimi veren Colgate, 2009’da tüm Türkiye’nin de desteği ile 1 milyon çocuğu aşmayõ hedefliyor. Ahmet Pura, 1948 İstanbul doğumlu. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu. İş hayatõna 1973 yõlõnda Unilever’de başladõ. 1979-1987 yõllarõnda Komili Pazarlama’da bölge müdürlüğü ve genel müdürlük yaptõ. 1989-1991 arasõnda Hacõ Şakir’de Genel Müdürlük, 1992-1997’de Colgate Palmolive Türkiye’de satõş direktörlüğü ve genel müdürlük görevlerini üstlendi. 1997’den bu yana Colgate Palmolive Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi. TOBB Kozmetik ve Temizlik Ürünleri Sanayii Sektör Meclisi ile Türkiye Sabun ve Deterjan Sanayicileri Derneği Başkanõ. Türkiye Kozmetik ve Tuvalet Müstahzarlarõ Üreticileri Derneği, Türkiye Reklamverenler Derneği, , Ağõz ve Diş Sağlõğõ Derneği Yönetim Kurulu Üyesi. Peppers&Rogers Grup Türkiye, Tribal Yönetim Kurulu Başkanõ. S ektörde kayõtlõ olan firmalar olarak 40 bin kişilik bir istihdam sağlõyoruz. Bunun 15 bini kozmetikte, 11 bini temizlikte, 14 bini de sahada çalõşan elemanlardan oluşuyor. İstihdamda hiçbir azalma yok. Hatta ufak bir artõş olduğunu söyleyebilirim. PORTRE KONSANTREMATİK SEVİLDİ İki kişiye bir fırça düşüyor Colgate’nin asıl ürünü diş macununda durum nasıl? Ağõz ve diş sağlõğõ konusunda zayõf bir ülkeyiz. Bu ülkede 12 - 13 yaş grubunda yüzde 80’inin, 30 - 34 yaş grubunun yüzde 97’sinin ağzõnda çürük diş var. İnsanõmõzõn yüzde 46’sõ son iki yõlda diş hekimine gitmezken, yüzde 26’sõ ise hiç diş hekimine gitmemiş. Ancak bu kötü tabloya rağmen çok güzel bir gelişme var: Bundan iki yõl öncesine kadar kişi başõna tüketimimiz 86 gramdõ, dört yõl öncesine kadar üç kişiye bir diş fõrçasõ düşüyordu. Şimdi ise iki kişiye bir diş fõrçasõna kadar çõktõk. Nihayet 2008 sonu itibarõyla kişi başõ tüketimde 100 gram psikolojik sõnõrõ aşarak 105 grama çõktõk. Diğer ülkelerde durum ne? İspanya’da kişi başõ tüketim 155, İtalya’da 270, İngiltere’de ise 460 gram... Bir de sizin ilköğretim çocuklarına yönelik “Parlak Gülüşler, Parlak Gelecekler” projeniz var. Hangi aşamaya geldiniz? Colgate Palmolive’in; Milli Eğitim Bakanlõğõ’nõn desteği, Ağõz ve Diş Sağlõğõ Derneği ile TOÇEV’in işbirliğiyle gerçekleştirdiği “Parlak Gülüşler, Parlak Gelecekler” projesini çok önemsiyoruz. 2008 yõlõ sonu itibarõyla Colgate Palmolive, 770 bin çocuğa ağõz ve diş sağlõğõ eğitimi verdi. 2009 yõlõnda hedefimiz 1 milyon çocuğa ulaşmak. Proje sayesinde çocuklar hem doğru diş fõrçalamayõ ve ağõz bakõmõnõn önemini öğreniyor, hem de öğrendikleri bilgileri aileleri ile paylaşõyorlar. Ağız ve diş sağlığı konusunda zayıfız Deterjan ve sabun sektörünün duayenlerinden Colgate Palmolive Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Pura: Konsantrematik logolu ürünlerin kullanõmõ ile her yõkamada 75 vatlõk bir ampulün bir saatte tükettiği elektriğin tasarrufu ve bir arabanõn 400 metre sürüşte ortaya çõkaracağõ karbon salõmõnõn önüne geçilebilir. KÜRESEL KRİZİN ETKİSİ Türkiye’nin petrol faturasõ yarõya indi Daralma 2009’da yüzde 8’i bulabilir ANKARA(ANKA) - Ekonomistler Plat- formu İcra Kurulu Başkanõ Oğuz Demir, 2009 yõlõnda ekonomik daralmanõn en az yüzde 5 civarõnda olacağõnõ belirterek, “Eğer finansal piyasalarda halihazırda yaşanan düzelme havası yeniden olumsuza döner ve özellikle AB ülkeleri ve ABD’de talep artmaya başlamazsa daralma yüzde 7-8’i bulur” dedi. Krizin ortaya çõkmasõnõn en te- mel nedeninin uluslararasõ düzeyde finans sektörünün yönetişim ilkelerinden uzaklaş- masõ ve bunu kontrol etmekle yükümlü olan başta merkez bankalarõ olmak üzere ilgili ku- rumlarõn finansal istikrara yeterli ilgiyi gös- termemeleri olduğunu söyleyen Demir, “Kriz sonrasında kriz döneminden ders almış ekonomi yönetimleri ile enflasyon kadar finansal istikrara odaklanmış bir ekonomi yönetimi anlayışı oluşacak” dedi. Türkiye’deki tüketimin, talebin fiyat ve ge- lirin esnekliğine göre çok daha düşük oldu- ğunu belirten Demir, “Bu çerçevede özellik- le ÖTV indirimlerinin oluşturduğu hare- ketlenmenin çok kısıtlı olduğu kanaatinde- yim. Bu noktada özellikle bu tip paketlerin bütçe üzerinde yaratacağı etki hesaplana- rak, buna uygun gelir arttırıcı önlemlere yönelmek daha iyi olacaktır. Bu noktada özellikle IMF anlaşmasının tamamlana- rak, kaynak sorunu hızla çözülebilir. Özel sektör için ise durumun daha kötü olduğu- nu düşünüyorum” diye konuştu. ANKARA(ANKA) - Küresel kriz sonra- sõnda gerileyen üretim, Türkiye’nin petrol ve petrol ürünleri faturasõnõ da yarõdan fazla dü- şürdü. Türkiye’nin ithalat faturasõnda ikinci sõrada yer alan petrol ve petrol ürünlerinin it- halatõ yõlõn ilk çeyreğinde geçen yõlõn aynõ dö- nemine göre yüzde 58.8 azalarak 5 milyar 798 milyon dolardan 2 milyar 388 milyon dolara geriledi. Türkiye ithalatta en büyük faturayõ 3.6 milyar dolarla do- ğalgaz ve mamul gaza öderken do- ğalgaz ve mamul gaz ithalatõ geçen yõlõn aynõ dönemi- ne göre yüzde 20.8 azalõş gösterdi. De- mir ve çelik ithalatõ ise yüzde 53.2 dü- şüşle 1 milyar 670 milyon dolar oldu. 2009’un Ocak-Mart döneminde en fazla itha- lat artõşõ ise yüzde 51 ile taş kömürü, kok ve briket kömüründe görüldü. Taş kömürü, kok ve briket kömürü ithalatõ 584 milyon dolardan 882 milyon dolara ulaştõ. İthalat artõşõ görülen bir diğer ürünse diğer taşõt araçlarõ oldu. Di- ğer taşõt araçlarõ ithalatõ aynõ dönemde yüzde 9.5 artarak 511 milyon dolardan 560 milyon dolara yükseldi. EKONOMİSTLER PLATFORMU: Şehiriçi telefonda rekabet başladõ Ekonomi Servisi - Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıldırım şehiriçi telefon hizmetlerinin reka- bete açõldõğõnõ açõkladõ. Türkiye’de telekomü- nikasyon sektöründe yaşanan serbestleşme sü- recinin yeni bir halkasõnõ kamuoyuyla paylaş- tõklarõnõ belirten Yõldõrõm, şehir içinde de ser- bestleşme sürecinin başladõğõnõ söyledi. Uzak mesafe telefon hizmetlerinin serbestleştirildi- ğini anõmsatan Yõldõrõm, buna şehir içinin de dahil edildiğini belirterek, bu konuda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun yaptõğõ çok önemli düzenlemeler bulunduğunu söyle- di. Yasal düzenlemenin tamamlandõğõnõ, bun- dan sonra uygulamaya yönelik çalõşmalarõn yapõlacağõnõ ifade eden Yõldõrõm, alternatif oluşturmanõn rekabeti doğuracağõnõ söyledi. Serbestleşmenin adõm adõm olacağõnõ, bu- günden yarõna olacak bir iş olmadõğõnõ anlatan Yõldõrõm, “Her hizmetin bir bedeli var. Bu- gün yine gazetelerde gördüm. ‘Sabit hizmet kalksõn’ diyorlar. Kalkmaz. Sabit hizmetin adı değişiyor, başka şekilde alınmaya de- vam ediliyor, çünkü sabit hizmet bir alt ya- pının hazır tutulmasının bedelidir. Dünya- da da Türkiye’de de vardır, var olmaya de- vam edecektir” diye konuştu. ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle