21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danõştay Baş- kanõ Mustafa Birden, anayasayõ değiştirme yetkisi- nin, keyfi ve sõnõrsõz bir yetki olmadõğõna işaret ede- rek “Yasama organı, kendisine hukukilik veren te- mel çerçevenin dışına taşmamalıdır” dedi. Danõş- tay’õn kuruluşunun 141. yõldönümü nedeniyle Danõş- tay Genel Kurulu’nda tören düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, TBMM Başkanõ Köksal Toptan, CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ile bakanlar ve yüksek yargõ temsilcileri katõldõ. Tö- rene katõlmayan Anayasa Mahkemesi Başkanõ Haşim Kılıç’õn, oğlunun düğün hazõrlõklarõ gerekçesiyle “Hayırlı bir işimiz var” mazereti bildirdiği öğrenil- di. Yüksek Mahkeme Başkanvekili Osman Paksüt tö- renin ardõndan gazetecilerin sorularõnõ yanõtlamamak için Danõştay’õn arka kapõsõndan çõktõ. Danõştay Baş- kanõ Mustafa Birden’in konuşmasõndan öne çõkan bö- lümler şöyle: ANAYASALAR NASIL HAZIRLANMALI?: Anayasal metinlerin oluşum sürecini, toplumun tüm kesimlerinin iradelerinin yansõtõlmasõ, değişiklik ça- lõşmalarõnõn her evresinin kamuoyuna açõk olmasõ ve herkesin bundan yararlanmasõna olanak tanõyacak şekilde yürütülmesi; demokrat, çağdaş ve çoğulcu bir anayasa için önkoşuldur. Anayasalarõn kalõcõlõğõ, is- tikrarõ, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarõnõ, bek- lentilerini dengeli bir şekilde karşõlamasõna bağlõdõr. YETKİ SINIRSIZ DEĞİL: Anayasa hazõrlõk ça- lõşmalarõ, tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluş- larõnõn, üniversitelerin, anayasal kuruluşlarõn temsil- cilerinin katõlõmõyla yürütülmeli, ortak konsensüsle ha- reket edilmelidir. Anayasayõ değiştirme yetkisi, key- fi ve sõnõrsõz bir yetki değildir. Yasama organõ, ken- disine hukukilik veren temel çerçevenin dõşõna taş- mamalõdõr. Cumhuriyetimizin özü ve ulusal yaşamõ- mõzõn temeli olan laiklik ilkesi ve laik eğitim kurallarõnõ dolaylõ dahi olsa erozyona uğratacak hiçbir düzenle- menin iç hukukumuzda yeri bulunmadõğõ gibi ulus- lararasõ hukuk ve hukukun evrensel ilkeleri bağlamõnda da koruma ve himaye görmesi söz konusu değildir. TOPLUMSAL UZLAŞI YOK: İnsan hak ve öz- gürlüklerinin temelini oluşturan, devletin farklõ inanç ve felsefelerine eşit mesafede durmasõnõ sağlayan, ege- menliğin kaynağõnõ millet iradesine bağlayan laiklik ilkesi anayasa değişikliği çalõşmalarõnda özenle ko- runmasõ gereken temel kazanõmlarõmõzõn başõnda gelmektedir. Türkiye, laiklik ilkesine sõkõ sõkõya bağ- lõlõktan uzaklaşarak, ne insan hak ve özgürlüklerini da- ha da ileriye götüren bir anayasa değişikliğini yaşama geçirebilir, ne de yaklaşõk elli yõllõk geçmişe sahip AB’ye tam üye olma hedefine ulaşabilir. Yargõ ba- ğõmsõzlõğõnõ tam anlamõyla güvence altõna almamõş, ik- tidarlarõn keyfi güç kullanõmõnõ dengeleyen meka- nizmalara yer vermemiş, hukukun evrensel ilkelerini referans almamõş bir anayasa, çağdaş ve demokratik bir anayasa olarak nitelendirilemez. Son yapõlan ana- yasa değişikliklerinin toplumsal uzlaşõ ilkesini karşõ- ladõğõnõ söylemenin mümkün olmadõğõ kanõsõndayõz. CUMHURBAŞKANININ YETKİSİ KISITLAN- MALI: Cumhurbaşkanõ yüksek mahkemelerin oluşu- muna doğrudan ya da dolaylõ olarak etkin bir şekilde katõlmakta ve bu konuda kapsamlõ yetkilerle donatõl- mõştõr. Cumhurbaşkanõna, anayasanõn kendisine ver- diği takdir yetkisi çerçevesinde yüksek yargõ organ ve kurullarõnõ ve bu kapsamda yargõyõ biçimlendirme im- kânõ vermektedir. Cumhurbaşkanõnõn halk tarafõndan seçilmesi esasõ benimsenmiştir. Yapõlan değişiklik ile Cumhurbaşkanlõğõ makamõna, siyasi partiler tarafõn- dan aday gösterilmesi yolu açõlmõş; cumhurbaşkanõ- nõn, parlamentoda, toplanma ve görüşme yeter sayõ- sõna ilişkin aranõlan oran nedeniyle uzlaşõ ile seçilmesi mecburiyeti sona erdirilmiştir. Tüm bu değişiklikle- rin sonucu olarak da cumhurbaşkanõnõn tarafsõz ve si- yasi partiler üstü konumda bulunmasõna ilişkin ge- reklilik daha da esnetilmiş bulunmaktadõr. KURUL KARARLARI DENETLENMELİ: İda- ri yetki kullanan her makam gibi HSYK’nin kararla- rõ da yargõ denetimine açõk olmalõdõr. Bir idari işlem olduğu tartõşmasõz olan kurul kararlarõna karşõ yargõ yolunun kapatõlmõş olmasõ çağdaş hukuk devleti kav- ramlarõyla bağdaşmayan bir sõnõrlamadõr. Tüm kamu görevlilerine tanõnan dava açma hakkõnõn, hâkim ve savcõlara tanõnmamõş olmasõ, kanun önünde eşitlik il- kesine ve hak arama özgürlüğüne aykõrõlõk oluştur- maktadõr. Devletin üstün otoritesinin hukuka bağlõlõ- ğõnõn sağlanmasõ, tüm eylem ve işlemlerinin yargõ de- netimine tabi olmasõ ile mümkündür. Bireylerin hu- kuksal durumlarõnõ etkileyecek işlemlere karşõ yargõ yolunun işletilememesi, hak arama hürriyetinin önü- ne konulmuş önemli bir engeldir. Anayasa kurallarõ ile yargõ denetimine getirilen ve hukuk devleti ilkesini önemli ölçüde zedeleyen bu sõnõrlamalar sona erdi- rilmelidir. Anayasanõn cumhurbaşkanõnõn tek başõna yaptõğõ işlemleri ve Yüksek Askeri Şûra kararlarõnõ yar- gõ denetimi dõşõnda bõrakan fõkra kaldõrõlmalõdõr. YÜCE DİVAN GÖREVİNE YARGIÇLAR BAK- MALI: Yüce Divan görevinin Anayasa Mahkemesi’nce yerine getirilmesinin; ceza yargõlamasõnõn uzmanlõğõ gerektiren bir yargõ alanõ olmasõna rağmen, mahke- menin oluşumunda hâkim ve savcõ mesleğinden gel- meyen üyelere yer verilmiş olmasõ; çağdaş hukuk sis- teminde genel kabul gören ve adil yargõlama ilkesinin temellerinden birini oluşturan iki dereceli inceleme- nin, başka bir anlatõmla temyiz incelemesinin bulun- mamasõ yönlerinden sürekli olarak eleştiri konusu ya- põlmõştõr. Yüce Divan görevi, ceza hukuku kavram ve ilkelerini bilen ve uygulayan Yargõtay ceza daireleri başkan ve üyeleri ile idare hukuku kavramõ olan gö- rev suçu ve ilkelerini bilen ve uygulayan Danõştay mes- lek mensuplarõnõn katõlõmõyla oluşturulacak bir kuru- CMYB C M Y B C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK Genel Yayõn Yönetmeni: İBRAHİM YILDIZ ?YazõişleriMüdürleri:MehmetSucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Miyase İlknur (Ek Yayõnlar) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara Yayõn Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şük- ran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya 06550 An- kara Tel: (0312) 4423050 Faks: (0312) 4423010 İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: (0232) 4411220, Faks: (0232) 4418745 Adana Tem- silcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: (0322) 3631211, Faks: (0322) 3631215 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Mey- danõ Yõldõz Ap. B Blok No: 80/5 Tel: (0242) 2480057 Faks: (0242) 2430509 İdare Müdürü: Hüseyin Gürer Mali İşler: Bü- lent Yener Satõş: Fazilet Kuza Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden Genel Müdür Yardõmcõsõ: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 -75 /251 98 81 -82 Faks: (0212)251 98 68 Re- zervasyon: (0212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yeni Gün Haber Ajansõ Basõn ve Yayõncõlõk A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 Yaygõn süreli yayõn Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt İstanbul 11 MAYIS 2009 İmsak: 3.59 Güneş: 5.45 Öğle: 13.08 İkindi: 17.00 Akşam: 20.18 Yatsõ: 21.55 İstihbarat: Cengiz Yıldırım Ekonomi: Hasan Eriş Dõş Haberler: Özgür Ulusoy Kültür: Celal Üster Spor: Arif Kızıl- yalın Düzeltme: Abdullah Ya- zıcı Bilgi-Belge: Edibe Buğra la verilmeli ve iki dereceli inceleme öngörülmelidir. BİREYSEL BAŞVURU: Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularõ inceleme görevi verilmek iste- nilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin korunmasõnda, yegâne başvurulacak yol, anayasa şikâyeti olmadõğõ gibi; bu konuda tek yetkili yargõ yeri de Anayasa Mah- kemesi değildir.Yargõ kararõnõn, hangi amaç ve yön- tem adõ altõnda olursa olsun başka bir yüksek mahkeme tarafõndan yeniden incelenmesi sonucunu doğuracak olan anayasa şikâyeti yolu, yargõ ayrõlõğõ ve yüksek mahkemelerin denkliği ilkesini zedeler. YARGININ MEŞRUİYETİ: Yargõnõn meşruiyeti kavramõ belirli bazõ çevrelerce sõk sõk gündeme geti- rilmektedir. Türk yargõsõnõn bir meşruiyet sorunu var- mõş gibi gösterilmekte. Yargõ yerlerini yok saymak, ka- rarlarõnõ sorgulamak, milli irade ile yargõ arasõnda bir ayrõşma varmõş gibi bu hususu tartõşmaya açmak, üç temel erkten biri olan yargõyõ güçsüz bõrakõr, hukuk dev- leti ilkesini zedeler ve devleti zaafa uğratõr. Fonksi- yonlarõ, görev alanlarõ, konumlarõ birbirinden farklõ olan yasama, yürütme ve yargõ organlarõnõn demokratik meş- ruiyetlerinde ortak ölçüt, milli irade kavramõ ile öz- deşleştirilmeye çalõşõlan siyasal çoğunluk olamaz. SİYASİ YARGI KAOS YARATIR: Yargõ orga- nõnõn işleyişinde yasama ve yürütmenin etkin hale ge- tirilmesi durumunda, yargõ bağõmsõzlõğõndan söz et- memiz mümkün olamaz. Siyasal iktidarlarõn yargõya egemen olma ve onun faaliyetlerini kontrol etme dü- şünceleri, toplumda kaos yaratõr. Devlet adõna yetki kul- lanan herkesin, bu ilkeye yürekten inanmasõ, kendisini hukukun üzerinde görmemesi ve buna uygun hareket etmesi gerekir. Yargõ kararlarõnõn saygõ ile karşõlan- masõ, her zaman ve her koşulda, ilkesel olarak be- nimsenmelidir.Yargõ bağõmsõzlõğõnõn ve tarafsõzlõğõ- nõn önündeki en büyük tehlike, yargõnõn siyasallaş- masõdõr. ERGENEKON UYARILARI: Yargõ bağõmsõzlõğõ, hâkim ve savcõ teminatõ, bir sorumsuzluk ve sõnõrsõz- lõk değildir. Yargõ mensubu, hukuka ve adalete önce kendisi inanmalõ, yargõ görevini tam ve doğru şekil- de yerine getirme becerisini gösterebilmelidir. Yasa- larõn kendisine verdiği yetkileri kullanõrken, özenli dav- ranmalõ, yansõzlõğõ konusunda taraflara sonsuz güven vermelidir. Eğer yargõ ve onun yaşayan öğeleri hâkim ve savcõlar, bir taraf olarak görülmek isteniyor ise on- lar, hukuktan, adaletten, insan hak ve özgürlüklerinin korunmasõ ve yaşatõlmasõndan yanadõrlar. Eksikler ve yanlõşlar da olabilir, ama bu durum hiçbir zaman yar- gõya güvensizlik sonucunu doğurmamalõdõr. Savcõlar, soruşturmalarõ gizlilik içerisinde yürütmeli, zanlõnõn durumunu gereği gibi dikkate almalõ, hukuki konula- rõ teknik yönüyle incelemeli, masumiyet, suçsuzluk ka- rinelerine azami riayet etmeli, insan haklarõ ihlali oluş- turan hukuka aykõrõ yollara başvurularak elde edilen delilleri kullanmamalõ ve hukuken kabul edilebilir so- mut deliller üzerinden hareket etmelidir. Yargõ men- subu, devletin menfaatõ ile devletten daha güçsüz ve daha çok korunmaya ihtiyacõ olan bireyin menfaatla- rõ arasõndaki dengeyi iyi kurmalõ, kendisini devletin memuru olarak görmemelidir. Devlet, yargõsõna, ay- dõnõna ve tüm bireylerine sahip çõkma ve onu koruma becerisini gösterebilmelidir. Anayasa ve yasalarõn uy- gulama ve yorumunda, insan hak ve özgürlüklerin ko- runmasõnda çok önemli görev üstlenmiş yargõç ve sav- cõlarõmõzõn, bu görevlerini yerine getirirken her türlü baskõ ve şartlanmadan uzak ve yukarõda belirttiğimiz ilkeler doğrultusunda karar vermeleri çağdaş, uygar, hukuka saygõlõ devlet olmanõn en belirgin göstergesidir. ÖZOK: YARGI GAFİL AVLAMAZ Törende konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanõ Özdemir Özok da, isim vermeden Ergenekon soruş- turmasõna değinerek, çağdaş ceza yargõlamasõnõn amacõnõn keyfi kararlarõn verilmesi olmayõp, maddi ger- çeğe ulaşõlmasõ olduğunu söyledi. Özok, “Ancak her şeye rağmen ve ne pahasına olursa olsun maddi ger- çeği elde etmek değildir. Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla, sınırsız, hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yol ve yöntemler izlenemez. Yargılama insanları gafil avlamak değildir. Yargı makamı, maddi gerçeğe ulaşabilmek için, hukuk devleti ilkesini ihlal ede- rek karar verebilme yetkisine sahip değildir” diye konuştu. Danõştay’õn kuruluşunun 141. yõldönümü nedeniyle düzenlenen törende hükümete anayasa uyarõlarõ Birden: Yetkiniz sõnõrsõz değil GÜNER YÜREKLİK BERLİN - Almanya’nõn Nobel edebi- yat ödüllü yazarõ Günter Grass ile “çağ- daş edebiyat” üzerine sohbet etmesi için Berlin’e davet edilen Yaşar Kemal, tõka basa dolu Sanatlar Akademisi salonunda yaptõğõ konuşmada edebiyatõn büyük bir güç olduğunu belirtti ve “Türküleri ya- panlar yasaları yapanlardan daha güç- lüdür” dedi. 300 yõllõk tarihi olan Sanatlar Akade- misi’nin düzenlediği Uzun Gece etkin- likleri çerçevesinde düzenlenen sohbet top- lantõsõnda Yaşar Kemal, Günter Grass’õ şahsen 1997 yõlõnda kendisine Alman Yayõncõlar Birliği tarafõndan verilen Ba- rõş Ödülü töreninde tanõdõğõnõ, ama ro- manlarõnõ çok daha önceden de izlediği- ni ve “üstat” diye hitap ettiği Grass’õn “dünyanın en büyük yazarlarından biri” olduğunu söyledi. Yaşar Kemal’in konuşmasõnõ büyük bir ilgiyle dinlediği dikkatlerden kaçmayan Grass da “Onun romanları beni Anadolu’ya bağladı, ba- na Anadolu’yu tanıttı, okurken Toros dağlarının kekik kokusunu alır gibi ol- dum” dedi ve dilin önemi üzerinde dur- du. Almanya’daki Türk kökenli edebiyatõn Alman edebiyatõnõ zenginleştirdiğini de anlatan Grass, “Yaşar Kemal Türki- ye’deki çok kültürlülüğü yansıtan bir yazar, çok kültürlülük çatışmaya dö- nüşmediği sürece büyük bir zenginlik- tir” şeklinde görüş bildirdi. Yaşar Kemal de dilin önemine deği- nirken, kendisinin Türkçeyi Türkmenler- den öğrendiğini, dili zenginleştirenin ise halkõn dilinin olduğunu söyledi ve “Dil- leri yaratan ve geliştiren edebiyattır, özellikle de romandır” dedi. Alman edebiyatõnõn, Martin Luther’in İncil’i Almancaya çevirmesiyle başla- yan çok genç bir edebiyat olduğunu be- lirten Grass da, Alman dilinin gelişmesi- ne Alman asõllõ olmayan ama Almanca ya- zan edebiyatçõlarõn da hizmet ettiğini ör- nekler vererek anlattõ ve sözü Yaşar Ke- mal’e bağladõ. Grass, “O Kürt kökenli bir yazar, ama Türk diline ve edebi- yatına katkıları Türk kökenli pek çok yazardan daha fazla olmuştur” dedi. Yaşar Kemal’in konuşmalarõnõ Al- mancaya çeviren ve toplantõyõ yöneten ga- zeteci Osman Okkan’õn 1997 yapõmõ “Yaşar Kemal Belgeseli”nin gösterimi ile başlayan toplantõ iki saat kadar sürdü ve toplantõdan sonra iki büyük yazar kitap- larõnõ imzaladõlar. Akademi üyesi kültür sanat çevrelerinin yanõ sõra Berlin’de ve dolayõndaki kentlerde yaşayan Türkler de büyük ilgi gösterdiler. Berlin’de Günter Grass’la çağdaş edebiyat üstüne sohbet eden Yaşar Kemal Yaşar Kemal ile Günter Grass’ın Berlin bu- luşmasını gazeteci Osman Okkan yönetti. TSK’nin Başı Dinleniyor mu? amacõ ne olabilir” soru- su bir ağır vahameti vurgulamaktadır. Olay Cumhuriyet devletini yöneten ikti- darın TSK’nin Genel- kurmay Başkanı’na güvensizliğini mi yan- sıtıyor? Ve asıl soru şudur: Türk Silahlı Kuv- vetleri’nin başını din- leyen merkez -nasıl bir merkezse- edindiği bil- gileri hangi amaçla ve nasıl kullanıyor? Bu bilgiler emniyet- li ve güvenli merkez- lerde mi hıfzediliyor; yoksa iç ve dış kimi düşman odaklarda kullanılmak tehlikesini mi içeriyor? Çevresi garip bir bi- çimde kuşatılmış, için- de orduya düşman odakları çoğalmış bir Türkiye’de TSK’ye öz- gü kimi bilgilerin “kim- lere servis edildiği” so- rusu yaşamsaldır. Türkiye Cumhuri- yeti Devleti’nin so- rumlu ve yetkili gö- revlileriyle Büyük Mil- let Meclisi bu konuyu hemen ve büyük bir dikkatle ele almalıdır- lar. C Baştarafı 1. Sayfada AÇI MÜMTAZ SOYSAL Denizlerin Dibi HİÇBİR ülke çevresindeki denizlerin dibini bil- meden yaşayamaz. Özellikle, doğal kaynakların tükenmekte olduğu söylenen, yenileri için çaba harcanan bir çağda, he- le petrol sıkıntısı çeken, bunun için dışa para akıtan, başkalarının yakıtını şuna buna akıtacak borular döşemek uğruna etrafa yalvaran bir Türkiye, çev- resindeki caanım denizleri seyretmekle yetinemez. O denizlerin en kritik yerine kurulmuş İstan- bul’da, yarın çok ilginç bir sempozyum toplanıyor; “Türk Deniz Haritacılığının ve Deniz Araştırmacılığının Geçmişi, Bugünü ve Geleceği” konusunda. Düzenleyen, Deniz Kuvvetleri’nin Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı. Yani, denizlerde- ki seyrin ek kurallarını koyan, deniz araştırmalarının ve deniz bilimlerinin askeri yönlerine bakan kuruluş. Bu yıl, o kurumun yüzüncü yılı kutlanıyor. İkinci Meşrutiyet döneminde çöküşe geçmiş bir impara- torluğu hiç değilse ondan sonrası için bilime daya- lı birtakım çabalarla kurtarmayı amaçlayanların başlattıkları bir kurum. O amaç gerçekleşmemiş olsa bile, artık doksanına yaklaşan Cumhuriyetin bahriyelileri denizlere hük- metmenin bu yönü üzerinde çalışırken ülkenin eko- nomisi ve dünyadaki saygınlığı bakımından büyük önem taşıyan deniz konuları üzerinde düşünmeyi de ihmal etmiyorlar. Osmanlı’nın portolon haritacılığından ve Pirî Re- is’lerden geçip bugünlere gelindiğinde Ege gi- bi bir harita bilmecesi akla gelmeden olur mu? O Ege ki, yalnız havasının ve mitolojinin güzelliğiyle değil, fırtınasının sertliğiyle ünlüdür. Bereket, her zaman ardına sığınabileceğiniz ada- ları var. Saymakla bitmeyen, yüzyıllar boyu paylaşılama- yan, şimdi de başımıza dert açan adaları. Horoz ötüşü mesafesi kadar yakınımızda olan, fethettiğimiz ve za- yıf zamanlarımızda elimizden alınan, geride yalnız Gökçeada ile Bozcaada’yı bırakan adalar. Yüzler- ce, binlerce. Burnumuzun dibindeki en büyüklerini Girit isya- nıyla ve Balkan yıkımının hengâmesiyle Osmanlı’dan koparan, Batılı sevdalılarının himmetiyle savaş ye- niği İtalyanlardan devralan Yunanistan, şimdi o adaların varlığından yararlanıp Türkiye’nin Ege na- fakasına da göz koymuş durumdadır. Kıta sahanlığı sorununun temelinde bu heves ya- tar. Atina, Türkiye’ye karasuları dışında hiçbir kı- ta sahanlığı tanımıyor. Deniz dibi haritalarında doğudan batıya uzanan doğal uzantıları Anadolu’dan saymamakta. Adalara da kıta sahanlığı tanınması- nı istediği için, bütün Ege onun sanki. Bu patavatsızlığa göz yummak elbet doğru olmaz. Sempozyum herhalde bunu da tartışacaktır. [email protected] ‘Türküleri yapanlar yasaları yapanlardan güçlüdür’ İktidarların keyfi güç kullanımı- nı dengeleyen mekanizmalara yer verilmeyen anayasanın çağdaş bir anayasa olamayacağını vurgulayan Birden, “Siyasal iktidarların yargı- ya egemen olma ve onun faaliyetle- rini kontrol etme düşünceleri, top- lumda kaos yaratır. Yargı bağımsız- lığının ve tarafsızlığının önündeki en büyük tehlike, yargının siyasal- laşmasıdır” uyarasında bulundu. İstanbul Haber Servisi - Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi’nde sergilenen Uluçalireis denizaltõ- sõnda geçen kasõm ayõnda TNT kalõplarõ bulundu- ğu ve imha edildiği iddia edildi. Taraf gazetesin- de dün yayõmlanan habere göre, 2001 yõlõnda De- niz Kuvvetleri Komutanlõğõ’ndan Rahmi Koç Mü- zesi’ne devredilen ve halkõn ziyaretine açõlan Ulu- çalireis Denizaltõsõ’nda, müze çalõşanõ emekli De- niz Astsubay Hasan Oğuz İşleyenel tarafõndan 14 Kasõm 2008 günü patlayõcõlar bulundu. Denizaltõ- nõn bakõmõndan sorumlu olan İşleyenel’in santral dairesinde bulduğu bir poşet içerisinden 1960 yõ- lõna ait Amerikan menşeli patlayõcõ ve TNT kalõp- larõ çõktõ. SAS timi tarafõndanmüzede incelenen pat- layõcõ malzemeler Beykoz SAS Grup Komutanlõ- ğõ’na götürüldü. Patlayõcõlar 17 Kasõm 2008 günü, eğitim sahasõnda infilak ettirilerek imha edildi. Sualtõ timleri ihbar üzerine sahilden 1-2 metre açõkta arama yaptõ Çubuklu’da mühimmat bulundu İstanbul Haber Servisi - Bey- koz Çubuklu’da bir ihbar üzeri- ne polis sualtõ timleri tarafõndan denizde yapõlan aramada çok sayõda uzun namlulu silah mer- misi, el bombalarõ ve silah bu- lundu. Poşetlerden çõkarõlan el bombalarõ, silah, binin üzerinde mermi, sis bombalarõ, aydõnlat- ma fişekleri, uzun namlulu silah mermileri, bomba yapõmõnda kullanan düzenek ve malzeme- ler incelenmek üzere Kriminal Laboratuvarõ’na götürüldü. Bu- lunan mühimmatõn Ergenekon soruşturmasõ ile bağlantõsõnõ olup olmadõğõ henüz bilinmiyor. Çubuklu İskelesi’nden dün sabah saatlerinde poşetler içeri- sinde patlayõcõ maddelerin denize atõldõğõna ilişkin ihbarõ değer- lendiren Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, olay yerin- de arama yaptõ. Yapõlan ilk ara- mada, poşetler içerisinde çok sayõda mermi ele geçirilmesi üzerine olay yerine çağrõlan İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü Te- rörle Mücadele Müdürlüğü ekip- leri ile deniz polisleri su altõ ekipleri sahilde arama yapmaya başladõ. 2 dalgõç polisin sahilden 1-2 metre kadar açõkta yaptõğõ aramada poşetler içinde çok sa- yõda el bombasõ, mermi ve diğer mühimmat çõkarõldõ. Uzun nam- lulu silahlara ait mermilerin bir kõsmõnõn Makine Kimya En- düstrisi logolu kutularda bulun- duğu, kimi mermilerin pas tut- tuğu gözlendi. Toplanan el bom- balarõ, mermi ve diğer mühim- mat delil poşetleri içerisinde olay yeri inceleme ekiplerine ait araca konuldu. Bulunan mü- himmatõn Emniyet Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarõ’nda in- celeneceği öğrenildi. Arama ça- lõşmasõ sõrasõnda çevrede geniş güvenlik önlemli alõndõ, Çu- buklu sahil yolunun bir bölümü trafiğe kapatõldõ. Denizdeki ara- malarõ derinleştirmek için mü- himmatõn bulunduğu bölgeye takviye olarak sualtõ arama ve dalgõç ekipleri gönderildi. Dal- gõçlarõn denizden çõkardõğõ bir- çok madde de poşetlere konula- rak incelenmek üzere emniyete götürüldü. Koç Müzesi’nde TNT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle