21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 2009 PAZARTESİ 10 DIŞ BASIN [email protected] DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Obama’nın İşi Kolay Değil! W. Bush ve neocon ekibinin sekiz yıllık iktida- rından kalan kötü mirasın enkazının kaldırılması- nın zaman alacağı, dahası bu konudaki iyi niyet- li çabaların zaman zaman ayağının sürçmesinin kaçınılmaz olacağını kestirmek için kâhin olmak gerekmiyor. ABD’den başlayıp kısa sürede küresel boyutlara ulaşan finansal kriz ve onun uzantısın- da ortaya çıkan resesyonun frenlenmesi, giderek önünün kesilmesi de, anlaşılan zaman alacak. Kö- tümserlere bakılırsa önümüzdeki birkaç yıl daha bugünleri aratacak. Yeni ABD Başkanı Barack Obama’nın barış vaat eden ‘sorunların güç kul- lanılarak değil, görüşmeler yoluyla çözüme ulaş- tırılacağı’ söyleminin hayata geçirilmesi kuşkusuz bugünden yarına gerçekleşmeyecek. Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki sıcak çatışmalar hemen sona ere- cek değil. ABD’nin asker çekmeye hazırlandığı Irak’ta savaş, eski hızında olmasa da sürüyor. İn- tihar bombaları yüzlerce canı almaya devam ediyor. Daha da kötüsü, Amerikan işgali sonrası için çetin bir iç savaşa uygun zeminin çoktan ha- zır olduğu kimsenin saklısı değil. Afganistan sorunu, bu kez Pakistan’ın iç so- runlarının keskinleştiği bir ortamda, Svat vadisinde Taliban’a silah bırakması karşılığında verilen şe- riat tavizinin Talibanı daha da güçlendirerek Pa- kistan’ı tehdit edecek boyutlara ulaşmasına yol aç- mış görünmektedir. O kadar ki Taliban’ın sınır böl- gelerinden başkent İslamabad’a yüz kilometreye kadar yaklaşması, Pakistan’ı derin uykusundan uyandırmaya yetmiştir. Bu konuda panikleme salt Pakistan’la sınırla kalmamış, Birleşik Devletler El Kaide’nin nükleer silaha ulaşabileceği korkusuy- la bölgeye özel birlikler sevk etme planları bile ha- zırlamıştır. Oysa ABD tarafından da desteklenen Svat deneyimi başarı kazanmış olsaydı, ABD ay- nı şeyi Afganistan’ın tümünde uygulamaya hazır görünüyordu. Oysa çok sayıda yorumcu, daha işin başında, Taliban’a ‘elini veren kolunu kaptırır’ di- ye Pakistan’ı ve ABD’yi uyarmışlardı. Şimdi bu- nun geçer akçe olmadığını, sanırız, geç olmadan anlamış görünmektedirler. ABD’nin silah bırakma karşılığında radikal dincilere şeriat vaat etmekten, başka sorunlu bölgelerde de vazgeçmelidir. Ör- neğin Gazze’nin imarı için taahhüt edilen 4.5 mil- yar dolar hâlâ harekete geçirilememiştir. Nedeni ABD, AB ve İsrail Gazze’nin imarını dinci Hamas’ın değil, Filistin otoritesinin denetiminde yapılması- nı ya da bu konuda Gazze ve El Fetih yönetimi- nin anlaşarak birlikte hareket etmesini istemek- tedirler. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clin- ton buna karşı çıkmakta, Lübnan hükümetinde Hizbullah’ın da yer almasına karşın yardım ya- pıldığı örneğinde olduğu gibi Hamas yönetimin- de olan Gazze’ye de yardımın pekâlâ yapılabile- ceğini ileri sürmektedir. Bununsa tıpkı Taliban’a verilen taviz gibi tam tersi sonuç vereceğinden kuşku yoktur. Elini verenin kolunu kaptırması iş- ten bile değildir. Başkan Obama haziran başında Mısır’dan İs- lam dünyasına bir kez daha seslenecek. Umarız burada da yanlış anlamalara yol açacak sözler söylemez. Zira sorunların görüşmeler yoluyla çözümüne ağırlık vermek başka, barış adına da olsa terorizmin kaynağında yer aldığı kesinlikle ka- nıtlanan dinsel fanatizme taviz vermek başkadır ve asla çıkar yol değildir. En iyisi, ABD ve özel- likle de AB’nin bazı konularda uyguladıkları çifte standartlardan vazgeçmeleridir. Örnek: Ciddi Le Monde Diplomatique gazetesinin Mayıs 09 sayı- sında ‘İsrail’deki Filistinliler aşırı sağın rehinesi’ baş- lığıyla yayımlanan kapsamlı incelemede söz ko- nusu çifte standarda değiniliyor (Joseph Al- gazy / Dominique Vidal): İsrail’in yeni iktidarı sağ- cı Netanyahu hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ‘Evimiz İsrail’ partisinin lideri Rus kökenli Avigador Liberman, İsrail’de yaşa- yan Filistin kökenlilere karşı açık bir biçimde ırk- çılıkla yaklaşmakta, daha çok medyetik sayılan ün- lü Annapolis barış görüşmelerinde alınan karar- ları tanımayacağını açıklayarak Obama’nın barış yönündeki girişimlerine, daha başlangıçta karşı çıkmakta sakınca görmemektedir. Oysa daha bir- kaç yıl önce Avusturya’da aşırı sağcı liberal par- ti lideri Jörg Haider ve arkadaşları iktidara gel- diklerinde Avrupa ayağa kalkmış, ne yapıp edip ırkçı liderin iktidardan uzaklaştırılmasını sağla- mışlardı. Aynı Avrupa bugün suspus. Ve ırkçı li- der saygın bir muhatap! Zoru derdi Birleşik Devletleri kışkırtıp İran’da hır çıkarmak, bu hengâmede de her zaman olduğu gibi kolonizasyonu sürdürerek işgal altındaki Fi- listin topraklarına ilelebet yerleşmek ve ne pa- hasına olursa olsun bir Filistin devletinin kurul- masının önünü kesmek. Obama’nın bu konuda da işi kolay değil. Her şey Birleşik Devletler’in bölge ve dünya barışını, Amerika’nın yüksek çıkarlarını ne ölçüde İsrail’in hırs ve çıkarlarının önüne geçireceğine bağlı gö- rünmektedir. Umarız, akıl kazanır! Medvedev, Rusya’nõn Batõ’yla ilişkilerinde istikrarsõzlõk tehdidini koz olarak kullanmak istiyor Merkezde Gürcistan var Afgan halkından Obama’ya: Karzai’yi de al git ABD 4 bin ek askeri eğitmen ile askeri birlikleri Afganistan’a gönderecek. Ancak bu durum daha fazla şiddete ve hava saldõrõsõna yol açacak. Afgan halkõ arasõnda öfke yaratan sivil kayõplar artacak ve Taliban’a yönelik desteğin yükselmesine neden olacak. Hükümetin meşru görülmediği ve en temel hizmetleri bile yerine getiremediği düşünüldüğünde, Taliban’õn ülkeyi istikrarsõzlaştõrmak için fazla bir şey yapmasõna gerek olmadõğõ anlaşõlõr. PATRICK COCKBURN Afganistan Devlet Başkanõ Hamid Karzai, hafta başõnda ABD’ye uçmak üzere Kâbil’deki havaalanõna giderken, başkentin merkezi silahlõ güvenlik görevlileri, askerler ve polis tarafõndan kapatõldõ. Karzai, Washington’da Başkan Barack Obama ve Pakistan Devlet Başkanõ Asıf Ali Zerdari’yle Taliban’la mücadeledeki ortak çabalarõ ele almaya gidiyordu. Karzai’nin Taliban’õn 2001’de devrilmesiyle başlayan 7 yõllõk iktidarõ, örgütün direnişini engellemek açõsõndan tam bir başarõsõzlõk arz ediyor. Havaalanõna gitmek için merkezdeki yol yerine farklõ bir yolu, Kâbil’in güney bölgesini seçseydi hükümetinin iktidarõnõn sõnõrlarõnõ görebillirdi. Karzai’nin Washington’a gitmek üzere Kâbil’den ayrõldõğõ gün, Taliban Kalat’ta bir güvenlik birliğine saldõrõ düzenledi. Yol yapõm işçilerini korumak üzere para alan güvenlik görevlilerinden 7’si çatõşma sõrasõnda öldü, 3’ü kaçõrõldõ. İşçilerden biri, kamyonlarõ korumasõ için neden Afgan ordusundan yardõm istemedikleri sorulduğunda şaşõrõyor ve “Askerlerden yardım istemek mi? Onlar kendilerini bile koruyamıyorlar, benim için ne yapabilirler?” diyordu. Sorun Taliban’õn güçlü ve popüler olmasõyla değil, hükümetin zayõf, yolsuzluğa batmõş ve işlevsiz olmasõyla ilgili. ABD’de eğitim almõş saygõn milletvekillerinden Davud Sultanzoy’a göre: “Güvenlik Taliban’ın eylemleri yüzünden değil, halkın hükümetin adaletsiz olduğuna yönelik inancı yüzünden kötüleşti. Hükümet halkın düşmanı olarak görülüyor ve anayasal olarak bir alternatifi olmadığı için bu durumdan Taliban kazançlı çıkıyor.” Sultanzoy, Batõ’da Afganlarõn merkezi hükümet ya da otoritenin herhangi bir şeklinden hoşlanmadõğõ yönündeki yanlõş algõya kõzõyor ve “İyi bir hükümetten hoşlanmadığımız doğru değil. Ama 267 yıldır yanlış yönetiliyoruz” diye konuşuyor. Sultanzoy, Afgan halkõ tarafõndan adil ve meşru görülmeyen bir hükümet kurulmadõğõ sürece, askeri kazanõmlarõn hiçbir şey ifade etmeyeceğine ve Taliban’õn savaşõ on yõllar boyunca sürdüreceğine inanõyor. Taliban’a destek çok yüksek değil, ama Pakistan’õn da yardõmõyla yeniden etkili bir şekilde yükselişe geçtikleri 2006’dan beri artmõş durumda. Son üç yõldõr, ABD ve Afgan hükümetlerine verilen destek de hõzla azaldõ. Karzai, Taliban’a karşı hiçbir şey yapmadı ABC News, BBC ve ARD’nin bu yõl başõnda yaptõğõ araştõrmaya göre, ülkenin savaşõn en yoğun olduğu güney ve doğusunda yaşayan Afganlarõn yüzde 45’i, ABD ve NATO/ISAF güçlerine yönelik şiddetin meşru olduğuna inanõyor. Araştõrma, Afganlarõn öfkesinin sivil hedeflere füze ve bombayla saldõrõlmasõ sonucu hõzla arttõğõnõ gösteriyor. Obama’nõn atõlõmõ açõsõndan kötü olan bu tabloda, Afganistan’da sayõlarõ artan ABD askerlerine karşõ Afganlar en güçlü direnişi sergileyecek. Halk, askerlerin varlõğõnõn daha fazla savaşa yol açacağõndan emin. Obama’nõn sorunu da Afganlarõnkine benziyor. ABD yönetimi Karzai’nin ve Afgan hükümetinin hatalarõnõ görebilir, ancak iyileşme sağlayacak herhangi bir alternatif bulamaz. Washington dõşõnda birkaç ay önce Karzai hükümetine yönelik yükselen eleştiriler şimdilik azaldõ. Obama yönetimi, son haftalarda enerjisini Pakistan’õn Svat vadisi ve Buner bölgesindeki Taliban’õn ilerleme sürecini tersine çevirmesine yoğunlaştõrmõş durumda. Karzai, ağustosta yapõlacak seçimleri büyük ihtimalle kazanacak. Washington’a gitmeden önce en tehlikeli rakibi olan Nangarhar eyaleti valisi Gül Ağa Şerzai’yi de adaylõktan çekilmeye ikna etti. Afganistan için sorun siyasi ortamõn 2001 sonunda yaşanan olaylar sonucu ortaya çõkmasõdõr. Bu tarihten önceki aylarda Pakistan ve Suudi Arabistan’õn desteklediği Taliban etkisini tüm ülke çapõnda genişletiyordu. Kuzey Birliği, Taliban saldõrõlarõ nedeniyle ülkenin kuzeydoğusundaki dağlõk alana sõkõşmõştõ. Birçok yandaşõna göre örgüt, özellikle lideri Ahmed Şah Mesut’un 9 Eylül 2001’de, iki El Kaide üyesi tarafõndan bir suikast sonucu öldürülmesinin ardõndan gerçek bir yenilgi yaşadõğõna inandõ. Hareket çökebilirdi, ancak iki gün sonra New York ve Washington’daki 11 Eylül saldõrõlarõ yaşandõ. ABD, El Kaide’ye ev sahipliği yapmasõnõn intikamõnõ almak üzere Taliban’õ devirmeye karar verdi ve daha önce İran ve Rusya’yla bağlantõsõ nedeniyle şüpheyle yaklaştõğõ Kuzey Birliği olasõ tek yerel müttefikti. Kuzey Birliği güçleri, Amerikan B-52 bombalarõ ve küçük ABD askeri danõşmanlõk ekipleri tarafõndan desteklendiği için zafer kazanõyordu. Taliban’õn yükselişinde önemli rol oynayan Pakistan askeri istihbarat kurumu ISI, muhtemelen örgüte sonuna kadar savaşmak yerine ABD Afganistan’daki avantajlarõnõ yitirinceye kadar beklemelerini söyledi. Afganistan’da bugün iktidarda olan liderlerin çoğu, ülke siyasetindeki bu beklenmeyen dönüşüm süreci sõrasõnda güç kazandõ. Geçici hükümetin başkanlõğõna atanan Hamid Karzai, fazla saygõ gören bir isim değildi. Kabil yakõnlarõndaki Maydanşar köyü liderlerinden Abdül Ahmed’e göre Karzai dõş dünyadan gelen baskõlar sonucu bu göreve atandõ ve Taliban’la savaşmak için hiçbir şey yapmadõ. Bu görüş pek çok kişi tarafõndan paylaşõlõyor. Bu yõl Afganistan’a gönderilecek ABD askerleri yollarõ daha güvenli hale getirebilir. Amerikan ordusunun, Irak’ta olduğu gibi, yardõm projelerini hemen hayata geçirmek için harcayacak çok parasõ var. Afgan polisi, ayda 120 dolardan daha fazla para aldõğõ takdirde çok daha iyi bir performans sergileyecektir. (Taliban savaşçõlarõnõn ayda 200 dolar aldõğõ sanõlõyor) ABD 4 bin ek askeri eğitmen ile askeri birlikleri ülkeye gönderecek. Ancak bu durum daha fazla şiddete ve daha çok hava saldõrõsõna yol açacak. Afgan halkõ arasõnda öfke yaratan sivil kayõplar artacak ve Taliban’a yönelik desteğin artmasõna yol açacak. Hükümetin meşru görülmediği ve en temel hizmetleri bile yerine getiremediği düşünüldüğünde, Taliban’õn ülkeyi istikrarsõzlaştõrmak için fazla bir şey yapmasõna gerek olmadõğõ anlaşõlõr. Suçlular ve savaş ağalarından kurulu devlet Pakistan’õn desteğini geri çekmesi ve bu ülkedeki güvenli sõğõnaklarõn kaybedilmesi, Taliban’a büyük bir darbe olurdu. Ancak bunun, Afganistan- Pakistan sõnõrõndaki geniş dağlõk alanda gerçekleşmesi olasõ değil. Devlet Başkanõ Zerdari bunu istiyor olabilir, ancak Taliban’a yönelik strateji Pakistan ordusu tarafõndan belirleniyor. Uzun süre teşvik ettikleri bir hareketi yok etmeleri zor. Taliban çok etkili bir askeri örgüt olmasa da uzun süre, belki de ABD’nin Afganistan’da asker bulundurmak istediğinden çok daha uzun süre savaşmaya hazõr olduğunu gösterdi. Irak’ta ABD işgali her koşulda kötü bir şekilde sona erecekti. İşgal hiçbir zaman Iraklõlar arasõnda destek görmedi. Afganistan’da fõrsatlar daha fazlaydõ. Taliban her zaman çoğunluk tarafõndan nefret edilen ve devrilmesinden memnun olunan bir örgüttü. Amerikan varlõğõ ilk başta çoğunluk tarafõndan memnuniyetle karşõlandõ. Belki yeterli yabancõ yardõm yoktu, fakat Afganlarõn hayatlarõnda gerçek bir değişim yaratmak için yeterliydi. Taliban’õn geri dönüşüne kapõyõ açan, Karzai’nin savaş ağalarõndan ve suçlulardan kurulu etkisiz devleti oldu. İngilizceden çeviren: Merve Arkan (Counterpunch, 6 Mayıs 2009) Karzai geçen hafta Washington’a giderek Obama ile bir araya geldi. (AP) Taliban’a destek yüksek değil, ama Pakistan’õn da yardõmõyla yeniden etkili şekilde yükselişe geçtikleri 2006’dan beri artmõş durumda. Sorun Taliban’õn güçlü ve popüler olmasõyla değil, Afganistan’daki hükümetin yolsuzluğa batmõş ve işlevsiz olmasõyla ilgili. JOHN VINOCUR Barack Obama, geçen ay başõnda gerçekleştirdiği ilk Avrupa turu sõrasõnda Rusya Devlet Başkanõ Dimitriy Medvedev’le görüşmesini “müthiş bir toplantı” olarak tanõmlamõştõ. Buradaki “müthiş” tanõmlamasõ gizemini koruyor. ABD Başkanõ Strasbourg’daki bir basõn toplantõsõnda böylesine abartõlõ bir ifadeyle tanõmladõğõ görüşme ile ilgili başka bilgi vermedi. Belki de Obama nükleer silahlarõn sõnõrlandõrõlmasõ ile ilgili bu hafta Washington’da, dõşişleri bakanlarõ düzeyindeki toplantõlarla başlayacak müzakerelere yönelik umut vaat eden genel bir havayõ kastediyordu. Araya giren bir ay duruma kendi tarzõnda bir açõklõk getirdi. Obama’nõn, Rusya’nõn bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin parçasõ olan komşu ülkelerde yeniden bir etki alanõ kurma ve onlarõn sõnõrlarõ içinde olup bitenleri tepki gösterme kararlõlõğõna ilişkin “müthiş” bir şeyler bulabilmesi için hayli zorlanmasõ gerekiyordu. Geçtiğimiz hafta Medvedev, Rusya’nõn geçen ağustos ayõnda Gürcistan’õ işgal ettikten sonra bağõmsõz devletler haline getirdiği Güney Osetya ve Abhazya’ya kendi askerlerini sõnõra yerleştirmesine olanak tanõyan bir anlaşma imzaladõ. ABD Dõşişleri Bakanlõğõ, acil olarak verdiği yanõtta güya Gürcistan’a bağlõ bölgelerdeki Rus girişimlerinin Gürcistan’õn toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini ve bunun “ciddi bir kaygıya” yol açtõğõnõ bildirdi. Ama Medvedev istediğini almõş gibi görünüyor: Gürcistan hükümetininin istikrarsõzlõğõnõn tehlike yarattõğõna inanan Avrupa’nõn bazõ NATO müttefiklerini korkutacak bir gerginlik ortaya çõktõğõnda Obama’ya baskõ yapabilmek için bu gerginliği kullanma fõrsatõ... Medvedev Gürcistan’da başlayan NATO tatbikatõnõ da “provakatif” olarak tanõmladõ. Rusya, ABD’nin Afganistan operasyonlarõ için önem taşõyan Kõrgõzistan’daki ABD hava üssüne yönelik Bişkek’in aldõğõ tahliye kararõnõn ardõndan Kõrgõzistan’a söz verdiği yardõm paketi çerçevesinde ilk ödemeyi de yaptõ. Sonra NATO’ya akredite iki Rus diplomatõn ihraç edilmesi kararõ ortaya çõktõ. Kötü yürekli Bay Büyükbaş Olaylar gösteriyor ki, NATO’nun er ya da geç üyelik vaat ettiği Gürcistan, Rusya’nõn ittifakõn bütünlüğünü bozma yolundaki sürekli çabalarõnõn başlõca baskõ noktasõ olacak. Batõ’yla bir güç dengesi oluşturma çabasõ içindeki Rusya’nõn, İran’õn nükleer silah heveslerini kullanarak baskõ yapma olasõlõğõ, daha temkinli yaklaşõlmasõ gereken bir koz. Ama anlaşõlõyor ki, geçen yõl gerçekleşen işgalden sonra Gürcistan konusunda Moskova’nõn hiçbir çekincesi yok. Şu ana kadar görüldüğü kadarõyla uygulanan taktik, Obama’yõ ateş hattõndan uzak tutmayõ içeriyor. Medvedev’le kişisel yakõnlõğõ olduğu bilinen Rusya’nõn NATO büyükelçisi Dimitriy Rogozin, “Eminim Batı’da biri Batı Avrupa’daki bazı ülkelerle Rusya arasında gelişen ilişkilerden ciddi bir biçimde rahatsızlık duyuyor. ABD ve Avrupa ile ilişkilerin sıfırdan başlatılmasının başarısızlığa uğramasını isteyen biri” diyordu. Yani ortada kötü yürekli bir Bay Büyükbaş var. Güney Dakota’da bir komuta merkezinden Brüksel’e bağlanmõş bir Dick Cheney işin başõnda olabilir mi? Brüksel’deki bir diplomat “Ruslar Avrupa ve Batı’nın tepkisini görmek için bir etki alanı öne sürüyorlar. Bu Avrupa’da bazılarının geri çekilmeye eğilimli olduğunu varsaymalarından ileri geliyor. Biz bunu kabul etmiyoruz” diyor. Joseph R. Biden Jr’a göre Moskova’nõn denemesi Obama’nõn yönetimdeki ilk aylarõnda yüzleşmek zorunda kalmasõ beklenen büyük bir uluslararasõ krize dönüşmedi. Ama Obama’nõn Rusya ile ilişkilerde farklõ başlõklarõ farklõ bölmelere koyabileceğini gösterdi. İngilizceden çeviren: Çimen Turunç Baturalp (International Herald Tribune 5 Mayıs 2009) NATO’nun er ya da geç üyelik vaat ettiği Gürcistan, Rusya’nõn ittifakõn bütünlüğünü bozma yolundaki sürekli çabalarõnõn başlõca baskõ noktasõ olacak... Gürcistan konusunda Moskova’nõn hiçbir çekincesi yok. Şu ana kadar görüldüğü kadarõyla uygulanan taktik, Obama’yõ ateş hattõndan uzak tutmayõ içeriyor. 6 Mayıs 2009, International Herald Tribune
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle