Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
28 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
1 Mayıs Tartışması...
1 Mayıs Taksim Meydanı tartışması, geçen yıl ya-
şadığımız F tipi polis terörü korkusu gündemde olmasa,
Türkiye’de çökmüş, adı var kendi yok sendikal düzen
kimsenin aklına gelmeyecek. 400 binlere düşmüş sen-
dikalısı, 6 milyona çakılı kalmış, genç nüfus patlamasına
karşın patlayamayan çalışan sigortalı sayısı, kara eko-
nomide çok daha yüksek sayı ve oranlarda kayıt dı-
şı çalıştırılan işçisi, onu da katlayan işsizi ile.. Türki-
ye’de işçi haklarının yerlerde sürünüyor olması med-
yatik gündem bile oluşturmaycak... Baksanıza Baş-
bakanımızın inatla bizi teğet geçtiğinden söz ettiği kriz-
de, dünyada en çok işçinin işini kaybettiği rekorunu
sondan birinci kıran ülke olmamız bile algılanabilmiş
değil...
Erdoğan hükümetinin ilk iktidar icraatlarından biri
İş Yasası değişiklikleriydi. Sigortalı çalışan işçilerin ka-
zanılmış hakları gasp edilerek, esnek çalışma düze-
ni ile sözde işsiz, kayıt dışı çalıştırmalarda yaşanan ar-
tışlar önlenecekti. Oysa AKP’ye iktidarda oy artışı ge-
tiren piyasalar düzeni eksenli büyüme, pembe tabloda,
öncelikle sendikalı, sonra kayıtlı sigortalı ekonomide
çalışanlar sayısı hızla eridi. Siyasal İslamcı sermaye,
ağırlıklı kuralsız, kayıtsız, sadaka düzenine dayanıyordu.
İşçiler için kazanılmış anayasal, yasal haklar, sosyal
devlet düzeni hızla erozyona uğratılmakla yetinilme-
di. Kuralsız düzene geçiş siyaseten desteklendi.
Bursa’da, İstanbul’da büyük iş kazalarında, ağırlıklı
olarak kadın, çok sayıda işçinin ölümü, Tuzla tersa-
nelerinin cinayet niteliğinde iş kazalarının odağı hali-
ne gelmesi günlük sansasyon yaratsa da, dünyada iş
kazalarında en kötü istatistiklere sahip, baştan sona
yasadışı koşullarda işçi çalıştırma, iş cinayetleri dü-
zeninde dişimizi kıracak bir olumlu gelişme gündeme
gelmedi. AKP iktidar icraatları kamuda çalışanlar için
bile kuralsız düzen getirme mucizesini(!) üretti. Ulus-
lararası Çalışma Örgütü ILO’nun yıllardır yinelenen Tür-
kiye aleyhine kararlarında, “Asla olamaz, ne işçi ne me-
mur, yasadışı çalıştırma.. uygulamaya derhal son ve-
rilmeli..” dediği kamuda sözleşmeli çalıştırma, AKP’nin
en yaygın uygulaması haline getirildi...
Yetmedi, en güvenceli çalıştırılmaları gereken
öğretmenler için, sözleşmeli, geçici statüde kadro-
suz çalıştırma alışkanlık halini aldı. Kamu işletme-
lerinde, hele de belediyelerde yaygın, suç olan ta-
şeron çalıştırma sistemi yerleştirildi. AKP’nin esnek
çalışmayı öngören İş Yasası denetimsiz keyfileşin-
ce, ülkemizde büyük çoğunluk için çalışma koşul-
ları asgari ücrete çekilmiş, fazla mesaisiz, angarya
çalıştırma düzenine geçildi.
1 Mayıs Bayramı’nın konusunu oluşturan günlük 8
saatlik çalışma hakkının gasp edilmesini, angarya faz-
la çalıştırma düzeninin genel uygulamasını getirdi. Si-
gorta primlerinin doğru dürüst ödenmesi hak getire;
sözde kayıtlı düzende artan ölçeklerde eksik primler,
emeklilik hakkının kullanılamaması, mezara kalması,
komik düşük ücretli emeklilik gibi sonuçları türetti...
Özelleştirmede yağmalama düzeni ile sadece en
kârlı kamu işletmelerinin vurgunculara, yandaşlara tes-
limi süreci yaşanmadı, işçi haklarının korunması gün-
dem dışına atılmakla birlikte işten çıkarmalar katlanı-
verdi...
Hani AKP, AB aşkı ile yanıp tutuşuyordu ya... İşte
bu çerçevede kâğıt üstünde de olsa 12 Eylül’ün ana-
yasal, yasal sendikal yasaklarını, AB-ILO sözleşme-
lerine çok çarpıcı uymayan maddelerini değiştirmek
zorundaydı... Verilmiş sayısız sözler, sayısız yasa ta-
sarıları vardı. Hiç değilse üç işçi konfederasyonunun
çok uzun yıllar, uzun tartışmaların ardından işveren sen-
dikalarının da onayını almış olarak kötünün iyisi uz-
laştıkları taslak da vardı. Başbakan Erdoğan en son
nisan sözü vermişti. Buharlaşıverdi. Yerine daha ge-
ride işçi kökenli miletvekillerinin tasarısı Meclis’e
geldi. Onu bile çıkarmayı denemediler. Besbelli siya-
seten dayandıkları kayıt dışı ekonomi, yükselttikleri yan-
daş iş dünyası, cemaatler aslında sendikacılığı, bu sa-
atten sonra, bu büyük çöküşün üzerine çok da ko-
lay toparlayamayacak bir yasaya bile katlanmak is-
temiyorlar...
Biz dünya sendikalarının belirlediği, kriz sonrası yı-
kım, işsizlik patlaması, “işçilerin suçlu, sorumlu ol-
madıkları krizden en büyük bedel ödeyenler olmala-
rını..” kınayacak gündemi bile masaya yatırabilecek,
meydanlara taşıyabilecek konumda değiliz. Çünkü
AKP, Taksim Meydanı tartışması ile üç işçi konfede-
rasyonunu bölmeyi başardı. AKP iktidarında siyasal
destek ile var olmaya çalışan Hak-İş, yeni üye kay-
betmekten ödü kopan Türk-İş yöneticileri, Erdoğan hü-
kümetinin Taksim yasağına direnemediler. DİSK’in za-
ten kamuda işçisi yok. Üstüne üstlük 1 Mayıs’ı Tür-
kiye’ye taşıyan, Taksim’in emek bayramı alanı olma-
sını 1976’dan başlatan, 77 katliamı, 78 kutlaması, ya-
saklamalarla, sorumluluğunu üstlenen konumda kon-
federasyon olarak tezinden dönecek hali yok...
AB Sendikalar Konfederasyonu, Başbakan Erdo-
ğan’a yaptığı başvuru ile Taksim’in işçilere yasak-
lanmaması, geçen yıl yaşanan polis terörünün bir da-
ha yaşatılmaması için uyarısını yapıyor...
soner@cumhuriyet.com.tr
Bahar toplantõlarõndan yoksulluk vurgusu: 50 milyon kişi yoksullaşacak, hemen müdahale edilmeli
Krizinsanifelaketedönüşmesin
Ekonomi Servisi - Dünya Banka-
sõ Başkanõ Robert Zoellick, krizin üs-
tesinden gelmek için çok daha fazla
çaba gösterilmezse bu durumun yok-
sul ülkeler için insani felakete dönü-
şeceği uyarõsõnda bulundu. Zoellick,
IMF-Dünya Bankasõ bahar dönemi
toplantõlarõnõn sonunda yaptõğõ ko-
nuşmada, bağõşta bulunan ülkelere,
küresel ekonomik krizin ciddi bi-
çimde etkilediği yoksul ülkelere yar-
dõm için verdikleri sözleri hõzla yeri-
ne getirmesi çağrõsõnda bulundu.
Yoksul ülkelerin bazõlarõnõn “kri-
zin ikinci ve üçüncü dalgaları” ta-
rafõndan vurulduğunu, hiç kimsenin
krizin ne kadar süreceği ya da düzel-
menin ne zaman başlayacağõnõ bil-
mediğini ifade eden Zoellick, “dün-
yanın eşi benzeri görülmemiş bir
ekonomik krizle karşı karşıya ol-
duğuna, yoksul insanları daha faz-
la acı çekebileceğine dair yaygın bir
mutabakat var ve bir insani felaketi
önlemek için zamanında müdaha-
leyi sürdürmeliyiz” diye konuştu.
Dünya Bankasõ, yoksul ülkelere
kamu yatõrõmlarõ için 55 milyar do-
lardan fazla kaynak sözü vermiş,
sağlõk, eğitim ve diğer sosyal güven-
lik programlarõ için kredilerini 12
milyar dolara çõkarmõştõ.
Dünya Bankasõ’nõn, Türkiye’nin
de içinde olduğu Avrupa ve Orta
Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan
Yardõmcõsõ Shigeo Katsu, Türki-
ye’nin, 2001’deki krizden ders alarak
mali sektörde yapõlanmaya gittiğini,
bütün bu yapõsal reformlarõn faydasõnõ
gördüğünü vurguladõ.
Kriz ortamõnõ fõrsat bilerek yapõsal
reformlarõn gerçekleştirilebileceğini
belirten Katsu, yatõrõm ortamõnõ iyi-
leştirme çalõşmalarõ ve gelecekte ye-
niden güçlü büyüme, daha fazla ve da-
ha iyi iş olanaklarõnõn temelini oluş-
turacak işgücü piyasasõ reformlarõ
gibi yapõsal kilit reformlarõn önemli
olduğunu söyledi.
Özellikle Dünya Bankasõ’na bağlõ
Uluslararasõ Finans Kurumu’nun
(IFC) bu konuda aktif bir şekilde ça-
lõşacağõnõ belirten Katsu, Türk dõş ti-
caret şirketlerinin de bu imkânlardan
faydalanabileceklerini
ifade etti.
Yeni Küresel Ticaret Likidite Prog-
ramõ, Türkiye gibi gelişmekte olan ül-
kelerde dõş ticareti desteklemek için
50 milyar dolarlõk bir fon oluşturacak.
Öte yandan, Uluslararasõ Para Fo-
nu (IMF) Başkanõ Dominique Stra-
uss-Kahn, IMF ile Türkiye arasõnda
gelecek haftalarda bir program üze-
rinde anlaşmaya varõlacağõna inandõ-
ğõnõ söyledi.
Devle Bakanõ Mehmet Şimşek de
IMF’ye kapsamlõ bir program sun-
duklarõnõ ancak henüz ayrõntõ vere-
meyeceğini açõkladõ.
Domuz
gribi doları
ateşledi
‘2003’teki SARS salgõnõ gibi
yayõlõr mõ?’endişesi, dünya
piyasalarõnõ dalgalandõrdõ.
Emtia fiyatlarõ ve borsalar
düşerken dolar tüm dünyada
yükselişe geçti.
Ekonomi Servisi - Meksika’da
100’den fazla kişinin ölümüne neden
olan domuz gribi piyasalarõ da sarstõ.
Uluslararasõ borsalar, yatõrõmcõlarõn
domuz gribinin küresel bir salgõna
dönüşebileceği ve küresel ekonomik
düzelmeyi olumsuz etkileyeceği endi-
şeleri yüzünden geriledi. Çin’de
2003’te patlak veren ve 800 kişinin ölü-
müne yolaçan SARS salgõnõnõn eko-
nomik maliyetinin 40 milyar dolarõ aş-
masõnõ domuz gribiyle tekrar hatõrlayan
piyasalarda ilaç şirketlerinin hissele-
rinde artõş gözlenirken, havayolu ve tu-
rizm şirketleri değer kaybetti.
Turizm şirketleri çakıldı
Tamiflu ilacõnõ üreten İsveçli Roc-
he’un hisseleri Avrupa’da yüzde 4, yi-
ne aynõ ilacõ üreten Japon Chugai
Pharmaceutical şirketinin hisseleri de
Tokyo’da yüzde 14,3 değer kazandõ.
Relenza ilacõnõ üreten, dünyanõn ikin-
ci büyük ilaç şirketi İngiliz GlaxoS-
mithKline’õn hisseleri Avrupa’da yüz-
de 3, aynõ ilacõ üreten Avustralyalõ Bio-
ta şirketinin hisseleri de Sydney’de yüz-
de 82 yükseldi.
Paris merkezli havacõlõk şirketi Air
France KLM’nin hisseleri yüzde 7.4
düşerken, bir diğer havayolu firmasõ
British Airways yüzde 8.6 düştü. Ame-
rican Airlines yüzde 7.6, Air China yüz-
de 13 değer kaybetti. Emtia borsalarõ
da domuz gribi salgõnõyla sarsõldõ. Mõ-
sõr kontratlarõnõn değeri yüzde 4.1,
soya fasülyesinin ise yüzde 5.7 düştü.
Salgõn nedeniyle 100’den fazla kişinin
hayatõnõ kaybettiği Meksika’nõn para bi-
rimi peso, ABD dolarõ karşõsõnda yüz-
de 4.2 değer kaybetti. Dolar Türkiye’de
de 1.63 TL’nin üzerine çõktõ.
İngiliz gemi seyahati şirketi Car-
nival’õn hisseleri yüzde 6,9 ve Fran-
sõz otel işletmesi Accor’un hissele-
ri yüzde 6,3, seyahat şirketleri Tho-
mas Cook Group, TUI Travel ve TUI
AG’nin hisseleri de yüzde 4’ten
fazla değer kaybetti.
Fuarın açılışında konuşan Türk Si-
lahlı Kuvvetleri’ni Güçlendir-
me Vakfı Genel Müdürü
Emekli Korgeneral Engin Alan,
IDEF’nin bölgesindeki en büyük
uluslararası savunma sanayisi fuarı
olduğunu söyledi. Fuarın Türkiye kadar diğer katılımcı
ülkeler için de önemli bir tanıtım ve pazar konumunda
olduğuna dikkat çeken Alan, şöyle konuştu:
“IDEF’07’de 47 ülke ve iki uluslararası kuruluştan 10’u
bakan olmak üzere 264 üst düzey yabancı heyet üye-
si katılmıştır. 2009’da ise; 69 ülke ve 3 uluslararası ku-
ruluştan 24’ü bakan olmak üzere 400 civarında üst dü-
zey yabancı heyet üyesi katıl-
maktadır. Küresel mali krize
rağmen IDEF’09’da yerli ve
yabancı firma sayısında he-
deflenen rakamlara ula-
şıldı. Fuara katılan fir-
maların yüzde
62’sinin
yabancı
firmalar
olması dik-
kat çekici.”
İstanbul Beylikdüzü’nde başlayan fuara katõlanlarõn yüzde 62’sini yabancõ firmalar oluşturdu
Savunma sanayii fuarda buluştuSERTAÇ EŞ
İSTANBUL - IDEF’09 Savunma
Sanayisi Fuarõ’nõn İstanbul’daki
“Avrasya Buluşması”na rekor dü-
zeyde katõlõm gerçekleşti. Savunma
sanayisi alanõnda çalõşan tüm yerli fir-
malar ile birçok yabancõ firmanõn ka-
tõldõğõ fuarda çok sayõda anlaşmanõn
imzalanmasõ bekleniyor. Fuarõn açõ-
lõşõna katõlan Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan, savunma ve güvenli-
ğin, barõşõn devamlõlõğõ için vazge-
çilmez olduğunu söyledi. Milli Sa-
vunma Bakanõ Vecdi Gönül ise
Türkiye’nin yerli savunma sanayisi-
nin güçlendirilmesi için çok sayõda
projenin Türk firmalara verildiğini,
çok sayõda özgün tasarõm ürünü ci-
hazõ Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin kul-
landõğõnõ söyledi. IDEF’09 Savunma
Sanayisi Fuarõ dün İstanbul Beylik-
düzü TÜYAP Fuar alanõnda açõldõ.
İlk kez İstanbul’da düzenlenen fua-
rõn açõlõşõna Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, Genelkurmay Başkanõ Or-
general İlker Başbuğ, Milli Savun-
ma Bakanõ Vecdi Gönül, kuvvet ko-
mutanlarõ, Jandarma Genel Komu-
tanõ’nõn yanõ sõra Savunma Sanayi-
si Müsteşarõ Murad Bayar da katõldõ.
Erdoğan milli savunma ve güven-
liğin dünya barõşõnõn devamlõlõğõ
için vazgeçilmez olduğunu belirterek,
“Türkiye de bağımsızlığını ve top-
rak bütünlüğünü korumak için
gerekli askeri güce ve savunma ka-
biliyetine sahip olma mecburiye-
tinin şuurundadır ve bu doğrul-
tuda gayret sarf etmektedir” dedi.
Akfen’e
beş
bankadan
HES kredisi
Ekonomi Servisi - AkfenHES Ya-
tõrõmlarõ ve Enerji Üretim AŞ’ye ait şir-
ketlerden Beyobasõ Enerji Üretim AŞ,
İdeal Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret
AŞ ile Çamlõca Elektrik Üretim
AŞ’den hidroelektrik santralõ için 222
milyon Avro’luk yatõrõm yapacak.
Projeler tamamlandõğõnda, toplam-
da 135 megavat kurulu güce sahip olu-
nacak ve yõlda 607 milyon kilovatsa-
at enerji üretilecek. Bugüne kadar
Akfen özkaynaklarõndan 55 milyon
983 bin Avro harcanmõş olan söz ko-
nusu yatõrõmõn 166 milyon 450 bin Av-
ro’luk kõsmõ için TSKB, Türkiye İş
Bankasõ, Yapõ ve Kredi Bankasõ,
NBG-Finansbank ve Denizbank’õn
oluşturduğu 5 bankalõk konsorsiyum
tarafõndan sağlanan kredinin anlaşmasõ
imzalandõ. İmza töreninde konuşan Ak-
fen Yönetim Kurulu Başkanõ Hamdi
Akın, sağlanan bu kredinin ardõndan,
“Bugünü krizin bittiği gün olarak
ilan edelim” dedi ve projenin geri ka-
lan kõsmõnda da bankalarõn gereken
hassasiyeti göstereceklerini umdukla-
rõnõ söyledi. İş Bankasõ Genel Müdü-
rü Ersin Özince, 5 bankayõ bir bir kre-
dide toplamanõn büyük başarõ oldu-
ğunu açõkladõ.
KISA KISA...
Vergi gelirlerinde erozyon
Türkiye ekonomisinde son dönem yaşanan daralma, ver-
gi gelirlerinde ciddi bir erozyona yol açtõ. Yõlõn ilk çey-
reğinde KDV gelirleri, geçen yõlõn aynõ dönemine gö-
re yüzde 19.7 oranõnda geriledi. ÖTV gelirlerindeki dü-
şüş de yüzde 7.6 oldu. Aynõ şekilde kurumlar vergisinde
yüzde 6, gümrük vergisinde yüzde 17.5, harçlarda da
yüzde 8.4’lük bir azalma meydana geldi.
Citigroup’a Japon ortak
Japonya’da yayõmlanan Asahi Shimbun gazetesi, Ja-
ponya aracõlõk kurumu ve yatõrõm bankasõ faaliyet-
lerinin bir bölümünü satmak için görüşmeler yürü-
ten Citigroup ile Sumitomo Mitsui Financial Group’un
(SMFG) global kurumsal bankacõlõk faaliyetlerini bir-
leştirmek konusunda görüştüğünü bildirdi. Reu-
ters’a bilgi veren iki kaynak, SMFG’nin, Citigroup’un
bireysel aracõlõk kurumu Nikko Cordial’õn bazõ faa-
liyetlerinin alõmõ için 500 milyar yen (5.15 milyar do-
lar) teklif verdiğini belirtmişlerdi.
Audi’nin kârı düştü
Audi, bu yõl ilk çeyrekte kârõnõn, geçen yõlõn aynõ dö-
nemine göre yüzde 29 azalarak 363 milyon Avro ol-
duğunu açõkladõ. Avrupa’nõn en büyük otomotiv şir-
keti Volkswagen’in sahibi olduğu Audi, geçen yõl ilk
çeyrekte 514 milyon Avro kâr etmişti.
1 Mayıs günü işçinin ve emekçinin
bayramı olarak ilan edildi. İşçi için
gerçek bayram aslında gelir dağılı-
mından adil pay alması ve sürekli işi-
nin olmasıdır. Oysa dünyada ve bizde
öyle midir?
Bildiğiniz gibi ücret işçiye ödenmiş
bir para (nominal ücret)veya bu para ile
alınabilecek tüketim malları toplamı (re-
el ücret) ya da işçinin ücretini çıkarması
için çalışması gereken zaman (değer
olarak ücret) şeklinde tanımlayabiliriz.
Ücret her zaman işveren (kapitalist-
patron) açısından bir maliyettir. Bu ma-
liyet ne kadar düşük olursa patronun
artı değeri o kadar fazla olacaktır. Bu
nedenle patronlar açısından nominal
ücret en iyi ücrettir. Çünkü fiyatlar ge-
nel seviyesi yükselmişse nominal üc-
ret gerçek ücreti yansıtmaz. Eğer bir ki-
şinin ücreti 1.000 TL, enflasyon yüzde
10 ise bu kişinin reel ücreti 900 TL’dir.
Yani işçi daha önce 1.000 TL’ye 100
birim tüketim mal ve hizmeti alıyor-
duysa şimdi 900/11=81 birim mal ve
hizmet alabilecektir. Dolayısıyla gelir
düzeyi düşmüş olmaktadır. Bir işçi gün-
de 8 saat çalışıp ilk 2 saatte ücretini çı-
karacak üretim yapıyorsa bu 2 saatlik
emek, yani bu 2 saatte üretilen malla-
rın miktarı işçinin değer olarak aldığı üc-
reti gösterir. Artı değeri azaltan bu üc-
retteki artışı patronlar vermekten her
zaman kaçınırlar.
Günlük 8 saat çalışan ve ayda 1.000
TL ücret alan bir kişi günde 2 saatte
ücretini çıkarıyorsa 300 günde toplam
1800 saat eksik ücret alıyor demektir.
Bu durumda bu kişinin ücreti aylık 4
bin TL olması gerekir. Bu tabii müm-
kün değildir. Bir ülkede işçi sendika-
ları ne kadar güçlü olursa olsun pat-
ronların razı olmadıkları ücret artışla-
rı verilemez.
Bir işletmede mal satışından sağla-
nan kâr, brüt satış kârı ücret maliyet-
lerinin de içinde yer aldığı faaliyet gi-
derlerini karşılaması gerekir. Brüt sa-
tış kârı ile faaliyet giderleri arasındaki
fark faaliyet kârı olarak patronundur.
Buna faiz, kur geliri, arîzi satış gibi ge-
lirler ilave edilir ve faiz, kur gideri gibi
giderler çıkartılır. Bu ilave ve eksiler-
den sonra net kâr kalır ki bundan dev-
let yaklaşık yüzde 20 vergisini alır ve
kalan patronun artı değeridir. Patronu
zarar ettirecek bir ücret maliyeti işlet-
menin yaşamasına olanak vermeye-
ceği için işçiler işsiz kalmamak adına
patronun zarar etmesini istemezler ve-
ya istememeleri istenir. Tabii burada
patronun muhasebe kâr ve zararından
değil, reel kâr ve zararından söz edi-
yoruz. Ancak yüksek bir kâr varsa ve
değer bakımından ücret düşükse pat-
ron bu kârını işçisiyle paylaşması ge-
rekir; ama patronlar buna bazı gerek-
çelerle karşı çıkarlar.
Patronlar kendilerine kalan kârın
dağıtılmayıp işletme sermayesine dö-
nüşen kısmından işçilerin de yarar-
landığını belirterek işletmenin büyü-
mesi adına bu kârı paylaşmak iste-
memektedirler. Öte yandan zaten gi-
rişimci olarak birçok riski kendileri
almıştır ve bunun da onların hakkı ol-
duğunu belirtmektedirler. İşçiler de bu
artı değerden paylarının artmasının mal
ve hizmet alımlarını arttıracağı için
toplam talebi ve dolayısıyla işletmelerin
üretimlerini ve kârını arttıracağını söy-
leyerek daha fazla ücret artışı isterler.
Artı değeri yaratan bazı işletmeler
var ki patronları en az işçileri kadar ça-
lışmaktadırlar. Bu onların hakkıdır
diyebiliriz. Bazı kişiler vardır ki kârı ze-
ki ve deneyimli profesyonelleriyle ka-
zanırlar kendileri çok az çalışırlar ve
kârı tüketmekle meşguldürler. Bazı iş-
letmeler vardır ki işçiye ücrette bon-
kördürler, ama işçi verimsizdir ve bu
nedenle ciddi zarar ederler ve so-
nunda iflasları kaçınılmazdır. Bazı
şirketlerde uyanık profesyoneller (iş-
çi sayılmayan üst düzey yöneticiler)
hem patrondan hem de işçiden da-
ha çok kazanırlar.
Peki bu durumda imara açılacak
arazisi olup da iyi bir kazanç elde ede-
cek, ailesinden miras kalacak, haksız
kazanç sağlayacaklar dışında bir iş-
çi-emekçi nasıl zengin olacak; tabii ki
emeğine karşı aldığı ücretle yaşayan
bir kişi patronluğa terfi etmedikçe zen-
gin olamayacak. Aslında işçi zengin
olmak peşinde değil, değer ücretinin
artması, haysiyetli yaşamak, hatta işi-
ni kaybetmemek peşinde..1 Mayıs iş-
çinin ve emekçinin bayramı/demok-
rasinin şanlı yolunda/ilerleyen halkın
bayramı…/ diyelim mi?..
Ücretli Çalışan Zengin Olabilir mi?
M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com
Zoellick: Özellikle kadõn ve çocuk olmak
üzere 50 milyon kişinin yoksullaşmasõna
neden olan kriz, birçok yoksul ülke için
insani ve kalkõnma felaketine dönüşüyor.
Katsu: Türkiye, krizi fõrsat bilerek bazõ
yapõsal reformlarõ yerine getirirse güçlü bir
ekonomiye dönüşecek. 2001’de bankacõlõk
reformu yapõldõ. Şimdi güçlü bir bankacõlõk var.
IMF: Devlet Bakanõ Mehmet Şimşek ile
uzun süren bir görüşme yapõldõ. Fon ile
Türkiye arasõnda gelecek haftalarda bir
program üzerinde anlaşmaya varõlacak.
TAV İNŞAAT’TAN 42
MİLYON DOLAR KÂR
Ekonomi Servisi - TAV
İnşaat, geçen yõl 42 milyon
dolar net kâr elde etti. TAV
İnşaat’tan yapõlan açõklama-
ya göre şirket, faaliyetlerin-
den 680 milyon dolar ciro el-
de etti. TAV İnşaat, Körfez
ve Kuzey Afrika bölgelerin-
de yapõmõna devam ettiği
projeler ile toplam cirosunda
bir önceki yõla oranla yüzde
107 artõş gerçekleştirdi. Ça-
lõşan sayõsõ yüzde 29 artan
şirketin, proje büyüklüğü bu-
güne kadar 8 milyar dolara
ulaştõ. Bu büyüklüğün 1.6
milyar dolarlõk kõsmõ ta-
mamlanõrken, 6.4 milyar do-
larlõk kõsmõnõn da yapõmõ
sürüyor.
Fuara rekor
katılım
Hakan
Ateş
Ersin
Özince
Hamdi
Akõn
Halil
Eroğlu
Tayfun
Bayazõt
Sinan
Şahinbaş
EN ÇOK MEKSİKA ETKİLENDİ