16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 28 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 1 Mayıs Tartışması... 1 Mayıs Taksim Meydanı tartışması, geçen yıl ya- şadığımız F tipi polis terörü korkusu gündemde olmasa, Türkiye’de çökmüş, adı var kendi yok sendikal düzen kimsenin aklına gelmeyecek. 400 binlere düşmüş sen- dikalısı, 6 milyona çakılı kalmış, genç nüfus patlamasına karşın patlayamayan çalışan sigortalı sayısı, kara eko- nomide çok daha yüksek sayı ve oranlarda kayıt dı- şı çalıştırılan işçisi, onu da katlayan işsizi ile.. Türki- ye’de işçi haklarının yerlerde sürünüyor olması med- yatik gündem bile oluşturmaycak... Baksanıza Baş- bakanımızın inatla bizi teğet geçtiğinden söz ettiği kriz- de, dünyada en çok işçinin işini kaybettiği rekorunu sondan birinci kıran ülke olmamız bile algılanabilmiş değil... Erdoğan hükümetinin ilk iktidar icraatlarından biri İş Yasası değişiklikleriydi. Sigortalı çalışan işçilerin ka- zanılmış hakları gasp edilerek, esnek çalışma düze- ni ile sözde işsiz, kayıt dışı çalıştırmalarda yaşanan ar- tışlar önlenecekti. Oysa AKP’ye iktidarda oy artışı ge- tiren piyasalar düzeni eksenli büyüme, pembe tabloda, öncelikle sendikalı, sonra kayıtlı sigortalı ekonomide çalışanlar sayısı hızla eridi. Siyasal İslamcı sermaye, ağırlıklı kuralsız, kayıtsız, sadaka düzenine dayanıyordu. İşçiler için kazanılmış anayasal, yasal haklar, sosyal devlet düzeni hızla erozyona uğratılmakla yetinilme- di. Kuralsız düzene geçiş siyaseten desteklendi. Bursa’da, İstanbul’da büyük iş kazalarında, ağırlıklı olarak kadın, çok sayıda işçinin ölümü, Tuzla tersa- nelerinin cinayet niteliğinde iş kazalarının odağı hali- ne gelmesi günlük sansasyon yaratsa da, dünyada iş kazalarında en kötü istatistiklere sahip, baştan sona yasadışı koşullarda işçi çalıştırma, iş cinayetleri dü- zeninde dişimizi kıracak bir olumlu gelişme gündeme gelmedi. AKP iktidar icraatları kamuda çalışanlar için bile kuralsız düzen getirme mucizesini(!) üretti. Ulus- lararası Çalışma Örgütü ILO’nun yıllardır yinelenen Tür- kiye aleyhine kararlarında, “Asla olamaz, ne işçi ne me- mur, yasadışı çalıştırma.. uygulamaya derhal son ve- rilmeli..” dediği kamuda sözleşmeli çalıştırma, AKP’nin en yaygın uygulaması haline getirildi... Yetmedi, en güvenceli çalıştırılmaları gereken öğretmenler için, sözleşmeli, geçici statüde kadro- suz çalıştırma alışkanlık halini aldı. Kamu işletme- lerinde, hele de belediyelerde yaygın, suç olan ta- şeron çalıştırma sistemi yerleştirildi. AKP’nin esnek çalışmayı öngören İş Yasası denetimsiz keyfileşin- ce, ülkemizde büyük çoğunluk için çalışma koşul- ları asgari ücrete çekilmiş, fazla mesaisiz, angarya çalıştırma düzenine geçildi. 1 Mayıs Bayramı’nın konusunu oluşturan günlük 8 saatlik çalışma hakkının gasp edilmesini, angarya faz- la çalıştırma düzeninin genel uygulamasını getirdi. Si- gorta primlerinin doğru dürüst ödenmesi hak getire; sözde kayıtlı düzende artan ölçeklerde eksik primler, emeklilik hakkının kullanılamaması, mezara kalması, komik düşük ücretli emeklilik gibi sonuçları türetti... Özelleştirmede yağmalama düzeni ile sadece en kârlı kamu işletmelerinin vurgunculara, yandaşlara tes- limi süreci yaşanmadı, işçi haklarının korunması gün- dem dışına atılmakla birlikte işten çıkarmalar katlanı- verdi... Hani AKP, AB aşkı ile yanıp tutuşuyordu ya... İşte bu çerçevede kâğıt üstünde de olsa 12 Eylül’ün ana- yasal, yasal sendikal yasaklarını, AB-ILO sözleşme- lerine çok çarpıcı uymayan maddelerini değiştirmek zorundaydı... Verilmiş sayısız sözler, sayısız yasa ta- sarıları vardı. Hiç değilse üç işçi konfederasyonunun çok uzun yıllar, uzun tartışmaların ardından işveren sen- dikalarının da onayını almış olarak kötünün iyisi uz- laştıkları taslak da vardı. Başbakan Erdoğan en son nisan sözü vermişti. Buharlaşıverdi. Yerine daha ge- ride işçi kökenli miletvekillerinin tasarısı Meclis’e geldi. Onu bile çıkarmayı denemediler. Besbelli siya- seten dayandıkları kayıt dışı ekonomi, yükselttikleri yan- daş iş dünyası, cemaatler aslında sendikacılığı, bu sa- atten sonra, bu büyük çöküşün üzerine çok da ko- lay toparlayamayacak bir yasaya bile katlanmak is- temiyorlar... Biz dünya sendikalarının belirlediği, kriz sonrası yı- kım, işsizlik patlaması, “işçilerin suçlu, sorumlu ol- madıkları krizden en büyük bedel ödeyenler olmala- rını..” kınayacak gündemi bile masaya yatırabilecek, meydanlara taşıyabilecek konumda değiliz. Çünkü AKP, Taksim Meydanı tartışması ile üç işçi konfede- rasyonunu bölmeyi başardı. AKP iktidarında siyasal destek ile var olmaya çalışan Hak-İş, yeni üye kay- betmekten ödü kopan Türk-İş yöneticileri, Erdoğan hü- kümetinin Taksim yasağına direnemediler. DİSK’in za- ten kamuda işçisi yok. Üstüne üstlük 1 Mayıs’ı Tür- kiye’ye taşıyan, Taksim’in emek bayramı alanı olma- sını 1976’dan başlatan, 77 katliamı, 78 kutlaması, ya- saklamalarla, sorumluluğunu üstlenen konumda kon- federasyon olarak tezinden dönecek hali yok... AB Sendikalar Konfederasyonu, Başbakan Erdo- ğan’a yaptığı başvuru ile Taksim’in işçilere yasak- lanmaması, geçen yıl yaşanan polis terörünün bir da- ha yaşatılmaması için uyarısını yapıyor... [email protected] Bahar toplantõlarõndan yoksulluk vurgusu: 50 milyon kişi yoksullaşacak, hemen müdahale edilmeli Krizinsanifelaketedönüşmesin Ekonomi Servisi - Dünya Banka- sõ Başkanõ Robert Zoellick, krizin üs- tesinden gelmek için çok daha fazla çaba gösterilmezse bu durumun yok- sul ülkeler için insani felakete dönü- şeceği uyarõsõnda bulundu. Zoellick, IMF-Dünya Bankasõ bahar dönemi toplantõlarõnõn sonunda yaptõğõ ko- nuşmada, bağõşta bulunan ülkelere, küresel ekonomik krizin ciddi bi- çimde etkilediği yoksul ülkelere yar- dõm için verdikleri sözleri hõzla yeri- ne getirmesi çağrõsõnda bulundu. Yoksul ülkelerin bazõlarõnõn “kri- zin ikinci ve üçüncü dalgaları” ta- rafõndan vurulduğunu, hiç kimsenin krizin ne kadar süreceği ya da düzel- menin ne zaman başlayacağõnõ bil- mediğini ifade eden Zoellick, “dün- yanın eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle karşı karşıya ol- duğuna, yoksul insanları daha faz- la acı çekebileceğine dair yaygın bir mutabakat var ve bir insani felaketi önlemek için zamanında müdaha- leyi sürdürmeliyiz” diye konuştu. Dünya Bankasõ, yoksul ülkelere kamu yatõrõmlarõ için 55 milyar do- lardan fazla kaynak sözü vermiş, sağlõk, eğitim ve diğer sosyal güven- lik programlarõ için kredilerini 12 milyar dolara çõkarmõştõ. Dünya Bankasõ’nõn, Türkiye’nin de içinde olduğu Avrupa ve Orta Asya Bölgesinden Sorumlu Başkan Yardõmcõsõ Shigeo Katsu, Türki- ye’nin, 2001’deki krizden ders alarak mali sektörde yapõlanmaya gittiğini, bütün bu yapõsal reformlarõn faydasõnõ gördüğünü vurguladõ. Kriz ortamõnõ fõrsat bilerek yapõsal reformlarõn gerçekleştirilebileceğini belirten Katsu, yatõrõm ortamõnõ iyi- leştirme çalõşmalarõ ve gelecekte ye- niden güçlü büyüme, daha fazla ve da- ha iyi iş olanaklarõnõn temelini oluş- turacak işgücü piyasasõ reformlarõ gibi yapõsal kilit reformlarõn önemli olduğunu söyledi. Özellikle Dünya Bankasõ’na bağlõ Uluslararasõ Finans Kurumu’nun (IFC) bu konuda aktif bir şekilde ça- lõşacağõnõ belirten Katsu, Türk dõş ti- caret şirketlerinin de bu imkânlardan faydalanabileceklerini ifade etti. Yeni Küresel Ticaret Likidite Prog- ramõ, Türkiye gibi gelişmekte olan ül- kelerde dõş ticareti desteklemek için 50 milyar dolarlõk bir fon oluşturacak. Öte yandan, Uluslararasõ Para Fo- nu (IMF) Başkanõ Dominique Stra- uss-Kahn, IMF ile Türkiye arasõnda gelecek haftalarda bir program üze- rinde anlaşmaya varõlacağõna inandõ- ğõnõ söyledi. Devle Bakanõ Mehmet Şimşek de IMF’ye kapsamlõ bir program sun- duklarõnõ ancak henüz ayrõntõ vere- meyeceğini açõkladõ. Domuz gribi doları ateşledi ‘2003’teki SARS salgõnõ gibi yayõlõr mõ?’endişesi, dünya piyasalarõnõ dalgalandõrdõ. Emtia fiyatlarõ ve borsalar düşerken dolar tüm dünyada yükselişe geçti. Ekonomi Servisi - Meksika’da 100’den fazla kişinin ölümüne neden olan domuz gribi piyasalarõ da sarstõ. Uluslararasõ borsalar, yatõrõmcõlarõn domuz gribinin küresel bir salgõna dönüşebileceği ve küresel ekonomik düzelmeyi olumsuz etkileyeceği endi- şeleri yüzünden geriledi. Çin’de 2003’te patlak veren ve 800 kişinin ölü- müne yolaçan SARS salgõnõnõn eko- nomik maliyetinin 40 milyar dolarõ aş- masõnõ domuz gribiyle tekrar hatõrlayan piyasalarda ilaç şirketlerinin hissele- rinde artõş gözlenirken, havayolu ve tu- rizm şirketleri değer kaybetti. Turizm şirketleri çakıldı Tamiflu ilacõnõ üreten İsveçli Roc- he’un hisseleri Avrupa’da yüzde 4, yi- ne aynõ ilacõ üreten Japon Chugai Pharmaceutical şirketinin hisseleri de Tokyo’da yüzde 14,3 değer kazandõ. Relenza ilacõnõ üreten, dünyanõn ikin- ci büyük ilaç şirketi İngiliz GlaxoS- mithKline’õn hisseleri Avrupa’da yüz- de 3, aynõ ilacõ üreten Avustralyalõ Bio- ta şirketinin hisseleri de Sydney’de yüz- de 82 yükseldi. Paris merkezli havacõlõk şirketi Air France KLM’nin hisseleri yüzde 7.4 düşerken, bir diğer havayolu firmasõ British Airways yüzde 8.6 düştü. Ame- rican Airlines yüzde 7.6, Air China yüz- de 13 değer kaybetti. Emtia borsalarõ da domuz gribi salgõnõyla sarsõldõ. Mõ- sõr kontratlarõnõn değeri yüzde 4.1, soya fasülyesinin ise yüzde 5.7 düştü. Salgõn nedeniyle 100’den fazla kişinin hayatõnõ kaybettiği Meksika’nõn para bi- rimi peso, ABD dolarõ karşõsõnda yüz- de 4.2 değer kaybetti. Dolar Türkiye’de de 1.63 TL’nin üzerine çõktõ. İngiliz gemi seyahati şirketi Car- nival’õn hisseleri yüzde 6,9 ve Fran- sõz otel işletmesi Accor’un hissele- ri yüzde 6,3, seyahat şirketleri Tho- mas Cook Group, TUI Travel ve TUI AG’nin hisseleri de yüzde 4’ten fazla değer kaybetti. Fuarın açılışında konuşan Türk Si- lahlı Kuvvetleri’ni Güçlendir- me Vakfı Genel Müdürü Emekli Korgeneral Engin Alan, IDEF’nin bölgesindeki en büyük uluslararası savunma sanayisi fuarı olduğunu söyledi. Fuarın Türkiye kadar diğer katılımcı ülkeler için de önemli bir tanıtım ve pazar konumunda olduğuna dikkat çeken Alan, şöyle konuştu: “IDEF’07’de 47 ülke ve iki uluslararası kuruluştan 10’u bakan olmak üzere 264 üst düzey yabancı heyet üye- si katılmıştır. 2009’da ise; 69 ülke ve 3 uluslararası ku- ruluştan 24’ü bakan olmak üzere 400 civarında üst dü- zey yabancı heyet üyesi katıl- maktadır. Küresel mali krize rağmen IDEF’09’da yerli ve yabancı firma sayısında he- deflenen rakamlara ula- şıldı. Fuara katılan fir- maların yüzde 62’sinin yabancı firmalar olması dik- kat çekici.” İstanbul Beylikdüzü’nde başlayan fuara katõlanlarõn yüzde 62’sini yabancõ firmalar oluşturdu Savunma sanayii fuarda buluştuSERTAÇ EŞ İSTANBUL - IDEF’09 Savunma Sanayisi Fuarõ’nõn İstanbul’daki “Avrasya Buluşması”na rekor dü- zeyde katõlõm gerçekleşti. Savunma sanayisi alanõnda çalõşan tüm yerli fir- malar ile birçok yabancõ firmanõn ka- tõldõğõ fuarda çok sayõda anlaşmanõn imzalanmasõ bekleniyor. Fuarõn açõ- lõşõna katõlan Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan, savunma ve güvenli- ğin, barõşõn devamlõlõğõ için vazge- çilmez olduğunu söyledi. Milli Sa- vunma Bakanõ Vecdi Gönül ise Türkiye’nin yerli savunma sanayisi- nin güçlendirilmesi için çok sayõda projenin Türk firmalara verildiğini, çok sayõda özgün tasarõm ürünü ci- hazõ Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin kul- landõğõnõ söyledi. IDEF’09 Savunma Sanayisi Fuarõ dün İstanbul Beylik- düzü TÜYAP Fuar alanõnda açõldõ. İlk kez İstanbul’da düzenlenen fua- rõn açõlõşõna Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanõ Or- general İlker Başbuğ, Milli Savun- ma Bakanõ Vecdi Gönül, kuvvet ko- mutanlarõ, Jandarma Genel Komu- tanõ’nõn yanõ sõra Savunma Sanayi- si Müsteşarõ Murad Bayar da katõldõ. Erdoğan milli savunma ve güven- liğin dünya barõşõnõn devamlõlõğõ için vazgeçilmez olduğunu belirterek, “Türkiye de bağımsızlığını ve top- rak bütünlüğünü korumak için gerekli askeri güce ve savunma ka- biliyetine sahip olma mecburiye- tinin şuurundadır ve bu doğrul- tuda gayret sarf etmektedir” dedi. Akfen’e beş bankadan HES kredisi Ekonomi Servisi - AkfenHES Ya- tõrõmlarõ ve Enerji Üretim AŞ’ye ait şir- ketlerden Beyobasõ Enerji Üretim AŞ, İdeal Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ ile Çamlõca Elektrik Üretim AŞ’den hidroelektrik santralõ için 222 milyon Avro’luk yatõrõm yapacak. Projeler tamamlandõğõnda, toplam- da 135 megavat kurulu güce sahip olu- nacak ve yõlda 607 milyon kilovatsa- at enerji üretilecek. Bugüne kadar Akfen özkaynaklarõndan 55 milyon 983 bin Avro harcanmõş olan söz ko- nusu yatõrõmõn 166 milyon 450 bin Av- ro’luk kõsmõ için TSKB, Türkiye İş Bankasõ, Yapõ ve Kredi Bankasõ, NBG-Finansbank ve Denizbank’õn oluşturduğu 5 bankalõk konsorsiyum tarafõndan sağlanan kredinin anlaşmasõ imzalandõ. İmza töreninde konuşan Ak- fen Yönetim Kurulu Başkanõ Hamdi Akın, sağlanan bu kredinin ardõndan, “Bugünü krizin bittiği gün olarak ilan edelim” dedi ve projenin geri ka- lan kõsmõnda da bankalarõn gereken hassasiyeti göstereceklerini umdukla- rõnõ söyledi. İş Bankasõ Genel Müdü- rü Ersin Özince, 5 bankayõ bir bir kre- dide toplamanõn büyük başarõ oldu- ğunu açõkladõ. KISA KISA... Vergi gelirlerinde erozyon Türkiye ekonomisinde son dönem yaşanan daralma, ver- gi gelirlerinde ciddi bir erozyona yol açtõ. Yõlõn ilk çey- reğinde KDV gelirleri, geçen yõlõn aynõ dönemine gö- re yüzde 19.7 oranõnda geriledi. ÖTV gelirlerindeki dü- şüş de yüzde 7.6 oldu. Aynõ şekilde kurumlar vergisinde yüzde 6, gümrük vergisinde yüzde 17.5, harçlarda da yüzde 8.4’lük bir azalma meydana geldi. Citigroup’a Japon ortak Japonya’da yayõmlanan Asahi Shimbun gazetesi, Ja- ponya aracõlõk kurumu ve yatõrõm bankasõ faaliyet- lerinin bir bölümünü satmak için görüşmeler yürü- ten Citigroup ile Sumitomo Mitsui Financial Group’un (SMFG) global kurumsal bankacõlõk faaliyetlerini bir- leştirmek konusunda görüştüğünü bildirdi. Reu- ters’a bilgi veren iki kaynak, SMFG’nin, Citigroup’un bireysel aracõlõk kurumu Nikko Cordial’õn bazõ faa- liyetlerinin alõmõ için 500 milyar yen (5.15 milyar do- lar) teklif verdiğini belirtmişlerdi. Audi’nin kârı düştü Audi, bu yõl ilk çeyrekte kârõnõn, geçen yõlõn aynõ dö- nemine göre yüzde 29 azalarak 363 milyon Avro ol- duğunu açõkladõ. Avrupa’nõn en büyük otomotiv şir- keti Volkswagen’in sahibi olduğu Audi, geçen yõl ilk çeyrekte 514 milyon Avro kâr etmişti. 1 Mayıs günü işçinin ve emekçinin bayramı olarak ilan edildi. İşçi için gerçek bayram aslında gelir dağılı- mından adil pay alması ve sürekli işi- nin olmasıdır. Oysa dünyada ve bizde öyle midir? Bildiğiniz gibi ücret işçiye ödenmiş bir para (nominal ücret)veya bu para ile alınabilecek tüketim malları toplamı (re- el ücret) ya da işçinin ücretini çıkarması için çalışması gereken zaman (değer olarak ücret) şeklinde tanımlayabiliriz. Ücret her zaman işveren (kapitalist- patron) açısından bir maliyettir. Bu ma- liyet ne kadar düşük olursa patronun artı değeri o kadar fazla olacaktır. Bu nedenle patronlar açısından nominal ücret en iyi ücrettir. Çünkü fiyatlar ge- nel seviyesi yükselmişse nominal üc- ret gerçek ücreti yansıtmaz. Eğer bir ki- şinin ücreti 1.000 TL, enflasyon yüzde 10 ise bu kişinin reel ücreti 900 TL’dir. Yani işçi daha önce 1.000 TL’ye 100 birim tüketim mal ve hizmeti alıyor- duysa şimdi 900/11=81 birim mal ve hizmet alabilecektir. Dolayısıyla gelir düzeyi düşmüş olmaktadır. Bir işçi gün- de 8 saat çalışıp ilk 2 saatte ücretini çı- karacak üretim yapıyorsa bu 2 saatlik emek, yani bu 2 saatte üretilen malla- rın miktarı işçinin değer olarak aldığı üc- reti gösterir. Artı değeri azaltan bu üc- retteki artışı patronlar vermekten her zaman kaçınırlar. Günlük 8 saat çalışan ve ayda 1.000 TL ücret alan bir kişi günde 2 saatte ücretini çıkarıyorsa 300 günde toplam 1800 saat eksik ücret alıyor demektir. Bu durumda bu kişinin ücreti aylık 4 bin TL olması gerekir. Bu tabii müm- kün değildir. Bir ülkede işçi sendika- ları ne kadar güçlü olursa olsun pat- ronların razı olmadıkları ücret artışla- rı verilemez. Bir işletmede mal satışından sağla- nan kâr, brüt satış kârı ücret maliyet- lerinin de içinde yer aldığı faaliyet gi- derlerini karşılaması gerekir. Brüt sa- tış kârı ile faaliyet giderleri arasındaki fark faaliyet kârı olarak patronundur. Buna faiz, kur geliri, arîzi satış gibi ge- lirler ilave edilir ve faiz, kur gideri gibi giderler çıkartılır. Bu ilave ve eksiler- den sonra net kâr kalır ki bundan dev- let yaklaşık yüzde 20 vergisini alır ve kalan patronun artı değeridir. Patronu zarar ettirecek bir ücret maliyeti işlet- menin yaşamasına olanak vermeye- ceği için işçiler işsiz kalmamak adına patronun zarar etmesini istemezler ve- ya istememeleri istenir. Tabii burada patronun muhasebe kâr ve zararından değil, reel kâr ve zararından söz edi- yoruz. Ancak yüksek bir kâr varsa ve değer bakımından ücret düşükse pat- ron bu kârını işçisiyle paylaşması ge- rekir; ama patronlar buna bazı gerek- çelerle karşı çıkarlar. Patronlar kendilerine kalan kârın dağıtılmayıp işletme sermayesine dö- nüşen kısmından işçilerin de yarar- landığını belirterek işletmenin büyü- mesi adına bu kârı paylaşmak iste- memektedirler. Öte yandan zaten gi- rişimci olarak birçok riski kendileri almıştır ve bunun da onların hakkı ol- duğunu belirtmektedirler. İşçiler de bu artı değerden paylarının artmasının mal ve hizmet alımlarını arttıracağı için toplam talebi ve dolayısıyla işletmelerin üretimlerini ve kârını arttıracağını söy- leyerek daha fazla ücret artışı isterler. Artı değeri yaratan bazı işletmeler var ki patronları en az işçileri kadar ça- lışmaktadırlar. Bu onların hakkıdır diyebiliriz. Bazı kişiler vardır ki kârı ze- ki ve deneyimli profesyonelleriyle ka- zanırlar kendileri çok az çalışırlar ve kârı tüketmekle meşguldürler. Bazı iş- letmeler vardır ki işçiye ücrette bon- kördürler, ama işçi verimsizdir ve bu nedenle ciddi zarar ederler ve so- nunda iflasları kaçınılmazdır. Bazı şirketlerde uyanık profesyoneller (iş- çi sayılmayan üst düzey yöneticiler) hem patrondan hem de işçiden da- ha çok kazanırlar. Peki bu durumda imara açılacak arazisi olup da iyi bir kazanç elde ede- cek, ailesinden miras kalacak, haksız kazanç sağlayacaklar dışında bir iş- çi-emekçi nasıl zengin olacak; tabii ki emeğine karşı aldığı ücretle yaşayan bir kişi patronluğa terfi etmedikçe zen- gin olamayacak. Aslında işçi zengin olmak peşinde değil, değer ücretinin artması, haysiyetli yaşamak, hatta işi- ni kaybetmemek peşinde..1 Mayıs iş- çinin ve emekçinin bayramı/demok- rasinin şanlı yolunda/ilerleyen halkın bayramı…/ diyelim mi?.. Ücretli Çalışan Zengin Olabilir mi? M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com Zoellick: Özellikle kadõn ve çocuk olmak üzere 50 milyon kişinin yoksullaşmasõna neden olan kriz, birçok yoksul ülke için insani ve kalkõnma felaketine dönüşüyor.  Katsu: Türkiye, krizi fõrsat bilerek bazõ yapõsal reformlarõ yerine getirirse güçlü bir ekonomiye dönüşecek. 2001’de bankacõlõk reformu yapõldõ. Şimdi güçlü bir bankacõlõk var.  IMF: Devlet Bakanõ Mehmet Şimşek ile uzun süren bir görüşme yapõldõ. Fon ile Türkiye arasõnda gelecek haftalarda bir program üzerinde anlaşmaya varõlacak.  TAV İNŞAAT’TAN 42 MİLYON DOLAR KÂR Ekonomi Servisi - TAV İnşaat, geçen yõl 42 milyon dolar net kâr elde etti. TAV İnşaat’tan yapõlan açõklama- ya göre şirket, faaliyetlerin- den 680 milyon dolar ciro el- de etti. TAV İnşaat, Körfez ve Kuzey Afrika bölgelerin- de yapõmõna devam ettiği projeler ile toplam cirosunda bir önceki yõla oranla yüzde 107 artõş gerçekleştirdi. Ça- lõşan sayõsõ yüzde 29 artan şirketin, proje büyüklüğü bu- güne kadar 8 milyar dolara ulaştõ. Bu büyüklüğün 1.6 milyar dolarlõk kõsmõ ta- mamlanõrken, 6.4 milyar do- larlõk kõsmõnõn da yapõmõ sürüyor. Fuara rekor katılım Hakan Ateş Ersin Özince Hamdi Akõn Halil Eroğlu Tayfun Bayazõt Sinan Şahinbaş EN ÇOK MEKSİKA ETKİLENDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle