16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 21 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘No Be Annem’ Erken seçim için sandığa giden Kuzey Kıbrıs- lı seçmenlerin yüzde 67.82’si, oyları ile önceki ak- şama kadar iktidarda olan Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin politikalarını desteklemediğini ortaya koydu. Anavatandaki o “taraf”ın gazetesi, dün birinci sayfasından KKTC’de sandıklardan çıkan sonuçla ilgili haberine en kestirme ve doğru başlığı “Ha- yırcılar Kazandı” olarak koymuş. Beş yıl önce 2004 Nisan’ında ünlü “Annan Pla- nı”nın adanın iki tarafında da yapılan referandum oylaması için sandık başına giden Kuzey Kıbrıs- lı Türklerin, “evet” dediğini anımsayanlar için 20 Nisan 2009 erken seçiminin sonuçları ayrı ve özel bir anlam taşımaktadır. Her iki oylamada beklediği sonuçların alınma- sı için ağırlığını koymaktan çekinmeyen AKP ik- tidarı da pazar günkü sonuçları en az Talat ve So- yer kadar mutsuz karşılamış olmalıdır. Pazar günkü seçimlerde iktidarı fiilen yitiren CTP’dir. Ama sandıklardan çıkan sonuç, aynı za- manda anavatan Türkiye’deki iktidarın da işbaşına geldiğinden bu yana adada ısrarla yürüttüğü dış politikanın da geçerliliğini kaybettiğini söyle- mektedir... Daha doğrusu olmayan politikanın iflası Kıbrıslı Türk seçmenlerin çoğunluğunca onay- lanmıştır... AB tarafından Erdoğan’a dikte ettirilmiş olan o politikayı, Başbakan “monşerler” olarak değer- lendirmekte ısrar ettiği Dışişleri Bakanlığı’nın diplomatlarını dışlayarak, Egemen Bağış’lara, Cü- neyd Zapsu’lara ihale etmiş olmanın sonuçları- nı soğukkanlılıkla inceleyerek düşünmelidir. Ergenekonlu komplo teorileri Bağış, Başmüzakereci Devlet Bakanı olarak ta- şıdığı kimlik kartı ile Kıbrıs’taki seçim kampan- yasına doğrudan katılmakta sakınca görmemiş, Zapsu bir zamanlar Rauf Denktaş ve Ertuğru- loğlu’na açık açık şiddet yöneltmek girişimlerin- den kaçınmamış kişiler olarak Kuzey Kıbrıs poli- tikasında iz bırakmış “parlak zekâlar” olarak anı- lacaklardır. Hangisinin ya da kimin girişimidir şu son Er- genekon dosyalarındaki bazı dipnotlarından oluşan raporlarla Sayın Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu’nu da komplo teorilerinin içine sokmaya çalışmak? Genel seçimlere beş gün kala, Türkiye’den Ku- zey Kıbrıs’a uzanan o karanlık elin kimliği henüz aydınlığa çıkmamıştır. Ama umulur ki, KKTC’nin yeni iktidarının ilk ya- pacağı işlerden birisi, başsavcılığa verilen o dos- yanın, hangi eller tarafından Ferdi Sabit Soyer’e kendisi ve CTP için bir can simidi olarak kullan- ması için ulaştırılarak seçimde başlıca kampan- ya olarak kullanmasının beklendiği ortaya çıka- rılmalıdır. Bu el altı soruşturmasının üstündeki örtünün kal- dırılması Türkiye’deki adalet makamlarına da büyük yardım olacaktır. Yeni başbakanı bekleyen özverili davranış Seçim sonucu, ilk bakışta UBP’nin tek başına iktidar olabileceğini gösterse de, deneyimli Der- vişoğlu’nun, özellikle dikkatli ve soğukkanlı gö- rüşme trafiğini bir koalisyon kabinesi ile yürütmesi daha gerçekçi sonuçlar vereceği için göz ardı edil- memelidir. Öylece bugün Hristofyas ile yeniden buluşa- rak görüşmelerini “ekonomi” konularında sürdü- recek olan Talat’ın da eski alışkanlığı gereği uy- guladığı stratejiden bir an önce vazgeçmesi de da- ha kolaylıkla sağlanabilecektir. Cumhurbaşkanı, her ne kadar dışa vuran ko- numu ile partiler üstü olsa, dahası eski başbakan Soyer ile kişisel açıdan yol ayrımına girmiş bulunsa bile, böylesine yaşamsal bir görüşmeyi tek başı- na üstlenmekte devam etmemelidir. Görünen köy kılavuz istemeyecektir. UBP’nin de DP’nin de, Talat’ın görüşmeleri kendi bildiği gibi yürütme alışkanlığından vazgeçmesi ve KKTC dış politikasının saptanmasında Cumhu- riyet Meclisi ile o meclisin güvenoyu verdiği so- rumlu bir hükümetin en az cumhurbaşkanı kadar olaylarda söz sahibi olduğunu Talat’a anlatılacağı beklenebilir. Yeni Başbakan Dervişoğlu’nun zafer gecesi yurt- taşlarına seslenişte, AB ülkelerine güven vermek amacıyla söyledikleri, olgun ve gerçekçi bir dev- let adamından beklenilen söylemler olmuştur. KKTC’deki yeni dönemin başarısı, anavatandaki sağduyu sahiplerinin de beklentisi olacaktır. Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Nilgün Erdem Niord, Kepirtepe’yi kurtarmak gibi bir hayalin peşine takõldõklarõnõ söylüyor ‘KöyEnstitüleriyaşatõlmalõ’ LEYLA TAVŞANOĞLU - Siz Uluslararası Lions Kulüp- leri Birliği 118 E Federasyonu’nun bu dönem genel başkanısınız. Çok önem verdiğiniz bir eğitim projeniz var. Bunu anlatır mısınız? N.E. - Evet, bu projeye çok önem veriyorum. Bu, gençler arasõ deği- şim programõ. Tüm dünya boyu- tunda uygulanõyor. Türkiye’de her yõl altõ ile sekiz arasõ kamp düzen- liyoruz. Yurtdõşõndan 200’e yakõn öğrenci geliyor. Biz de 200’e yakõn öğrenciyi yurtdõşõna gönderiyoruz. Bu öğrencileri önceden belli bir formasyondan geçiriyor, bilgilen- diriyoruz. Bu öğrenciler yurtdõşõna gittikten sonra kendilerine birer network (ağ) oluşturuyorlar. Bu çalõşmalar yõllar boyu sürüyor. Her yõl da 200 kadar genç bu gruba ka- tõlõyor. Bence bu gerçekten önemsen- mesi gereken bir proje. Bu öğren- ciler hem kamplarda kalõyorlar hem de bir hafta boyunca bir ailenin ya- nõnda kalõyorlar. Dolayõsõyla da Türk kültürünü öğreniyorlar. Buna ek olarak her kampõn bir te- masõ oluyor. Örneğin ya barõş ya çevre oluyor. Dolayõsõyla hem dost- luklar kuruyorlar, hem diyalogla so- runlarõ çözmeyi öğreniyorlar. - Her kampta kaç genç oluyor? N.E. - Her kampta her ülkeden 20-25 kadar genç oluyor. Bu ço- cuklarõn çoğu yurtdõşõna çõkmõş, artõk dünyanõn farkõna varmõş öğ- rencilerden oluşuyor. Türkiye’ye gelen bu çocuklar ülkelerine Türkiye sevdalõsõ olarak dönüyorlar. - Bir hafta boyunca kaldıkları ai- leleri nasıl seçiyorsunuz? N.E. - O konuda çok dikkatli davranõyoruz. Aileleri seçiyoruz. Rastgele her ailenin yanõna vermi- yoruz.. Bu programõ her yõlõn tem- muz ayõnda yapõyoruz. - Bir de Köy Enstitülerinin yıl- dönümüne denk düşen bir Kepir- tepe projeniz var. Bu projeyle ilgi- li bilgi verir misiniz? N.E. - Bizim beyin takõmõyla, Cumhuriyetin değerlerine sahip çõk- ma söyleminin altõnõ daha doldur- mak için ne yapabiliriz diye dü- şündük. Cumhuriyetin en önemli eğitim reformlarõndan birisinin Köy Enstitüleri olduğu gerçeğinden yo- la çõktõk. Bunun sõrrõ, özelliği, öne- mi neydi sorgulamasõna girdiği- mizde pek de artõk bilinmeyen, unutulmaya yüz tutmuş, küllenmiş bir efsaneyle karşõlaştõk. Bu, Ata- türk’ün emriyle oluşturulmuş, çağ- daş, on parmağõnda on marifet öğ- retmenler yetiştiren inanõlmaz bir eğitim sistemiydi. UNESCO’nun en iyi eğitim ör- neği olarak nitelediği, Japonya’nõn ve Rusya’nõn temel eğitim modeli olarak aldõğõ Türk ürünü bu efsane- vi programõ gündeme taşõmak ve ye- ni kuşaklara aktarmayõ hedefliyoruz. Çok kõsa sürmüş bir eğitim siste- mi olmasõna rağmen Köy Enstitüleri kapatõldõktan sonra da dönüştürül- dükleri öğretmen okullarõnda da bu eğitim paketi sürdürülmüş. Bu- gün ilk kuşak mezunlar 80-90 yaş- larõn üzerinde. Ama ondan sonraki öğretmen okullarõnda yetişen kişi- ler hâlâ öğretmen olarak ya da de- ğişik mesleklerde çalõşmalarõnõ sür- dürüyorlar. Bunlar her anlamõyla gerçek aydõnlar. Vatansever, küre- sel düşünebilen, barõşçõ, inanõlmaz biçimde donanõmlõ öğretmenler bunlar. Bu çağdaş, aydõnlõk eğitim siste- minin günümüze yeniden uyarlan- masõ araştõrmalarõnda Köy Enstitü- lerini gündeme almaya karar verdik. Bu çalõşmalar sõrasõnda bölgemiz- deki tek Köy Enstitüsünün Lüle- burgaz’daki Kepirtepe olduğunu gördük. Onun muhteşem bir öykü- sü var. Cumhuriyetin en önemli mimarlarõndan Emin Onat’õn ora- da altõ ay çadõr kurup çizdiği pro- jeyle, köyden gelen öğrencilerin imece usulü kendi elleriyle A’dan Z’ye yaptõklarõ bir yerleşke. Kepir- tepe’yle ilgili yaşanan öyküleri, ki- taplarõ okuduktan sonra da büyü- lendik ve burayõ kurtarmak gibi bir hayalin peşine takõldõk. - Peki, kurtarabiliyor musunuz? N.E. - Bakõn, Kepirtepe’nin şu an- da üç binasõ iyi kötü ayakta. Anõt- lar Yüksek Kurulu’ndan onarõm izni çõkmõş. Ama öbür binalar ha- rabe durumunda. Çok hüzünlü bir mekân. 1992 yõlõnda çõkan bir ya- sayla Köy Enstitülerinin kullanõm hakkõ en yakõnõndaki üniversitele- re verildi. Bu bağlamda Kepirtepe Köy Ens- titüsü’nün yerleşkesi de Trakya Üniversitesi’ne aitken Kõrklareli Üniversitesi kurulunca oraya dev- redilmiş. Ama üniversitenin kurul- masõ, rektörün atanmasõ biraz zaman aldõğõ için biz konuyu geliştireme- dik. Geçen ay rektör ve ekibiyle yap- tõğõmõz son toplantõda Kepirtepe’nin bir eğitim fakültesi olarak değer- lendirilmesine olumlu baktõklarõ- nõ, ancak eski binalarõn arkasõnda yepyeni bir fakülte binasõ oluştu- rulmadan hiçbir işleme başlamaya- caklarõnõ söylediler. Bu bizim için çok üzücü oldu. Çünkü ön binala- rõn düzenlenmesi, çevrenin temiz- lenip güzelleştirilmesi için sponsor da bulmuştuk. Bu konuda epeyce de yol almõştõk. - Sponsorluğu kimler üstlenme- yi kabul etmişti? N.E. - İMSAK yani İnşaat Mal- zemeleri Sanayicileri Derneği, ay- rõca Ülkü ve Ersin Arıoğlu’nun sa- hibi olduğu Yapõ Merkezi şirketi müthiş destek verdiler. Hem üye- lerimiz hem Trakya halkõnda müt- hiş bir heyecan oluştu. Candan Erçetin gibi Lüleburgaz’da yaşayan sanatçõlar son derece heyecanlan- dõlar. Biz Kepirtepe’yi yapabilirdik. Hâlâ da yapabiliriz. Ama böyle bir koşul olunca ne yazõk ki ilerleye- miyoruz. Çünkü 10 bin metreka- relik yeni bir inşaat alanõ söz ko- nusu. Kaldõ ki üniversite, fakülte oluşturmak çok kolay bir iş değil. Bu çok uzun soluklu bir iş. Şöyle bir fikir aklõma geliyor. Keşke Köy Enstitülerinden sorumlu üni- versiteler değil de Kültür Bakanlõ- ğõ olabilse. Buralar Cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim reform- larõnõn yaşandõğõ mekânlar. Trak- ya’daki Kepirtepe Köy Enstitüsü yerleşkesinin bir müze olarak ko- runmasõnõ canõ gönülden istiyo- ruz. Ama bu nasõl olur? Bir yerde durduk, kaldõk. ‘Keşke hepsine el verebilsek’ - Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bu gibi ça- lışmalara çok sıcak bakan bir kişi olarak ta- nınıyor. Sizce bu verdiğiniz mesaja olumlu bir yanıt verebilir mi? N.E. - Bunu içtenlikle umuyoruz. Çünkü projemiz, binalarõn yaşatõlmasõnõn ötesinde Trakya’da yepyeni bir anlayõşla bir eğitim ve sanat merkezi olarak değerlendirilmesini içe- riyor. Kepirtepe’nin en azõndan bir köşesinin müze haline getirilmesi gerektiğini düşünü- yoruz. Bu unutulmamasõ ve unutturulmama- sõ gereken bir efsane. Orada olağanüstü bir dö- nem yaşanmõş. Şu anda genç kuşaklara bunu anlatmak, öğretmek bile onlarda bir özgüven, Cumhuriyete sahip çõkmak, geçmişiyle gu- rurlanmak duygusu yaratacaktõr. Türkiye kap- samõnda 22 Köy Enstitüsü var. Çoğunun da Kepirtepe’yle aynõ durumda olduğunu bili- yoruz. Keşke hepsine el verilebilse... - Lions’un yerel çalışmaları olduğu kadar Uluslararası çalışmaları da olduğunu bili- yoruz... N.E. - Evet. Tüm bu yerel çalõşmalarõmõz çok değerli ve ihtiyacõ olan toplumumuza kat- kõ sağlõyor. Ancak bizim özelliğimiz sizin de söylediğiniz gibi küresel oluşumuz. Bu bağ- lamda fazla sivil toplum kuruluşu yok. Dola- yõsõyla rotamõzõ daha çok uluslararasõ çalõş- malara ve ülkemizin sivil alanda dõş dünya ile bütünleşmesini sağlamaya çevirmek istiyoruz. AB üyeliği yolunda çağdaş hukuk norm ve değerleri ülkemize taşõma çalõşmalarõmõzõn da çok önemli olduğuna inanõyoruz. ABD Baş- kanõ Obama’nõn vurguladõğõ “değişim”in ve daha adil, daha barõşçõl yeni dünya düze- ninin önemli bir sivil aktörü olabiliriz. Sivil di- yaloglarõn ülke politikalarõna nasõl olumlu yan- sõdõğõnõ Yunanistan’da yaşadõk. Sizin de üye- si olduğunuz Türk-Yunan yakõnlaşma plat- formlarõnõn çalõşmalarõ, Lions’un destekledi- ği Winpeace-Türk-Yunan Kadõn Barõş Girişimi ile kurulan ilişkilerin ve çalõşmalarõn iki ülke ilişkilerini nasõl değiştirdiğini hep birlikte yaşadõk. Çok güncel olan Ermenistan’la ilişkilerimiz konusunda Ermeni Lionslarõ ile bir araya gelmeyi ve ortak projeler yapmayõ planlõyo- ruz. Azerbaycan’da henüz Lions Kulübü yok. Bunu oluşturma girişimini başlatmak istiyo- ruz. Dünyaya açõlmanõn, “Türkün Türkten başka dostu yok” dogmasõnõ kõrmanõn, böl- gemizde barõşa katkõda bulunmanõn yolunun birbirimizi tanõmaktan geçtiğine inanõyoruz. Bu bağlamda önce kentimizde yaşayan yabancõ görevlilerle diyalog kurmaya ve onlarõ üyeli- ğimize davet etmeye başladõk. Salt tanõtmak değil, tanõmanõn da gerekliliğine, göz göze, in- sani temaslarõn gelişmesiyle empatiyle, diya- logla sorun yumaklarõnõn çözülebileceğine eminiz. ‘Eğitimde reform gerekli’ FİGEN ATALAY Ünlü eğitim gönüllüleri, eğitimde reform istedi. Sabancõ Üniversitesi, Sakõp Sabancõ’nõn ölümünün beşinci yõlõ anõsõna, “Değişen ve Gelişen Türkiye’nin Eğitim ve Kültür San- cıları” başlõklõ bir sempozyum dü- zenledi. Bu kapsamda, eğitim refor- mu konusundaki çalõşmalara destek ol- mak amacõyla ünlü eğitim gönüllüle- rinin yer aldõğõ bir film de hazõrlandõ. Sakõp Sabancõ Müzesi’nde düzen- lenen sempozyumun açõlõşõnda ko- nuşan Sabancõ Üniversitesi Mütevel- li Heyeti Başkanõ Güler Sabancı, eği- timde reform ihtiyacõnõn, Türki- ye’nin önceliği olduğunu vurguladõ. Bir gün süren sempozyumda “Bü- yüyen Türkiye’nin Daralan Viz- yonu”, “Özgürlük ve Yaratıcılık” ve “Kültürler Buluşması” başlõklarõ altõnda üç oturum yapõldõ. İlk otu- rumda konuşan Gazi Üniversitesi öğ- retim üyesi ve eski Talim ve Terbiye Kurulu Başkanõ Prof. Dr. Ziya Selçuk, “Gelişen ve değişen Türkiye’ye dar gelen kabuk” başlõklõ bir konuşma yaptõ. Türkiye’yi “dünyanın en dikkati dağınık ve hiperaktif ülkesi” olarak tanõmlayan Prof. Selçuk, Türkiye’nin, eğitim sistemi kalitesi açõsõndan dün- ya sõralamasõnda 70., matematik ve fen bilimleri alanõnda da 60. olduğuna söyledi. Sabancõ Üniversitesi’nin sempozyumunda ünlü eğitim gönüllüleri ortak duyuru yayõmladõlar Nilgün Erdem Niord bir iş kadõnõ. Aynõ zamanda 20 yõldõr sivil toplum kuruluşlarõnda gönüllü olarak çalõşõyor. Uluslararasõ Lions Kulüpleri Birliği 118 E Federasyonu’nun bu dönem genel başkanõ. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatõ mezunu. Nilgün Erdem, Lions Kulüpleri içinde eğitim projelerine çok ağõrlõk veriyor. Genç kuşaklara Cumhuriyetin çağdaş eğitim değerlerini aşõlamayõ hedefliyor. Bu bağlamda birkaç projeyi yürütüyor. Ancak Köy Enstitülerinin yaşatõlmasõnõ amaçlayan bir Kepirtepe projesi var ki şu anda tõkanmõş görünüyor. Erdem, bu bağlamda Kültür Bakanõ Ertuğrul Günay’dan acil yardõm bekliyor. Onun ağzõndan bu projeleri dinledik. Nilgün Erdem Niord. Sempozyum için hazõrlanan filmde yer alan eğitim gönüllüleri, şu metni okudular:  Çağdaş Türkiye’yi büyük ölçüde eğitim yarattõ ve bugünlere getirdi. Bundan sonra da yolumuzu aça- caksa gene eğitim açacak. (Bülent Eczacıbaşı)  Dünya hõzla değişiyor. Ülkemizin bu değişimin gerisinde kalmamasõ ve kalkõnabilmesi için eğitime daha çok odaklanmalõyõz, daha yenilikçi, araştõrma- cõ, sorgulayan eğitime.. (Güler Sabancı)  Ülkemdeki bütün çocuklar için eğitimde fõrsat eşitliği istiyorum. (Ayşen Özyeğin)  Eğitim bence olmazsa olmaz. Türkiye, ancak iyi eğitilmiş, derinlemesine düşünebilen, sorgula- yabilen, kendi görüşlerini özgürce ifade edebilen vatandaşlarla arzu edilen standartlara yükselebi- lecek. (Semahat Arsel)  Çoğulculuğa, insan haklarõna, özgür düşünceye dayalõ bir iklim ancak çağdaş ve nitelikli bir eğitim- le gerçekleşebilir. (Türkan Saylan)  Özgürlüğe, çoksesliliğe, bireyin haklarõna değer verecek bir eğitimi özlüyorum. (Cem Boyner)  Asla değişmez sandõğõmõz doğrular ve keskin slo- ganlar yerine eleştirel düşünce ve bilimi, çekişme- çatõşma kültürü yerine dinleme-anlama kültürünü be- nimsersek çağdaş uygarlõk düzeyine ulaşma yolunda hõzla ilerleriz. (Tosun Terzioğlu)  Okuyan, anlayan, okuduğunu ve anladõğõnõ öz- gün ve özgür biçimde ifade edebilen, bunlarõ tartõşan ve sonuca varabilen bir toplum için, bir kuşak için, eği- tim şart. (Doğan Hızlan) E Ğ İ T İ M D E R E F O R M İ S T E Y E N L E R . . . Sempozyuma çok sayıda eğitim gönüllüsü katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle