16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2009 SALI 16 KÜLTÜR AYNA ADNAN BİNYAZAR Bizde de Uygulanmalı... Server Tanilli hemen her yıl, bahar ayların- da, Fransa’da “bakalorya” adı verilen olgunluk sınavlarına ilişkin ayrıntılı yazılar yayımlamayı ge- lenek haline getirmiştir. Sanırım, “Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz?” kitabında düşünsel bir temele oturtmak istediği üretici eğitim yönteminin ne olduğunu anlatmak için yapıyor bunu. Lise bitirmede olgunluk sınavı, 1950 yıllarına değin bizde de vardı. Her Milli Eğitim Bakanı’yla eğitim izlenceleri allak bullak edildiğinden or- tadan kaldırılıverdi. Lise öğretimi yine dört yıla çıkarıldı. Öğren- cinin düşünme ve yazma becerisini geliştire- ceğine inandığım bu uygulamaya zaman yitir- meden geçilmesinin yararlı olacağı kanısında- yım. Oysa basına yansıdığına göre, bu deği- şimle, üç yıllık müfredatın dört yıla yayılması- nın dışında bir amaç güdülmüyormuş. Almanya’da Gymnasum (lise) bitirmek, temel bilgilerin edinilip çağdaş davranışların kazan- dırılmasında yeterli görülür. Ötesi bir dalda uz- man olmayı düşünenleri ilgilendirir. Onun için, meslek eğitimi ayrı bir önem taşıdığından, Türkiye’de olduğu gibi, üniversite öğrenimi bireyin yaşamında olmazsa olmazlardan de- ğildir. Öğrenci, Gymnasium’un giriş aşamasında, o zamana değin gördüğü ders konularının üze- rinde topluca dururken, 2. sınıfta aldığı derslerde tek konunun ayrıntıları üzerinde yoğunlaşır, son sınıfta da kapsamlı ödevler hazırlar. Bu ödev- ler, nerdeyse bizim üniversite bitirmede hazır- lanan tezlere denk niteliktedir. Lise bitirme sınavlarında sorulan sorulardan biri, Tanilli’nin örneklerini verdiği türden, kav- ramlara dayalı yorum gerektiren düşünce açık- lamalarıdır. Berlin’de bu çalışmalara katıldığım için bili- yorum; önceden hazırlanıp ilgili Bakanlıkça onaylanan bu soruların hazırlanması günlerce sürer. Fransa’da bu sınavlar felsefe, edebiyat, eko- nomi, bilim bölümlerine ayrılıyor. Biri seçilmek üzere, öğrenciye bu alanlarla ilgili üç soru yö- neltiliyor. Yazısında bu yılın bütün sorularını da aktarmış Tanilli. Onlardan, bize de uyabilece- ğini düşündüğüm birkaç örnek: * İdrak (algılama yeteneği) eğitilebilir mi? * Canlıyı bilimsel olarak tanımak mümkün mü? * İnsanın başarısı nerden geliyor? * Başkasını tanımak kendimizi tanımaktan ko- lay mı? * Sanat, bizim gerçeklik üstüne bilincimizi de- ğiştirir mi? * Bir gerçeği ortaya koymakta ispattan baş- ka araçlar da var mı? Bizde, öğretmenin biri çıkıp öğrencilere, -o da uygulamadan kaldırılmadıysa-, kompozisyon dersinde kazara bu tür sorular yöneltse, “kafa sorusu soruyor” diye ilk tepkiyi öğrenciden alır. Velilerin çoğu da “Bu öğretmen, çocuğumuzun kafasını karıştırıyor!” diye müdürü uyarır. Müdür de öğretmen hakkında soruşturma açar... Öğrenci tepkisinde haksız mı? Haklı! Haklı, çünkü altyapısı olmayan bir eğitim ortamında, bebeğin ağzına ceviz sokmaya benzer böyle so- rular. Felsefe okutma, mantığın adını anma, ede- biyat derslerinde yazar hayatı ezberlet, sonra kalk, çağdışı düşüncelerle düzleşmiş beyinler- den kavramsal açıklama, düşünsel yorum bek- le! Tanilli, tanı koyarken, hastalığa hangi eksik- liğin yol açtığını da gösteriyor: Cumhuriyet Devrimi, eğitim reformunu ya- parken, liseyi yeni baştan kurdu. “Dünya Klasikleri”ni gençlerin önüne serdi. Oysa test kültürü kuruttu öğrencinin beyni- ni, mekanikleştirdi, yaratıcılığını öldürdü. [email protected] [email protected] E rgenekon’un 12. dalgasõ rektörleri, profesörleri, öğretim üyelerini, yazar- larõ ve Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği’nin kurucusu, temel direği Prof. Dr. Türkan Saylan’õ da vurdu. Saylan gözaltõna alõnmadõ ama, evi arandõ, ÇYDD şubeleri aran- dõ, çocuklarõn burs bilgilerine el konuldu. Bu na- sõl öfke, nasõl bir şiddettir böyle? Milliyet ga- zetesinin ÇYDD ile 4 yõldõr birlikte yürüttüğü “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasõnõn genç koordinatörü ve bursla okuyan öğrenci- lerden bir kõsmõ da bu dalgadan nasiplerini al- dõlar. Bunca aydõnlõk kafalar bir Ergenekon his- terisi içinde savruluyorlar hoyratça… CADI KAZANI Arthur Miller, 1953 yõlõnda yazdõğõ “Cadı Kazanı” adlõ oyunda, 1692’de püriten Salem kasabasõnda yaşanmõş gerçek bir cadõ avõ ola- yõndan yola çõkar. Oyun, Senatör McCarthy’nin başõnõ çektiği Amerikan Karşõtõ Faaliyetleri İz- leme Komitesi’ne güçlü bir göndermedir. Bi- lindiği gibi, 1938’de kurulmuş olan bu komi- te II. Dünya Savaşõ sõrasõnda çalõşmalarõnõ durdurmuş ama, 1945’te bir casusluk olayõ öne sürülerek yeniden faaliyete geçmiştir. 1956’da Miller de bu komite tarafõndan sorgulanõr. Ya- zar, McCarthy ve ekibinin yürüttüğü sorgula- malar dalgasõnõ bir histeri olarak tanõmlar. Kontrol altõna alõnamayan bir histeridir bu. Mil- ler, “Cadı Kazanı”nda, suç ve ceza çarkõnõn yö- netimin istediği doğrultuda nasõl döndüğünü vur- gular. Bir yanda cadõ avõ terörü, öte yanda ko- münist avõ terörü. Bir yanda Danforth, öte yan- da McCarthy… Savaş sonrasõ güçler dengesi- nin bozulmasõyla Amerika’da başlatõlan ko- münist avõnõn 1692’de Salem’de yaşanan cadõ avõndan bir farkõ yoktur. Pek çok insan her ay yaratõlan yeni suçlarla tehdit altõnda tutulmuş, sorgulanmõş, karalanmõş, intihar etmiş, ölmüş- tür. Oyunda olduğu gibi, gerçek hayatta da çõğ gibi büyüyen suçlamalar zinciri önüne geçilmez boyutlara ulaşarak güçlü bir baskõ mekaniz- masõna dönüşecektir. TOPLUMUN ADALET SEVİYESİ 13 Nisan akşamõ, Aydõn Doğan Vakfõ Tiyat- ro Ödülü’nü alan Genco Erkal şöyle diyordu; “Bu ülkede muhalefet istemiyorlar. Hepimi- zi belli bir cemaatin neferi yapmadan rahat etmeyecekler. Bu değerli ödülün onurunu ken- dime ayırıp, parasal yanını Çağdaş Yasamı Destekleme Derneği’ne bağışlıyorum.” Bunu yapmaya çok önceden karar vermişti Erkal ve o anlamlõ gecede Türkan Saylan’õ özel olarak da- vet etmişti törene. Tabii ki Türkan Saylan, o gün yaşadõklarõndan sonra, yine dimdik duruyordu evi- nin penceresinde ama, sağlõğõ elvermediği için gelemedi ve ertesi sabah hastanede aldõ sanatçõ- nõn çağdaş eğitime yaptõğõ bu anlamlõ bağõşõ. Prof. Dr. Türkan Saylan neden hedef seçildi? Aslõnda bu soruyu soracak o kadar çok insan var ki bu dalgalarõn çarptõğõ ve içine çektiği… Evet, neden bu sefer Türkan Saylan? Çünkü onun he- pimizin çok iyi bildiği yapõcõ duruşu, sorunlarõn altõnda ezilmeyen mücadeleci ve aydõnlõk kişi- liği, yaşama olumlu bakabilme yetisinin ötesin- de çağdaş gençlerin yetişmesi için başlattõğõ ve sağlam bir ekiple yõllardõr başarõyla yürüttüğü ve yürüteceği eğitim seferberliği belli kesimleri ra- hatsõz ediyor. Onlar, okullarda küçücük çocuk- larla düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” gös- terilerini olağan karşõlayan kesimler. Oyun yazarõ Edward Bond, “Tiyatro ku- rumları insanlığı yaratmalıdır” der. “Bunu di- ğer toplumsal kurumlar yapamaz, çünkü yö- netimle uzlaşmak zorunda kalırlar ve dramın çelişkilerine uzanamazlar. Tiyatro, parla- mentonun, mahkemelerin-okulların (güdümlü eğitim sistemleri) yapamadığını yapmalıdır… Bir toplumun adalet seviyesi, o toplumun ti- yatrosunun doğruluğu ölçüsündedir. Tiyatroya yeniden güvenmeyi öğrenmemiz lazım.” Crista Mittelsteiner ise “Geleceğin tiyatro- su için geriye bakış” yazõsõnda Heiner Müller’in günümüzdeki politik çatõşmalarõ ve çelişkileri da- ha iyi saptayabilmek için her şeyden önce ken- di (Alman) tarihini, mitlerini referans aldõğõnõ söy- ler. Tarihi, “toplumsal düş gücünün labora- tuvarı” olarak kullandõğõnõ vurgular. Bu labo- ratuvar, baskõcõ mekanizmalarõn özgürce irde- lendiği alandõr. Müller, “Politik sorunları de- mokratik yöntemlerle tartışmak, ilişkileri sorgulamak ve kendi olanaklarımızı keşfetmek yeridir laboratuvar” der. Şimdi, tam zamanõ değil midir bu laboratuvara adõm atmanõn? Bunca aydõnlõk kafalar bir Ergenekon histerisi içinde savruluyorlar hoyratça… İnsanonurunasaygõ Kültür Servisi - Tarih ve Toplum Bi- limleri Enstitüsü ile Beyoğlu Belediye Baş- kanlõğõ’nõn düzenlediği Şiirİstanbul Ulus- lararasõ İstanbul Beyoğlu Şiir Festiva- li’nin dördüncüsü bugün başlõyor. PEN Türkiye Merkezi ve Edebiyatçõlar Derne- ği’nce desteklenen şenliğe bu sene 31 ül- keden 42 şair konuk. Etkinliğe Türkiye’den ise aralarõnda Talat Sait Halman, Hilmi Yavuz, Haydar Ergülen gibi adlarõn da bulunduğu 21 şair katõlõyor. Onur konuklarõ Alman Yazarlar Birliği Başkanõ İmre Török Mihaly ve Suriye Rakka Roman ve Şiir Festivali Direktörü Hammud el Musa olan şenliğin özel konuklarõ da var: Arap yazõnõnõn en önem- li Türkçe çevirmenlerinden Abdülkadir Abdelli; Arap şiirinin birçok örneğini dilimize aktaran Şevket Aksu; Danimar- kalõ şair Henrik Nordbrandt ve bu yõlki Nâzõm Hikmet Şiir Ödülü’nün sahibi Da- nimarkalõ şair Erik Stinus’un kõzlarõ Mi- riam ve Asra Stinus. Nâzõm Hikmet Kültür Sanat Vakfõ’nõn 1995, 2000 ve 2003 yõllarõnda verdiği ‘Uluslararası Nâzım Hikmet Şiir Ödü- lü’ de artõk Şiiristanbul kapsamõnda veri- liyor. Bu yõl ödüle değer görülen Erik Sti- nus, ödülünü Aya İrini’de gerçekleşecek kapanõş gecesinde alacak. Aynõ gece bir şi- ir ödülü daha verilecek: Bu yõl Gonca Öz- men’in değer görüldüğü Sevda Ergin Şi- ir Ödülü. Şenlik kapsamõndaki forum, şiir oku- masõ, dans gösterisi, müzik gecesi gibi et- kinlikler, Yapõ Kredi Kültür Merkezi Ser- met Çifter Salonu, İsveç Araştõrma Ens- titüsü, Kõrõm Kilisesi, Odakule Sanat Ga- lerisi, Muammer Karaca Tiyatrosu, Gala- ta Meydanõ, Kasõmpaşa Kõzõlay Meydanõ; Boğaziçi, Yeditepe, Doğuş, Kadir Has Üni- versiteleri; Robert Kolej, Şişli Terakki Li- sesi ve Kasõmpaşa Çok Programlõ Lise- si’nde gerçekleştirilecek. 26 Nisan’da sona erecek şenlik bünye- sinde iki de sergi var: Cüneyt Ayral ile Gültekin Çizgen’in Odakule Sanat Ga- lerisi’nde ortaklaşa açtõklarõ ‘Alır Götü- rür İstanbul’ ve Güney Özkılınç’õn Kumbara Sanat Merkezi’nde dün açtõğõ ‘Bursa’nın Nâzımı’. Bu yõl dördüncüsü yapõlan Şiirİstanbul, Beyoğlu’nu altõ gün boyunca şiirle şenlendirecek  14.00 Forum: ‘Yazar Örgütleri, Edebiyat dergileri ve Edebiyat Festivalleri’ Yönetici: Gökhan Cengizhan (Edebiyatçõlar Derneği Genel Başkanõ) Yer: Muammer Karaca Tiyatrosu  16.30 Şiir okumasõ Yer: İsveç Araştõrma Enstitüsü Yönetici: Tarık Günersel (PEN Türkiye Başkanõ) Katõlõmcõ şairler: Hilmi Yavuz, Hakan Sandell, Mark Boog, Müeyyeb Talip, Sadi Yousuf, Xelat Ahmet, Hagop Movses, Lal Laleş, Fatma Savcı, Drajen Katunariç, Marjan Strojan, Halid Ahmet Derviş, Daniel Muxica vd.  19.00 Açõlõş töreni Yer: Dolmabahçe Sarayõ - Harem Binek Salonu Konuşmacõlar: Beyoğlu Belediye Başkanõ Ahmet Misbah Demircan, Alman Yazarlar Birliği Başkanõ İmre Török, İrlandalõ şair Nuala Ni D’homhnaill, Festival Direktörü Zeki Tombak. Genco Erkal, ‘Marx’ın Dönüşü’ adlı oyunda... Beyoğlu’nda şiirli günler... ŞİİRİSTANBUL’DA BUGÜN Ecz. L. Nihal Kõzõl ve Ecz. Zekeriya Kõzõl ile Prof. Dr. Namõk Kemal Öztorun ve İnci Öztorun’un değerli babalarõ, Defne Kõzõl Özbaş, Serhat Özbaş, Ezgi Zeynep Öztorun ve Doğa Özgür Kõzõl’õn sevgili büyükbabalarõ, Hesna Öztorun’un çok değerli eşi; Milli Eğitim Bakanlõğõ eski Danõşmanõ Fatih Belediyesi eski Başkan Yardõmcõsõ Emekli Edebiyat öğretmeni M. NİHAT ÖZTORUN’u 19.04.2009 Pazar günü kaybettik. Merhumu 21.04.2009 Salõ günü öğle namazõndan sonra Fatih Camii’nden uğurlayacağõz. Işõklar içinde yatsõn. Not: Çiçek gönderilmemesi, dileyenlerin Çağdaş Yaşamõ Destekleme Derneği’ne bağõşta bulunmasõ ailenin arzusudur. ÇYDD Telefon Numaralarõ: (0212) 252 44 33 (0212) 252 09 46 ÖZTORUN VE KIZIL AİLELERİ HİLAL BAYKAL (11.06.1951------) Derneğimizin 3. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi, bilimsel eğitime değer veren, insanları, doğayı, en çok da hayvan dostlarımıza yardımı çok seven, sağlam duruşlu, iyinin, doğrunun, güzelin ve hak edenin yanında olan can arkadaşımızı, ablamızı, annemizi kaybettik. ACIMIZ BÜYÜKTÜR ÇYDD ÇUKUROVA ŞUBESİ AİLESİ ADINA YÖNETİM KURULU, ÜYELERİ VE ÖĞRENCİLERİ CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle