25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2009 SALI 6 HABERLER SALI ORHAN BURSALI Hedef Yine Üniversite Bir ülkeyi yok edecekseniz, düşünce üretme, bi- lim ve araştırma yapma kapasitesini ortadan kaldırmakla işe başlayacaksınız. Amerikalıların ve şeriatçı güçlerin, elbirliğiyle Irak’ta 700’ü aşkın üniversite üyesini öldürmesi gibi... Bu oran, Irak’taki toplam bilim-eğitim insanının yüzde kaçıdır bilmiyorum. Irak’tan kaçıp savaş pis- liğinden canlarını kurtaranları da buna eklemeli- siniz; ayrıca tahrip olan üniversite ve eğitim alt- yapısını da... Ülkenin kendisini toparlaması için on- yıllar gerekecek. Dünya, bilgi ve insan kaynakları üzerinden ge- lecek savaşı veriyor: Daha iyi bir üniversite, da- ha iyi bilim, daha iyi eğitim, daha araştırmacı bir insan ve ülke yapısı... Eğitim ve üniversite, nesnel dünyanın, zengin- lik ve refahın bir numaralı anahtarı! Türkiye kadar, sağcısı ile, eski-yeni solcusu ile, gericisi ile, faşisti ile geçmişte askeri ile üni- versitesine ve düşünenlerine bu kadar düşman, politika sepetinde hep bir yok etme, ele ge- çirme, kendisileştirme, tırpanlama araçları olan ülke bulamazsınız! İşte yine öyle bir dönemin içine düştük. Şimdi, üniversitenin düşmanları, solcu eskileri, siyasal din- ciler, köktendinci şeriatçılar, cemaatçiler vb.. Elbirliğiyle üniversitelerimiz için “darağaçları” ku- ruyorlar! Ergenekon Rejimi, üniversitelere el atınca re- jimin şakşakçıları ve medyadaki uygulayıcıları ina- nılmaz bir sevinç gösterdi! Mesela, Fetocuların li- beral tetikçisi gazeteye verdiği demeçte, yeni re- jimin her açıdan tepe tepe kullandığı bir solcu es- kisi, utanılacak şeyler söylüyor! Muhabirin “Günümüzde üniversite hocalarının gözaltına alınması tartışılırken, 27 Mayıs askeri dar- besine destek verenler arasında üniversite hoca- larının bulunduğu unutuluyor..” şeklindeki pasına girip başka yerlere havale ediyor: “27 Mayıs üni- versitelerde hazırlandı; üniversiteler, ordu yürü- yüşleri, gençlik yürüyüşleri ile direnişe geçti...” Bellek nasıl da “içinde bulunduğu maddi şart- lara göre” insan beynini yeniden kuruyor! Evrimsel mekanizma böyle bir şey, insanın içinde bulun- duğu yeni koşullarda ayakta kalışını sağlayacak yeni bir düşünme kalıbı sunuyor! 27 Mayıs’tan önce üniversiteler özgürlük ve de- mokrasi mücadelesi vermiyorlar mıydı? Mende- res kara cüppeliler diye üniversite hocalarına sal- dırmıyor muydu? Sıddık Sami Onar’ı polisler yer- lerde süründürmüyor muydu? Ya Turan Emek- siz? Hayır, beyni bunu unutmuş, şimdi şöyle çalışı- yor: Özgürlük mücadeleleri darbecilere zemin ve darbe için gerekçe hazırlar, bu nedenle üniversi- teler sakın parmaklarını kımıldatmasınlar! Sokağa dökülürseniz faşist, darbeci olursunuz! Kendisini hâlâ “solcu” olarak nitelendiren ve dur- madan Deniz Gezmiş ticaretini de her fırsatta ya- pan ve üstüne üstlük “Gezmiş yaşasaydı ulusal- cı olmazdı” gibi zırvalıklar yumurtlayan, Ergene- kon ve AKP rejiminin gözdesinin yeni bakışı böyle... Zaten Cumhuriyet mitingleri korkulu rüyası ol- muştu! Bu özgürlük mitingleri de ona göre dar- becilik! Oysa milyonlarca elleri öpülesi pırıl pırıl ka- dınlar ve kızlar, Cumhuriyet mitinglerinde ana slo- gan olarak “Ne şeriat ne darbe, özgür ve ba- ğımsız Türkiye!” diye bağırdılar! Kaderini AKP ve Ergenekon rejimine bağlarsan, gideceğin nokta burasıdır! Cemaat tetikçisi aynı gazetenin “polis yazarla- rı” da üniversiteleri hedef almış. Bilim insanlarımızın nasıl sorgulanması, nasıl delil ele geçirilmesi ge- rektiği üzerine, kimliklerinden gelen içgüdü ile yol göstericilik yapıyor. Diyorlar ki; bunlardan biri mut- laka askerlere “darbe yapın artık” diye bir mektup yazmıştır, onu arayıp bulun! Ayrıca üniversite öğ- rencisini de hedef gösteriyorlar! Üniversitelerimiz her dönem iktidara gelenlerin saldırısına uğramış, “çıban başı”, “baş belası” ola- rak görülmüş ve defteri dürülmeye çalışılmıştır! Şimdi, iktidar, YÖK, bütün cemaatçi yapılar, ye- dekteki liberal solcu eskisi güçleriyle, bu saldırı- nın çok daha ağır bir versiyonunu sahneye ko- yuyorlar!.. obursali@cumhuriyet.com.tr TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com “Ergenekon” adı verilen operasyo- nun ardında güvenlik birimleriyle bü- rokrasiye sızmış cemaatlerin etkisi uzun süredir tartışılıyor. Fethullahçıların muhalif kesimleri sindirme uğruna operasyona destek vermesi, hatta yayın organları üze- rinden Atatürkçüleri hedef göstermesi dikkat çekiyor. Peki, DTP’ye yönelik operasyonun ardında da aynı cemaat mi duruyor?.. DTP 29 Mart seçimlerin- de Güneydoğu’daki bele- diye başkanlığı sayısını yüz- de 100 arttırdı. Güvenlik bi- rimleri, en az 300 DTP’linin gözaltına alınmasıyla so- nuçlanan operasyonu işte bu seçim zaferinin ardın- dan başlattı. DTP’liler, bu yanlış zamanlama nedeniy- le operasyonun siyasi oldu- ğunda ısrar ediyor. Ancak hem DTP’lilerin hem de PKK kaynakla- rının operasyonla ilgili başka kaygıları da bulunuyor. Bu kaygının gerekçesi ise Gü- neydoğu’da yaklaşık iki yıldır PKK ile Fet- hullah cemaati arasında süren gerginlik. İlginç olan şu ki, PKK’nin siyasallaşma çalışmaları Güneydoğu’da nasıl yoğun- laşıyorsa cemaatin bu örgütün tabanın- da erozyon yaratma çabaları da o den- li artıyor. Cemaatin özellikle Kuzey Irak’ta Kürt sorununun çözümünde aktör olma girişimleri de PKK ve DTP’nin tepkisini çekiyor. Bu girişimlerden tedirginlik duyan PKK, son bir yıldır cemaate yakın eko- nomik merkezlere küçük çaplı saldırılar gerçekleştiriyor. Cemaat yanlısı Gaze- teciler ve Yazarlar Vakfı’nın Diyarbakır’da düzenlemek istediği Kürt konferansını tehditle engelleyen örgüt, zaman zaman Fethullahçları hedef gös- teren açıklamalar yapmaktan kaçınmıyor. Örgütün yayın organlarında önümüzdeki süreçte PKK-Fet- hullah gerginliğinin büyüyece- ğine ilişkin sinyaller veriliyor. Güvenlik birimlerinin, istenme- yen olayların yaşanmaması için bölgeyi dikkatle izlemesi gere- kiyor. DTP’ye yönelik operasyonun başlamasından iki gün sonra örgütün ya- yın organlarından ANF’de yayımlanan il- ginç bir analiz de, PKK-cemaat arasın- daki sıkıntının boyutlarını dışa vurdu. “Fet- hullah Gülen 2. Abdülhamid’in intikamı- nı alıyor!” başlıklı yazıda, “AKP ve onla- rın ABD’deki stratejik liderleri Fethullah Gülen’e yollar sonuna kadar açılmıştır. Fethullahçı hareket 1908’de 2. Abdül- hamid ile aldıkları darbenin rövanşını yüz- yıl sonra 31 Mart girişiminin temsilcileri- ne yaparak almışlardır” denildi. AKP’nin, Ergenekon operasyonuyla Kemalizmin direnç noktalarına vurduğuna dikkat çekilen yazıda şu görüşlere yer ve- rildi: “Tasfiye süreci gelişirken Fethullahçı oluşum durumdan vazife çıkararak ken- di derin devleti ve Ergenekon’unu kur- maya başlamıştır. Şimdi Türkiye’de ya- pılan Ergenekon operasyonlarının te- mel hedefi budur. Onun için Fethullah ce- maatinin yayın organları bu operasyon- ları bir kurtuluş ve yeniden doğuş olarak yansıtmaktadır. Cumhuriyet bu operas- yonlarla ulus-devlet paradigmasından Türk-İslam paradigmasına kaymaktadır. Ama Gülen cemaati şunu unutmamalı- dır ki, Kürtler eski Kürtler değildir. Ke- malistlere yaptığınızı Kürtlere yapama- yacaksınız.” Türkiye’de etkinliği giderek artan bir ce- maatin kolları ülkenin tüm dinamiklerine müdahale mi ediyor? Eğer öyleyse bu re- jim ve demokrasi için büyük bir vahamet içeriyor! Bu kapsamda salt PKK-DTP iliş- kisinin sorgulandığı son operasyona değil, DTP Diyarbakır Milletvekili Sela- hattin Demirtaş’ın, “Merak ediyoruz Fethullah bu operasyonun neresinde” şeklindeki sorusuna da odaklanmak gerekiyor!.. Fehman Hüseyin, PKK içinde 20 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Su- riyeli bir terörist. Örgütün askeri ka- nadı olan “Halk Savunma Güçleri”nin (HPG) lideri. Örgüt içinde ona “ana ka- rargâh komutanı” deniliyor! Özellik- le Hakkâri sınırında son beş yıldır sal- dırıya uğrayan ve 60 civarında aske- rin şehit edildiği karakol baskınlarının ardında işte bu militan vardı. Hüseyin, örgüt içinde “Dr. Bahoz Erdal” kod adını kullanıyor. Anadolu Ajansı son dönemde Fehman Hü- seyin ile ilgili ilginç ve tartışmalı haberler ya- yımladı. Bu teröristin ör- gütün üst düzey yöneti- cisi Murat Karayılan’la anlaşamadığı, hatta çıkan çatışmada yaralandığı öne sürüldü. PKK’nin yayın organları ise bu ha- berleri sürekli olarak yalanladı. Ör- neğin örgütten 27 Ocak’ta yapılan açıklamada, Erdal’ın görev başında olduğu duyuruldu. Ancak bu tartışmalara karşın PKK içinde ciddi yönetim rahatsızlıkları ol- duğu yolunda bilgiler medyaya sızdı. Nitekim spekülasyonların ardından Erdal’ın sesi kısıldı. Örgütün yayın or- ganlarına sık sık demeçler veren Er- dal’la ilgili en son röportaj, 22 Mart’ta ANF’de yayımlandı. Erdal o röpor- tajda Türk ordusunun Kuzey Irak sı- nırına yeni karakollar inşa ettiğini öne sürmüştü. Bu röportajın ardından Bahoz Er- dal’ın sesi bir daha duyulmadı. İşin il- ginç yanı onun görevden alınmasıy- la ilgili haber de PKK’nin “çatışma- sızlık” yani ateşkes sürecini 1 Hazi- ran’a kadar uzattığını açıklamasının hemen ardından geldi!.. 15 Nisan’da Kandil Dağı’nda yapılan top- lantıda Bahoz Erdal’ın yerine Nurettin Sofi ad- lı militanın getirildiği du- yuruldu. Erdal, “Mahsun Korkmaz Akademisi” ola- rak adlandırılan örgüt ka- rargâhında yapılan toplantıda, ça- tışma alanlarında görev alabileceğini söyledi. Toplantıyla ilgili olarak örgütün ya- yın organlarında yayımlanan fotoğ- raflar PKK içindeki ayrışma ve ger- ginliğin ipuçlarını veriyordu. Örneğin örgütün bir numarası Murat Karayı- lan, PKK’nin böylesine önemsediği bir toplantıda yoktu. Onu lider kadrodan yalnızca Duran Kalkan temsil etmişti. Bu durum Karayılan-Bahoz Erdal kavgasıyla ilgili iddiaların hiç de da- yanaksız olmadığına işaret ediyordu! PKK, acımasızlığıyla bilinen Bahoz Erdal’ı son dönemdeki siyasallaşma çabalarının sekteye uğramaması için mi geri plana çekti? Özellikle son bir yıldır örgüt içinde artan kayıplar da bu süreci tetikledi mi? Ya da Erdal özel- likle Diyarbakır’da sivillerin ölümüne yol açan bombalı araç saldırısı ben- zeri kontrolsüz eylemler nedeniyle mi geri plana itildi? Şüphesiz tüm bun- ların PKK’nin askeri kanadındaki de- ğişimde etkisi bulunuyor! Tartışılamayan bir gerçek daha var; PKK’nin askeri kanadı içinde Su- riyelilerin etkisi sürüyor. Çünkü PKK’nin HPG’nin başına getirdiği Nurettin Sofi adlı terörist de tıpkı Ba- hoz Erdal gibi Suriye doğumlu. Er- dal’ın yardımcılığını yapan Rüstem Cudi’nin de Suriyeli olduğu biliniyor. Öcalan’ın örgütü 20 yıl boyunca Suriye’den yönettiği düşünüldüğün- de, bu ülke vatandaşlarının PKK içindeki etkinliğinin nedeni anlaşıla- biliyor. Genelkurmay Başkanı Orge- neral İlker Başbuğ, geçen yıl yaptı- ğı basın toplantısında sayıları 5 bin 500 ile 6 bin arasında değişen PKK’li teröristlerin üçte birinin Suriyeli ol- duğunu açıklamıştı. ‘Fethullah, DTP Operasyonunun Neresinde?..’ Kandil’deki ilginç değişim!.. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com Selahattin Demirtaş N. Sofi - M. Karayılan Hükümet sözcüsü Çiçek, Bakan Günay’õn Ergenekon soruşturmasõyla ilgili sözlerine yanõt verdi ‘Kimseninayrõcalõğõyok’ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanõ ve Başbakan Yardõmcõsõ Cemil Çiçek, Kültür Bakanõ Ertuğrul Günay’õn “Ergenekon sürecinin AKP’nin aleyhine işlediği” yönündeki sözle- rine “Eğer Türkiye hukuk devletiyse herkese düşen, sıfatımız ne olursa olsun, hangi mesleği icra ediyorsak edelim, bu kurallara uyma konu- sunda kimsenin bir imtiyazı, bir ay- rıcalığı yoktur” yanõtõnõ verdi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantõsõ- nõn ardõndan yaptõğõ açõklamada, gündemlerine ilişkin açõklamalarda bulundu.Türkiye-Azerbaycan- Ermenistan ilişkilerine değinen Çiçek, şunlarõ söyledi: “Hükümet olarak da en evvel komşularımız olmak üze- re, mevcut sorunların diyalog yo- luyla çözülmesi yolunda bir politi- kayı sürdürüyoruz... Asılsız bir kı- sım haberlere itibar edilerek, kar- deşliğimize gölge düşürülmesini biz arzu etmeyiz. Türkiye kapalı kapılar ardından Azerbaycan’ın menfaatlarını hiçe sayan bir tavrın içerisinde olmamıştır.” “Türkiye’nin Karabağ politika- sı bellidir ve hiçbir şekilde değiş- memiştir” diyen Çiçek, Türkiye’nin, Yukarõ Karabağ sorununu Azerbay- can’õn toprak bütünlüğü çerçevesin- de barõşçõ ve kalõcõ bir çözüme ka- vuşmasõnõ arzu ettiğini bildirdi. Bir gazetecinin “Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un geçen günlerde çeşitli mesajları ol- du. Bu mesajlardan bir tanesi de bölücü terör örgütünün dağdan inmesine yönelik mevcut düzenle- melerin de ötesine geçilmesi yö- nündeydi. Bu mesajlar Bakanlar Kurulu’na yansıdı mı” sorusu üze- rine Çiçek şunlarõ kaydetti: “Bir niyet beyanı, bir açıklama- sı gözüküyor ama onun çerçevesi nedir, kastedilen ne, nasıl bir dü- zenleme bu orada belli değil. Böy- le bir noktada yoruma dayalı bir açıklama yapmak yerine, önü- müzdeki günlerde Milli Güvenlik Kurulu var. Orada bu muhtemel- dir ki konuşulabilir.” Çiçek, Günay’õn “Ergenekon sü- recinin AKP’nin aleyhine işlediği” yönündeki sözleriyle ilgili soruya da şu yanõtõ verdi: “Bu konu Bakanlar Kurulu’nda konuşulmadı. Hukuki olmayan bir konunun konuşulma- sı mümkün de değildir. Anayasanın 138. maddesi var. Bu değerlendir- meyi yasalar açısından yapmak la- zım. Nelerin yapılacağı anayasada yazılı. Ayrıca TCK’de de madde var. CMK yasasının maddesi de var. Görülmekte olan davalarla il- gili soru soruluyor. Bunları doğru bulmuyorum. Kuvvetler ayrılığı gereği herkes kendi işini yapacak- tır. Hukuk devletine vurgu yapı- yoruz. Ancak gereğini ne kadar yapıyoruz tartışılması gerekir. Sı- fatımız ne olursa, konumumuz ne olursa olsun herkes bu kurallara uy- mak zorunda. Kimsenin ayrıcalığı yoktur. Evvela hukuka uymalıyız. İnsanlar kendileri hukuka uyma- dıkları zaman hukuk devleti söyle- minin anlamı kalmaz. İnsanları baştan suçlu ya da suçsuz kabul ede- rek tartışmaya girmek doğru değil.” Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantõsõnõn ardõndan yaptõğõ açõklamada Günay’õn yaptõğõ değerlendirmeleri konuşmadõklarõnõ belirterek “İnsanlar kendileri hukuka uymadõklarõ zaman hukuk devleti söyleminin anlamõ kalmaz. İnsanlarõ baştan suçlu ya da suçsuz kabul ederek tartõşmaya girmek doğru değil” dedi. Türk-İş de ‘1 Mayıs’ta Taksim’ dedi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türk-İş Başkanõ Mustafa Kum- lu, 1 Mayõs 1977’de Tak- sim Meydanõ’nda yaşanan olaylarõ anõmsatarak, “Kanlı 1 Mayıs zihin- lerde bir travma etkisi yaratmıştır. Bu trav- manın geride bırakıl- ması içindir ki Türkiye, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya mecburdur” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’a seslenen Kumlu’nun “Taksim ol- mazsa kutlamaları Ka- dıköy’de yaparız” diye- rek açõk kapõ bõrakmasõ da dikkat çekti. Kumlu, konfederasyon genel merkezinde yaptõğõ basõn toplantõsõnda, daha önce 1 Mayõs’õn resmi ta- til ilan edilmesini õsrarla istediklerini anõmsatarak şunlarõ söyledi: “Kanlı 1 Mayıs zihin- lerde bir travma etkisi yaratmıştır. Türkiye 32 yıldır Taksim Meyda- nı’nda yaşanan kanlı 1 Mayıs’ın yarattığı zi- hinsel örselenmenin kâ- busu içindedir. Bu trav- manın geride bırakıl- ması içindir ki Türkiye, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya mecburdur. Taksim kutlamalara ka- palı kaldığı sürece, bu öfkeli acı her 1 Mayıs’ta patlayacak, acı ve Tak- sim ısrarı her yıl daha da büyüyecektir. Türkiye 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya mecburdur. Çünkü emekçiler, kut- lamalarda kaybettikleri o 36 canı, kaybettikleri yerde, bir kez bile olsa kitlesel olarak anmak, onlara karşı var olan toplumsal vicdan bor- cunu ödemek istemek- tedirler. Bu bir ihtiyaç- tır. Hükümet bu ihtiya- cı anlamalı ve 1 Ma- yıs’ın tam da tatil edil- diği bu yıl, Taksim’i emekçilere açmalıdır. 1 Mayıs’ın tatil ilan edil- mesi, Taksim travması- nın atlatılması açısın- dan önemli bir adımdır. Ama bir önemli adım daha vardır ki Tak- sim’in kutlamalara açıl- masıdır. Buradan Sayın Başbakan’a sesleniyo- rum; 1 Mayıs’ı tatil ilan ettirdiniz, teşekkür ede- riz. Ama 2009 yılının 1 Mayıs’ında geçmişin bü- tün olumsuz izlerini sil- mek ve Taksim’i bir bayram alanı haline ge- tirmek sizin elinizdedir. Taksim’i kutlamalara açınız. Yüzbinlerce in- sanın eşleriyle, çocukla- rıyla Taksim’e ellerinde karanfillerle gelmesine izin veriniz.” Belgeler yakıldı iddiası ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ankara’nõn Gölbaşõ ilçesine bağlõ Hallaçlõ köyünde bir tar- lanõn yanõna açõlan çukur- da, eski başbakanlardan Tansu Çiller’e ait olduğu sanõlan, aralarõnda gizli evraklarõn da olduğu çok sayõda belgenin yakõldõğõ ortaya çõktõ. Bir telefon ihbarõ üzeri- ne olay yerine giden ha- berciler, tarif edilen yerde çok sayõda yakõlmõş ev- rak, plaket, klasör ve şilte rastladõ. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemi alõrken, jandarma olay ye- ri inceleme ekipleri ihbar yerine gelerek çalõşma yaptõ. Olay yerindeki ev- raklarõn arasõnda başba- kanlõğõ döneminde Tansu Çiller’e bir bakan tarafõn- dan verilen tayin talep no- tu, üzerinde Tansu Çiller işlemesinin bulunduğu çok sayõda şilt, gazete ku- pürlerinden oluşan klasör- ler, İbranice bir kitaba ait olduğu sanõlan sayfalar bulunurken fazla miktar- da da küle rastlandõ. Kep- çe ile açõldõğõ tahmin edi- len çukurda 3 binin üze- rinde klasörün yakõldõğõ belirtilirken, devlete ait arşiv belgelerinin kim ya da kimlerce Gölbaşõ’na götürülerek yakõldõğõ ise henüz bilinmiyor. Belge- ler savcõlõğa teslim edildi. ‘Kanlı 1 Mayıs araştırılsın’ Haber Merkezi - CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, tarihe “kanlı 1 Mayıs” olarak geçen 1 Mayõs 1977 olaylarõyla ilgili Meclis araştõrmasõ açõlmasõ için önerge verdi. Baratalõ dün TBMM Başkanlõğõ’na verdiği önergede, “Aradan geçen 32 yıla rağmen bir bayram havasında Taksim’e doğru ilerleyen yüz binlerce kişiye ateş açanla- rın kimler olduğu sorusu hâlâ aydınlanmış de- ğildir. Kimi yetkililerce kontrgerilla ya da özel harp operasyonu şeklinde dile getirilse de failler ve sorumlular henüz açığa çıkarılamamıştır. 36 yurttaşımızın ölümüyle sonuçlanan ve bütün toplum üzerinde bir travma yaratan 1977 kat- liamıyla ilgili yüzleşmenin yapılması, sorumlularının ve faillerinin açığa çıkarılması ahlaki ve vicdani bir sorumluluk olduğu gibi de- mokrasimiz açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır” dedi. TBMM İçişleri Komisyonu’nda söz alan CHP Adana Milletvekili Hulusi Güvel de 1 Mayõs’õ kutlarken güvenlik güçlerinin, yaşattõğõ vahşeti andõran görüntülerden kurtulmasõ gerektiği- ni kaydetti. CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal da, dün İstanbul’da Hattat Rakõm İlköğretim Oku- lu’nda gazetecilere yaptõğõ açõklamada, Taksim’in 1 Mayõs’la özdeş olduğunu belirterek, “İstanbul Emniyeti Müdürlüğü’nün özel günleri Tak- sim’de kutlanabiliyorsa, işçilerde 1 Mayıs’ı Tak- sim’de kutlayabilmelidir.” dedi. ÇİLLERKUMLU: TRAVMA GERİDE BIRAKILMALI CHP, 1977’deki olaylarla ilgili Meclis araştõrmasõ için önerge verdi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle