25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Ergenekon Kurtaramadı ekonomi@cumhuriyet.com.tr 21 NİSAN 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13 CMYB C M Y B Çoğu kişi her mükellefin vergi ka- çırdığını veya vergiden kaçınılsa da vergi kaçakçısı olduğunu düşün- mektedir. Oysa vergicilerin her mü- kellefi vergi kaçakçısı olarak görme eğilimi halden anlaması gerekenler bakımından ağır bir değerlendirme olabilmektedir. Vergiyi tam olarak ödemeyenler iki gruba ayrılır. Birinci grupta olanların amacı eksik ödediği vergiyi özel ser- vetinin artmasında ve lüks tüketim harcamalarının finansmanında kul- lanmaktır. İkinci grup mükellefler ise eksik ödediği vergiyi işletme serma- yesine katarak işletmesi için kullan- maktadır. Sonuçta eksik vergi vermek kabul edilemezse bile ikinci grupta bu- lunanların gerekçelerini makul sa- yabiliriz. Bu iki grup mükellef de bi- linçlidir ve olayın farkındadır. Bir de vergi işlemlerinde bilinçsiz, farklı yorum sonucu ve muhasebe- ci-müşavir-hukukçu hatalarından kaynaklanan eksik vergi beyanları vardır. Buna örnek Doğan Grubu’nun vergi olayı; burada vergi inceleme elemanı farklı yorum yapmış ve üç kat ceza uygulamıştır. Eğer yapılan işlem üç kat cezaya girmiyorsa ki bu- nu yargı belirleyecek o zaman yapı- lan vergileme sonucu kaçakçı du- rumuna düşen Doğan Grubu ger- çekten vergi kaçakçısı olarak mı ka- bul edilecek; hayır burada teknik yo- rum farklılığının olduğunu kabul et- mek zorundayız. Bunun dışında devletin sorumlu- luğundaki kayıt dışı ekonomi nede- niyle belgelenemeyen birçok harca- ma söz konusu olmaktadır. Bu har- camalar gerçekten yapıldığı halde başka noktalardan faturalanmakta- dır. Bu faturaların gerçek olmadığı or- taya çıkınca aslında harcamalarını belgeleseydi ödeyeceği gerçek ver- giyi zaten ödeyen kişi vergi kaçak- çısı durumuna düşmektedir. Kendi- sinin faturalarında sorun olmayan fir- malar mal ve hizmet satın aldığı fir- maların veya onların altındaki firma- ların faturalarında problem varsa onlarla birlikte sakıncalı listesi olan KOD listelerine girmekte ve kirlen- mektedir. Şu anda KOD’da bulun- mayan firma yok gibidir. Bu durum- da olan mükellefler yukarıda belirti- len birinci gruba girenlerden değildir. Birinci grupta keyfekederlik vardır. Burada ise zorunlu bir durum orta- ya çıkmaktadır. Tabii bu, gerçek ol- mayan fatura alınmasının kabulü anlamına gelmemelidir. Ancak kayıt dışı ekonominin yol açtığı olumsuz sonuçlardan biri olduğuna da dikkat etmeliyiz. Bu belirttiklerimiz eksik vergi be- yanı olup vergi incelemeleriyle orta- ya çıkmaktadır. Bunun yanında ver- gisini beyan etmiş de finansman sı- kıntısı nedeniyle ödeyememiş, ge- cikme faizi ve zammı nedeniyle kartopu gibi büyüyüp ödenemeyecek hale gelmiş vergi borçları bulunan mükelleflere vergi kaçakçısı sıfatı ya- kıştırmak da çok büyük haksızlık olmaktadır. Hele bunların içinde ek- sik vergi beyan etmesi mümkün ol- mayan mükellefler daha da zor du- rumdadır. Hem vergisini doğru beyan etmekte hem de ödeyememektedir. Bütün bunların dışında yeni Türk Ticaret Yasası ile temizleneceğini umduğumuz binlerce gayri faal şir- ket vardır. Bu şirketlerin şekli yü- kümlüklerini yerine getirememekten kaynaklanan sanal büyük vergi borç- ları bulunmaktadır. Muhatapları or- tada olmadığından borç geometrik dizi olarak büyümektedir. Şu anda mükelleflerin içinde bu- lundukları zor durum, vergi yargısın- da bulunan binlerce ihtilaflı dosya, mil- yonları bulan sakıncalı firmalar ne- deniyle yeni Türk Ticaret Yasası ile bir- likte büyük ekonomik krizin ağır so- nuçlarından mükellefleri kurtarmak için geniş çaplı bir vergi affının çıkmasının faydalı olacağını düşünü- yoruz. Vergi adaletsizliği yarattığı dü- şünülse de devletin sebep olduğu ka- yıt dışı ekonomi, yüksek vergi ve fa- iz oranları bunu zorunlu kılmaktadır. Kayıt dışı ekonomi azalmadıkça, ver- gi oranları makul seviyeye gelmedik- çe ve her türlü giderin vergiden dü- şülmesi sağlanamadıkça vergi affı ge- rekliliği her zaman ortaya çıkacaktır. Ancak dünya ekonomik krizi nede- niyle ve yeni Ticaret Yasası ile yapı- lacak bir aftan sonra vergi aflarını en- gelleyen bir hükmü anayasamıza ko- yarak tarihe gömmek de gerekmek- tedir. Çünkü medet ummak da ver- gilendirme niyetlerini, beyanlarını ve ödemeleri etkilemektedir. Her Mükellef Vergi Kaçakçısı Değildir M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com Ekonomi Servisi - Aras Holding ve Aras Cargo 30. yõl etkinliklerine katõlan 1200 yö- netici ve çalõşanõ bir günde üç ayrõ Guinness rekoru kõrdõ. “En Hızlı Zamanda 800 Ku- tuyu Bir Kamyona Yüklemek ve Boşalt- mak”, “Bir Fatura Numarası Altında En Fazla Gönderi” ve “En Çok Kişiyle Ya- pılan Halay” rekorlarõnõ Guinness hakemi Lucia Sinigagliesi denetiminde rekorlar arasõna kaydettirdi. Aras Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Evrim Aras burada yaptõ- ğõ konuşmada amaçlarõnõn 7 kõtada 7 yõldõzlõ hizmet vermek olduğunu söyledi. 30. yõl onuruna bir günde 3 rekor Aktif sigortalõ sayõsõ düştü, prim gelirinin emekli aylõğõ ve sağlõğõ karşõlamasõ zorlaştõ İki ayda 271 bin işçi açõkta kaldõ Ekonomi Servisi - Sosyal Gü- venlik Kurumu’nun şubat ayõ veri- lerine göre, 2008 itibarõyla 15 mil- yon 258 bin 608 olan aktif sigorta- lõ sayõsõ şubat ayõ itibarõyla 14 mil- yon 987 bin 481’e düştü. Aktif si- gortalõ sayõsõnda 2 aylõk azalma 271 bin 127’yi buldu. Aktif sigortalõ sayõsõnda en fazla azalma zorunlu sigortalõlarda, en fazla artõş ise topluluk (avukat, no- ter) sigortalõsõnda yaşandõ. Aktif sigortalõ sayõsõndaki azalmaya kar- şõlõk pasif (aylõk alanlar) sigortalõ- larõn sayõsõnda artõş oldu. 2008 iti- barõyla 8 milyon 746 bin 703 olan pasif sigortalõ sayõsõ şubat ayõ iti- barõyla 8 milyon 812 bin 210’a yükseldi. Pasif sigortalõ sayõsõ 65 bin 507 arttõ. Sigortalõ sayõlarõndaki bu değişim sosyal güvenlikteki aktif-pasif den- gesini biraz daha bozdu. Geçen yõ- lõn sonunda 1.90 olan aktif-pasif ora- nõ şubat ayõnda 1.85’e geriledi. Öte yandan, SGK’nin prim ge- lirlerinin emekli aylõğõ ve sağlõk öde- melerini karşõlama oranõ da azaldõ. Geçen yõl yüzde 64.6 olan prim ge- lirlerinin emekli aylõğõ ve sağlõk öde- melerini karşõlama oranõ şubat ayõ itibarõyla yüzde 13.2 azaldõ. Türk-İş’in konuyla ilgili değer- lendirmesinde şunlar kaydedildi: Türk-İş: Teşvik işçi çıkarmaya verilsin “Sosyal güvenlikteki dengenin korunması için işten çıkarmaların kontrol altına alınması, her ha- lükârda insanları işte tutacak tedbirlere başvurulması gereki- yor. Bir kere işten çıkarılanların yerine yeni kişilerin alınması son derece zor. Bu nedenle krize kar- şı işletmelere yönelik teşvikler mutlaka istihdamı koruyanlara, işçi çıkarmayanlara verilmeli. Çalışanlara, işten çıkarıldıkla- rında İşsizlik Sigortası’ndan pa- ra ödemek yerine, istihdam için iş- verenin teşvik edilmesi daha önemli bir tedbir olacaktır.” Durgunluktan çıkış zaman alır Ekonomi Servisi - Akbank, Gebze Şekerpõnar’daki 80 dö- nümlük arazide yeni bankacõlõk merkezinin temelini attõ. Türkiye ve çevresindeki bölgenin banka- cõlõk merkezi olmasõ hedeflenen te- sise, Akbank Banking Center (ABC) adõ verildi. Akbank’tan yapõlan açõklamada Akbank’õn, 1 yõlda tamamlanma- sõ planlanan ABC için, büyük bö- lümü 2009 yõlõ içinde olmak üze- re, toplam 125 milyon liralõk ya- tõrõm yapacağõ kaydedildi. Yakla- şõk 5 bin kişinin çalõşabileceği kapasiteye sahip olacak merkezde, ilk aşamada, Akbank Operasyon Merkezi’nin yanõ sõra bilgi tekno- lojileri iş birimi ile destek ekiple- rinin faaliyet göstereceği belirtil- di. Koray İnşaat tarafõndan inşa edilecek olan merkez, 6 katlõ bir bi- nadan oluşacak. Ziraat’ta taşınmatelaşı Ekonomi Servisi - Ziraat Ban- kasõ’nõn İstanbul’a taşõnma takvi- mi işlemeye başladõ. Banka, Ata- şehir’de yapõlacak genel müdürlük binasõnõn yapõmõnõn proje yöneti- ciliği hizmet alõmõ ihalesi için ön yeterlilik çağrõsõ yaptõ. Ziraat Bankasõ’nõn 2 Nisan’da başlattõğõ ihale süreci uyarõnca, ‘İstanbul Genel Müdürlük Bi- nası Yapımı Proje Yöneticiliği Hizmeti Alımı’ ihalesine teklif ve- recek firmalarõn, ön yeterlik do- kümanõna uygun olarak düzenle- yecekleri başvuru belgelerini, 30 Nisan’a kadar bankanõn ilgili bi- rimine iletmeleri gerekiyor. İşin süresi, toplam 60 ay olarak planlandõ. Krizbüyükotomotivcilerivurdu İzmit’te 1997’de üretime başlayan Hyundai Türkiye fabrikasında üretilen 500 bininci araç törenle banttan indirildi. Ekonomi Servisi - Dünya ekonomi- sinin son 80 yõlda gördüğü en kötü dur- gunluk döneminin teşvik paketleriyle aşõlamayacağõna işaret eden uluslararasõ kuruluşlar durgunluktan çõkõş için da- ha fazlasõnõn yapõlmasõ gerektiğini di- le getirdi. Ekonomik İşbirliği ve Kalkõnma Teş- kilatõ (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria, dünya ekonomisinin gelecek yõ- la kadar düzelmeyeceğini, ekonominin büyümesinin muhtemelen 2010 yõlõnõn sonuna doğru tekrar başlayacağõnõ ifa- de etti. Gurria, trilyon dolarlõk teşvik pa- ketlerinin işlemeye başladõğõnõ ancak durgunluktan çõkmak için daha fazla- sõnõn gerektiğini söyledi. IMF: Büyüme inişe geçecek Uluslararasõ Para Fonu (IMF) Başkanõ Dominique Strauss-Kahn, IMF’nin küresel ekonominin büyümesine ilişkin tahminlerini azaltacağõnõ kaydetti. Stra- uss-Kahn, “Küresel ekonomide dü- zelmenin gelecek yılın ilk yarısında başlamasını bekliyorum” dedi. AMB: Çok zor bir yıl Avrupa Merkez Bankasõ (AMB) Baş- kanõ Jean-Claude Trichet, AMB’nin ölçülü bir faiz indirimini ihtimal dõşõ bõ- rakmayacağõnõ aktardõ. Trichet, son za- manlardaki bazõ cesaret verici verilerin, küresel ekonominin, ekonomik krizin en kötüsünü görmüş olabileceği umutlarõnõ arttõrdõğõnõ belirtti ancak bu yõlõn çok zor bir yõl olacağõna dikkat çekti. Ekonomi Servisi - Price- waterhouseCoopers (PwC) Automotive Institute’un ra- poruna göre, otomotiv sektö- ründe krizden en çok, köklü üreticiler etkileniyor. 2009 yõlõnda hafif araç üre- timi dünya genelinde 2001’den bu yana en düşük seviyesine gerileyerek 54.9 milyon adet olacak. Köklü üretim merkezlerinde oto- motiv üretiminde hõzlõ bir dü- şüş yaşanõrken, dünyanõn ön- de gelen otomotiv üreticileri- nin kriz öncesi üretim ra- kamlarõna ulaşmalarõ için ön- lerinde uzun bir yol var. Araç üretimindeki hõzlõ düşüş, tü- keticilerin karşõlayabilecekleri borç düzeyini yeniden gözden geçirmeleri, araç değiştirme sürecinin uzamasõ ve hane başõna düşen araç sayõsõnda- ki düşüşün bir göstergesi. PwC Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Murat San- car, Türkiye’deki gelişme- leri şöyle değerlendirdi: “Son aylardaki üretim, iç satış ve ihracat rakamlarındaki düşüş, küresel krizin Türk otomotiv sektörü üzerinde- ki etkisinin ciddi boyutlara ulaştığının bir göstergesi. Otomotivciler öncelikli ola- rak kriz sonrası yatırım or- tamı için uzun vadeli bir yol haritası oluşturmalılar.” Uluslararasõ kuruluşlarõn öngörülerine göre, bu yõl dünya ekonomileri için zor geçecek. Ekonomilerin durgunluktan çõkabilmesi için umut 2010’a kaldõ. Akbank ABC’nin temelini attı AA’nõn haberine göre Ko- caeli Sanayi Odasõ’nõn (KSO) küresel ekonomik krizin işgücü piyasasõna etkilerini ve önümüzdeki dönemde ihtiyaç duyulacak meslekleri belirle- mek amacõyla düzenlediği an- kete katõlan 89 sanayi kurulu- şunda ekonomik kriz nedeniyle toplam 2 bin 359 çalõşanõn iş ak- di feshedildi. KSO’nun anketine göre, iş akdi feshedilen 2 bin 359 kişinin yüzde 74’ü büyük işletmelerde, yüzde 26’sõ ise KOBİ’lerde is- tihdam edilmekteydi. Ankete ka- tõlan firmalarõn yüzde 57’si kriz döneminde işletmenin verimli- liğini arttõrmak ve maliyetlerini azaltmak için çalõşanlarõna üc- retli izin verdiğini, yüzde 36’sõ ücretsiz izne çõkardõğõnõ, yüzde 26’sõ esnek çalõşma saatlerini kullandõğõnõ belirtti. İşten çõkarmalar nedeniyle sosyal güvenlik kapsamõndaki aktif sigortalõ sayõsõ yõlõn ilk iki ayõnda düştü. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun şubat verilerine göre 2008 sonunda 1.90 olan aktif-pasif sigortalõ oranõ 1.85’e geriledi. Krizde atağa geçti, kazançlõ çõktõ İZMİR (AA) - İzmir’de makine sektörü için hidrolik pnömatik sõzdõrmazlõk ele- manlarõ üretimi yapan Kastaş, krizin getirdiği fõrsatlarõ de- ğerlendirerek Avrupa ofisini açtõ. Kastaş Genel Müdürü Hay- dar Atılgan, yõlõn ilk 3 ayõn- da yüzde 35 düşen siparişleri nisanda yüzde 20 arttõran stra- tejilerini şöyle anlattõ: “Krizde rakiplerimiz pa- nikleyerek giderlerini indir- mek amacıyla pazarlama ya- tırımlarını kıstılar. Fuarlara katılmadılar. Biz ise sipariş düşüşünün yarattığı moral bozukluğunun etkisi altına girmedik. Hamburg’da Av- rupa ofisimizi açtık. Pazar- lama kanallarımızda deği- şikliğe gittik. Reklamı kıs- madık. Bu yıl ilk kez Al- manya’daki Hannover En- düstri Fuarı’na katılıyoruz. Avrupa’daki pazar payımı- zı kısa sürede yüzde 20’ye çı- karmayı planlıyoruz. Sipar- işleri yüzde 20 arttırdık.” Kastaş Genel Müdürü stratejilerini anlattı. (Fotoğraf: AA) Kıbrıs’ta seçimlere gün sayarken Türkiye’den uza- nan kol, Ergenekon yardımı bir işe yaramadı; Ulu- sal Birlik Partisi Başkanı Derviş Eroğlu’nun Er- genkoncular tarafından desteklendiği, paralar ak- tarıldığı suçlamaları, UBP’nin büyük oy patlaması ile, oyların yüzde 44’ünü alarak mecliste 26 sandalye kazanmasını engelleyemedi. Dahası Cumhurbaşkanı Talat’ın, iktidardaki parti CTP ve Soyer’in oy kay- bını durdurmaya yönelik, AB, ABD’den destek al- ması, dış gezi atakları, verilen destekler de belirle- yici olamadı. CTP yüzde 29’a düşen oy oranı, 15 mil- letvekili ile muhalefete hızlı bir geçiş yaptı. ABD’de ciddi bir destek anlamına gelen Talat- Clinton görüşmesinin gerçekleşmesi, AB’de üst dü- zey ağırlamalar, Kıbrıs’ta yıllardan beri esen ABD- AB rüzgârları, Türkçesi “Avrupalı olma düşleri” ile siyasi yelkenlerin şişirilmesi projelerinin halk için inan- dırıcı, umut olmaktan çok uzakta kaldığını ortaya koydu. BM referandumuna “evet” diyerek Kıbrıs’ta barışa ulaşacakları, AB vatandaşlığının yolunun açı- lacağına inandırılmış Kıbrıs vatandaşları, yaşadık- ları gerçekler, düş kırıklıkları ile tersine tepki verdi- ler. Çok daha önemlisi, bütün dünya, bütün de- mokrasilerde olduğu üzere ekonomik kriz, kriz karşısında başarısızlık, yolsuzluk, haksızlık iddiaları siyasi iktidarın sonu oldu. ABD, hele de AB, KKTC gibi küçücük bir ülke ve nüfusa, kendilerine yük olmadan verebilecekleri kü- çücük destekler, siyasal jestleri unutun, verilmiş söz- lerin hiçbirinde durmayınca, kendi ilkelerini çiğne- yerek sorunlar çözülmeden üye yaptıkları Güney Kıb- rıs’ın dayatmalarına boyun eğince işte böyle olan- lar oldu. Türkiye’den iktidardaki AKP’nin Talat yö- netimi, CTP’ye vermekte oldukları destekler de bir işe yaramadı. En önemlisi ikili iktidarların yürüttük- leri dış siyaset, Kıbrıs politikaları çıkmaza girdi. Şim- dilerde ABD, AB cephesinde barış görüşmelerinin geleceği üzerine tersine seçim sonuçları ile bağlantılı derinleşen kaygıların altı çizilip duruluyor. Tek başına ya da oğul Serdar Denktaş’ın yüz- de 11 oy oranı, 5 milletvekili ile gelen DP’si ile koa- lisyon yapmış olarak gelecek Derviş Eroğlu hükü- meti adına, Eroğlu şimdiden barış görüşmelerini kes- meyeceği güvencesini verse de, AB’nin krizsiz, güç- lü koşullarda Talat iktidarlarına açmamış olduğu ku- cağını açması, verilen sözlerin yerine getirilmesi ola- sılığı ile bağlantılı barış projeleri de uzaklaşmış gö- rünüyor. Tabii Türkiye’de yerel seçimlerde oy kay- betmiş, iktidar gücünün zirvesinden düşmüş AKP’nin de, daha önceki Kıbrıs politikalarındaki “Ben bilirim, istediğimi yaparım, gerekirse ödün de veri- rim” havalarını sürdürmesine de olanaksız gözle ba- kılıyor. Kriz bağlantılı merkez ve çevre ülkeler iç çatış- masını yaşayan, kendi derdine düşmüş AB’nin de bu saatten sonra dayatmacı politikalar sürdürme- si, hele de yaptırım gücü kullanması iyice zayıflıyor; “Ben yanlış yapsam da siz bana uymak zorundası- nız” havalarını sürdürmesi çok zor. ABD’nin ise çö- zümün elden kaçtığı Kıbrıs’a öncelik verme şansı yok gibi. Obama’nın Kıbrıs politikası yenilgisinden çok daha ağır ve önemli ilk dış siyaset yenilgisinin Af- ganistan-Pakistan sınır sorunları bağlantılı Pakistan, daha doğrusu Taliban, Peştun aşireti üzerinden ol- duğu biliniyor... Bosna’da, ABD’nin de içinde, AB’nin daha ağır suçlu, seyirci olduğu, çok büyük boyutlu insan hak- ları katliamlarına izin verildikten, seyirci kalındıktan sonra, zamanı çok iyi ayarlanmış müdahalede, ba- rış görüşmelerini yürüten ABD barış elçisi Richard Holbrooke, bu barış görüşmelerindeki başarıları sa- yesinde “buldozer” unvanını kazanmıştı. ABD’nin, Obama iktidarının barış elçisi bu kez gö- revlendirildiği Afganistan-Pakistan sınır hattında, ABD’nin beklediği “ılımlı Taliban” yani ABD yandaşı bir Taliban yaratma girişimlerinde şimdilik yenilgi- ye uğradı. ABD’nin Afganistan’da, NATO askeri gü- cünü kullanarak Taliban’ı teslim alma operasyon- larında, Taliban’a Pakistan’dan verilen desteğin dur- durulması önerileri şiddetle reddedildi. Erdoğan hükümetinin Kıbrıs öncelikli son geliş- melerden ders alması kaçınılmaz gibi. Kendisine, gökten zembille inmiş gibi kurulan partisine iktidar yolunu açan koşulları, ittifakları, uzlaşmaları en iyi kendileri bilirler değil mi? Ne de olsa Ecevit koa- lisyon hükümeti, iktidar partilerini silen seçim so- nuçlarında en büyük pay, ekonomik krizin, Derviş markasını almış acı reçeteli önlemler paketinindi. Pi- yasalar düzeninin olmazları üzerinden isteyen istediği fetvayı verebilir.. AKP’nin kuruluşunda Irak işgali pro- jesinin oynadığı rolü, ABD, AB siyasi desteğini kim- se yadsıyamaz. Çok daha net kimseler sandıkta- ki oy patlamasında en etkin rolün kriz olduğunu unu- tamaz. İktidardaki oy artışında da, Irak işgali, kanlı pet- rolün önlenemez yükselişi ile dünya piyasalar dü- zeninin yaşadığı balayı, zenginlik yıllarında, Türki- ye’ye kendi konumundaki ülkelere göre azı düşmüş olsa da gelen payların katkısı yadsınabilir mi?.. soner@cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle