23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2009 SALI 8 EKONOMİ Dünya, Körfez’i hatırladı11 Eylül saldõrõsõ sonrasõnda Batõ’nõn yüz vermediği Arap sermayesi küresel mali krizin derinleşmesiyle yeniden gözde oldu. Kapitalizmin temel kurallarõna pek uymayan yöntemlere başvurmakta sakõnca görmeyen pek çok ülke 4 trilyon dolar olduğu tahmin edilen Körfez fonlarõnõ çekmeye çalõşõyor DUYGU ATAHAN 1929’dan bu yana görülen en büyük mali kriz ortalõğõ kasõp kavururken, dün- yanõn gözü Körfez ülkelerindeki tril- yonlarca dolarlõk fonlara çevrildi. Şim- diye kadar kapitalizmin temel kurallarõ- na pek uymayan yöntemlere bile sarõl- makta sakõnca görmeyen pek çok ülke, 4 trilyon dolar olduğu tahmin edilen Kör- fez fonlarõnõ tekrar çekmenin yollarõnõ arõyor. AKP yönetimindeki Türkiye de aynõ arayõşõn içinde gözüküyor. Türkiye bundan 35 yõl önce, o zamanki Ecevit hükümeti zamanõnda, 1974 pet- rol krizi sonrasõ Avrupa ve ABD’ye yö- nelen petrodolarlardan birazõnõ kendine çevirmeye çalõşmõş, başarõlõ olamamõş- tõ. Aradan geçen zaman içinde kullan- maya çalõştõğõmõz, “kardeş ve Müslü- man ülke” kartõ da, paranõn evrensel ka- nunu karşõsõnda işe yaramamõş, Körfez ülkelerindeki sermaye gelişmiş kapita- list ülkelere akmaya devam etmişti. Son birkaç yõla kadar da Körfez’den Türki- ye’ye kaydadeğer sermaye girişi sağla- namadõ. Şimdiye kadar 4 kez Körfez turuna çõ- kan Maliye Bakanõ Kemal Unakõtan, geçen günlerde bir basõn toplantõsõnda Körfez sermayesi ile bir dizi görüşmeler yapacağõnõ belirtmişti. İlk olarak Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün bugün baş- layan 4 günlük Suudi Arabistan ziyare- tine katõlacağõ açõklanan Unakõtan, sağ- lõk sorunlarõ nedeniyle programõnõ iptal etti. Ancak Unakõtan’õn 17 ve 18 Şubat’ta Birleşik Arap Emirlikleri’ne ardõndan da 1-3 Mart’ta Katar’a ve nisan ayõnda Ku- veyt’e ziyaretlerde bulunmasõ bekleniyor. Unakõtan’õn temaslarõ sõrasõnda Körfez ül- kelerinde temsilcilikler açmayõ planlayan Yatõrõm Promosyon Ajansõ da bir dizi et- kinlik gerçekleştirecek. Müslümanlık kartı Şu anda Türkiye’nin elinde, Körfez ül- kelerine pazarlanabilecek proje sayõsõ, ezici çoğunluğu mevcut ya da planlanan kamu kaynaklarõnõn özelleştirilmesi ol- mak üzere, bir elin parmaklarõnõ geçmi- yor; Enerji santrallarõ, limanlar, otoyol- lar ve olsa olsa kent merkezindeki gök- delenler gibi... Türkiye ayrõca, “Müs- lüman kardeşliği” kartõna gerektiğinden fazla güveniyor gibi gözüküyor. Oysa bölgeyi yakõndan tanõyan işa- damlarõna göre Körfez sermayesi, 1970’li yõllara göre çok daha iyi yönetiliyor ve tutarlõ projeler istiyor. Müslümanlarõn kardeşliği elbette ilk temaslarda sempa- tik bağlantõlara zemin hazõrlayabiliyor ama, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn di- linden hiç düşürmediği “win - win (ka- zan- kazan)” ilkesi, duygusal motifle- rin çok önünde yer alõyor. Son zamanlarda biraz gerileme olsa da, son 4 yõlda yükselen petrol fiyatlarõnõn da etkisiyle Körfez sermayesinin bü- yüklüğünün 4 trilyon dolarõ bulduğu tahmin ediliyor. Bu rakamõn büyük bir kõsmõ ulusal servet fonlarõ (egemen devlet fonlarõ) ta- rafõndan yönetiliyor. Körfez ülkeleri, kendi ulusal petrol şirketlerinin ihra- catõyla elde ettikleri paralarõ ulusal servet fonlarõnda (sovereign wealth fund) değerlendiriyorlar. Körfez ülke- lerinin ne kadar fonu olduğu konusun- daki bilgi saklõ tutuluyor olsa da, bu fon- larõn 2.5 trilyona yakõn olduğu tahmin ediliyor. 4 trilyon dolarlõk fonlarõn ka- lan kõsmõ ise özel kurum ve kişilerin kontrolü altõnda bulunuyor. ‘Sağlam projeler gerekli’ Körfez sermayesi konusunda önemli isimlerden Tivnikli, fonlarõ çekmenin zor olduğunu ama imkânsõz olmadõğõnõ belirtti K örfez sermayesi konusun- da Türkiye’deki en önem- li isimlerden biri Abdul- lah Tivnikli. Katõlõm bankacõlõğõ konusunda İngiltere’de akademik çalõşmalarda bulunan Tivnikli, 1983’te Türkiye’de katõlõm ban- kacõlõğõ modelinin hukuki altya- põsõnõn hazõrlanmasõnda, sonra da modelin ilk uygulayõcõsõ olan Al- baraka Türk’ün kuruluş sürecinde aktif bir şekilde yer aldõ. 1988’den bu yana Kuveyt Türk Katõlõm Bankasõ Yönetim Kurulu Üyesi, 2001 yõlõndan beri Kuveyt Türk Katõlõm Bankasõ Yönetim Kurulu Başkan Yardõmcõsõ, 2005 yõlõndan beri de İstanbul Bahreyn Fahri Konsolosu olan Tivnikli, tahõl ürünleri ticareti, enerji, gõda, ma- dencilik sektörlerinde faaliyet gös- teren aile şirketi Eksim Grubu’nun da yönetiminde. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Suudi Arabistan ziyareti öncesi Tivnikli ile Körfez sermayesinin durumunu konuş- tuk: - Körfez sermayesinin büyük- lüğü nedir? Gerçi krizle birlikte varlõk de- ğerlerinde bir miktar erime kay- dedildi ama, son 4 yõlda yükselen petrol fiyatlarõnõn da etkisiyle Kör- fez sermayesinin büyüklüğü 4 tril- yon dolarõ buldu. Bunun 2.5 mil- yar dolarõ egemen devlet fonlarõ ta- rafõndan yönetiliyor. Diğerleri özel kurum ve kişilerin kontrolünde. Egemen devlet fonlarõnõn başlõca- larõ şunlar: ? Suudi Arabistan Merkez Bankasõ’na ait fonlar (SA- MA Holding) başta olmak üzere Suudi Arabistan merkezli fonlarõn büyüklüğü 1 trilyon dolar düze- yinde. ? Birleşik Arap Emirlikle- ri’nden Abu Dhabi Investment Authority, 875 milyar dolarlõk varlõğa sahip. ? Kuveyt merkezli fonlarõn varlõk büyüklüğü 700 mil- yar dolar düzeyinde. - Bu fonlar nasıl yönetiliyor? Tamamen profesyonel yöne- timleri var. Büyük fonlara yönelik kredi ya da ortaklõk taleplerini in- celeyen ve projeler üzerinde karar veren üst kademe yöneticileri, ge- nellikle İngiliz ve Amerikalõ uz- manlar oluyor. Hintlileri de bu çerçevede düşünebiliriz. Bunlar, yani Amerikalõ, Hintli, İngiliz yö- neticiler, önlerine gelen proje öne- rilerinden seçim yaparak bulun- duklarõ fonun nerelere yatõrõm ya- pacağõna karar veriyorlar. Ya da şöyle diyelim; Bunlarõn verecekleri kararlar projelerin kaderini de ya- kõndan ilgilendiriyor. Dolayõsõyla da fon yöneticilerinin tercihleri, ge- nellikle Avrupa’ya, Amerika’ya, son zamanlarda da kõsmen Hin- distan’a yöneliyor. - Körfez fonlarını çekmenin yolu nedir? Karar verici pozisyonunda kim- ler varsa, Körfez yatõrõmlarõnõn yöneldiği projeler de o ülkelere doğru kayõyor. Bu fonlarõn üst yönetiminde yeni yeni Türklere de rastlanmaya başladõ ama sayõlarõ çok çok az. Diyebilirim ki, Türki- ye’den birinin elinde bir proje ile normal yollardan Körfez fonlarõna gidip “Bu projeye yatırım yap- mak hem sizin için, hem de bizim için kârlıdır” demesi, pek de so- nuç verici bir olay değil. Çok sağ- lam, çok cazip projeler yapmadõkça bu çarkõ aşmak zor. - Ama bunun bir yolu olmalı? Fonlarõn gerçek sahipleri ülke yönetimlerini ve sermayeyi elle- rinde tutanlardõr. Ülke yöneticile- riyle kurulan dostluk ilişkileri, Körfez sermayesini Türkiye’ye çekmenin daha doğrudan yolu sa- yõlabilir. Körfez ülkeleriyle uzun bir ortak geçmişimiz var. Bazõ gelenek ve göreneklerimiz birbirine çok yakõn. Bu insanlar da bizim gi- bi Doğulu insanlarõn özelliklerine sahip. Elbette çõkarlarõnõ da düşü- nürler ama dostluğa, güvene, ar- kadaşlõğa çok önem verirler. Fark- lõlõklarõmõz için de birbirimize an- layõş gösterebiliriz. Alõşkanlõkla- rõmõzõn dõşõnda dostça yenen bir et- li pilav, ardõndan samimi bir kah- ve sohbeti... Bunlar Batõlõlarõn pek yapamayacağõ şeyler. Şirketlerle ilişkilerde de böyle, liderlerle ilişkilerde de... Örneğin Suudi Arabistan Kralõ Abdullah bin Abdülaziz el Suud Türkiye zi- yaretinden döndükten sonra 10 milyar dolarlõk yeni bir tarõmsal fon kurulmasõ ve bu fondan Türkiye’ye 1 milyar dolarlõk yatõrõm yapõlmasõ talimatõnõ verdi. - Ne tip projeler Körfez’in il- gisini çeker? İşsizlik, en önemli sorunumuz. Türkiye’de insan gücü var ama ta- sarruf noksan. Bunun için sürekli borçlanõyoruz. Doğrusu, karşõ ta- rafõn da taşõn altõna elini sokacağõ, katma değeri yüksek, istihdam yaratacak projeler üretmemizdir. Kõsa vadede hazõrlarõ sattõk, özel- leştirmeler yoluyla sermaye çektik. Şimdi ne yapacağõz? En iyisi akõl- cõ projelerdir. - Mesela? Mesela bankacõlõkta önemli ye- ri olan İsviçreliler, iyi bir proje ile Körfez’e gittiler, sermaye çektiler. Sağlõk sektörü için önemli bir ya- tõrõm yapõyorlar; Titanyumdan ya- pay eklem (protez) yapacaklar. Biz de, örneğin birçok alanda İs- rail’in yaptõğõnõ yapabilir, tohum la- boratuvar projelerine, genetiğe, nano teknolojiye, biyoteknolojiye yönelik projeler geliştirebilir, bun- lar için Körfez’den fon sağlamaya yönelebiliriz. Türkiye’de bunu ya- pabilecek, teknoloji geliştirebilecek insan gücü, birikim var. - Ya kısa vadeli ve istihdam ağırlıklı olanlar? Kõsa vadede, gayrimenkul ge- liştirme projeleri ile İstanbul’u bir finans merkezi durumuna getirecek ana proje kapsamõnda bir banka- cõlõk merkezi oluşturulabilir. Tür- kiye’de gayrimenkulün yüzde 45’i devletin. Satalõm demiyorum ama bunu verimli kõlabilecek bir formül bulunabilir. Örneğin Endülüs kül- türünden izler taşõyan İspanya, çiftlikler ve villalar yoluyla 10-15 yõlda 650 milyar dolarlõk bir yatõ- rõm çekti. Bu tip örnekleri de göz önünde tutarak mesela yüksek ka- liteli uydu kent projelerini, turizm merkezlerini devreye sokabiliriz. Rüzgâr başta olmak üzere ener- ji projelerine ortak bulunabilir, otoyollar için 20 yõllõk işletme hakkõ satõşõ yapõlabilir, tarõm port- föyleri oluşturulabilir. Varlõğa da- yalõ menkul kõymetler satõlabilir. İki yõl önce biz, Citibank’la birlikte bunu tavsiye ettik, Kuveyt 500 mil- yon dolarlõk taahhütte bulundu. Türkiye’nin başta iklimi Arap ülkeleri için bulunmaz bir cazibe merkezi ve rahat nefes alabilecekleri bir alan. Es- kiden Beyrut eğlence ve dinlence merkeziydi. Şimdi bölgedeki siyasal ve ekonomik ağõrlõğõyla, hatta TV dizileri ile İstanbul’un yõldõzõ parladõ. Yõlda iki ay tatil yapõyorlar. Gelir düzeyleri 30- 50 bin dolar arasõ. Bu potansiyeli neden değerlendirmeyelim? Eskiden Amerika ve Avrupa, Körfez ülkelerinin yöneticileri- nin sermaye yatõrõmlarõ ve şahsi servetleri açõsõndan bir çe- kim merkeziydi. Körfez Savaşõ sonrasõ siyasal gelişmeler ve 11 Eylül bu trendi değiştirdi. Şimdi Türkiye, dost ve güveni- lirliği ile hukuki altyapõsõ ile daha sağlam bir liman. Ancak bi- zim de yapmamõz gereken şeyler var. Uzun vadeli bir yatõrõm ve eğitim planlamasõ gibi. İşsizlerin niteliklerini arttõrmak, bu- nun için devletin öncülüğünde, finans kuruluşlarõ, meslek oda- larõ, yerel işadamlarõ hep birlikte ortak projeler gerçekleştirmeli, meslek okullarõ açmalõdõr. Bunun için Köy Enstitüleri, yay- gõn ve başarõlõ bir örnek olarak düşünülebilir. CITIGROUP’U ALDILAR Paralar akıllı yatırımlara G eçmişte fonlarõnõ çoğunlukla ABD ve Avrupa’da değerlendiren Körfez ülkeleri, ikiz kulelerin vurulmasõnõn ardõndan bu ülkelerden dõşlandõlar. Ancak global krizin derinleşmesiyle Batõlõ ülkeler umudunu tekrar Arap sermayesine bağladõ. Krizin etkisiyle Körfez ülkelerinden medet umulmaya başlansa da, genel kanõnõn aksine, Araplar paralarõnõ akõllõ yatõrõmlara yönlendirmekle tanõnõyorlar. Türkiye’de gayrimenkul, alõşveriş merkezleri, sağlõk, turizm, tarõm yatõrõmlarõna ilgi duyan Körfez ülkeleri, ABD ve Avrupa’da kelepire düşen banka hisselerini toplayarak dünyanõn sayõlõ şirketlerinin ortağõ oldu. 2007 yõlõnda BAE’nin en zengin emirliği Abu Dabi’de hükümete ait Abu Dabi Yatõrõm İdaresi 7.5 milyar dolar vererek Citigroup’un en büyük ortağõ olmasõyla dikkat çekti. Körfez ülkeleri, kredi krizi nedeniyle sermaye ihtiyacõ duyan Batõlõ kuruluşlara yaptõklarõ yatõrõmlarõn yanõ sõra dünyada elektronikten iletişime, bankalardan futbol takõmlarõna kadar geniş bir alanda yatõrõm yaptõlar. Körfez ülkelerinin bankacõlõktaki ilgi alanõ ise faizsiz bankacõlõk olarak tanõmlanan katõlõm bankacõlõğõndan yana oldu. Türkiye’deki dört büyük katõlõm bankasõnõn çoğunluk hissesini Körfez sermayesi satõn aldõ. R O T A D E Ğ İ Ş T İ İhracatçı Körfez’i keşfetti T ürkiye, Müslüman bir ülke olmasõ ve AKP hükümetinin girişimleriyle Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Umman, Yemen ve Bahreyn’den oluşan Körfez ülkelerinin dikkatini çeken bir ülke haline geldi. Hazine verilerine göre Türkiye’ye 2003 yõlõnda tek bir kuruş yatõrõm yapmayan Körfez ülkelerinden 2005 yõlõnda 1 milyar 675 milyon dolar girdi. Özellikle 2005 yõlõnda Lübnanlõ Oger Grubu’nun Türk Telekom’un yüzde 55 hissesini almasõyla Arap sermayesinin Türkiye’ye girişi hõz kazandõ. Hazine’nin verilerine göre Körfez ülkelerinin Türkiye’ye yaptõğõ yatõrõmlar 2007 yõlõnda büyük bir düşüş gösterirken, 2008’in ilk 11 ayõnda 2007 yõlõnõn aynõ dönemine göre 12 kattan fazla artarak 1 milyar 697 milyon dolara ulaştõ. Türk ihracatçõsõ da, krizin derinleşmesiyle Türkiye’nin en büyük pazarõ Avrupa’da satõşlar düşünce yönünü Körfez pazarõna çevirdi. 2004 yõlõnda 2.5 milyar dolara yakõn ihracat yapõlan Körfez ülkelerine 2008 yõlõnda yapõlan toplam ihracat geçen yõla göre (5.84 milyar dolar) yüzde 116 artarak 12.6 milyar dolara çõktõ. Böylece Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 132 milyar dolar olarak gerçekleşen 2008 yõlõ toplam ihracatõnda 27 ülkeden oluşan Avrupa Birliği ülkelerinin payõ yüzde 56.3’ten yüzde 48’e gerilerken, 7 ülkeden oluşan Körfez ülkelerinin payõ yüzde 5.4’ten yüzde 9.6’ya yükseldi. ‘ ’ B Ü L E N T G Ö K T U N A : Türkiye dikkatlerini çekiyor K örfez serma- yesini en ya- kõndan tanõ- yan işadamlarõndan biri olan Mineks In- ternational Yönetim Kurulu Başkanõ Bü- lent Göktuna, Kör- fez ülkelerinin kriz koşullarõnda Batõlõ dev şirketleri bedava fiyatlara aldõklarõnõ belirterek “Bu şir- ketler kriz atlatıl- dıktan sonra tek- rar değerlenecek- ler ve Körfez ülke- leri ciddi kâr etmiş olacak” dedi. Gök- tuna, Körfez ülke- lerinin, bankacõlõk sektörüne dönük il- gisinin yanõ sõra dün- yada enerji yatõrõm- larõ yapmayõ hedef- lediklerini söyledi. Türkiye’nin Kör- fez ülkelerinin dik- katini çeken ülke- lerden biri olduğunu dile getiren Göktu- na, “Körfez ülke- leri Türkiye gibi Mısır, Ürdün, Fas ve Tunus ile de il- gileniyorlar. Tür- kiye’de özelleştir- meler, enerji ve emlak yatırımları ile altyapı yatırım- larına ilgi duyu- yorlar. Ayrıca kon- sept şehir dediği- miz bir yapılan- mayı hayata geçir- mek istiyorlar. Konsept şehir, eğ- lence, sağlık şehri gibi belli bir tema üzerine oluşturu- lan projeleri içeri- yor. Onun dışında son dönemde ta- rımla ve hayvancı- lıkla ile ilgileniyor. İleride besinsiz kal- maktan korktuk- ları için Türkiye’de tahıl, bakliyat, hay- vancılık ve yaş seb- ze-meyve üretimi yapmak istiyorlar. Türkiye’ye ilgi gös- termelerinde hem Müslüman bir ülke olmamız hem de AKP hükümetinin çabası etkili oldu. Bu ülkeler yıllarca ABD ve Avrupa’da çok ciddi yatırım- lar yaptılar. Örne- ğin Londra şehir merkezindeki bi- naların yüzde 85’i yabancılara ait. Kimse binaları sırt- layıp götürmüyor. Bu insanlar gelip para harcıyor ve iş imkânı yaratıyor- lar. O yüzden bu tür doğrudan yatı- rımlardan kork- mamamız gereki- yor” dedi. KRİZDEN ONLAR DA ETKİLENDİ - Küresel mali kriz Körfez ülkelerinin borsalarında da kayıplara neden oldu. Körfez borsa- larındaki düşüşte mali krizin yanı sıra geçen yaz 150 dolara dayanan petrol fiyatlarının 40 dolar civarında seyretmesi de etkendi. D O Ğ A N N A R İ N : Gayrimenkul ve turizm ilk sırada T ürk-Arap Ül- keleri İş Adamlarõ Der- neği (TURAB) Genel Başkanõ Doğan Na- rin yõllarca ABD ve Avrupa’ya yatõrõm yapan Körfez ülkele- rinin 11 Eylül olayla- rõnõn ardõndan, Batõ ülkelerine girmesinin zora girdiğini belir- terek, bu ülkelerin yö- nünü Türkiye’ye çe- virdiğini söyledi. Narin, Türkiye’nin yükselen yõldõz olarak görüldüğünü ve Arap ülkeleri tarafõndan yatõrõm yapõlabilecek ülkeler ara- sõnda rakipsiz olarak değerlendirildiğini vurguladõ. Arap ülkelerinin ilgisini Müslü- man kardeşliği ve AKP Körfez politikasõna bağlayan Narin, Körfez ülkelerinin Türki- ye’de özellikle turizm ve gayrimenkul yatõ- rõmlarõna ilgi gösterdiğini söyledi. Doğan Narin Bülent Göktuna ‘TV dizileri ile İstanbul’un yõldõzõ parladõ’ Tivnikli CMYB C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle