19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
[email protected] 3 ŞUBAT 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 11 CMYB C M Y B Davos’ta Başbakanımızın hayran- lık uyandıran tepkisi ekonomik ilişki- lerimizi etkiler mi? Tepki tutarlı mı, ger- çekçi mi, samimi mi ve çelişkili mi? Tutarlılık yönünden baktığımızda İs- rail ile yoğun ekonomik ilişkiler, kü- resel ekonomide Musevi lobisinin oy- nadığı etkin rol, dış borçlarımızın muazzamlığı ve yabancı sermayeye ister sıcak olsun ister soğuk olsun ih- tiyacımızın şiddeti bu tepkinin orta- ya konuş biçiminde tutarlılık olma- dığını gösteriyor. Üstelik her zaman söylediğimiz gibi Türk ekonomisi bağımlılıktan kurtulduktan sonra an- cak ordunuzun gücünü ikinci plana atabilirsiniz. Ekonomik bağımlılık dünyanın en önemli ve nitelikli or- dularından biri olan ordumuz üzeri- ne titrememizi gerektirir ki tepkileri- mizi karşı taraf ciddiye alsın. Oysa biz böyle mi yapıyoruz? Gerçekçilik bakımından tepkiyi in- celediğimizde tepkinin devamında yapmanız gereken birçok işi de yap- manız lazım. Örneğin İsrail’i artık Türkiye’de ihalelere sokmamanız, alışverişi azaltmanız gerekir. Bu ya- pılamayacaksa ki yapılamaz; bu du- rumda tepkiniz gerçekçi değildir. Samimiyet yönünden olaya baktı- ğımızda insani duygular içerdiğini ka- bul edebiliriz. Başbakan ibadetini ya- parken hep masum insanları düşü- nüp yoğun üzülmüş ve tepkisi de bu üzüntünün sonucu refleks biçiminde gerçekleşmiş olabilir. Ama gece ya- rısı ve ertesi gün bu tepkinin yarat- tığı havayı siyasal faydaya çevirme- si baştaki samimiyeti ortadan kal- dırmazsa bile gölgelemiş olmaktadır. Çelişkiye düşme yönünden tepki- yi irdelediğimizde Başbakan Pe- res’e, “..çok bağırıyorsun. Demek ki suçluluk psikolojisi içindesin. Çok ba- ğıran suçludur…” derken kendisinin herkese bağırarak konuştuğunu unutmuş veya çelişkiye düşmeyi göze almıştır. Ancak eşzamanlı IMF’ye de rest çekmesi, “ben ülke- min menfaatı için dik duruyorum” an- layışında olduğu mesajını pekiştir- meyi sağlamıştır. Bu durumda yukarıda saydığımız hususları bir araya getirirsek bu tep- kiye, tutarlı ve gerçekçi olmayan, çe- lişki yaratan ancak samimi kabul edilebilir bir karşı koyuş diyebiliriz. İnsan şunu da düşünmeden ede- miyor; acaba Başbakan şöyle bir üslup kullanarak yine tepki verseydi “..sayın Peres öncelikle konuşma üs- lubunuzu yadırgadığımı, ileri sürdü- ğünüz birçok şeyi yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum. Bizim hassasiyetle üzerinde durduğumuz husus ma- sum insanların kim tarafından olursa olsun öldürülmesidir. Nobel Barış Ödülü’ne sahip bir kişi olarak bu hassasiyetimizi en iyi sizin anlamanız gerektiğini düşünüyoruz. Biz Ha- mas’ın yaptıklarını da onaylamıyoruz. Sizi ve ülkenizi bu konuda hassas ol- maya davet ediyorum. Umarım bu sözlerimiz sizde etki bırakır da her yön- den mutluluk duyduğumuz ilişkileri- miz bundan zarar görmez. Bir sözüm de moderatöre; sayın… panel yöne- tim biçiminde adil davranmadığınızı ve iyi bir yönetim göstermediğinizi üzü- lerek belirtiyor sizi kınıyorum.” Tepkinin konuluş biçimine göre ekonomik ilişkilerin etkileneceğini dü- şünmüyoruz. Tepkiler unutulur ama paranın sıcaklığı unutulmaz. Ekonomik menfaatlar her zaman öncelik ve öne- me sahiptir. Kapalı kapılar arasında- ki tepki üzüntü yaratmaz “…ne kadar bağırırlarsa bağırsınlar neticede bize bağımlılar ya. Saman alevi gibi sö- nerler…” deyip ilişkiler eski tas eski hamam devam eder. Fakat bu olay öncesi ve sonrasında küresel ekono- mi patronları AKP’den vazgeçmişler- se iş değişir. Ekonomimiz bundan cid- di biçimde etkilenir. Diğer yandan bu tepkinin Arap ser- mayesinin ve petrolünün oluk oluk ak- masına, İran’ın doğalgaz fiyatını dü- şürmesine ve kısıntı yapmamasına, tüm Arap ülkelerinin bizimle olan dış ticaret hacmini arttırmak için genel se- ferberlik ilan etmesine yol açacağı beklenebilir; ama öyle olmayacaktır. Çünkü paranın matematiği duygula- rın önündedir. Duygular gelip geçecek; ekonomik menfaatlar ve büyük küre- sel ekonomik oyuncular yine belirle- yici olacaktır. Çünkü bir ülkenin dik du- ruşu ekonomisi ve ordusunun gücü ile doğru orantılıdır… Davos Tepkisi Ekonomimizi Nasıl Etkiler? M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Görmemişin... Sokakta, sohbet ortamı doğan her yerde, merak- lı vatandaş keyifle sorusunu yöneltiyor, daha doğrusu sevincini paylaşmak istiyor..”Uluslararası ilişkilerde doğrudan bir anlamı, yaptırımı sıfır, elbette çok vit- rinde, eğer kontrol edilemeyen bir öfkenin ürünü de- ğilse, bilinçli yapılmışsa çok başarılı, bir o kadar da ucuz şov nasıl olur da bu kadar etkili olabilir?” diye- meyiz. Medya çağında yaşadığımızı, aslında siyasette değil sadece yaşamın her alanında sanalın, medya- tik görüntünün kimi zaman gerçeklerden daha etkin sonuçlar vermekte olduğunu atlayamayız.. Yıllardır kimliksiz siyasetin ezikliğini yaşayan va- tandaş, dünyanın gözünün önünde, vitrinde yapılmış bu çıkışı, ülke çıkarlarına uysa da uymasa da pek sev- di. “Başbakan’ın çıkışını nasıl buldunuz” sorusunu so- ran vatandaş, kendine göre olumsuz yanıt almamak için hemen gardını da alıyor; “Ben çocuklarımın rız- kını doğru dürüst kazanabilen biri değilim. Ama ne olursa olsun, ne kadar pahalıya patlarsa patlasın, be- delini ödemeye razıyım. Başbakan o masayı terk eder- ken İsrail Cumhurbaşkanı’nın yüzüne o sözleri söy- ledi ya.. Yüreğimin yağı eridi..” diye devam ediyor.. Sözün özü dünkü Radikal’in manşetinde yer alan politik psikoloji uzmanı Prof. Vamık Volkan’ın “dip- lomatik hata, politik kazanım” değerlendirmesine hak vermemek elde değil. Uzman Hoca’nın söylediğinin çok daha anlaşılır bir değerlendirmesini, beni Davos flaş haberinin ilk verildiği dakikalarda uyaran, Erdal İnönü’nün özel kalemi olarak siyasal deneyim ka- zanmış, sosyoloji eğitimi de almış okul arkadaşım Uğur Büke yapmıştı: “Kendi seçim çıkarları için ül- kenin geleceği, çıkarları ancak böyle satılır..” diyerek ilk tepkisini vermişti.. Günler süren ayrıntılı haberler, tartışmalardan sonra ayrıntılar, satır aralarından çıkardıklarımızla Baş- bakan Erdoğan’ın, oturumun düzenlenmesini isteyen kişi olarak da özgür iradesi ile bu türden medyatik bir çıkışı programladığı gerçeklik kazanıyor. Ancak kontrol edilemeyen öfkesi, eşinin ağlaması da balans ayarının istenildiği ölçekte yapılamadığını ortaya koyuyor. Zaten küçücük gibi görünen, özü belirleyen, cepheleşmeyi de getiren ayrıntılar, “Türkiye’nin ne öl- çeklerde zararlı çıkacağı“ sorgulaması işte bu balans ayarının bozulması noktasından gelişiyor. Bizim coşkulu, uçmuş habercilerimizin Gazze’den nefes almaksızın en yüksek perdeden yaptıkları canlı yayınlarda yer alan Erdoğan fotoğrafları, Türk bayraklarının uluslararası siyaset, çıkarlar dengele- rindeki yeri, anlamı üzerinde söz söylemek için he- nüz çok erken. Ancak dün Gazze’den Hamas’ın sal- dırıları gerekçe gelen yeni İsrail operasyon haberle- ri, çatışmaların canlanabileceği riski, kolay sevindi- rik olma hallerimizi daha şimdiden kursağımızda bı- rakacağa benziyor. Zaten AB ilişkilerinde, Kıbrıs’ta, en çok da 2 mil- yona varan insanın öldüğü kanlı Irak işgalinde, “stratejik suç ortaklığına hayır“ diyebilmiş ve hükü- metinin düşürülmesi operasyonu hemen gündeme gelmiş; Ecevit Hükümeti gerçeği ortada dururken.. Başından ABD’nin Ortadoğu stratejik ortağı olmayı kabullenmiş, bu sayede gökten zembille inmişçesi- ne yaratılmış AKP’nin, Gül-Erdoğan ikilisinin, ABD’den baş yandaş Gülen’in siyasal rollerinin travmasını ya- şayan siyasal yandaşlarının, İsrail Cumhurbaşkanı’na söylenen sözcüklerle sevindirik olmalarının neden- leri bunlar değil mi? “Tabii ki Başbakanımızın çıkışı ile onur duyarız. Ama önce, Irak işgalinde, sahibi ve sorumlusu oldukları tez- kereler için özür dilemeliler. BOP’ta hâlâ stratejik or- tak olarak rol almayacaklarını dünyaya ilan etmeliler. İsrail’e karşı gerçekten yaptırım anlamı olabilecek ka- palı kapılar arkasındaki kimi anlaşmaları gözden ge- çirmeliler.. Fethullah Gülen artık Türkiye’ye dönmeli ABD ile olan, dünya çapındaki okullar, örgütlenme- ler aracılığı ile siyasal dayanışma, işbirliğini bozduğunu ilan etmeli..” türünden cümleler kurmaya kalkıştığı- nızda, onurla, sevinçle gülümseyen yüzler donup ka- lıyor.. Haydi gelin bir kez daha bu sanal, medyatik tar- tışmaları bir yana atalım, yaşamın kendisine, gerçe- ğine dönelim.. Piyasaların son birkaç gündür vermekte olduğu sinyaller, Obama’nın görkemli iktidara geliş törenlerinin piyasalardaki sonuçlarının beklentilerin çok altında kaldığını gösteriyor. Artık 20 yıldır piya- salara egemen olan paradigmaların çöktüğü Davos’un bile kabul ettiği gerçek haline gelmiş bulunuyor. IMF’nin gelişmiş ülkeler için öngördüğü yüzde 0.5’lik büyüme, eksi yüzde ikiye düşürüldü. 2009 kayıp, an- cak 2010 belki toparlanma yılı olabilir gözüyle bakı- lıyor. Türkiye’de ocak ihracatı yüzde 27.91 gibi bir re- kora ulaşmış bulunuyor.. Sanayi ihracatı düşüşü yüz- de 31’le büyük işsizlik, yoksulluk artışının belgesi... [email protected] KRİZ GÜNLÜĞÜ... OYAK Renault, global kriz nedeniyle ulusal ve uluslararasõ pazarlar- da meydana gelen talep daralmasõ ve belirsiz- likler nedeniyle dün üre- timine ara verdi. Şirket, Karoseri-Montaj Fabri- kasõ’nda otomobil üretimini 10 Şubat’a kadar dur- durdu. Mekanik ve Şasi Fabrikasõ’nda da motor, vites kutusu ve şasi üretimi de, 2-8 Şubat arasõnda duracak. TOFAŞ, yurtdışı ve yurtiçi ürün talebindeki azal- ma sonucunda, 2-9 şubat tarihleri arasında al- tı işgünü üretime ara verecek. Şirketin İMKB’nin cuma günkü bülteninde yer alan açıklamasına göre, bu dönemde ürün geliştirme ve kalıp yapım faaliyetleri devam edecek, çalışanlar ise yıllık izin- lerini kullanacak. Federal-Mogul İzmit Piston, İMKB’ye gönderdi- ği yazõda, iptal edilen siparişler nedeniyle dizel pis- ton ürettikleri bantta 2 Şubat - 29 Mart 2009 ara- sõnda, benzinli piston üretim bandõ ile pim üretim tesislerinde 23 Şubat - 29 Mart 2009 arasõnda üre- time ara verileceğini duyurdu. Çin’de küresel finansal kriz nedeniyle yaklaşık 20 mil- yon göçmen işçi işini kay- betti. Çin Merkezi Kırsal Çalışma Grubu tarafından yapılan açıklamada, Çin’de 130 milyon olan göçmen işçinin yüzde 15’i olan 20 milyon iş- çinin işini kaybederek evlerinin olduğu eya- letlere döndüğü belirtildi. Açıklamada, Çin’de küresel kriz öncesinde her yıl 5-6 milyon ara- sında insanın göçmen işçi statüsünde başka eyaletlerde çalışmaya gittiği belirtildi. Japonya’da otomobil satõşlarõ ocakta son 37 yõ- lõn en düşük düzeyine geriledi. Japonya Oto- mobil Satõcõlarõ Birliği’nin açõklamasõna göre, ocakta otomobil satõşlarõnõn, geçen yõlõn aynõ dö- nemine göre yüzde 27.9 azalarak 174 bin 281’e gerilediği belirtilerek söz konusu raka- mõn 1972‘den bu yana en düşük düzey olduğu kaydedildi. Ülkede kasõmda yüzde 3.9 olan iş- sizlik oranõ aralõkta yüzde 4.4’e yükselmişti. Fransa’da aralık ayında işsizler ordusuna katı- lanların sayısı, bir önceki aya oranla 45 bin ki- şi artış gösterdi. Fransa’da toplam işsiz sayısı 2 milyon 68 bin 500 kişi. Kriz ile birlikte Fransa’nın büyüme hızının yüzde 1.9’a düşmesi bekleniyor. Dört aydõr sürekli gerileyen ihracattaki düşüş ocakta yüzde 27.9 oldu. TİM Başkanõ Büyükekşi yanlõş politikalar nedeniyle son 8 yõldõr Türk ihracatçõsõnõn üretmeyerek, istihdam yaratmayarak fatura ödemek zorunda kaldõğõnõ söyledi. HASAN ERİŞ İSKENDERUN - Küresel kriz nedeniyle azalan talep ihracatõ olumsuz etkilemeye devam ediyor. Türkiye’nin ihracatõ ocakta yüzde 27.9 gerileyerek 7 milyar 51 milyon dolar oldu. Son bir yõllõk ihracat ise 124.8 milyar dolarda kaldõ. Türkiye İhracatçõlar Meclisi (TİM) 2009’un ilk ihracat rakamlarõnõ Hatay’õn İskenderun il- çesinde açõkladõ. TİM verilerine göre ocakta ih- racatõnda gerileme yaşanan sektörler sõralama- sõnda ilk sõralarõ yüzde 53.24 ile taşõt araçlarõ ve yan sanayii, yüzde 45.34 ile kimyevi maddeler ve mamulleri, yüzde 45.21 ile fõndõk ve ma- mulleri, yüzde 41.91 ile diğer sanayi ürünleri ve yüzde 38.54 ile değerli maden ve mücevherat olarak sõralandõ. Hazõr giyim ve konfeksiyon sek- törünün ihracatõ yüzde 19.6 azalarak 1 milyar 152 milyon dolara gerilemesine karşõn bu dönemde en fazla ihracat yapan sektör oldu. Türkiye’nin ocak ayõndaki toplam ihracatõnõn yüzde 81.76’sõ- nõ gerçekleştiren sanayi grubunda, yüzde 31.08 düşüş ile 5 milyar 765 milyon 780 bin dolarlõk ihracat yapõldõ. Madencilik sektörü ihracatõ da yüzde 30.05 azalõşla 156 milyon dolara, tarõm sektörü ihracatõ yüzde 5.25 azalarak 1 milyar 130 milyon dolara geriledi. Geçen ay Türkiye ihra- catõnda ilk 10 ülke ise Almanya, Irak, İtalya, Fransa, İngiltere, ABD, Mõsõr, Rusya Federas- yonu, İspanya ve Hollanda oldu. TİM toplantısının ardından İskenderun Kaymakamı Cengiz Horozoğlu’na ve 2008’de Hatay’da en fazla ihracat gerçekleştiren Nursan Çelik, Tosçelik ve İSDEMİR firmaları temsilcilerine plaket verildi. İşsizlik sosyal patlamaya dönüşmesin TİM Başkanõ Mehmet Büyükekşi, ihracat rakamlarõnõn açõklandõğõ toplantõda yaptõğõ konuşmada piyasada büyük bir güven sõkõntõsõ yaşandõğõnõ kaydederek bankalarõn reel sektöre güvenmediğini, dolayõsõyla reel sektörün yeni kredi bulma konusunda büyük sõkõntõlar yaşadõğõnõ söyledi. Büyükekşi, “Güven bunalımını aşmak amacıyla, 1 milyar dolar sermayeli bir kriz garanti fonunun kurulması ve bu fonun 5 milyar dolara kadar kefalete imkân vermesi şeklinde bir önerimiz var” dedi. Büyükekşi, kriz yüzünden istihdamõn giderek daha da azaldõğõnõ, işsizliğin artmasõnõn bir sosyal patlamaya dönmemesi için istihdamõn teşviki ve korunmasõ için acil tedbirler alõnmasõ gerektiğini vurguladõ. Büyükekşi, “Biz kısa çalışma ödeneği yerine vergi ve SSK pirim borcu olmayan firmaların işçi çıkarmamak koşuluyla SSK ve muhtasarlarının yüzde 25’inin 2009 yılı için bir yıl süreyle işsizlik fonundan ödenmesini öneriyoruz” diye konuştu. Dünyada olumsuz hava sürerken artõk bazõ politikalarda õsrar etmenin anlamsõzlõğõnõn net bir şekilde ortaya çõktõğõnõ kaydeden Büyükekşi, “Bunun sebebi, dünyada krize neden olan spekülatif atağın bizde yüksek faiz biçiminde cereyan etmesi ve bunun faturasının son 8 yıldır Türkiye’nin ihracatçısı tarafından günü gününe ödenmiş olmasıdır. Türkiye’nin ihracatçısı, üreticisi, yatırımcısı bu faturayı ödemiştir. Daha az üreterek ödemiştir, istihdam üretemeyerek ödemiştir” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan’õn Uluslararasõ Para Fonu (IMF) ile anlaşmaya karşõ çõk- masõna “mali disiplinin sıkılaş- tırılması ve faiz dışı fazla ora- nının yüksek tutulması” ile ilgili maddelerin neden olduğu ifade edelirken, piyasa uzmanlarõ da an- laşmazlõğõn “kısa vadeli harca- ma kısıtlamalarından çok, da- ha temel ve ileriye yönelik ‘or- ta vadeli yapõsal mali reform’ alanlarında olduğu” kaydedildi. IMF Birinci Başkan Yardõmcõsõ John Lipsky’nin “Türkiye ile anlaşma yolunda çok yol kat et- tik” açõklamasõna karşõn, IMF ile görüşmelerde Türkiye’nin, istih- damõ arttõrõcõ, ekonomiyi can- landõrõcõ program üzerinde õsrar ettiği, IMF tarafõnõn ise daha sõ- kõ bir mali disiplin ve faiz dõşõ faz- la istediği öğrenilirken, Erdo- ğan’õn yerel seçimler öncesi IMF’nin ekonomiyi daha da da- raltacak olan bazõ yeni koşullarõ- na karşõ çõktõğõ ifade edildi. Fortisbank’õn konuya ilişkin raporunda da şu görüşlere yer ve- rildi: “Küresel piyasalardaki dalgalanmanın doruk nokta- sına çıktığı kasım ayı başla- rında gündeme gelen IMF ile yeni stand-by anlaşması, ara- dan neredeyse üç aya yakın bir süre geçmesine rağmen ha- yata geçirilemezken, tarafla- rın genel bir mutabakattan bahsetmesi, anlaşmazlığın med- yada ağırlıklı olarak öne çıka- rılan ek mali tedbirler tarafın- da olmadığını düşündürmüştür. Buna karşılık, IMF’nin açıkla- masında ‘orta vadeli yapõsal ma- li reforma’ vurgu yapılması, so- runun daha temel ve daha ile- riye yönelik alanlarda olabile- ceğini akla getirmiştir. ‘IMF’NİN PARASINA İHTİYACIMIZ YOK’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, IMF ile görüşmeler ko- nusunda “IMF’nin yereceği paradan çok önem- lisi, onun bir akreditasyon kuruluşu olarak Türkiye’nin bu çalışmalarını desteklediğini sembolik göstermesidir” dedi. Bakanlar Kuru- lu’nun ardõndan sorularõ yanõtlayan Çiçek, şunlarõ kaydetti: “Biz şu an IMF ile düzgün bir ilişki gö- türmek istiyoruz. IMF’nin vereceği paradan çok önemlisi, onun bir akreditasyon kuruluşu olarak Türkiye’nin bu çalışmalarını destekle- diğini sembolik göstermesidir. Yoksa Türki- ye’nin şu an parasal bir ihtiyacı söz konusu de- ğil. Tabii bu anlaşmayı yaparken Türkiye’nin şartlarını da geriye dönük yapılmış olanları da dikkate alarak bu anlaşmanın yapılması lazım.” MURAT GÜLDEREN Aras Holding’in kuru- cusu Celal Aras’õn yaşa- mõnõ yitirmesi sonucu gru- bun başõna geçen kõzõ Ev- rim Aras, son bir yõlda krize rağmen yüzde 16 büyüme gerçekleştirdik- lerini belirterek 2008’i sektör ortalamasõnõn üze- rinde bir büyümeyle ka- pattõklarõnõ kaydetti. Aras, “2008’i 450 mil- yon TL ciro ile kapadık” dedi. 2009 yõlõnõn da ilk ayõnõn kaybedildiğini vur- gulayan Aras şöyle ko- nuştu: “Kriz nedeniyle mevcut pazarlardan is- tenilen verimi alamıyo- ruz. Biz dünyanın en büyük jojistik ve kargo şirketi olmak için yola çıktık. Bu açıdan hedef- lerimiz büyük. 7 kıtada en üst seviyede hizmet vermek istiyoruz. Gö- zümüzü şu an İran, Ku- veyt ve Katar’a çevirdik. Buralarda lojistik mer- kezleri kuracağız. An- cak bu yatırım 2010’u bulur.” “Kriz olmasaydı en az iki kat büyürdük” di- yen Evrim Aras, 2009’da yüzde 25 büyüme- yi hedeflediklerini ve yılı 580 milyon TL ciroyla kapamayı planladıklarını dile getirdi. Benzine 3 kuruş indirim, 5 kuruş zam Ekonomi Servisi - Geçen hafta benzine 3 ku- ruş indirim yapan akaryakõt şirketleri, hafta- ya başlarken 5 kuruş zam yaptõ. 95 oktan kur- şunsuz benzin İstanbul’da 2.83 Türk Lira- sõ’ndan 2.88 TL’ye yükseldi. Petrol varil fi- yatõnõn 42 dolar seviyesinde bulunmasõna rağ- men, Ankara ve İzmir’de ise Petrol Ofisi ile OPET istasyonlarõnda kurşunsuz benzin 2.87 TL’ye çõktõ. Araç sahipleri pompa fiyatla- rõndaki hareketliliği ‘Kaşıkla verip kep- çeyle alıyorlar’ sözleriyle yorumladõ. Demir: En önemli sorun gazõn bulunmasõ ANKARA (A.A) - Enerji Güvenliği Analisti Fa- ruk Demir, Nabucco boru hattõ projesi geli- şim sürecinin doğasõ gereği karmaşõk oldu- ğunu belirterek, Nabucco için ilk ve en önemli sorunun projeye başlamak için gerekli başlangõç gazõnõ bulmak ve bir kontratla gü- vence altõna almak olduğunu söyledi. Nabucco’nun planlama aşamasõnda temel ola- rak İran doğalgazõnõn ve yanõ sõra Hazar do- ğalgazõnõn AB’ye taşõnmasõnõn hedeflendi- ğini anlatan Demir, ancak bugün için İran’õn projeye hõzlõ katõlõmõnõn gerçekçi olmadõğõ- nõ ve söz konusu sürecin 2018 dönemini bu- labileceğini söyledi. İhracatçõ 2009 yõlõna kötü başladõ. Önceki aylarõn ihracat şampiyonu otomotivdeki düşüş yüzde 53’e ulaştõ Krizvuruyorihracatdüşüyor Aras gözünü Ortadoğu’ya dikti Anlaşmazlõk kõsa vadeli harcamalarõn kõsõlmasõnda değil orta vadeli harcama planlarõnda IMF’deanlaşmazlõkdüğümü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle